Jump to content

silver123

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    48
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne silver123 kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 6 saat önce, 322 yazdı:

    Hatırlıyorum da bu sakallı İslam alimleri bir zamanlar "Ay Bir Nurdur, Hiç Kimse Ona Dokunamaz, Gidemez" diyorlardı ta ki Neil Armstrong adında ki insan Ay'a ayak basana kadar.... Bu yalanları ortaya çıkınca da hemen "Neil Armstrong, Ay'da ezan sesi duydu" gibi gülünç, saçma yalanlar uydurmaktan da kaçınmadılar tabi ki...

     

    Aslında bu başlığı açmakta ki amacım bazı insanların nasıl yanlış düşündüğünü göstermekti.

    Dünya'nın şekli meselesine gelirsek Kuran'dan binlerce yıl önce bile Dünya'nın yuvarlak olduğu biliniyordu.

    Yani daha Tevrat döneminde dünyanın yuvarlak olduğunu bilenler vardı.Kutsal kitaplarda açık bir şekilde "Dünya düzdür" yazmamasının sebebi bu olabilir.

    Zaten kutsal kitapların kendi iddiası bir bilim kitabı olmadıkları yönünde olduğu için bu konuda tartışılmasını gereksiz buluyorum.Dünya'yı düz zanneden Müslümanlara gelirsek batıdaki aşırı hrıstiyanlardan farklı değiller.

     

  2. 1 dakika önce, deadanddark yazdı:

    Asteroid ile yok etmek onun planlarindan biri nasil degil dersin.

    Dinazorlari ben mi yok ettim.

    Hadi diyelim bir gün milyarlarca insan öldü ama 1000 kisilik bir koloni baska bir gezegene ulasmayi basardi ve orada üreyip cogalmaya basladilar. Oradan da hop baska bir gezegene...

    Senin orada ne dinin kaldi ne kitabin. Ne oldu bu kiyamete, nerede kaldi? Neden gecikti?

     

     

    Onların dinine göre göktaşları zaten gerçek değil ki.Kuran a göre dünya düzdür , ben söylemiyorum müslümanlar söylüyor.

     

     

     

    Kuran ayetlerine göre dünya düzdür. 

  3. 29 dakika önce, T.TAŞPINAR yazdı:

    onun tanrının planı olduğunu nereden biliyorsun..belki insanların kurtarmasını planları..yok eğer dünyanın yok olmasını isterse zaten hiç bir şey engel olamaz..

     

     

    Tanrı var diyelim , dünya'yı yok etmeye veya insanları cezalandırmaya  ne hakkı var ? Bu dünya'yı kendi yaratıp kendi yönettiğine göre (Firavun ve musa hikayesinden anlıyoruz) nasıl insanları yargılayabilir ? 

  4. On 05.02.2019 at 23:57, adalet123 yazdı:

     

    Beyne hagi gıdalar iyi gelir?

     

    Bu konuda "bilimsel" denilen çalışmaları ciddiye alamazsınız.Bir araştırma yapıyorlar sonucunu başka bir araştırma yalanlıyor.

    Bu yüzden en uygunu 15-20 bin yıl önceki gibi beslenmek olmalı.İnsan vücudu 500 senedir bu şekilde besleniyor ve bu beslenme tarzına uyum sağlamış  olma olasılığı düşük.Atalarımız ne yiyorsa onu yemeliyiz diyorum.

  5. On 08.02.2019 at 14:25, anibal yazdı:

     

     

    Pek bilinmez ama, karbonhidratlar.

     

    Karbonhidratların eksikliği özellikle, kafanın çalışmaması için en önemli sebeplerden biridir.

     

    B12 gibi vitaminlerin eksikliği, patolojik bir durum oluşturur. Fakat fazlalığı daha çok çalışan bir beyin sağlamaz size. Dahası bunların etkisi uzun vadede görülür. Karbonhidrat eksikliği ise derhal etki gösterir, mankafanın biri oluverirsiniz.

     

    Dengeli beslenme önemlidir, tüm olay budur.

