WerderBremen

Aşağıdaki satırlar SONSUZLUĞUN KIYILARI adlı kitaptan alınmıştır. Yazar: Adrian Berry, TÜBİTAK. İçeriği karşılıklı bir mektuplaşmadan ibaret. Olay dünyanın en ünlü teknik üniversitesi olan MİTden fizikçi Alan Guthun popüler bilim dergisi Scienceda yayımlanan Artık bodrumda bir evren yaratma projesini ciddi ciddi tartışmamızı sağlayacak gereçlere sahibiz. sözleriyle başlamış. Çoğu kimse için uzay sadece boş bir hiçlik. Ama fizikçiler için alt-alt-alt-mikroskobik düzeyde bu ifade doğruluğunu yitiriyor. Uzay boşluğunda bir milimetrenin trilyonda birinin yüz milyonda bi

Forumda ve memlekette "hacı" lardan sakınacaksın sevgili ezberbozan..

Genç ve toy olduğunu tahmin ettiğim arkadaşım: Yukarıdaki yazın demogojinin ilahıdır.. Bu yüzden irtibatı koparalım.. Ne sen bana yaz ne ben sana.. .

Kafamın senden iri olduğu kesin..İyisini kötüsünü bilemem.. Çünkü medyum değilim, senin gibi de özenmiyorum, yani müslüman olduğum kehanetini nasıl yaptın? Her sakallıya dede dememen gerektiğini öğrenmelisin.. Olmadığını ispatladığınız, ya da olduğunun ispatı olmayana küfür etmek biraz komik oluyor.. Yani olmadığını bildiğiniz bir varlığın küfrüne sinirlenip olduğunu varsayarak küfür etmek olduğuna inananları ve var olanları kızdırır.. Sonra Aziz Nesin ler, Turan Dursun lar çıkar..Ateistler zırlamaya başlar.. Birde şu soru sorulur:Allah ın kendini savunmaya gücü yokmu? Olursa bar

Gırgır olarak alıyorsanız sizin ne değeriniz, ne ciddiyetiniz yok demektir.. Zırlayan kim, forumu müslümanlar mı kurdu? Allah ın kendini savunup savunamayacağını bilemem.. Ama sen kendini savunabiliyorsan ölmezsin..

Şimdi burada kısasın ne olup olmadığına girmeye hiç gerek yok.. Ne müçtehidler varmış bu forumda, neyse forumun içtihadlarına güvenmekten başka çare yok.. Zaten o kısmı beni de bağlamıyor.. Allah ta seni dinlemiyor işte, beni takmayana bende sayarım diyor.. Fark görebiliyormusunuz?

Dikkat edin beğenmediğiniz Kuran hükmünü uyguluyorsunuz..(kısasa kısas) Bunu tüm ateistlere genellemek mümkün..

Sn. Andromeda: Benden iki-üç kelimeye sığdırmayı ve nasıl olduğunu anlamadan başarabildiğim cümlelerimi açmamı istemişsiniz.Bu kolay gibi gözükse de zor bir açılım olacak benim için.Çünkü bunların arkasında şu ana kadar sahip olduğum birikimim yatıyor.Bunun için, en azından burada, çok uzun yazılar yazmamak için kestirme ve kolay bir yol deneyeceğim.Basit olarak düşünce sistemim şöyle: 1-Varlıktan varlık, yokluktan yokluk çıkar. (Bunu Budha nın ölmeden evvel söylediği söylenen "iyilikten iyilik, kötülükten kötülük doğar" sözüyle bağdaştırmak mümkün.Sanırım Budha bu sözü söylediğinde Türk

