Jump to content

taopaipai

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    2.538
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne taopaipai kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 21 hours ago, Sexy Huri said:

     

    Bu tanima ateist, musluman, hristiyan, budist, tengrici vs herkes uyar. 

     

     

    Merhabalar. Huri ve bayşapka gibi eski yazarların hala forumda aktif olmasına şaşırdım. Şunu belirtmeliyim ancak: Budizm tanrının varlığıyla veya yokluğuyla ilgilenmez ve imana dayalı bir din değildir, yani Budizm hakkında konuşurken ibrahimi/semavi dinler hakkındaki ön kanılarınızı bir kenara bırakmanız gerekir.

     

    İyi forumlar.

  2. Bu durumda Tanrı, süpermen, cin, peri gibi kanıtsız varlıklar gerçekten insanlık tarafından bilinmeseydi kimse bilgisine ulaşmadığı için bu varlıkların ne isimleri olurdu ne de varlıkları tartışılırdı. Öyleyse bunların hepsi zihnin bir ürünüdür.

    Özetlemek gerekirse bilinemez bir varlığın:

    1.İsmi olmaz

    2.Nitelikleri bilinmez

    3.Kimse tarafından bilinemediği bilinmez

    4.Varlığı tartışılmaz.

    Agnostisizm tam olarak bunu söylüyor zaten. Tanrı hakkında hiçbir şey bilemezsin dolayısıyla tanrı hakkında söylediğin her şey yalandır diyor.

  3. “Öteki dünya inancı fantezinin hakikatine duyulan inançtan başka bir şey değildir, tıpkı tanrı inancının, insanın duygu dünyasının hakikatine ve sonsuzluğuna olan inanç olması gibi. Ya da: Tanrı inancının, sadece insanın soyut özüne duyulan inanç olması gibi, öteki dünya inancı da sadece soyut bu dünya inancıdır. ” — Ludwig Feuerbach

  4. Aristoteles, "Erdemi kollamak, gerçekten adına layık bir devletin işidir." der. Uygulamada, bu istek düpedüz şu anlama gelir: Devlet görevlileri yurttaşların ahlakıyla ilgilenmeli ve ellerindeki gücü, yurttaşların özgürlüklerini korumaktan çok, onların manevi yaşayışlarını denetlemek için kullanmalıdır. Bir başka deyişle, bu, yasal alanın, yani arkalarında devlet yaptırımları bulunan normlar alanının, tam ahlak alanını, yani devlet tarafından değil de, kendi ahlak kararlarımızın, kendi vicdanlarımızın bize zorladığı normlar alanını daraltmak pahasına, genişletilmesini istemektir. Böyle bir istem ya da öneri, akıl yoluyla tartışılabilir ve ona karşı, bu gibi istekleri öne sürenlerin, bunun bireyin ahlaki sorumluluğunun sonu demek olacağını ve bunun ahlakı sağlamlaştırmak yerine büsbütün yıkacağını besbelli görmedikleri söylenebilir. Bu tutum, kişisel sorumluluğun yerine, kabile tabularını ve totaliterce birey sorumsuzluğunu getirecektir. Bütün bu tutuma karşı, bireyci demelidir ki, devletlerin ahlakı (böyle bir şeyden söz edilebilirse), ortalama yurttaşınkinden bir hayli daha aşağı olmak yönelimindedir ve tersindense, devletin ahlakının yurttaşlar tarafından denetlenmesi çok daha fazla istenmeye değer bir şeydir. Bizim gereksindiğimiz ve istediğimiz şey, siyaseti ahlakileştirmektir, ahlakı siyasileştirmek değil.

    -Karl Popper

  5. Duyuları olmayan bir insan için dış dünya yoktur. 5 duyu organı dış dünyayı insanın iç dünyasına yansıtır. İnsan dış dünyayı bu şekilde bilir. Gerçekte insanın bildiği tek şey kendi iç dünyasıdır, bilincidir. İnsan var olduğu sürece kendi içine bakar. Dış dünya hakkında söylediğiniz her şey aslında iç dünyanız hakkındadır. Dış dünyanın gerçekliğini de iç dünyanızdaki tutarlılık sayesinde kavrarsınız. Dış dünya tutarlıdır, öngörülebilirdir, test edilebilirdir, akla yatkındır, bu yüzden gerçektir.

