Jump to content

Çakırcalı

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    1.712
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Çakırcalı kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Sarihi Civari'nin Tevatür'ül İbn-i Kıtır'dan naklettiğine göre 9 yaşındaki o genç kız, Aişe (ABV) anamıza gıpta edip peygamberimiz (SAT) ile izdivaç hayali ve o gayeye müsteniden dar-ı hane-i şerife kadem basmış ise de, Aişe (ABV) anamızın sabiyi dahl-i hane edip cürm-ü cırım ve tarumar-ı zülfünü müteakiben hevesinden imtina ile babasının arzusuna tabi olmayı tercih etmiştir.

  2. Maşallah kardeşim benimde buna benzer hallerim oldu....birini nakledeyim.

    Bir gün eve geldim biraz uzandım.Gelecek vakit namaza vardı.Uyku basınca uyumak istedim.Kendi kendime dedim ''Uyursam namazı kaçırman bir ihtimal'' uyanırım heralde dedim içinden niyaz ettim ''allahım namazımı kaçırmak istemiyorum'' dedim ve uyumuşum.Beni senin gibi rüya ile kaldırmadı.Çok belli bariz bir şekilde biri kulağıma bilmediğim dilde birşeyler fısıldadı.Aslında korkunçtu.1. fısıldayışında uyandım ama çok yorgun olduğum için taam uyandım sayılmazdı yine dalacakken ikinci kez aynı ses aynı şeyi söyledi.Fırladım yataktan o 1 2 saniye sonra ezan okundu...Ne yaptıysam ne ettiysem hatırıma getiremedim kulağıma söylenen kelimeyi :good:

    Başta şu olay olmak üzere, tevafuk diye adlandırdığın tüm bu olayları şakirt kardeşlerinle paylaşmanın yanısıra, bir psikolog veya psikiyatrla da paylaşmayı düşündün mü? Şizofreni ve mitomani hakkında bir bilgin var mı?

  3. "Türkiye’de de 1923’te Lozan Antlaşması’na kadar kaldılar, sonra bir damla kan dökülmeden bırakıp gittiler. Türk antlaşmasının aslında 1919 yazında imzalanması planlanmıştı, Batı gazeteleri 1919 baharında öyle yazmıştı. Neden dört yıl gecikti? Bu soruyu sorabilsen, zaten gerisi çorap söküğü gibi gelir, modern Türk tarihini birdenbire ANLAMAYA başlarsın."

    Söz konusu yazının sadece şu kısmına bir cevap vermek istiyorum, acizane: Bunun için midir ki, Suriye'nin bağımsızlığı 1946'ya, Libya'nın 1951'e, Cezayir'in 1962'ye, Fas ve Tunus'un 1956'ya vs. dayanmaktadır? 1919 ila (mesela) 1962 arasında gerçekten 4 yıl mı vardır? Bu yazıyı yazan vatandaş, hangi boyutta yaşıyor, merak ettim.

  4. Öncelikle Azerbaycan'da Türkçe şarkıların (-derken Azerbaycan da Türkçe konuştuğuna göre anladığım kadarıyla Türkiye şarkılarının) yasaklanması, ne Türkiye'ye, ne de Azerbaycan'a bir şey kaybettirir veya kazandırır. Müzik en genel tanımıyla "evrensel" bir dildir. Oysa Türkiye şarkılarının yasaklanmasına gösterilen (?) sebep, "ulusal" olduğu nedenledir ki, bu durumdan haz alacak bir taraf varsa, o da Ermenistandır. "Müziğin" umurunda değil.

    Diğer taraftan, mevcut şartlarda Türkiye-Ermenistan sınırının açılması, Ermenistan-Azerbaycan arasında yaşanmakta olan bir takım sorunlar göz önüne alındığında Ermenistan lehine bir taviz oluşturacağı düşüncesiyle Azerilerin kendilerince bir takım tepkiler ortaya koymalarını da çok görmemek gerek. Azerbaycan, 1915 olaylarını "Ermeni Soykırımı" veya PKK'yi meşru bir örgüt olarak tanıyacak olsa, Türkiye'nin tavrı ne olurdu, bunu da düşünmek gerek.

