Jump to content

Freudyen

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    52
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Freudyen kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 13 saat önce, rahip yazdı:

    Bir hırsıza, tecavüzcüye karşı nasıl empati yapıyorsun. Karşında bir katil var seni öldürecek kendini onun yerine nasıl koyacaksın. Hele burada yaptığın ahlak tanımı tam katliam ve cahillik abidesi ?. Merak ediyorum ahlakı hangi kitaptan okuyup öğrendin. Ahlakı bütünü ile dine bağlamışsın. Evet içinde din ile oluşan bazı kısımlar vardır fakat tamamı ile dine bağlarsan gülerler. Ahlakı direk dine bağlarsan evrimi de çöpe atmış olursun.

    Kitap makale ne dersen de. Okuyorum, ne fark eder? 

    Senin kalın kafana sokamadığın, empati için ahlakın gerekli olmadığı. Konuyu hırsıza katile çekeleyip durma eşek herif. Ahlak bütünü ile dine bağlı değildir, ancak evrensel ahlak oturtma amacında olanlar dinlerdir. Ahlakın temeli psikolojiktir, evrimsel psikolojidir. İçgüdülerin, gelişmiş zeka ile karşı karşıya kalması duruma ile ortaya çıkmıştır ahlak. Ben ahlakı sadece dine bağlamadım, ancak ahlakın ortaya çıkışı sınırlayıcıdır. Ahlak, ilkeldir. Bu sebeple çıkar yol bulunamıyor, evrensel ahlak oluşturulamıyor. 

    13 saat önce, rahip yazdı:

    Yanan sobaya parmağını sokarsan yanar. Git kitap oku bir yanlışlık vardır yanmaması lazımdı.

    Kitaplarda kişiler kendi tecrübelerini paylaşırlar. Onların tecrübelerini, bilgilerini okuyup kendi süzgecinden geçirip bilgi haznene alırsın. Matematik ve fizik gibi kitapların bazı kısımlarında istisnalar olabilir. Bunca insan ahmak, ahlakı bir kenara koyalım empati yeterli diye akıl edememiş. Sen çıkmış bütün tapuları yıkmış devrim yapmışsın.

    Benim bu fikirleri kitaplardan oluşturduğumu sana söyleyen kim? 

    İnsanları ahmak yerine koyduğumu söyleyen kim? 

    İnsanların tek hatası, ellerindekini sorgulamamaları. Ahlak, gereği olmayan bir olgudur. Bak, bugün ahlak var, ne kadar işe yarıyor? Başarısızlık yüzdesini kendi gözlerinle görebilirsin. Ahlakın getireceği empati diyorsun, ahlak kaç kişiye ne getirmiş ki empati gibi bir duyguyu getirsin. Ahlak yerine, empati geliştirilseydi ve bu yönde eğitilseydik eğer, daha sağlam vicdani temellerimiz olurdu. 

    13 saat önce, rahip yazdı:

    Kimin hangi kitapları okuduğunu, araştırdığını bilmeyiz. Kişi kesin cümlelerle konuşuyorsa mutlak bilgi eksikliği vardır. Çünkü insan dediğin çok kısa süre bir yaşam sürmektedir. Bu kısa süre içerisinde kesin ve net bilgiye ulaşması zordur. En bilge insanlar bile kesin konuşmazlar. 

    Şimdi de bana Septik rolü mü yapıyorsun? :D

    Şüpheci olmakta fayda vardır. Burada en iyi yöntem, Popper'ın bilim felsefesinde savunduğu yöntemdir, yanlışlamacılık. Ahlakı geliştiremiyoruz, çünkü evrensel ahlak oturmuyor. O halde ahlakı temelinden yeniden sorgulamalı, yanlışlamaya çalışmalıyız ki yerine daha iyisi gelsin. :)

    13 saat önce, rahip yazdı:

    Aynen kendi ahlak bilgini ele vermişsin. Ahlakın gerçek tanımını bilmediğinde olsa gerek kenara bırakırsak empati yeterli diyorsun . Bu durumda ben ahlaksız olmak istiyorum dersen ben sana karışamam tabi. Senin bileceğin işi ben ahlaksız ( hakaret olarak söylemiyorum ) olmak istiyorum dersen kim karışabilir. 