     

    Şeker tüketiminin farelerin hafızasını zayıflattığını deneyip kanıtlamışlar.

    https://www.quora.com/Does-sugar-intake-reduce-intelligence

    Burada gayet güzel açıklanmış.

    Ben yağ ağırlıklı taş devri diyetinden yanayım kendimde uyguluyorum.

  6. Belgesellerde ,oyunlarda, filmlerde  hep denk geliyoruz dost canlısı sevimli uzaylılara.

    İnternette gezinirken Stephen Hawking'in "Dünya dışı medeniyetlere mesaj göndermeyin"  uyarısına denk geldim.

    Eğer olurda Dünya dışı bir medeniyet gezegene gelirse sonuç ne olur isteyen varsa tartışabiliriz.

    "2010 yılında Discovery Channel'a konuşan Hawking, uzaylıların dünyayı kaynakları için talan edip yoluna devam edebilme ihtimalinden endişelendiğini söylemişti:

    "Eğer uzaylılar bizi ziyaret ederse Kristof Kolomb'un Amerika'ya ayak basması gibi olacaktır. Bu yerli Amerikalılar için hiç iyi olmamıştı.

    "Akıllı varlıkların tanışmak istemeyeceğimiz türden şeylere nasıl dönüşebileceğini görmek için kendimize bakmamız yeterli."

    Kolomb Küba'ya vardığında yerliler onu dost zannetmişti.Önce köleleştirilip silahsız hale getirildiler sonra yok edildiler.

     

     

    https://www.trthaber.com/haber/dunya/uzaya-sinyal-gondermeyi-birakin-kapitalist-uzaylilar-gelebilir-406010.html

     

    Bu haberde dünya dışı medeniyetler için "kapitalist olabilir" denmiş ama o kadar gelişebilecek bir medeniyetin kapitalist olması mümkün değil.İnsanların uzaylılarla ilgili temel mantık hatası canlıların hayatta kalma içgüdülerini unutmaları.Uzaylı bir medeniyetin İnsanları düşman algılamaması bana göre imkansız.

     

  7.  

    16 dakika önce, anibal yazdı:

    Sömürü denebilir, genelde kadınların bir sürü erkeği insafsızca "sömürmesidir" ortada olan biten.

     

    Ama daha teknik bakarsak, en iyi cevabı bu işi yapanlar verecektir. Bu olayın sembolü, Jenna Jameson'dur, tartışmasız. Konu ile ilgili olarakta, gayet açık, dobra dobra konuşur, yazar. Öyle ki, gel senle romantik düzgün film çevirelim diyenleri, "ben pornocuyum ulan" diyerek reddetmiştir. Kendisi, yıllık gelirinin 30 milyon dolar olduğunu beyan etmiştir. 

     

    Başka... Bir sürü başka pornocu vr, gayet açık konuşuyorlar. Biri diyor ki, falanca size sokunca, kadın olduğunuzu anlarsınız, içinizde kola şişesi varmış gibi oluyor. Hayatta böyle en "büyük" zevki yaşayıp üste para alabildiğiniz başka ne var ki? Bir diğeri diyor ki, bu işin ön koşulu dar olmak. Öyle olunca, adamların şeysi ufalıyor, eziliyor, iyice içimize giremiyor. O zamnda her boyda olanlar, her pozu çekmek gayet kolay oluyor. 

     

    Yani, ortada olup bitenler, bizim sandığımız gibi değil. Ha, öğrenci kredisini ödemek, uyuşturucu parasını denkleştirmek için bu işe girenler elbette vardır, olacaktır. Ama pazarın öne çıkan, star olmuş isimlerine bakınca, bunun hiç öyle mecburiyetten, yokluktan falan yapılmadığını görmek gayet mümkün. 

     

    Bu nedenle, çıkıp, amanda bu bir sömürü falan demek, abesle iştigal. Bu, birilerinin sistemin (insan doğası) açığını bulup, ordan kendine güzel bir hortum "döşemesi" mevzusu. Basitçe, hiç bir şey yapmadan, size güzelce para getiriyor. Hiç bir şey yapmamak derken, tamam, anladığımız bu iş o kadar kolay değil. Vücuduna bakıcan, beslenmene dikkat edecen (özellikle erkekler için), temizliğin önemli falan falan. Ama gidip öyle senelerce okuman, etmen gerekmiyor. Zaten içinde olan, sıradan bir şeyi yapıyorsun: Çiftleşme faaliyeti ki, her evde yaşanıyor zaten, her gün, her zaman. 

