Jump to content

İşte Çatlı'nın "devlet sırrı" eylemleri


Recommended Posts

İşte Çatlı'nın "devlet sırrı" eylemleri

Susurluk Raporu'nun "devlet sırrı" olduğu gerekçesiyle açıklanmayan sayfalarında, Abdullah Çatlı'nın, Kenan Evren döneminde yurt dışında Ermenilere karşı düzenlenen saldırılarda kullanıldığı belirtiliyor. Çatlı'nın karıştığı bombalama ve suikastlerin tek tek sıralandığı raporun bir diğer bölümünü ise Güneydoğu'da öldürülen gazeteciler ve faili meçhul cinayetler oluşturuyor.

Kutlu Savaş tarafından hazırlanan Susurluk Raporu'nda yer alan, ancak "devlet sırrı" olduğu gerekçesiyle açıklanmayan 12 sayfalık bölüm Ergenekon iddianamesinin eklerine girdi. Raporun gizli kalan sayfalarında, Susurluk kazasında ölen Abdullah Çatlı'nın katıldığı eylemler de bir bir sıralanıyor.

Raporda, Abdullah Çatlı ve grubunun Kenan Evren'in devlet başkanlığı döneminde "ARAT" planı çerçevesinde özellikle yurtdışındaki eylemlerde kullanıldığı belirtiliyor. MİT'in Çatlı hakkındaki bir buçuk sayfalık yazısı Susurluk Raporu'nda şu şekilde yer alıyor:

Arat... uygulamaya konulan çalışmalar çerçevesinde, 22 Ekim 1983 tarihinde Fransa/Paris'te temasa geçilmiştir. İlk görüşmede, görev anlatılarak karşılıksız olarak kabul edip etmeyeceği sorulmuş ve kabul etmesi üzerine göreve sevk edilmiştir. Ermeni hedeflere yönelik olarak planlanan;

- 05(06) Aralık 1983 Fransa/Paris, Ara Toranyan'ın otosuna ikinci bomba konulması,

- 17 Mart 1984, Fransa/Marsilya, Ermeni Gençlik Örgütü binasının bombalanması,

- 01 Mayıs 1984, Fransa /Paris Henri Papazyan'ın otosuna bomba konulması (bomba patlamadı),

- 04 Mayıs 1984, Fransa Alfortville Ermeni Anıtı, Ermeni Gençlik Örgütü binası, spor salonu, karakol ile itfaiye aracının bombalanması,

Eylemlerini bir ekip olarak çalıştığı şahıslarca beraber gerçekleştirmiştir.

24 Ekim 1984 tarihinde Fransa/Paris'te uyuşturucu ticareti nedeniyle yakalanarak tutuklanmasından dolayı tarafımızla irtibat kesilmiştir.

Fransa'da Ermenilere karşı eylemler ... yılı sonuna kadar devam etmiştir. Bu konuda yapılan eylemler aşağıda sunulmuştur. Söz konusu eylemler, Abdullah Çatlı ve grubunun yanı sıra, bu grupla herhangi bir organik bağı bulunmayan çeşitli gruplarca gerçekleştirilmiştir."

EYLEM LİSTESİ

1-14 Kasım 1982: Hollanda/Utrecht, Nubar Yalımyan'ın öldürülmesi,

2- 22 Mart 1983: Fransa/Paris Ara Toranyan'ın otosuna bomba konulması (bomba patlamadı)

3- 03 Temmuz 1983: Fransa/Paris Ara Toranyan'ın babasının emlak dükkanına bomba konulması (bomba patlamadı), Ermeni kitabevinin bombalanması.

4- 07 Temmuz 1983: Holanda/Hengelo Suriz, Ermeni Kahvesi'nin taranması.

5- 08 Temmuz 1983: Hollanda Enschede, Ermeni Gençlik Örgütü ve lojmanlarının kundaklanması.

