Jump to content

Satsuma54

Normal Üye
  • İçerik sayısı

    856
  • Katılım

  • Son ziyaret

İletiler bölümüne Satsuma54 kullanıcısının eklediği dosyalar

  1. 1970'li yılları yaşayanlar, Maocular denen Aydınlıkçıları hemen anımsayacaktır. Sol gruplar üniversitelerde faşistlerin yanında bir de bunlarla uğraşmak zorunda kalırdı. Ege Üniversitesinde boykot yapan öğrencileri taşlayanlar arasında onların da olduğunu görenlerden birisiyim.

     

    O yıllarda yolları 'Marksizm-Leninizm-Mao Zedung Düşüncesi', kıbleleri Çin idi. İşlerine gelmeyenleri hemen 'sosyal faşistlikle' suçlarlardı. Mao'dan vazgeçip Enver Hoca'ya geçiş yapmaları çok sürmedi. Ama ondan da çabuk sıkıldılar. En son geldikleri yer, milliyetçilikte yarıştıkları MHP ile birlikte AKP'ye koltuk değneği olmak oldu. Halen bu süreçteler. Yarın ne olur, nereye demir atarlar, bekleyip göreceğiz.

  2. İslam sonrası tarihe baktığımızda, çeşitli ulus ve gruplar arasındaki savaşların azalmadığını, bilakis arttığını görüyoruz.

     

    Hadi, İslam-Hıristiyan ve İslam-Pagan savaşlarını iyi kötü anladık diyelim. Dünyayı paylaşmak kolay değil.

     

    Peki, İslami gruplar arasındaki savaşlara ne diyelim? Kendi aralarında en az yukarıdakiler kadar, belki daha fazla savaşmış Müslümanlar. Örnek verelim: Osmanlılar, İran'daki Müslüman Şii devletlerle, Anadolu'daki Sünni beyliklerle, Mısır'daki Fatımilerle vb. yüzyıllarca savaşmış. Bu savaşlarda yüzbinlerce asker ölmüş, oluk oluk Müslüman kanı akmış. Kimi zaman o, kimi zaman bu kazanmış.

     

    Düşünelim: İki Müslüman ordu karşı karşıya geldi. Her iki tarafın askerleri birbirinin üzerine yürürken düşünmez mi, "Ben bu din kardeşimi neden öldüreyim" diye? 

     

    'En mükemmel' din, 'Allah'ın dini' İslam, kendi inanırları arasındaki savaşları önlemekte neden yetersiz kalmış olabilir?

  3. 3 hours ago, seremın said:

     

    Abi seni çok eskilere götürücem ama bu ''ajanlar'' kimlerdi ve akıbetleri ne oldu?

     

    Bu soruya Robespierre'in:

    "O kadar eskilere ben de gidemiyorum Seremın. Çünkü bilmiyorum. O kadar yaşlı değilim."

    yanıtı biraz kaçamak olmamış mı?

     

    "Muhammed'e kölesi öğretiyor, o da Kuran'a yazıyor" diyenlere karşılık Kuran'da "Nasıl öğretsin?

    O köle Arapça bilmiyor ki" denmesi gibi olmuş.

     

    Oysa seremın'ın sorusu son derece ciddi olup Aydınlıkçıların 12 Eylül döneminde sol görüşlü 

    kişileri ihbar ettikleri konusundadır. Bu suçlama, bir devrimci için hakaretlerin en büyüğüdür.

     

    Üzerinde biraz durmaya değer.

  4. Fransızlar Büyük Devrim'in ünlü sloganı "Özgürlük-Eşitlik-Kardeşlik"in sonuna "Laiklik"i de eklemişler.

    Fransa'ya giden olursa, okulların ön cephelerinde bunu görebilir.

     

    İslami terörün nihai amacı laikliği ortadan kaldırmak. Saldırıların artması ile Avrupa bunu algıladı.

     

    Bizde ise var olan kör-topal bir laikliği eleştirmek ilericilik mi sayılıyor artık? Öyleyse yuh.

  5. 14 hours ago, Khan said:

    Theresa May: “Bu şeytani ideoloji İslam değil”

    May sözlerine şöyle devam etti:

    “Hali hazır yöntemlerle böyle bir tehditle baş edemeyiz. Bazı şeyler değişmeli. İster organize, ister yalnız kurt saldırıları olsun tüm bu terörün ortak bir noktası var. Bu ortak nokta faillerin hepsinin güya İslam felsefesi adı altında şeytani bir ideolojiye sahip olmaları, toplumu ayrılıkçılığa mezhep kavgasına yönlendirmeleri. Bu şeytani ideoloji tüm Batı ahlâk değerlerini yok saymakta, nefreti beslemekte. İslam bu değildir. İslam’ın Batı değerleri ile uyuşmadığını söylem haline getirmiş bu şeytani felsefe  İslam değildir, yozlaşmış bir düşüncedir.”

