Jump to content

Geta

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    324
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Geta kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 9 saat önce, Teşup'unOğlu yazdı:

    O site asla burası gibi olmayacak

     

    o siteyi burası gibi yapmak diye bir amaçları yok.

    mantık, uzun uzun anlattı yukarıda...

    ateistforum uzun zamandır aktif hayatını bitirmişti.

    şimdi ilan ediliyor, hepsi bu.

    asılan iletiler, eskilerin kötü bir tekrarı olmaktan öteye gidemedi.

    ayrıca aktif durumdaki üyeler iki elin parmaklarını geçmiyor.

    onların bir kısmı da düzeyi epeyce aşağı çekti...

     

    düşünce dünyası'na henüz üye olmadım fakat üye olmayı düşünüyorum.

    düşünce dünyası'nın akıbetini de çok parlak görmüyorum.

    mantık da bunun farkında ama bir heyecan yaratma umuduyla yenilediğini söylüyor.

    konsept buradan farklı, ortak tarafı "özgür düşünce" olacak zannımca.

    bu arada "düşünce dünyası"nın janjanlı bir adı yok ama aslolan içini doldurmaktır.

    sen olsaydın adını ne koyardın merak etmiyor da değilim.

    önerilerini de paylaşmanı dilerim.

  2. evrim yasaları ateistforum için de geçerli!

    babası ölen bir adamın "hayır, babam ölemez!" diye çığlık atması kadar anlamsızdır karşı görüşler.

    bir devir sona eriyor.

    kimse ateistforum'u kapatmıyor, ateistforum zaten uzun zamandır yaşamıyordu!

    ancak "fikirler ölmez".

    gerek arşivinde gerekse de zihinlerimizde yaşamaya devam edecek...

    emeği geçen kurucu ve moderatör arkadaşlara teşekkür ederiz.

     

  3. 5 saat önce, AteistBakish yazdı:

    Bak ne demiş Nietzsche

    "" Zayıflar, bizi kendi gücümüzden utanmaya zorladıkları için kazandılar ""

     

    başkalarının masalını görüyorsun da senin çelişkilerini sana nasıl anlatacağız?

    oldum olası başkalarına ayar verenlerden nefret ederim.

    ben çok zekiyim, benim bildiklerim kesin doğrular, ben şaşmam, herkes böyle düşünecek böyle yaşayacak!

    dincileri geçtim, ateistlere de dadanmışsın...

    adına da "nesnellik" diyorsun!

    daha önce de gülümsemeye "soyut" demiştin!

    hayır madem çılgın fikirlerin var, bari kavramları doğru kullan.

    sosyal medyadan devşirilmiş özlü sözler ile nesnel yargıları ayırt ederek işe başla bence.

    bak ben de sana ayar vermeye başladım!

     

  4. hitler bu yazılanları okusa gözleri yaşarırdı!

    kusursuz düzen yoktur...

    olmasına da gerek yok.

    bizi biz yapan kusurlarımızdır.

    bu kusurlarla baş edebilme, katlanabilme ve çözüm üretebilmektir.

    düşünsenize herkes yakışıklı, herkes çok zeki...

    bu ancak dinlerin vadettiği cennetlerde olur!

    bir de bazı arkadaşlarımızın fantezi dünyalarında.

    barış için biraz daha savaşalım diyen aklıevvellerin düşünceleri bunlar.

    güler yüzlü olmak soyut değildir.

    gülmek, gülümsemek soyut değildir!

    kadınlar toplum içinde gülmemeli diyen ilkel din tacirlerinin lafları bunlar. 

    lütfen gülün, gülümseyin, mümkünse kahkaha atın!

    mutluluk paylaşıldıkça çoğalır...

    güler yüz sadece karşımızdakine değil, en çok da bize iyi gelir.

  5. On 07.05.2017 at 11:04, Sundance yazdı:

    Yıldızların taş gibi cinlere atılmasından bahsederken aslında ışık hüzmesi atıldığını kastediyor, 

    ışık hüzmesi atıldığından bahsederken aslında lazer atıldığını kastediyor,

    lazer atıldığından bahsederken aslında Star Wars'ı kastediyor,

    1400 yıl önce Kuran'ın Star Wars'dan bahsetmesi de işte başka bir mucizesi Kuran'ın

     

    Bu Kuran ne kastettiğini bir türlü netleştiremiyor. Beceriksiiiiiiiiz. :)

     

    ?

  6. 16 saat önce, bayşapka yazdı:

    Evet, yaratmak kökünden geliyor 100% katılıyorum, çünkü varoluş için, ya da "birşeyin doğası" için kullanılan kelime eskiden buydu. Başka kelimeleri yoktu. Kendilerini ifade etme yöntemleri kısıtlıydı. Ama bu semavi dinlerdeki yaratılış hikayesinden bahsedildiği anlamına gelmiyor. Bu sebeple hangi din diye sorup duruyorum. Yani bu kelimeyi tekeline alacak bir din yok diyorum. Varsa lütfen birisi adını koysun.