6- 27 Temmuz 1983: Fransa/Alfortville, Ermeni Kültürevi ve ASALA'nın basın bürosunun bombalanması,

7- 28 Temmuz 1983: Fransa/Paris, Ermeni Kültürevi Radyoevi ve basın bürosunun bombalanması,

8- 06 Aralık 1983 : Fransa/Paris, Ara Tornayan'ın otosuna ikinci bombanın konulması,

9- 17 Mart 1984: Fransa/Marsilya Ermeni Gençlik örgütü binasının bombalanması.

10- 01 Mayıs 1984: Fransa/Paris, Henry Papazyanın otosuna bomba konulması (bomba patlamadı)

11- 04 Mayıs 1984: Fransa/alfortville, Ermeni Anıtı, Ermeni Gençlik Örgütü binası, spor salonu ve Karakol ile itfaiye binasının bombalanması,

12- 24 Haziran 1984: Fransa/Paris, Ermeni Gençlik Yurdu'nun bombalanması.

13- 25 Kasım 1984 Fransa/Salle Pleyel, 16 Ermeni örgütünün yaptığı konser salonunun bombalanması

14- 05 Aralık 1985: Ermeni bir şahsın öldürülmesi.

15- 15 Aralık 1985: Fransa Lyon, Hayk Değirmencioğlu'nun öldürülmesi.

MİT'in Çatlı'yı nasıl keşfettiği şühesiz ilgi çekici bir konudur. Bu husus Sayın Başbakanın başkanlığında yapılan toplantıda dile getirilmişse de bu konuda arşiv kaydının bulunmadığı ifade edilmiştir. "Kayıt olmayabilir fakat bilgi vardır" ısrarı da netice vermeyince "Çatlı'nın 1980'li yılların başında o tarihde MİT mensubu olmayan Hiram Abbas tarafından Haluk Kırcı ve bazı ülkücüleri organize ederek Cumhurbaşkanlığının izni ile Ermeni terörüne karşı yurtdışına sevkettiği, daha sonra grubun MİT'e devredildiği" iddiasını tekzip etmedikleri sorulunca MİT müsteşar yardımcısı Sayın Alpay, "Tekzip etmediklerini" ifade etmiştir. Bu cümleden sonra Çatlı ile alakalı bilgiler sayın Başbakan'a tarafımızdan aşağıdaki özet takdim ile sunulmuştur.

KENAN EVREN'İN TALİMATI İLE ÇATLI VE GRUBU OLUŞTURULDU

O dönemde Cumhurbaşkanlığı yapan Kenan Evren ve onun görevlendirdiği Hiram Abbas'ın yetkilendirmesi ile yurtdışında eylem yapılması kararıyla Abdullah Çatlı grubu ile irtibata geçildiği anlatılıyor. İşte raporun devamı:

"Ermeni terörüne karşı 12 Eylül'den sora arayışların başladığı tarihten Hiram Abbas, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı ve bir kısım ülkücüyü organize etmiştir. Bu çalışmalar o tarihte Cumhurbaşkanlığı bünyesinde yürütülmüştü. Fakat muhtemelen ve menfi bir gelişme olması ihtimaline binaen çalışmalar MİT'e devredilmiştir. (Yoksa Çatlı'nın Fransa'da bulunduğu, orada temasa geçildiği, kendisine hiçbir ücret ödenmediği kabul edilebilir bir senaryo değildir. Kaldı ki Çatlı ve arkadaşlarının hayati tehlike arzeden bu görevi ücretsiz kabul etmeleri bu grubun kamuoyunun kabullerinden farklı kişilikleri olduğu da ispata vesiledir."

ÇATLI'YA MİT'TEN KOMPLO

Bu arada Çatlı ve arkadaşlarının Ermeni hedeflerine karşı yaptıkları eylemlerden sonra grubun MİT'e devredildiği ve bu aşamadan sonra Çatlı'ya MİT tarafından komplo kurulduğu iması yapılarak hapse attırıldığı açıklanıyor. İşte raporun açıklanmayan 80. sayfası:

ASALA eylemleri MİT'e devrolduktan sonra Çatlı, 1984 Ekim'inde ziyarete gönderildiği adresteki 250 gramlık eroin poşetiyle, garip bir şekilde yakalanıp 1984-1990 arasında Fransa-İsviçre hapishanelerinde yatmıştır. Hapishaneden nasıl kaçtığı veya kaçırıldığı aslında önemli olmaktan çıkmaktadır. Hapishanede ölmemesi, direnmesi kanaatimizce çok daha önemli bir husustur. Kaçtıktan sonra Avrupa'da kendisine yardım edecek pek çok kişi ve grup bulabilir de ve bulmuştur da.

