Jump to content

Çakırcalı

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    1.712
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Çakırcalı kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Cakircali kardesim, Atatürk ile karsilastirman pek dogru olmamis diye düsünüyorum.Iyi düsünürsen yanlis örnek verdigini anlayacagini umuyorum. Sende biliyorsun ki, tarih arkeolojik kazilarda bulunan belgeler incelenip kesin bulgular edildikten sonra yazilir.

    Cok fazla isimin bulunusu benimde kafami kurcalayan en önemli nedendi fakat arastirmaya basladiktan sonra adi gecen isimlerin yasadiklarina dair kesin bulgular ve kanitlarin bulunmamakta oldugunu ögrendim. Bu konuda Sarland üniversitesinden Gerd Puin'in degerli arastirmalari var. Bizim bildigimiz islam tarihinin hepsi sacma sapan uydurma masallardan yani fisilti gazetesinden ibaret. Istersen Gerd Puin'in bu konuda olan videolarini asabilirim. Aslinda videolara Türkce alt yazi calismasi yapilsa cok iyi olur diye düsünüyorum ama neye zaman bulacagimi bilemiyorum.

    Sevgili Cakircali, islam tarihinin dogru dürüst yazilabilmesi icin bilim adamlari Suudi Arabistan ve Yemen'de arkeolojik kazilarla birlikte arastirmalar yapmak istiyorlar fakat buna izin verilmiyor. Eger yasadigi iddia edilen kisiye ait bulgular belgeler olmazsa, o kisi bir efsane kahramanindan öteye gidemez.Ayrica kuranin 8. yüzyildan sonra ortaya cikmasi sana garip gelmiyor mu? Suudi Arabistan'da bir bölgede kayalarin üzerinde eski yazilar bulundu hatta kuran ayetleri oldugu iddia edilmisti... sanirim 3- 4 sene önce idi. Suudi yetkilileri o bölgeye girilmesini yasakladilar ve hemen akabinde yazilari yok ettiler.

    Vahabi sadece hactan senede 5 milyar dolardan fazla para kazanmakta ve halkini köle gibi kullanip kolayca idare etmeside cabasi.Suudi bilim adamlari neden cikip ortaya "iste sunlar sunlar muhammed isminde birisinin yasadiginin kanitlaridir" diyemiyorlar?

    Camin sisenin icinde bulunan ne kili oldugu bilinmeyen kil, muhammedin yasadigina kanit midir?O killardan bir tanesini bilim adamlarina analiz etmeleri icin versinler bakalim ortaya ne sonu cikacak? Sisenin icinde muhammedin kili var oldugu iddia ediliyor da, o kili tahlil ettirmek cok mu zor? Yaptirmazlar Cakircali kardesim...

    ...hic bir islam ülkesi bu konuyu arastirttirmaz cünkü bastakiler neyin ne oldugunu cok iyi biliyorlar.

    Foruma yakisir bilimsel veriler istedigini yazmisin ama inan bana elle tutulur hic bir sey yok...

    ...ayni allahin varligini kanitlamimi istemen gibi bir sey bu.

    :)

    cigi, beni anlayamamışsın. Atatürk örneğini de bilhassa verdim. Angutun biri çıkar "E, biz de o zaman video görüntülerini gösteririz, ses kayıtlarını dinletiriz, kendisiyle görüşenlerin bilgilerine başvururuz" diye saçmalayabilir. Bunların hepsi, bugünün imkanlarıyla elde edilmiş sözde kanıtlardır. Oysa Muhammed için de dönemine göre aynı kanıtlar mevcut.

    Onla görüşen insanların da düşüncelerine başvurulmuş. "E, onlar yalancıydı!" Peki, Atatürk'le görüşülen insanların doğrucu olduğunun kanıtı nedir?

    E, Atatürk'ün Nutuk'u var, Muhammed'in de Kuran'ı var ama. Gençliğe hitabe peki? Hadisleri de kabul edeceksin o zaman.

    Atatürk'e ait olduğu iddia edilen görüntülerdeki kişinin Atatürk olduğuna nasıl emin olabiliyorsunuz? Ses kayıtlarındaki sesin peki? O zaman için her hangi birine frak giydirilip pekala da görüntüsü çekilmiş olamaz mı? Böyle olmadığının kanıtı nedir? Bu ses kayıtlarını labaratuvar ortamında karşılaştırabileceğimiz GERÇEK bir ses var mı elimizde? Muhammed, Atatürk döneminin teknolojisine sahip olmadığı için mi, vurunkahpeye oldu? Oysa o teknolojiye sahip olsaydı bile bugün varlığı kanıtlanamazdı bu mantıkla.

    Atatürk diye biri yaşamadı. Ona ithaf edilen tüm veriler, kollektif bir aklın ürünü; tamamı düzmece belgelerdir. İnönü, Karabekir vb. (hoş onlar da hayali kişilikler diyeceğim de diyemiyorum, çünkü çocuklarından alınacak DNA örneği ile bu tezim çürütülebilir; yani elde bilimsel bir veri var) gibi kişiler, Atatürk diye bir hayali kahraman yaratıp, Kurtuluş Savaşı'nı böyle yürütmüşlerdir. Hadi bakalım...

    Bana bilimsel veriyle gelinmesini isterim, sevgili cigi; afaki düşüncelerle değil. DNA örneğini de bilhassa verdim ki, bu dahi %100 kanıt değildir, % 1 de olsa, yanılma payı içeriyor. Bak, kaç gündür bu konuyu sözde tartışıyoruz, kendimce sorularımı sordum, itirazlarımı yaptım, beklentilerimi dile getirdim... Sonuç? "Aptal, salak, idiot, zart, zurt" diye teyyare sesleri.

    Bu mu bilimsel düşünce, bu mu ateist forum, bu mu adamlık?

    Pöh!

  2. Bir seyin var oldugunu iddia edenler onu kanitlamak zorundadirlar...

    ...ayni sekilde bir insanin yasadigini da.

    Deli Dumrul´un yasadigini kim kanitlayabilir?

    Kanitlayabilecek varsa belgeleri ile beri gelsin...

    ...muhammedi de.

    Biraz bilimsel düsünelim lütfen.

    Vahabi neden muhammedin yattigi iddia edilen mezari arastirilmasi icin actirmiyor?

    O mezarin icinde bir insanin kemikleri dahi olmadigina eminim.

    Ulan ben dini bütün müslüman olsam muhammed diye birisinin mezarini actirip, onun o tarihlerde yasadigini dünyaya kanitlattirmak icin elimden geleni ardima komazdim.

    Bu isimde birisinin yasadigina dair hic kanit yok diyen bir ateiste "yasamadigini kanitlayin" demek abesle istigal olmaktadir.

    Biraz olsun kafalari calistiralim...

    Kuranin ici neden sacma sapan zirvalar ve celiskilerle dolu?

    Binlerce cahil cühela "muhammed" ismini kullanarak ayetler yazdigi icin.

    Bunun baska türlü izahinin olmadigini düsünüyorum.

    cigi, dediklerine tabii ki büyük ölçüde katılıyorum. Ancak unutma ki bu dediklerin Atatürk için de geçerli. Ortaya konan sözde argümanlarla Atatürk'ün de yaşamadığı ileri sürülebilir. Hadi Anıt Kabir'i aç da içindeki cesetle ilgili bir tahlil yap.

    Çok şey istemiyorum, foruma yakışır bir tavır sergilediğimi ve bilimsel veriler istediğimi söyledim. Bu zihniyetin müslümanlara da söyleyecek bir lafı kalmaz çünkü; forumun ne anlamı kaldı peki?

  3. Çakırcalı muhammedin yaşamadığıyla ilgili başlıkları okuduysan ,yaşamadığını düşünenlerin bu sonuca neden ulaştıklarını kavramışsındır.

    Muhammedin yaşadığını, islamın kendi kaynakları bile spekülasyona mahal bırakmakszın ortaya koymakta yetersiz kalıyor...