     

    Yani, konuyu, önce her türlü önyargınızı atarak yorumlamanız gerekiyor.

     

    Bir erkeğin pornoyu sevmemesi çevresinde itibar kaybına yol açabilir.Gençler için konuşuyorum.Bir arkadaşım vardı sevgilisini bana ayarlamıştı sonra kız onu satıp benle çıkmaya başladı.Sebebi bu arkadaşın biraz saf olması.Bu kızla 1 yıl çıktım.

    Bu dediklerim birkaç sene önce oldu.Birde başka bir konu var oda kızların çoğunun gerçekte porno izlemesi.Bizzat bu kızdan gangbang lafını duydum.Hayatımın en uyandığım anıydı.

  8. 6 dakika önce, anibal yazdı:

     

    Taş devri dönemide hastalıklar vardı, hemde gani gani vardı. Öyle ki, ortalama insan ömrü 30 yaşın altındaydı. 

     

    Şizofreni ve otizm, aslen bir varyasyondur. Yani, herkeste vardır, ama az, ama çok. Bu yüzden sebebini bulmakta zor olacaktır, çünkü böyle şeyler, tek bir etmenden olmaz. 

     

    Bugün bizi götüren pek çok hastalık, sağlıksız beslenme.... Bu bir terane... Sağlıklı beslenme diye bir şey yok aslında. Sağlıklı yaşam var. Beslenme bunun bir parçası. Eğer uzun ve sağlıklı yaşamak istiyorsan, beslenmen düzgün olmadan bunu başaramazsın. 

     

    Genetiğimiz zaten değişir, bu sıradan bir mevzu. Her nesil, aslen yeni bir genetik kuşak demektir. O yüzden çeşit çeşit insan var, kısa, uzun, sarışın, zenci. Ha bir de koreli kızlar var ki, onlar için yeni bir klasifikasyon gerekiyor. Bunlar insansa, bizim sokaklardaki ne?

     

     

     

     

    Tamamen haklısın taş devri dönemine dönülemediği için tam olarak anlayamıyoruz.Böcek çiftlikleri hakkında ne düşünüyorsun böcek yemek sağlıklı bir eylem değil ama nüfus çok artarsa bazı ülkelerde böcek çiftlikleri kurulabilir ki zaten bazılarında var diye biliyorum.

    Ben koreli kızları beğenmiyorum Rus daha iyi olur ?

  9. 2 dakika önce, anibal yazdı:

     

    %100. En azından aşırı gluten alımına yol açan diyetlerde, yani makarna ve ekmekle beslenenlerde vs.

     

    İlginçtir, bunu ilk farkeden, almanlardır, birinci dünya savaşı döneminde. 

     

     

    Fakat modern araştırmalar, aynı neticeyi verse de, nasıl olduğunu daha bilimsel açıklıyor. Şuradan ve şuradan başla okumaya:

     

    https://kresserinstitute.com/gluten-killing-brain/

     

    https://thepaleodiet.com/gluten-brain/

     

     

     

    Taş devri döneminde hastalıkların olmaması buğday tüketimi olmaması kaynaklı olabilir mi ? Şizofreni ve otizm de sebebini bulamadılar.

    Nesilden nesile sağlıksız beslenmenin bir sonucu olabilirmi bu hastalıklar ? Genetiğimiz değişmiş olabilir mi ?

  10. 2 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

     

    Ben bekar bir adamım ve bekar bir kadınla ilişkim var diyelim. İkimiz de işi gücü olan yetişkinleriz. Veya işimiz gücümüz olmasın; öğrenci gençleriz.

     

    Bunun topluma ne gibi bir zararı vardır, açıklar mısınız lütfen?

     

    Başkasına zarar vermeleri kendi ahlaki ve psikoljk durumlarına bağlı.Herkesin yaptığını düşünsek hasta ve bakıma muhtaç insanlar var onların ahlaki durumunu kim koruyacak peki ? Dediğim gibi kimse kimseye zarar vermeyecekse sorun yok ve bunu ileride zaten sağlayacaklar bir şekilde.

