Jump to content

Pante

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    8.969
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Pante kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. Ya hem SETR-İ AVRET yazıyosun hemde BAŞÖRTÜSÜ TAKMAK FAZ DEĞİLDİR diyosun.Setri Avret(Mahrem yerlerin kapatılması)32 farzdan birisi olduğuna göre bayanlar içinde saç mahrem olduğu için baş örtüsü takmak FARZDIR.

    Çarpıtmayalım. Setrül avret namazın şartlarındandır.

    Namaz kılarken avret yerlerinin kapatılmasıdır yani..

  2. Dayısına götürüleceği söylenerek kandırılıp kuyu başına götürülen, babasının paçasındaki tozları temizleyen, "babacığım" diye yalvaran ama gaddar-cani babasını ikna edemeyen o kız Ömer'in kızıymış.

    Yani Halife Ömer'de kız çocuğunu diri diri gömenlerdenmiş.

    Ne derece doğru bilinmez ama ben mümkün görüyorum.

    Ama öyle sistematik değil. Yani ilk kızlarından sonraki kızları öldürmek şeklinde değil.

    Ve herkese mahsus değil. Sadece cani ruhlu olanlardan yapanlar olabilir.

    Bu çağda dahi çıkıyor böyleleri. Çöpe atılmış yeni doğmuş bebeklere az rastlanmadı.

    Ve bunu yapana sorsanız müslümanlığı kimseye bırakmaz.

    Ömer'de öyle..

  3. 1 - Kutsal Yazılar, Şeva Kraliçesinin “dünyanın ta öbür ucundan” geldiğini söylemektedir (Matta 12:42). Dünyanın ta öbür ucu denilen yer sadece birkaç yüz kilometre uzaklıktaki Arabistandır.

    İncil yazarları için dünya Kudüs ve çevresidir zaten.

    Matta 4:8

    İblis bu kez İsa'yı çok yüksek bir dağa çıkardı. O'na bütün görkemiyle dünya ülkelerini göstererek, "Yere kapanıp bana taparsan, bütün bunları sana vereceğim" dedi.

    Ayete göre Kudüs'teki bir dağdan dünyanın tüm ülkeleri görünüyormuş..

  4. Darbe değil devrim gerek.

    Ama Ulusal Demokratik Devrim.

    üstelik objektif koşulları oluşmaya başladı.

    Ordu, darbe yapmaktansa UDD'yi destekler.

    Çünkü eski çamlar bardak oldu.

    En büyük eksiklik örgütsüzlük.

    Önümüzdeki günler daha fazla politizasyonu, daha yoğun örgütlenmeyi gösteriyor.

    SSK tasarısı, YÖK, türban meseleleri ortalığı hareketlendireceğe benziyor.

    Üniversiteler ve sendikalar yakında ses vermeye başlayacaktır.

  5. Başlık konusuna gelirsek;

    Müslüman forumdaşlarımız boşuna kendilerini üzüp yırtınmasınlar.

    Neden mi?

    Eğer İslam peygamberi hatta Tanrının gönderdiği son peygamber olduğunu iddia eden zat, hatta İslam aleminin gözünde kainatın efendisi, evrenin ve tüm varlıkların yaratılış sebebi, Allah'ın ve meleklerin sallu ettiği bu büyük zat;

    Kendisi 50 yaşın üstünde iken 6 yaşındaki küçük bir kızla evlenip 9 yaşında gerdeğe girerken,

    Evlatlığının karısına aşık olup boşanmalarına sebebiyet verip, evlatlığın oğul sayıldığı tabuyu da çiğneyip Zeynep'i eşlerinin arasına nikahsız olarak katarken,

    Baskın yaptığı kabilelerdeki kadınları eş ve cariye olarak alırken,

    Hala, teyze, amca, dayı kızlarını ve kendisini mehirsiz olarak hibe eden kadınları sayı kısıtlaması olmadan eş olarak almayı Allah'tan hak olarak aldığını iddia ederken,

    Ölüm döşeğinde iken dahi hala evlenmeyi düşünürken,

    hakkında yapılacak dedikoduyu, eleştiriyi, saygısızlığı, hakareti ve kendisine olan güvensizliği, inançsızlığı göze almış demektir.