Türkiye'ye döndükten sonra sığınacak bir yere ihtiyacı vardı. Bu yer önce İstanbul Emniyeti daha sonra 1993'te kesin olarak Emniyet Genel Müdürlüğü olmuştur. Emniyet Genel Müdürlüğü kendisini planladıkları yurtdışı eylemler için güvenilir bir silah olarak korumaya almıştır.

Bizim üzerinde durduğumuz husus, devletin sergilediği acımasız tablodur. Eğer Çatlı sıkıyönetim mahkemelerinin ve Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı'nın tanıdığı hüviyetiyle idamla yargılanacak bir katil idiyse niçin bu hizmete gönderilmiştir? Gönderildiği hizmet bir ülke sorunu idiyse niçin 3-4 seneye mahkum edilip, cezasını çekip, normal bir insan olarak hayata döndürülüp legalize edilmedi? Yurda döntükten sonra saygın bir teşkilat olan Emniyet Genel Müdürlüğü niçin kendisini bu şekilde istihdam etti? Pasaport silah v.s. niçin temin edildi? Bu suallerin basit bir cevabı vardır: "Herkes Çatlı'yı el altında bulunduracak. Gerektiğinde kullanacak bir silah olarak görmek arzusundaydı."

"ÖLDÜRÜLEN GAZETECİLERİN SİCİLİ KABARIKTI"

Kutlu Savaş tarafından hazırlanan raporun gizli bölümlerinin 20 Şubat 1998 tarihinde bir televizyon kanalından Doğu Perinçek'e fakslandığı belirtiliyor, Yayınlanmayan bu bölümde Güneydoğu'da öldürülen gazetecilerin isimleri yer alıyor. Öldürülen gazeteciler ile ilgili bilgi isteyen Kutlu Savaş, Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden gelen bilgiler karşısında şaşkına dönüyor. Çünkü öldürülen gazetecilerle ilgili arşiv bilgileri gönderilerek adeta işlenen cinayetler haklı çıkarılmaya çalışılıyor. İşte gizlenen raporun 75. sayfasında yer alan bilgiler:

Hafız Akdemir: Yeni Ülke ve Özgür Gündem gazetesi, Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları örgütünün gençlik komite sekreteri,

Yahya Orhan: PKK destekçisi, Yeni Gülke, Güneş ve Özgür Gündem gazetesi muhabiri,

Macit Akgün: 2000'e doğru, Yeni Ülke muhabiri, Nusaybin'de kurulan Sosyalist Parti İlçe Sekreteri, PKK destekçisi,

Burhan Karadeniz; Yeni Ülke muhabiri, PKK mensubu ve destekçisi,

Halit Güngen; 2000'e Doğru dergisi Diyarbakır muhabiri ve büro şefi, Sosyalist Parti Şırnak İl Yönetim Kurulu üyesi,

İzzet Keser; Sabah Gazetesi muhabiri, TKB/B mensubu,

Cengiz Altun, Batman Yeni Ülke muhabiri, PKK mensubu,

Çetin Ababay; Özgür Gündem muhabiri PKK mensubu,

Bunların tamamı OHAL Bölgesi'nde faili meçhul cinayetler sonucu ölmüşlerdir. Yukarıdaki bilgiler de devlet arşivine girmiştir. Öldürülen şahısların ortak özellikleri belirgin bir kimliğe sahip olmalarıdır.

HİZBULLAH'A GÖZ YUMARAK BÜYÜTTÜLER

Öte yandan PKK'nın Marksist Leninist yapısına tepki ile gelişen PKK karşıtı faaliyet, İslami görüş etrafında bütünleşmekte, PKK ile her alanda mücadele eden güvenlik güçlerinin aşiret ve cemaat bağı güçlü loan hareketi bir ölçüde göz yumarak ya da üzerine yeterince gitmeyerek hızlandırdıkları ifade edilmektedir.