     

     

    Theresa May'in İslam'ı hiç bilmediği anlaşılıyor. Oysaki, yukarıdaki paragrafta söylenenler tam olarak İslam'ı anlatmaktadır. İslam budur.

     

    İngiltere battı batıyor, hala 'ekin makasla biçilir' iddiasında.

     

  6. http://odatv.com/hdpliler-ve-fetoye-vatandaslik-soku-0506171200.html

     

    ,uNhD9kqzI0q6E7W0DXaG_Q.jpg?mode=crop&sc

     

    Aralarında FETÖ lideri Fetullah Gülen ile HDP Milletvekilleri Faysal Sarıyıldız ve Tuğba Hezer'in de bulunduğu 130 kişinin vatandaşlıktan çıkarılma ilanı Resmi Gazete'de yayımlandı.

     

    Üç ay içinde Türkiye'ye gelmezlerse çıkarma işlemi kesinleşecekmiş.

     

    Böylece Hocanın ABD'den iade edilme yolu da kapanmış oluyor. Vatandaşın olmayan birini suç işlediği gerekçesiyle başka bir ülkeden isteyemezsin.

     

    Temiz iş olmuş. Çıkar, kurtul. Şimdi bu karda kışta kim uğraşacak?

  7. 3 hours ago, Satsuma54 said:

    http://www.diken.com.tr/tekzip-yayinlamadigi-gerekcesiyle-tutuklanan-aydinlikin-yayin-yonetmenine-tahliye/

     

    Tutuklama isteyen savcı ve tutuklayan yargıç, yukarılardan acayip fırça yemiştir. 

     

    Malum ya; kendileri 'içeride gazetecilik faaliyetinden dolayı kimse yok' deyip duruyorlar. Tekzip yayınlamama da bu türden bir faaliyet olmalı. 

     

    Akşamdan sabaha, bir gün yatıp çıkmak az şey mi? Ama hak yerini yıldırım hızıyla buluyor.

     

    Memlekette ileri demokrasi var. İşte kanıtı.

     

    16 minutes ago, Robespierre said:

     

    1- "İçeride gazetecilik faaliyetinden dolayı kimse yok" sözünü hangi Aydınlıkçı, ne zaman söyledi? Bu sözü biz Ergenekon vs. kahpelikleri ile tutuklanırken bu sözleri SİZ söylüyordunuz! Kendi çirkinliğinizi bize bulamaya çalışma! Çirkefliğiniz boyunuzu aştı be!

     

    Senin familyanın Ergenekon-Balyoz döneminde attığınız göbekleri unutmadık! Omurganızı parçalayana kadar da içimiz serinlemeyecek. İçeri atılan Fetöcüler, PKK'lılar ve batı ajanları için destek bekliyorsan, olsa olsa onların yattığı zindana bir kilit de biz asarız. Yılışıklığın gereği yok!

     

    2- İlker kardeşimizi tutuklatan Berat Albayrak. İddia ettiğiniz gibi AKP taraftarı değiliz. İlker kardeşimizi tutuklatan AKP'nin en üstü zaten. Savcı daha yukarda kimden fırça yemiştir? Allah'tan mı?

    Bizim parti programımıza uygun olan politikaları destekliyoruz. PKK ve FETÖ ile mücadele etmek gibi. Hırsınızdan nar gibi ortanızdan çatlasanız da bu politikaları desteklemeye devam edeceğiz. 

     

    Sakin ol şampiyon. Biraz su iç.

     

    "Bir vur bin dinle kase-i fağfurdan" demiş şair. Bir çırpıda ne çok şeyi sayıp dökmüşsün.

     

    Olayı paranoyaya vardırmışsın. Yazılanları da okumuyorsun artık; sonra kuruyor da kuruyorsun.

     

    "İçeride gazetecilik faaliyetinden dolayı kimse yok" sözünü yıllardan beri söyleyen AKP ve Hükümet. Aydınlıkçıları nereden çıkardın yahu?

  8. http://www.diken.com.tr/tekzip-yayinlamadigi-gerekcesiyle-tutuklanan-aydinlikin-yayin-yonetmenine-tahliye/

     

    Tutuklama isteyen savcı ve tutuklayan yargıç, yukarılardan acayip fırça yemiştir. 

     

    Malum ya; kendileri 'içeride gazetecilik faaliyetinden dolayı kimse yok' deyip duruyorlar. Tekzip yayınlamama da bu türden bir faaliyet olmalı. 

     

    Akşamdan sabaha, bir gün yatıp çıkmak az şey mi? Ama hak yerini yıldırım hızıyla buluyor.

     

    Memlekette ileri demokrasi var. İşte kanıtı.

