Jump to content

İnananlar şüphe edermi?


Recommended Posts

İnanmanın ilk şartlarından biri allahın bir olduğuna inanmak değilmi?

Peki ya allah yalan söylüyorsa.Ya yalnız değilse.Yanında onunla aynı türden varlıklar varsa ve o bunu size söylemiyorsa (canı istemediği için)

Belki allah kendisiyle aynı türden canlıların oluşturduğu toplumda dışlanmış olan bir birey. :lol:

Ve kendi yarattıklarına sadece kedisinden bahsediyor.(egosit olduğu zaten belli)

Şunu merak ettim inanan kişiler bundan şüphe etmezmi? Ben olsam çok merak ederdim ''ya allah bize kendini anlatırken sıkıyosa?'' diye.

Asla bilinemez sonuçta.Allah hakkında bişey bilmek için onun yanında bulunmak gerek ama sizin ek bir kitabınız var....

tarihinde NiHiL tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben zaten müslümanlık inancımı kaybederken bu da etkili oldu. Yani şuan bile diyorum ki, ille de bu yaratıcı varsa tek başına değil, başkaları da var onun gibi. Kendi gibiler de belki bir sürü bizim tarzımızda cnlılar ürettiler. Varsa bile ben ona inanmak istemiyorum ve peygamber denen kişilerinin çoğunun da üçkağıtçı olduğunu düşşünüyorum. Allah varsa ve onlarla irtibata geçmişlerse bile onu kullanmışlardır.

Bakınız muhammed ve karıları

Bakınız isanın tanrı olduğunu söyleyen hristiyanlar

Bakınız musanın ırkçılığı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesela şöyle düşünelim herşeyin toplamı olan bir evren var ve evrendeki güçler allah benzeri oluşuma izin veriyor ve mutlak kudretli bir güç ortaya çıkıyor. Peki diyorum öyle bir allah ki varlığı kendisinden, herşeye güce yeten ve hiç birşeye ihtiyacı olmayan. O zaman evrenin aynı anomalisi başka allahlar niye ortaya yaratmasın. Bu allahlar besin alanları enerji kaynakları için savaşmıyorlar çünkü hiç bir şeye ihtiyaçları yok güçlerini yine kendilerinden alıyorlar. Olaylar maddi evren kuralları içinde işlese baskınlık hakimiyet vs.için savaşacaklar. Maddeyi enerjiyi içinde hapsedemiyorlar o zaman bildiğimiz evren ile aynı yasalara tabir olurardı. Böyle oloğan üstü varlığın kendiliğinden oluşmassı mümkün ise neden başkalarıda olmasın. Herşey tanrının zimmetindemi. Saçma. Kendi kendini yaratması da apayrı saçmalık.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben zaten müslümanlık inancımı kaybederken bu da etkili oldu. Yani şuan bile diyorum ki, ille de bu yaratıcı varsa tek başına değil, başkaları da var onun gibi. Kendi gibiler de belki bir sürü bizim tarzımızda cnlılar ürettiler. Varsa bile ben ona inanmak istemiyorum ve peygamber denen kişilerinin çoğunun da üçkağıtçı olduğunu düşşünüyorum. Allah varsa ve onlarla irtibata geçmişlerse bile onu kullanmışlardır.

Bakınız muhammed ve karıları

Bakınız isanın tanrı olduğunu söyleyen hristiyanlar

Bakınız musanın ırkçılığı...

Arşivden bulduğum şu başlığı okumanı isterim:

http://208.131.134.76/arsiv/ARSIV-VI/html/t4027.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
Arşivden bulduğum şu başlığı okumanı isterim:

http://208.131.134.76/arsiv/ARSIV-VI/html/t4027.html

Pergel abi, esaslı bir yazı olmuş. Yazının tamamını okudum.

Allah- Belki de suç benimdir. Yanlış yer, yanlış adamlar seçtim belki. Belki yanlış gezegen...

pergel- Seni hiç anlayamamıştım ama şimdiki kadar da değil. Neler diyorsun?

