Jump to content

teflon

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    3.428
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne teflon kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Çok üzücü.

     

    Bu saatten sonra kapatmayın desek de,  hepimiz birden moderatörlüğü kabul etsek de değişecek bir şey olacağını zannetmiyorum.

     

    Yalnız bu forumun ismi de bir simge, kendi çapında bir markaydı: "Ateistforum".. Bu bağlamda dahi gidişi ya da inaktif oluşu çok talihsiz. Düşünce Dünyası vb. alternatiflerin bu bakımdan bile bir dezavantajı var.

     

    Ateizme dair halen yazacak çok şey var, önceki yazılanları tekrar etmek de bunlardan biri. Bizim halkımız okumuyor ki, önyargıları ile bezenmiş cahil cesareti ile sorduğu sorulara cevap bekliyor. Verilemeyeceğini zannederek. Bu işin raconu bu olmuş ne yazık ki.. Aynı nedenden ötürü arşivi de okumayacaklar. Ama belki cevap verecek kimsenin olmaması arşive daha çok yönlendirebilir kim bilir.

     

    Kaldı ki aslen internet ve sosyal medyada bu konuda tam da fırtınanın estiği bir dönemdeyiz. Kırmızı Asa'lar, bilmem ne perili köşkleri, son limanları videoları vb.. Yani internette sağlam bir cephe olmasının tam da zamanı. Dananın kuyruğu tam da bu arada, yavaş yavaş kopuyor çünkü. O geçmişin ateş gibi kullanıcıları hele mevcut olsa bir de.. 2008-2010 yılı arasındaki kadro şimdi nerededir, ne yapar, güncel düşünceleri nelerdir hep merak ederim. Neyse..

     

    Forumdaki trafiğin azalışının nedenlerinde biri de aslında non-tesitlerden çok, teistlerin yazmayı bırakmış olması. Biraz mürekkep yalamış izan sahibi olanlar, olup da buraya gelip kozlarını paylaşmak isteyenler, artık matbu teist argümanlarının işe yaramadığını gördü, kalan kör cahil kısmın ise yazmak-okumak gibi bir derdi yok. sosyal medyada Leyla gibi gezenler onlar ağırlıkta. 

     

    Veda etmeden önce son bir önerim olacak:

     

    Ateist Forum'un kapanış bildiriminin içerisine Düşünce Dünyası'ndaki foruma yönlendirecek bir ibare eklense iyi olur diye düşünüyorum .Hani burası kapanıyor ama, Düşünce Dünyası'ndaki alternatif forum aktiftir vb. gibisinden. Düşünce dünyası linki de daha ön plana çıkarılıp, direk foruma yönlendirebilir. Forumun sütlü kahve teması da beni pek açmadı bu arada şahsi görüşüm tabii..

     

    Bu arada forumdan ayrılanlar(!) kısmı çok ilginç, şaşırtıcı ve düşündürücü. Acaba ne oldu ki diyesi geliyor insanın..!

    ...........................

     

     

    ..O zaman Hoşça kal Ateistforum! Yıllar boyu bana çok şey kattın. Emeği geçen herkese, tüm forumdaşlara ve ayrıca özellikle moderatörlere tüm emekleri için teşekkür ederim. İsmi bende olan kullanıcıların hepsini özleyeceğim. Hacı'nın bilim forumuyla da kimse elleşmez, huzur içinde durur artık.?

  2. 3 hours ago, rahip said:

    Tamam işte zaten iyi şeyler yap diye tehdit ediyor insanları. Sırf korktuğun halde ve içine sinmeden ahlaklı olursan bu dediklerin geçerli. Yani sen bir ateist olarak inanmadığın halde korkudan ahlaklı olursan senin dediğin geçerli olur. Bunu inan biri için söyleyemezsin ki. Ben korktuğum için ahlak kurallarını benimsemiyorum iyi biri olmak için benimsiyorum ve vicdanıma uyuyor. Sen inançlı olmayan kafanda kurguladığın şeyleri düşünüyorsun ama inan bizler senin düşündüğün gibi bir dayatmaya göre yaşamıyoruz hayatımızı. 

     

     

     

    Tamam işte zaten şu, bu.. ..Sürekli geri vites sürekli tornistan..:)

     

    "Ben korktuğum için ahlak kurallarını benimsemiyorum iyi biri olmak için benimsiyorum ve vicdanıma uyuyor." Seküler ahlaktan ne farkı var bunun? Hele hele vicdanınla eşleştiği müddetçe?

     

    Allah iyi şeyler yap diye "tehdit" ediyor. Trajikomik bir cümle, insansı bir tanrı. Bu durumda dahi insandan farklı yaptığı ne var? Daha iyinin neden iyi olduğunu ya da aksini dahi açıklayamıyor. Sorunca dut yemiş bülbüle dönüyorsunuz.

     

    Ama ibret olsun, bundan sonra desturla alırsın ahlak kelimesini ağzına.

  3. On 29.08.2021 at 04:01, rahip said:

    Sen ne yapıyordun o zamanlar uzay mekiği ile marsa falan mı gidiyordun. O çağın insanı o şekilde yaşıyormuş diyorum. Bunun neresinde ne var bre gafil ve cahil. Bundan sen ne çıkardın ne anladında bunları yazdın.

    Boş yapma eğer ahlaklıysan bunda dinlerin çok büyük payı var.

    Eski zamandaki insanlar bunlara atalarında dahil şimdiki bilgilere sahip değildi. Şimdiki zamandaki bilgi ile o zamandaki bilgi aynı değil diyorum. Martaval okuyup boş yapıyorsun. Bunu yazmakla ahlaksızlığı nasıl bir araya getirdin. Mallıkta çığır açıyorsunuz. Her seferinde daha çok şaşırtmayı başarıyorsunuz beni.

     

    O çağın insanı o şekilde yaşıyorsa o çağın ahlakı o demektir. Sen de buna göre bükülmüş kitap için ne var bre diyorsan eğer, "her çağın ahlakına" edilgen kitabı olağan ve normal kabul ediyorsun demektir. Genel geçer olanı değil. Nasıl yapacan ki aksini, o vakit küfre düşmen, kitabı çöpe atman gerek!

     

    Yani kıvırdıkça kıvırıyor, önceki söylediklerini sürekli tekzip ediyorsun. Toplumların kabul ve buna bağlı olan normlarının sürekli değiştiğini, normal olanın da buna göre evrildiğini zaten kabul ediyorsun. Asıl nokta ise ahlakın değişmesi de değil, dinin de buna göre bükülmesi: Genel geçer ahlakı verdiği söylenen tanrısal bir din, bir metin nasıl oluyor da çağlara göre değişiyor, değişmek, bükülmek zorunda kalıyor? Tanrısal metin nasıl oluyor da indiği çağdaki ahlaki çeperinin az ötesinden fazla bir mesafede duramıyor? Farkındasın değil mi, senin kitabının ana kalıbı, 1400 sene öncesinin norm ve ahlakı! Tanrıya bak sen hele, bir anda pat diye kaldırmaya kadir değil..! Ahlak değil fırıldak mübarek.

     

    Eğer yok, şimdiki ile uyumlu diyorsan -ki değil, ayet bükücüleriniz vasıtası ile bunu biliyoruz- o vakit o çağa hitap edemiyor demektir. Eğer o çağa uyuyorsa bu çağ için geçmiş olsun demektir. Bilgi şeklinde saçma bir bahane uydurmuşsun ama, şimdiki zamandaki vicdanla o zamandaki vicdan da mı aynı değil peki?!

     

    Normal tekse eğer o zamanı bu zamanı olmaz, bir tane normal olur, kitapta da o yazar!

     

    On 29.08.2021 at 04:01, rahip said:

    Hayatınız çarpıtma üzerine cevap vermeye değecek kayde değer bir şey yazmamışsın ama şu kadarını yazayım.

    Aklın ve vicdanın normal çalışmıyorsa ve temel alacağın bir ahlakında yoksa senden her bok yemen bekelenebilir. Bizde sizlere bunu anlatmaya çalışıyoruz başından beri bireysel ahlak diye bir şey olmaz. Senin için kötü olan bir  şey diğer biri için iyi olabilir. Diyelim ki sen diyorsun bu benim ahlakım bunun dışına çıkma bende derim ki banane senin ahlakından vicdanından aklından. Senin için iyi olan bir başkası için iyi olmak zorunda olmaz. Anlatmak istiyorum bazı şeyleri ama onu anlayacak emmareyi göremiyorum.