     

     

    bu anlama gelmediğini sen nasıl ispat edeceksin ?

    yukarıda yazdığın; başka kelimeleri yoktu, ifade yöntemleri kısıtlıydı filan...

    bunlar senin öznel değerlendirmelerin.

    en başta söylediğim de buydu:

    çerçevenin doğru çizilmesi ve öznel yargılardan kaçınılması gerektiği.

    devamında arkadaşların yaptığı yorumlarla zaten tam bir cümbüşe döndü!

     

    bana ısrarla sorduğun soruya gelince...

    Bu soruya yeryüzünde cevap verebilecek hiç kimse yoktur.

    ne yazık ki kelimelerin bir doğum tarihi, üzerinde ana adı baba adı yazılı bir kimlikleri yok ?

    tabii böyle söyleyerek sorudan kaçmıyorum, sözcüğün etimolojisini konuştuk.

    daha ötesini soruyorsan yoruma girer diyorum.

     

  7. 8 dakika önce, bayşapka yazdı:

    evet, başlık iki anlamda da anlaşılabilir, amaç zaten buydu. 

     

    dostum seninle zaten bir fikir ayrılığımız yok.

    şu forumda en makul, mantıklı, sağduyulu paylaşımlar yapan bir avuç insandan birisin.

    fakat daha başlıkta onu da kastettim bunu da kastettim diye yola çıkarsan...

    ahlak orta doğu menşeli bir kelime ve "yaratmak" kökünden geliyor.

    burada sanatsal bir yaratmadan mı söz ediliyor?

     

     

    8 saat önce, AteistBakish yazdı:

    Haydi sizleri haklı kabul edelim.

    Ahlakı dinlerden alıp ne yapacaksınız?

    Bu kuruma uygun rütbeler mi dağıtacaksınız?

     

    dostum ben evrimsel bir şeyden söz ediyorum.

    etimolojik olarak dinî kökenli olduğunu da söyledim.

    ne rütbesi, ne yaptırımı, hangi çağda yaşıyoruz?

    ahlak kurallarına ister uyarsın ister uymazsın.

    hele de din sosuna bulandırılmış olanları olduğu gibi çöpe atarsın.

    burada ışid'in, taliban'ın, ömer'in, osman'ın ahlakından bahsetmiyoruz.

    eğer dinî kökenli sözcükleri kullanmayacaksan "halk" sözcüğünü de kullanma,

    hak sözcüğünü de, hukuk sözcüğünü de, daha bir milyon kelimeyi de!

    böyle saçmalık olur mu?

     

  8. açılan başlık ve yapılan yorumlar konuyu açıklamak bir yana daha da kafa karıştırıcı hale getirmiş.

    hem bazı etimolojik hatalar hem de öznel değerlendirmeler dolayısıyla iş büsbütün çorbaya dönmüş.

    başlıktan anlaşılan şu: dinle ilişkili olmayan terimler dinler tarafından sahiplenilmiştir.

    benim anladığım şu: insanlığın üstün değerleri dinler tarafından gasbedilmiştir. 

    bu ikisi arasındaki fark ne derseniz, bazı sözcükler hakikaten din kökenlidir.

    örneğin tartışma konumuz olan ahlak kelimesi de din kökenlidir. 

    kelimenin etimolojisinden/kökeninden bahsediyorum.

    ahlak arapça "yaratmak" kökünden gelir. hâlik "yaratan", halk "yaratılan(lar)"

    "balık bilmezse hâlik (yaratıcı) bilir" sözündeki...

    o halde denebilir ki atalım bu kelimeyi çöpe, ne diye kullanıyoruz?

    şöyle açıklayayım: ahlak insanın "yaradılış" özelliklerinin bütünüdür.

    sözlükteki karşılığı "huylar" demektir, yani doğuştan/genetik olarak getirdiğimiz özelliklerimiz.

    o yaradılışı gereği mazbut bir adamdı dediğimiz zaman yani "doğası gereği", yani "genetik kodu"...

    genetik özelliklerimizin ortaya çıkardığı davranış şekillerinin iyi ya da kötü olarak sınıflandırılması işlemidir ahlak kuralları da.

    hoşgörülü olmamak kötü, nazik davranmak (nezaket göstermek) iyidir

    yalan söylemek kötü, dürüst olmak iyidir gibi...

    elbette bu davranışlar öğrenilen davranışlardır aynı zamanda fakat kökeninde genetik miras vardır!

    kelimenin bir şekilde dini kökenli olması onu kullanımdan çıkarmamızı gerektirmez.

    dil ve din tarihsel süreçte iç içe geçmiştir ve bu anlaşılır bir şeydir.

    çünkü dil kültürün taşıyıcısıdır, içinde doğduğu kültürden bağımsız değildir.

    dil dinden etkilenir, din de dilden etkilenir!

    asıl çarpıtma, kelimelerin değil değerlerin kaynağı olarak dinlerin gösterilmesidir.