    İşte somut bir örnek. Velev ki Muhammed'in yaşadığı, islami kaynaklarla bile kanıtlanamıyor. Peki bu durumda onun yaşamamış olması, müslümanları ne kadar ilgilendiriyor ve bu sebeple kaç kişi islamı terketmiştir?

    Havanda su dövmenin anlamı yok. Burasi tarih forumu değil; ateist forum ve katılımcıların yoğunluk kazandığı inanç da gözönüne alındığında önce Kuran ve tanrısı Allah kavramı, daha genel anlamda da tanrı kavramı irdelenir, bu şekilde sonuca varılır.

    Muhammed'in gerçekte yaşamamış olması, müslümanların tanrısı Allah'ın olmadığı anlamına değil, Muhammed'in Kuran'a da yansımış çirkinliklerinin, akıldışılıklarının olmadığı anlamına da gelir öncelikle; ki, bu da islam tanrısı Allah'ın gerçekdışılığına yönelik delillerin önemli ölçüde, üstelik de ateist geçinenlerce karartılması demektir.

    Yani şöyle diyebiliriz: Hukuka aykırı yollarla elde edilen delil, hükme esas alınamaz. Muhammed'le ilgili tüm deliller, çöpe gitmiş demektir ki, müslümanın kafasındaki Allah inancı hala varolduğuna göre, Muhammed'in yokluğu islam zihniyetinin lehine bir durum oluşturur.

    Buyursunlar, Muhammed'in yaşamadığını kanıtlasınlar; ama bunu "Falan yazar böyle dedi, filan gıstık şöyle dedi" türünden havanda su döverek yapmasınlar. Zira Muhammed de Allah'ın olduğunu ve kendisinin de onun elçisi olduğunu söylemiş. Birilerinin bir iddia ortaya atmış olması, onların doğru söyledikleri anlamına geliyorsa, Muhammed'in başı kel miydi ki ona yalancı diyorum?

    Bilimsel, somut veri istiyorum. Afaki yuvarlamalar değil...

  4. ..................

    Size bir şey söyleyim mi?

    Kur'an'ın içeriğini sizin yaptığınız gibi eleştirmek tek kelime ile .......

    ..........

    Ama değişik bir strateji ile eleştirmemiz lazım Kur'an'ı...

    ...........

    Kuran, islamın kutsal kitabıdır, hiçbir müslümanın reddedemeyeceği yegane değerdir. Bir inancı yok etmek istiyorsan, o inancı yine kendi silahıyla vuracaksın; o da, hem somut hem soyut anlamda hissettiği, elde ettiği yegane değer olan kutsal kitabıdır; yani, bir müslümanın en büyük değeri Allah inancıdır ve dolayısıyla onun sözlerini içerdiğine inandığı Kuran'dır.

    Bunca yıldır bu forumu yönetiyorsun ve ne yazık ki şunu görememişsin: Muhammed ve çevresindekilerle ilgili getirilen tüm eleştirilerin reddi "ALLAH ÖYLE İSTEMİŞSE, BANA İNANMAK DÜŞER" şeklindedir. Muhammet sıradan bir figür, 124.000'inci peygamberdir sadece. Sen Muhammed'in yaşamadığını kanıtlasan bile, adamların 123.999 tane daha peygamberi var. ................

    Hatta ve hatta, Kuran'ın saçmalıklarını ortaya koymak bile yetmiyor, onla birlikte Tevrat ve İncil'in de saçmalıklarını ortaya koymak gerek ki, onları da yalanlasan, ellerinde olmayan bir Zebur yazacaklardır. Çünkü Allah adını verdikleri tanrı inançlarını yok edemedin.

    Kur'an bir esfane kitabıdır.

    Ve esfaneler eleştirilmezler. Çünkü efsane oldukları bilinen konular eleştirilmezler.

    Onların eleştirillmeye karşı bağımsızlığı vardır.

    Bugün kimse Zeus'u, Jupiter'i, Apolloyu, dediklerinden ve yaptıklarından dolayı eleştirmez.

    1- Kuran bir efsane kitabı olabilir ama kendisi bir efsane değil; müslümana göre Allah'ın emir ve yasaklarını içeren somut bir kaynaktır.

    2- Bugün kimse Zeus'u, Jupiter'i, Apolloyu, dediklerinden ve yaptıklarından dolayı eleştirmez; çünkü bunlara inanan kalmadığı gibi, kalmışsa bile toplum için bir tehlike oluşturamayacak kadar az ve önemsiz bir konumdalar da ondan. Kaldı ki o dediklerin birleşip, voltranı oluşturdular. Allah da müslümanların voltranıdır.

    Peki biz ne halt edeceğiz şimdi ve Kur'an'ı nasıl eleştireceğiz?

    Biz Kur'an'ı eleştirmeyeceğiz. Biz Kur'an'a inanan ve onu izleyen Müslümanları eleştireceğiz.

    Onların yaptığı ilkelliktir. Bağnazlıktır. Geriliktir.

    Müslümanı müslüman yapan Kuran'ı eleştirmeden, müslümanı eleştirmek de nedir, haci? Kaşını, gözünü, burnunu, bıyığını mı eleştireceksin? Adama getirdiğin, ilkellik, bağnazlık, gerilik dediğin her eleştirinin cevabının yine o adama göre Kuran'da gizli olduğuna olan inancı dahi göremeyecek kadar ...? .......

    Kafandaki kendi Kuran'ınla bütünleşmişsin nasılsa; bu iletimden sonra da muhtemelen inancının cehennemine gönderirsin beni. Hamdolsun ki ben bir ateist ve materyalistim; hiçbir yer benim için cehennem veya cennet olamaz.

    Kur'an yüzlerce yıl içinde Arap halkının kendi arasında ortak bilinci olarak ortaya çıkan ve yazarı olmayan bir kitaptır.

    Bunu kabul ettikten sonra artık onu eleştirmek çok saçma olacaktır.

    Kur'an'ın bir yazarının olmamasının en büyük esprisi budur.

    Onu bir efsane kitap olarak kabul edip, onu ciddiye alanlar eleştirilmelidir.

    ...........................

    Fethullah Gülen, sence müslüman değil mi? Ona getirilen en büyük eleştirinin şehadet getirmek yerine her fırsatta sadece tevhidle yetiniyor olması değil mi? Muhammed'in olmaması, Fethullah Gülen için ne anlam ifade eder? Adam tevhidle yetiniyor zaten.

    Dolayısıyla "Kuran efsaneler kitabıdır; Muhammed'in yaşamadığı kanıtlanırsa, bu efsaneler zaten çöker" demek aptallıktır. Kuran saçmalıklar kitabıdır, ancak bu saçmalıkların mantık zemininde açıklanması bir işe yarar. Senin deyiminle onca efsane içinde bir sadece Poseidon'un mu başı kel, onun saçmalığına yükleniyorsun. O gider, daha onlarca ve hatta yüzlerce efsane var, başlarında da Zeus...

    Ateistlerin buna önem vermesi lazımdır.

    İşte onun için, bir ateistin görevi, spekülasyonlarla hareket edip, Zeitgeist özentisiyle yeni bir tarih yazmaya çalışmak yerine (bu tarihçilerin görevidir çünkü), tanrı inancı ve bunun saçmalığına önem vermektir.

    Bu nedenlerden İslam'ın başlagıcı, Muhammed'in yaşamadığı ve Kur'an'ı yazmadığı gibi konular önem kazanmaktadır.

    İnananlar için onların önemi yoktur.

    Ama ateistler için, bilimsel bir yöntem izlenmesi gerekeceği için, bunlar önemli sorunlardır..

    Senin şu özentisiyle yanıp tutuştuğun Zeitgeist'in İsanın gerçekte yaşamamış olduğuna dair uslamlamaları İsa'yı da, Musa'yı da peygamber olarak kabul eden bu müslümanları ne kadar ırgaladı, haci? Birilerinin yapmış olduğu ve bence de son derece yerinde o uslamlamaları kıçtan anlayıp "Hıristiyan ateistler İsa'yı yok ettiyse, ben de müslüman ateist olarak Muhammed'i yok edeyim" deme .... nedir?

