Jump to content

Kieslowskii

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    2.017
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Kieslowskii kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Anarşizm iki türlü olur. Sosyalist/komunist mülkiyetsiz anarşizm ve serbest piyasalı mülkiyetin olduğu anarşizm. Her ikisinin de ne kadar mümkün olduğu bir yana, bu yukardaki haritada iki boyut var: Kişisel özgürlükler ve ekonomik özgürlükler. Ekonomik özgürlüğün fazla olması demek piyasa devlet regülasyonlarıyla, gümrüklerle, korumacı politikalarla, ve devlet tekelleriyle kısıtlanmamış demektir. Bunun en ucundan ekonomik özgürlüğün tamamen insanların elinden alınması, yani insanların kendi şirketlerini kurmak, ve kendi arazilerini işlemek gibi özgürlüklerinin olmamasıdır ki bu durumda her üretim devletin elindedir. Ekonomik özgürlüğün son raddesinde devlet minimum seviyededir, ve bazı anarko-kapitalistlere göre devletin temel görevleri olan iç-dış güvenlik ve yargı kurumları da piyasa tarafından karşılanabilir.

    Kişisel özgürlükler ise mesela eşcinselliğin serbest olup olmaması, evlilik dışı ilişkilerin serbestliği, ve sonra kürtaj sorusu, ötenazi, fahişelik serbest olsun mu, uyuşturucu serbest olsun mu, ifade özgrülğü (amerika da nazi sembolleri serbest Avrupada yasaktır) emniyet kemeri ve kask sorularına kadar, ne kadar özgrülük olduğu sorusudur.

    Buna göre Amerikan toplumundan örnek vermek gerekirse, kişisel özgürlüklere önem veren ama piyasaya düşman olan ve devletin ekonomide büyük bir yer işgal etmesine inanalar solculardır, ve sosyaldemokratlardır ki, Marxistler bu tarafta uç konmu temsil ederler, ve senin tazr sosyalist anarşizm sol uç olabilir. Ama tabi sosyalizmi ve ekonomi de mülkiyet kaldırılıp piyasanın yokedilmesini devletsiz nasıl yapacağın ayrı bir soru. Çünkü burda ekonomik özgürlüğün kısıtlanması söz konusu ve bunu ancak devlet yapabilir. Burda devletin büyüyerek ekonomiyi kapsamasından bahsediyoruz. O zaman sosyalist anarşizm bu haritaya pek uymayabilir. Belki bunun sebebi o fikrin biraz saçma ve çelişkili olması olabilir.

    Sağ tarafta ise geleneksel ahlaka inanan (eşcinselliğe ve fahişeliğe karşı olan) muhafazakarlar vardır. Türk muhafazakarların tersine Amerikan muhafazakaları serbest piyasaya inanır yani haritadaki ekonomik özgürlük çizgisinin arttığı noktadadır. Türk muhafazakları ise çok vergi alıp fakirlere dağıtmak, sosyal sağlık hizmeti olsun, okulların "beleş" olması olsun, bu tür şeylere karşı çıkmazlar.

    Libertaryenler ise haritanın üst kısmındalar. Hem ekonomik özgürlğe hem kişisel özgürlüe inanıyorlar. Burda devlete düşen rol gittikçe azalıyor. Liberateryenlşer minimal devlete inanır. Sadece polis asker ve yargı işleriyle uğraşır. İnsanların malını canını korur. Sosyal hizmet yapmaz, Herşeyi piyasa halleder. Bunun da aşırısı yukarda da söylediğim gibi polis vs hizmetlerin de piyasa tarafından yapılma fikridir. O zaman devlete yer kalmaz.

    Alt kısımda ise devletin hem kişisel özgürlükleri hem de ekonomik özgürlükleri kısıtlamasını isteyen bir anlayış vardır. Örnek Hitler rejimi vs.

    Yukarda verdiğim linklere klik.

    Ben de libertarianism'i çelişik bularak, herhangi bir haritaya eklememe taraftarıyım, herkes kendine yontarak böyle bir ideolojiler haritası oluştursun, ne güzel değil mi? :) İdeolojik kapatma derken bunu kastediyorum zaten.

    Gelelim anarşizm meselesine: Piyasa anarşizmi denilen gudubet, bir tür anarşizm değildir, tabii kastedilen 'bireyci anarşizm' değil de, 'anarko-kapitalizm' ise. Anarşizm, her tür hiyerarşik otoritenin reddidir, anarko-kapitalizm hiyerarşik bir kurum olan devletin yerine, şirketleri ikame ederek, 'daha çok anarşist' ol(a)maz.

    Mesela Otonomist Marksistler de devletin imhasını, devletli bir geçişin reddini savunur. Onlara neden anarşist demiyoruz peki? Her tür hiyerarşik otoritenin reddi, burada kriter olmasın sakın? :)

  2. Niye hallac? İnsanlar senin "değerini" anlayıp sana beleş para vermedikleri için mi kızgınsın?

    En iyisi ne yap biliyormusun. Bir kaç çapulcuya da örgütleyip devlet yönetimine el koy. Sonra kafana göre milletin malını "adalet yapma" adına talan edip, kıskandığın zengin insanları idam et, hatta Pol Pot tarzı en iyisi hepsini tarlaya felan sür. En iyisi bu şekilde bu alçaklardan intikam almak. Utanmadan senden daha zenginler ve sana paralarını da vermiyorlar. Bu kadar şerefsizlik olmaz.

    Batı kapitalizminin tarihi, 'enclosure' uygulamaları, fakirlik yasaları, tımarhane ve hapishanelerin doğuşu, merkezileşmiş zor kullanım aygıtı bürokratik devletin, feodal düzene galip gelmesi, sömürgecilik hareketleri, kölecilik, şirket-kasabaların tarihinden bağımsız mıydı? Bu senin kapitalist mülkiyet projesinin hukuki inşası, Batı'da nasıl gelişti ola ki? :)

    Mülkiyet, zor kullanarak dışlama anlamına gelmiyorsa, ne anlama geliyor? Sistematik zor kullanım tekelinin, kapitalist devletin elinde olması, sınıf üretim ilişkisi ve emekçinin, ücretli emek piyasasına düşmesi üzerinde hiç rolü yok mu yani? :)

    Hayal kurmayın :)

    http://www.mutualist.org/id4.html

  3. O senin haritada anarşizm nerede, ludwig? İdeolojiler tarihini kendi 'ideolojik kapatman' üzerinden okumanı, doğru bulmuyorum ve bunu, senin gibi açık fikirli birine yakıştıramadım. Zaten diğer bir başlıkta verdiğin, anarşizmi ve bilimum sol akımı/düşünürü eleştiren kısa yazı da, ideolojik değerinin dışında, argümantatif ve felsefi bir değer taşımıyordu maalesef. :)

  4. Vilppu,

    Bu kararı neden/nasıl aldığın ile ilgili her hangi bir başlık açıcakmısın?? .. Ben de sebeplerini öğrenmek isterim.. Konu ile ilgili yazını bekliyorum..

    http://www.anarchy.no/map.bmp

    Tam olarak hangi taraftasın?? :)

    Sevgili laqrma,

    Bir yazı yazayım ben müsait olduğumda o zaman. 'Harita'ya baktım, bir kere bir 'libertarian socialist' olduğum kesin, ABD'de kendisine 'libertarian' diyen zevat, 'ama liberal tanımlamasını bizden çaldılar!', diye ağlayadursun, 'libertarian' tarihsel olarak, anarşist demektir ve kendileri de, pekala hırsız olarak kabul edilebilir :)

    Anarko-komünizm hususunda ise kafamda şöyle birşey var: Devrimden sonra, anında kurulup, uygulanabilecek bir sistem değil. Şüphesiz pek çok insan, kendiliklerinden bireyci, mutualist ya da kolektivist, olmadı 'anarko-komünist' komünler, birlikler, kolektifler kuracaklardır. Bu onların hakkı ve bireysel otonomilerinin olası bir parçası, saygı gösterilmeli.

    Ancak, 'çoğunlukçu bir anarşizm'den ziyade, 'oybirliğine' dayalı ve yerel-ağırlıklı kararlar alabilen yatay, aşağıdan topluluklarda yaşamayı tercih ederim. Devrim sorunu aşılıp, dış devletler tehdidi ortadan kalkınca -ya da daha doğrusu, kalkarsa-, komünizme doğru ilerlemeyi uygun buluyorum. Para, iktidar ilişkilerini simgeleyen bir nesne en nihayetinde.

    Burada, hallac'ın dileği de yanıtlanmış oluyor: Anarşizm, zaten sosyalist hareketin bir parçasıdır, ludwig isterse açıklarım ama şimdilik lüzum görmüyorum, anarko-kapitalizm adlı ucube, anarşist bir akım değildir zaten, anarşizm tarihsel hareketini yanlış okumaktan kaynaklanan bir yanılgı var orada. Ben bir sosyalistim ve tüm gerçek anarşistler de öyle.

    Marksizm'i ise yavan buluyorum, ilerlemeci, pozitivist, aşamacı ve büyük fabrikalara, araçsal akla ve merkezileşmeye övgüler yağdıran 'olgun Marksizm', sosyalist hareketin bir parçası olarak, saygıyı dahi hak etmiyor bence.

  5. Güleceğim tabi..

    Bak Burada herkes islam noktasında soru soruyor değilmi..

    Şimdi ben evrimi bilmem evrim hakkında bir soru sorsam belki soru bile olmayacak çünkü soru sormak için bile biraz bilgin olmalı..

    Burada hiç bir ateist istisnasız ki gün gelmiş öyle bir soru sormuştur ki anındda soru sorduğu noktada cahil olduğunu sorusu ile kanıtlamıştır..

    Bazen bu tip sorulara gülerin bazen ağlarım..Ama bilirim ki bu forumda eskiden sapasağlam müslüman iken ateist olan bir ateist yok..

    En azından varsa bile ben şu ana kadar rastlamadım..

    Bu durumda sapasağlam Müslüman kimdir, nedir hususunda bir tarifin, sıralayabileceğin nitelikler filan vardır zihninde, herhalde. Değil mi? Bizimle paylaşsana onları? :)

  6. Aslında bence çoğu görüyor ama o işten ekmek kazanacaklarını bildikleri için, o iş onlar için tutunacak bir dal olduğu için içten içe göz yumuyorlar hatta kendilerini bile ikna ediyorlar...

    Tabibu işe yıllarını harcayıp uzman olduktan sonra dadinden dönen pek çok müslüman ilahiyatçı hoca ya da islam uzmanı da var, mesela Turan Dursun mesela diyanet eski görevlisi Arif tekin gibi.

    Tabii bu gerekçeye, bir de dinin kavramsallaştırma sürecini baltalaması ve dini kanaatlerin, genel-ilişkisel bir düşünsel bütünlüğe ulaşmaktan kaçma, o bütünlükçe massedilmeme çabası içerisinde olması, zihnin bu yollu kavramsal sistemsizleştirilmesini de eklemek lazım. Var olan bilgi ve kanaatlerinizle ilişkilendirilip, kavramsal bir bütünlük çerçevesine monte edilemeyen bir grup fikir, zihnin ilişki kurma, benzerliklere işaret etme, farklılıklar üzerinden kategorizasyon yeteneğini ve dolayısıyla kavramsallaştırma çabalarını sabote eder.

    İnsan zihnini, hayvan zihninden ayıran en önemli faktörün, zihnimizin yapabildiği kavramsallaştırmalar olduğunu, bebeklerden yegane farkımızın, bu kavramsallaştırmaların adedi olduğunu unutmazsak, din tarafından baskılanmış aklın, gördüğü hataları dinin önkabulleri ve anlam çerçevesine uymaya zorlama eğilimine daha kolay gireceğinin besbelli olduğunu söyleyebiliriz.

  7. PutkiranNL,

    Bir Müslüman'ı, inancından döndürmenin, 'dağı yerinden oynatmak kadar zor' olması ne tuhaf, değil mi? Acaba bu, onun dini bir tartışma ve zihinsel egzersiz için gerekecek bütün felsefi-düşünsel birikime sahip olduğu için mi gerçekleşmektedir?

    Sanmam. Tam olarak böylesi geniş bir birikime sahip birisi, kanaatlerimizin mutlak olmadığı ve yepyeni, ani bir gözlemle, hiç beklemediğimiz sonuçlara varmak zorunda kalabileceğimizi bilir :)

    Bir insanın ikna edilebilirliğinin olanak-dışı olması, ancak dogmatizmdir ki, bunu inancın şeref nişanı olarak taşımak da oldukça ironik kaçar :)

    Sence de öyle değil mi? :)

×
×
  • Yeni Oluştur...