Jump to content

Bilge Atun Uguk

Üyeliğini Sildirmiş Kullanıcı
  • İçerik sayısı

    702
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Bilge Atun Uguk kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Dürüstlüğü öğretsene mamosta...

    Senin için zor bir kavram. Baksana daha okuduğunu bile anlamayıp kafandakileri kişilere mal ediyorsun. Tabi dürüst olamama sebeplerini bu başlıkta açmak istemiyorum, umarım ne demek istediğimi anlamışsındır.

    Sen önce öneriye karşın, düşünceni yaz. Dikkat edersen konuya kendimde dahil olmak üzere yazdım. Modlar okudukları mesajlardan forum kalitesini düşüren üyelere TD 'de olduğu gibi Denetim statüsü verirler, üyenin attığı mesajlar ona göre yayınlanır.Üye kendini düzeltirse denetimide kalkar.

    Geyiği bırak öneriyle ilgilen.

  2. Mesela böyle iletileri mi

    Hallac seni uzun süredir tanırım fakat sana şunu söylemeliyimki asla dürüst bir insan olamayacaksın.

    Mesela böyle bir iletimi yazacağına onu yazmamdaki nedenleri düşünmeliydin.Fakat senide anlıyorum, düşünmek zor iş.O yüzden herkes düşünemiyor.

    Ha birde geriye sar bakalım Goldwinle olan yazışmalarımıda buraya al.Değerlendirelim.

  3. Farklı bir değerlendirme. Liberaller de bunu söylüyor zaman zaman. Sen de kapitalizmin uygulanmadığını söylüyorsun.

    Ama yanıldığını düşünüyorum. Gayet iyi biçimde uygulanmakta kapitalizm. Daha da etkili uygulanabilir kuşkusuz. Ama bunlar sonucu değiştirmeyecek. Varılacak nokta az çok belli, ne kadar etkili uygulanırsa o noktaya o kadar çabuk varılacak mesele o. O noktadan sonra ise pek geri dönüş olmayacak. O noktaya giderek yaklaşıyoruz. Tabii kesin ne zaman oraya varılır bilemiyorum.

    Öncelikle ekonomi politiklerinde kullanılan araçlar bellidir.Bu günkü şartlarda Kapitalizmi marksist bakış açısıyla değerlendirisen emek-sermaye arasındaki kavga olarak nitelendirisin ve uygulanıyor dersin.

    Bu konuyu en iyi anlamanın yönü , Felsefeler ile siyasi tarihi yanyana koyup okumaktır.Öne çıkarılan her felsefenin arkasında devletler görünür.Fransız devrimiyle başlayan Ulusallaşma sanıldığı gibi etnik kimlikler üzerine inşaa değildir.Fransız devrimi sonucunda para standardı Altın'a bağlanmış ve gerçek kapitalizm uygulanmaya konulmuştur.Ekonomide yaratılan her değerin gerek emek gerekse sermaye tarafında bir karşılığı vardır.Sistem bir bir sıfıra sıfır oyunudur. Birisinin kazanması için birisinin kaybetmesi gerekmektedir.Uzun dönemde ise Marksın söylediği etkiler ortaya çıksada kapitalizm bunu aşmıştır.

    Ta ki , altın para standardın vazgeçinceye kadar Ulus devletler vardır.Ulus devlet demekte budur zaten.Etnik milliyetçilik üzerine yapılan ulus devlet tanımları sadece beyin uyuşturmak üzere yapılır. Her politikanın altında çıkar yatar.

    Altın para standardının süreç içerisinde bir takım kişiler tarafından yıkılmasıyla, emek ve sermayenin üretim cephesinde değeri sıfıra indirgenmiş. Ayrıcalıklı bir takım kişiler gerek emek gerekse sermaye cephesini istediği gibi kullanma şansına sahip olmuştur.

