Osiris 0 Ağustos 10, 2008 gönderildi Raporla Share Ağustos 10, 2008 gönderildi (düzenlendi) siznle tartışmayı uzatmak istemiyorum ama şunu bilki aramızda pek fazla fark çünkü hepimiz insanız ve kendimizden olanı koruma peşindeyiz buda bazzen yapılması insalık diı gibi gelen ama yapılmazsa gelecek nesillerin ahaytını tehlike altına sokan eylemleri bize -size yaptırıyor bu tıpkı doğadaki gibi yaşam mücadelesi kimin kazanıp kimin malup olacağını zaman göstercek doğanın acıması yok ne yazı ki malup olan yok olup gidiyor Ağustos 10, 2008 tarihinde Osiris tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Freddie 0 Ağustos 10, 2008 gönderildi Raporla Share Ağustos 10, 2008 gönderildi (düzenlendi) Sevgili YSverdlov, PKK ve yasal ayağı durumundaki DTP, sosyalizme yeterli vurguyu yapmıyor kanaatindeyim. Kendi kitlesini eğitmiyor, mitinglerine imamları da getirtiyor, emperyalizmin ılımlı islam projesi doğrultusunda kullandığı ve gericilik ile feodal adetlerin sembolü olan türbanı ''özgürlük'' diye savunuyor, kendi kapatılmamak için işbirlikçi AKPnin kapatılmasına karşı çıkabiliyor, Kuzey Irak'taki milliyetçi ve Amerikancı Barzani yönetimine ses çıkarmadı ve hatta savundu, Apo'nun ''marksizmi aştım'' türü lafları herkesin malumudur zaten, orak-çekici bayraklarından çıkarmışlardır ve özellikle de PKKnin kentlerde sivillere yönelik eylemleri hem milliyetçi bir bakışı(çünkü o sivillerin içinde işçi sınıfından insanlar da var, hatta çoğu işçidir çünkü lüks bir yerde bomba patlattıklarını ve burjuva öldürdüklerini hiç duymadım) hem de insanlık karşıtı bir duruşu ortaya seriyor. Bu açılardan eleştirmek lazım. Ezilen ulus milliyetçiliğinin proleter mücadelenin önüne geçip temel dinamik olmasını önlemek şarttır. Aksi halde gerici bir dönüşüm yaşanır, ki Apo'nun leninizme klarşı değişen tutumunda bu milliyetçiliğin bariz etkisi var bence. Ayrıca DTPnin sırf Kürt halkımızın kimlik hakları yüzünden, emek karşıtı ve emperyalist bir birlik olan ABye olumlu baktığını da biliyoruz. Ezilen ulus milliyetçiliği ile proleter duruş arasında -ne yazık ki- ilkinden yana bir ağırlık koyma durumu dikkat çekiyor. Kaldı ki Kürt halkımızın önemli bir kısmı batıda yaşıyor ve muhtemelen orada yaşamaya devam etmek istiyor. Hal böyleyken, ayrılma talebinde ısrar etmek pek mantıklı durmuyor. Asıl endişem ise, Kürt halkının ve PKKnin sadece Kürdistan'ı hedef alan bir sosyalizm mücadelesi yürütmelerinin Türkiye solunu çok cılız bırakması. PKK hedefini tüm Türkiye'ye sosyalizmi getirmek olarak koysa ve bu amaç için diğer sol güçlerle birleşse veya ittifak yapsa daha iyi olur bence. Bu durum Kürt halkımızın kimliğini reddetmeyi asla gerektirmez ve devrimden sonra Türkiye olan ismi de değiştiririz(mesela Anadolu Halkları Sosyalist Federasyonu gibi birşey olabilir). Ulusların keni kaderini tayin hakkı(UKKTH), marksist-leninist bir görüştür, doğru. Fakat yine marksizme göre nesnel durum göz önünde bulundurularak politika üretilir. UKKTH uygulamadayken, dünya üzerinde, yeni kurulan veya ayrılan devletleri solcu ya da en azından anti-emperyalist yönelimde tutan bir S.S.C.B. vardı. Ama günümüz nesnelliğinde, dünya üzerinde bir sosyalist güç odağı