     

    Bireysel olarak iyi kötü de yoktur. Sadece eğilimler ve davranış kalıpları vardır. İyi kötü toplumla, iki ve daha fazla kişiyle birlikte ortaya çıkar, anlam kazanır, kavramlaşır. Evet bireysel olarak birisinin olumladığını diğeri kabul etmez, zorunda da olmaz ama işte doğal seçilim grup, sürü ve toplum üzerinden birkaç milyar yılda o bütün bir davranış kalıplarını, iyi-kötüleri determine eder, süzgeçten geçirir, tesbih gibi ipe dizer, mum gibi hem de "zorunda" yapar. Milyar yıl sonra nurtopu gibi bir "ortak öznelliğin" olur. Yalın, gerçek, somut, seküler ahlak işte budur.

     

    İşin özeti:

     

    Gerçek, somut, seküler ahlak:

     

    Toplumun olduğu yerde ahlak, ahlakın olduğu yerde toplum vardır. Ahlaksız bir toplum ya da toplumun olmadığı yerde kendi başına bir ahlak kavramı yoktur. Formül budur ve bu denkleme aksi durum hiçbir surette gösterilemez.

     

    Masalsı, uydurma, sözde ve sahte ahlak:

     

    Bir davranışı sadece bir listede öyle yazdığı, onun için ödül vadettiği veyahut tersi için cezai yaptırım olması nedeniyle o şekilde ifa ediyorsanız eğer kusura bakmayın ama siz çıkar adına hareket eden liste uşakları olarak tanrının fino köpeklerinden başkası değilsiniz. Bu ahlak değildir. Siz çıkarcı fino köpekliğini ahlak zannediyorsunuz. Velhasılı asıl ahlak(sız)lar sizlersiniz. Din olmadan içi boş bir kabuk, koca bir sıfır, bir hiçsiniz! 

     

    Bunu örf adet de kurtarmaz. Örf ve adet ve nereden geldi? Dinden mi? Onun belirleyicisi de ahlak ya da zaten en başta da din olduğuna için sana göre dinin üzerinde olamaz çünkü. O vakit senin başın sonun din. Peki o olmasa sokakta gördüğün yavru bir kedinin üzerine basıp basmamanın iyi mi kötü mü olduğuna karar veremeyecek kadar içi boş bir mal mısın? Ya da karşına gelen senden güçsüz bir insana zarar verip vermemenin? Hem akıl ve vicdanın normal çalışmıyorsa herhangi bir ahlakı nasıl temel alacaksın üstün zeka?!

     

    Cevap vermen gereken ama sürekli kaçındığın nihai ve belki de en mühim soru ise şu: 

     

    Allah bir şeye iyi dediği için mi o şey iyidir, yoksa iyi olduğu için mi Allah öyle demiş, onu seçmiştir? 

     

    Daha da kaçma, cevap yaz. Bakalım senin dinsel ahlakın ne kadar temelli? Bu allah iyi ve kötüyü, ahlakı nasıl temellendiriyor? Şu haliyle verdiği bir listeden ötesi değil çünkü. Onu nenem de yapar.

  4. 3 hours ago, Ignostik kahin said:

     

    Bana yaratilmadigini goreceli olarak kanitlarmisin?

     

     

    Termodinamiğin 1. Kanunu ve Kuantum Fiziği: Heisenberg'in Belirsizlik İlkesi. Buna kaos Teorisi ve hesaplanamazlık da eklenebilir plase olarak.

     

    Buna göre ne mutlak yokluk ne de durağanlık mümkün. Yani mümkünsüz. Buna göre var olan, ya da potansiyel hep vardı ve deviniyordu. Buna, bu verilere, bu çerçeveye göre yaratmak hatta ilk hareket mümkünsüz. Çünkü yaratmak "yoktan" olagetirmeyi gerektirir. Harekete geçirmek ise "hareketsiz" olanı. Bu ikisi de yok ve olamaz.

     

    Bu çerçevenin dışı dersen eğer, düşünmeyi de bırakman gerekir. Yani düşünmeye başlayabildiğin andan itibaren netice bu.

  5. @nogodbutAllah

     

    Gözdeki kusuru hasıraltı edecem diye bize evrimi, doğal seçilimi anlatmışsın yine.

     

    Kimse gözde kör nokta vardır, aman da insanlar o yüzden büyük acılar çekiyor, yok efendim yok olmanın eşiğine geldi o yüzden bu bir noksandır eksikliktir demiyor. Bu işin kıstasını iş görebilirlik olarak almıyor. Kendi kendine savunabilecek zemini ancak burada bulmuşsun sanırım. Zira iş görebilirlik, fonksiyonellik tam da evrimin, doğal seçilimin, yani kör saatçinin işi. O göz bir şekilde iş göremeseydi bugünlere gelemezdik zaten. Ya da bugünlere geldiğimize göre bir şekilde iş görüyor demektir. Doğal seçilimin temel prensibi de budur zaten. Eldeki malzemeden çorbayı yapmak. Çorba olması, besin değeri olması, avantaj sağlaması yeterli. Mükemmel, eksiksiz olmasına gerek yok. Çorbasızlıktan iyi olsun yeter.

     

    4 küsür milyar yıllık evrimin, elenme ve şeçilme işlemi süreci sonrasında oluşmuş bir mekanizmanın zaten belirli bir oranın üzerinde handikap barındıramayacağını kafanız alamıyor bir türlü. Mesele onun dört dörtlük olup olmadığı. Daha iyisinin olup olamayacağı. Bir mühendislik garabeti barındırıp barındırmadığı. Zira mühendisi herhangi bir tasarımdan, tanrıyı ise zorunlu olarak ancak eksiksiz, mükemmel bir tasarımdan çıkarabilirsiniz.

     

    Bu gördüğümüz tam da doğal seçilimin işi, tam da onun tarzına uygun her ne hikmetse ama, mesele sınırsız, kısıtsız bir mühendisin bu işi nasıl yapacağı kısmında düğümleniyor.

     

    Kusur, eksiklik, noksanlık nedir; neye göre tanımlanır?

     

    O gözün kabloları bir mühendislik garabeti şeklinde tersten bağlanmayabilir miydi? Bir tanrı için evet. Belki sıradan bir mühendis ya da evrim için ise bu örnekte demek ki hayır. Gözümüzde optik sinirlerin beyne bağlandı yerde retina olamaması sebebiyle kör nokta var mı? Evet. Resmin tamamını görebiliyor muyuz? Hayır. peki bu iş kör noktasız, ters kablosuz, resmin "tamamını" görebilecek bir şekilde de yapılabilir miydi? Bir tanrı için evet. 

     

    Ama öyle değil. Bitti. Referansınız mükemmellik ve eksiksizlikse eğer, evet göz buz gibi de kusurludur. Kafanızı kuma istediğiniz kadar gömüp tanrı adına avukatlık yaparak atıp tutsanız da, bu iş böyle.

     

    Ahtapotun gözü ise homolog evrime en güzel örnek ve onun kanıtlarından biri. Yine cuk oturuyor her ne hikmetse evrime. Hayır bu tanrı dediğin daha ilkel bir gözde sözde başarmış da bu meseleyi, iş daha komplike bir versiyonuna gelince mi şapa oturup çıkmaza girince tersten bağlamış? Aynı anda hem bizim gibi bir görme şekline sahip olan, fakat yeri gelince farklı ren tayfına veyahut kızılötesi, morötesi falan görüşe geçiş yapabilen, yani tüm bir tayfı istediği şekilde değiştirerek görebilen bir göz yapamamış mı mesela, onu bilmiyor mu? Böyle tercihli de görebilsek daha iyi ve faydalı olmaz mıydı? Bence muhteşem olurdu. Ama olamamış işte.

     

    Bir insana 3-4 milyar yıl ver bugünden itibaren göz tasarımı için, bak bakalım ne oluyor..? İleri geri sarma, her tip görme şekli içerisinde switch imkanı, kablosuz bağlanma özelliği falan bile kor içine ihtimal. Portatif falan.. 