  9. Tevrat ve Kuran'daki öykülerin farklı olmasının nedeni şudur: Tevrat Yehova Tanrı, Kuran Muhammed merkezlidir.

     

    Tevrat'ta zaman zaman peygamberlerin ya da 'Tanrı adamları'nın günahlarından ve yaptıkları hatalardan söz edilir. Örneğin Nuh'un şarap içmesi, Lut'un kızlarıyla cinsel ilişkiye girmesi, Davut'un şehvetine yenik düşüp komutanının karısıyla zina yapıp komutanı öldürtmesi, Süleyman'ın yaşlılığında Yehova'nın rakibi olan Tanrılara tapması, Harun'un çölde altından buzağı putu yapması, Musa'nın Medyenli bir kadınla evlenmesi vb. anlatılır.

     

    Kuran'da bu öyküleri bu biçimleriyle bulamazsınız. Çünkü Muhammed'e referansla bütün peygamberler günahsızdır. Oysa ki bunlar günahkarların işleridir. İlla anlatmak zorunda kalındığında da eğip bükerek, failleri ve yerleri değiştirerek, uydurma kişilikler yaratarak öyküler bambaşka durumlara getirilir.  

     

    Kuran Muhammed'in otobiyografisi gibidir. Orada Allah değil Muhammed önemlidir. Çünkü Muhammed Allah kadar kusursuzdur.

  10. Türkçeye yoksul ve yetersiz bir dil demek doğru değil. Her türlü meramını Türkçe anlatabilirsin.

     

    Bazı bilimsel sözcüklerin karşılığının olmayıp aynen kullanılması onun suçu değil. Buluşu yapan, terimini de koyuyor. Buluşu sen yap, adını sen koy. Kaldı ki yabancı terimlerin Türkçeleştirilmesi konusunda birçok çaba harcandı ve harcanıyor. Süreç gayet de başarılı biçimde yürüyor. 

     

    Enseyi karartmayın.

  11. İngiltere ektiğini biçiyor. Bir zamanlar İslam dünyasının hamisiydi. Her b.ka karışır, onların avukatlığını yapardı. Şimdi görsün gününü.  

     

    Diğer sorunu ise, Hint-Pakistanlı yaygınlığıdır. Londra'da bunlardan ne kadar çok olduğunu görseniz şaşarsınız.

  12. Trakya'yı Ege'den kesinlikle ayrı düşünmemek gerekir. Hatta Akdeniz kıyı şeridi de dahil edilerek bir 'Batı Türkiye projesi' pekala düşünülebilir.

    (Kapsama alamadığımız için Eskişehir ve Bilecik (merkezler ve bir-iki ilçe) ile Artvin ve Tunceli bizi bağışlasın. Ne yapalım, coğrafyaya küssünler.)

    Dinin belirleyici etken olmadığı, laikliğin zihinlere yerleştiği bölgeler bunlar.

     

    Diğerleri, ülkeye şeriat gelse eyvallah derler mi? Derler gibi geliyor bana.

  13. 9 minutes ago, Robespierre said:

     

    Kendi adıma, ciddi olarak demokrat sözünü hakaret kabul ederim. Devrimciyim ben. Liberal demokrasiyi bir sahne sanatı olarak görüyorum. Önce buna açıklık getireyim.

     

    Soruya gelecek olursak, insanların şiddete maruz kalmasına teorik olarak taraftar olmam mümkün değil. Demokrat olmadığımı belirttiğim için "ama" kelimesini rahatlıkla kullanabiliyorum sanırım. *Ama" orada bir provokasyon olduğunu düşünüyorum. 

     

    Türkiye cumhurbaşkanı ABD ile PKK/PYD ilişkisini konuşmak üzere gidiyor. ABD kör gözüm kör parmağına der gibi, cumhurbaşkanının önüne PKK'lıları dikip ona bayrak sallatıyor. Burada ABD'nin çok çirkin ve kaba bir davranışından söz etmeliyiz. ABD en usta olduğu işi yapmış ve bir provokasyon gerçekleştirmiştir. Sonuçta kimin kimi dövdüğü önemsiz bir detaydır. Dayak yiyenler sadece PKK'lılar değil, karşı tarafta da kafa göz yarılmış. Hatta anladığım kadarı ile PKK'lılar cumhurbaşkanını desteklemeye gelenlere saldırıyor, korumalar bu duruma müdahale etmişler. Durup dururken saldırma yok gibi görünüyor.

     

    Silah var mıymış diyorsun, e korumalar da silah kullanmadı ki. Yumruk yumruğa girmişler. Zaten sonra araya ABD polisi girip korumaları da jopluyor. Öyle çok da zırlayacak bir durum yok gibi Satsuma. Ama tabii sizin mağduriyetiniz dağlar, denizler gibi devasa Satsuma. Ağlamanız bitmez.