    çünkü bu değerler, ortada ne din ne de dil yokken vardı ve ilk insandan bugüne genetik olarak taşındı.

    bu süreçte dilde de karşılığını bulurken dinler de bu değerleri sahiplenmiştir.

    dinlerin bu değerlerin müsebbibi olarak gösterilmesi ise ahlaksızlığın dik âlâsıdır.

     

  9. 6 saat önce, AteistBakish yazdı:

    Anlam genişlemesinden

     

    anlam genişlemesinden değil.

    madem bayşapka tartışmayı geniş tutmak için yeni bir başlık açmış, oradan devam edeceğim.

    bu arada orada yazacaklarımın tamamı sana cevap olarak değildir.

    elbette itiraz ettiğim bir iki hususun altını çizeceğim.

     

  10. 13 saat önce, rahip yazdı:

     

    Ben geçmişten günümüze gelirken ahlakı oluşturan toplumlar genel olarak dindarlardır dedim. Yoksa ateistler yaşamadı demedim desem bile senin beynin yok hemen inanıverdin mi? 

    Sende okuduğunu anlayamama sorunu var anlamadığın için de karşındakini cahillik ile suçluyorsun. Daha önceki iletilerimde de yazdım sizin algınız bozuk bu su götürmez bir gerçek. 

    Hiç mantıklı bir itirazınıza denk gelmedim genelde yanlış anlamalarınızı düzeltmeye çalışıyor buradaki teistler.

    Keşke sende cahil olsan da sana öğretebilsek. Ama sen hem bilmiyorsun hem bilmediğinin farkında değilsin. Senin gibilere ahmak diyorlar genelde. Normalde ahmak görünce arka bakmadan kaçarım ama sana anlatıyoruz işte ne yapalım. 

     

     

    tamam ben cinlere, ruhlara, meleklere, şeytanlara vs. inanmadığım için ahmağım.

    sen de bunların varlığına inandığın için zekâ küpüsün.

    ben cehennemde zebanilerle cebelleşirken sen cennette hurilerle sefa süreceksin.

    alemin uyanığı! rüyanda görürsen sen o tomurcuk memeleri!

    beyefendi tenezzül edip bana cevap yazıyormuş.

    yavrum sen ne mezunusun?

  11. 56 dakika önce, deadanddark yazdı:

    Inanma hizina göre de her dindarin ahlak anlayisi degiskendir. 

     

    yüksek sesle güldüm ?

    bu tespitin dotttore'nin bütün tezini çökertiyor!

     

    1 saat önce, Dotttore yazdı:

    Nasıl hızın farklı olduğu yerde zaman farklıysa, her bir ateist bireye göre de ahlak anlayışı farklı olabilir...

    Birine ahlaksız gelen bir davranış berikisinin normali olabilir...

     

     

    buradan sana ekmek çıkmaz!

    her bir ateistin ahlak anlayışı değil, her bir bireyin ahlak anlayışı değişebilir.

    ahlakî değerlendirmelerin tamamı subjektiftir.

    ama bu gerçek, benim seni ahlaksız olarak nitelendirmeme engel değildir.

    zevkler ve renkler tartışılmaz diye senin zevksizliğini görmezden gelemeyiz.

    benim yahut sürünün zevkinin temelinde evrimsel geçmişimiz yatar.

    ancak bu temelin üstüne eğitimle, bilgiyle, sanatla ileri bir zevk/estetik anlayışı oluşturabilirsin.

    sen boşlukları bilgiyle değil inançla dolduruyorsun.

    bilgiyle doldurduğunu iddia ediyorsan sadece bizi değil kendini de kandırıyorsun.

    hoş bizim bir şeye kandığımız yok.

    nasıl ki devleti kuran insansa ahlakı kuran da insandır.

    (diğer canlılarda da ilkel düzeyde ahlakî davranışlar gözlenir.)

    devlet de ahlak da bir ihtiyacın ürünüdür. öyle tanrısal temeller aramak akıl ve bilim dışıdır.

    kaldı ki piyasadaki bütün tanrılar ahlaksızdır! tehdit eder, tutarsız laflar eder, tutmayacağı sözler verir...

    ahlak anlayışı pek tabii değişebilir. ancak tanrıların ahlaksızlıkları değişmez.

    özetle ahlak; insanlar tarafından tanımlanmış toplumsal kuralların bütünüdür.

    bu kuralların evrimsel dayanakları olduğu gibi sürü liderinin de iki dudağı arasındadır.

    bir ateist, ahlak dediğimiz kuralların kurgulanabilir olduğunun bilincindedir.

    kişiden kişiye, toplumdan topluma ve dönemden döneme değiştiğini bilir.

     

  12. 13 dakika önce, rahip yazdı:

    vicdanı sakat bir ateist her türlü pisliği sınırsızca yapabilir.