     

     

  6. On 23.08.2021 at 05:08, rahip said:

    Forumda tonla konu var sen açıp okumadın o zaman. Tutarlı bir açıklama göremedim okuduklarım arasında. Sizin ahlakı temellendirme de dayanağınız yok çünkü. 

     

    Okumak değil, çoğunun içine ben de yazdım zaten. Tutarlı açıklama görememen de hikaye. Eğer öyle olsaydı, tutar o açıklamaların neresinin tutarsız olduğunu yazardın. Geçiyoruz.

     

    On 23.08.2021 at 05:08, rahip said:

    Siz eğer doğa tarafından tesadüfen oluştuysanız o zaman bana mantıklı bir ahlak açıklaması yapamazsınız. Sen ile eşek yada sinek aynı maddeden oluşuyorken neden sen ahlaklı oluyorsun da eşek ahlaklı olmuyor bunları bir düşün. Evrim sana ahlaklı olmayı yükledi mi yada toplumdan korkup mu ahlaklı oluyorsun nedir. 

     

    Bu yazdıkların da neresinden tutsan elinde kalır. Yapsak ne olur yapmasak ne olur? Gerçek tesadüfse eğer, bu ahlakın mantıklı bir açıklaması olsa da olmasa da değişmez. Çünkü gerçek senin insani öznel kavramların üzerinden belirlenemez. Gerçeği kendine göre bükemez, ona şirk koşamazsın. Gerçek, senin ahlak dediğin kavramla uyumlu olmak zorunda değil. Nerenden uydurdun bunu, seni kim kandırdı?

     

    Doğa tarafından “önceden bir amaç güdülmeksizin” bağlamında tesadüfen oluştuk evet. Ama buna bağlı olarak ahlakın mantıklı bir açıklamasının olması ya da olmaması, ortaya koyduğumuz o gerçekliğin doğruluk değerini belirlemez ki..? Gerçek gerçektir. Ahlaktan falan bağımsızdır. Ahlak ise dolaylı ve zemini (doğal seçilimle)gayet tutarlı da olsa, en sonunda insan uydurması, onun anlamlandırdığı “dinamik” bir kavramdır. Ahlak, gerçeğin alt kümesidir. Gerçek, ahlakın değil. Tipik erekselci at gözlüklü dinci yaklaşımıdır bu seninki.  

     

    Eşek ve sinekle bizi kıyaslayarak ise noksanlığını daha da ele vermişsin. Sineğin ya da eşeğin bizimkine benzer bir neo-korteksi, üst beyni var mı? Düşündüğünün üzerine düşünebiliyor, kendi kendinin farkında mı? Bir iç görüsü var mı? Nedir “Homo Sapiens Sapiens” ? Düşündüğünün üzerine düşünebilen insan. Bu hayvanlar konuşup da soyut kavramlar falan üretebiliyor mu? Daha bu kadarını düşünemiyor, bu kadarından da bihabersin mi ki böylesine rezil ediyorsun kendini..? Kaldı ki hayvanlarda dahi ahlakın temeli olan, ön-ahlak olabilecek davranış kalıpları zaten vardır?

     

    Toplumdan korkup da ahlaklı olmuyorum. Ama ben ve insanların %90’ının ahlakı toplumun %90’ı ile eşdeğer, sence neden acaba? ;) Hukuksa zaten kalanı için var.

     

    Senin evrimi, 4 milyar yıllık dizgeyi anlamak için on fırın ekmek yemen lazım görüldüğü üzere ama yazayım: Varyasyon üreten mekanizmalar sayısız davranış kalıplarını üretti. Doğal seçilim o davranış kalıplarını eleyip determine etti. Özellikle de sürüden, topluluktan yana. Biz de o kalıpları en nihayetinde “etiketleyerek” ahlakı ürettik. Bir nevi entegre tesis gibi. Anladın mı? Zannetmem.

     

     

    On 23.08.2021 at 05:08, rahip said:

    Benim ahlaki temelim dinimde haram olanlar ve yasaklananlar kötüdür bunları yapmam. Yine yetiştiğim ortamdaki örf ve adetlerde öğrendiğim şeyler ve topluma zarar verecek hareketler falan kötüdür bana göre. Ahlakın tamamı dinden oluşmaz insanların ortak çıkarlarına korumak için insanlar arasında belirlenen yazılı olmayan kanunlarda denebilir. 

    Ama kişisel olarak bir ateistin iç dünyasına göre iyi olan bir şey diğeri için kötüde olabilir. Sizler aslında anlıyorsunuz ne demek istediğimi ama illa ki kelimesi kelimesine tek tek anlatmamı bekliyorsunuz. Lafın tamamı ahmaklara anlatılır. 

    Senin gibi bir kelimeyi açmak için sayfalarca yazı yazmamı bekliyorsun. 

     

    Temel yok vb. derken örftü adetti şeklinde tornistan başlamış.

     

    Özetle ve görüldüğü üzere “senin” bir ahlakın yok. Bir listede neye iyi, neye kötü dendiyse ona göre belirliyor, belirleniyorsun. Orada tecavüz iyidir yazsa, o haltı da yiyeceksin. Ha o liste iyinin neden iyi, kötünün de neden kötü olduğunun nedenini de veremiyor. Yani onun da bir temeli yok. Ahlakınız sahte. Yok. Aslen ahlak"sız" olan sizlersiniz. Aç Kant oku biraz.

     

    Peki o liste olmasa ne edeceksin? Potansiyel bir ırz düşmanı mı? Eğer değilim, olmam diyorsan, o olmadığını söylediğin ahlakın köklerini, bir anlamda temelini de vermiş oluyorsun zaten.

     

    Genel geçer ahlak yoktur. Olamaz. Ahlak dinamiktir. Dünü geçmiştir. Yarınını ise henüz gelmemiştir. İçinde bulunduğu tarih ve olageldiği toplum bünyesinde ise seküler bir mutlaktır. Çünkü o davranış kalıbı o toplumu inşa etmiş, o toplum ise o ahlakı inşa etmiştir. Yönü ve istikametini ise doğal seçilim belirler. Hal odur ki, doğal seçilimin tercihi her daim sürü ya da topluluklar olduğu müddetçe ahlakın nüvesi, özü büyük oranda değişmeyecek, sadece dışı rötuşlanacaktır. Aksi durumda ortada toplum kalmaz, ahlak dediğin şe için bir gerekçe de.

     

    İşte dinlerin en büyük falsolarından, uydurma olduklarının en büyük kanıtlarından biri de budur. Durağan, mutlak ve genel geçer olamayacak bir kavramı hatalı bir şekilde sanki öyleymiş gibi dikte etmeleri. İşte bu yüzden tarih ilerledikçe, toplumlar devindikçe çuvallamaya başlarlar, son ayet bükücüler de işte tam da bu yüzden türer.

     

    Senin sorunun sayfalarca okumamak, düşünmemek.

     

    On 23.08.2021 at 05:08, rahip said:

    Bazı şeyleri neden iyi yarattı bazılarını neden kötü yarattın diye ahmakça bir soru sormuş olmazsın bence. İslam dini yüzeysel inceleyen biri bile bu cevabı hemen bulur. Sınav şartlarının oluşması için iyi kötü var bunu nasıl sorabiliyorsun.

     

    Böyle bir şeyi kast etmedim heyecan yapma. Bunlar senin ezberin sadece. Yalnız “şartların oluşması için” de ne demek? Koşullu bir cümle, öyle olmasa böyle yani sınav olamazdı demek istiyor. Yalnız koşullar, kısıtlılıklar kısıtlı olana, mesela insana dairdir. Koşul, olması gerekeni belirler. E peki senin tanrın da böle kısıtlı, koşullara edilgen, onların belirlediği bir şe mi ki, oturup iyiliği kötülüğü yaratıyor? Bunlar olmadan sınav “yapamaz mıydı?” ..Hoş, sınav bile insana dair, insani bir kavram. O dahi bir kısıtlıktan dolayı yapılır.

     

    On 23.08.2021 at 05:08, rahip said:

    Neye göre iyi neye göre kötü. Yaratıcının insanlara yüklediği duygular, merhamet, öfke, hoşgörü falan bunların yaşadığımız hayatta yaşamamızı sürdürebilmemiz ve dünyada uyumlu bir şekilde yaşamamız için biz insanlara verilen özelliklerdir. 