bulunmuyor. Ve yeni devletler, emperyalizmin etkisine karşı çok korumasız kalıyorlar. Bu bakımdan yeni bir sosyalist güç odağı ortaya çıkana kadar tüm uluslar için UKKTHyi bir süre uygulamamak ve federasyon, konfederasyon v.s.yi tercih etmek daha iyidir diye düşünüyorum(zaten PKKnin de fikri bu yönde galiba). Fakat PKK hala ayrılık ister gibi politika yürütüyor ve tüm Türkiye işçi sınıfını kucaklamıyor. Hedefini tüm Türkiye'de sosyalist iktidarı kurmak olarak netleştirmiyor. Tüm Türkiye'ye sosyalizmi getirip sonra kendi -eğer isterse- ayrılmak başka şeydir, direkt kendi işine bakıp ülkenin batısını gene kapitalizme terketmek başka şeydir. Ayrıca Apo, net bir şekilde ''ben hala marksist-leninistim'' demiyor. Onun yerine bir çeşit belediyeciliği savunuyorlar. Ama bunu da tüm Türkiye'de savunmuyorlar. Eleştirdiğim kısım buralar. Bir de özellikle eylemlerde sivillerin hedef alınabiliyor olması tabi ki. Bu durum hareketi çok kötü gösteriyor ve meşruluğunu yitirtiyor. türkiye için ise ulusal-kurtulus meselesi artik cok gerilerde kalmiştir.türkiye gelişmiş kapitalist bir ülkedir ve onun için yapılmasi gerekilen şey anti-emperyalist mücadele değil sosyalist devrim mücadelesidir. Demişsin. Bence Türkiye hala emperyalizme son derece bağımlıdır ama Türkiye'nin gelişmiş bir kapitalizme sahip olduğunu ve hedefinin sosyalist devrim olması gerektiğini belirtmen çok güzel. Bazı arkadaşlarımız hala Türkiye'nin yeterince gelişemediği, sosyalizm için erken olduğu ve öncesinde başka bir aşamanın gerektiği(şu ''demokratik halk iktidarı'' dedikleri şey) gibi yanlış bir fikre sahipler. Bence de MDD veya DHD yerine SD(sosyalist devrim) stratejisi benimsenmelidir. Sevgiler... Ağustos 10, 2008 tarihinde Freddie tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
YSverdlov 0 Ağustos 11, 2008 gönderildi Raporla Share Ağustos 11, 2008 gönderildi (düzenlendi) sevgili freddie; oldukca uzun bir ileti girmişsin, yanitlamaya calişacağim.lakin az önce tavanarasina admin tarafindan postalanmiş bir grup it köpek sürüsüne laf yetiştirmekle mesguldum,şimdi yanitlayacağim.. Apo'nun ''marksizmi aştım'' türü lafları herkesin malumudur zaten, orak-çekici bayraklarından çıkarmışlardır ve özellikle de PKKnin kentlerde sivillere yönelik eylemleri hem milliyetçi bir bakışı(çünkü o sivillerin içinde işçi sınıfından insanlar da var, hatta çoğu işçidir çünkü lüks bir yerde bomba patlattıklarını ve burjuva öldürdüklerini hiç duymadım) hem de insanlık karşıtı bir duruşu ortaya seriyor. çok duyumsalci ve pozitivist mantikla olaylara yaklasiyorsun, bu tavrinda biraz pragmatizmde mevcut.Öncelikle eline silah alan kişi bunu kuru kuruya almamaktadir eğer sivilleri vuruyorsada gene kuru kuru ya vurmamaktadir bunu bilmelisin.olayin bir parçasinda infaz ya da katliam varoldugu zaman bunu "insan öldürmenin kötülüğü" şeklindeki dogmatik klişe ile değil, reel mantik üzerinden yorumlamalisin.aksi liberal bir düşünce sistemidir ve kabul edilemez.