     

    yavrum sen geri zekalılıkta rekor denemesi mi yapıyorsun?

    bu kadar tecavüzün, hırsızlığın kaçını ateistler yapıyor?

    sen demedin mi toplumlar dinsiz olmadığı için ateist toplum yoktur diye.

    bu kadar pisliği, olmayan ateist toplum mu yapıyor!

     

    ben iyiyim, vicdanlıyım demek tabii ki martaval.

    bunu davranışlarında göstereceksin!

    mesela sen bir cahil olmadığını iddia ediyorsun

    ama iletilerinden cehalet akıyor...

     

  13. 21 saat önce, Dotttore yazdı:

    Bir ateistin ahklakı ağzına pelesenk etmesi de traji komik bir durum çünkü daha önce değindiğim gibi ateizmin ahlaki normları yoktur...

     

    zaman da görecelidir. 

    ve bunu teistler de söylüyor.

    umarım zamanı diline pelesenk etmiyorsundur!

    madem göreceli.

  14. 33 dakika önce, rahip yazdı:

    Tamam işte zaten iyi şeyler yap diye tehdit ediyor insanları.

     

    yavrum benim bilgimi beğenmediğini söylemişsin, beğenme çocuğum.

    bana saygı gösterme fakat teflon'un şu yazdıklarından bir şey öğrenmen senin menfaatinedir!

    senin cahil olduğunu görmek için bir tek iletini okumak yeterli.

    ne "dil"ini biliyorsun ne de "din"ini. yanlışlarını sıralasam buradan ankara'ya yol olur!

    bak, tanrı tehdit ediyor demişsin! senin bütün iletilerin akıl, mantık ve ahlak dışı.

    ben akıl ve ahlakı falancanın filancanın dinine göre temellendirmediğim için konulara nesnel bakabiliyorum.

    örneğin bir ateist olarak tanrıya inanmasam da fikir bazında bir tanrı tezine muhalefet etmem.

    çünkü bir tanrının olduğunu düşünmenin inansam da inanmasam da bir fikir değeri vardır.

    ancak "tehdit eden bir tanrı" fikrinin benim gözümdeki değeri sıfırdır.

    mesele, benim olaylara kişisel olarak nasıl baktığım değildir.

    nesnel olarak o düşüncenin tartışılabilir ve ispatlanabilir olmasıdır.

    bugün ispatlanamayan bir şeyin yarın ispatlanma olasılığı vardır.

    ancak bu durum her saçma tezin ciddiye alınması anlamına gelmez.

    tehditkâr bir tanrı tavrı eski yunan'da olur, mısır'da olur, bilmem nerede olur...

    ben onları ciddiye almayacak kadar akıl, bilgi ve fikir sahibiyim.

    bu evrenin sahibinin bir adı var ve de üstelik bir din göndermiş de ben onu inkâr etmiyorum.

    piyasadaki bütün dinler atalardan mirastır.

    yani düşüncenin yeterince gelişmediği, yağmurun bile nasıl yağdığının bilinmediği dönemlerden kalma.

    dünyada 8 milyar insan var, bir tane bile peygamber gelmiyor şimdi!

    ama zamanında bir kabileye bile peygamber gönderilmiş...

    hatta bir değil, bakıyorsun peygamberin oğlu da peygamber, hatta kardeşi de peygamber!

    evladım sana peygamberler tarihinden mi başlayayım anlatmaya, yoksa islam tarihinden mi?

    uhud savaşı'nın kaybedilmesini, şehit edilen sahabeleri gözyaşları içinde okuduk yıllarca!

    bir tanesi de demedi ki "lan bu sahabeler gece sabaha kadar içki içtiler!"

    daha savaş bitmeden "ganimet kapacağım sevdasına düştüler!" demedi.

    ben de müslüman olduğum dönemlerde bu adamların yasını tutuyordum adları her anıldığında!

    iki cihan peygamberi öldüğünde cesedi kokana kadar kimse kılmadı namazını! Neden?

    nasıl ki uhud'dakiler ganimet peşinde gittilerse hayatta kalanlar da halifeliği kapma derdindeydiler!

    yeter yavrum yeter, cahillikte bu kadar ısrar edilmez, zorla da kimse sana bir şey öğretemez!

    cümlelerin büyük harfle başlamasının dışında ne biliyorsun ki sen? 

    sen bu toplumun ve dünyadaki çoğunluğu oluşturan geleneksel dinlerin taşıyıcılarından sadece bir tanesisin.

    yahudilik, hristiyanlık, islamiyet, hinduizm, budizm... sırtınızda taşımaya devam edin!

    hindistan gibi yoksulluğun yaygın olduğu bir ülkede dinler insanların tek umududur.

    bu durum bizim ülke için de geçerli, daha birçok ülke için de...

    bir cennete inanan milyonlara/milyarlara "yav aslında cennet yok!" dersen şok geçirir.

    senin gibi, o zaman niye hırsızlık yapmıyorum, kimseye tecavüz etmiyorum gibi saçmalamaya başlar!