    Hasta da belli, kullandığı reçete de belli. Sen istediğin kadar o reçeteyi yazan doktorun yaşamadığını kanıtla. "O doktor yaşamamış olabilir, hatta diploması da sahte olabilir, ama bu reçetedeki ilaçlar bana iyi geliyor" dedikten sonra istersen ağzınla kuş tut. Tıpla ilgili bir sorunda tıbbi bilgi gerekli, nüfus memurunun yapacağı iş değil bu.

    ....................

    ....................

  5. Muhammed diye biri pekala da yaşamamış olabilir; yaşamışsa bile Kuran'ı o yazmamış olabilir; o yazmışsa bile bunu tek başına değil, kollektif bir çalışma halinde başarmış olabilir; Kuran zaman içinde ilk amaçlandığı halinden çok farklı bir seyir izlemiş olabilir... Bunlar tartışmaya açık konulardır; ancak, "Muhammed yaşamamıştır" demek için de somut deliller istemek, herkesin hakkıdır.

    Burada günümüzden somut bir örnek vermek istiyorum.

    Mario Puzo diye bir yazar vardı. Yakın zamanda öldü. Bu yazar, özellikle senaryoya da aktarılıp bol oskarlı bir sinema filmi haline de getirilen "Godfather" romanının da yazarıdır ki, hemen tüm eserlerini okudum. Her birini okurken de epey keyif aldım. Ancak hayatım boyunca iki kitabı tekmelemişliğim vardır ki, bunlardan biri de yine bu yazarın olduğu iddia edilen "Omerta" adlı kitaptır. Çünkü bu kitabı okurken, Mario Puzo'nun kalemine dair en küçük bir sinyal almadığım gibi, son derece sığ ve acemi bir kalemin çiziktirmelerini gördüm. Verdiğim paraya acıdım, harcadığım zamana zamana acıdım, dayanamadım ve kalkıp kitabı havaya doğru atıp hücremin duvarına doğru vole çektim. Nitekim uğradığım bu hayal kırıklığını telafi etmek için imkanlarım ölçüsünde araştırmaya girdim ve "Omerta" adlı bu kitabın Mario Puzo tarafından değil, onun ölümünden sonra yayıncısı tarafından derlenip (?) yayınlandığı yönünde bir takım bilgi ve eleştirilere ulaştım. Rahatladım; bu kitap, her ne kadar Mario Puzo'nun not defterlerinden ve karalamalarından derlenip oluşturulmuş olsa da, netice de bir Mario Puzo romanı olmadığı konusunda ikna oldum.

    Buradan şuna gelmek istiyorum: Kuran bütünüyle, yukarıda da söylediğim üzere bizatihi Muhammed tarafından kaleme alınmış veya dikte ettirilmiş olmayabilir; zamanla onun notlarından derlenip birilerince kaleme alınmış da olabilir; ancak, Kuran'ın bütünü gözönüne alındığında tek bir zihniyet ve özellikle kişiselleştirilmiş ifadelerin yoğunluğu çerçevesinde belirli bir şahıs ve bu şahsa ait fikirler etrafında cereyan eden bir bütünlük arzettiği, kanımca gayet açıktır. Bu zihniyeti (Ebubekirmiş, Osmanmış, Ömermiş, Aliymiş...) temsil eden (Muhammedmiş, Ahmedmiş, Ebu'l Kasımmış...) kişiyi ben Kuran'da görüyorum ve var olduğuna ilişkin düşüncem de buna dayanmaktadır.

    Velev ki Muhammed diye biri yaşamamış ve Kuran da 1400 yıl boyunca sürekli birilerinin bir takım eklemeleriyle oluşmuş olsun; bu neyi değiştirecek? Pınar, başından mı bulandırılacak? 1,5 milyar sivrisineğin uçuştuğu bataklıktaki ana kraliçenin anasının anasının anasının da anasını öldürmenin faydası ne? Bataklık orada duruyor...

    Sırf şu forumdaki tartışmalar dahi, müslümanların her birinin "kendince Muhammed" olduğu, birbirlerini yalanlayıp reddetseler de "kol kırılır, yen içinde kalır" zihniyetiyle hareket ettikleri, birleştikleri tek noktanın İSLAM olduğu, bu 1,5 milyar müslümanın çok ama çok az bir kısmının gerçek anlamda Muhammed-Kuran zihniyetiyle hareket ettiği, Muhammed'in yaşamamış olmasının sadece bu çok ama çok az müslüman için bir anlam ifade edeceği olasılığı ve hatta tamamen dumur olmuş bu kitlenin aynı Muhammed olmasa bile bir başka Muhammed yaratacakları gerçeğini değiştirir mi?

    "Kuran'ı eleştirmeyi bırakın, Muhammed diye biri zaten yaşamadı bile!" ha? Tamaaaaaaaaam! Harç bitti, yapı paydos o zaman!

  6. Kuran'daki kıyamet senaryosunun suçlular ve onların canlarının alınmasıyla ilgili kısım da, Kuran'ı yazan kişi veya kişilerin ruh hallerini, bilgi düzeylerini ortaya koyması bakımından epey ilginçtir.

    Önce, kıyamet günü suçluların içinde bulunacakları durumla ilgili tasvire bir göz atalım:

    O gün bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır(3/106). Yüzler var ki o gün tozlanmış(80/40), asık(75/24), düşüktür(88/2). O gün onlar çirkinleştirilenlerdendir(28/42), onları karanlık bürümüştür(80/41). (Bazılarının Muhammed'e doğru koştuğunu gören Allah) "Nankörlere ne oluyor ki, sana doğru koşuyorlar?(70/36) Sağdan soldan gruplar halinde?(70/37) Onlardan her biri nimet cennetine sokulacağını mı umuyor?(70/38) Onlar sağlam iken de secdeye davet edilirlerdi"(68/43) der. Hiçbiri kurtulamaz, yakın yerlerinden yakalanmışlardır(34/51). Artık ne bir tavsiye yapabilirler, ne de ailelerine dönebilirler(36/50). O gün azap, onları üstlerinden ve ayaklarının altından örter ve "Yaptığınız işleri tadın!" denir(29/55).

    Kitaptan nasipleri erişip de(7/37) canlarını almak için, üzerlerine vekil edilen ölüm meleklerini(32/11) gördükleri gün, suçlulara müjde yoktur(25/22). Münafık erkekler ve münafık kadınlar, o müminlere "Bize bakın da, sizin nurunuzdan yararlanalım" derler(57/13) ama melekler onlara "Yasaktır, yasak!(25/22) Arkanızı dönün de nur arayın!" derler(57/13). Kendilerine bilgi ve iman verilenler de "Andolsun siz, Allah'ın yazgısınca ta dirilme gününe kadar kaldınız. İşte bu da dirilme günüdür. Fakat siz bilmiyordunuz(30/56) Bugün rezillik ve kötülük kafirleredir" derler(16/27). Çünkü o söz başlarına geldiği zaman, onlara (müminlere) yerden bir Dabbe (Dabbet-ül-arz) çıkarılmıştır ve o, onlara insanların ayetlere inanmadıklarını söylemiştir(27/82).