    Ahlaksızlığı bir hakaret olarak almam. Kendi ahlak bilgimin Kant'tan ibaret olduğunu sandıysan o yazım ile, vah haline. Sanırım bir fırsatını bulamayınca, ad hominem yapma kararı almışsın. :) 

    Ayrıca ben Kant'ın ödev anlayışına katılmam. Sen ahlakın "a" sını bilmiyor gibi görünüyorsun. Temelden başlaman için sana tavsiye etmiştim. Ama tabii senin takdirin, ister oku ister okuma. Ahlaki ve nörolojik temelini görüyoruz. 

  2. 5 saat önce, rahip yazdı:

    Tanımı ayrı ayrı yapılabilir ama bir birbirileri ile olan bağlantılarını kesip bunlar farklı şeylerdir demek doğru olmaz. 

    Gayet de olur. 

    Tanımı ayrı ayrı yapılıyor evet. Ahlakın içinde empati olabileceği, empatiyi ahlakın bir parçası yapmaz. 

    Empati tek başına yeterlidir. 

    Sadece nöroloji değil, ahlak felsefesi de okumalısın. 

    Kant'ın ödev anlayışını vs. derinlemesine araştır. Senin ahlak bilgin, sözlük tanımından ibaret. 

  3. Ahlak empati getirmez. 

    Şu an evrensel ahlak olarak değerlendirilen şeyler genelde dinlere ait ahlaklardır. 

    Bu ahlaklar empati amacı gütmezler, insanlar cennete gitmek için iyilik yaparlar. Karşıdakini düşünmek yoktur, kişi kendi kıçını kurtarmak ister. 

    Senin ayna nöronları ve empatiyi anlamadığın çok belli. Ciddiyim, uzun uzun okumalısın bu konuyu. 

     

  4. 5 saat önce, rahip yazdı:

    Sana göre, bana göre ahlak yoktur, ahlak toplumun ortaklaşa belirlediği ve bunu belirlerken dini hassasiyetleri de eklenen yazılı olmayan kurallardır.

    Filozoflar yüzyıllardır evrensel ahlakı temellendirmeye çalışıyor, ancak temellendiremiyor. Sen ortak diyorsun? :D

    5 saat önce, rahip yazdı:

    hlaklı olduğunda empatiyi çok daha iyi şekilde yaparsın ayrıca ayna nöronlarında daha iyi çalışır. 

    Nörolojiyi katlettin şu an. Cidden de bayağı iyi biliyormuşsun. :D

    5 saat önce, rahip yazdı:

    Bunlar bir birilerinden bağımsız şeyler değildir.

    Bağımsızdır. 

  5. Alıntılayan arkadaşların anlamadığı noktalara bir değineyim. 

    Bu konu felsefi değil, bilimsel olarak düşündüğüm bir şey daha çok. 

    Empati, ahlaklılığın bir parçası olabilir yazmışsınız. Benim dediğim şey ile alakası olmayan bir durum. 

    Ayna nöronlar, motor nöronlarla da uyum içerisinde çalışır. Sadece empati işine yaramaz. Zeka seviyesi arttıkça, ayna nöronların getirdiği empati duygusu da artar. Maymunların da oldukça gelişmiş empati duyguları mevcuttur. 

    Bizim ayna nöronlarımız diğer türlerden daha gelişmiştir, ancak yine de hayvan öldürüyoruz. Çünkü yememiz gerekiyor, empati bu gibi durumlarda daha az işler. Doğada mahsur kaldığınızı düşünün, eğer açsanız önünüze gelen canlı yersiniz çünkü hayatta kalma içgüdünüz ağır basar. Biz bu gibi durumlarda değiliz, ancak hayvanlar hep doğada. Hep açlar ve bu gibi durumlarda empati kullanmalarını beklemeniz sizin aptallığınız olur. 