    çünkü senin ahlakı temellendirmen tamamen dinler üzerinedir.

    oysa hırsızlık yapmamak, tecavüz etmemek için dinlere ihtiyaç yoktur.

    fakir olman da zenginin malını çalma hakkını vermez sana.

    ama bir toplumun/devletin fakirlerine iş bulma görev ve sorumlulukları vardır.

    ona zekat/sadaka vermek değil; açsa doyurma, eğitimsizse eğitme görevi vardır.

    din üzerinden yapılan yardımların bir sömürü aracına dönüşmesi kaçınılmazdır!

    bireyler olarak bizim de çevremizdeki yoksul insanları görmezden gelmemiz düşünülemez.

    yardımlaşmak hem vicdani bir tavrın hem de ortak çıkarlarımızın bir gereğidir.

  15. 13 saat önce, rahip yazdı:

    Sen ne yapıyordun o zamanlar uzay mekiği ile marsa falan mı gidiyordun. O çağın insanı o şekilde yaşıyormuş diyorum. Bunun neresinde ne var bre gafil ve cahil. Bundan sen ne çıkardın ne anladında bunları yazdın.

    Boş yapma eğer ahlaklıysan bunda dinlerin çok büyük payı var.

    Eski zamandaki insanlar bunlara atalarında dahil şimdiki bilgilere sahip değildi. Şimdiki zamandaki bilgi ile o zamandaki bilgi aynı değil diyorum. Martaval okuyup boş yapıyorsun. Bunu yazmakla ahlaksızlığı nasıl bir araya getirdin. Mallıkta çığır açıyorsunuz. Her seferinde daha çok şaşırtmayı başarıyorsunuz beni.

    Hayatınız çarpıtma üzerine cevap vermeye değecek kayde değer bir şey yazmamışsın ama şu kadarını yazayım.

    Aklın ve vicdanın normal çalışmıyorsa ve temel alacağın bir ahlakında yoksa senden her bok yemen bekelenebilir. Bizde sizlere bunu anlatmaya çalışıyoruz başından beri bireysel ahlak diye bir şey olmaz. Senin için kötü olan bir  şey diğer biri için iyi olabilir. Diyelim ki sen diyorsun bu benim ahlakım bunun dışına çıkma bende derim ki banane senin ahlakından vicdanından aklından. Senin için iyi olan bir başkası için iyi olmak zorunda olmaz. Anlatmak istiyorum bazı şeyleri ama onu anlayacak emmareyi göremiyorum.

     

    ahlaksızlığını ve cahilliğini ateistlere yamama.

    senin yaptığın, sorulara cevap vermek değil!

    ya kıvırıyorsun ya da cahilliğini marifetmiş gibi ortaya seriyorsun.

    cahil geldin, cahil gidiyorsun...

    ne türkçende bir hayır var ne de ortaya bir argüman koyabiliyorsun.

    iftira, kıvırma, laf salatası...

    boş tenekeden boş ses çıkar!

     

  16. 2 saat önce, rahip yazdı:

    Eski zamanlarda bunlar vardı çünkü öyle olması gerekiyordu. Bir anda pat diye kaldıralacak şeyler değildi bunlar. Bilgi çoğladıkça ve insanlar ilerledikçe anlamlarda değişiyor. Bunu evirmenin çevirmenin bir manası yok.

    Çok detaylı ve uzunca yzacak zamanım olsa inan bu kadar kısa yazmazdım. Ama ne enerjimi vermeme değecek kadar önem veriyorum nede ihtiyaç duyuyorum. Aslında cevap verip vermemekte teredüt ettim kaç dakikam boşa giecek diye hesap yapmadımda değil he.

     

    eski zamanlarda bunlar vardı...

    çünkü öyle olması gerekiyordu...

    pat diye kaldırılacak şeyler değil bunlar...

    insanlar ilerledikçe anlamlar da değişiyor...

    bu sözlerle sen mi bize ahlak dersi vereceksin?

    eskiden varmış, öyle olması gerekiyormuş...

    bu söylediğin "ahlaksızların ahlakı"dır.

    ne cahilliğinden utanıyorsun ne de ahlaksızlığından!

    savunduğun dine bak:

    ortak atadan ensest ilişkiyle türeyen insanlar...

    evlatlığının karısına göz koyan bir peygamber!

    cennette tomurcuk memeli huriler vadeden bir allah!

    savaşta yakaladığı her kadın kızın ırzına geçen sahabeler!

     

    4 saat önce, rahip yazdı:

    Bu sürü ve topluluklar hep dinlere inanmıştır hiç bir sürü ve topluluk ateist değildi. Bu cümle yeter bu boş tatavalara.

     

    dinler zaten ahlaksızlıklara kılıf uydurmak için vardır...

    müridinin 10 yaşındaki kızını taciz eden şeyh bozuntusu da senin gibi düşünüyor.