     

    Soru ağır gelmiş anlaşılan. Ben iyi kötü neden var demedim ama sen yine ezberini dökmüşsün ortaya. Neye göre iyi kötü deyip, akabinde iyilik ve kötülük neden var sorusunun cevabını vermişsin yine ilahi ..=) Ezberi bırakıp düşünmeye başlaman ise benim asıl gayem.

     

    O yüzden soruyu tekrar edelim:

     

    Bazı şeyler iyi bazı şeyler kötü ya;

     

    1-    peki tanrı "neden" öyle yarattı?

     

    Hatta bu soruyu dahi kenara alabiliriz şimdilik. Onun da bir önceki adımına geçecek olursak: 

     

    2-    İyi neden iyi, kötü neden kötü? 

     

    Bu sorular, daha doğrusu cevapları senin dininin yumuşak karnı. Kofti olduğunun kanıtı.

     

    On 23.08.2021 at 05:08, rahip said:

    Boy ölçüsü veriyorsun bence.

    Sizin gibi algısı bozuk onlarında daha önce dedim ya ateistler ve işid, taliban falan bunlarla aynı algılara sahipsiniz. Aynı noktalarda aynı şeyleri görüyorsunuz. Onlar huri için insanları kesiyor sizde bunların algısı ile müslümanları ve yaratıcıyı eleştiriyorsunuz. 

     

    Bu soru da kalın gelmiş anlaşılan veyahut aklın sıra taca atıyorsun. Demogoji gagara gugarayı geç. Diyorum ki: Taliban ya da herhangi biri allahın sözünü, ifadesini, kast ettiğini nasıl öyle değil de böyle, başka türlü anlar? Allah söylediği, kast ettiği şeyi başka türlü anlaşılamayacak şekilde ifade edemez mi? Ya da çarpıtılmaya müsaade etmeyecek şekilde? 

     

    On 23.08.2021 at 05:08, rahip said:

    Ben huri için cennet için adam öldürmeye gerek olmadığını kutsal kitabımdan ve dinimde yeri olmadığını bilmiyorum ama sizler bu şekilde algılıyorsunuz. Diyorsunuz aha bu ayette öyle diyor burada böyle diyor kendi kafanıza göre cımbızlayıp yorumluyorsunuz ve aynı taliban kafası gibi anlıyorsunuz.

     

    Şu cümlelere bakacak olursak cımbızlayan, yaftalayan yani karşı tarafı itham ettiğin şey tam sen olmayasın sakın?! Maşallah bizlerin adına boyna atıp tutmuşsun.

     

    On 23.08.2021 at 05:08, rahip said:

    Benim iyi olmam ve Allah'a inanmamın yeterli olduğunu biliyorum. İnsanlara zarar vermiyorsam kimsenin malını, mülkünü namusuna göz dikmiyorsam benim için yeterli dinimin açısından. İbadet dediğimiz şey iman var olduktan sonra önemli olmaya başlar. İman olmadıktan sonra ibadetin de bir anlamı olmuyor zaten. 

    Müslümanlık tarihini merak ediyorsan araştırıp bulabilirsin. Dijital çağda her şey parmaklarının ucunda. 

     

    Kalın soru versiyon üç. Parmaklarımızın ucunda ama sende yok işte. Soru çok basit, yineliyorum:

     

    Peki bu işin genel geçer bir "böylesi", yani genel geçer bir dayanak noktanız var mı peşi sıra? Tüm Müslümanlık aleminin, tüm İslam tarihi boyunca..? Tanık, kanıt ve de şahit olarak Müslümanlık alemi ile tarihini getireceksin bize. Kafandaki öznel yorumları değil.

     

    Yani diyeceksin ki: Evet bu işin genel geçer dayanak noktası şudur. Tüm islam alemi tüm tarih boyunca da bunu şu şekilde anlamış ve uygulamıştır. Buyur yaz bakalım bekliyoruz. Yok yazamıyorsan eğer, sizin dininizin daha kendi içinde ortak bir dayanak noktası, yani temeli yok demektir. Geçmiş olsun.

     

    Algılayamama ihtimaline karşı işini örnekle kolaylaştıralım:

     

    Kölelik, cariye var mı yok mu. Kadına dayak var mı yok mu. Çok eşlilik var mı yok mu. Dinden çıkana ne olur? Bu liste uzar gider. Yapman gereken şey, bu konularda islam tarihi ve alimlerinin bütünlüğünü, “bir”liğini göstermek. 

  7. 11 hours ago, rahip said:

    birde kendi resmini çek bakalım ne çıkacak ortaya. Bizim kimseyi sattığımız yok asıl satan sizsiniz. 

    Siziniz temel almanız gereken bir yer yok. Mesela kendi çocuğunu öldürsen bu senin için neye göre kötü neye göre iyi bunu bile anlatamazsın. Çünkü senin için bu iyi bir şeyde olabilir. Çünkü size göre ahlakın belirli bir dayanağı yok. Senin için kötü olan bir şey başka ateist için iyi olabilir. 

    Konu dandik tasarım ama bana sataşacağım derken elementler uyduruyorsunuz.

    Dandik tasarım diye bir şey yok ortada bir dandiklik varsa oda sizlerin algısında. Dünyanın ve içindekilerin tasarımı tamda dinimizde anlatıldığı gibi bire bir uyuşuyor. Siz kendinizi ölümsüz olarak görmek istediğiniz için neden ölümsüz ve harika olmadım diye suçu tanrıya atıyorsunuz. 

    Zaten bizler biliyoruz geçici bir konakta olduğumuzu ve bu geçici konak için mükemmel bir denge var. Bize göre ortada süper bir tasarım var çünkü biz neden ölümsüz değiliz süper değiliz diye düşünmüyoruz. Tamda bize anlatıldığı gibi bir yaşam sürüyoruz. 

    Bak mesela ahiret hayatında tamda istediğin gibi tasarlanmış olacaksın. O zaman da bu şekilde  düşünebilirsin artık ben neden ölümsüz yaratıldım.

     

     

    Forumda ahlakla ilgili tonla başlık var. Önce onları aç oku bir şeyler öğren de ondan sonra yaz bari. Senelerdir aynı şeyleri baştan yazıp en baştan aktarmaktan gına geldi artık. Çok daha bilgili, düzeyli Müslümanlar da gördü bu gözler. Ama neredeyse unutmak üzereyim artık.

     

    Her neyse;

     

    Biz ahlakı gayet güzel açıklarız hatta açıkladık da, şu "senin" ahlakın nedir onu bir yazsana hele? Hani "bizim" temel almamız gereken bir ahlak yokmuş ya. "Seninki" nedir? Bak bizim, benim ve beraberinde senin kısmını defaatle vurguluyorum dikkat edersen. "n" orada iyelik, yani aitlik eki. Buyur yaz aslan parçası.

     

     

    10 hours ago, rahip said:

    Boş sallama yukarıda yazdıklarıma cevap yazacak yere küfür ederek alttan çıkmaya çalışıyorsun. 

    Ahlakız olduğunu kabul ediyorsan bir şey diyemem. Ama taliban falan tamda dini sizin anladığınız gibi anladıkları için böyle yapıyorlar. Ben kimsenin dediklerinin tekrarlamıyorum hepsi benim orjinal düşüncelerim. Sen papağan gibi kafana sokulan şeyleri tekrarlamaya devam ediyorsun. 

    Taliban ile sizilerin tek farkı dininiz ayrı sen müslüman olsan ya işid safında olurdun yada taliban. Çünkü dini aynı şekilde anlıyor ve yorumluyorsunuz. Yani kısaca tek farkınız farklı dinlere mensup olmak sen ateist dinini inanıyorsun o da müslüman ama algınız aynı.

     

    Bazı şeyler iyi bazı şeyler kötü ya, peki tanrı "neden" öyle yarattı? Hatta bu soruyu dahi kenara alabiliriz şimdilik. Onun da bir önceki adımına geçecek olursak:  iyi neden iyi, kötü neden kötü? 

     

    Boy ölçüsü almaya devam edelim:

     

    Taliban neden "öyle" anlıyor? Allahın sözünü, ifadesini, kast ettiğini..? Böyle değil de, öyle..? Nasıl?