Adam öldürme veya Sedat Bucak'ın ifadesiyle 'adam alma' yetkisinin bu ciddiyetten uzak kullanımı karşıt tepkileri geliştirmesi ve kişisel hesapların gündeme gelmesine yol açması kaçınılmazdır. Ve öyle de olmuştur. İtirafçılardan ve haraç paylaşımındaki silahlı eyleminden mahkum İbrahim Babat'ın iadesinin bir bölümü örnek ve ibretle okunmaya değer bir bgele olarak aşağıda sunulmaktadır.

İNFAZ TİMLERİ BÖYLE KURULDU

"1990 yılında JİTEM'de bazı köklü değişiklikler oldu. Asayiş Bölge Komutanlığı'na Hikmet Köksal Paşa getirilmişti. Gruplar oluşturulmuştu. JİTEM'in başına Veli Küçük Paşa getirilmişti. (o zaman albaydır) 1990 yılında yakalanıp serbest bırakılan bazı itirafçılar asker kimliğiyle JİTEM Grup Komutanlığı'na alınmışlardı. Bütün asker itirafçıların bir araya toplanılması düşünülüyordu. JİTEM'de bu itirafçıların sevk ve idareleri için bana görev çağrısı yapıldı. Önce kabul etmedim. Daha sonra Hikmet Köksal'ın talimatıyla kendisi ile görüştükten sonra bu gruplara katıldım. Hikmet Köksal'a güvenerek Diyarbakır'a gittim. Bu arada JİTEM çatısı altında illegal bir oluşuma gidildi. Diyarbakır ve çevresinde PKK ile ilişkili olduğundan şüphelendiğimiz hemen herkesi infaz etme yetkimiz vardı. Bu insanları yakalayıp suçu varsa tespit edilip, adalete teslim etmek yerine faili meçhul bir şekilde öldürmeyi bir yöntem oarak benimsemiştik. Bizden istenen buydu. Bu tarzda talimat alıyorduk. Bu grup içerisinde eski itirafçılardan Ali Ozansoy, Hüseyin Tilki, Abdulkadir Aygan, Hayrettin Toka, Recep Tiriz, Adil Timurtaş ve eski TİKKO'cu Fatih adındaki kişiler vardı. Antalya'da örgüt tarafından öldürülen Numan kod adlı (Selahattin Görgülü) adındaki kişi bizim grubumuzun istihbaratçısıydı. Örgütle ilişkilidir tarzında bize gösterdiği ve getirdiği kişilerin hepsini değişik dönem ve zamanlarda infaz ettik. Bismil'de benzinci Talat, Diyarbakır Bismil yol kavşağında bir vatandaşı aynı gerekçelerle infaz ettik. Batman'da iki kişiyi, birini evinden, diğerini evin önünden alarak Batman Silvan arasında infaz ettik. Yine Hazro'da bir vatandaş infaz edildi. Bu çalışmalar 5 ay sürdü. Yine o dönemde Selahattin Görgülü bize verdiği istihbarat doğrultusunda bir şahıs Celil kod Aytekin Özel binbaşıyla Abdülkadir Aygan birlikte gidip infaz ettiler.

İFADE VERMEDEN ÖNCE UYARILDI

İtirafçı İbrahim Babat kendisine 7 yıl ceza alacağı vaadine rağmen 17 yıla mahkum olunca İstanbul DGM Başsavcılığı'na ve Başbakanlık Teftiş Kurulu'na ifade vermek için dilekçe ile müracaat etmiştir. Müfeettişlerin kendisiyle görüşmesinden önce (19.12.1997) de Kırklareli İstihbarat Şube Müdürü ile Jandarma Alay Komutanı İbrahim Babat'ı ziyaret edip 'hatırını sorup, geçmiş olsun' derken 'dikkatli olmasını, devlete zarar vermemesini, davanın Yargıtay safhasında olduğunu' da söylemek ihtiyacını duymuşlardır.