    örnek olarak da senin peygamberini gösteriyor!

    bu şeyhin sapık olduğuna senin delilin nedir?

    senin demene göre, bilgi seviyesi artmasaydı bu davranış ahlaksızlık olmayacaktı!

    hâlâ dünyanın geri kalmış birçok yerinde ahlaksızlık sayılmaz bu.

    ya parayı basar alırsın ya da güç kuvvet kullanarak yaparsın bunu.

    seni engelleyecek bir devlet mekanizması ya da toplum bilinci yoksa pekâlâ yaparsın bunu!

    çünkü bu, o toplumun "normal"idir! senin dininin "normal"i de budur!

    benim "normal"imi belirleyen ise aklım ve vicdanımdır.

     

  17. 7 saat önce, nogodbutAllah yazdı:

    alfabemiz latince.

    Madem özümüze dönelim kadim çin japonya rusya gibi o zaman göktürkçeye uygurcaya dönelim.

     

    bunlar alfabelerinden bir hayır görselerdi, şimdi yerlerinde yeller esmezdi!

    kimse keyfinden alfabe değiştirmez!

    kimse keyfinden başka dillerden sözcük de almaz.

    kaşgarlı mahmut, aman da türkçe şöyle zengin bir dil dese de...

    insanlar keyiflerinden akın akın arapça ve farsçaya merak sarmadılar!

    çünkü bu iki dil dünyanın en zengin dilleri arasındadır.

    eski türklerde mimari yoktu, yazılı bir kültür yoktu, güçlü bir edebiyat yoktu.

    türkler savaşmayı, devlet yıkıp devlet kurmayı çok iyi bilirlerdi.

    ancak bu devletlerin temelinde yine kültür yoktu.

    temas kurdukları hemen her kültürün dilinden de dininden de hemen etkilenirlerdi.

    fars edebiyatından o kadar etkilenmişlerdir ki onları taklit etmeye başlamışlardır.

    bizdeki divan edebiyatı bu şekilde oluşmuştur.

    sonuç: türkçenin içine edilmiştir, sade türkçeyle şiir yazmak ayıplanmıştır!

    bir başka dilden bir ölçüde etkilenebilirsin ancak endaze kaçmış!

    tekrar alfabe konusuna dönecek olursak...

    göktürk, uygur alfabeleri dediğin hem işe yaramaz hem de aşırma alfabelerdir.

    yani işlek olmadığı gibi özgün alfabeler de değillerdir.

    atatürk, latin harflerine aşık olduğu için bu alfabeyi tercih etmedi.

    arap harfleri başından beri türkçeye uyan bir alfabe değildi.

    hem yetersiz kalıyor hem de türkçeyi arapçanın hegemonyasında tutmaya devam ediyordu.

    sen tabii hava yapıyorsun, eski yazıyı bilmekle övünüyorsun ama...

    bugün üniversitelerimizin en büyük sorunlarından biri arap harfli eski eserleri okuyup anlayacak birilerinin olmaması.

    o kadar üniversitemiz var, o kadar araştırmacımız var fakat arşivlerdeki belgeler tam anlamıyla incelenemiyor.

    buradaki zorlukların başında, eski yazıda bir standart oluşturulamamasının yanında

    işte sözünü ettiğim, arap alfabesinin, türkçenin fonetiğine uygun bir harf sisteminin olmamasıdır.

    çünkü arapça ve türkçe birbirine çok uzak dil ailelerine mensuptur.

    yerel söyleyişlerdeki istisnalar hariç türkçede her sese karşılık gelen tek bir harf vardır.

    oysa arapçada bir sesin ikiden de fazla harf karşılığı olabiliyordu.

    örneğin bizde sadece "h" sesi vardır ancak malum arapçada aynı harf "ha, hı, he" diye farklı çıkaklara sahipti.

    arapçada ünlü harf neredeyse yoktur, ünsüzler üzerine kurulu bir dildir.

    türkçe tam tersi, ünlü seslerin üzerine inşa edilir.

    uzatmayayım, mevzu uzun...

    elbette bunların üstüne bir de kültür değişimi vardır yeni cumhuriyet'in. 

    gelişmiş batı kültürüne entegre olmak elbette istenmiştir.

    fakat yeni harfler, türkçenin yazımındaki güçlükleri de ortadan kaldırmıştır.

    türkçe yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dildir.

    latin alfabesinde olmayan türkçeye mahsus birkaç harfin de eklenmesiyle en uygun alfabe ortaya çıkarılmıştır.

    yani öyle hadi özümüze dönelim numarasına gerek yok.

    öyle olsaydı orta asya türk cumhuriyetleri de bugün bir bir latin harflerine geçmezdi.

    atatürk'ün yüzyıl önce yaptığını özbekler şimdi yapıyor!

     

  18. 15 dakika önce, teflon yazdı:

    Gözdeki kusuru hasıraltı edecem diye bize evrimi, doğal seçilimi anlatmışsın yine.

