KKoHi

Eğer Osmanlı'nın borçlarını ödemeyi kabul edip, ödediyseniz, Osmanlı tapularını hala kullanıyorsanız, Yenisi yapılana kadar Osmanlı yasalarını kullanmışsanız (medeni kanun 1933'tedir) O zaman Osmanlı'nın devamısınızdır. Ermeniler tek tek dava açıp tazminat da alırlar.

Öncelikle geçmiş olsun. Yaşamda en zor alınan kararlar, vereceği kararı kendi vermeyip, yaşamsal kararı sizin vermenizin istendiği kararlardır. Bunların başında sevdiklerinizin sağlığı ile ilgili kararlar gelir. Bu durumda mantıksal düşünce sistematiği geliştirmekte yarar vardır. Kanser gibi hastalıklarda ameliyat, kemoterapi (ilaç tedavisi), radyoterapi (ışın tedavisi) gibi seçenekler vardır. Bazı kanser türlerinde bu yöntemlerden biri veya hepsi ardışık olarak uygulanabilir. Kitap bilgisine göre etkili/etkisiz olduğu söylenen bir seçenek, sizin hastanızda farklı seyredebilir. Çü

Kanın osmotik yükünün artışı susamaya yol açar. Örneğin bol tuzlu besin almak osmotik yükü arttırır. Vücutta çeşitli organ ve dokularda bulunan osmoreseptör denilen algaçlar, kan plazmasını yaklaşık 280 mOsm/litre düzeyinde tutmaya programlanmıştır. Bu değerlerin üzerine çıkılması susmaya yol açar. Susama baroreseptörler denilen kan basıncını düzenleyen algaçlar aracılığı ile de yönetilir. Kan basıncının düşmesi de sıvı, daha ağırlıklı olarak tuz alma isteğini uyarır. Başlıca osmotik yük oluşturan maddeler sodyum, potasyum ve şekerdir. En büyük pay sodyum, yani tuzundur. Osmore

AIDS ve sıtma aşısı konusu tam bir ticari alandır. WHO ve birçok uluslar arası kurum aşı üretimi konusunda çok istekli olmasına karşın aşı üretimi için para ayıracak şirket yok. AIDS ve sıtma kimlerin sorunudur: AFRİKA. Tahmin edilen rakamlar birkaç 10 yıl içinde Afrika nüfusunun yaklaşık yarısının AIDS olacağı hesaplanmakta. Daha kötümser olanlar da var. Anneden çocuğa geçen transvers AIDS olgu sayısı inanılmaz boyutta. Aşı bulundu diyelim, aşı kime satılacak. AFRİKA’ya. Afrika’da bunu alacak para var mı? YOK Tüm Afrika’lıları aşılayacak para WHO ve benzerlerinde var mı?

Sayın Haci, Bilimsel yöntemler de patent almaktadır. Bu sadece isim hakkıdır, isminizi sağlama alıyorsunuz. Yöntemde kullanılan araç gereçler varsa bunların patentini satarak para kazananlar da vardır. Adı geçen çalışma-yayın erken baskı şeklinde yayınlanmış, 38 sayfadır. PDF formatında dergideki haliyle olasılıkla 10-12 sayfaya iner. Link vermem bir şey ifade etmiyor; çünkü IP no.ları nedeniyle engellenir, okuyamazsınız. Özeti şu: Int J Cancer. 2009 Aug 26. [Epub ahead of print] Occurrence of anticancer activity of prednisolone via adrenalectomy and inhibition of adrenaline in rats.

Bunu özellikle anladım şeklinde değil “algıladım” şeklinde yazdım. Çünkü günlük konuşmada ikisi arasındaki fark ALGILANMAMAKTADIR. Algıda, kavram veya durumun içselleştirilmesi söz konusudur. Sürücü durumu içselleştirmiştir.

1- Adı geçen deneysel çalışmayı bulup okudum: Hakemli bir dergide konunun uzmanlarınca yayınlanabilir olarak bulunmuş olması önemlidir. 2- Hemfikir olduğum konu; Olağanüstü bilimsel buluş olduğunu söylenemez (benim bilgilerim doğrultusunda). Ama bilimsel katkı getirmektedir. 3- Sağlık haberlerinin tiraj yaptığını bilen gazeteciler olayın üzerine anlamadan atlamaktadır. Bilimsel buluşların paraya çevrilmemesi konusuna itirazım var: 4- Bilimsel buluşlar paraya çevrilir: İlaç şirketleri hiçbir ilacını sevabına vermez. Patentlik bir buluşu (!) hayrına bulsanız bile bir açıkgöz bunun pa

Dr. Ekinci’ye katılmıyorum. Algı bir şeyin bilincine varmaktır. Sürücü kurslarına katılıyorsunuz. Kurs öğretmeni “viraja girerken yavaşla, çıkışta gaza bas der”. Yanıtınız “anladım” hocam. Olasılıkla ikinci, üçüncü virajlarda hocanız saçını-başını yolmaya devam eder. “Hani anlamıştın” Hoca uygulamalı olarak gösterir: Viraja girerken yavaşlarsan aracın ön lastiklerine binen yük nedeniyle tekerlekler dönme yönüne doğru daha az kayarak yol alır, arka tekerler daha hızlı olmaya eğilimdir, vektörel olarak dönmeye yardım eder. Viraj çıkışında önden çekişli aracın daha hızlı gitmeye

