Çakırcalı

Hayır çelişki değil. Sakallı/sarıklı bir sübyancı resmiyle katılsaydım daha mı hoşuna giderdi cübük?

İşte sende akıl, zeka olmadığı için bunu da anlayamıyorsun. Kuran, senin gibi akıl hastaları için uyduruldu. Bir yerden indiği veya indirildiği yok.

Hayır, bu her hangi bir Allah'a ihtiyaç olmadığını, doğanın doğal şartlar çerçevesinde kendi kendine yetebildiğini gösterir. Bunu dahi göremeyecek kadar dunkofsun cübüş.

Evet, sizin dininizde içki yasak ama, tanıdığım birçok doktor, kalp hastalarına günde 1-2 tek viskiyi salık verirler.

Değil ki cehennemi, sonsuz bir cenneti de istemezdim. Sonsuz mutluluk, aynı zamanda sonsuz mutsuzluk da demektir. Zira mutluluğu yaşayabilmem için, zaman zaman da olsa mutsuzluğu tatmam lazım. Diğer renkler olmadıktan sonra, tek rengin hiçbir anlamı olamaz, çünkü bir zaman sonra o da yoktur.

Güzel bir çalışma olmuş drekinci. Eline sağlık, çok teşekkürler.

Hepsine EVET!

kirec, çabaladıkça batıyorsun. Acınacak haldesin, vesselam!

Saçma! Aklın ulaşamadığı bir konuda yapılabilecek bir tercih varsa, o da bilmemektir. Buna da tercih denmez, adı üzerinde "bilmemek" denir. İnsan, bilmediği/bilemediği bir şeyin yerine aklın ulaşamadığı ve asla da ulaşamayacağı bir şeyi koyarsa, buna tercih denmez, saçmalık denir. - Evrenin nasıl var olduğunu bilemiyorum, - O zaman bir yaratıcı var - Yok yahu! Bilemediğin herşey için bir yaratıcı mı ataman lazım? - Tabii! Ya bileceksin, ya da bir yaratıcıyı kabul edeceksin. İkisinden birini tercih etmen gerek. - Yürü git lan, sabah sabah asap bozma!

Hiç kıvırma kirec, çirkinleşme. Senin peygamberin, müslümanların ilki olduğunu söylüyor, sen de onun doğru söylediğine inanan ve "iyi bir insan iyi bir müslüman dır" diyen bir müslümansın. Şu durumda: 1- Ya ilgili ayetleri inkar edip Muhammet'in yalan söylediğini iddia ediyorsun, 2- Ya da Muhammet'in ilk iyi insan olduğunu iddia ediyorsun. İler tutar yanın yok kirec, arasatta kalmışsın ağlayanın yok!

kirec, bu kendini kandırma, takıyye yapma, çirkefi güzel gösterme çabalarından ne zaman vazgeçeceksin. Hani desen ki "Ben müslüman değilim. Fakat bir tanrının olduğuna inanıyorum ve bu tanrı da bizden iyi insn olmamızı istiyor..." amenna. İnsanlık tarihinde İslam tanrısı Allah kadar iğrenç bir tanrı figürü görülmemiştir ve sen bunu alladıkça alladın, pulladıkça pulladın. iyi bir insan iyi bir müslüman dır... da ne demek yahu? Kardeşim senin Kuran'ında senin peygamberin değil miydi: En'am/14 - "... Bana İslam olanların ilki olmam emredildi" En'am/163 - "... ben müslümanların ilkiyim" diyen

link açılmıyor

Uzun yıllar öğretim elemanlığı yapmış biri olarak, sınavın adilliği kadar, dersimin amacına hizmet edip etmediğini o sınav sonucunda görmek de, benim için önem arzederdi. Aldığım maaşı, çocuklarıma yedirdiğim lokmayı ne kadar haketmişim, sınavın adilliği kadar önemliydi benim için. Bunu dine uygulayalım: Tanrı (öğretmen), belki insanların hangi şartlarda ders gördüklerini ve hangi şartlarda bu dersin sınavını verdiğini gözönüne alacak diyelim. İyi de, hani tanrı insanları kendisine kul olsun diye yaratmıştı? Kendisine kul olsun diye yarattığı insana kulluk yapması için gereken ortamı yaratmad