İhsan DEMİR - GAZETEPORT

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 85
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ruhu şad olsun miletine ve devletine yıllarca hizmet etti ellerine sağlık.onun gibileri oldukça miletimiz hainlere etnik döküntü ve çapulculara karşı yem olamayacak

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ruhu şad olsun miletine ve devletine yıllarca hizmet etti ellerine sağlık.onun gibileri oldukça miletimiz hainlere etnik döküntü ve çapulculara karşı yem olamayacak

Belki birgün devlet agnostik ve ateistleri temizleme eylemi başlatır. Bunun için bahsi geçen şahıs gibi birileri görevlendirilir. Bu şahsın arabana koyduğu bomba sonucu tüm aileni ve kendi canını kaybedersin. Biri de bir forumda katilin için helal olsun der, ne de olsa öldürülenler agnostik ve ateistler.

Ben de o foruma girerim, aynen öyle yazarım; "Belki birgün devlet dindarları temizleme eylemi başlatır. Bunun için bahsi geçen şahıs gibi birileri görevlendirilir. Bu şahsın arabana koyduğu bomba sonucu tüm aileni ve kendi canını kaybedersin. Biri de bir forumda katilin için helal olsun der, ne de olsa öldürülenler dindarlar."

Link to post
Sitelerde Paylaş

derin devletin şefleri çatli gibi ülkü ocaklarinda yetiştirilmiş gerizekalilari böyle kullanip atar işte.çatli nedir ki alti üstü bir çeşit primat.asil onun ardindakileri araştirmak lazim,ayni şekilde yeşil, haluk kirci vs.. tarzi hayvancağizlarda piyon ve bir çeşit siğirdir.gerçek faşistleri bulup imha etmek gerekir.önemli olan sivil-faşist örgütlenmeler(ülkü ocaklari alperen ocaklari vs..)de kücüklükten itibaren yetiştirilip derin devlet tarafindan kullanilan siğirlar değil, bu organizasyonun kendisidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Oha...

Tamam Çatlı itin tekidir;ama asala için de farklı düşünmüyorum...

ya arkadas senın sıyası gorusunu gercekten merak edıyorum tamam sol goruslusun de hangı partı sana yakın gelıyor

yanlıs anlama ozelden de bıldırebılırsın

Link to post
Sitelerde Paylaş
ya arkadas senın sıyası gorusunu gercekten merak edıyorum tamam sol goruslusun de hangı partı sana yakın gelıyor

yanlıs anlama ozelden de bıldırebılırsın

Marksistim birader?Ne o sorun mu var?Asalayı desteklemeyen Marksist olamıyor mu?Alakası?

Sizin gibilerin Marksizm-Leninizm anlayışından gına geldi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Vahdeddin, Mustafa Kemal, Seyit Onbaşı, Topal Osman, Sütçü İmam, Nene Hatun torunlarıyız. Abilerimizde Başbuğ Alparslan Türkeş, Abdullah Çatlı, Haluk Kırcı, Yusuf Ziya Arpacık, Adem Tomay, Ahmet Kerse ve daha niceleridir. Siz ateistler ATALARIMIZA ihanet ettiniz, YURDUMUN KAHRAMANLARINA katil dediniz, demenizde doğaldır.
Vahdettin ve Mustafa Kemali aynı kategoride değerlendirmek nasıl bir şey acaba. Ne yardan nede serden geçemiyorsunuz galiba. Abilerini eksik saymışsın. Oduncunuz vardı Velmi Oduncuydu galiba. Onun akibeti ne oldu. Mehmet Gül'ü, Ökkeş emmini, Ahmet Çakar'ı, CIA'nın sadık elemanı Nazif Okumuş'u, Kundakçı Mehmet'i ve onlarca kişiyi unuttun. Bunları saysaydınız da katiller sürüsünün isimlerini hafızamıza bir kere daha yazsaydık.