  11. 1 saat önce, anibal yazdı:

     

    Kronik hastalıklarla Gluten arasındaki ilişki, 5G ile Corona virüsü arasındaki ilişki gibi, yani bir balondan, martavaldan ibaret. 

     

    Virüsler ile bağışıklık sistemi arasında, tavşan kaç tazı tut, avcı ile av gibi bir ilişki vardır. İkisi birbirini kovalar, kaçar durur.

     

    Ha, gluten pek hoş bir şey değildir. Herkes için, kalın kafalı olmaya yol açar, dunkofun teki eder adamı. Tabi bu gluten yoğun beslenme durumunda, yani günde 3 ekmek yiyen biri için geçerli bir çıkarım. Bunun dışında, adamına göre, çok feci (çölyak hastalığı) ila hiç zararsız arasında bir etkisi olacaktır glutenin. Fazla uzatmazsak, en yi gluten olmayan glutendir derim. Yani, gluten iyi bir halt değildir, ama her kronik hastalığa da o sebep değildir. Gluten'in bazı kronik hastalıklarda körükleyici olması vs. bu genellemeyi yapmaı gerektirmez. 

     

    Korona gibi virüsler için, bağışıklık sistemi bir şekilde devreye girer, virüsü tespit eder ve yok eder. Fakat bu belli bir zaman gerektirir. İşte bu sürede, eğer virüs yerleştiği organı iyice iflas ettirirse, hasta ölür. Aksi halde kurtulur. Kronik hastalığı olan veya bağışıklık sistemi zayıf olan birinin haliyle bu süreci atlamama ihtimali daha yüksek olacaktır. Fakat bu, korona sadece kronik hastaları ,yaşlıları falan öldürür demek değil. Bize ulaşan verilere göre, öyle olmayan %30 oranında hastayı da götürüyor covid-19.

     

    Yani, bu virüs, kabaca bulaştığı 100 kişiden 20 tanesinde falan "hastalık" oluşturuyor. Bu hastalık ise, şu an bilinmeyen faktörlerle ortaya çıkıyor. Yani, yaşlı, çocuk, kronik hasta, şu bu ayırt etmiyor. Şimdi bu hesapla, elinde, 300 genç, sağlıklı, 700 yaşlı, zayıf hasta var oluyor, mesela. Ve covid-19, ortalama her yüz kişiden 2'sini öldürüyor. Elinde 6 sağlıklı genç ölü, ve 14 yaşlı, zayıf ölü oluyor. Sonra bu hale geriye doğru bakıyorsun, koronadan ölenler kronik hasta vs. gibi çok doğru olmayan bir çıkarıma ulaşıyorsun.

     

    COVID-19'un ilacı yok. Hal böyle olunca, seni koruyacak tek şey kalıyor: Bağışıklık sistemin. Pek gözden kaçan bir husus, kronik hasta olanların, onları öyle eden sebeplerle (obezite, sağlıksız beslenme, güneş görmeme, uyku düzeni, stres vb.) zaten bağışıklık sisteminin zayıf olduğu/olacağı. 

     

    Glutenle COVID-19 arasında doğrudan bir bağlantı görülmüyor. Dahası, gluten intoleransı olan kişiler, aslında baya sağlam bağışıklık sistemine sahipler ve bu virüsten kurtulma şansları da genelde daha yüksek. 

     

    Özet geçersek, kronik hastalıklarla gluten arasında bir alaka yok. Ha, glutenin sebep olduğu çeşitli kronik durumlar, hastalıklar elbette var. Fakat bu durumlar, gluten kullanımına göre çok düşük oranda. Yani, her gluten yiyen kronik hasta olacak gibi bir durum yok. Velakin, aşırı gluten tüketiminin dangalak olmaya yol açtığı da baya sağlam delillere sahip. Sonuçta, gluten tüketerek kronik hasta olmazsın, fakat, dangalak olabilirsin. 