    İnsan ana rahmindeyken ve bebekken henüz duyuları ve aklı gelişmemiştir, bu yüzden dış dünyanın farkında değildir, sonsuzluk bilincine sahiptir. Yani dış dünya onun benliğinin bir parçasıdır. Bebek için var olan tek şey annedir, rahimde anne ile bir bütündür, aynı bilinç bebeklikte de devam eder. Zaman geçtikçe bebek dış dünyanın farkına varır, yani kendinden ayırt eder. Bu teolojideki yaratılışın tarifidir, yoktan var etmedir. Bu durum aynı zamanda insandaki sonsuzluk ve sınırsızlık bilinciyle çelişir. İnsanın benliği sonsuz ve sınırsız olduğunu söylemektedir, dış dünya veya gerçeklik buna itiraz etmektedir. Tek tanrılı dinde insan sonsuzluk bilincini nesneleştirir (tanrı böyle var olur) ve dış dünyayı yadsır, varla yok arası bir yere koyar. Böylece bünyesinde çelişki barındırmaktan kurtulur. Daha fazlası için bkz: Feuerbach

  6. Birinci seçeneğiniz acımasız gerçeği kabullenmektir, bağrınıza taş basmaktır. İkinci seçeneğiniz gerçekliği yadsımak, peri masallarına koşulsuz inanmaktır. İnsan birinci seçeneği motivasyonu bozduğu gerekçesiyle reddedebilir, buna hakkı vardır. Herkesin gerçeklikle baş edecek manevi kudreti olmayabilir. Tabi bir de brutalın yaptığı gibi bunları iki eşit rakipmiş gibi gösterip yahu bu ateizm insanın motivasyonunu bozuyor o halde niye peri masallarına iman edip şeyhin önünde domalmıyoruz demek vardır.

  7. Burada özgür irade derken neyin kastedildiği önemli. Doğada özgür olan bir şey var mıdır veya özgür olmanın tanımı nedir? İnsan özgür iradeye sahip olsaydı nasıl davranırdı? Dış dünyadan bağlarını koparmış bir delinin, kendisine yapılan etkiye uygun bir tepki vermemesi onu özgür iradeli yapar mı? İnsanı moleküllere indirgersek tek bir molekülün özgür olmasını nasıl hayal ederiz? Burada brutalın araştırdığı özgürlüğün aslında içi boş/anlamsız ve gerçekte var olmayan bir kavram olduğunu görürüz.

    Brutal eğer gerçekten insanın özgür iradeye sahip olup olmadığını merak ediyorsa öncelikle özgür iradeye sahip olan insanın nasıl davranacağını tanımlamalı ve bunu gerçek insanların nasıl davrandığıyla karşılaştırmalıdır, böylece sonuca varabilir.

    Benim özgür iradeden anladığım şey toplumun değer yargılarından bağımsız olabilmektir. "Elalem ne der"i bırakıp kendi iradeni ortaya koyabilmen seni özgür yapar. Maddenin seni kısıtlamasına engel olamasan da toplumun seni kısıtlayıp iradeni kafese koymasına engel olabilirsin.

  8. Atatürk'ün adının, devrimlerinin, başarılarının gerektiğinde kendini ateist olarak lanse eden bir grubun çıkardığı bir dergide geçmemesi, daha da ötesi geçmesinin önlenmesi ve bunun bir santaj unsuru yapılması, bence aydınlıkla bağdaşmayan bir sapkınlıktır.

    Atatürk olmasaydı ülkemiz bu aşamaya gelemezdi. Bunu kabul etmeyen birinin bence en ufak bir değeri yoktur.

    O ateist olsa ne yazar?

    Ateizmin senin gibi şu devirde milliyetçiliği ve devletçiliği savunan birinin tekelinde olmaması isabet olmuş öyleyse.

    Tarihi tarafsız okuyabilen biri bilir ki Atatürk'ün kuvvetler birliğini savunması halen Türkiye'de demokrasinin oturmamasının en önemli sebebidir.

    Atatürkçüler öyle bir lanse ediyor ki sanki Atatürk'e tek alternatif teokratik rejimmiş gibi, veya manda yönetimi veya sömürge olmakmış gibi.

    Milli mücadelenin 7 komutanından 5inin kurduğu TCF'nin parti programını zahmet edip okursanız şu devirde dahi Türkiye'nin hayal bile edemeyeceği kadar demokratik ve özgürlükçü olduğunu görürsünüz.

  9. Geçmişte aynı tartışmalar olmuş ve sonuca bağlanmış islam alimleri tarafından. Kuran'da da hadislerde de birbirini iptal eden hükümler var. Örneğin Muhammed mekkedeyken leküm diniküm veliyedin diyor. Çünkü o ayet söylendiği zaman müslüman sayısı çok az. Medinedeyken müslümanlar güç kazanıyor ve müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, ancak cizye verirlerse öldürmeyin diye bir ayet geliyor. Bu ayetler birbiriyle çelişiyor görünüyor bağlamdan kopardığınızda. Cübbeli Ahmet bu ayetleri şöyle yorumluyor, müslümanlar azınlıkta olduğunda, avrupadaki gibi, leküm diniküm veliyedin diyecekler kendilerini kurtarmak için. Fakat güç kazandıklarında diğer hüküm geçerli olacak. Hadislerde de birbirini iptal eden hükümler var bunun gibi. Bunun için hangisi daha sonra söylenmiş ve hangi bağlamda söylenmiş bunları araştırmak lazım.

  10. Caner Taslaman felsefeyi ortaçağdan takip ediyor ama onu da yarım yamalak takip ediyor. Tanrının zaman dışı olması ancak hareketsiz olmasıyla mümkündür. Hareket etmeyen hareket ettirici kavramını Aristo ortaya attı. Tanrı varsa ve ezeliyse bunun böyle olması gerektiği azıcık kafası çalışan biri için apaçık ortadadır. Tanrının evreni sonradan yaratması, tanrının hareketli olduğunu, dolayısıyla zamana tabi olduğunu ve ezeli olamayacağını gösterir. Ezeli ve hareketsiz bir tanrı için de irade, kitap gönderme, cehennemde yakma gibi şeyler söz konusu değildir. Farabi ve İbni Sina bu tanrı modelini savunmuştur ve zamanının mollaları tarafından zındık, kafir vs ilan edilmişlerdir.

  11. İlk iletide bahsedilen ve Caner Taslaman'ın sürekli dile getirdiği şu safsataya da bir açıklık getireyim. Evrenin ezeli olduğu fikri sadece materyalistlere ait bir fikir değildir, zaten doğru dürüst materyalist metafizikçi yoktur. Platondan başlayıp Spinoza'ya kadar hemen hemen tüm metafizikçiler, bunlara Farabi, İbni Sina, İbni Rüşd dahildir, evrenin ezeli olduğunu söylemiştir. Tanrının ezeli ve evrenin sonradan yaratılmış olduğunu iddia eden benim bildiğim hiçbir filozof yok. Çünkü bunu hiçbir şekilde mantığa oturtamazsınız. Caner Taslamana bu iş nasıl oluyor diye sorarsanız size çeşitli analojiler verir. Ayda bir buzdolabı bulsak onu birinin oraya koyduğunu biliriz vesaire. Kendisi de bunu açıklayamaz, çünkü açıklaması mümkün değildir, akla ve mantığa terstir.

  12. Caner Taslaman safsatalarını kendilerine doktrin edinen bir güruh çıktı son zamanlarda. Size Caner Taslaman hakkında biraz bilgi vereyim. Kendisi sosyoloji okumuş, ilahiyat fakültesinde doktora yapmış. Ne hikmetse felsefe bölümünde doçent olmuş, alanı din ve bilim ilişkisiymiş. İnternetteki çoğu videosunu izlemiş, makalelerini okumuş, bizzat kendisinden ders de almış biri olarak fikrim şu ki bu adamın felsefe ve bilim konusunda bilgisi genel kültür düzeyindedir. Söylediği her söz yazdığı her makale hıristiyan yaratılışçılardan araklanmıştır. Bu metodolojik natüralizm-ontolojik natürülazim safsatasının nasıl çıktığını ve neden zırvadan ibaret olduğunu hocamız çok güzel açıklıyor şu videoda:

  13. öncelikle bir şeyi belirtmekte fayda var...

    erkekler sex için aldatırlar genelde..hani camdan bir kadın çağırsa 10 erkekten 8 i koşa koşa gider..

    kadını önceden tanıma hatta ismini bilme gereği bile yoktur..önemli olan o an o kadınla sex yapma dürtüsüdür..

    fahişelik tarihin bu yüzden en eski mesleğidir....

    kadınlar ise genel olarak sex için aldatmazlar...kadının aldatması için duygusal bir yakınlık kurması gerekir hoşlanması tanıması güvenmesi gerekir..sevgilisinden kocasından yeteri kadar ilgi beğeni görmeyen kadın bu duyguyu tatmin içerisine girer ...

    erkek sex bittikten sonra kadını bir daha görmesede bunu önemsemez...

    yani demem o ki erkekler içlerindeki üreme duygusunun esiridir coğu kez ...kadınlar ise önce duygusal sonra fiziksel olarak aldatır

    erkeğin aldatması kadının aldatmasına nazaran sanki biraz daha masumdur...

    Bunu sanalda ve gerçekte söyleyen onlarca kişiye rastladım, hepsi de erkekti.

    Bir tane kadın da çıkıp bunu doğrulamadı. Bunu söyleyen erkeklerdeki "kadınları kendilerinden bile iyi çözdüm" özgüveninin kaynağı ne ola ki?

  14. allahın varlığı yüzde yüz değil ama yokluğuda yüzde yüz değil siz bize hak vermediğiniz kadar kendinizde haksızsınız asla allahın yokluğuna dair somut kanıtınız olmayacak ve reddeddiğiniz şey olmasa reddedemezdiniz :) bilimle yaklaşılmıyo felsefeyle yaklaşılmıyor öylesine âmâsınızki

    ayrıca kardeşim haklı ateistler haklıysa kaybedek birşeyimiz yok biz haklıysak ateistlerin kaybedecekleri çok şey bizim ise kazanacağımız çok şey var iki durumdada eer akıllı insaız biz diyorsunuz olasılıklar ortada her iki durumdada sizle bizi kıyaslayın <_<

    Hindular haklıysa ne olacak?

  15. Ara forumlara ait fosiller yok.

    Fosilleri bulmadan ara formların olup olmadığını bilemezsin.

    Bir teoriye göre türleşme aniden oluyor ve birkaç ara forum fosilleşemiyor.

    Senin bildiğin türleşme süreci yanlış yani.. Yüzbinlerce yıl almıyor. Ne kadar aldığı da belli değil zaten.

    Bütün bilinen bir türe ait fosiller aniden ortaya çıkıyor.

    Darwin ara formların olmamasını fosil kayıtlarının mükemmel olmaması ile açıklıyor. Ama bu yanlış bir açıklama.

    Fosil kayıtları mükemmel de olsa, ara formlar yok..

    Bu ara form diye tutturduğun şey ne anlamadım ki?

    Darwin insanlarla maymunların ortak atadan geldiklerini söyledi ama fosil namına bir şey yoktu elinde.

    Darwinden sonra insan türünü maymunlara bağlayan yüzlerce fosil bulundu.

    Hala çok boşluk var elbette çünkü boşluk olmaması için onbinlerce fosile ihtiyacınız var.

    Ayrıca türleşmenin aniden olduğunu iddia eden teori aynı tür içindeki farklılıkları açıklamaz.

    Bir midilli ile bir arap atı neden farklıdır? Farklılaşmışlarsa neden türleşmemişlerdir?

    Bir çinli bir zenciden neden bu kadar farklıdır? Doğadaki pek çok tür nasıl hala melez ırk üretebilmektedir?

    At ile eşek nasıl çiftleşebiliyor? Tüm bunlar türleşmenin uzun bir süreç olduğunu gösterir.

  16. Öğrenememişsin. Biraz daha oku.. Çok popüler bir teoridir.

    Öğremediğin halde tanımını doğru yapıyorsun.

    Türler uzun süre değişmeden kalıyorlar ve onlardan kısa bir süre içinde yeni türler çıkıyor.

    Bu Gould ve Eldrige'in sansasyon yaratan ve fosil kayıtları ile mükemmel bir şekilde uyuşan teorisidir.

    Popüler olmadığını kim söylüyor? Sen mi?

    Bu teori ara formların olmasını gerektirmiyor ve yapılan paleontolojik bulgularla mükemmel bağdaşıyor.

    Ara formların olmasını gerektirmiyor değil, ara formlar kısa bir süre var olduğu için fosil kayıtlarında istatistiksel olarak çok daha az bulunuyor diyor.

    Ara form dediği evrimin hızlandığı yerler olsa gerek. A türü ile B türü arasında ara form bulsan ara formla B türü arasında başka bir ara form daha bulmak gerekir. Bulunan her fosil zaten diğer iki türün ara formudur.

  17. Punctuated equilibrium !

    Ne bildiğini bilmiyorum. Bildiklerini unut önce..

    Ancak o zaman öğrenebilirsin.

    Senin dediğin gibi ani bir türleşme olduğunu iddia etmiyor. Türler uzun süre durağan olup kısa bir süre içinde türleşiyorlar diyor. Ayrıca pek popüler bir teori de değil. Eğer tutarsa adnancılar çok ekmek yer bu teoriden.

    Dawkins contends that the theory "does not deserve a particularly large measure of publicity".

    In his book Darwin's Dangerous Idea, philosopher Daniel Dennett is especially critical of Gould's presentation of punctuated equilibrium. Dennett argues that Gould alternated between revolutionary and conservative claims about the theory, and that each time Gould made a revolutionary statement—or appeared to do so—he was criticized, and thus retreated to a traditional neo-Darwinian position.

  18. Bu arada farkeden oldumu ama benim farkedebildiğim son 1,5 yıllık aktif kişi rekoru 700'lerdeydi bugünlede tavan yaptı.Hemde öyle böyle değil.

    1.931Ayni andaki aktif kişi rekorumuz

    Bu olay bence hiç normal değil. Bir süredir ne zaman baksam 500+ misafir görüyorum ve görüntülenme sayım kısa sürede çok hızlı arttı. Bence üyelerin profiline girip eski mesajları tek tek okuyorlar ve dava açacak malzeme arıyorlar. Veyahut fişleme amacıyla yapılıyor olabilir. Bu adnancıların işi olabilir ama o kadar büyük bir cemaat değiller, geriye diğer cemaat kalıyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...