Yukarıda uyuşturucu satıcısı, mafya lideri, faşist katil Çatlı'nın suçları anlatılırken 80 öncesine hiç değinilmemiş. 16 Mart Katliamı mesela.. Halka hep kalleşçe saldırmışlardır, zihniyetlerindeki kahpeliğin ürünüdür bahçelevevler, maraş katliamları.. Vatan millet için yapmışlar, faşist hareketin yurtdışı bağlantılarını getirirsek işbirlikçi olduğunuzu kabul edecekmisiniz. CIA'nın maşaları...

tarihinde hallac01 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Marksistim birader?Ne o sorun mu var?Asalayı desteklemeyen Marksist olamıyor mu?Alakası?

Sizin gibilerin Marksizm-Leninizm anlayışından gına geldi...

marksn lenın anlayısı tektır yanı herkes tarafından farklı degıldır

ıkıncısı ben marks lenıncı degılım goruslerını begenırım ama tam anlamıyla turkıye sartlarına uygun oldugunu soylemem yanlıs olur neyse bu derın konu

ya hangı partı sana yakın gelıyor turkıyede

Link to post
Sitelerde Paylaş
marksn lenın anlayısı tektır yanı herkes tarafından farklı degıldır

ıkıncısı ben marks lenıncı degılım goruslerını begenırım ama tam anlamıyla turkıye sartlarına uygun oldugunu soylemem yanlıs olur neyse bu derın konu

ya hangı partı sana yakın gelıyor turkıyede

Hayır,evrim Marksizm'in doğasında mevcuttur.Bununla beraber Marksizm dogmatik de değildir,düşünceler bireysel çapta değişkenlik gösterebilir.

Kaldı ki ben ne revizyonist ne de vatan millet edebiyatı yapan,ne de sağa sapmış solculardanım.Koyu bir Marksist olduğumu söyleyebilirim...

PKK'yı veya x örgütünü desteklemeyince,bu nasıl Marksist-Leninist sorusu da ayrıca ilginç...Senden beklenmeyecek şey değil gerçi,ben de seni çözemedim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Alın size solcu katili, işbirlikçi ülkücü Çatlı abiniz.

Çatlı Kim?

Terör ve kaçakçılık konularından bıktığınızı biliyorum. Bu konulardan en çok ben bıktım. Zorunluluk olmadıkça bu konulara, bu nedenle olacak, değinmek istemiyorum. Öyle ama henüz bunca olaya karşın yine de terörün kökerine inmiş değiliz. Bu köşede yıllarca uyuşturucu madde ile silah kaçakçılığı ile terör arasındaki ilişkilere değinilmiş, bu konularda bilgiler verilmiş, belgeler yayımlanmıştır Ipekçi cinayetine karışanların kaçakçılık örgütleri ile iç içe olduklarını yazdığımız zaman, bu satırlara İpekçi'nin bazı arkadaşları bile dudak bükmüştü. Bugün artık, kimse uyuşturucu madde ve silah kaçakçıları ile terör örgütleri arasındaki ilişkiyi yadsımıyor. Gerçekler o denli açık seçik ortadadır. Fransa'da sol görüntülü "Partizan" grubu uyuşturucu madde kaçakçılığı yaparken yakalanıyor. Avrupa'daki ülkücü eylemcilerin uyuşturucu madde kaçakçılığına karıştıkları tek tek kanıtlanıyor.

Bu işin kurafı böyle... Kim yurtdışında silahlı sağ veya sol örgüte girerse, ister istemez uyuşturucu madde kaçakçılığı yapmak zorundadır Bu uyuşturucu madde kaçakçılığı da Ermenilerce yönetilmektedir Bunun sağcılığı, solculuğu, ortacılığı yoktur. Sağ örgüt olmuş, sol örgüt olmuş, hiç farketmez. Silaha verilecek para uyuşturucu madde kaçakçılığından gelmektedir. Papa'ya suikast girişimi davasında adı geçen Abdullah Çatlı, İsviçre'nin Basel kenti savcılığınca uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan aranmaktadır ve Fransız polisince aynı suçtan ötürü tutuklanmıştır. Ağca'nın eylem arkadaşı silahli sağ eylemci Oral Çelik, aynı suçun ortaklarından biridir. İpekçi cinayetinin yönlendiricisi Mehmet Şener, Basel Ağır Ceza Mahkemesi'nce uyuşturucu madde kaçakçılığı suçundan beş yıl hapis cezasına çarptırılmıştır. Doçent Bedrettin Cömert'i öldüren silahli sağ eylemci Rifat Yıfdrrım, Frankfurt'ta uyuşturucu madde kaçakçılığı nedeniyle yakalanmış ve savcıya, "kaçakçılığı ülkücü örgütler adına yaptığını" söylemiştir. Şu anda Roma'da ifadesi alınan Yalçın Özbey de aynı işlere karışmış bir ülkücüdür.