    Göze almamış olsaydı, " Bir peygamber olarak bana yakışmaz. Ben bu kadar çok eş ve cariye aldığımda, daha buluğa ermemiş ve benden 40 yaş küçük bir çocukla evlendiğimde, evlatlığımın karısını dahi aldığımda insanlar ne düşünür? Nefsime hakim olmalı ve tek eşle yetinmeliyim." der ve bunu uygulardı.

    Kendisine inanmayanların, başka dinden olanların ağzına sakız vermez, kendisini bu duruma düşürmezdi.

    Bu konularla ilgili hadislerin tamamı yalan olsa dahi Kur'an ayetleri dahi yeterlidir hakkında söylenenlere.

    Benzer konulara İsa ya da Musa sahip olsaydı, bu defa onlar eleştirilecekti.

    O nedenle müslümanlar bu konular hakkında eleştirileri göğüsleyeceğim, peygamberimi savunacağım diye yırtınmasınlar derim. Çünkü aksini savunacakları pek bir kaynak da yok ellerinde. Üstelik bu hadisleri uyduranlar da ateist ya da başka dinden insanlar değil. İslamın baş tacı ettiği Buhari ve Müslim. Yazarken düşünselerdi..

  6. Irkçı bir partinin yabancı düşmanlığı zihniyetiyle özellikle müslüman doğululara tavır koyma ve bu yolla oy sağlama amacıyla yaptığı beyanlar arasında İslam'a ve İslam peygamberine eleştiriler ve hakaretler olması, aynı eleştiriyi yapan forumdaki nonteistlerin desteğini ve takdirini almamalı.

    Benzer şekilde ülkemize karşı ya da Bop ile Ortadoğu ülkelerine karşı çıkar planları içinde olanların ulusal birliği ve ulusal değerleri parçalamak amacıyla dini yönden yıpratma çalışmalarına da aldanıp emperyalistlerin oyununa gelinmemeli.

    Dünya görüşünde enternasyonalist olmak dahi bu ırkçıların ve emperyalistlerin ortak konularda da olsa desteklenmesini kesinlikle gerektirmiyor.

    Yani bu konuları bir aile içi mesele gibi görmesek bile "düşmanımın düşmanı dostumdur" anlayışıyla hareket edilmemelidir. kaldı ki bizim meselemiz düşmanlık değildir. Biz inanç ve ifade özgürlüğünü savunuyoruz ve sanal alemde de bu hakkımızı kullanıyoruz.

    Kimsenin de dinleri zor yoluyla denize atma niyeti yok.

    Karikatür krizinde de azıtanlar genelde ırkçılardı.

    Karikatürleri ve yazıları tüm müslüman toplumları hedef alan ırkçı nitelik arzediyordu.

    Ama maalesef kimi arkadaşlarımızın desteğini aldı bu küstah girişimler.

    Biz en başta din savaşlarına ve dini katliamlara karşı olmalıyız..

    Bugüne kadar Dinlerini yayma amacıyla milyonlarca insanı katlettiler.

    Emperyalist paylaşım savaşlarını da hesaba kattığımızda, tarih bu amaçlar içinde olanların büyük vahşetleriyle doludur.

    İçinde bulunduğumuz süreçte ise İslam, köktendinci terör dışında dünya için bir tehlike arzetmiyor.

    Asıl tehlike emperyalistlerdir ve onların tek din, tek dil, tek devlet gibi uzun vadeli emelleridir.

  7. İslam = Kur'an + Sünnet'tir.

    "İslam'da yoktur" ile "Kur'an'da yoktur" ifadeleri birbirine karıştırılmamalıdır.

    örneğin, "kabir azabı" Kur'an'da yoktur ama İslam'da vardır.

    Aynı şekilde Sırat Köprüsü, Teravih namazı, Ramazan ve Kurban Bayramı, kandiller, sünnet gibi çok önemli inançlar Kur'an'da yoktur. Ama bunları reddedene kafir gözüyle bakılır.

    Ruh konusunda da Kur'an'da açıklık yoktur. Ruh reddedilmese de, insan ruhundan bahsedilmez.