    Zalimler, ellerini ısırıp "N'olaydı, keşke ben elçiyle beraber bir yol edineydim(25/27) Vah bana! Ne olurdu ben, falanı dost tutmasaydım(25/28). O beni, bana gelen zikirden saptırdı. Zaten şeytan, insanı yapayalnız ve yardımcısız bırakır" derler(25/29). Nihayet melek elçiler gelip(7/37) onların o yalancı, günahkar perçemlerinden yakalayarak(96/15-16) canlarını alırken ve yüzlerine, kıçlarına vurup "Haydi yangın azabını tadın(8/50). İşte bu, ellerinizin yapıp öne sürdüğü işler yüzündendir. Yoksa Allah, kullarına zulmedici değildir" derken(8/51) onlar, "Biz hiçbir kötülük yapmıyorduk" diye teslim olurlar. "Hayır, Allah sizin yaptıklarınızı biliyor(16/28). Onun için, içinde sürekli kalmak üzere cehennemin kapılarına girin. Kibirlenenlerin yeri ne kötüdür" diyen(16/29) melekler, onlara "Hani Allah'tan başka yalvardıklarınız nerede?" dediklerinde, "Bizden sapıp kayboldular" diyerek, kendi aleyhlerine kendilerinin kafir olduklarına şahitlik ederler(3/37). Melekler, "Ne işte idiniz?" deyince, nefislerine yazık eden o kimseler "Biz, yeryüzünde aciz düşürülmüştük" diye cevap verirler. Melekler de "Allah'ın yeri geniş değil miydi ki, onda göç edeydiniz? derler(4/97). O zalimler, ölüm dalgaları içinde, melekler ellerini uzatmış "Haydi canlarınızı çıkarın. Allah'a gerçek olmayanı söylemenizden ve O'nun ayetlerine karşı büyüklük taslamanızdan ötürü, bugün alçaklık azabıyla cezalandırılacaksınız" derken(6/93), onlar da yüzlerine ve kıçlarına vurarak dövünürler(47/27). Allah da o sırada meleklere "Toplayın o zalimleri, onların eşlerini ve Allah'tan başka taptıklarını(37/22-23). Onları cehennemin yoluna götürün!" diye emreder(37/23), sonra da "Durdurun onları, onlar sorguya çekileceklerdir" der(37/24).

    İnsan yine "Bu nasıl bir hayal gücüdür?" diye sormadan edemiyor.

    Senaryonun bütününe yansıyan deli saçmalığı; meleklerin, sorguya çekilmemiş insanların kesin cehennemlik olduklarına karar vermeleri ve yargısız infaz sevdalısı psikopat kolluk güçleri şeklindeki davranışları; suçluların suçsuzlardan (hele ki o durumda bile) nur (?) istemeleri; "suçlu ve suçsuzlar", "suçlu ve melekler" arasında geçen komik diyaloglar falan neyse de, Allah'ın suçluları önce doğrudan cehenneme göndermek istemesi, sonra aniden "Durdurun onları, onlar sorguya çekilecekler" diyerek fikir değiştirmesinin mantığını çözmüş değilim.

    Bu nasıl bir senaryodur ki, melekler Allah'tan önce biliyor, Allah'tan önce karar veriyor? Senaryonun sonunda da görüldüğü üzere Allah'ın ne yapacağı konusunda bilgisiz ve beceriksiz olduğunu düşünmelerinden dolayı olabilir mi?

    Suçlular niye kalkıp doğrudan Muhammed'e doğru koşuyorlar? Kıyamet günü yeniden dirilecek milyarlarca insanın kaçı Muhammed'i tanıyor olacak?

    Yoksa tüm bu senaryo, şu Allah'ın yerinin geniş olması ve göç etmeleri gerektiği yönündeki mütalaa falan, kıyametin Muhammed zamanında gerçekleşeceğine ve Muhammed'le birlikte hicret etmeyenlerin ve ona biat etmeyenlerin cehennemlik olduklarına duyulan inancı ve gözdağını sergiliyor olmasın?

    Komik, çok komik...

  7. Yahu Cübüşüm ne alakası var? Sen başlığı okudun mu? Bu ayet zırvalarıyla senin linkini verdiğin videonun ne alakası var, Allah aşkına?

    Senin Allah'ının bir lamba olarak nitelendirdiği güneşin, galaksimizdeki 200 yıldızdan sadece biri olduğunu, 5 milyar yıl daha dünya için enerji kaynağı olmaya devam edeceğini, o zamana kadar insanlığın ya yok olacağını ya da başka gezegenlere yelken açmış olacağını; senin Allah'ının koruma olarak nitelendirdiği yıldızların her birinin devasa gezegenler ve tıpkı bizim-güneş gibi güneşler olduğunu, bunların dökülmelerini söylemenin aptallıktan ibaret olduğunu, sizin kıyamet dediğiniz şeyden yüzmilyonlarca yıl önce insan neslinin en azından dünya yüzeyinden silinmiş olacağını; sarkacağı, yarılacağı, kapı kapı açılacağı gibi abidik gubidik senaryolara zemin hazırlayacak türden bir gökyüzü olmadığını, hele ki Kuran'ın tarif ettiği ve ayetlerde de görüleceği üzere düşmemesi için görülmez direklere tutturulmuş bir TAVAN hiç olmadığı, dolayısıyla da sarkması, kapı kapı açılması, yarılması gibi zırvalıklar bir yana dürülmek için hiç de uygun olmadığını niye kabul edemiyorsunuz? Korkularınız, gözünüzü bu kadar mı köreltti?

    Ben şu Allah'ın sekiz melek tarafından taşınan bir taht üzerinde gelmesi sahnesini daha çok merak ediyorum aslında. Bunla ilgili de bir videonuz var mı, Cübüşüm? :lol:

  8. Bu, kıyametin sadece gökle ilgili olan kısmı. Daha insanların durumu, yeryüzünün alacağı şekiller, çeşitli yaratıklar, meleklerin tutumları... saymakla bitmez.

    Hele bir de ahiret kısmı var ki, yeme de yanında yat.

    Başlığı bilerek açtım. 2 sayfadan fazla ilerlemez. İleti yazanlar da gayrımüslimlerden ibaret olur zira. Kahretsin, 30-40 sayfa da istemem, ben niye şöyle 5-6 sayfa olsun tartışılacak başlıklar açamıyorum?

  9. "göklerle yer bitişikti ayırdık" bigbang

    "henüz bilmediğiniz (ilerde soyunuz bilecek) nice çiftleri yarattık" atom altı parçacıklar

    "evren 6 evre dünya 2 evre" 13.74milyar evren 4.58milyar dünya

    "alemlerin rabbi" M teori

    "7 sema" 3+1+7 boyutla 11 boyutluk evren, 7 farklı görevle ayrılabilen atmosfer üstelik ilk başta buhar halinde

    "yeryüzünden yükseltilen dağlar" dağların doğma aşaması böyle

    "sağlamlaştırıcı dağlar" dağların kökü kendinden büyük ve an itibariyle etrafında canlı türlerinin çoğuna sağlam zemin veriyor

    bunların yanında bir tane şöyle yok: (yeri yarattık sonra ordan ateş toprak su alıp gökyüzünü süsledik) gibi saçmalıklar yok.

    benim propaganda amacım yok

    sizin gibi gerçeğin doğrunun peşindeyim

    Fussilet/9 - De ki: "Siz mi arzı 2 günde yaratana nankörlük ediyor ve O'na eşler koşuyorsunuz?

    Fussilet/10 - Arza, üstünden ağır baskılar yaptı. Onda bereketler yarattı ve onda arayıp soranlar için gıdalarını tam 4 günde takdir etti.

    Fussilet/11 - Sonra duman halinde bulunan göğe yükseldi, ona ve arza: "İsteyerek veya istemeyerek gelin" dedi, "İsteyerek geldik" dediler.

    Fussilet/12 - Böylece onları 2 günde yedi gök yaptı ve her göğe emrini vahyetti. Biz, en yakın göğü lambalarla ve koruma ile donattık...

    Şimdi bu sure ve ayetlerden benim anladığım şu: Allah, önce 2 gün uğraşmış ve yeri yaratmış. Sonra 4 gün daha uğraşmış ve yeryüzünde gıdaları yaratmış Sonra da henüz yaratılmamış olan duman halindeki göğe yönelmiş ve 2 günde de göğü yaratmış ve en yakın göğü de (?) lambalarla (güneş ve ay) ve koruma (yıldızlar) ile donatmış.

    Hem göğü yerden sonra yarattığını söylüyor, hem de Kuran'ın genel matematik hesabını şaşırıp 6 yerine 8 günde yarattığını söylüyor.

