Satsuma54

Bu konuya katkı sağlaması amacıyla İncil'den bir ayrıntı vermek yararlı olacak. Bunda, meleklerin gelip İsa'ya hizmet ettikleri anlatılıyor. 'Bunun üzerine İsa, iblis tarafından denensin diye Ruh tarafından çöle yöneltildi. Kırk gün kırk gece oruç tuttu. Sonunda açlık duydu. Ayartıcı yaklaşıp, “Eğer Tanrı’nın Oğlu’ysan” dedi, “Buyruk ver şu taşlar ekmek olsun.” İsa, “Kitap’ta yazılmıştır” dedi: “‘İnsan yalnız ekmekle yaşamaz, Tanrı’nın ağzından çıkan her sözle yaşar.’” Sonra iblis, İsa’yı Kutsal Kent’e götürdü. O’nu tapınağın kulesine çıkarıp, “Eğer Tanrı’nın Oğlu’ysan” dedi, “At kendini aş

Belçika’nın diğer şehirlerindeki kiliselerde, bizim camilerdekinin tersine pek fazla dilenci yok. Ama Brüksel’de, neredeyse tüm katedral ve kiliselerin kapısında bir kadın dilenciye rastlanıyor Kucaklarında son derece bakımsız ve hırpani kılıklı bir-iki çocukla hemen giriş koridorlarına oturmuşlar; iyice ezberletilmiş bir Fransızcayla: ‘Baylar, bayanlar; iki sakat (veya kör) çocuğum var. Allah rızası için bir sadaka’ ve benzeri cümlelerle dileniyorlar. Yanaşıp sorduğumuzda hepsi de Türk çıktı. İnanmayanlar, oralarda bir tanıdıkları varsa soruşturabilirler. Kısacası, Avrupa Birliği mer

Muhammed'in doğum günü de 20 Nisanda kutlanıyor, biliyorsunuz. Ne 20 Nisanmış!

Üçüncü örnek de benden olsun: Allah, emrini hiç takmayıp Adem'e secde etmediğinde Şeytan'a da süre vermişti. Hem de kıyamete kadar.. Kısacası Allah, süre verenlerin en hayırlısıdır. (Bunun Türkçesi: Gücüm yetmiyor da, kullara bunu şimdi nasıl bir formülasyonla yutturmalı? En iyisi süre vereyim, delikanlılık bende kalmış olur.)

Başlık yazısında bir şey dikkatimi çekti: Müslüman tartışmacı, Hıristiyanın son cümlelerine itiraz edip 'Sen ne diyorsun arkadaş? Muhammed'in de çok sayıda mucizesi var; şunlar, şunlar, şunlar ...' demiyor, diyemiyor. Çünkü o yıllarda daha, -şimdi İslam'ın temel referansı haline gelen- 'kudsi' hadisler toplanıp Muhammed'in yaptığı söylenen uydurma mucizeler yaratılmamıştı. Onun için suskun kalmıştır.

Hangi toplum? Ne vazgeçmesi? Sen uzayda mı yaşıyorsun? Yoksa gözlerin kör, kulakların sağır mı? Olanları okuyor ya da duymuyor musun? Şeriatın hüküm sürdüğü ülkelerde çocuk kızlarla evlenmek cayır cayır devam ediyor.

Yıldıray Oğur denen bu liberal zübük, acaba her sene binlerce dolar harcayarak Mekke'ye gidip Muhammed'in Kabe'sindeki siyah taşı salya sümük öpen 'mukaddesler' için de böyle bir eleştiri yapar mı dersiniz? 'İşte o sıkar' diyorsanız, haklısınız. O da olmazsa, yakında 'Kutlu Doğum Haftası' var. Orada söylenenler de epey işini görür. Hadi görelim bakalım, ne kadar liberalmiş?

Başlıktaki ifadeyi düzeltmek istiyorum. Müslümanların bir değil, iki tanrısı vardır: Allah (C.C) ve Muhammed (S.A.V). Ehl-i Sünnet'te ezelinden beri öyleydi de, özellikle son dönemlerde tüm müminler için ikincinin referansları (hadisler) birincininkileri (Kuran) fersah fersah geçmiş durumda. İnanmıyorsanız, bir Müslümanla herhangi bir konuda konuşmaya başlayın; 'Peygamber efendimiz buyuruyor ki ...'li örneklere başladığında bana hak vereceksiniz.