     

    Bu gibi çıkarımlarda gözden kaçan bir şey var. Uygun örnek seçilmiyor oluşu. Gerçekte, çok insan için, o kadar gluten almak bir tercih değildir. Öncelikle hayat sitili ve daha geniş oranda sağlıksız beslenme sorunu vardır. Adamın gıdasının yarısını ekmek oluşturuyor. Çok zaman maddi sebeplerden, bunu yapmak zoruda kalıyor. Zaten bu da, otomatikman yarım beslenme demek ve pek çok esansiyel besin o adama ulaşamıyor. Şimdi bu adamın yediği ekmeğin içinde gluten olması ile olmaması, bu adamın kalp, karaciğer vs. hastası olup olmayacağında hiç etkisi yok aslında. Fakat, yapılan şey, ahanda bu adam çok gluten aldı da, o yüzden böyle hasta oldu demek. Oysa bunun gerçeklikle hiç alakası yok. 

     

    Peki neden bu böyle. Bilen bilir, o saçma salak komplo teorilerine hiç yüz vermem. Fakat, komplo teorisi olmayan bir şey var: Besin piramidi. Buna göre, yiyeceklerin kafadan yarısının tahıllar olması gerekiyor. Kırk yıllık biyolog olarak, buna ancak kıçımın kenarıyla gülerim. Tahıllar, insan yaşamına gireli o kadar az nesil geçti ki, şaşarsınız. Örneğin, çinde tahıl yoktur, daha 2-3 yüzyıl önce çin tahıl denen şeyi tanımıştır. Onlar darı bilir, arpa buğday bilmez. Neyse, evrimsel olarak insanların böyle tahıl ağırlıklı bir diyetle sağlıklı olacak kadar adaptasyon sağlaması çok olası değil. 

     

    Tabi o besin piramidini uygulamaya çıkan insanların çoğu perişan oldu tabi. Velakin bu piramit bize başka bir şey gösteriyor. Bu piramit nasıl işse, ABD'de üretilen gıdaların üretim oranına cuk oturuyor. İlginç di mi? Evet, ABD emperyalist falan değildir, ama görüp görebileceğiniz en vahşi korporatizme sahiptir. Ve ABD gıda şirketlerinin bu işin ardında bir parmakları olmadığını düşünmek saflık gibi geliyor bana.

     

    İşte, o piramide uyanlar telef olmaya başlayınca, bu kez oradaki saçma çarpıklığı örtmek adına, gluten falan gibi günah keçileri icat ettiler. Tahıllardan dilediğiniz kadar gluteni çıkarın, genede beslenmenizde %10'dan fazlaysa, dert sahibi olmanız kaçınılmazdır. Gluteni çıkarmak kolay, kavur unu, yansın gluten. Ama bu undan yapılan glutensiz ekmeğinde sizi dengesizden öte, yetersiz besleyeceği gerçeğini değiştirmez.

     

    En çok gözden kaçan şey şu. Sizin limitsiz yeme ve sindirme kabiliyetiniz yok. Günde şu kadar yiyeceksiniz, şu kadar sindireceksiniz. Bu sabit, bu limitli. Sizin orada %25 tahıl yemeniz, otomatikman almanız gereken gıdaları alamamanız demek. Açlığa ne kadar dayanabiliyorsunuz? Bu aç ne kadar dayandığınız demek değil. Yemek yedikten sonra, ne kadar aç kalmadan durduğunuz demek. 

     

    Şu gözden kaçıyor, acıktığınız an, vücudun işinin bittiği, kendini yemeye, çökertmeye başladığı an. Siz, yerken, o bir sonraki acıkmaya kadar size gereken vitamin, protein vs. ne varsa almış olmanız gerekiyor. Ama siz, gidip bir sürü tahıl, unlu, şekerli vs. yiyerek, bunlardan birazını eksik almışsanız, o aldıklarınızın iş göreceği fonksiyonlarınızı yitirmeye başlarsınız. Bunların başında, akıl, refleksler ve bağışıklık sistemi gelir. Yani, iyi beslenmezseniz, bu noktalardan başlayarak vücudunuz tükenmeye başlar. Hemde bir tek öğünle hatta. Eğer siz, böyle bol bol tahıl yemeyi adet edinirseniz, o zarar birikir ve ciddi tahribata yol açar artık. 