     

  6. On 10.03.2021 at 22:44, rahip yazdı:

    Her hayvanda Ayna nöronlar bulunur demişsin. Peki hayvanlar alemi neden empati kurup bir birilerini yemiyorlar.

    Bizi hayvandan ayıran ahlaklı oluyor olmamız olabilir mi acaba. Senin tanımına göre ahlakı bir kenara bırakalım, hayvanlar ile eşit mertebede yaşayalım öyle mi ? Bu açtığın konuyu neresinde tutsan elinde kalır.

    Ayna nöronları ve empatiyi tam anlamamışsın. Git oku biraz. 

    On 11.03.2021 at 16:57, TanrıBeniNiyeKorudu yazdı:

    Empati Ahlaklılığın bir yan ürünü getirisi olabilir.

    Nöroloji okumanı tavsiye ediyorum sana. 

  7. 13 saat önce, rahip yazdı:

    Empati dediğin şey nedir ahlakın bir parçası değil midir. ? Ahlak olmadan empatiyi nasıl yapmayı düşünüyorsun. Biraz açarmısın. 

    Bunlar bir birileri le bağlantılı değilmidir. İyi ahlak sahibi olmayan birisi empati yapabilir mi ? 

     

    Değildir. 

    Ahlakı yukarıda açıkladım. Empati dediğimiz şey ise ayna nöronlarımızla ilişkilidir. Ahlak, üzerine felsefesi olan geniş bir konudur ve içgüdülerin bastırılması ile ortaya çıkmıştır.

    Ancak empati böyle değildir. Bir kişi sağlıklı düzeyde empati kurmayı becerdiğinde, ahlak kurallarına ihtiyacı kalmaz. 

  8. 2 saat önce, akılsızşuursuzatom yazdı:

    Fakat bu kolay bence. Eğer Allah yağmur yağdırırsa dua dan sonra duanızı kabul etmiştir. Gerçekleştirmiyorsa kabul etmemiştir. Sonuçta kabul etmek zorunda değil istersem kabul ederim demiş.

    Ne güzel bir çıkmaz değil mi? Böyle böyle kandırıyorlar siz de yiyorsunuz. :D

    Dua et, olursa kabul etmiş olmazsa kabul etmemiş. Ulan sen o duayı et ya da etme, her şey olacağına varır. Determinizm diyoruz biz buna, sen dua ettin diye olmuyor. Doğanın işleyişi gereği olmuş oluyor. Ne kafalar var anasını satayım ya! :D

  9. Aslında bu biraz ahlak felsefesi ile alakalı bir konu, ancak felsefe forumu bulunmuyor. 

    Bu sebeple tavan arasına açmak zorunda kaldım.

     

    Ahlak nedir? Gerçekten nedir ahlak, tanımı çok zor gibi gözüküyor belki de ama değil aslında.

    Ahlak insanın içgüdülerini bastırması sebebiyle ortaya çıkmış, aklımızdan öte gitmeyen kurallar bütünüdür. Saçmalığın daniskasıdır, ahlak gereksizdir.

    Ahlakı kendimiz ellerimizle uydurduk, geri kalan her şeyi uydurduğumuz gibi. Ve diğer hepsi gibi kendi uydurduğumuz şeyler yine gelip bizi engelliyor.

    Ahlak müthiş bir güç, çok tehlikeli bir güç. Burada önünüze seçenekler çıkacaktır tabii ki. Bir Nihilist olup ahlaktan tamamıyla vazgeçebilirsiniz.

    Peki cidden ahlaktan vazgeçmek ister misiniz? 

     

    Ben isterim ama Nihilizm bana ters. Tabii Nihilizm başka bir konu. 