Abdullah Çatlı, Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcısı'dır. Ağca'yı cezaevinden kaçıranların başında Çatlı bulunmaktadır. Çatlı 9 Ekim 1978 günü Ankara Bahçelievler'de öldürülen TİP'li yedi gencin katillerinden biridir. Ağca'ya sahte pasaport, Çatlı ve arkadaşlarınca hazırlanmıştır.

Çatlı, suç ve eylem arkadaşı Mehmet Şener ile birlikte 22 Şubat 1982 günü Zürih'te sahte pasaport ile yakalanmış, ancak Türkiye'den ilgili dosya gönderilmediği için serbest bırakılmıştır! TİP'li yedi gencin öldürülmesi olayına karışan Duran Demirkıran, Abdullah Çatlı'nın "büyük reis" olarak adlandırıldığını ve cinayeti planlayıp yönettiğini söylemiştir. Aynı olay nedeniyle yargılanan İbrahim Çiftçi, olay yerinde araba içinde gördüğü kişinin Çatlı'ya benzediğini söylemiş; Çiftçi'nin bu sözleri, ölmeden önce ifade veren Serdar Alten'ce de doğrulanmıştır. 9 Ekim 1978 günü, yedi TİP'li gencin oturdukları ev, Çatlı'nın yönetimindeki ülkücülerce basılır, ülkücü saldırganlar, önce getirdikleri eter ile yedi TİP'li genci bayıltırlar, sonra da baygın gençleri arabaya bindirip bir ıssız yerde tabanca kurşunları ile öldürürler.

Olayda kullanılan araba, MHP Gençlik Kolları başkanı Mustafa MİT üzerine kayıtlıdır ve olay günü Abdulfah Çatlı tarafından kullanılmaktadır. Bu alçakça ve hunharca cinayet nedeniyle ölüm cezasına çarptırılan Haluk Kırcı, cinayetin Çatlı'nın emirleri ile gerçekleştirildiğini, Çatlı'nın sağladığı eterle bayıltılan gençlerin elleri arkadan bağlanarak yine Çatlı'nın kullandığı araba ile Eskişehir yoluna götürülüp öldürüldüklerini mahkeme önünde anlatmıştır.

UGD Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu da askeri savcıya "Olayın Çatlı'nın organizasyonu ile gerçekleştirildiğini" söylemiştir Yedi TIP'li genci hunharca ve alçakça öldürten Çatlı'dır; Ağca'yı cezaevinden kaçırtanların başında Çatlı vardır; Ağca'ya sahte pasaport sağlayan yine Çatlı'dır. Papa Suikastında kullanılan silahı, Avusturyalı silah kaçakçısı eski Nazi'den safın alan yine Çatlı'dır; Avrupa'da ülkücülerle Ermenilerin ortak oldukları uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit adamfarından biri yine Çatlı'dır. Fransa'da yakalanan Çatlı'nın uluslararası anlaşmalara göre Türkiye'ye gönderilmesi gereklidir. Adalet Bakanı'na soruyoruz; bu yoldaki girişimlerden ne gibi sonuç alınmıştır? 22 Şubat 1982 günü İsviçre'de yakalanan Çatlı için niçin ilgili dosya zamanında İsviçre yetkililerine ulaştırılmamıştır? Çatlı'nın Türkiye'de yargılanması, TİP'li yedi gencin cinayetini olduğu gibi, İpekçi cinayetini de aydınlatacaktır. Ülkücü eylemler ile uyuşturucu madde kaçakçılığının kilit adamı Çatlı, Türkiye'ye getirilip yargılanmadıkça birçok olay karanlıkta kalacaktır.