(lakin burada cinayeti savunmuyorum sadece mantik ve yaklasim hatani düzeltiyorum) gelelim meseleye, diğer iletilerimi okursan PKK nin artik marksizmle alakasi olmadiğini ve eski programlarini örgütlenme şekillerini vs.. 2005 yilindaki son düzenlenişleriyle(Örneğin ARGK nin yerini HPG nin alişi)artik sol içerisinden ihrac olduklarini bizzat ben söyledim.Ama PKK için günün acil görevi sosyalizm değil ulusal kurtulus mücadelesidir, bu baglamda anormal bir durum sözkonusu değildir.Ama ayni ben bugünkü reformist ve ulusalci PKK nin geçmişte Sol orjinli oldugunuda forum kamuoyuna bir kere daha duyurdum. ikinci olarak öcalan "marksizmi aştim" derken marksizmin ulusal sorunla alakali olan bölümü için bunu söylemiştir.Öcalan'in tezine göre kurulacak olan kürdistan diğer devletler gibi ulus-devlet yapılanmasinda olmayacak,tabandan yukari dogru bir idari aygitla işletilen ve halkin sivil toplum örgütleri halinde örgütlenip konfederasyonlar halinde yaşayacaği "demokratik konfederalizm" denilen yapıda olacaktir.Yani PKK(daha dogrusu KKK)nin bugün peşinde oldugu eski PKK'nin programindaki ulusal-kürt devleti değil konfederal bir sistemdir.Öcalan bu baglamda marksizmi aştiğini iddia etmiş ama bana göre yanilmaktadir.(bunun eleştirisi bu başliğa ait değil bu yuzden değinmiyorum) Kaldı ki Kürt halkımızın önemli bir kısmı batıda yaşıyor ve muhtemelen orada yaşamaya devam etmek istiyor. Hal böyleyken, ayrılma talebinde ısrar etmek pek mantıklı durmuyor olacak iş değil,batidaki kürt halki ancak bir topluluk olusturabilir ama kürdistan tamamen kürt ulusu ile doludur. PKK hedefini tüm Türkiye'ye sosyalizmi getirmek olarak koysa ve bu amaç için diğer sol güçlerle birleşse veya ittifak yapsa daha iyi olur bence. kapitalizm, anadolu topraklarini olusturan türkiye ve kuzey kürdistan(güney doğu) şeklindeki iki parçasinda eşitsiz gelişmiştir.Bu yuzden ayrişmalari gerekmektedir, ayrişmanin ardindan her iki ülke işçisi ittifak kuracak ve dayanişma içerisinde kendi burjuvazilerine karşi savaşacaklardir.Eğer türk proleterleri kürt proleterlerini kendi sinirlari içerisinde yapay olarak zorla tutarsa, bu kürt proleterinin türklere kinini ve düşmanliğini daha artiracak ve sinifin birliğini burjuvazi lehine bozacaktir. UKKTH uygulamadayken, dünya üzerinde, yeni kurulan veya ayrılan devletleri solcu ya da en azından anti-emperyalist yönelimde tutan bir S.S.C.B. vardı. Sovyet Cumhuriyetleri Birliği Lenin Sonrasinda hiç bir şekilde UKTH'i uygulamamiş, durmadan başka ülkeleri işgal edip onlari kolonileştirmiştir.Bu yuzden SSCB de, biraz stalinist yorum gibi olacak ama sosyal-emperyalisttir.Benim savundugum SSCB, stalin ve sonrasi dönemi değil, Lenin ve Troçki gibi bolşeviklerin etkin oldugu dönemdir. Fakat PKK hala ayrılık ister gibi politika yürütüyor ve tüm Türkiye işçi sınıfını kucaklamıyor. pkk türkiye solundan değildir ki bu dedigin olsun.ama tüm bunlara ragmen genede türk emekçilerinin grevlerini boykotlarini siyasal eylemlerini desteklemekte ve arka cikmakta bu yönde ajitasyon yapmaktan cekinmemektedir.pkk den bunlari istemek peru komünist partisini türkiye'de ki sosyalist devrim için mücadele etmediği için suclamaya benzer. Onun yerine bir çeşit belediyeciliği savunuyorlar. hayir,yukaridada değindim.belediyecilik diye bir şey yoktur ve bunu savunmuyorlar.kaldi ki belediyelerin hükümetle bir alakasi yoktur,yerel secimle olusturulurlar ve görevleri siyasal ve idari değildir.lütfen bu konuda bilgi sahibi olmadan konusmayalim.