     

    nogotbut, kafasındakilere delil arıyor.

    yargısı kesin, bunu bir şekilde ispatlamanın derdinde.

    ama gerçekler tabii ki nogotbut'un gördüğü gibi değil.

    mesela bugünün endüstriyel beslenme tarzını eleştirmek için eski insanların nasıl sağlıklı beslendiklerinden dem vuruyor.

    aslında buradan hareketle, tanrısına övgülerde bulunup medeniyetin geldiği noktayı eleştirecek.

    fakat eski devirlerdeki insanların ortalama ömrü kaç yıldı diye soruyorsun, cevap yok!

    bugünün medeniyetini eleştirirken işin şu tarafını da hiç görmüyor:

    mesela piliç sanayii bu kadar ucuz ve hızlı üretim yapmasa insanlar tavuk eti bile yiyemeyecekler.

    çok eskiye gitmeye gerek yok, bizim babalarımızın zamanında bile "kıtlık" diye bir şey vardı.

    unun, bulgurun tükendiyse ve yeni mahsul de alamadıysan o yıl açlık tehlikesi yaşardın.

    hem ülke nüfusunu hem de dünya nüfusunu, nogotbut'un tanrısı doğal olarak besleyemiyor.

    ya da sağlık hizmetleri bu kadar yaygınlaşmasaydı insan ömrü bu kadar uzamayacaktı.

    onun tanrısı hastalıklara da şifa bulmuyor ama ona sorsan her şey doğada var!

    peki bebek ölüm oranları eskiden çok yüksekken şimdi niye neredeyse sıfırlanmış diye sorsan yine cevap gelmez.

    ona göre, tanrısının yolundan gidersek hem iyi besleniriz hem de sağlıklı yaşarız.

     

    yukarıda, biraz araştırma yaptım diyor.

    sanki araştırmasında farklı sonuçlarla karşılaşsa düşüncelerinde bir değişiklik olacak.

    neyi araştırıyorsun kardeşim, gözün kusurlarını bilmek için makale okumaya gerek yok!

    yoldaki iki insandan biri gözlük takıyor, neyi savunuyorsun sen bana!

    kaç çeşit göz hastalığı var haberin var mı?

    hastaneden randevu almak için bir telefon aç bakalım, kaç insan sıraya girmiş öğren!

    bu insanlar mükemmel organlarından neden şikayet edip duruyorlar!

     

    nogotbut yukarıda güneş tutulmasından filan söz etmiş bir de.

    bu bilim olmasaydı sen de güneş tutulmasında korkundan secdeye kapanırdın peygamberinin yaptığı gibi.

    güneş tutulmasında özel olarak kılınan bir namaz var!

    güneş tutulmasının namazı mı olur be!

    sen tutulmanın nasıl olduğunu anlatma, tutulmada kılınan namazı anlat bize!

    böyle bir saçma din olur mu?

    senin tanrın, güneş tutulmasının sıradan bir doğa olayı olduğunu peygamberine bildirmemiş mi?

     

  19. On 21.08.2021 at 16:05, nogodbutAllah yazdı:

    Abd derme çatma ab nin kurduğu toplama kalabalıktır. Çin rusya japonya gibi bir derin kadim medeniyet asla değildir

     

    ne sayıklıyorsun?

    japonya'nın ikinci dünya savaşı'nda ne işi vardı?

    vatanını mı savunuyordu, yoksa sömürge peşinde miydi?

    aç bi lise tarih kitabına bak bakalım japonya'nın savaşta ne işi varmış?

    sanırsın japonya insanlığı kurtarmak için savaşa girmiş!

    abd'yi yere batırmak için çin'i, japon'u yüceltmek mi gerekiyor?

     

  20. 1 saat önce, deadanddark yazdı:

    Ben kafama takilan bir konuyu paylasmak istiyorum.

    Muhammedin son peygamber olmasini.

    Ayetin birinde peygamberlerin sonuncusudur der. Buradaki SONUNCUSU kelimesi daha önceki peygamberleri onama anlaminda degilde neden bir daha peygamber gelmeyecek manasinda yorumlanmis. 

    Örnegin testlerin sonuncusu, yarislarin sonuncusu bir sonraki sene yine yapilmayacaklari anlamina gelmez.

    Mucize kismina gelince tek bir aciklamasi var ,Götü yemedi sizin süleymanin.

     

    “işte bugün sizin dininizi kemâle erdirdim ve üzerinizdeki nimetimi tamamladım. sizin için din olarak İslâm’ı beğendim.”(maide, 5/3) ayeti dayanak noktasını oluşturuyor galiba. fakat neresinden bakarsan bak derin çelişkilerden yalnızca biridir bu.