    Bunun en somut örneği , Henry Ford' un bu kişilere duyduğu öfke sonucunda yazmış olduğu bir makale sonrasında üzerine oynanan oyunlarla iflas noktasına kadar getirilmiş, ve özür dilemiştir.

    Bugün hafızalardan silinmeyen 2001 krizi örneği vardır.2001 krizinde durum bellidir.Sabit kur sisteminde ilerleyen bir Türkiye varken , bir takım kişilerin parasını bize göre sebepsiz yere çekmesi ile likidite krizine sokulmuş , ekonomiyi yönetenler bilinçli veya bilinçsiz para basmaktan korkmuş ve TC krize girmiştir.

    2001 krizi oldukça ironiktir , ve Ulus devletinin yıkılışının bir kez daha ilanıdır.

    2001 krizi sonrası sabit kur rejiminden dalgalı kur rejimine geçilerek ülke karşılıksız olarak para basanların egemenliği altına girmiştir.TC ye getirilen paranın bir karşılığı yoktur.Fakat TC için karşılığı faiz ve insanların geleceğini ipotek alan vergidir.Bu noktada hem sanayiciyi hemde emek kesimini egemenliğiniz altına alırsınız.

    Bunada kapitalizm demek pek doğru olmaz.Çünkü oertada ne emek cephesi nede sermaye cephesinin cebinde para kalmıştır.

  4. İleriye doğru bir hamle olarak görmüyorum değişimi. Ama sadece tesadüflerin de etkisi değil. Yani insanların vereceği kararlar da önemli. Bence kapitalizm giderek çıkmaz yollara sapmaya başladı ve bir süre içinde gezegeni ve insanları da perişan ederek sonlanacak. O zaman insanlar kapitalizmin işe yaramadığını anlayabilir. Ama anlayamayabilir de tabii.

    Ben altın standardından vazgeçildiği anda kapitalizm uygulamasının olduğunu düşünmüyorum. Kapitalizm adı altında sembolleştirilmiş ekonomik politikaları uygulanıyor.

    Burdaki asıl ironi, altın para standardından vageçilmesiyle ulus evlet modellerininde sadece kağıt üzerinde kaldığı noktası.Ekonomik kararlarınızı bir avuç insan alıyor ve aldıkları kararın bir karşılığının olması söz konusu değil.

    Bu modern dünyanın kölelik sistemidir.İşte kendine Solcu diyen kişilerin anlayamadığı noktada budur. Ulus devlet ülke sınırlarındaki insanların hayat standardı ve geleceklerinin ipotek altına alınmaması için gereklidir.

  5. Değişmeyen temel değerler nedir mesela? Değer dediğin şeyi yaratan ve kurgulayan bizzat insan ise nasıl değişmeyecek? Pekii değerlerle gelenek arasındaki ilişki nedir? Geleneğin gelecek kuşaklara aktarım yolları noktasındaki belirleyici öğeler nelerdir?

    Şimdi değişmeyen temel değerler ne diye sorarsan , bu soruyu homojen olarak dünya üzerindeki tüm insanlara mal edemezsin.

    Genel anlamıyla nedir diye sorulursa , fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sevgi ve aidiyet, saygı ve kendini geliştirmeyi en temel değerler olarak yazabiliriz.

    Burda sorun temel gereksinmelere bakış açılarının her toplumda önem derecesinin farklı olmasıdır. Örneğin Devlet Türkler için kutsaldır.Bir başkası içinse önemli olmayabilir.tarihteki hiç bir sıçrama Türkler için devletin anlamını değiştirmez.

    Türkler için Ailede çok önemli bir kavramdır.Bu konuda Engels ve Marksın tarihsel hataları vardır. Kendi dönemlerindeki yazmış oldukları kitaplarda kaynakça yetersizliğinden tüm sıçramaları tüm insanlığa mal eder ki , bu tamamen dünya tarihiyle uyuşmayacak bilgilerdir.