     

    Açıklamakta biraz zorlanmışsın gibi görünüyor. İfadeler pek rahat akmamış. Soruların karşılıkları yok.

     

    Gördüğüm kadarıyla sen devrimci olurken demokratlık aşamasını atlamışsın. 'Tayyipci devrimci' böyle olunuyor demek ki.

  14. Soru şu: "Sen yabancı bir ülkede, terörist diye nitelediğin bir örgütü desteklemek için gösteri yapıyorlar diye kendi ülkenin vatandaşlarını dövmeyi hak görebilir misin?"

     

    Gösteri yapanlar şiddet kullanmışlar mı? Silahları var mıymış? Hiç kimseye taş, sopa vb. ile saldırmışlar mı? Slogan atmaktan başka ne yapmışlar?

     

    Bu soruların birine bile evet diyemeyip de, "Ama..." diye devam edecek olanlara söyleyeyim ki siz demokrat falan değilsiniz. 

     

     

     

  15. 8 minutes ago, sophistic said:

    Şu adama Türkiye Cumhurbaşkanı deyip durmayın ya! Ne kadar da meraklısınız sahtekar kalpazanı sahiplenme!  Hileyle seçim kazanan bir insan o kadar yani. Diploması da sahte üstelik! Şaibeli yani! 

     

    Adamlar güce tapıyor, bilmiyor musun? Adını zikrettikten sonra "Sallallahü aleyhi ve sellem" demediklerine şükret.

    (Gerçi o da çok yakın; hele bir başkan da olsun...)

  16. Sorulması gereken soru şu: Terör örgütünü savunmak ifade ve gösteri özgürlüğü kapsamına girer mi?

     

    Öncelikle, sizin terör örgütü saydığınızı bütün dünya ittifakla terör örgütü sayıyor mu? Hayır. Öyle olmuş olsa bile, terör örgütü lehine gösteri yapmak beraberinde suçlanmayı gerektirir mi? Düşüncesini söylemek ne zamandan beri suç oldu? Sahi, demokrasi neydi? Demokrasi sizin gibi düşünmeyenlerin yok edildiği rejimin adı mıdır?

  17. Bir süredir ABD'de yaşayan birisi olarak Amerikan polisinin hiç de sevecen olmadığını, suçlulara karşı yaptıkları muamelenin vahşet düzeyinde olduğunu gözlemledim. Buna rağmen, Amerikan toplumunun Erdoğan'ın korumalarının protestoculara saldırısını hayretle izlediklerine de tanık oldum.

     

    Siz yabancı bir ülkedesiniz ve o ülkenin güvenlik görevlilerinin yatıştırma çabalarına rağmen protestoculara tekme tokat girişiyorsunuz. Şaşılacak cesaret doğrusu. Türklerin ne kadar medeni olduğuyla ilgili Batı toplumlarındaki yerleşik düşüncenin kanıtlanması da cabası.

     

    Aslında bu ilk vukuat değil. Önceki ziyaretlerde de buna benzer şeyler yaşanmıştı. Korumaların ABD'ye sokulması kabahat aslında. 

     

     

  18. http://www.haberturk.com/dunya/haber/639967-angelina-jolie-cumaya-geliyor

    Angelina Jolie, Cuma'ya geliyor

    Ünlü film yıldızı ve BM İyi Niyet Elçisi Angelina Jolie, Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin kampını ziyaret edecek

    Ünlü film yıldızı ve BM İyi Niyet Elçisi Angelina Jolie'nin, Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin kampını ziyaret etme talebinin Ankara tarafından muhtemelen olumlu yanıtlanacağı ve Jolie'nin cuma günü Türkiye'ye geleceği öğrenildi.

    Diplomatik kaynaklardan edindiği bilgiye göre, Jolie, dün Türkiye'ye Hatay'daki kampı ziyaret etmesine izin verilmesi için başvurdu. Bu talebi değerlendiren Ankara, Jolie'ye büyük ihtimalle olumlu yanıt verecek.

    Jolie'nin cuma günü önce İstanbul'a, ardından da Hatay'a gelmesi bekleniyor.

    Angelina Jolie, nisan ayında en son Libya-Tunus sınırını ziyaret ederek, oradaki kampta incelemelerde bulunmuştu.

  19. Hrvatistan milli futbol takımı 1998 Dünya Kupası'na katılıp gruplardan sıyrılarak çeyrek ve daha sonra yarı final maçları oynadığında, bizim bu önsezileri çok güçlü Müslüman (!) halkımız varıyla yoğuyla onları desteklemişti. Nedeni de 'küçük ülke olması'ymış.

    Aynı günlerde TRT'de yayınlanan bir belgeselde, yaşlı bir Boşnak şöyle yakınıyordu:

    "Biz iç savaşta Hırvatlardan gördüğümüz zulmün yarısını bile Sırplardan görmedik!"

×
×
  • Yeni Oluştur...