     

    Yani, olayın glutenle alakası yok. Olay, gluten içeren besinlerin, insan için sağlıksız oluşu. Gluten, sadece bir günah keçisi.

     

    Peki doğru beslenme? İşte bu zor bir soru. Maalesef, adem ile havvadan gelmedik. Öyle olsak çok kolaydı, hepimiz aynı olurduk, ama değiliz. Temel olarak afrikadan çıkmış küçük bir h.sapiens topluluğunun, sağda solda bulduğu neanderthal, ovalı, floriensis, erectus gibi diğer homo türleri ile melezlenerek geldiği, çok dallı budaklı bir türüz. Bu yüzden de, şu şu diyet herkes için idealdir diye bir şey maalesef yok. Yenilerde, bazı marketlerde DNA testi yapılıp, sizin için uygun olan yiyecekler tavsiye ediliyor örneğin. Hangi yiyeceklerin sizin için iyi olduğu, tamamen evrimsel geçmişinize bağlı. Söyleyebileceğimiz tek şey, domates ve patates, tahıllar, şeker vs. nin bu süreci etkileyemeyecek kadar yeni şeyler olduğu. 

     

    Ha, tabi buna şunu da eklemek gerekiyor: Siz o evrimini geçirdiğiniz ortamda mı yaşıyorsunuz? Bilhassa hayat tarzı olarak. Bünyeniz akşama kadar güneş altına kalmaya göre gelişmi, siz ise klimanın dibinde, akşama kadar ense yapıyorsanız, işiniz zor. 

     

    Ha, şimdi toplarsak, yedikleriniz ile, sağlıklı olmanız ve öyle kalmanız arasında çok sıkı bir alaka elbette var. Ama bu coronaya falan özel bir şey değil. Hele hele glutene özel bir şey hiç değil.

     

    Gluten IQ yü etkilermi ?

  12. 57 dakika önce, anibal yazdı:

     

    Kaz kafalı... Beyinsiz...

     

    Ama daha önemlisi, rezil... Şerefsiz...

     

    Evlilik öncesi, sornası ilişki neden ahlaksızlık oluyor, bunu hangi götünden uydurdun? Zira sende birden çok göt var anlaşılan uydurabilecek?

     

     

     

    Sonraki yazdıklarımda ne demek istediğimi açıkladım.Ahlaksızlık olarak görmüyorum ama topluma zarar verdiğini düşünüyorum .Tabi kız gelse kimsede  hayır demez.

     

     

    5 dakika önce, Türk Ateist yazdı:

     

    Ben Hasan Bey!i okuyunca kadınla adam arasında bir ilişki olmadığını, kadının adamla asansöre binmek istemediğini, adamın kadını istismar ettiği, sıkıştırdığı izlenimi aldım, o yüzden bir ilişki varmış gibi düşünmedim.

    Eğer varsa da vardır, oturup analiz bile yapmaya gerek yok. 

     

    Sonradan yazdı ama bunu.

  13. 6 saat önce, Hasan Akçay yazdı:

    Tanıdığım bir adamın evinde

    temizlik işlerini 

    aileden olmayan bir kadın yapıyor.  40 yaşında. Dul. 

     

    Adam, emekli hakim. 55 yaşında

     

    Kadın 

    adamın evine önce minibüsle gelip gidiyordu;

    sonra "corona günleri"nde bunu riskli bularak,  

    adam onu arabasıyla götürüp getirmeye başladı. 

     

    Tabii

    yalnızca arabada değil,

    asansörde de başbaşa.

     

    Adamın oturma odasında

    bir dolap vardı; eskimiş.

    Adam onu parçalayıp çöpe atmaya karar verdi.

     

    Kendi gördüğümü anlatıyorum,

    lütfen nasıl gördüğümü sorun etmeyin, 

    adam ve kadın dolabı birlikte hallettiler;

    bazan yere düşen bir parçaya birlikte uzanarak. 

     

    İş bitti;

    parçaları asansöre taşdılar. Bazı uzun tahtalar dahil bilindik moloz.