     

    Peki bu işin genel geçer bir "böylesi", yani genel geçer bir dayanak noktanız var mı peşi sıra? Tüm Müslümanlık aleminin, tüm İslam tarihi boyunca..? Tanık, kanıt ve de şahit olarak Müslümanlık alemi ile tarihini getireceksin bize. Kafandaki öznel yorumları değil.

  8. 2 hours ago, Yeni Üye said:

     

    Doğaya neden hayran olduğunu, neden insanların inşa ettiği yüksek beton binalardan, ışıltılı uygarlıktan, yapmacık tavırlardan sıkılıp doğaya kaçtığını sorgularsan kendini, içinde olan biteni daha iyi anlayabilirsin. İnsan yapısı uygarlık, yeme, içme, barınma gibi bedeni ihtiyaçlarımızı karşılamak konusunda doğadan çok daha fazla seçenek sunuyor. Ama biz bunlardan kaçıyor, doğada mutlu oluyoruz. Neden acaba? 

    Belki de fıtrat diye bir şey vardır, belki egomuz başkadır ruhumuz başkadır, belki bizi aşan ve kuşatan bir irade vardır. Belki bizim doğal olana kaçışımız o iradeyi hatırlamak ve zikretmek içindir. Belki de sen zannetiğin gibi inanmayan birisi değil çok güçlü bir inancı olan birisindir.

     

    Doğanın içinden, onunla eşgüdümlü olarak birkaç milyar yılda evrildiğimiz için olabilir mi? Ya da halen daha, insan kibrimizle göz ardı ettiğimizden çok daha fazla hayvan olduğumuz için? Kaldı ki bunun tersini mi gördün? Tanrı tarafından yaratılmadığı için tersi şekilde davranan yığınları? Neyi neyle kıyaslıyorsun? Olmayan şeyle!

     

    Bu arada ben şehri, hem de tam göbeğini, ışıltıyı, binaları teknolojiyi.. severim. Doğaya da tercih ederim. Hiçbir zaman doğa ya da köy börtü böcek insanı olmadım. Yani böyle bir genelleme de yapamazsın en başta. Hatta şu andan bin sene sonrasının teknolojisi, ışıltısı, şehirlerinin içine doğmayı, uzayda döt kadar bir geminin içinde de olsa raks etmeyi tercih ederdim. Bir daha dünyaya, doğaya dönmemek üzere hem de. Bilimkurguyu da bu yüzden seviyor olsam gerek. Koy beni Blade Runner atmosferinin içine, bir daha doğayı sorarsam şerefsizim.

  9. 18 hours ago, Yeni Üye said:

     

    Niye böyle yapıyorsunuz sayın teflon? Biz her bilgiyi, her hikmeti, her sanatı doğadan çıkarmıyor muyuz?

    İnsan hangi alanda doğal düzeni aşmış, geçebilmiş ki onu hafife alıyorsunuz. Tanrıya inananlara laf çakacam diye artist, kibirli tavırlara giriyorsunuz. Yeşile, maviye, rengarenk yeryüzüne, onda yaşayan canlı toplulukları ve sistemlerine, uçsuz bucaksız gökyüzüne bakınca 

     Tanrı demeseniz de var olanın ihtişamı karşısında hayret ve hayranlık duymanız gerekmez mi? Yoksa Tanrı fikrine karşı olan önyargınız var olana karşı duygularınızı samimi bir şekilde yaşamanızı ve ifade etmenizi de mi engelliyor?

     

    Benim doğayla, göklerle filan bir derdim yok sayın Yeni Üye. Artistlik yapmak gibi bir amacım da, kibrim de. Dünyanın en kibirsiz adamlarından biriyimdir ben. Laf çakmak kısmına geliriz.

     

    Bilgi olabilir ama sanatı doğadan çıkardığımız falan yok. Hikmet diye bir şey yok zaten en başta. Sanat bir sanatçıya, özneye gönderme yapar. Doğanın bir öznesi yoktur. Dolayısıyla sanatı falan da.

     

    Benim derdim aslen tanrıya inananlarla da değil, tasarımcıya "laf çakmak" o yazı itibariyle. Sözde tasarımcıya. Bir bakıma tasarımcıyla birlikte Tenten'i(pozitivizm) iğnelemek. Zira bir anlamda tam üzerine bastı. Ortayı yaptı. 

     

    İnsan bir çok anlamda ve düzeyde doğal düzeni aşmış durumda. Doğada 3 Mach'la giden, giderken manevra yapan bir nesne var mı? Ya da Dünya'dan Ay'a, Mars'a gidip gözlem yapıp geri dönen? Ki mesele bu da değil. Mesele doğayı, tanrıyı insanla kıyaslamak. İnsanı bir nirengi, referans noktası yapmak. İnsanla boy ölçüştürmek. İnsan bir şeyi becerse ne olacak, becer(e)mese ne? Asıl kibir burada değil mi? Ya ne menem bir şey ki bu insan, onun yapamadağını ancak bir meta-tasarımcı, transandantal bir varlık, daha da ötesi tanrı yapar! Vay anasını sen neymişsin be insan kardeş?! Andromeda'dan Zorg ırkı gelip Dünya'ya iki ters takla attırsa o zaman tanrı yok mu diyeceksin? Hem sen versene şu insancığın eline bir 4, hatta ~13 milyar yılcık, bakalım ne yapacak? Veyahut şu sözde aşkın tasarımcının 200, hadi 2000 yılda yapabildiğine bak. Ondan sonra kalk ikisini kıyasla. Ama bu kadarcık vizyonun olsun artık. Kalkıp da orantısız, mantıksız, dolayısıyla geçersiz kıyaslamaları yapma. 500 sene geriye gitsek şu kuşlar gibi uçsanıza diyecektiniz demek. O arada ne olduğunu biliyoruz(!)

     

    Var olan insanın nefesini kesebiliyor evet. Ama akabinde bu gazın illüzyonuna tüm aklınızı teslim etmezden önce bir adım geriye çekilip de bunların 13 milyar yılda olduğunu düşününce o heyecan ölüyor biraz be. Aydınlanma da orada başlıyor. Tasarımcı yobazlığı yapanın 13 milyar yılı ıskaladığı yerde.

     

    Tanrı olmadığı için ona bir önyargım yok. Önyargım "onun olduğu önyargısına" karşılıktır olsa olsa. Bir de onun taşeronu olan tasarımcı kavramına. Tasarımcı yok. 

  10. 2 hours ago, pozitivizm said:

    Robotların sensörleride elini çekerler ama acı duymazlar.

    Acı hissi  doğru karar vermeye bile engel oluyorlar insanlarda.

     

    Çok güzel. Kör Saatçi ancak bu kadarını becermiş. ;):) O kadar ince görememiş, sofistike bir sistem geliştirememiş. Senin dediğini ancak bir tasarımcı yapar, lakin bizimki ondan değil.

    Ancak kazan-kaybet açısından bakınca, ne kadar efektif ve vazgeçilmez olduğu, bir anlamda var olan en güzel hislerden biri olduğu ortada. "Acı"nın ortadan kalkmasını ister miydin? 

     

    Sigara içiyorsun, yanan bir kül tam da bedeninin çıplak bir yerine düştü. Sönene değin, belki de (abartıyorum ama) öte taraftan çıkana kadar zarar vermeye devam edecektir. Sigarayı bitirdin, bir de bakmışsın vücudunda bir delik var! Malum yere düşse, istikbalini bitirir. ?

     

    Bunun bir de araba kullanırken olageldiğini düşün. Ciyaklayıp kurtulmaya çalışırken kazaya sebebiyet verip ölür, öldürebilirsin de. Oysa ki aksi durumda elinde kalacak olan belki de sadece küçük bir yanık..

  11. Elinizde Doğal Seçilim ve "Evrim" gibi bir enstrüman varsa cevaplaması çok basit; en azından akıl yürütmesi için önünüzün alabildiğine açık olduğu bir soru.

     

    Acı ve zarar nerede ise birbiri ile özdeş. Bu bir tesadüf mü? Peki ya seks ve zevkin aynı şekilde özdeş, bu ikisinin ise "üreme" ile ilintili olması?