    Bu bahis olmadığı için de Muhammed'e ruh konusu sıkça sorulur. Çünkü Musevi ve hristiyanlarda ruh inancı vardır ve Kitab-ı Mukaddes'de yüzlerce kez ruhtan bahsedilir.

    Bu sorulara karşılık Kur'an'da "Ruh'un Allah'ın emrinde olduğu ve insana ruh hakkında çok az ilim verildiği" belirtilir.

    Bu ifadede ruhun reddi yoktur ama insan ruhundan mı bahsedildiği, Tanrı ve melek ruhundan mı bahsedildiği net olmadığından konu tartışmalıdır.

    Ruh inancı İslam'da olduğu gibi hemen hemen tüm dinlerde mevcuttur. Cinlerden çok daha yaygın bir inançtır. Tevrat'ta onlarca ayette cincilik yapan ve ruh çağıranlar lanetlenir. Buna karşın İslamcılar ruh çağırma seanslarında irtibat kurulanın ruh değil cin olduğunu ileri sürerler. Ruhların Berzah aleminde olduğunu, gelemeyeceğini, irtibatın mümkün olmadığını söylerler.

    http://www.biriz.biz/merak/mrk42.htm

  8. İşine gelmiyor dimi ? Şeytanın öğretisi altındaki hadis dini senin işine geliyor dimi ? e tabi nede olsa şeytanla dostsunuz :)

    Sizi gidi sünnet-hadis düşmanları sizi.

    Sizi gidi ayet tahrifatçıları sizi. :lol:

    Nisa/ 171. Ya ehlel kitabi la tağlu fı dıniküm ve la tekulu alellahi illel hakk innemel mesıhu ıysebnü meryeme rasulüllahi ve kelimetüh elkaha ila meryeme ve ruhum minhü fe aminu billahi ve rusülih ve la tekulu selaseh intehu hayral leküm innemellahü ilahüv vahıd sübhanehu ey yekune lehu veled lehu ma fis semavati ve ma fil ard ve kefa billahi vekıla

    İsra/ 85. Ve yes'eluneke anir ruh kulir ruhu min emri rabbı ve ma utıtüm minel ılmi illa kalıla

    Bu ayetlerdeki ruh'la, Ruhül-Kudüs'ü ve Cebrail'i birbirine karıştırmayın.

    Ruh vardır. Yaşam enerjisidir ruh. Tartışılması gereken ruhun bedene dışardan verildiği ve ölüm sonrası ruh göçünün olup olmadığıdır. Yani ruhun maddenin uzantısı mı olduğu yoksa maddeden bağımsız ayrı bir varlık mı olduğudur.

  9. Siz kendinizi kandırıyorsunuz.

    "İslam'da" yerine "Kur'an'da" demiş olsanız belki tartışılır tarafı olurdu.

    İslam'da ruh vardır. Bütün müslümanlar ruhun varlığına inanır. (Sadece sizin gibi binde birler hariç)

    Kur'an'da da ruh vardır. Cinler olduğu gibi.

    Siz ne kadar "o ruh cebraildir" deseniz de hiçbir müslümana kabul ettiremezsiniz.

    Siz ruhla uğraşmak yerine, cinleri nasıl maddileştirirsiniz onu düşünün.

    Artık mikroplar mı dersiniz, yoksa gözle görünmeyen tüm varlıklar mı dersiniz bilemem.

    Ama bilin ki, insanların ruhtan ziyade cinlere inanmama eğilimi var.

  10. Kur'andaki ayetlerden daha güzel daha ne delil istiyorsunki. Kur'anda dişi arının insanlar için şifa niyetine bal yaptığı açıkça belirtiliyor. Bugün dünyadaki bütün profesörler bir araya gelse, arının yaptığı balın yanına yaklaşamazlar.

    Kur'an'da dişi arıdan söz etmez.

    Fiillerdeki pasiflik dişiliğe yorumlanır.

    Halbuki dişilikten değil, arının minikliğindendir.

    Buradan dahi mucize üretmeye çalışır mucize şarlatanları.

    Açıkça dişi yazsaydı ne değişirdi sanki?

    Arıcılığın tarihi 2500-3000 yıl öncesine kadar bilinir. Belki onun dahi öncesi vardır.