     

    yahudi isa'yı tanımaz, hristiyanlar yahudileri, müslümanlar ise bu dinlerin peygamberlerini sahiplenirken hükümlerini geçersiz sayarlar. bu dinlere inananları da sapkınlıkla yaftalarlar. yani herkes, kendisinden başkasını yok sayıyor.

    muhammed'den sonra kimse peygamberlik iddiasını kalabalıklara yutturamadığı için son din islam olarak kalmıştır. arapların islam'ı kurumsallaştırması, şifahi emirleri kitaba çevirmesi, devlet kurmaları, fetihler, türklerin başlarda göt korkusundan müslüman olmaları işin büyümesinin önünü açmıştır. islam farklı coğrafyalara yayılmış, kimi zaman kılıçla kimi zaman da ilkel doğa dinlerinin (şamanizm vb... din bile sayılmaz aslında bunlar) islam karşısında tutunamamalarından dolayı orta doğu dinlerinin sonuncusu olarak kendini girdiği coğrafyalarda kabul ettirmiştir.

     

    bütün dinler haddi zatında siyasi bir hareket olduklarından ona karşı koymaktansa onu kullanmak daha tercih edilir olmuştur. bugün bütün avrupa'nın hristiyan olmasının temelinde de malum olduğu üzere roma'nın -siyasi hesaplarla- hristiyanlığı resmî din olarak benimsemesi yatar. isa garibim kırk yerinden çivilenmiş, her yerinden kazık sokulmuşken bugün dünyanın en büyük dini hristiyanlıktır! muhammed'in bir savaşta ya da bir suikast sonucu öldürülememesi tamamen şans eseridir. zehirleme girişimlerinden öyle ya da böyle kurtulmuştur. tabii çok zekice hamleleri sayesinde (zaman zaman işler tersine dönse de) bir şekilde gücü ele geçirmeyi başarmıştır. kimi zaman sert kimi zaman yumuşak bir siyaset izlemiş, güç dengelerini iyi idare etmiştir. ancak neticede mekke ve medine ile sınırlı kalması beklenen bu din; emevi ailesinin zekasıyla bugün tüm dünyaya pazarlanan bir harekete dönüşmüştür. (türklerin katkılarını anlatmaya gerek yok.) netice itibariyle sonunculuk iddiası, en yeninin halkaya eklemlenmesiyle ortadan kalkar. bu topic'te de vurgulandığı üzere, muhammed'in bile hiçbir mucize göstermeden peygamberliğini kabul ettirinceye kadar göbeği çatlamışken bugün bir babayiğidin çıkıp ben peygamberim demesi ve insanları buna inandırması hele de günümüz dünyasında olası değildir. gerçi bu alanda kariyer yapacakların da önünü peşinen kapamamak gerekir. dünyada her zaman her yalana inanacak birileri bulunur. fethullah gülen, adnan oktar gibi tipler bile az taraftar bulmadı kendilerine. hele fetö'nün yakın zamana kadar dünyadaki bütün ülkelerde akıl almaz şekilde örgütlenmesini insanlar onun manevi şahsiyetine yoruyorlardı. eğer akp ile ters düşmeselerdi pensilvanya'daki mekanı önünde kuyruk hiç eksik olmayacaktı. ama gizliden yaptığı siyaseti açıktan yapmaya başlayınca takke düştü, kel göründü! diyelim ki bu kavga hiç yaşanmasaydı ve fethullah gülen on yıl önce bir hastalıktan ölmüş olsaydı, bugün türkiye'de ve dünyanın dört bir yanında onun kerametleri anlatılmaya devam edilecekti. kitaplarının her bir sayfası defalarca okunacak, her sözünde derin hikmetler aranacaktı! örneğin said nursi manyağının kitapları peynir ekmek gibi satılır. elle tutulur bir tane düzgün cümlesi olmayan, türkçenin söz dizimine ters ifade kalıpları ve eski lügatlerde kalmış kelime ve kavramlara boğduğu eserlerini bir insanın defalarca bıkmadan usanmadan okuması için ya bir şeye inanıyor olması ya da kafayı yemiş olması gerekir. seçilmişlik sendromuna yakalanan tiplerden biri olan bu adam, güya kuran'ın mucizelerini şerh ediyor. ilgili ayetleri verip diyor ki yağmurun ne zaman yağacağını ve anne karnındaki bebeğin cinsiyetini yalnız allah bilir! ayette bu şekilde geçiyor ve o da bakın diyor aradan 1400 yıl geçmiş ve hâlâ bu ayetler geçerliliğini koruyor. tabii said nursi bunu söylediğinde kimse hamile karısı doğurana dek çocuğunun cinsiyetini öğrenemiyordu. gerçekten 1400 yıl bu böyle devam etti, ayette de aynen bu şekilde geçiyordu ve herkes bunu kuran'ın bir mucizesi gibi okuyordu. şimdi bir tane nurcu kalkıp da üstadımızın bu sözleri çöpe gitti demiyor! bir tane müslüman da bu ayetlerin geçerliliği yokmuş diyemiyor! 

     

    bir şeye inanmak, çelişkilere gözünü kapatmak demektir!

     

×
×
  • Yeni Oluştur...