Soyut kavramlar maddenin belirli tür davranışlarına bizim verdiğimiz isimdir Belirli davranışları kim belirlemiş? Maddenin davranışları hangi amaca yönelik belirlenmiş? Bu belirleme maddenin kendisinden kaynaklanmıyorsa nereden kaynaklanıyor? Davranış nedir? Düşüncemidir? Davranmak durum değişikliği ise temelde konum değiştirme gerektirir. Konum değiştirme için hareketin olması gerekir. Hareket soyut kavrammıdır? Bütünde olan bir özellik parçada olmak zorunda değildir Parçada olmayan özellik bütüne nereden gelmiştir, nasıl oluşmuştur? Resim bir bütündür. Bir resmi oluştur

Özelliklerin, soyut tanımların bir yerden gelmek zorunda değildir Yokluktan, var diyebildiğimiz bir şey, soyutta olsa, çıkmış demek ki? bunların korunumu (yani maddenin ve/veya enerjinin korunumu gibi) diye bir yasa yoktur. ? Bu soyut kavramlar madde/enerjiden çıkmadı ise nereden çıktı? Hepimiz bir enerji çeşidi isek, enerjinin kendisinde içsel var olmayan "renk" doğada nerden ortaya çıkıyor mesela? Işık enerjinin en küçük paketidir, kuantasıdır. Işığın frekansı dalga boyunu, dalga boyu, rengi belirler.. Şimdi rengin enerjide varolup-olmadığını tekrar düşünmeniz gerekir. İnsa

Sevgili ezberbozan: Bu soruyu çok daha önce sormuştunuz.. Ben cevap vermemiştim, verememiştim, yine veremeyeceğim.. Çünkü hala düşünüyorum, belki de bir yanıt veremeyeceğim.. Bu sorgulama yazısı da o düşünmeler sonucunda oluşmuş fikirlerim.. Sorunuz olasılık-bilgi-var oluş üçgeninde yanıtlanabilir gibi geliyor.. Ben daha olasılık ve bilgi arasındaki bağı net olarak anlayamadım, bu yüzden enerji Tanrının bilgisidir diyemiyorum.. Ama olasılığın ne olduğuna dair basit ve güzel bir yazıyı paylaşayım:

Kuantum seviyede çok kısa enerji sıçramaları nedensizdir, amaçsızdır.. Bu sıçramaların meydana getirdiği sonsuz ısının soğuması ve atomların varlığı nedensiz ve amaçsızdır.. Bu atomların yaptığı peptitler, hücreler, canlılar...herşey, nedensiz ve amaçsız var olmuşlardır.. İyi de buraya düzenli dediğimiz işaretler bütünü yazı ile düzenli şekilde yazmanın nedeni ve amacı nedir? Hiçlikten hiçlik çıkmıyor muydu? Hepimiz bir enerji çeşidi isek, enerjinin kendisinde var olmayan neden ve amaç nereden çıkıyor? Yoksa "bir amaçsız" var olduğunu düşünen herkes amaçsızca mı yazıyor? Herkes

Elinizdeki taşı alıp havaya attığınızda taş yere düşer. Siz ve sizden başka deneyen herkes bunu gözlemleyebilir. Taş neden yere düşer? Ya taşın kendisinde düşmesini sağlayacak bir kuvvet vardır ya da yerin kendisinde taşı kendisine doğru çekecek bir kuvvet mevcuttur? Peki bunlardan ikisi de doğru olamaz mı? Bilimin bugün geldiği noktada, atomlardan oluşmuş -manyetik olmayan- yapıların, birbirlerini çektiğini biliyoruz. Yani aslında hem yer taşı çekiyor hemde taş yeri çekiyor demek en doğrusu, buna yerçekimi veya kütlesel çekim diyoruz. İşte taş, bu kuvvetin var olmasından dolayı

O başlıkları zaten okumuştum, Tanrı'nın varlığına dair bir mantıksal gereklilik olduğuna dair bir akıl yürütme ve(ya) veri yok. Sn.Astur: Keşke o başlıklarda karşılık verseydiniz demek geliyor içimden, çünkü başlık konusundan uzaklaşıyoruz. Mantığın, mantıksal gereği nedir? Öleceksek doğmanın bir mantıksal gerekliliği var mı? Kusura bakmayın biraz duvar yazısı felsefesi gibi oluyor ama mesnetsiz cümlenize ancak böyle yorum yapabiliyorum. Bir iğne bile ustasız olmayacaksa usta nasıl oluştu? Bugün iğneler fabrikalarda yapılıyor, üretimine de bir sürü insan+makinalar katılıyor. İğneni