Muhammed'in 9 yaşında bir kızla gerdeğe girmesi, nedense yalnızca bizim Müslümanların derdi. Habire, kızın 9 değil 13, 15, 17, 18 ve hatta 20 yaşında olduğunu kanıtlamaya çalışıyorlar. Oysa bu, Arapların hiç umuru değil, çünkü adamların geleneklerinde çocuk kızlarla evlenmek binlerce yıldır var. Bizimkilerin karın ağrısı şundan: UTANÇ DUYUYORLAR.

Eh, artık önünde secde edip iki rekat namaz kılarsın.. O da bu kadar yağın üstüne öbür dünyada sana kesin şefaatçı olur. Valla, tezgahı her iki alemde de iyi yerde kurmuşsun. Helal olsun.

Kenya'da bir Türk gemisi daha kaçırılmış. ANKARA İHA - Türk bayraklı "YASİN-C" isimli gemi, bugün Kenya'nın Mombasa Limanı'ndan 270 deniz mili açıklarında deniz haydutları tarafından kaçırıldı. Gemide 25 Türk mürettebat bulunuyor. Denizcilik Müsteşarlığı Ana Arama Kurtarma Koordinasyon Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamaya göre, Ukrayna'nın Mariupol Limanı'ndan yüklediği dökme buğdayı Kenya'nın Mombasa Limanı'na götürmekte olan Türk bayraklı "YASIN-C" isimli geminin, bugün saat 15.12'de Kenya'nın Mombasa Limanı'ndan 270 deniz mili açıklarında deniz haydutları tarafından kaçırıldığı yönünde

Allah dostları, müminler, dindarlar, sofular, softalar, teistler vb. ortalıkta kim varsa, biriniz bana yanıt versin; 1) Muhammed'den sonra evlatlık kurumu yok olmadığına göre kim, hangi Müslüman, hangi tarihte, nerede, evlatlığının boşadığı karısını alıp nikahlamıştır? Bir tane örnek; evet sadece bir tane örnek verin.. (Bu izin sadece Muhammed'e özel değildir, ne diyor dikkat edin: müminlere..) 2) Allah onların darlığını kaldırdığı halde, eğer cevabınız sıfırsa, neden hiç kimse Allah'ın emrini yerine getirmemiştir?

Bu 'illüzyoncu' arkadaşların sonu gelmeyecek herhalde; biri gidiyor, öbürü geliyor. Daha önce de birkaç kere aşağıdaki anektodu aktarmıştım buraya. Yineleyelim.. Engels, 1850-60'lı yıllarda o zamanın teistlerine şöyle seslenmiş: '"Yaşam yanıltıcı bir görüntüden ibarettir, doğa aslında yoktur, gördüklerimiz hep hayaldir" diyorsunuz. Madem bunlar gerçek değil, o halde sizi yarın saat 15:30'da Paris Güney Garı'nda bekliyorum. Aranızdan seçeceğim birinin ellerini ve ayaklarını bağlayarak Paris-Lyon demiryoluna yatıracağım. Tren köşeyi döner dönmez, çığlık çığlığa kalmaz, aman dilemezse, söz veri

Ahmet Altan'ın 'doğruları yazmaktan çekinmeyen' gazetesi Taraf, bugünden itibaren sadece 25 kuruşa (0,25 TL) satılacak. Sloganın vuruculuğuna bakar mısınız: 'Herkes okusun diye'. Bir bardak çay en pespaye kahvede 50 kuruş, bir küçüksu dökmek en salaş WC'de 50 kuruş; ama militan liberal gazetemiz 'herkes okusun diye' 25 kuruş.. Bugünleri de mi görecektim? Gözlerim yaşarıyor, ağlamamak için kendimi zor tutuyorum. (Sahi, bu değirmenin suyu nereden geliyor?)

'Dediler ki: "Ey Meryem, sen gerçekten şaşılacak bir iş yaptın. Ey Harun'un kız kardeşi, senin baban kötü bir kişi değildi ve annen de azgın, utanmaz bir kadın değildi." Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?!" Çocuk şunları söyledi: "Şüphesiz ben, Allah'ın kuluyum. Allah bana kitap verdi ve beni peygamber kıldı. Nerede olursam olayım, beni kutlu kıldı ve hayat sürdüğüm sürece, bana namazı ve zekatı vasiyet etti; anneme itaati de. Ve beni mutsuz bir zorba kılmadı. Selam üzerimdedir doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak yen

'Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından birisi kopmuş demektir.' (Atatürk) Sanat dallarını başlıklar halinde sıralayalım: - Resim, - Heykel, - Tiyatro, - Opera, bale, - Müzik, - Sinema, - Edebiyat, - Mimarlık, - Ebru, hat, çini vb. Resim, heykel, tiyatro, opera, bale vb. sanatlar için İslam ülkelerinde değil gelişme, başlangıç bile mümkün görünmüyor. Müzik ve sinema için ancak dini alanlarda kısıtlı bir uygulama var; gelişme umudu çok zor. İslam ülkeleri, sporda da özellikle kadınlar açısından içler acısı durumdadır. En büyük spor organizasyonu olan Olimpiyatlarda, diğ

Convert, bir de soruyorsun: 'Nerden biliyorsun kardeşim?' diye. Bilmez olur mu? Cennet cehennem bir Muhammed'e gösterildi, bir de bu muhterem zata.. O bilmeyecek de biz mi bileceğiz?