    Bir şey acı veriyorsa, aynı zamanda zarar da veriyordur. Vica Versa. Yani zarar veren de acı veriyordur. Zarar acı ile etiketlenmiş. Böylelikle zarar verenden kaçınılması sağlanmış. Aynı zamanda da bir uyaran. Bir şeyle ilk kez karşılaşsanız dahi, etkileşmenizle birlikte davranış kalıbınızı yine bu his(ler) belirler. Devam et ya da kaçın! 

     

    Basitçe, en başında, zarar verene karşı hiçbir tepki vermeyen hatta ondan hoşlananlar burada değiller, elendiler. Zarar verenden hoşlanmayanlar ise burada kaldı. 

    Böylece acı, seçilim değeri belki de en yüksek verilerden biri olarak tarihteki, canlılıktaki yerini aldı. Hal odur ki en baştakiler, bir etkileşimin-etkinin kendilerine zarar verip vermeyeceğini anlayabilecek durumda değillerdi. Ancak bundan kaçınmaları için sadece bu tip bir geri besleme yeterliydi. Kartlar yeniden karıldı, Doğal Seçilim son sözü söyledi. Aslında bir anlamda ilkel, tam da Kör Saatçi'nin işi olabilecek bir yöntem. Tasarımcının değil.

     

    Bu vesile ile sadece hayatta kalmak ve türünü devam ettirmekle ilişkili, yani canlılığa dair bir kavram olan "acı"nın, öte hayat ve cehennem gibi mitler bağlamında kullanımının ne kadar abes ve anlamsız olduğunu algılayabilir, acıyı kullanan mitolojilerin ancak bir insan uydurması olabileceğini kavrayabiliriz. ;)

  12. Ülke elden gidiyor hatta gitti, bazı arkadaşlar halen daha inatla bu dini savunuyor. Ben buna tahammül edemiyorum!

     

    Ülkenin kurtulması için, önce bu din denen melanetten kurtulmak lazım. Tek değil ama en öncelikli olanı. Tahakkümünden, boyunduruğundan, bezirganlığından. Din olmazsa, istismarı da olmaz. Kalan hiçbir istismar da bu derece etkili olamaz.

     

    Arkadaş bu dinin huzur, barış uygarlık getirdiği bir toplum var mı dünyada? Allahın dini ~1400 senede şuncacık işi başaramaz mı!? 1400 sene boyunca, 1400 sene sonra şu ne idüğü belirsiz, kerameti kendinden menkul gerçek islam(!) bir yerde de vuku bulmaz mı?! İnsan için inmiş, hem de son dini. 1400 senelik bir uyumsuzluk, beceriksizlik. Pes. Bir öğretinin burnu hiç mi boktan kurtulmaz? Pratikte geçerliliği olmayan şey yanlıştır. 1400 senedir pratiği olmayan, olamayan şeyin, 1400 sene sonra da ne halt yiyeceği bellidir. Kılavuz karga, ortadoğunun burnu hep mokta.

     

    Aklın geçer akçe olduğu tarihlerden beridir bu islamın orta maymunu, şamar oğlanı, onun bunu maşası olmaktan öte bir fonksiyonu, başarısı olmamış. İslamın hükmü kılıçla, barbarlıkla birlikte bitmiş her ne hikmetse..

     

    Elin gavuru ise hem de tam ters yolda bunu başarmış, köklemiş gidiyor. Hiç mi ders almazsınız!? Şüphesiz aklı olanlar için bunda büyük dersler vardır.. Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. İnsan aklı şunca zamanda defalarca kez gerçek uygarlığı, başarıyı ortaya çıkarmış da Allah'ın aklı, onun kitabı 1400 senedir gerçek islamı(!) başaramamış...!

  13. 1 hour ago, Müslüman_Dede said:

    İki tane işçin var dükkanı ve kasayı teslim edeceğim ama  dükkandan ve kasadan cebinize aşırmayacaksınız tamam mı diyorsun ikisi de ayrı ayrı tamam patron kesinlikle dükkandan ve kasadan aşırmayacağım diyor ve sen bakın diyorsun dükkandan ve kasadan aşırırsanız kesinlikle haberim olur aşıranı cezalandırırım diyorsun bu uyarına ve sana verdiği sözüne rağmen birisi aşırıyor, sonra patron bu işçiye ceza verdiği zaman sence patron haksız mı ?

     

    Ah bu akıl düşmanı antropomorfik, "insansı" ezik tanrılı benzetmeler..:0_80cbc_37a71a73_L:

    Her gelen naif müslüman, Hindistan'ı yeniden keşfettim sanıyor bunlarla. 

    Ama siz giderken, biz forum ahalisi olarak geri dönüyorduk.:)

     

    - Patron aciz. O orada olmadığı zaman işcilere engel olamaz. Kapiş?

    - Patron hem kasayı hem işçiyi hem parayı yaratan, onların nasıl hareket edeceğini her türlü bilen, onları çalabilecek ya da çalmayacak fıtratta yaratma opsiyonuna sahip bir varlık değil. Kapiş?

    - Patron bu yüzden böyle yaptırımlar uygulamak "zorunda". Kapiş?

    - Patron ve işçi arasında zaten önceden belirlenip mütabakata varılmış bir "akit", işçilerin rızası ve istedikleri vakit ayrılma opsiyonları var. Kapiş?

    - Patron ve işçilerin üzerinde bir de yasa var. Kapiş?

    - En azından ortada bir patron var, işçiler onu görüyor. Kapiş? 

    - Sokaktan geçen bir adam benim burada patron olduğuma inanın, yoksa sizi yakarım falan da demiyor. Senin anlayacağın, sırf inanmadı diye cezalandırmakla, bu durumu aynı kefeye ancak bir eşşek! koyar. Kapiş?

    - Değil sokaktan geçen bir adam, kel alaka bir adam bu işçilerin yanına gelip de, buranın patronu şu kağıtta yazan kişidir. Buna inanmazsanız yanarsınız cinsinden bir hıyarlık etmiyor değil mi? ......Kapiş!?

    - Patron durduk yere paraya muhtaç işçiler yaratıp, onları zorla bu işe sokup, başka bir opsiyon tanımayıp, üzerine üstlük çalacak şekilde yaratıp, çalacaklarını kesin şekilde bilerek bile bile ladese giden bir zorba değil. Kapiş?

     

    Şimdi senin tanrı:

     

    Patron gibi aciz,

    Çalıp çalmayacaklarını bilmeyen,

    Bilse bile orada olmadığı vakit engel olamayacak,

    Bu nedenle o yaptırımlara muhtaç bir varlık mı?

    Senin tanrınla aramızda, patron-işçi arasındakine benzer bir akit var mı? Cayma hakkı? İstifa?

    Hatta ortada bir tanrı var mı hepsinden önce, 1400 yıllık kağıt parçalarından başka? Konu bu ya..

     

    Sen tanrını ezik ve aciz bir insanla bir mi tutuyorsun? Onu insan seviyesine mi çekiyorsun? Sen uyanık mısın, bir akıllı sen misin?! Yoksa benzetme yapacam dediğin bu saçmalıkla şirk ve küfre mi düşüyorsun? 

     

    Patron haklı. Senin tanrın ise "hak"sız. Ne idüğü belirsiz ilkel bir zorba. Kabile reisi. Tapınılma komplekslisi.

    Tabi eğer o da patron gibi aciz ve kısıtlı bir insan değilse. O durumda dahi yatacak yeri yok.

    İşçiler zaten varlar ve o işe ya da bir işe muhtaçlar. Patron da işçiye.

    Yoksa patron da durduk yere muhtaç işçiler yaratıp, çalacaklarını da bile onları bu işe mi sokuyor?

    Senin tanrında muhtaç mı? Var olan insanları yanına mı almış? Hiç yoktan yere yakmak için yaratmış!

     

    Senin tanrının sonsuz gücü var. Patronun sonsuz parası olsa, kasadaki paranın eksikliği o patrona koyar mı?! Lafını dahi eder mi?

    Demek ki senin tanrıya koyuyor. Öyle acı koyuyor ki, böyle acı acı anırıyor! Senin benzetmenden bu sonuç çıkıyor.

     

    Velhasılı, böyle akıl yoksunu benzetme mi olur?

    Kapiş.....?