Bana göre de olan herşey Zohan'a dair kanıttır. Bu olur mu? Olur tabi..İster adı ister zohan olsun, ister fsm(makarna canavarı), ister mazda, ister impreza olsun olur tabi.. Önemli olan evrenin kendikendine, bir düzen gerektirmeyen, bilinçsiz ve akılsız nesnellikten çıkamayacağını bilmek.. Bir iğne ustasız olmazsa usta hiç olmaz.. Evet, ne yaparsak yapalım bir ustaya ihtiyaç var.. Herşeyi keyfimize göre tanrı ya da başka birşeye dayandırmamız ne derece mantıklı ve doğru? Bu mantıksal bir gereklilik midir? Yoksa o yönde elde veri mi vardır? Ben keyfime göre dayandırmıyorum: http:/

Hem iyi hem kötü olan O ise o zaman imtihan diye bir şey olabilir mi? Cennet Cehennem diye bir şey olabilir mi? Hem Şeytan hem Tanrı olunabilir mi? Şimdi Sevgili Arkadaşım, eğer buradan sonra özgür iradeye gireceksek bu saatten sonra ben yokum.. Ama İslami literatürden, jargondan bir kaç söz söylemem icab eder: Bir kere Allah ın zıddı yoktur..Yani şeytanı da yaratan o dur ama kendisi şeytan değildir. Yani herşeyin kendiside, zıddı da yine kendisidir, bu bakımdan zıddı yoktur. Fakat biz herşeyi zıddı ile anlayabiliriz.İyilik-kötülük, adalet-zulüm gibi.. Ama şimdi elmanın da zıddı yo

Başka Tanrı'ların garsonluk iddiası var mı? İncilde, Exodus 16:31 İsrail oğullarının Sina çölündeki kırk yıl süren yolculukları anlatılır. Buradaki "manna/menn" diye tabir edilen aynen bu kudret helvasıdır. Eski Ahit Sayılar Bölümü, 11. Babında da tomana şeklinde geçiyormuş.. Hem istediğini zengin eden, istediğini yoksul eden bir Tanrı nasıl yukarıda ki istatistiklerde verilen insanlardan sorumlu olmaz? Hepsini yapan O, ne sorumluluğu? Zaten kendiside bunu inkar etmiyor..(süsleme ayeti) İyi de kötüde benim diyor..

Tanrı fikri ve ona verilen iyi, adil, kadirimutlak vb. sıfatlar neden mantıklı değil yukarıda yolladığım sorgulamada görülüyor. Tanrının olduğuna dair ya da birşeyler yaptığına dair herhangi bir kanıt da yok. Tanrı ya verilen iyi sıfatlar yanında gazapçı, intikamcı, kahredici gibi sıfatlarda var.. Tabi şu anda her zaman olduğu gibi Hristiyanlığın sevgi Tanrısından değil, İslam ın Allah ın bahsediyoruz. Zaten İslamın kader inancı, iyilikte kötülükte Allahtan dır şeklindedir.(amentü tekerlemesi) Yani kötülük varsa Tanrı bunu neden engellemiyor diye sorulamaz, zaten bizzat O yapar. Anc

Garson nasıl çağırılacak o zaman? Dindar olan insanlar açlıktan ölmüyor mu? Dindar açlıktan ölüyorsa garson çağrılmıyor demektir.. Çağrılıyorsa da sipariş veremiyor, çünkü parası yok.(parası diğer müşteriler tarafından çalınmış) Dikkat dikkat, ben bunları demedim. Dünyada açlık ve ölüm var ise Tanrı yoktur demedim. Evet şunu dediniz: Açlık sınırında yaşayan bir o kadar insan da çabası. Garson Tanrı nerede? Tabi burada garson başka Tanrı başka bir şey olsa gerek.. Berbere değilde berber yerine kasaba gidenler var diyelim.. Kasapta traş eder tabi de nasıl eder..

E öyle ise nasıl yok? Herşeyi olmayan Tanrı yapıyor demek?

Evet, dediğim noktaya geldik.. Dünyada açlık ve ölüm varsa Tanrı yok.. Öyle bir şey demediniz de diyorsunuz, bir de ardından demedim diyebiliyorsunuz.. Garson Tanrı her zaman nerede ise orada.. İnsanın aklına ister istemez meşhur berber hikayesi geliyor.. Yani dünyada saçı-sakalı uzun insan var ise berber yok mu demek? Ya insanlar berbere gitmiyorsa? Ya garson çağrılmıyorsa?

Bu söyledikleriniz şuna çıkıyor: Dünyada ölüm olmamalı.. Dünyada açlık olmamalı.. Dünyada susuzluk olmamalı.. Dünyada savaş olmamalı.. Dünyada hırsızlık olmamalı.. Dünyada sapıklık olmamalı.. Dünyada deprem olmamalı.. Dünyada sel olmamalı.. Büyük balık küçüğü yutmamalı.. Çıta hızlı koşmamalı, ceylan hızlı koşmalı.. ..... Bunlar olursa Tanrı adaletsiz.. İyide siz ilk insanların köklerinin Afrika da olduğunu sanırım duymuşsunuzdur O insanlar veya biz bugüne kadar nasıl geldik?Rahmetsiz, sadece gazapla mı? Fotoğraf makinesi yokken misyonerler orda idi.. Fotoğraf m

Sn. Dragon: Zaten siz bir şey sormadınız. "Kuran'ın Tanrısı bunu da yapabiliyormuş. Üstelik yanında helva ve su da veriyormuş" dediniz. Şimdi ilk başta sorulan soruyu tekrar soruyorsunuz: ..neden sormuyorsunuz Kuran'ın Tanrısına ''İsrailoğulları senin kulun da, yerde başında onu yemek üzere Akbaba bekleyen çocuk senin kulun değil mi?'' diye? Bende diyorum ki:gazeteci=kudret helvası/ dünya medyası=bıldırcın.. Tanrı balık yerine balıkçı veriyor.. Ancak balıkçılar(biz) açgözlülük ediyoruz.. Olay bu kadar basit..Rasyonalist soyutçuluğun bir sınırı olmalı.. Bu arada itham falan yo

Sn. Dragon: Aslında bu başlık altında konu ile ilgisiz yorum yapmayacaktım ama yeri gelmişken yazayım. Benim gözlemlediğim kadarı ile forum genelinde keskin bir diyalektik rasyonalizm var. Ancak nedense bu, Kuran ayetlerine bakıldığında farklı kullanılıyor. Tabi bu, burada algı, pozisyon, misyon gereği olabilir.. Yani mucize olamaz, olmaz ise bu yalandır.. şeklinde düşünülerek basit çıkarımlar yapılıyor. Peki bu anlatılanlar doğal olayların mucizevi şekilde anlatılmış bir biçimi olamaz mı? Pekala olabilir.. Daha da açayım.. Bir tarafta kendi peygamberine hiç bir mucize vereme

Sevgili ezberbozan: Evet, suç hepimizde.. Humanizm, insan sevgisi demek değildir, herşeye insanın yetebileceği, her sorunu yine insanın çözmeye gücünün yettiğini savunan görüştür.. Hani, nerede ve neye yetiyor? Gaddar bir yapım olmasına rağmen şu fotoyu görünce boğazım düğümleniyor.. Herşeye kızmak yerine sadece kendimize kızmayı öğrenmeliyiz bence.. Neyse yahu konu dışına taşarak başlığı çok fazla sabote etmeyelim..