Karınca ve arı gibi sosyal nitelikleri ön planda olan hayvanları anlayabilmek zordur. Hele daha az sosyalleşmiş, kendini feda etme duyusu daha az gelişmiş insan tarafından. Şöyle düşünün: biyolojik benzerlik: İnsan vücudunu, bunun da sadece kemik iliği bölümünü ele alalım. Kemik iliğinde beyaz kan hücrelerinin ana hücreleri var. Gereksinmeye göre bölünüp çoğalıyor. Dahası farklılaşıyor. Farklılaşma sonucu birkaç farklı hücre tipi gelişiyor. Herbirinin görevleri de farklı. Bazısı mikropları görünce düşünmeden saldırmakta, bu sırada diğerlerine de haber gönderip savaşa çağır

Gazeteciler ve hastane haberleri diyalogları: -Ali: Abi ben yeni başladım. Sizin hastalarla le ilgili bir iki haber yapsam! Patron, hastane haberleri getirirsen hemen basarız, dedi. - Dr: Olursa haber veririm. * Dr: Hah bir hasta çıktı, adım gazetede çıkar, hem de olumlu bir haberle. Reklam da olur... -Dr.:Alo Aliciğim, bizde bir bebek var, bunun gibisi dünyada pek nadir. - Ali: Yettim abi. - Dr: Bu bebeğin hastalığı dünyada sık görülmemektedir. Hastalık prokollagen liflerinin bozukluğu sonucu oluşur. Kendiliğinden kemikleri kırılır. Eğer iyi bakım yapılmazsa erken dönemde ölebili

Zeka farklı şekillerde tanımlansa bile olaylar ve olgular arasında bağlantı kurma, bunlar aracılığı ile çözüm üretme yeteneğidir. İşin ilginç yanı tıpkı hız formülleri gibi bu tanıma zaman kavramını, yani birim zaman kavramını da eklemek gerekir. Kullanılan zeka testleri, testin geliştirildiği toplumsal-kültürel birikimleri yansıtmaktadır. Amerikalılara göre hazırlanmış testler başka toplumlarda uygulanabilir mi? Testler çoğunlukla zamana karşı çözdürülür; hızlı okuma-anlama yeteneği gibi kültürel birikim gerektiren açmazları vardır. Örneğin teste girinceye kadar 300 kitap okum

AÇLIK KOL GEZERKEN DEMOKRASİ Demokrasi sanılanın tersine çoğunluğun değil, azınlıkta kalanların rejimidir. Çoğunluktan farklı düşünenlerin özgürlüklerinin güvence altına alındığı, haklarının gözetildiği düzendir. Bahsedilen %51 muhabbeti parmak kaldırma demokrasisidir. Demokrasi %99 oy ile seçilenin %1 ile azınlıkta olanın özgürlüklerini kollayabilmesidir. Uygulamada ise; -çoğunluğun seçim sonrası ezdik diye naralar atmakla yetindiği -bu çoğunluğu yöneten-yönlendiren küçük bir grubun istediği gibi at oynattığı rejimdir. Eski Yunan’ın çoban sorununu demokrasi havarisi kesilip,

Kaynağını anımsamıyorum: Londra örneği verilerek kentlileşme olgusu 3 nesil aynı yerde, (aynı ev, semtte) yaşamak olarak tanımlanmış. En azından aynı kentte 3 nesil yaşayan insanların kent kültürünü sahipleneceği varsayılmakta. Göç olgusu o kadar hızlı ki, önceden gelenler kent kültürüne uyum sağlayamadan, yenileri gelip sorun oluşturmakta!!! Bütün dünyada ülke içi ve ülkeler arası hızlı göç olgusu kültürel çatışmalara zemin hazırlamaktadır. Video daha çok dinsel amaçlı hazırlanmış. Çokuluslu şirketlerin önderliğindeki dünyanın, üretim için genç nüfusa gereksinmesi var. Batının yaş

TETİKLENMİŞ ZEKANIN EVRİME KATKISI Bilindiği gibi merkez sinir sisteminde bazı vücut bölgeleri daha fazla yer tutar. Beyinde yer tutuşa oranla vücudun resmedilmesine homongolos veya homokulus denilir. Bu resimde görüldüğü gibi en fazla yer tutan 2 organ dil ve ellerdir. El ve dil evrimsel olarak zekayı tetikleyici unsurlar olarak nitelendirilmektedir. Kişisel olarak dilin öneminin daha fazla olduğunu düşünüyorum. Zekayı olaylar arasında da bağlantı kurma yeteneği olarak tanımlayabiliriz. El, yani araç kullanma yeteneği somut olaylarla ilgiliyken, dil daha çok soyut kavramların

ERGENEKON: Bunlar ucuz numaralar. Nefesinin bittiği yerde birilerini suçlamak, töhmet altında bırakma çabaları ucuzcu siyasettir. Çamur at izi kalsın. Ben kendimin darbeci/ergenokoncu olmadığımı, bahsettiğiniz gruplarla ilgim bulunmadığını biliyorum. Benim bilmem yeterli. Sizin salvolarınız umrumda bile değil. Ya siz, darbecinin önde gideni. Tartışırken nefesi bitenler, artık söyleyebilecek birşeyi kalmayanlar sokak kabadayılarının terminolojisini kullanmaya başlarlar. Hakaret, küfür, çamur atma temel özellikleridir. Giderek (yalnızlıktan kurtulmak için) cehaletlerini kutsayacak