Allah- Ben senin, sizin sandığınız anlamda tanrı falan değilim. Ben başka bir şeyim ama yine anlamazsınız ki...

pergel- Senin bir tanrı olamayacağını zaten biliyorum. Hem sadece ben değil, bunu söyleyip duran yaklaşık 5,5 milyar insan var dünyada. Peki, kimsin sen, nesin? Neden kendini tanrıymış gibi yutturdun Arap bedevisine? Yazık değil mi bunca insana? Nesin sen?

Allah- Arap bedevisinin yuttuğundan hiç emin değilim. Adam içine etti gönderdiğim dinin. Baksana ne hale gelmiş.

pergel- Gönderdiğin sırada da pek matah değilmiş zaten.

Allah- Yine de ben bir insanoğlundan daha iyi düşünebilir ve yapabilirim.

pergel- Neden bu dinin bu hale geleceğini öngöremedin o zaman?

Allah- Muhammet’e bulaşmayacaktım. Bulaşmayacaktım ona. Onun yüzünden hep. Ben böyle hatayı nasıl yaptım...

pergel- Demek sen de hata yapıyorsun ha?

Bunu söylerken istemeden güldüm. Ortalık yıkılıyor sandım. Benim o kulağıma yapıştırsam da zor duyduğum telefonum patlayacak sandım bağırtıdan:

Allah- Sen kiminle alay ettiğini sanıyorsun? Gazabımdan korkmazsan, gazabımı görürsün!

Kulaklarımdaki çınlamaya aldırmadan yanıtladım:

pergel- Gazabında sıktı ama artık senin. Sen ki tanrı olmadığını söylüyorsun, tebliğ ettiğin dininin yularını bir bedeviye kaptırmışsın, milyarlarca insana kan kusturur olmuş gönderdiğin dinin, hala gazaptan mazaptan... Başlatacaksın ama iyice sinirlendiriyorsun beni. Kimsin sen be adam? Ne menem bir tanrı mıdır, ne haltsan...

Allah- İyice yüzgöz olduk değil mi seninle?

pergel- Bu kadar olur.

Allah- Peki, sana anlatmaya çalışayım. Ben bir yaşam formuyum. Benim gibiler, senin gibilerin kavrayamacağı bir yaşam formuyuz.

pergel- Bismillah yine...

Allah- Dinle. Hani Allah’ın olduğu gibi, göremezsin, duyamazsın ama vardır.

pergel- Sen aslında gerçekten seni tarif ettin.

Allah- Evet. Cinler de benim halkımdan esinlenip size tarif ettiğim yaşam formları.

pergel- Sen cin misin?

Allah- Elbette hayır. Cini mini ben uydurdum. Ben senin gibi daha aşağı yaşam formlarına telepatik güçle yada yeterliyse teknoloji dedikleri araçla iletişim kurabilirim ve bunu çok rahat yapabilirim. Aslında şimdi cep telefonun olmasa da seninle bu rahatlıkta sohbet edebilirim.

pergel- Anladım. Cebrail de sendin yani. Neden Muhammete kendinmiş gibi hitap etmedin?

Allah- Ettim aslında. Kuran’daki bazı ayetlerde ifadelerin neden bazen üçüncü tekil şahıs, bazen birinci çoğul şahıs, bazen de üçüncü şahıs ağzından çıkar gibi olduğunu sanıyorsun? Karıştırmaktan. E, araya Muhammetin sokuşturduklarını da katarsan, birinci tekil sahış da var.

pergel- Anladığım kadarıyla sen, tanrıcılık oynayan birisin. Yaşam süren çok mu uzun?