    Bunun nesini savunuyorsun ki daha?

  10. Kuran'da kıyametle ilgili sayısız ayet vardır. Öyle ki, kıyamet sırasında gökte ve yeryüzünde olacaklar, neredeyse en küçük ayrıntısına kadar anlatılmıştır. Bu anlatılanlar içinde, kıyamet anında göğün ne şekil alacağı da ayrıntılarıyla tasvir edilmiştir.

    Öncelikle, Kuran'daki anlatımı buraya aktarmaya çalışayım:

    "O gün gök, bir çalkanış çalkanır (52/9), yıldızlar kararıp (81/2) silinerek (77/8) saçılıp (82/2) dökülür (81/2). Ay yarılıp (54/1) tutulur (75/8). Güneş büzülüp (81/1) ay ile bir araya toplanır (75/9). Kendisine yakıştığı üzere Rabb'ini dinleyerek (84/2) gök yarılır (55/37-69/16-77/9-82/1-84/1) ve erimiş yağ gibi kıpkırmızı bir gül (55/37), erimiş maden gibi olur (70/8). O gün gök, zayıf ve sarkıktır (69/16). Yer, tamamen O'nun bir avucu içindedir. Gökler de sağ elinde dürülmüştür (39/67). Allah, onu yazı tomarlarını dürer gibi toplamış, ilk yaratmaya başladığı gibi onu iade etmiştir (21/104). Gök yarılıp açılmış (81/11), kapı kapı olmuştur (78/19). Melekler de onun kenarlarında (69/17) sıra sıra dizili durumdadır (89/22). Sekiz meleğin taşıdığı taht üzerinde (69/16) Allah da gelir (89/22).

    Bu nasıl bir hayal gücüdür?

    Göğün çalkalanması, sarkması, yarılması, kapı kapı sıyrılıp açılması, kağıt tomarı gibi dürülmesi, erimiş maden veya yağ veya kıpkırmızı gül gibi olması gibi zırvalıklar neyin nesidir? Gök yarıldıktan sonra, onun ardında görülecek olan nedir?

    Ayın yarılması, güneşin büzülmesi, ayla güneşin bir araya toplanması ne demektir?

    Yıldızların kararması, silinip saçılarak dökülmesi nedir? Nereye dökülür bu yıldızlar?

    Bu nasıl bir Allah'tır ki, göğü dürüp avuçladığı yetmezmiş gibi, sekiz meleğin taşıdığı bir tahtta oturacak bir kıça da sahiptir. Herşeye gücü yeten Allah'ın yer değiştirmek için meleklere ihtiyaç duyması ne anlam ifade eder? Melek sayısının sekiz olmasındaki espri nedir?

    Konuya vakıf muhterem müslüman kardeşlerimin bu husustaki irşadlarını beklemekteyim.

  11. müslüman bayanlar göreve..

    sadece türbana sahip çıkmakla olmuyor..

    inandığınız kitabın bütününe saygı duyun..

    çıkın sokağa ve mirastan erkeklerin yarısı kadar alma hakkınızı savunun..

    müslümanlığınızı özgürce yaşayın..

    haykırın..

    medeni kanunumuzda kadın ve erkeğin eşit görülmesinin, size karşı yapılan bir zulüm olduğunu söyleyin herkese..

    allah'ın size verdiği kadarını alın, yoksa ona karşı gelmiş olursunuz..

    müslüman bayanlar, kuran referansıyla diğer istediğiniz özgürlükleri bu başlık altında haykırabilirsiniz..

    forum ahalisi, gerekirse arayacakları haklar konusunda müslüman bayanlara hatırlatmalar yapabilirler..

    Sadece bununla kalmamalı müslüman kadınlar; mor çatı adı altındaki zındık evlerini de basmalılar. Müslüman kadının kocasından dayak yiyebileceğini kitapları yazıyor ve bir anlamda bunu emrediyor. O çatıya sığınan kadının dayak yeme özgürlüğünü de, dokuzuncu doğumunu yaparken ölen veya esnek kızlık zarı nedeniyle öldürülen kadının kocasının isterse öldürebileceği, isterse nadasa bırakabileceği bir tarla olma özgürlüğünü de, çalışan kadının çalışmaya son vererek kocasının kazancını yeme özgürlüğünü de, kendisiyle birlikte başka üç kadının daha kendisine kuma olma ve kocasının kazancından yiyebilme özgürlüklerini de, üvey kaynatayla (?) evlenebilme özgürlüklerini de, kardeşinin öldürdüğü bir kadına karşılık öldürülme özgürlüklerini de... vb. tüm yavşaklık özgürlüklerini de aynı ateşle haykırmalılar.

    Haykırmalılar ki, ne kadar aşağılık oldukları konusundaki samimiyetlerini de aynı özgürlükle sergileyebilsinler.

  12. Kitap bu sene yayınlandı. Bende var. Oku..

    Ya sabır.

    Daha bu yıl yayınlanmış bir kitap ve içerdiği düşünceleri (?) iki yıl öncesinden benimsemiş ve hararetle savunmuş olman da etkileyici be haci!

    "Şeca'at arz ederken merd-i kıbti, sirkatin söyler." (Koca Ragıp Paşa)

    ... Gavs gerçekten iyi bir yerinden yakalamış.

    Ama basit bir açıklaması var.

    Muhammed tam anlamı ile uydurulan bir karakter değildir.

    Yaşamıştır.

    İsmi Ub'l Kassım'dır.

    Askeri bir komutandır.

    Yaşamı az çok bilinmektedir...

    diyen de sensin

    Ne biliyorsunuz Ub'l Kassım hakkında , biraz daha açar mısınız ?

    Ve bu bilgilerin kaynakları var mıdır ?

    Ama bilimsel kaynaklar olmak şartıyla ...

    şekilndeki iletiye

    Bilimsel bir kaynak mı bekliyorsunuz?

    Daha çok beklersiniz.........

    1400 yıl öncesi için sadece bazı spekülasyonlar yapılabilir.

    Bu da o spekülasyonlaran biri.

    Ne dereceye kadar doğru?

    Bilimek mümkün değil...

    Ama Muhammed'in yaşadığı iddiasından daha zayıf değil.

    Size soruyorum.

    Elinizde Muhammed'in yaşadığına dair bilimsel bir delil var mı?

    diye yanıt veren de sensin. İşte ben de sana senin sorunu yönelttiğimde, yani;

    ... Size soruyorum.

    Elinizde Muhammed'in yaşadığına dair bilimsel bir delil var mı?

    mantığıyla hareket ettiğimde, senin o soruyu sorarken beklediğin saygıyı beklerim haci; "Bendiyeceğimidedimyandançarklılığı'nı değil!

    Muhammed gerçekten yaşamamış olabilir, ona ithaf edilen bir takım bilgi ve belgelerin ona ait olmadığı da kanıtlanabilir; ama, onun yaşamadığından bu kadar emin olmana sebep bilimsel bulgular nedir? Hangi arkeolojik, hangi tarihsel veriler ve bu verilerin çatıştığı hangi islami belgelerden hareketle hangi mantıksal tahliller sonucu bu bilgiye ulaştığını söylemediğin takdirde, "Biz Allah'ın varlığına inanıyoruz, siz de yokluğuna inanıyorsunuz" diyen bir müslümandan zerrece bir farkın kalmayacak. Dolayısıyla bana (ve tabii benim gibi düşünen diğer katılımcılara) yönelttiğin o "inançlılık içinde debelenme"ye devam ettiğini düşüneceğim ve Bahai'nin "Dahleden dinimize bari müselman olsa" sözünü yineleyeceğim.

    Bu forumda, kendisini bu duruma düşürmeyecek kişilerden biri olduğunu düşünmekle hata etmişim. Ama ben, senin "Bu forumda, kendisini bu duruma düşürmeyecek kişilerden biri olduğunu" düşünüyordum, bu yönde bir inancım olmadığı için düşüncem de değişti mesela.