    Dedik ki ahlak içgüdülerin bastırılmasıdır. Evet, en güçlü içgüdülerimiz şiddet ve cinselliktir. Diğerleriyle beraber bunları da bastırırız.

    Ahlak kuralları

    Dini kurallar

    Hukuki kurallar

    Bunlar bizi kısıtlandırır. İkisi yazılı değildir, bu kuralların dışına çıktığınızda toplum sizi hor görür. Bu insan türü için tehlikelidir çünkü bizler sosyal canlılarız.

    Aslında ahlak gerçek değildir. Tıpkı tanrı kavramı gibi, onu da biz uydurduk ve hayatlarımızı kontrol etmesine izin verdik.

    Peki ahlak olmazsa ne yapacağız diye sorarsanız cevap çok basit: Empati.

    Evet, empati nörolojik bir gerçektir. Ayna nöronlar her hayvanda bulunur. Her hayvan empati kurabilir. En başta bizi kısıtlandırıp içgüdülerimizi azdıracak kurallar koymak yerine her genç nesle empati kurmasını öğretseydik bugün bu halde olmazdık.

  10. Bu bir sorun değildir. Kendinle konuşmak normaldir, herkes konuşur. 

    Sorun kendi beyninde başka bir kişiyle konuşuyorsa vardır. Örneğin kişi dissosiyatif kimlik bozukluğu yaşıyorsa, kendi beynindeki başka bir kişiyle konuştuğu için sorundur. Ama kişinin kendiyle konuşmasında bir şey olacağını düşünmüyorum. 

  11. On 17.04.2019 at 19:42, karamsarhuman yazdı:

    30 yıllık çalışma  sonucunda, tanrı parçacıgı anti madde bulundu. tanrı parçacıgı demelerını sebebi, ise.

    her türlü fiizksel yasayı ihlal edişidir.

    Tanrı parçacığı dediğin şey "Higgs bozonudur". Anti-madde ayrı bir şey, tanrı parçacığı ayrı bir şey. İşkembeden sallamayın. 

  12. On 11.01.2018 at 12:29, agnostik tanrı yazdı:

    ben matematiksel teorilere  inanmıyorum. :)   big bang teorisi veya sicim kuramı teorisi  matematik olasılıkları ile hesaplanabilir. teoriledir. ama bu doğru bir gözlemmidir? atom altı parçagıının görevi maddeyı çarpıştırıp anti madde yaratmaktır. ama bunu görmek için harcanan paraları düşünün 30 yıldır. cerndeki büyük hadron çarpıştırısı bunu gözlemlemek için 

    için harcadığı paraları bir düşünün anlık bir çarpışma ve ya sonra ne? oluyor.madde anti maddeyle çarpışıp ışık haline dönüşüp 

    milyonlarca yıl sonra enerjisi biterek yok oluyor. bunun bir anlamı yok. tanrıyı bu şekilde bulamazlar. yada evreni  her kim? tasarladıysa ,  :)  

    bana göre metafizik kuramına bağlı bir varlık matematik olasıklarını aşar. doğal olarakta onun varettiği madde ve anti madde boyutunu görmek mümkündür. işin asıl ilginç yanı fiizksel kuvveti olmayan metafizik bir varlığın fiizksel yasalarla bu evreni yönettiği gerçeğidir. :)

    Okurken kanser oluyordum az kalsın. Bu adamlar tanrı bulmak için uğraşmıyor. Cidden bu bilgi seviyesi ve zekanızla buraya gelip saçmalamayın sinir bozmayın.

  13. On 19.02.2012 at 17:30, panteon yazdı:

    bunlar. Hatta tasavvuf öğretisi der ki insanlar allahın aynalarıdır, allah kendini görmek istemiştir ve insanlara kendi ruhundan üflemiştir. bu anlamların hepsini de biz yükledik ama dikkatinizi buraya çekmek isterim.