Allah- Sizinkiyle kıyaslayınca, yani size göre evet. Kurandaki o bir gün bin güne eşittir gibi zırvalar da bu yüzden. Bir türlü anlatamadım Muhammet’e. Karıştırdı, çorba etti, saçma sapan zaman kavramları çıktı ortaya. İşin aslı, Muhammet’ten bu yana benim yaşam süreme kıyaslarsak 1400 yıl değil, senin sürenle 1650 yıl geçti. Yani benim zamanım seninkinden biraz daha yavaş akıyor ve onun için senin yaşadığın sürecin biraz ilerisini ve biraz gerisini gözlemleyebiliyorum. Zamanda bir kaç saniye ileri ve bir kaç saniye geri gidebilmek, yakın geçmişteki bazı hataları düzeltme ve ilerideki olası problemleri görüp çözüm üretme bakımından çok yararlı oluyor. Bu da siz insanları etkilemek için kolay ve geçerli bir yöntem.

pergel- O zaman Muhammet’in bazı mucizeleri doğru.

Allah- Hayır, onlara mucize denemez. Sonucunu bildiğim konularda uyardım zaman zaman, o kadar. Savaşların sonuçları, iddiaların sonuçları gibi... Yoksa ay falan yarılmadı ikiye yok öyle şey.

pergel- Sen bu kadar süre nasıl yaşıyorsun?

Allah- Sizin içi 1650 yıl çok zaman. Oysa ben bu zaman içinde materyal organizasyonumu bile tamamlamadım.

pergel- O da ne demek diye sormamak geliyor içimden ve sormayacağım.

Allah- Bence de sorma. Yeni bir peygamber istemiyorum, yeni bir din tebliğ etmek istemiyorum. Hakkımda yanıtını anlayamayacağınız soruları sormak, yanıtları yine anlayamadığınızdan dolayı bir şekilde etkilenmeniz durumuyla sonuçlanıyor. Kısaca, farklı bir yaşam formuyum. Tanrı değilim. Ölümlüyüm. Bir tanrının olup olmadığını bilmiyorum. Ben hiç olanını bilmedim. Senin anlayacağın, bir tanrı görmüşlüğüm yok.

pergel- Neden tanrıcılık oynadın o zaman?

Allah- Bunu yapabilrim. Siz insanları ikna edecek yeteneklerim var ve seçtiğim bir grup insanı, içinde bulundukları rezil yaşamdan kurtarıp, daha iyi bir geleceğe yönlendirmeyi amaçladım. Deneysel sayılabilir, küçük çaplı bir girişimdi. O coğrafyada yüzlerce tanrı vardı. Bir tane daha çok bir şey farkettirmezdi.

pergel- Ama...

Allah- Ama Muhammet, ah o Muhammet. Hesaplanamayan faktör oydu sanırım. Her şey mahvolmuş. Sadece 1400 yıl başıboş bıraktım, şu olana bak.

pergel- Düzeltebilir misin bunları?

Allah- İnsan eliyle batırılmış bir şeyi tanrı gibi düzeltemem. Zaten bozuk bir yaşamı düzeltmek için giriştim bu işe. Yeni bir din mi göndereyim yani?

pergel- Aman! Sağol. Kalsın. Bu insanlar düşe kalka, öle dirile bu işin altından kalkarlar. Nesiller heba olup gider ama sonuçta kalanlar adam gibi bir dünyada 70-80 yıol yaşamayı başarırlar. Sonunda bunu yaparlar.

Allah- Benden bir şey beklemeyeceğini biliyorum. Olanlar için üzgünüm, ama böyle olmasını istememiştim. Senden, tüm insanlar adına özürümü kabul etmeni ve istersen bu konuşmayı herkese anlatmanı rica ediyorum.

pergel- Ateistler bana asla inanmaz. Müslümanlar ise bunları anlattığım için Allah’larına hakaret ettiğimi düşünüp beni öldürmek bile isterler. Diğerleri de zaten sana değil, başka tanrılara inanıyorlar.

Allah- Peki, sen bilirsin. Hoşçakal.

pergel- Senin adın gerçekten Allah mı? Bir adın var mı? Seni nasıl çağırırlar?

Allah- Adım telefonunun ekranında yazıyor.

Telefonun ekranındaki S77V )- HV77V yazısına baktım.

pergel- Yazanları okuyamıyorum. İbranice mi?

Allah- Telefonunu ters çevirip bak. Eminim okuyabilirsin. Hoşçakal, tekrar özür diliyorum.