Ha, bu arada bergüzar, senin asıl göremediğin konu şu: Sen diyorsun ki, "Allah'a şirk koşma dışında her tür günah affedilebilir. Sen ateist olduğun için kelimenin anlamıyla şirk suçunu zaten işlemiyorsun, bu nedenle affedilmeyecek suçun yok." Peki; - Affedilebilecek suçların affedilebilmesi için gereken nedir? - Tövbe etmektir! - Kime tövbe edilecek? - Allah'a! - Allah'a inanıyor muyum? - Hayır! - O halde tövbe eder miyim? - Hayır! NOT: Başta kirec olmak üzere sz şimdi buna da bir kulp takarsınız mutlaka. "Tövbekar olmak için ille Allah'a inanıp O'na tövbe şart değil; yaptığın b

İşte, sorunun cevabını bu iletinde kendin vermişsin zaten. İslam, kadına kara çarşafı farz kılmıştır, bunun dışındaki her tür giysi kadını çıplak bırakır size göre. Daha fazla söze gerek yok ki, ne mal olduğunuzu kendiniz ikrar ediyorsunuz zaten. Şecaat arzederken merd-i Kıpti, sirkatin söylermiş. NOT: Ha, o cübbeli hocana selam söyle, o kadına söylediklerini bana söyleseydi eğer, matbaanın icadıyla bizde kullanılmaya başlandığı tarihler arasındaki zaman farkını parçalı bulutlu da değil, yekpare kanalizasyon künkü olarak döşerdim ona.

Sen, başına değil beynine türban vurmuşsun bergüzar. Onun için hiçbir şeyi olduğu gibi göremiyorsun. Türbanı, saçını örtmek için kullanan yobaz, en azından gözünü açıkta bırakıyor da, etrafında olup biteni az çok görebiliyor ve dolayısıyla menfi de olsa bir tepki gösterebiliyor; sen beynini örttüğün için, duyu organlarını da örtmüşsün, tepkisizsin, hala işin teorisinde kalmış, islamı aklama çabalarından sıyrılamamışsın. haci, son derece güzel ve doğru tesbitlerde bulunmuş. Bir müzisyen olarak, müzikle ilgili düşüncelerine destek vereyim: Bugün TRT Halk Müziği Repertuarına bakıldığında, nerde

Yanlış temel üzerine yanlış bina kurmaya kalkarsan başına yıkılır. Özel olduğun sonucuna nereden vardın? Özel olduğuna inandırıldığın için mi, o sözünü ettiğin teknolojik gelişmeleri yaparken, diğer canlıların ve hatta özel olduğunu ima ettiğin diğer insanların doğal yaşam haklarını rahatça gaspedebiliyorsun? Yaşam halkası içinde senle bir solucan arasında en ufak bir değer farkı olmadığını; kendi varlığının, değersiz gibi gördüğün diğer varlıklara bağlı olduğunu anlayamıyor olman mı, seni özel kıldı? Etik, psikolojik, patolojik bir özelliğin olabilir ama, değer anlamında emin ol diğer can

Velev ki onun dediği gibi olsun: Adam, ölmeden önce mal varlığının bir kısmını kendisi taksim etmiş olsun. Neticede bir değişiklik olmuyor ki. Hesap yanlışı hala aynı varlığını korumuş oluyor. Adamın 300 milyarlık mal varlığı olsun, bunu sağlığında nakite çevirsin ve bir kısmını dağıtsın. Öldüğünde de kalan kısımdan borcu harcı düşülsün ve geriye nakit 120 milyar parası kalsın. Kuran'daki hesaba göre bu para dağıtılsın hadi. O hesaba göre taksimat yapılacak olduğunda 135 milyar para lazım. Yani her halukarda "2/3 + 1/3 + 1/8 = 1" etmiyor işte. Bunun nesini kıvırıyorlar, anlayamıyorum. Bunlar