    Azeriler bence müzik yasağıyla durumu çok hafife almışlar.

  5. Bilimsel determinizmle Laplace'çı determinizm birbirine karıştırılmış gibi. Laplace'a göre evrenin ilk oluştuğu ana dönülecek olsa, aradan bu kadar zaman geçtiğinde, evren aynen şu anki şeklinde olurdu. Oysa bilimsel determinizmde az da olsa, rastlantının yeri vardır. Tek ve ufacık bir rastlantısal değişiklik, milyarlarca yıl içinde gerçekleşen oluşumu, çok farklı boyutlara vardırabilir.

  6. Bunlar intihar etmek için sebepler değildir, sevgilisi terketti birinden kazık yedi diye intihar etmek saçmadır elbette.

    İşin felsefi açısı var, benim bahsettiğim konu o. Örneğin iradeyi yenmek. İntihar edenlerin çoğu bu konulara kafa yormamıştır. Yani felsefi sebeplerden değil günlük bazı ağır sorunlar yüzünden intihar edenler aşırı derecedir. Ben onları güçlüden saymam elbet. Tüm o sorunları bende yaşıyorum, sabah gözümü açtığımda hepsi üzerime geliyor. Ama bu intihar için sebep değildir.

    Sevgili dostum, insanın ölümü gerçekten isteyeceği ve bunu da dile getireceği, benim de mantıklı görüp hatta destekleyeceğim durumlar olabilir tabii. Ki buna da "Ötenazi" deniyor. Kişinin yaşamak için hiçbir gerekçesi kalmadığı gibi, yaşamak adına yapabildiği tek eylem "hayatta kalmak"sa (örneğin geçirdiği bir kaza sonucu hemen tüm uzuvlarını, yaşamsal organlarını yitirmişse, yaşam destek ünitelerine bağlı ve yatalak bir haldeyse, beyin sinirleri tamamen tahrip olmuş ve olmayan uzuvlarının dahi acısını çekiyorsa kişi), buna yaşamak denmez tabii ve kişinin bu durumda ölmeyi istemesi kadar doğal bir durum görmüyorum. Ama bakın, Stephen Hawking de yaşıyor ve o adam, bence kelimenin anlamıyla yaşıyor.

    Buradan şuraya varmaya çalışıyorum: İntihar, bencil ve korkakça bir tercihtir. Kişi, kendisine olduğu kadar, çevresine, içinde yaşadığı topluma, insanlığa da "kendisini" borçludur. Bir insana, bir harf dahi öğretebilecek kadar "yaşayabilen" insan, insanlık adına yaşamaya devam etmelidir, çünkü buna mecburdur. "Ben öldükten sonra dünya s..ime, minare g..üme" diyen insanın insanlığından da şüphe ederim ben.

    Sana, Kafka'nın "Dönüşüm" adlı kısa romanını okumanı tavsiye ederim. Tabii, konuyu açan arkadaşımıza da.

  7. Hayat neyin savaşıdır, siz yaşarken ne ile savaşıyorsunuz?

    Madem intihar etmek korkaklıktır, o zaman yüksek bir binanın tepesine çıkın ve sarkın, görün yaşam mı ölüm mü daha ağır basıyor.

    Niye yaşıyorsun ki o zaman? İntihar etmeni gerektirecek sayısız sorunla karşılaşıyorsuındur. Otobüsü hiç kaçırmadın mı? Okula-iş yerine hiç geç kalmadın mı? Amirinden-öğretmeninden hiç fırça yemedin mi? Taksidini hiç geciktirmedin mi? Arkadaşlarının yanında tökezleyip düşerek madara olmadın mı? Trafik sıkışıklığı nedeniyle yetişemediğin için çok sevdiğin bir diziyi kaçırmadın mı? Sevdiğin kişi tarafından terkedilmedin mi?..