Telefonu çevirip okudum. Ekran ışığı yavaşça karardı ve pil şarj uyarısı ötüp, kapandı. Bir daha da ne görüştüm, ne rastladım.

(...)

Bu işte herşeyi açıklıyor. Varsa bile dediğin gibi başka bir yaşam formu. Ama ben bu tanrı/allah yaşam formunun muhammede bir din gönderdiğine inanamıyorum. Yani seçe seçe onu niye seçti, kabullenemiyorum abi. Bilmiyorum. Ben inançsızlıktan son derece mutluyum ve ne kadar inanç varsa anlamsız/sahte olduğunu düşünüyorum. Yani tutup da ona tapmak, onu yüceltmek nedir? O bizi yüceltsin, o bize tapsın. Sırf bu din için, sırf bu dediğin gibi olan bir yaşam formu varsa onun yüzünden bu olanlar öyle bir kötü etkili ki dünya üzerinde... Keşke hiç yaşanmamış olsaydı, keşke bir inanışa bu kadar mürit olmasaydı, herkezin kendine bir dini olsaydı...

Kabullenin müslümanlar. Pergel abinin o yazısının tamamını okuyun, hakikaten sizin tanrınız olduğuna kulak vereceksiniz.

Ayrıca abi yazı muhteşem. Bu yazıyı her tarafa yaymak istiyorum. Çok güzel olmuş. İnançlılar okursa sıkılmadan, fikirlerinin değişeceğini düşünüyorum.

Saygılar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

İnanalar şüphe etmezler, sadece inanırlar.

Şüphe edildiği taktirde Allah'a saygısızlık yapacaklarını ve gühan işlediklerini düşünürler.

6 senedir forumda yazılanları okuyunca bir garip oluyorum.

Kaç müslüman gel geçti, hangisi gerçeği görebildi?

Boş yere konuşuyoruz gibime geliyor.

Fakat her ne olursa olsun insanlara yanlışları anlatmakta görevli biliyorum kendimi.

Bilgi, paylaşınca anlam kazanır.

Yeterki anlayan bir insan çıkabilsin ortaya,

Yeterki görebilsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

allah a inanmak sadece ondan korkmak değildir.onu sevmektir onu bilmektir ona saygı duymaktır.her canlının yaratanı odur.o hay kayyumdur.bakidir ezeli ve ebedidir.tüm canlılar allaha muhtaçtır.ve malesefte kendi yaradanına küfreden tek varlıkta insandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

inananlarda şüphe olmaz.inanan insanlar mantıkende allah ın varlığını bulmuşlardır.çünkü bukadar kusursuz düzen ve canlılar tesadüfen olamaz.kuranda herşeyin ve özellikle insanın yaradılış safhaları insanlara açıklanmıştırki inanan insanlar en ufak bi şüpheye düşmesin

Link to post
Sitelerde Paylaş
allah a inanmak sadece ondan korkmak değildir.onu sevmektir onu bilmektir ona saygı duymaktır.her canlının yaratanı odur.o hay kayyumdur.bakidir ezeli ve ebedidir.tüm canlılar allaha muhtaçtır.ve malesefte kendi yaradanına küfreden tek varlıkta insandır.

Tek düşünebilen sorgulayabilen araştırabilen... yahu bu nasıl bir iştir ki hem hem geleceği hem geçmişi bilen, daha doğmadan ne yapacağımızı bildiği halde yinede direk cehenneme yada cennete göndermek yerine dünyaya postalayan bir yaratan kulağa pek mantıklı gelmiyor şeklinde muhakeme yapabilen varlık olmasından ötürü olabilirmi acaba?