Sayın pante, tesbitlerin son derece doğru. Bunun kıvırılacak yeri yok diyoruz ama, malum işte: Müslüman için kıvırma sınırı diye bir şey yok. Senin örneğini verdiğin ayetler, bariz ortadadır. Ancak Kuran'ın tamamı, bu ve benzeri hatalarla doludur zaten. Senin verdiğin örnekler gibi birçok ayet var ki, Muhammmet doğrudan kendisi konuşuyor, Allah'tan ise 3. tekil şahıs olarak bahsediyor. Fakat örneğin şu ayeti okuduğumda, bunun kimin ağzıyla söylendiğini anlamadım: Bakara/23 - Eğer kulumuza indirdiğimizden şüphe içinde iseniz, haydi onun gibi bir sure getirin. Allah'tan başka bütün şahitleri

Sen meydan okumadan önce, mensubu olduğun dinin gereği olarak inandığın tanrının sıfatlarını öğren, ne anlama geldiklerini anla, ondan sonra meydan oku. Bence bilmediğin bir konuda ne tartış, ne de meydan oku...

Affff-ferin cübüş! Bak, bu yazıyı buraya c/p yapacak kadar aklını çalıştırmışsın ama, o yazının sen ve senin gibiler için yazıldığını anlayabilmen için gerekli olan okuman gerektiği yönündeki aklını çalıştıramamışsın, n'olacak şimdi? Gel şimdi senle bu yazıyı inceden inceye bi eleyip, sık dokuyalım, dokumacı güzeli cübüş! Burada diyor ki vatandaş: Akıl, insan olmanın ve insanlığın olmazsa olmazıdır. İnsan, akılla davranmalı ki, insansı olabilsin. Akla muhalefet eder de, akıl dışı bir takım şeylerin peşine düşerse, insanlıktan çıkar. Bu akıl dışı şeyler kimi zaman insanın karşısına ya bir v

Aynen buna da aynı imzamı atıyorum, cübcübcübelek kardeşim! Muhammet Mustafa eygamber sallallahualeyhivesellem efendimiz nitekim bunu ve aynı zamanda bilimselliğini de bir hadisiyle taçlandırmıştur: "Akıl kalbdedir; merhamet karaciğerdedir, esirgeyiş (şefkat) dalaktadır, nefes de akciğerdedir"

Tabii cübüş, bilmez miyiz hiç? "Akıl kalbdedir; merhamet karaciğerdedir, esirgeyiş (şefkat) dalaktadır, nefes de akciğerdedir" (Buhari) ne de olsa, de'mi ama?

Bravo kirec, senin inandığın tanrı, cübüşün inandığı tanrıdan daha makuldür. Fakat işin trajikomik yanı, her ikiniz de aynı tanrıya inanıyorsunuz.

Neden olmazı var mı, cübüş? Bunu da 6666 kere açıkladık. Hadi hatırın için bir kere daha deneyelim: 1- Tanrı, alim-i mutlaktır. Herşeyi bilir. Bu herşeyin içine kelimenin anlamıyla herşey giriyor. 2- Tanrı, kadir-i mutlaktır. Herşeye gücü yeter. Bu herşeyin içine kelimenin anlamıyla herşey giriyor. Herşeyi bilen bir tanrı, herşeyi biliyorsa eğer hiçbir şey yapamaz, hiçbir şeyi değiştiremez dolayısıyla herşeyi bilmek ve herşeyi bilmeye başladığı ana kadar yaptıkları dışında hiçbir şeye gücü yetmez duruma düşmüştür artık. Herşeyi bilmekle kendisini hiçbir şey yapamaz konumuna düşürmüştür bir