    Konuyla ilgili bir "inancım olmadığı" nedenle "düşüncelerimi" değiştirebilirsin diye düşündüm; demek ki çok şey istemişim.

  13. http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=16423&st=0 başlıkta, 21 December 2008 tarihli iletinde:

    Bunların ve diğer yazacaklarımın kaynağı:

    The Qur'an in its Historical Context

    Diğer kitap henüz yayınlanmadı. İsmi Hidden Origin of İslam.

    Yayınlanır yayınlanmz içeriğini sizlerle paylaşacağım.

    diyorsun ve o gün, bu gündür

    Ne kaçması..

    Ben diyeceğimi dedim. Daha ne dememi bekliyorsunuz?

    dan başka bir şey dememen ilginç değil mi, sayın haci?

    "Şu kişi şu kitabında Muhammed'in var olmadığını söylüyor; aslında düne kadar var olduğuna inanıyormuş, bugün inanmadığına göre Muhammed de yokmuş demek ki" türünden yuvarlamaların anlamı ne ki?

    Ha, "Daha ne dememi bekliyorsunuz?" sözünde samimi isen (ki değilsin tabii), "bilgi"lerini bizimle de paylaş ki, "inanç"larımızdan kurtulalım, de'mi?

    Olmadığına inandığın bir Muhammed olmaya çalışıyor gibi bir halin var.

    Müslüman mantığıyla bir yere varılacak olsaydı, burada işimiz neydi?

    - Allah'ın varlığını kim iddia ediyor?

    - Allah'ın resulü Muhammed!

    - O'na kim söylemiş?

    - Allah!

    - Peki Muhammedin yaşamadığını kim iddia ediyor?

    - haci!

    - O'na kim söylemiş?

    - Muhammed'in yaşamadığını iddia eden yazarlar!

    "Ya haci, ne aci" mi diyordun imzalarında?

  14. <img src="http://forum.ateizm2.org/public/style_emoticons/<#EMO_DIR#>/laugh.gif" style="vertical-align:middle" emoid=":lol:" border="0" alt="laugh.gif" /> <img src="style_emoticons/<#EMO_DIR#>/laugh.gif" style="vertical-align:middle" emoid=":lol:" border="0" alt="laugh.gif" />

    <!--sizeo:4--><span style="font-size:14pt;line-height:100%"><!--/sizeo-->Kırk<!--sizec--></span><!--/sizec--> kartal , <!--sizeo:4--><span style="font-size:14pt;line-height:100%"><!--/sizeo-->kırkı<!--sizec--></span><!--/sizec--> iner <!--sizeo:4--><span style="font-size:14pt;line-height:100%"><!--/sizeo-->kırkı<!--sizec--></span><!--/sizec--> kalkar...

    Hehe buna ne demeli... <img src="style_emoticons/<#EMO_DIR#>/laugh.gif" style="vertical-align:middle" emoid=":lol:" border="0" alt="laugh.gif" />

    Kırk kürk, kırkının da kürkü kırkık kürk.

  15. Sen yazdıklarımı okudun mu? Quote etmişsin ama anlamışa benzemiyorsun.

    Sen neye inanırsan inan. Beni ilgilendirmiyor.

    Bu konu benim için bir inanç değil. Bir bilgi.

    Havanda su döveceğine biraz araştır.

    Ben öyle yaptım, DreiMalAli ile birlikte..

    Sayın haci, şu an sadece kaçıyorsun. Bu hoş değil. Teistlerin (şimdiki adıyla) BERGUZAR006'sı neyse, ateistlerin haci'si olmana ramak kaldı.

    Beni, "inanmak"la suçluyorsun; neye göre? Hangi "bilgi"ye göre?

    Kuran'ın kollektif aklın ürünü olduğunu düşünen, Muhammed'in gerçekte yaşamamış olabileceği ihtimalini kabul eden biri olarak beni "inanç"la suçlayabildiğine göre, bilimsel düşünceni de ortaya koymak zorundasın. "Elim sende" oynamıyoruz burada.

    Konuyla ilgili bu forumda ve TD forumlarında ve benzer birçok sitede açılan hemen tüm başlıkları ve yukarıda da belirttiğim üzere konuya ilişkin birçok da yayını okudum, ancak "Muhammed'in yaşamamış veya yaşamış bir hayali veya gerçek kişilik olduğu inancı"na sahip olamadım. Peki sen "Muhammed'in yaşamamış bir hayali kişilik olduğu inanc"na nasıl sahip olabildin, sayın haci?

    Bilgi sahibiysen, ortaya koyacaksın; aksi takdirde "Muhammed'in yaşamadığına inanmak"la benden daha inançlı olduğun gerçeğini sergilemiş olursun. Bu da, forum yöneticisi (belki de sahibisindir, bilemem) olarak hiç de hoş değil.

    İmam osurursa, cemaat sıçar. Ama şu alıntı yaptığım türden sözlerin, paçalarını çorabının içine koyman gerektiği "şüphe"sini doğurdu bende.

  16. Yaw kardeşim. Ben birşey yapmadım.

    Muhammed'in yaşamadığını ben de sizler gibi çeşitli kaynaklardan öğrendim.

    Muhammed adında birinin yaşayıp yaşamadığı tartışma konusu ama, yaşamadığı yönünde deliller var.

    Herşeyden önce bu isim İsa ile ilgili ve Hristiyan ismi. Müslüman değil.

    İngilizce biliyorsan kaynak aşağıda..

    The Hidden Origin of Islam

    Prometheus yayınları..

    Görüyorum ki burada da aynı minval üzre bir polemik var. Uzatmayacak, sadece kafama takılan sorular ve bu yöndeki beklentilerimi içerir başlık ve iletimle ilgili linki vereceğim.

    http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=42527&st=20&gopid=679833entry679833

  17. Senin fikirlerin seni bağlar Çakırcalı kardeşim.

    Onlardan sen sorumlusun.

    Benim fikirlerim de beni bağlar..

    Muhammed'in yaşamadığı benim fikrim değil..

    Dolayısıyla beni bağlamaz.

    Ben bu konuda yapılan yayınlara tercüman oluyorum.

    Kaynak aşağıda.. İstersen editörüne bir protesto gönder..

    The Hidden Origin Of Islam

    Prometheus yayınları..

    Sana iyi günler.. İyi araştırmalar..

    Şu başlıkta: http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=16423 ve şu başlıkta http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=33130 olduğu üzere bu konu, bir çok forum ve başlıkta incelenmiş, bunlara ek olarak konuyla ilgili birçok yayını (verdiğin şu son kaynak gibi 1999-2010 arası çıkan bazı kaynaklar hariç) takip etmeye çalışmış biri olarak Muhammed'in yaşamadığı "bilgi"sine nasıl ulaştınız, anlayabilmiş değilim.

    Muhammed'i, Ebubekir'i, Osman'ı, Ömer'i, Ali'yi, Buhari'yi vs. bulup, gerçekten yaşamamış olduklarını kendilerinden mi "öğrendiniz" yoksa?

    Üzülerek ifade edeyim ki, Muhammed'in yaşamadığına inananlarla, onun İncil'de ve hatta Tevrat'ta bile zikredildiğine inananlar arasında da benim için bir fark yok.

    Kendinizle çelişiyorsunuz. Yaşamışlıkları, en az Muhammed kadar tartışılır olanların aktarımlarından hareketle kesin sonuçlara varmanız, bilimsellikle ne kadar bağdaşır?

    Şu sözünü ettiğin yayını da bulup okumaya çalışacağım tabii. Ancak merak etmeden de duramıyorum; ne yaptınız, Muhammed'in olduğu mezarı açıp o mezarda bir gömünün olmadığını veya varsa bile bunun Muhammed'in cesedi olmadığını mı tesbit ettiniz? Muhammed'le aynı veya yakın zamanda yaşadığı iddia edilen şahsiyetlerle ilgili hangi bilimsel veriler edinildi? Kuran denen kitabın hangi sözlerinin kimler tarafından hangi tarihte neden ve nasıl uydurulduğu mu tesbit edildi ve edildiyse hangi somut verilere dayanılarak edinildi?