öcalan'in ortaya koyup KKK'nin kilavuz edindiği şey "demokratik konfederalizm"dir.öcalan der ki;" ulus devletler milliyetçiliği ve faşizmi yaratti, kürdistan ise BM hukugunu taniyan konfederal ve demokratik bir sistem olacaktir.Ayni zamanda bu yapı yayılmaya en müsayit şekil olacaktir" der..tabi bana utopik gelen bu formül marksizme terstir, ancak belediyecilik gibi bir şey ile alakasi yoktur. Ağustos 11, 2008 tarihinde YSverdlov tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Avcioglu 0 Ağustos 11, 2008 gönderildi Raporla Share Ağustos 11, 2008 gönderildi ugur mumcu çeşitli istihbarat örgütleri ve derin devletle alakasi olan aşiri-ulusalci ve liberal gazetecidir.İçine girdiği boktan siyrilamadiği için öldürülmüş ve faili islamcilara atilmiştir.bu adamin araştirdiği şeyin doğu perinceğinkinden hiç bir farki yoktur.PKK hakkinda yazdiklarini incelemeye kalkişmam bile. ayrica kürtler zaza kurmanc goran ve soran olmak üzere 4 bölüme ayrilir.Hepsi kürt olarak değerlendirilir ve irani kökenlidirler. Uğur Mumcu, MİT'in de devletin de neler yaptığını gözler önüne seren bir gazetecidir. MİT'le ilgili belgeler yayınlayınca istihbaratçı mı olunuyor? PKK hakkında yazdıklarını inceleme aklın şaşar zaten. Uğur Mumcu, Apo'nun nasıl bir işbirlikçi olduğunu ortaya koymuştur. Link to post Sitelerde Paylaş
YSverdlov 0 Ağustos 11, 2008 gönderildi Raporla Share Ağustos 11, 2008 gönderildi Uğur Mumcu, MİT'in de devletin de neler yaptığını gözler önüne seren bir gazetecidir. MİT'le ilgili belgeler yayınlayınca istihbaratçı mı olunuyor? PKK hakkında yazdıklarını inceleme aklın şaşar zaten. Uğur Mumcu, Apo'nun nasıl bir işbirlikçi olduğunu ortaya koymuştur. madem pkk hakkinda bu kadar "derin" bilgiler verebiliyor(size göre),o halde bu değirmenin suyunu nereden aliyor?söylediklerinle tezata düşmektesin, kendine gel.alti üstü siradan bir gazeteci üstelik faili belirsiz bir suikast ile öldürülmüş bir gazetecinin elbette ki istihbarat birimleri ve derin devlet ile alakasi vardir.ayni şey necib hablemitoğlu ve ahmet taner kişlali içinde geçerlidir, aralarinda sadece doğu perinçek sağ kaldi bildiğim kadariyla. Link to post Sitelerde Paylaş
Avcioglu 0 Ağustos 12, 2008 gönderildi Raporla Share Ağustos 12, 2008 gönderildi madem pkk hakkinda bu kadar "derin" bilgiler verebiliyor(size göre),o halde bu değirmenin suyunu nereden aliyor?söylediklerinle tezata düşmektesin, kendine gel.alti üstü siradan bir gazeteci üstelik faili belirsiz bir suikast ile öldürülmüş bir gazetecinin elbette ki istihbarat birimleri ve derin devlet ile alakasi vardir.ayni şey necib hablemitoğlu ve ahmet taner kişlali içinde geçerlidir, aralarinda sadece doğu perinçek sağ kaldi bildiğim kadariyla. Uğur Mumcu 12 Martla ilgili yazılarında MİT belgeli bir sürü yazı yazmıştır. Bu yazılarında MİT'in devrimci örgütlere sızarak neler yaptığı deşifre ediliyordu. Bu belgeleri nerden aldığı hiç de önemli değil. Ahmet Taner Kışlalı ile derin devlet ne alaka? Kışlalı gazeteci değildi ki, bir tane bile belgeli yazısı yoktur. Perinçek ise şeyimde bile değil. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts