WerderBremen

Aslında alıntı yapmamda ki amaç, şahsıma ait bir analizi paylaşmaktı, muhatabım katılmasa da paylaşayım. Efendim, kadının erkeği aldatması fiilini, erkeklik onurunu zedeleyen bir aksiyon olarak lanse etmiş kullanıcımız.. Yani bir kadın, kocasını veya birlikte olduğu erkeği aldatırsa, o kişinin erkeklik onuruna zarar veriyor(muş). Her şeyden önce, bir kadının birlikte olduğu erkeği aldatması bence erkek onurunu değil, insan onurunu zedeler. Benim dikkatimi çeken burası idi, modern insanımız bile cinsel birlikteliğe, erkeğin onuru, namusu gözüyle ile bakabiliyor. Sanırım bu naif tabu-ateizm

Farkında olmayanların farkında olmadıkları şeyi dışarıdan fark etmek için medyumluk dersleri veriliyor mu burada? Bence ateist erkekler de biliyorlar aldatıldıklarını ama, ne yapalım evrimsel süreç böyle deyip, iyi olan kazanır deyip... göz yumuyorlar. Acaba evrimsel düşünce de erkeklerin, erkeklik onurunu gideriyor mu?

Dawkins in mem ya da memeleri gibi bir konu herhalde bu reenkarnasyon? Ortada somut bir veri yok ama böyle bir konu var. Evet, evrim ve reenkarnasyonu bir şekilde aynı düzleme getirmeye çalışıyorum, yaptığım bu; Yaşam milyonlarca yıl evvel bir kez ortaya çıkmış, milyonlarca hatta milyarlarca değişiklik veya mutasyon yaşamı yok edememiş. Ve bu günlere gelmişiz, akledebilen- farkındalığının farkında olan homo sapiens sapiensler olmuş çıkmışız.. Belkide yaşamın milyarlarca yıllık varlık savaşının memetik verileri, düşünebilen canlılarda reenkarnasyon fikrini üretiyor? Kimbilir?

Bu kimin yazısı?Burayı net anlayamadım ama 1 e bakıp 1000 yapmak böyle oluyor herhalde? Bir başka deyişle halk ağzıyla söyleyeyim; Kurt kıçını yara sanmış, yalaya yalaya yara yapmış... Yanisi şu; Araplar mı Osmanlı düşkünü, Osmanlı aşığı? Külahıma anlatın onu.. http://www.tumgazeteler.com/?a=219543

Zar diktiren kızlara ve zar satanlara kızan din adamları, kendilerini muhtemelen Allah yerine koymuş olduklarından, kandıranlardan bir nevi öc alıyorlar bence. Zaten zar diktirenlerin de niyeti Allah ı değil, bu alimleri ve müstakbel kocalarını kandırmak sanırım?

Sevgili ezberbozan; Sanırım sözün son söz değil başlangıç olduğunu gördünüz. İnançlara, sözde bilimsel açıdan yaklaşanların sözleri her zaman olacaktır. Deneyler ne olduğunu gösterir ne olacağını değil. Ne olacağına dair Tanrı dışında olasılık atama ve buna öngörü diyebilme inancı, inançsız atfedilen insanların inancıdır. Bu açıdan hiçbir zaman son söz olmayacaktır. Sn.Ecosystem: Panteizmin ne olduğunu tam olarak bilmiyorum ancak açtığımız konuların bir çok açıdan benzer olduğunu görebiliyorum. Büyük ihtimalle panteizmin ne olduğunu tam olarak öğrendikten sonra fikir ayrılıklar

Termodinamikte, istatistiksel mekanikte ve informasyon teorisinde kullanılan temel bir kavram olan entropi ilk olarak termodinamiğin 2. yasasında ortaya çıkmıştır. 1. yasa evrendeki toplam enerjinin sabit olduğunu ve enerjinin yok edilemeyeceğini söyler. Diğer bir tanımlama ile enerjinin korunumu yasası olarak da bilinir. Bu yasaya göre enerji değişik formlarda bulunabilir ve bu enerji çeşitleri yine birbirlerine dönüştürülebilir. Birçok enerji formu kayıpsız olarak ısı enerjisine dönüşürken, ısı enerjisinin dışardan destek olmaksızın, örneğin mekanik enerjiye kayıpsız olarak dönüşümü

Yahu hakikaten siz nasıl fizikçisiniz? Benim burada söylediklerim gayet net ve açık. Siz mugalata yapıyor hikmeti kendinden menkul cümleler sarf ediyorsunuz.. Parçacığın belli bir zamanda belli konumda olma olasılığını olasılık dalgası olarak kullanıyorsunuz.. Ki buna bir şey dediğimiz yok fakat konuyla alakası da yok..Salt karıştırma.. Sonra da beni sizin söylediklerinizi karıştırmakla itham ediyorsunuz.. Parçacığın belli bir zamanda belli bir konuımda olma olasılığı, bir olasılık dalgasıdır.. E tamam buna bir şey dediğimiz yok, aslında bununla ilgili bir dediğimiz de yok.. Du

Elektronlardan oluşan elektrik akımı, normal olarak, örneğin bir bakır tel gibi iletkenlerden dümdüz akmaz. Aksine, elektronlar metalin kristal yapısının arasından, önceden hesaplanamayacak biçimde dolanırlar. Bu arada, çoğu kere engellere çarpar ve yollarından saptırılırlar. Bunun sonucunda bildiğimiz elektrik direnci olayı ortaya çıkar ama işin şaşırtıcı bir tarafı vardır: Bazı maddeler, onları soğuttuğumuz zaman, birdenbire bütün dirençlerini kaybeder ve üstün iletken(negatif dirençli) olurlar. Halka biçimindeki bir üstün iletkende, elektrik akımı fiilen enerjisini kaybetmeksizin

Tabiri caiz ise gazel okuyorsunuz? Bir karar verin kurallar mı tanrıdır kuralları koyan mı? Ben karar veriyorum da siz keyfinize göre kural beğenmiyorsunuz.. Kurallar Tanrı dır diyorum olmuyor, kuralları koyan Tanrıdır o da olmuyor.. Vazo düşünce kırılacağını biliyor diyince inanmıyorsunuz çölde devenin ayakizini görünce bunu deve yapmıştır demek yerine rüzgarlarla oluşmuş diyebiliyorsunuz.. Bu kısım tabi özel değil genel.. Bu kuralları koyan var ise bu kuralları koyan kural üstü bir varlık neye göre kural beğenir? Hiç birşeye göre. Keyfine göre..Sen hayal kurarsın..Hangi hayal

Kendi keyfidir.. Mutlak kurallar herşeyi bağlar tanrı da dahil Bu hangi kurala bağlı? Kendini aşan bir yaratıcıya ihtiyaç duymaz mutlak kurallar Kurallar varsa Tanrı vardır..Akıl vardır..Belirlenmiş bir sınır vardır.. Aksi halde vazo uçar, su yukarı akar..Bunların olmaması için hiç bir sebep yok.. Omamasını sağlayan mutlak kurallarsa, mutlak kurallar Tanrı dır..

Parcacık var dalga yok? Deseni yapan sadece parçacık? Denge hattı çevresinde salınıp salınmamasının ne önemi var? Ekranda parlayan ışığı alırım.. Bir optokuplörden geçiririm..Yani bir fotodiod... Uçlarında oluşan elektron akımını bir quartz kristali üzerinden geçiririm.. Ortaya çıkan manyateik dalgaları(RF) bir kapasitif mikrofon ve CCTV (kamera diyelim) ile modüle ederim. Bu modüleli dalgaları amplifikatör,tampon... vs yardımıyla bu dalgaların mikro ölçekte rezone edebileceği bir antene uygularım.. O da senin antenini rezone eder..Ekranda gördüklerin elektronun hem dalga hem

Vazoyu her düşürdüğümde kırılmaz. Bu vazonun cinsine, düştüğe zemine, yüksekliğine bağlıdır. Bütün herşey bu kurallara bağlıdır. Gerekli şartlar sağlanmışsa, bu kurallara uygun olarak vazo kırılır veya kırılmaz. Peki bu kurallar neye bağlıdır? Bir yere bağlı olmak zorunda, yoksa vazo havada da uçabilir diyebiliriz.. Evet sadece hareket var bu bakış açısı ile ama ortada başka bir takım problemlerde var. Üst boyut nedir?Tanrı mıdır madde midir? Tanyı ya gelelim; Eğer kuralları koyanın Tanrı olduğunu varsayarsak Tanrı kurallara uymak zorunda değil. Çünkü kuralları değiştirdiği

Biz gözlemleyemiyoruz diye diğer özellik yok mu oluyor? Sadece biz gözlemleyemiyoruz, hepsi o. Zaten ya parçacık ya dalga özelliğini gözlemleriz demekle bir şeyin aynı anda iki şey olduğunu da söylüyorsunuz. Bu durum mantık dışı. Benim metafiziğe kaydığımı düşündüğünüz başlıkta da bu sorun vardı zaten. Parçacığa eşlik eden olasılık dalgasını parçacık cinsinden ifade edememek, ifade edilebileceğini ya da öyle olabileceğini düşünmek, bu sorunun küçükte olsa bir işareti.

Olmayan bilginin bilgisini nereden elde ettin? Hafıza nedir? Şöyle bir tanım yapalım:Daha önce var olan bilginin korunmasını,saklanmasını sağlayan alan. Peki acaba hafıza varolabilmesi için daha önce saklanılan bilgilere ihtiyaç duyar mı? Parçacıklarda sağ elli-sol elli özellikleri, parçacıkların renk yükü... sanki hafıza ve bilgileri varmış izlenimi veriyor. Belki de gözlem süremiz kısıtlı olduğundan, tıpkı cansızdan canlı çıkamaz derken, sağduyumuzun yanılması gibi burada da yanılıyor olabilirmiyiz? Yani parçacıklar veya madde/enerji akıllıdır, kendini zilyonlarca yılda manü

Fizik ötesi olduğunu ben söylemiyorum. Günümüzde bildiğimiz fizik kuralları ile açıklayamadığımız herşey fizikötesidir, ne zaman ki açıklanır fizikberisi olur. Kaldı ki benim söylediğim ile sizin bu iletiniz arasında ben bir alaka kuramadım. Işık veya dalga/parçacık dualitesi hakkında bilgilerim yanlış veya eksik olabilir. Fakat bunun üzerinden söylemeye çaıştığım şey şudur: Bir şeyin mantıksız olması onun olmamasını gerektirir mi? Veya mantıksızsa olamaz mı?

Bilgiyi kullanabilme yeteneğidir.Bu benim tanımımdır ama tam değildir. Nette de bir çok tanım mevcut, çoğunda tanımın eksik olduğu söyleniyor.

Sayın Dehri: Doğrudur, dediğiniz gibi bu şekilde tartışılamaz, haklısınız. Ama bu noktaya kadar okuduklarımın bir değerlendirmesini yapmak istiyorum. Herşeyden evvel bu konuda fikirlerime muhalif ya da değil, başta siz olmak üzere yazan herkesin fikirlerinden istifade ettim. Bu faydalanma bende yeni fikirlerin oluşmasını sağladı.Bunun için herkese teşekkür ederim. Bu şekilde tartışılamaz ifadesini onayladığımda, aslında tartışılamamasına kendimin sebep olduğunu da biliyorum. Biraz daha açayım: Kanunların geçmişte daima mevcut olduğunu varsaymak, gelecekte de mevcut olmaya devam e