  14. 3 minutes ago, nogodbutAllah said:

    Hüsnü argo kullanmadan ,argo kullananlardan daha etkili düşüncesini ifade edebiliyor.

    Demek ki bağırmak çağırmak hakaret argonun faydası yok.

    Varsa bir düşüncen edeb adab içinde temiz nezih de etkili şekilde ifade edebilirsin.

     

    Ben argo kullanıyor demedim. Kullansın da demedim.

    Bu iş bir etki tepki meselesi neticede. Bütün bir insanı, onun psikolojisini, karşılıklı etkileşimi es geçemezsin.Yazdıklarımı iyi oku.

    Ben onun özelinde yazdım. 

     

    Bir yazındaki genel "tını" içerisindeki tikel argo kelimelerden çok daha irrite edici edici olabilir.

     

  15. 51 minutes ago, nogodbutAllah said:

    evrim ağacında bununla ilgili ilginç bir yazı var

    okumanızı öneririm:

    https://evrimagaci.org/omurgali-retinasi-ters-evrimlesmis-olmasina-ragmen-nasil-fayda-saglar-3487

     

    ters dediğimiz bazı şeyler acaba düzünden daha efektif olabilir mi?

    görüntü de ters oluşuyor ama düz görüyoruz.

     

     

    Burada mesele düzünün nasıl olacağı olmayacağı değil.

     

    Mesele şu ki doğal seçilimin eline düzünü hiç deneyimleme fırsatı geçmemiş olabilir. Veyahut zaten böylesi verimli olduğu, her durumda bir önceki duruma göre avantaj sağladığı için bu patikadan ilerlemiş de olabilir.

     

    Mutasyonlardan öyle büyük adımlar atılması beklenmez zaten. Büyük olan çoğunlukla zararlı olur, veyahut çevre birimler henüz ona uyum sağlamamış olur. O yüzden bu iş küçük adımlarla ilerler ekseri. Erimi, menzili bu kadar olduğu için. Tıpkı zürafadaki larnyx siniri meselesinde olduğu gibi. Ha 4 milyar yılda böylesine bir karmaşıklığın çıkması bence hiç de şaşırtıcı değil, hatta resmen verimsizlik, rezillik bana göre.

     

    Ama tam da evrimden ve doğal seçilimden beklenen bir şeydir bu! Evrim çünkü, tak takıştır, yap yapıştırcıdır. Kör saatçidir. Sadece bir sonraki adıma bakar. Elde ne malzeme varsa ona göre iş çıkarır. Adeta bir yamalı bohça gibi. 

     

    Sorun bunu bir tasarım, daha da büyük sorun bunu kadiri mutlak yani kısıtsız birinin tasarımı olarak kabul ettiğinizde başlıyor.

     

    Kısıtsız bir mühendis için tersi düzü müzü falan mevzubahis olur mu? İster ters, ister düz, ister takla attırıp yapar ama o gözde o kusur kör nokta vb. olmaz. İsterse wireless bağlar değil mi? İnsan açısından bakıp da tasarım gibi gözükünce auuvv, ama yine insan açısından bakıp da gayet doğal bir şekilde bu nasıl ters olur vb. dendiğinde olmadı başka açılardan bakalım.. Yemezler.

     

    Düzünden daha efektif dediğin de insani bir bakış açısı. İnsana, onun kısıtlılığına, başka bir yol görememesine dair.

     

    Tanrı için tersi düzü diye bir şey, daha diye bir şey yok. Tanrı için koşul, kısıtlama vb. yok. Tersi düzünden daha verimli vb. gibi kıyaslamalar sadece kısıtlı, aciz ve ezikler için geçerlidir. Tıpkı insan gibi. Senin tanrın da tıpkı insan gibi bir tasarım yapmış o vakit. Bir kısıtlılığa kurban giden, koşullara ve şartlara edilgen, ona boyun eğen, insan bakış açısına göre ezik bir tasarım.

     

    Siz de tıpkı o bir insanmışçasına ona bahaneler üretiyor, avukatlığını yapıyorsunuz. Ortaya çıkan durum ve netice ise şu: Demek ki elinizde zorunlu olarak bunu kesinlikle tanrı yapmıştır diyebileceğiniz bir malzeme yok!

     

    4 milyarcık(!) yılda, üzerine üstlük hem de kusurlu olarak üretilmiş şeyler var. Bence başarı ve verim düzeyi insanınkinden bile daha düşük. 

     

    Ha, eğer aradaki bağlantı wireless olsaydı o vakit " bak gördün mü, bu iş kablolu yapmanın tek yolu tersten, içeriden bağlamak, o zaman da kör nokta olurdu, görüntü ters düşerdi vb., işte bu yüzden tanrı burada wireless bağlamış hüloğğ" deyip, yine tanrıya pay çıkaracaktınız. Ama tasarım ters kablolu kör noktalı bir teneke de olsa sizde her yol tanrıya çıkıyor, ona yorabiliyorsunuz gördüğünüz üzere. Çünkü yaptığınız iş bilim değil. Bilimsel değil. Masal.

  16. 8 minutes ago, nogodbutAllah said:

    sayın teflon lütfen kızmazsanız sizde diğer bilim başlığında

    gözün kusurlu olmasının dizayn olamayacağını söylediniz tabii yanlış anladımsa lütfen düzeltin

     

    yani kolay bozulma tasarımdan bağımsız ise gözdeki kusurlar tasarım olmasına mani değil şeklinde mi anlamamız gerekir?

    bu konuda düşüncenizi netleştirirseniz sevinirim.

     

    **

    pardon şunu atlamışım:

     

    "

    Ama işin şurası belli ki bu bir tasarım değil. Tasarımsa bile eksik bir tasarım.

    Tasarımcı bunu dört dörtlük kotarmayı becerememiş.

    "

     

    Tasarımsa bile eksik bir tasarım ifadeniz eksikliğe rağmen tasarım olarak görüyorsunuz diye anladım.

    yani tasarım illa ki mükemmel 4 4 lük olacak diye bir şey olması zorunlu değil şeklinde anladım.

     

     

    İşine gelen yerleri cımbızlayıp anlamışsın. Ama olsun. Bu da bir şeydir. 

     

    Koşullu bir cümle evet. Manası da şu:

     

    - Sen eksik, kusurlu bir tasarımı tanrına yedirebiliyor musun?

    - 4 milyar yıl alan bir tasarımı tanrına yakıştırıyor musun?

    - 4 milyar yılın üzerine bir de böyle bir kusuru tanrınla eşleştirebiliyor musun? 

     

    Sen böylesine komplike bir şey tasarla, sonra kabloları ters bağla. Tutarlı mı sence bu? Kabloları adam gibi bağlayıp da aynı sonucu almanın bir yolu da yok muydu acaba? Varsa neden yapmadın? Yoksa, sen eksiksin. Ha bir tasarım için 4 milyar yıl göbeğini çatlatıyorsan eğer aslında beklendik olabilir belki de bu. 

     

    Yapay bir tasarım firması kurdun diyelim. Amacın göz tasarlamak.

    Mühendise sordun kaç yıl alır diye?

    Cevap: 4 milyar yıl civarı efendim!

    Adama direk siktiri çekersin.

     

    Daha sonra bir soru yönelticem bu konuyla ilgili. 

  17. 14 minutes ago, nogodbutAllah said:

    sayın teflon tabii biz cahiliz

    sizin seviyenize çıkamıyoruz

    mutlak ilim sahipleri gelirse onları muhatap alırsınız

    biz öylesine avamdanız sizin kadar düşünemiyoruz.

     

     

    Cahilsin evet. Ötesi var mı? Kusura bakma ama öyle. 

    Bunca zamandır yazıyorsun şurada otur da bir "teori-hipotez-kanun" nedir bak öğren sonra yaz bari.

    Bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp.

     

    Sene 2021, buraya gelip hala daha "evrim teori seviyesinde" demek ayıpoğlu ayıp.

    Hemen öyle şunu bunu muhatap alırsınız, ok efendim avamdanız ayağına da arazi olma.

    Dik dur. Yaz kapı gibi ne yazacaksan beni haksız çıkar.

    Er meydanı burada işte.

     

    4 milyar yıllık doğal seçilim. O gözün ters bağlantısının ve kusurunun dahi bir sebebi olacak elbette.