Halt etmişsin sen. 1) Osmanlı Devletinin Gerileme Dönemi: Karlofça Antlaşması’ndan (1699) başlayarak, Yaş Antlaşmasına kadar (1792) geçen süreye denir. O yıllarda tanzimat mı vardı? Niye gerilediniz o zaman? 2) Her sene açıklanan ilk 500 üniversite arasına, senin dinine imanına Kuran'ına bağlı hangi İslam ülken girmiş? Sen önce onu söyle. 3) Dinine imanına Kuran'ına bağlı hangi İslam ülkesi Ay'a füze yollamış? (Sakın İran deme; o şia; sen Ehl-i Sünnetsin. Cehennemlik olduğunu söylediğin bir mezhep ülkesinin argümanını kullanmayacaksın herhalde, değil mi? Kullanırsan, ayıp olur.) 4) Bu yaşı

Bu iddiayı öne süren arkadaşlar, aynı formülasyonu Osmanlı'nın yükseliş, duraklama ve gerilemesine de uygularlar. Bunu çok duymuştum zamanında. Sözde Osmanlı, İslam'a ve Kuran'a uygun yaşadığında gelişti ve büyüdü. Ne zaman ki bunları bırakmaya başladı; duraklamaya ve tamamen bıraktığında da gerilemeye başladı. Tarihin sadece tek faktörlü bir süreç olduğunu sanmak kadar ahmaklık olamaz. Duraklama ve gerileme sadece sana bağlı değildir; karşındaki devletlerin gelişme durumları da seni doğrudan etkiler. Yani sen gerilemezsin ama karşındaki çok ilerler, sen görece geri kalmış olursun. Şunu da

Konu hakkında ayrıntılı ve objektif bir değerlendirme için: http://www.ezberim.com/turk-tarihi/112026-izmiri-kim-yakti-tartismasi/

İnsan, korku ve nefretleriyle yüzleşmeyi öğrenmeli. Ben öğrendim: İlaveten: Emine Erdoğan´dan güzellik sırları. ´Allah vergisi´ dediği cildinin güzelliğini ve sağlığını korumayı tamamen doğal yöntemlerle başardığını söyleyen Başbakan eşi Emine Erdoğan, sağlık bir cilt isteyen kadınlara güzellik için şu tavsiyelerde bulundu. diyen bir gazete haberi, lütfen okuyun. Haberde 'Güzelliği sosyetenin diline düşen Emine Erdoğan' bile deniyor. Yalakalığın bu kadarına pes doğrusu! http://www.haber7.com/haber/20060323/Emine-Erdogandan-guzellik-sirlari.php

Muhammed her sözünde Allah'la kendisini özdeşleştiriyor. Bir hüküm verecek olsa, birini azarlayacak olsa, hemen 'Allah ve resulü' diye başlıyor. Bir de Müslümanlar, Hıristiyanlara 'İsa'ya Allah'ın oğlu diyorlar' diye kızıyorlar. Hiç kızmasınlar. Kendi peygamberleri de Allah'la kanka olmuş zaten; hiç ayrılmıyorlar. Ne diyelim, 'Allah ayırmasın'.

Nuh tufanında da yeryüzünde yaşayan tüm canlıların öldüğünü söylüyor bu 'kutsal kitaplar'. Nasıl olur? Balıklar, ahtapotlar, midyeler vb. deniz canlıları da mı öldü? Yoksa bunlar canlıdan sayılmıyor mu?

Yukarıda, 'apaçık yazılmış' Kuran'dan Deccal açıklamaları okudunuz. İşaret ediyor dediği ayetler de, 'Dam üstünde saksağan - Vur beline kazmayı' kabilinden ilgisiz-alakasız laf yığınları.. Yanisi, Kuran'da Deccal meccal yok. Yazarken unutmuş olmalılar. Ama ıkınmış sıkınmış, 'yok' diyemiyor işte. İlla 'var' edecek. Aklınca..

Bunların geldiğine kim ya da kimler karar verecek? Yetkili merci kimdir? Öğrenebilir miyiz?