Benim bu noktada anlamadığım konu; Işık "aynı anda" hem dalga hem parçacık oluyorsa bunu hangi mantıkla izah edebiliriz? Rötuşlayıp devam edelim; hem parçacık özeliği hem dalga özelliği gösterebilen bir var olan hakkında ne söyleyebiliriz? Bir şey aynı anda ya A dır ya B dir. Aynı anda ikisi birden olamaz. Eğer bu zorunluluk bizim zihnimizden bağımsız ise o zaman A=B dir. A=B ise A yı B cinsinden B yi A cinsinden ifade etmem/edebilmem gerekir ki A=B olabilsin. Peki bunu yapamadıysam? O zaman ya A=B ifadesi mantıksızdır ya bir şey aynı anda hem A hem B olabiliyor demektir. Ama

Düzen nedir? Ölçüsü nedir? Derecesi var mıdır? Nasıl oluyorsa Düzen kelimesi zekayı kaçınılmaz kılmaktadır. Elmastaki karbon atomlarının dizilişi bir zekanın eseri midir? Bir zeka olmasaydı Elmas oluşamaz mıydı? Düzen düzensizliğin zıddıdır gibi totolojik bir yanıt vereceğim, çünkü cevap verdiğim halde tekrar sorulmuş. Kullanılabilir enerjiyi ne ile ölçüyorsanızın ölçüsü o dur.. İster Joule ister ElektronVolt.. Düzen ve düzensizlikten bahsediyorsak bu zekamız olduğu içindir.. Bir düzenden bahsediyorsak bir düzensizliğin varlığını da kabul etmeliyiz. Yoksa neye göre düzen dedi

Aynen öyle.. Gerçi yavaştan neyi kastettiğinizi anlyorum sanırım ama araba hızlı da gitse ışık hızını geçemezse, ki geçemez, hiç bir zaman ışın kılıcı, yıldız kılıcı, güneş kılıcı göremem. Neden böyle düşündüğümü düşünsem mi acaba?

Yahu bu gece haddinden fazla yazdım ama biraz değişiklik olsun.. Kurtlar Vadisini sanırım herkes bilir.. Esas oğlan Polat ın babası bir sufidir ve karşılaşılan soru ve sorunlara hikayelerle yanıt verir.. Bende öyle yapayım, ki hikaye değil anı desem daha doğru ama hikaye gibi anlatayım: Bir gün İstanbul da bir meyhaneye bir adam girer.. İçeride keskin bir bira ve anason kokusundan çok nefes aldırmayan sigara dumanı vardır. Adam: -Size Amerika Kabe ye saldırıyor savaşmaya gelirmisiniz desem kim gelir? der. İçerdekilerin kendinden geçmişleri hariç hepsi geliriz derler.. Adam:-Kab

Sorular sorular.. Önce kendi sorularıma yanıt almak isterim ama elimden geldiğince buraya ve HM a yazayım. Çok keyfi bir ifade. "Düzen zekasız olmaz" bir kabuldür neye dayanarak bunu diyorsunuz? Düzen kelimesinden bahsediyorsak zekanın olması kaçınılmazdır. Yok eğer bir düzenin varlığını kabul etmiyorsak o zaman da zekadan bahsedemeyiz. Sahile dalgaların sürüklediği taşların sahilden denize doğru büyüdüğünü görürüz. Bunun nedenini sorup, nasıl olduğunu başka bir kurala bağlabiliyorsak veya bağlama ihtiyacıhissediyorsak bu zekadır. Zeka elde edilen verilerin nedenlerinin, düzen

Hiçlikten hiçlik çıkar.. "Nereden öğreniyor? Kendinden" Bu bilgi demek ki madde de vardı.. Bu bilgi madde de varsa neden 14 milyar bekledi? Bundan öncesi de var. Sonsuzdan bu yana varoluş denemeleri yapıyorsa neden yapıyor? Eğer böyle bir şey varsa herşeyin hep var olması gerekir. "Hep biliyor olamaz" O halde bilmediğini kendinden öğrenemez. Neden öğrenme gereği duyar? Maddenin/enerjinin canlı oluşturmak gibi bir zorunluluğu var mı?