    Yoksa doğal seçilim onu sağ kor mu? Aksi olsa, nedensizce orada olsa asıl skandal olurdu.

    O zevzek doktorun yaptığı her açıklama aslen evrime, doğal seçilime hizmet ediyor. Ki bunlar yeni bilgiler de değil.

    Bütün yollar Bağdat'a, biyolojide her yolun sonu eninde sonunda doğal seçilim ve evrim'e çıkar.

    Bundan kaçış yok.

  18. 18 minutes ago, husnu said:

    Eğitim hayatım 12 eylül darbesine denk geldiği  için felsefe dersleri görmedik.

    Kusura bakma.:)

     

    Tenten, kendine yakıştırıyorsan bu laubali tavrı devam ettir.

    Ama bil ki senin kendine öz-saygın yoksa, karşındakinin hiç olmaz.

    Sonra bana sövdüler ettiler diye ağlama.

     

    Seni adam bilip bir şeyler yazmaya çalışıyoruz, her seferinde tam da bu noktada sulanmaya başlıyorsun.

    İlle hakaret dayak kötek sövmek mi lazım?

     

    Daha önce sürç-i lisan ettiysek affola. Ama daha sonrası için de "kaşıma"..

    Burada iki adama laf anlatsak kardır diye yazıyoruz. Babamızın hayrına ya da ego tatmini için değil.

     

    Ben senle papaz olmak istemiyorum. Ama damarına damarına basa basa gidiyorsun resmen.

    Ya, ben gerçekten sabırlı biriyim. Ya da kendimi öyle zannediyorum..

  19. 19 minutes ago, nogodbutAllah said:

    sayın teflon abd ve ab gibi ülkelerde de bir dünya yaratılışçı dizayncı insan var

    misal bunlar okullarda çocuklarına zorunlu evrim dersine karşılar

    bu bir haktır.

    ha zorlarım her kes bilimsel evrimi okumalı derseniz demokrasi veya insan iradesi ile ters düşmez mi?

    kaldı ki evrim teoridir

    optik ve göz görme prensibi kanunları var yani daha somut şeyler.

    evriminde tabii bilimsel sınıflandırması var ancak teori düzeyinde daha.

     

     

    E kardeşim sen daha evrime teori düzeyinde diyecek kadar cahilsin. 

    Daha teori nedir hipotez nedir kanun nedir onu bilmiyorsun. Bu forumda bir trilyon kere yazıldı, açıklandı oysa ki bu.

    Gelmiş burada bilim forumuna resmen art niyetli başlık açıyorsun.

     

    Aç bak bakalım Steve Projesi'ne dünyadaki evrimci ve yaratılışçı bilim insanlarının oranı neymiş?!

    Aç bak bakalım Pubmed'i, yaratılışçı yayınların oranı neymiş, ya da evrim karşıtı yayınların?

    Bugün biyoloji evrim, evrim de biyoloji ve doğal seçilim demek!

    Biyoloji evrimin neden ve sonuçlarını inceleyen bilim dalı demek!

    Bunu sindirin artık.

     

    Verdiğin bilim adamı da yaratılışçı tenekelerden. Detayına bakmadım.

    Ama işin şurası belli ki bu bir tasarım değil. Tasarımsa bile eksik bir tasarım.

    Tasarımcı bunu dört dörtlük kotarmayı becerememiş.

    Back-wiring yapmış, gözde kör noktaya sebebiyet vermiş. Vermiş mi vermiş.

     

    Bunu "ama şu kısmı da daha iyi olmuş, bu kısmı için böylesi lazımmış" diye savunamazsın.

    Çünkü bunların hepsi acizlik göstergesidir.

    Beceriyorsa  "dört dörtlük" olanını yapsın, yapaydı.

    Göz bu haliyle en iyi ihtimalle dört üçlük!

    Üç dört milyar yılda anca bu kadarı çıkmış.

    Geçmiş olsun.

     

    Gelmiş milyarlarca yılda ortaya çıkabilmiş bir şeyi, üzeri örtülü tasarım olarak pazarlamaya çalışıyorsun. (Milyarlarca yıllık tasarım mı olur?!)

    Yemezler!

     

  20. 1 hour ago, husnu said:

    Bilgisayarda çok kolay bozuluyor.

    Bilgisayar tasarım değil mi??

     

    Bozulma yanlış bir örnek. Yanlış bir yaklaşım.

    Yazsana isabetli olmamış diye, sözde kendi amacına yönelik bir sözde avantaj olarak kullanıp, sözde karşı argüman üreteceğine. Sırıtacağına.

    Öyle veya değil ama, tasarımın kıstası bozulma olamaz diye..

     

    @lockdown domino taşları da bir çeşit tasarım sayılır. Ama dizerken elini az titret bakalım ne oluyor.

     

    Yaklaşım başka şekilde olmalı, soru başka şekilde sorulmalı. Karşı tarafın kafasının alması için.

    Tabi eğer niyeti buysa.

  21. 7 minutes ago, nogodbutAllah said:

    Gün boyu gündüz gözlerimiz ışığı aldığı halde retinada bir ısı hissi ya da yanma hissi yoktur.

     

    Önce bir ön bilgi verelim:


    malum mercek aslında mercimek kelimesinden gelmedir. Yani daha doğrusu konveks mercekler böyledir.
    Belki de ilk bulunun mercekler bu türdendi.
    lens zaten Latince lentil yani mercimekten gelir.

     

    Bu soruyu şu linkte buldum:


    " Why eyes don't get heated while converging sunlight into retina?"


    https://biology.stackexchange.com/questions/43269/why-eyes-dont-get-heated-while-converging-sunlight-into-retina#

     

    cevap yazan kişi müller hücrelerinin kuvvetli ışığı filtre ederek fotoreseptör hücrelerini koruması olarak veilmiş:


     " To go a little further, the first layer of retina in vertebrates is made of so-called Muller cells, which conduct the light as optical fibres do to the photoreceptor cells, but it has also been argued that they can in some measure filter too strong light in order to protect photoreceptors. See"

     

    link: http://www.pnas.org/content/104/20/8287.full


    ayrıca müller hücrelerinin damarlı vascüler yapısı da ısıyı absorbe edip düşmesi ve düzenlemesinde rol alır.
    ışık göz merceği ile kırılıp toplanıktan sonra direk hassas görme hücreleri üzerine düşmüyor.
    Bazı filtre edici tabakalardan geçerek ulaşıyor.
    Malum bedenimiz ısı sabit fazla sıcakta terleme olur soğukta titreme ile kaslar eksra ısı üretir .
    Bedenimizde ki bu ısı regüle sistemi aynı zamanda gözlerde de olduğu için mi adeta ışığı toplayıp bir kağıdı yakan mercekle aynı tip olan göz merceklerimiz bir kağıt gibi hassas retinayı yakmıyor.
    " These cells are also strongly vascularised, which allows to regulate its temperature. You can read

     

    http://creation.com/mueller-cells-backwardly-wired-retina-v-dawkins

     

    "

    Bu konuya katkı yapacak olanları bekleriz.

     

     

    Burası bilim forumu, creation.com linki, yani "yaratılış" ne arıyor orada?! 

    Yaratılış bilim değil, teori değil, hipotez değil, bir ad-hoc hipotez dahi değil.

    Bu iş doğal seçilimle milyarlarca yılda olduğuna göre cevabı da orada, yani bilimde.

    Creation'da, yani bir masalda değil.

     

    Bu başlık Ateistforum'a taşınmalı. Art niyetin her ne ise oradan devam et.

     

    Ah hacı ah, ne ettin de gittin..

  22. 3 hours ago, husnu said:

     

    Bu göz kasları tasarım değilse ne?

     

    Tenten sen ciddisin değil mi bunca sene sonra bunu gönderirken?

     

    Seni gerçekten anlamıyorum. Bir dönem aklı başında, samimi bir profil çiziyorsun, insan daha önce yazdıkları için hicap, pişmanlık duyuyor; akabinde yine "bunlarla" geliyorsun. Sonra bir şey yazınca kaba insan oluyoruz.

     

    O göz tasarım değil abicim. Ama bu bunca sene kafana girmediyse, bundan sonra da girmez. Ya samimiyetinde bir sorun var, ya da algında.

×
×
  • Yeni Oluştur...