    Efendim? Çok mu saçma sebepler? Hadisene canım! Sana göre saçma...

    Babası cep harçlığı vermediği için karnına bıçak sokmaya çalışan 6 yaşında çocuk da tanıyorum; bir üniversitede öğretim görevlisiyken meşru müdafa hudutları dahilinde adam öldürmek zorunda kalan, ancak karşı ratafın siyasi baskılarıyla avukatları dahi satın alınıp 6,5 yılı tutuklu olmak kaydıyla 8 yıl suçsuz yere hapis yatırılan, yuvası dağıtılan, iki çocuğuyla ortada bırakılan, 10 yıldır mahkemesi bitirilmediği için bir işe de giremeyen, okula gönderdiği çocuklarının cebine bir simit parası dahi koyamayan baba da tanıyorum ben.

    Bu nasıl bir cesarettir, yürekliliktir ki "Sevgilim beni terketti, dost kazığı yedim, hüngür hüngür!" nidalarıyla ölüme koşuluyor.

    Ha, bu arada "ölüm korkusu" ile "yaşama içgüdüsü" farklı şeylerdir. Bir ateistin-materyalistin ölümden korkması gibi bir sorunu olamaz.

  8. kesinlikle katılıyorum. Zayıflar yapamadıklarından zayıf işi derler buna... İntihar a bir tarafı yemeyip güçlüyüm ayaklarına yatmaktır... İntihar kadar zor şey kolay koaly bulunmaz... Cesaret ister.. Her ne kadar her şeyiinizi kaybetseniz de ölümden korkmasanız da.. Çok zordur

    Biraz düşünürsen kendinle olan çelişkiyi yakalarsın. Bir insanı intihar etmeyi düşündürecek kadar büyük dertlere göğüs germek ve onlarla mücadele etmek mi zordur, yaşama son verip mücadeleden kaçmak mı zordur?

    Hayat başlı başına bir savaştır. Demek sen bir savaşa girdiğinde düşmanın ezici üstünlüğü karşısında (senin deyiminle savaşmayı bir tarafın yemeyecek ve) hemen beyaz bayrak açacak veya "düşman eline geçmektense" deyip kafana namluyu doğrultacaksın. Oysa cesaret, kafana doğrulttuğun o namludaki son kurşunla dahi "bir düşmanı daha yok edebilir miyim" diyebilmektir.

    Seneca'nın bir sözünü hatırlatmak isterim: "Yüreği yılmadan düşen, dizleri üzerinde savaşır" Eh, bu da senin deyiminle "bir taraf" ister!

  9. 1. İslam

    2. Musevilik

    3. Hıristiyanlık

    4. Yezidilik

    5. Mormon

    Sizce ?

    En sevmediğim din, islam. Çünkü diğerleriyle kıyaslanamayacak kadar ilkel ve bu ilkelliği sürdürme gayreti içinde olanlar tarafından savunuluyor. Dolayısıyla insanlık için en tehlikeli din diye düşünüyorum.

  10. Yahu bir ateistin yaşama isteği biterse artık ne için yaşar. Ne yapar bu adam??

    Bir ateistin yaşama isteği biterse, "yaşamaisteğibitmişbirateist" olarak yaşamaya devam eder.

    Sevgili dostum, anladığım kadarıyla bir ateist olmayı başarmışsın ama, bir teist gibi kendini (yani insanı), "evrende yaratılan en mükemmel canlı" olarak görmeye devam ediyorsun.

    Sana kazık atan dostun (?), intihar etmeyi düşünecek kadar "dostuna kazık atmanın utancı"nı yaşıyor mu ki, sen intiharı düşünecek kadar o kazıktan etkileniyorsun?

    Uzun uzadıya konuşmayı gereksiz görüyor, seni determinis düşünmeye davet ediyorum. Hem kek de yaptım, yanında iyi gider:)

×
×
  • Yeni Oluştur...