    Adam tahtaları asansörün kenarına dikti, molozu onların önüne. 

    Asansör 4 kişilik ama 3 kişi bile binse mutlaka birbirlerine sürtünürler. 

     

    Adam kadına "Hadi,"dedi;

    kadın: "Abi, ben ayrı geleyim."

    "hayır, hayır... gel."

     

    Girdi.

    Her zamanki gibi birlikte indiler.

    bu kere kucak kucağa.

     

    Ne dersiniz?

     

     

     

     

     

     

     

    Bu konu oldukça yanlış yerde yanlış şekilde açılmış.Bir kere burası ateistforum ne arıyor burda .Tavan arasına taşıyın da bari adaletli olsun , benim diyet konum durduk yere tavan arasına taşındı.

  14. 1 dakika önce, kavak yazdı:

     

    Ne yaparsan yap, çünkü üç beş günde bir inanç değiştirenden fazla bir şey beklememeli.

    Ne yetkisi bre; yine zırvalıyorsun...

    Hemencecik atarlanıyorsun, önce bu hastalığına bir çare bul, ondan sonra burada ahkăm kesmeye ve batıyı habire kötülemeye devam edersin.

     

     

    Batıyı kötülemiyorum batı medeniyeti Dünyada ki en iyi medeniyet.Ama onunda kendi içinde sorunları var demek istedim yanlış şeyler söylediğim için konu başka yerlere kaydı. @Abdülmalik in dediği gibi kafayı bulandırmaya gerek yok.Bu forumda cinsellik tartışması görmek istemiyorum bir daha canımı sıktı bu konu.

  15. Ben bundan sonra orman kanunlarını savunacağım.

    Güçsüze acımak doğaya ihanettir senin de dediğin gibi.Banane milletten , kafayı bulandırmaya gerek yok.

     

    16 dakika önce, kavak yazdı:

    Neden aynı zımbırtıları çarçaf çarçaf yazıyorsun, çünkü ilk iletinde yazmıştın zaten.

    Senin kafan basmıyor mu?

    Ve anladığım kadarı ile hoşuna gitmeyen ve beğenmedigin  bir olaya resmen sadece seyirci kalmışsın.

    Bir pok yapmamışsın ve sadece burada olayın dedikodusunu ve inancının reklamını yapmakla meşgulsün.

    Veee..sorduğun sorunun yanıtı en başında verildi.

     

     

     

     

    Yetkin varsa konuyu tavan arasına at kurtulalım şu konudan.

  16. "1917 Ekim Devrimi’nden hemen sonra, aile kurumu parçalanır duruma geldi: Bir yandan, bütün baskıların ortadan kaldırılması ve özgür aşkı savunan bazı anarşistler; öte yandan toplumun içinde bulunduğu iktisadi ve sosyal koşullar, aileyi bir süre sarstı. Evlenme ve boşanma işleri yalınlaştırıldı. Çocuk aldırmak serbest bırakıldı. Zamanla, koşullar iyileştikçe, ailenin güçlendirilmesine önem verildi: 1936’da çocuk düşürmek yasaklandı ve aynı zamanda gebe kadınlara devletin ilgisi ve yardımı artmaya başladı. 1944 yılında aile ile ilgili olarak çıkarılan bir kanunla, evlenme kurumuna verilen değer arttı. Bunun dışında evlilik dışı olan çocuk ve anası maddi ve manevi olarak korundu ve yardım gördü."

     

    Bu daha çok bir propaganda yazısı gibi hiç hoşuma gitmedi.Aile kurumunu parçalayanın bizzat marksistler olduğunu yazmayı unutmuşlar(mı yoksa?)

    Komünizm marksizmin en üst aşamasıdır ve ulaşıldığında aile olmayacaktır.Bunu ben değil Marx söylüyor zaten.Ben bu konudan rahatsız değilim beni bağlamaz ki zaten buradaki üç beş kişi aydınlansın diye uğraşıyorum.Ben zaten hastalıklı bir insan değilim hastalıklı insanlar için ettiğimiz üç beş lafa da bu şekilde tepki aldık ya...

×
×
  • Yeni Oluştur...