UĞUR MUMCU - Cumhuriyet, 21 Eylül 1985

Not : Çatlı'yı bırakmazsanız karakolu bombalarım diyen siyasetçi ise Muhsin Yazıcıoğlu'dur. Hani şu Hrant'ın katillerinin bulunduğu BBP'nin başkanı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

TİT, ASALA, PKK, ETA, Çeçen direnişçileri, Alman Nazileri, Hutulu soykırımcılar aslında çeşit çeşit ayna ile çevrilmiş bir odanın tam ortasında duran, milliyetçilik denen bir belanın aynalardaki yansımalarıdır. Hepsi birbirinin varlık sebebidir. Hepsi aynı amaca hizmet eder. Hiç biri diğerinden daha az aşağılık değildir.

"Kahramanlık", "Şeref", "Onur" gibi kavramlardan beslenerek toplum içerisinde yayılan kanser ise militarizm sevgisidir. Çocuklarımızın eline bilmeceler ve zeka oyunları, mühendislik kabiliyetlerini tetikleyebilecek lego benzeri yapı malzemeleri ya da hayal güçlerini kuvvetlendirecek romanlar yerine oyuncak silahlar vererek birbirlerini öldürmelerini sağlarız. Ölümü kanıksatıp, bu kavramın içini boşaltırız. Asker üniforması giydirir daha bacak kadarken selam durmayı öğretiriz. İnsanlığa karşı değil, tanklar ve subaylara karşı selam durmayı...

Sonra katiller, kahramanlıkla; şerefsizler şerefle; sinsi ve namussuz itler onur ile ödüllendirilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayır,evrim Marksizm'in doğasında mevcuttur.Bununla beraber Marksizm dogmatik de değildir,düşünceler bireysel çapta değişkenlik gösterebilir.

Kaldı ki ben ne revizyonist ne de vatan millet edebiyatı yapan,ne de sağa sapmış solculardanım.Koyu bir Marksist olduğumu söyleyebilirim...

PKK'yı veya x örgütünü desteklemeyince,bu nasıl Marksist-Leninist sorusu da ayrıca ilginç...Senden beklenmeyecek şey değil gerçi,ben de seni çözemedim...

ben senı elestırmıyorum ya

ya secımlerde hangı partıye oy verırsın bunu ogrenmeye calısıyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş
PKK'yı veya x örgütünü desteklemeyince,bu nasıl Marksist-Leninist sorusu da ayrıca ilginç...Senden beklenmeyecek şey değil gerçi,ben de seni çözemedim...
Okuma probleminiz mi var yoksa yazılanı çarpıtma hastalığınız mı... Sayın Zerdust size nerede PKK'yı destekleyip desteklemediğinizi sordu....
Link to post
Sitelerde Paylaş
Okuma probleminiz mi var yoksa yazılanı çarpıtma hastalığınız mı... Sayın Zerdust size nerede PKK'yı destekleyip desteklemediğinizi sordu....

Sayın Hallac,

Yanlış anlamışsınız,zerdustün yazılarına daha önceden aşinayım.Onun PKK'dan nefret eden biri olduğumu bildiğinden,lafı bu yönde bir sorguya getirdiğini düşünüyordum.

Fakat niyetinin sadece merak olduğunu yukarıdaki iletisinde belirtmiş(ki hala şüphelerim var).Erken ve gereksiz tepki göstermişsiniz,neyse...

ya secımlerde hangı partıye oy verırsın bunu ogrenmeye calısıyorum

O kadar merak ettiysen sana öm ile attım...

tarihinde Kara tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayın Hallac,

Yanlış anlamışsınız,zerdustün yazılarına daha önceden aşinayım.Onun PKK'dan nefret eden biri olduğumu bildiğinden,lafı bu yönde bir sorguya getirdiğini düşünüyordum.

Fakat niyetinin sadece merak olduğunu yukarıdaki iletisinde belirtmiş(ki hala şüphelerim var).Erken ve gereksiz tepki göstermişsiniz,neyse...

O kadar merak ettiysen sana öm ile attım...

benım yazılarıma bu sıtedenmı asınasın yoksa farklı bır yerdenmı

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...