  6. Alan Dundes'in bugün Folklor disiplininin temeli olan halk tanımını biliyor musun? Halkbilimi de neymiş :D Araştır bakalım ne bulacaksın :)

    Kalifornia'dan dünyaya Judaist bakış pek hoşuma gitmiyor.Şimdi sen bu vatandaşı okumayla olmayan bir tarihi bilimsel yapacağınımı iddia ediyorsun.

  7. Sistemler de değişiyor. Rusya devrimi neydi? Çar'ın idam edilmesi, Fransız devrimi. Sen görememiş olabilirsin. Ya da bunlar hep vardı diyebilirsin. Ama bunlar demokrasi, insanların yönetime katılması, kralın, sultanın otoritesinin sorgulanması, kilisenin sorgulanması, laiklik düşüncesi neydi? Avrupa'da krallar eskisi kadar güçlü değil artık. Çünkü sistem üç yüz yıl önce olduğu gibi değil. Kilise eskisi kadar etkili değil Avrupa'da çünkü laiklik düşüncesi var. Yani sistem beş bin yıl öncesi ile aynı değil. Türkiye bile değişti. Mustafa Kemal'ın saltanat ve hilafeti kaldırılması, cumhuriyetin ilanı vb neydi?Bunlar değişimdir. Sistem değişimidir. Kadınlara oy hakkı verilmesi, kadın erkek eşitliği, şerri hukuktan laik hukuka geçiş vs.

    Jimmy Carterin Ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski 1981'de şöyle der ; " Tarih , komplodan çok kaosun ürünüdür " tesadüfi tarih görüşü yukarıda belirtmiş olduğun Çar idamı, Fr. devrimi ve diğer olaylar detaylı olarak incelendiği zaman tesadüf değil, tam tersine titizlikle planlanmış olaylar olduğu görülür.

    Yukarıda yazmış olduğun tüm şeyler Roma'da mevcuttur zaten.Demekki dünya gelişmişlikten geriye gitmiş sonra tekrar sıçramıştır.Fakat burda Marksist ve Anarşistler , Deterministler gibi bunları bir yasaya bağlayarak, değişimi zorunlu ve sadece ileri doğru yapılan bir hamle olarak görür.

    İnsana ait temek değerler asla değişmez.Değişen sadece bağımsız değişkenlerdir.Bağımsız değişkenlerin değişmesi İnsana ait hiç bir yaşamsal bakış açısını değiştirmez. İnsanın değişen her şarttaki bakış açısı " Haz ve elem " dir.

  8. Sosyalizm öğretisinde, hayatın çok kötü bir şekilde olumsuzlanması, kötü bir şekilde gizlidir. Böyle bir düşünceyi nihai olarak düşünenler, kusurlu doğmuş insanlar ya da ırklar olmalıdır.

    --------------

    --------------

    Sosyalistler, anarşistler, nihilistler varlıklarını başka birini suçlayabilecekleri bir şeyde buldukları nispette , Hristiyanlığa yakındırlar. Zira, Hristiyan da kendi hastalığından, marazlı bünyesinden birini sorumlu tutarak buna daha iyi tahammül edeceğine inanır. İntikam ve kin içgüdüsü her iki durumda da tahammül vesilesi, varlığı koruma içgüdüsü olarak görünüyor.

    Nietzsche.

  9. Değişen ne mi? Zaman herşeyi değiştirir. İstesek de, istemesek de. Aslında değişen ne değil? Değişmeyen ne olmalı soru? Bugün ile yarının aynı olacağını kim söyleyebilir?

    Değişim hayatın kendisidir. İnsanların, sistemlerin ölmesi, türlerin yok olması, yeni türlerin oluşması değişimin sonuçlarıdır.

    Ben son beş bin yıldır değişen bir şey görmedim. Hayatın kendisinin değişmesi şu ana kadar insan bağlı bir olay değildir. Sistemlerde hala aynıdır. Varsa değişen bir sistem bilgilendirirseniz seviniriz. Değişen sadece yaşa bağlı hayata bakıştır.

×
×
  • Yeni Oluştur...