    Mesela, Kutsal Emanetler içindeki bir takım sergi araçlarının o döneme bile ait olmadığının tesbit edilmesi, Muhammed'i de geçtik sözkonusu dönemin bile hiç yaşanmadığı anlamına da gelir mi, sayın haci?

    Ha, velev ki şu verdiğin kaynakta bunlar ve hatta daha fazlası açıklanıyor da olabilir. Ben okumadım, okuyamadım. Belki maddi imkansızlıklar nedeniyle hiçbir zaman satın da alıp okuyamayacağım ve benim gibi bu forumda birçok katılımcı olabilir. Okumuş biri olarak bizlere bir faydan daha dokunsun ve o kitapta Muhammed'in yaşamadığına kanıt olarak nelerin gösterildiğini, hangi iddiaların hangi bilimsel temelle desteklendiğini ve bunların seni nasıl ikna ettiğini ve senin de, bize yönelttiğin üzere inançla değil, bilimsel verilere dayalı bir bilinçle hareket ettiğini göster ki, kafamızda bir soru işareti oluşsun, de'mi sevgili haci?

    Yani "Al, şu kitabı bul ve oku" demekle olsaydı, bu forumun ne anlamı kalırdı ki? Forumun amacına hizmet et, o kitapta konuyla ilgili ne tür belgeler ortaya konuyor ve sen bunlarla ilgili ne düşünüyorsun belirt ki, bizler de aydınlanalım. İnandıkları kitabı bile bir kez olsun anlamak için eline almamış insanlara burada yıllardır dil döküyor, kitaplarındaki saçmalıkları sergiliyorsun, güzel; ama, bu kez de bize, yani inançlı ateistlere bir faydan (daha) dokunsa, o dediğin kitaptaki bilimsel verileri sergilesen, n'olur yani!?

  18. saygısızlık olarak algılama lütfen de senin algın yerindeyse,benimkinin yerinde yeller esiyor elhamdüllilah!

    iman aşktır,öyle derin kıvılcımlar fışkırırki yakar seni ateş eylerek tenini..bu aşka herkesin gönlü yetmez..dinde akıl yoktur aklı verene hamd vardır öncelikle insanlık vardır,merhamet,sevgi..

    seni hiç bi müslüman kadın sevmemiş ateist bakış..

    Dinde akıl yoktur aklı verene hamd vardır ha? Tıpkı, bir hortum darbesi veya bir pençe hamlesiyle bakıcısını un ufak edecekken, onun tüm komutlarına harfiyen riayet etmek için kıvrıl kıvrıl kıvrılan sirk hayvanları gibi, öyle mi?

    mechule, bir an olsun inançlarını bir kenara koyup, inandığını söylediğin kitabı ve ona yöneltilen eleştirileri akıl gözüyle değerlendirmeyi düşündün mü? Acaba sirke kapatılmış ve doğasına aykırı bir takım hareketler yapmaya zorlanan bir hayvanla empati kurmayı denedin mi?

    Ben? Tabii ben, sirkte bakıcısının elindeki çivi uçlu değneğe hedef olan bir aslanla, bir fille; labaratuvarda deney adı altında türlü işkencelere maruz bırakılan bir maymunla, bir fareyle olduğu kadar, gökte oturan ve insanları sonsuza kadar cehennemde yakacağını söyleyen hayali bir varlıkla korkutulan bir müslümanla, bir yahudiyle, bir hıristiyanla da empati kuruyorum. Acıma duygusunun yanısıra, zaman zaman "Vur lan şu hortumu, geçir şu pençeyi, yol şunun sakalını!" dediğim öfkeli anlarım da olmuyor değil. Ama işin trajikomik yanı, "Vur, geçir!.." dediğim o sirk hayvanları, bana ne kadar riayet edecekse ve hatta beni ellerine geçirdiklerinde nasıl parçalayacaklarsa, "Yol şunun sakalını!" dediklerimin de aynı tavrı sergileyecek kadar akıldışı davranacak olmalarıdır.

    Haklısın; domuz, domuz olmaktan; maymun, maymun olmaktan; hatta sirk aslanı, sirk aslanı olmaktan; katolik, katolik olmaktan ne kadar utanç duyarsa, sen de müslüman olmaktan ancak o kadar utanç duyabilirsin. Çünkü hepinizin ortak bir yanı var: Aklınızı kullanmıyorsunuz!

    Bu durumda dindarların ne boyutta zavallı olduklarını söylemeye bile gerek yok. Labaratuvar veya sirk canlıları, kullanabilecekleri bir akla sahip olmadıkları nedenle kınanamaz, ama ya dindarlar?

    Bizim amacımız, deneylerde acı çektirilen domuzları, maymunları, fareleri veya sirklerde aşağılanan aslanları, filleri, yunusları değil; dinlerde aşağılanan insanları özgürlüğe kavuşturmak, doğalarına dönmelerini ve insan olmanın onuruyla yaşamalarını sağlamak, bu yolda çaba sarfetmektir amacımız.

    Ve bu forumun en tevazu sahibi müslümanlarından biri olarak senin şu "Dinde akıl yoktur aklı verene hamd vardır" sözün, işimizin ne kadar zor ve çetrefilli olduğunu gösteriyor.

    İmkansız değil, sadece zor ve çetrefilli.

    Hürmetle...

  19. Bu yazdıklarınızla siz açıkça Muhammed'in yaşadığına iman ediyorsunuz.

    Size ve sizin gibi düşünenlere Muhammed'in yaşamadığını kanıtlamak mümkün değil.

    Biz yanlış inançları bir dereceye kadar kırabiliriz. Ama imanla mücadele edemez ve onları değiştiremeyiz.

    Siz inanmaya devam edin.Zaten biz ne dersek diyelim inanmaya devam edeceksiniz.

    Sizin için değişen birşey yok.

    Bu arada Muhammed'in yaşadığına iman ettiğiniz ve elinizde onun yaşadığına dair tek bir delil bile olmadığı için, siz de bizi (bazılarımızı) ikna edemezsiniz.

    Yine de hiç endişe etmeyin.

    Sizin gibi düşünen çok ateist var.

    Çünkü onların da bu bağlamda sizden farkı yok.

    Aksine delilleri onlar da sizin gibi kabul etmiyorlar ve onlar için de Muhammed'in yaşadığı basit bir inanç değil. Bir iman..

    Sayın haci, senin ve bu konuyla ilgili konu açan diğer bazı katılımcıların Muhammed'in yaşayıp yaşamadığına dair yazılarınızı ilgiyle takip eden bir katılımcı olarak şu sözlerini esefle kınıyorum. Ben kendi adıma Muhammed'in yaşadığı veya yaşamadığı konusunda tereddütlerim olsa da, senin (hangi bilimsel verilere dayanarak bunu yaptığını anlayamasam da) bu konudaki net sonuca varmış olmanı da anlamlandırabilmiş değilim.

    Farkına varamadığın, senin Muhammed için yürüttüğün bu mantıkla Osman Gazi'nin de, Ertuğrul Gazi'nin de, Dede Korkut'un da, Nasreddin Hoca'nın da ve bunlara benzer düşünceleri çeşitli rivayetlerle günümüze aktarılmış tarihi şahsiyetlerin hemen tamamının da hayal ürünü olduğu sonucuna varılabilinir elbette. Şimdi ben, "Osman Gazi yaşamıştır" dediğim takdirde, buna "inanmış" mı oluyorum?

