-
İçerik sayısı
80 -
Katılım
-
Son ziyaret
Topluluk Puanı
0 Neutrallatimer Hakkında
-
Derece
Advanced Member
- Doğum Günü 04-09-1979
Contact Methods
-
Website URL
http://
Profile Information
-
Gender
Male
-
ben beethoven hayranıyım. fakat bu beste klasik müzikle ilgisi olmayanların bile ruhunu sarmalayıp büyüler. senfoni 7, ikinci movement. http://www.youtube.com/watch?v=4uOxOgm5jQ4
-
önce bıçağı kötüne soktuktan sonra yere yatırıp Hugo Stiglitz gibi ağzından içeri yumruk sokacaksın piçin.
-
kürtaj veya sezaryen e cocuğa ya da anneye olan duyarlılıkları nedeniyle ya da felsefi bakış açısı farklılıkları doğrultusunda yaklaştığını mı düşünüyorsunuz. tek neden allah tarafından belirlenmiş doğal kanunlara insanlar tarafından müdehale etme cesareti sergilenmesinden duydukları rahatsızlık. çağdaş ilerlemeyle paralel değişen insan iradesi ve seçimlerinin yerleşik kalıpları değiştirmedeki gücü ve arzusu arttıkça .ötleri tutuşuyor. gericilik tam anlamıyla bu dur, başka bir şey değil. ve bu, yaklaşan din devletinin giderek güçlenen ayak sesleri.
-
adam gelmiş ciddiye alınıp tartışma konusu olabilecek son derece makul bir soru üzerinden tartışma ortamı yaratmış. olayın geldiği yere bak. nedir olayın ana konusu? "kendini kandırmak". kendini kandırmak neye denir? kendini kandırmak insanın kendine yalan söylemesidir. buradan sonra soru açılıp iki tür örnek üzerine yoğunlaşıyor ve diyor ki 1-hiç bir durumun nesnel bazda anlam taşınılamazlığını bilen materyalist kişi, algıları vasıtasıyla deneyimlediği şeylere ister istemez güdüleri doğrultusunda öznel anlam yüklemektedir. bunu yaparken de farkındadır. örneğin aşkın hormonal bir durum o
-
herneyse ne ya. birşey söyleyeyim. üniversitedeyken inançsız solcu geçinen ama doğu kökenli arkadaşlarım vardı. bu ..... dini yöresel kültür baabında çocuğun iliklerine nasıl işliyorsa artık, bu kişi cinler mevzusu açıldığında "cinler yoktur, safsatadır" falan açıklayıp dururken, birden araya girip şakasına "şu musallat olan cinleri bana bir gösterin de .... onların hepsini" demiştim. birden beti benzi atmıştı bizim felsefecimizin. korkuyu gözlerinden okudum. "keşke demeseydin yaa" dermiş gibi baktı bana. insana duygusal anlamda empoze edilmiş korkuların mantık süpürgesiyle atılması pek kol
-
evrensel insan sana naçizane iki önerim olacak. cüretkarlığımı mazur gör. 1- her iletinde mutlaka kullandığın numenal ve fenomal tabirlerinin anlamlarını bozmadan, bu kelimelerin konunun spesifik yapısına uygun karşılıklarını düşünüp öyle anlat meramını. 2- çok fazla virgül kullanma. türkçeye hakim değilsin. virgül ekledikçe, kavramları birbirine bağladıkça anlatmak istediğin daha da karmaşıklaşıyor. kısa cümleler kur. o kadar kişi senin anlaşılamamandan yakınıp durdu ama sen anlatımını bir gıdım düzeltmedin. savunma biçimi olarak da hep "anlamadığını sor söyleyeyim" mantalitesi güttün. tar
-
Hacıyla IFeelGood bu gibi kişilerin tedavi edilmelerinin şu an için imkansızlığı üzerine konuşmuşlar. fakat dawkinsin bahsettiği daha çok bu insanlara olan bakış açımızdaki çelişkili gibi gözüken durum. anlayışın (anlayış gösterelim diye algılanmasın diye anlamanın da diyebiliriz) olduğu yerde öfkenin ve yargının kaybolması durumu, bir hırsızın bu davranışına sebep olan parametreler incelendiğinde ortaya çıkabilirken, bir çocuk katilinin kendisini böyle olmaya iten beynindeki x nöron bilinse bile ona olan nefret duygusundan sıyrılmanın zor olduğunu, bu noktada artık ona parçalar bileşeni bir
-
satranç oyuncularının şimdiki kadar bilgisayar kafalı olmadığı devirlerde yaşamış paul morphy isimli bir ustaya takmış durumdayım. oyunlarını izlemek gerçekten çok keyifli. http://www.chessgames.com/perl/chessplayer?pid=16002
-
saklamak ne kelime, şiddetle dışavururum. bir keresinde bana kağıt içi kapta aşure getiren üst komşumun aşuresini kabıyla birlikte suratına yapıştırmıştım şaka bir yana, kısa süreli de olsa belli bir muhabbet düzeyi yakaladığım her insana eğer konu oralara gelmişse inançsız olduğumu direk ya da dolaylı olarak açıklayabildim. zaten karşındaki her ne kadar ayının teki bile olsa eğer saygı çerçevesi dışına çıkmazsan, çocuk misali saldırıya geçme budalalığı göstermeden meramını uygun cümlelerle arzedersen ne dersen de tehlike arzedecek bir durum yaşamazsın. hem senin bu okumuş etmiş düzgün tu
-
dinsel dogmatizmden çıkagelmesi ve vücuda zarar verici olması bir yana toplumu ortak paydada buluşturarak birleştirici ve kaynaştırıcı rol oynamasını, ve özellikle aynı amaçla toplanmış bireylerin iftar sofrası etrafında huzur dolu bir sinerji yaratmasına vesile olmasını her zaman sevmişimdir. parkta bahçede içki içmeye tereddüt ettiğim zamanlar nefret ederim orası ayrı.