    Peki evrenin determinizmi veya indeterminizmi insanın tekelindemidir? İnsan olmasaydı da bu olgularla yargılayacakmıydık evreni?

    İnsan olmasa bu olgular olmayacaktı çünkü bilgi akıldan gelir. Kaostan gitgide düzen falan oluşmuyor. Sanırım astrofizikten pek haberin yok. Galaksiler kütleçekim ile toplanıyor diye ahenk oluşuyor sanma. Hala düzensizliğe gidiyoruz, çünkü buna mahkumuz. Evren gitgide genişliyor ve bir gün evren hiçliğe geri katılacak. Yok öyle ahenk düzen falan, kendinizi kandırmayın. Determinizm ve kaos tek gerçektir. 

  14. On 01.02.2012 at 22:24, demirefe yazdı:

    Hatta klasik determinizmden kurtulamadığından şüphe edenler çoktur. Bunun nedeni "tanrı zar atmaz" demesidir. Bu, açık klasik determinizm ifadesidir. Ama onunki "tanrı belirsizliği ortadan kaldırıyor" şeklinde indeterminizm değildir.

    İndeterminizm de teist ve ateist olabilir. Determinizm klasik ise teist, modern ise ateist bir felsefedir. Bu son paragrafta söylediğim, çok tartışma yaratan bir söylemdir. Bunu halletmek çoğu kişi için kolay değildir. Bilgili doçent düzeyinde kişilerin bu tartışmadan kaçındığına ben tanığım. Size de ters geldiyse söyleyin, daha genişletirim.

    Einstein tanrıya inanmaz. Einstein gibi bazı fizikçilerin kullandığı tanrı ifadesi ilk sebep anlamında kullanılabilir. Ya da yasalara tanrı diyebilirler. Tanrı zar atmaz deyişi sadece temsili bir kullanımdır. 

  15. On 22.02.2018 at 05:06, 0101001101000100 yazdı:

    Bence mucize çıkartma işini herkesin bırakması gerekiyor. Dalga geçtiğin ayetlerin tersini birebir kanıtlayamıyorsan susmayı bilmek gerekir.Bu iki ayette çevremizde olan şeylerin tam tersi mi anltılıyor ki?

    Gök üstümüze düşüyor mu?

    Gök derken neyi kasteediyor? Bulutlar değil herhalde öyle olsaydı gök üstümüze düşüyor olurdu yağmurlar nedeniyle. Mesela Ay üstümüze düşüyor mu? Sterosfer düşüyormu üstümüze?

    Ateistlerin mucize çıkarttığı yok salaklaşmayın.

  16. On 30.10.2020 at 00:01, bidonadam2 yazdı:

    İsevilik icat edilmeden önce bölgedeki din musevilikti. Meryem de bir Musevi tapınağında yaşıyordu.

     

    Roma askeriyle ilişkiye girdikten sonra hamileliği ortaya çıkınca Musevi kuralları gereği islamdaki gibi recm edilmesi gerekiyordu yani taşlanarak öldürülmeliydi. Meryem de bu durumdan kendini kurtarmak için bir yalan söyledi sonra bir yalan daha derken yalanlar boyunu aştı ve olağanüstü birşeyler bulup kendini kurtarmalıydı. İşte kendisinin de bir rahibe olması neticesinde kutsal ruh yalanı iyi bir çıkış oldu. Böylece musevilikten yeni bir hikaye daha Ortadoğu coğrafyasına kazandırıldı.

    Tabii doğru olabilir ancak bu karakterlerin yaşadığına dair bir iz yok, yaşamamış da olabilirler. 

    İsa, Musa, Muhammed ve Nuh gibi peygamberler kolektif bilinçlerimizde var olan karakterlerdir. Yaşamışlar veya yaşamamışlar diyemiyoruz. Bununla ilgili çeşitli tarihi belgeler ve kitaplar mevcut tabii. 

×
×
  • Yeni Oluştur...