    Muhammed'den 1000-1500 yıl öncesinden beri insanlar dişi arıyı, erkek arıyı, kraliçeyi, oğul'u bilirlerdi.

    Ama kurnazlık yapıp böyle sahiplenmeye kalkışılabiliyor sıkılmadan.

  11. (Nahl 69) Sonra meyvelerin hepsinden ye de Rabbinin sana kolaylaştırdığı (yaylım) yollarına gir. Onların karınlarından çeşitli renklerde bal çıkar. Onda insanlar için şifa vardır. Şüphesiz bunda düşünen bir (toplum) için bir ibret vardır.

    Arı denilince çiçek ve bal birlikte düşünülür.

    Balarıları balı çiçeklerden üretir.

    Ama ne ilginçtir ki Kur'an'da çiçekten hiç bahsedilmez.

    Doğaya güzellik katan çiçek geçemz Kur'an'da.

    Cennet tasvirlerinde dahi çiçekten bahsedilmez.

    Peygamberinin adı gül'le anılır, kutsal emanetlerin gül koktuğu öne sürülür.

    Ama gülden de tüm diğer çiçeklerden de mahrumdur Kur'an.

    Halbuki ne mucizevi çiçekler vardır, arıyı geride bırakan.

    Ama Muhammed çiçeklere yabancıdır, uzaktır biraz. :lol:

  12. Arıların peteklerini altıgen şeklinde yapmaları ve bu altıgenlerin ölçülerindeki eşitlik gerçekten de basite alınacak konu değildir.

    Ancak bu altıgen peteğin nasıl ortaya çıktığını kestirmek zor değildir.

    Arılar boşluğu, fazlalığı kabullenmeyen bir yapıdadırlar.

    Kovanda nerede bir boşluk görseler derhal orayı doldururlar.

    İlk arı kolonilerinin bal peteklerini nasıl yaptığını bilemiyoruz.

    Dairemsi bir şekilde yaptıkları kesindir.

    Çünkü yüzlerce, binlerce arı dar alanda ve çevresinde dönerek petek inşa eder.

    İlk dönemlerinde dairemsi olan peteklerinin boşluklarını doldurma işlemi zamanla çokgene ve altıgene ulaşmış olması mucize değildir.

    Ayrıca daha önce de yazdığım gibi altıgen peteği eşek arıları da yapar.

    İslam evrim teorisini kabul etmediğine göre, bu eşek arıları bal arılarından ayrı olarak yaratılmış demektir.

    Bu durumda Allah, eşek arısına altıgen peteği vahyetmiş de, bal yapma vahyini unutmuş mudur da bu eşek arıları yağmacı olmuştur?

  13. Dinler kaldırılmaz. Zamanı geldiğinde kendiliğinden silinir giderler.

    Dinlerin evriminde çağımızın aşamasını yaşıyoruz.

    Dünyada yaygın Totemcilik devri bitmiştir. Kısmen izleri olsa da, gücü yoktur.

    Yaygın çok tanrıcılık dönemi de bitmiştir. Onun da etksi, gücü olmadan kalıntıları vardır.

    Tek Tanrıcılık dinleri daha uzunca bir süre ayakta kalacak gibi görünüyor.

    bundan sonraki aşama dinlerin güçsüz ve etkisiz olduğu dönemdir.

    Bu dönemde hakim olan sade Tanrı inancı olacaktır. Bu da dinler gibi zararlı olmayacaktır. Çünkü insan ile inandığı Tanrı arasında bir duygu olarak yaşayacak, kurumsallaşmış dinlerden uzaklaşılacaktır.

    Tanrısızlığın, ateizmin hakim olabileceği bir dönemi pek olası görmüyorum.

    Olsa da zaten bu aşama dinlerin evrimine dahil olmaz. Dinlerin evrimi dinsizlikle sonuçlanacaktır.

  14. Eşek arıları da altıgen petek yapar ama bal yapmaz.

    Bal arılarının düzenini anlayabilmek için kolonileşmeyi anlayabilmek gerekir.

    Antimuhammed'in de belirttiği gibi karıncalarda da benzer düzeni ve mükemmelliği görebiliriz. Doğada bunlardan çok daha mükemmelleri de var.

    Kar taneciklerinin birbirlerinden farklı altıgen şekilleri, tohumların dizilişlerindeki spiraller, mineral kristallerindeki geometrik yapılar ve değişmez açılar, tavus kuşunun kuyruğundaki lekeler, salyangoz kabuğu, örümcek ağları, tüm bunlar görüntü olarak kusursuz olmalarına karşın müthiş bir matematik düzen de gösterirler.

    Doğanın yani Tanrının gücü ve güzelliği işte..

  15. Sorumu yanıtlamamışsın. Yanıtlayamazsın zaten, çünkü evrim teorisini kabullenmek zorunda kalırsın.

    Neden mükemmel olanı seçip, onun vasıtasıyla Tanrıyı kanıtlamaya çalışıyorsun?

    Mükemmelin yanında mükemmel olmayanlar da var.

    Bal arısına vahyeden allah, eşek arılarına neden vahyetmemiş?

    Yoksa eşek arıları şeytanın tarafında mı? (buraya bir smile giderdi ama gülme dediğin için koymadım)

  16. 33:43 ve 56 da salat kelimesi yerine DUA koy bakalım ne oluyor..

    33/ 56. Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere salat ederler. Ey inananlar! Siz de ona salat edin ve teslimiyetle selam getirin.

    "salat" yerine "dua" koyalım:

    Şüphesiz Allah ve melekleri Peygambere dua ederler. Ey inananlar! Siz de ona dua edin ve teslimiyetle selam getirin.

    Sonuç şu:

    Önceki ayete göre Allah ve melekleri peygamber için namaz kılıyorlardı.

    Sonraki ayete göre peygambere dua ediyorlar.

    Dua Allah'a edilir.

    Ayet son haliyle 2 şekilde anlaşılır. ( Muhammed için dua edilmesi ya da Muhammed'e dua edilmesi)

    1- Allah'ın da üstünde kudretli bir Tanrı var ve Allah ve melekleri peygamber için ona dua ediyor. Ya da;

    2- Muhammed, Allah'tan üstün konumda. Ona dua ediliyor.

    Olmadı. Demek ki namaz = dua değilmiş. Dua sadece namazın bir parçasıdır.

    Namaz nedir?

    Bir takdir-övgü, bir saygı-sevgi, bağlılık-destek ritüelidir.

    "Sallu" kelimesi de salat'la aynı değildir ama aynı kökten gelir.

    Sallu: övgü, takdir, iyi-olumlu gözle bakma, ondan memnun olma-beğenme ve onu destekleme gibi anlamlar çerçevesindedir.

    Dolayısıyla ne sallu kelimesi, salat ile eşlendirilip namaz olarak çevrilemez.

    Ne de bundan dolayı "salat demek dua demektir" sonucu çıkarılamaz.

    Doğrusu ise şu olmalıdır;

    Allah ve melekleri, peygamberi takdir edip överler. Ey inananlar; Siz de onu takdir edin ve saygı ile selamlayın.

    Sonuç olarak Muhammed, Allah ve meleklerin kendisine namaz kıldıklarını söylemese de takdir ettiklerini söyleyerek kendini yüceltme çabasındadır.

  17. "Kur'an'a göre Muhammed'e gerek yok."

    Bence de gerek yok. Ama nasıl?

    Muhammed'e inanmaya gerek yok.

    Muhammed'in adının geçtiği ezana, kelime-i şahadete gerek yok.

    Muhammed'i yüceltmeye, putlaştırmaya gerek yok.

    Muhammed'e de, İsa'ya, Musa'ya da gerek yok.

    Kur'an'a, Tevrat'a, İncil'e de.

    Sadece tek Tanrı inancı yeterli Kur'an'a göre.

    Çünkü Galu Bela açıklaması bunu gösteriyor.

    ARAF:

    172 . Hani ; Rab'bin âdem oğullarını zürriyetlerinden bağımsız olarak alıp ta onları kendi nefisleri üzerine şâhit tutmuştu da ; "Ben sizin Rab'biniz değil miyim?." Diye sormuştu. Onlar da “Evet şâhidiz” demişlerdi. " Bu kıyâmet günü biz bundan habersiz idik" diyemiyesiniz diye idi..

    173. Veya, “ Atalarımız daha evvel ortak koşanlardandı. Biz de onların zürriyetinden geliyoruz diye bizi de o batıl işleyenlerin yaptıkları yüzünden cezalandıracak mısın?. Diyemiyesiniz diye idi..

    Sonuçta; eğer evreni, evrimi aklın almıyorsa, atalarının inandıklarına inanmak zorunda değilsin.

    Sadece Tanrıya inanman yeterli.

  18. Yazdıklarında İslam inancına göre bir çelişki yok Murtimuro. Çünkü;

    1- Eğer böyle ise Muhammed'e ne gerek vardı? Bu emirler önceki peygamberlere de verilmişti zaten..

    Muhammed'e göre, Muhammed'e gerek vardı. Çünkü Allah her kavme en az bir peygamber gönderdiğinden Araplar içinden de Muhammed'i seçmişti.

    İsmail'de Arap peygamberi dersen eğer, Araplar soylarının İsmail'e dayandığına inanır. Yani, İsmail Arap peygamberi olmaktan ziyade Arapların atasıdır.

    2- Yok müslümanlık Muhammed sayesinde öğrenildiyse bu adamlar namaz kılıp zekat vermeyi nerden öğrenmişti ?

    İslam'a göre müslümanlık Galu Bela'dan beri vardır. Yani, farklı dinler olsa da, farklı adlarda inançlar olsa da tek bir yaratıcıya inanmanın adıdır müslümanlık. Muhammed'in yaptığı ise müslümanlığa son şeklini vermektir. Bu şekil Muhammedî müslümanlığıdır.

    3- Daha ortada bir kitap bile yokken İbrahim'in İshak'ın ve İsmail'in müslüman olması ve namaz kılması akılla mantıkla bağdaşır mı ?

    Bağdaşır. Çünkü Eski Ahid'de de yazdığı gibi Allah birçok peygambere kitap vermeden görev vermiştir. Ya direk onlarla konuşmuş ya da bir melek vasıtasıyla emirlerini bildirmiştir. Namazın nasıl kılınacağı Kur'an'da da yazmaz. Uygulamada şekillenmiştir. Tevrat'ta geçen "secde" ifadesi, namazın kökenini işaret eder.

    4- Müslüman olmak için ''kelimeyi şahadet'' getirmek gerekiyor..Allah'ın bir olduğuna ve Muhammed'in onun elçisi olduğuna iman ederim demeniz gerek..Önceki peygamberler ve diğer insanlar henüz gelmemiş bir peygamberin Allah'ın elçisi olduğuna nasıl iman edebildiler ?

    Aslında müslüman olmak için kelime-i şahadet getirmek gerekmez.

    Yukarıda da belirttiğim gibi İslam, Muhammediliği esas almıştır.

    Muhammedî olmak için kelime-i şahadet gerekir.

    Yine örneğin, müslüman olmak için ismini Arap ismiyle değiştirmek, sünnet olmak gerekmez.

    Ama müslümanlık adı altında Muhammedî İslam yapmak için bu şartlar konulmuştur.

    Kasas suresinde anlatılan müslümanlık da budur.

    Daha iyi anlamak için:

    http://pante.blogcu.com/518064/

  19. Kur'an'da açıkça İsa'nın geleceğini yazmaz ama birkaç ayette İsa'dan bahsederken "İsa Mesih" der.

    Örneğin Ali İmran 45'de.

    İz kaletil melaiketü ya meryemü innellahe yübeşşiruki bi kelimetim minhüm ismühül mesıhu ıysebnü meryeme vecıhen fid dünya vel ahırati ve minel mükarrabın.

    Mesih, Yahudilerce "kurtarıcı" anlamı taşır. Ama onlar İsa'ya inanmadıklarından onu Mesih olarak kabul etmezler.

    Kur'an'da Mesih geçmesi kurtarıcı olarak görüldüğü anlamı taşısa da, İslamcıların bir kısmı Mesih'i İsa'nın lakabı olarak kabul ederler.

×
×
  • Yeni Oluştur...