-
ölüm korkusunu var olmamaktan korkmak olarak ele alırsak bu korkunun, "var" lığın, bilincini "yok"luk içerisinde tahayyül etmesi gibi absurd bir durumdan ileri geldiğini görebiliriz. varlık varlığını yokluk durumu içerisinde hayal etme gibi anlamsız bir düşünce içerisine girdiği zaman bütün hücrelerine kadar hayatta kalmak için savaşan bedensel tepkimeleri gibi, bilinci de var olmama düşüncesiyle bir o kadar mücadele edecek, mantıkla bağdaşan bir yol bulamadığında da korkuya kapılacaktır. yaşam sonrası süreçle ilgili duyulan kaygıdan ibaret olmasına rağmen, ölüm korkusunun -ironik olarak-
-
esron öğretmen olarak bellediği "osho" sunun söylediklerinden öyle anlamış ki insan dünyaya gelişi itibariyle aslen kafasında (özünde) altın bir hale taşımakta. her şeyiyle duru ve şekillendirilmeye açık bir playdoh hamuru. bu insan, büyürken sosyal yaşamın bir parçası olma güdüsüyle hareket etmeye koşullandırılmakta, böylelikle günümüz toplumunun normlarını kabul eder hale gelip kendisinden (bu kendi neyse) uzaklaşmaktadır. yani yoksun hissetmeye tepki olan kıskançlık, dogmatik yargıların ötesinde seyredildiğinde duyulan utanç, herkes tarafından sevilmek istemek gibi bencil duygular hep s
-
neden farklı olsa da ortaya çıkan sonuç aydının fikriyle paralellik gösterince bağnazın yaptıkları daha az rahatsız edici oluyor gibi bir psikoloji sezinledim. oysaki münferit bir örneğin arkasında yatan temel amacı göz önüne alarak (böyle bir amaç olmaya da bilir) her zaman ki tavizsiz üslubunuz beklenirdi. "alkollü mekanlar üzerinde daha fazla baskı olmalı" düşüncenizle sadece sonuç eylemi itibariyle örtüşen bir olay gözlemlendiğinde, ilk akla gelen islamcı hükümet icraatı yerine özgürlükçü abd örneği olması alkole olan kişisel düşmanlığınızın bilinçaltınızda tolerasyon göstermeye yarayacak
-
zombi ve esron arkadaşlar, ben oshonun bir kaç kitabını okudum. okurken de özellikle çelişki arayarak hinlik ve sahtelik arayarak okudum. ama hayat felsefesinde gördüklerim genel olarak bana uydu. doğru şeyler söylediğini düşündüm. fakat o güzel hikaye ve öğretilerini okuyup kitabı kapattıktan sonra "şimdi nerden başlamalıyım" sorusuna pratik anlamda bir cevabın olmadığını gördüm. ben güzel hikayelerle kendimi mest edip sonradan unutmaktansa bir başlangıç noktası ve uygulanabilirlik arayan insanım. bahsettiğim kitap bunu sağlıyordu. tam adı "şimdinin gücü uygulama kitabı" o yüzden onu ön pla
-
sayın ekinci. bakış açınızı çok iyi anlayabiliyor ve size hak veriyorum. önyargınızın temel olarak dayandığı "uyuşturmak" kavramı üzerine bir kaç şey söyleyeyim. ondan önce, osho veya benzer hikayelerin temel anlayışı ortaya sermekten ve uygulamalardan uzak olmasından dolayı öğretiyle yeni tanışan birine çok etki etmeyeceğini düşündüğümü belirteyim. benim baz aldığım kitap üstteki iletimde de belirttiğim gibi "şimdinin gücü" isimli kitap. bu kitapta meditasyondan hemen hiç bahsedilmez. daha çok gündelik hayatımızı yaşarken kendimizi uyumlayacağımız bakış açısının üzerinde durulmakta. tel