    Ben, bir halkbilimci olarak çok net bildiğim bir takım şeyler vardır. Mesela Pir Sultan Abdal denen bir halk şairimiz vardır ve bunla ilgili yapılan araştırmalarda belki onlarca Pir Sultan Abdal'ın yaşadığı, bunların bazılarının aynı dönemde yaşadıkları ve yine yapılan araştırmalarla tesbit edilmiş asıl Pir Sultan Abdal'ın bir fikir öncüsü olarak yoğun şekilde taklit edildiği ve günümüzde Pir Sultan Abdal mahlaslı şiirlerin önemli bir kısmının çakma Pir Sultan Abdallarca dile getirildiği anlaşılmıştır. Hemen aynı durum, Nasreddin Hoca için de geçerlidir ve hatta Osman Gazi için de... Dahası, öleli henüz 72 yıl olmuş Mustafa Kemal Atatürk için dahi gerçekliği tartışılır yüzlerce rivayet anlatılmaktadır. Kimin gerçekten var olduğuna, onunla ilgili hangi fikrin, hangi belgenin doğru olduğuna sen mi karar vereceksin? Ortaya hangi bilimsel verileri koydun ki, sana "inan"ayım? Senin düşüncelerine neden "iman" edeyim?

    Ben, Muhammed'in yaşadığını düşünüyorum, eldeki veriler bende bu kanıyı uyandırıyor. Oysa sen tanıyı koymuşsun bile. Acaba sen mi inançlısın, ben mi?

    Amacın üzüm yemekse, iştahım da varsa oturur senle yerim de; ama, bağcıyı da geçtik, amacın bağda kimi kıstırırsan dövmekse, ben kendimi dövdürmem kardeşim.

    Ben Muhammed'in yaşadığını düşünüyoruym; kendisi ete kemiğe bürünüp yaşamamışsa bile, yüzlerce ve binlerce ve hatta günümüz itibariyle yüzmilyonlarca insanın kafasında bir ideal olarak yaşıyor. Beni bağlayan kısmı da bu zaten.

    "Ne yani; Muhammed bugün yaşıyor olsaydı, onun bedenini mi ortadan kaldırmaya çalışacaktın, fikirlerini mi?" sorusunu da sormadan edemiyorum.

    Hürmetle...

  20. Boş konuşuyorsun cakırcalı,

    Tanrı bilinemez, ama bir Tanrının varlığına inanılır...

    Ha-aaaaa! Sen şu "Ben de Tanrı bilinemez diyorum. Ha agnostik değilim biliyorsun bunu" sözünü söylerken "agnostik" anlamda ve o düşünceyle söylememiş de olabilirsin; alay ettiğim için özür dilerim. :( Sen, şu alıntı yaptığım sözü amaçlamışsın anladığım kadarıyla; yani, "Elbette bir tanrının varlığına inanılır, ama o tanrı bilinemez. Yani, ben bir müslüman olarak Allah'a inanıyorum ama, ben asla Allah'ı bilemem." diyorsun. Özür dilerim! :(

    "Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi istedim ve mahlûkatı yarattım" (bk Keşfu’l-hafâ, II, 132, hadis: 2016) şeklindeki hadis neyse de, Kuran'ı açıp şöyle bir baktığımızda, neredeyse tamamı, Allah'ın kendisini tanıtmasından, kendini anlatmasından ibaret. Hemen tamamı, Allah'ın güzelliğinden, iyiliklerinden, gazaplarından, adaletinden, yeteneklerinden, bilgisinden, gücünden, bokundan, püsüründen bahseder. Yine Kuran'ın hemen tamamı, bir müslümanın ilk ibadetinin Allah'a kulluk etmek olduğunu söyler. Hemen tamamı, Kuran'ın Allah kelamı olduğunu ve asla değiştirilemeyeceğini ifade eder. Hemen tamamı, Kuran'ın her hangi bir emrinin inkarının küfre düşüreceğini ifade eder.

    Yukarda verilen hadis bir yana, Kuran'ın hemen tamamının ifade ettiği üzere "Bilinmek İsteyen ve seni de bunun için yarattığını söyleyen Allah", sana göre yalan söylüyor; "O'nun öyle söylediğine bakmayın; Allah bilinemez, ben de bilemem." mi diyorsun?

    Çok özür dilerim. :( çok :) cok :D jok :lol:

  21. Elin gavurlarına tapacaksınız nerdeyse sonra gelir Peygambere laf edersiniz. Yuh size. Onun bunun lafını yazıp durmayın. Bende müslümanım ama bugüne kadar kimseyi incitmedim veya kimseye kötülüğüm olmadı.

    Onun gibi bir gavuru senin gibi 1,5 milyar müslümana değişmem, allahın zırtosu! Adam, hiç olmazsa adam gibi bir laf söylemiş, senin peygamber dediğin ırz düşmanı gibi karı-kız muhabbeti yapmamış.

  22. çakırcalı,

    Edebinle konuşmadığın için seni kınıyorum.

    Ve sen şusun busun demek Tanrının görevidir, sen Tanrım mısın? Beni nasıl kategorize edersin?

    Konu benim ne olduğum değil. Adamının topu taca attığının gözüne sokulması çok zoruna gitti cırlıyorsun.

    Ezik!!!

    RD'in topu taca falan attığı yok; aksine sen kendi kalene gol attığını kabul edemediğin için, debelenip duruyorsun. Bu da senin ruh halini ortaya koyuyor. Bu başlık, kimin ezik, kimin gerizekalı, kimin edepsiz olduğunun somut kanıtıdır.

    Şu lafa bak yav: Bende Tanrı bilinemez diyorum. Ha agnostik değilim biliyorsun bunu - BERGÜZAR006 :lol:

  23. Bu cümle sana ait. Bilinemez; insan usuyla hiçbir zaman bilinemeyeceği ifade eder.

    Bende Tanrı bilinemez diyorum. Ha agnostik değilim biliyorsun bunu.

    Ve bu bilinemeyeceğinden hareketle Tanrı yoktur denemez mantıki olarak.

    Bunu demeye çalışıyorum çakırcalı.

    Ha bilinemeyecek bir şeye neye göre inanıyorsun diye sorarsan ondan sonra tartışırız.

    Konumuz zaten olasılık dahilindeki bir Tanrı, unuttun mu?

    Ve Tanrıda bilinemeyeceğine göre, yukarıdaki cümlenden hareketle Tanrı yoktur argümanı çöpe gider.

    Sen tam bir gerizekalısın. Bu cehalet falan değil artık, düpedüz gerizekalılıktır çünkü.

    1- Sen, RD'in "bilmiyoruz, bilmiyorum" sözlerini çarpıtıp "bilinemez" dediğini iddia ederek ona bir çamur attın; ardından benim de "bilinemez" dediğimi söyleyerek bana çamur attın. Çamur içinde boğuluyorsun çünkü. Baştan ayağa çamursun.

    "Bilinemez; insan usuyla hiçbir zaman bilinemeyeceği ifade eder" sözümden benim "tanrı kavramı bilinemez" dediğim sonucuna nasıl vardın diyeceğim ama sen şu yazımda da bunu söylediğimi söyleyebilecek kadar gerizekalısın. Benim sadece tanrı konusunda değil, şu veya bu konu için "bilinemez" dediğimi iddia eden kişinin ben aklına tükürürüm.

    2- Önce RD'in, sonra da benim sözlerimden "bilinemezci/agnostik" bir anlam çıkarıp, bundan hareket ederek tanrının bilinemez olduğunun kabul edildiği sonucuna varıp, burdan da hareketle tanrı yoktur argümanının (nasıl bir argümansa bu) çöpe gittiğini söyleyerek gerizekalılığını perçinlemiş oluyorsun.

    Sen, panteizm, panenteizm, deizm, agnostisizm arasında debelenip duran ama kendisini teist-müslüman olarak tanımlayan, daha kullandığı dile, savunduğu düşünceye bile hakim değilken felsefe yapma ukalalığını sergileyen, kulağıyla değil kıçıyla duyan bir gerizekalısın BERGÜZAR006.

    Şu lafı aklı başında bir kişi söyleyebilir mi: Bende Tanrı bilinemez diyorum. Ha agnostik değilim biliyorsun bunu (BERGÜZAR006).

×
×
  • Yeni Oluştur...