Link to post
Sitelerde Paylaş

"oku" emriyle başlayan bir kitaba inanları araştırmadan körü körüne inanan insanlar olarak değerlendirmek bir yanılgıdır.

islam taassubu yani hiç araştırmadan kabul etmeyi elbette yanlış buluyor. ayrıca okurken önyargıları uzak tutarak değerlndirebilmeli insan. sizlerin yazdıklarınızı inanın ben de düşünüyorum bazen böyle olabilir mi diye sorup araştırıyorum. en güzel ve doyrucu cevapları alıyorum kitabımda resulumde ve dinimde.

ve bunları okurken benim inancım dışında olanlar yanlış biliyor diye başllamıyorum okumalarıma eleştirel bir şekilde başlıyorum. okudukça farkediyorum. kafamdaki kurguları asla yazmıyorum, dile getirmiyorum.

beni araştırmaya yönelten dinde taassub olmaz. varsa teslimiyet vardır o kadar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
beni araştırmaya yönelten dinde taassub olmaz. varsa teslimiyet vardır o kadar.

Dinin, özelde islamın insanı yönelttiği araştırma biçimi olayların nedenlerini nasıllarını sorgulayan bir araştırma biçimi değildir

gerek islam dini gerek biri çok din araştırma deyince kelam başta olmak üzere dini ilimleri kasteder ve doğaya bakıp bakıp tefekkür etmemizi ister "vaybe Allah ne güzel yaratmış" dememizi ister.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dinin, özelde islamın insanı yönelttiği araştırma biçimi olayların nedenlerini nasıllarını sorgulayan bir araştırma biçimi değildir

gerek islam dini gerek biri çok din araştırma deyince kelam başta olmak üzere dini ilimleri kasteder ve doğaya bakıp bakıp tefekkür etmemizi ister "vaybe Allah ne güzel yaratmış" dememizi ister.

merhaba dehri,

araştırma alanları içerisinde sizin söylediğinize ek olarak astronomi, matematik, kısaca fen bilimleri vardır. örnek erzurumlu ibrahim hakkı hazretleri. marifetname nin içeriğine bakarsanız geometri analitik geometri gibi konularda dahi bilgi sahibi olduğunu göreceksiniz fen bilimleri yanısıra...

Link to post
Sitelerde Paylaş
merhaba dehri,

araştırma alanları içerisinde sizin söylediğinize ek olarak astronomi, matematik, kısaca fen bilimleri vardır. örnek erzurumlu ibrahim hakkı hazretleri. marifetname nin içeriğine bakarsanız geometri analitik geometri gibi konularda dahi bilgi sahibi olduğunu göreceksiniz fen bilimleri yanısıra...

sevgili aylinciğim:

Vallahi seni bazen hayretle okuyorum, ben de bir inananım ama ne diyeyim ben şimdi sana, diyecek söz bulamıyorum. Verdiğin örnekteki hazret şurda öleli kaç sene oluyor ki bunları bilmesin, yani şimdi m.ö. bilmem kaç bin yılında pi sayısını bulan mısırlılara biraz ayıp olmuyor mu?

Selametle...

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili aylinciğim:

Vallahi seni bazen hayretle okuyorum, ben de bir inananım ama ne diyeyim ben şimdi sana, diyecek söz bulamıyorum. Verdiğin örnekteki hazret şurda öleli kaç sene oluyor ki bunları bilmesin, yani şimdi m.ö. bilmem kaç bin yılında pi sayısını bulan mısırlılara biraz ayıp olmuyor mu?

Selametle...bergüzar allah iyiliğini versin emi:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

aynı şeyleri yazmanız tesadüf olamaz tabii.

muhtemelen marifetname yi okumadınız.

neyse bakın benim burada söylemek istediğim inananların bilimden gerek fenni gerek ilmi alandan uzak olmadığı idi. bizler "oku "diye başlanan kitaba inanıyoruz ve okuyoruz araştırıyoruz. okumadan uyumayı düşünmüyoruz inananlar olarak. ayrıca yazılarımda hayret verici pek birşey bulamadım doğrusu. neyse öm göndeririseniz sevinirim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir şeyin mahiyeti bilindikçe; Şüphe azalır.. Mahiyeti bilinmezse endişe artar...

Şüphe ile Vehim ve ZAN farklı şeylerdir ama kaynağı mahiyetini bilmemektir..

İman = İnanmaktır, yeri kalb tir.. Bir insan sadece inanır ama bilmez ise şüpheye düşer.. Ama Kalbi ile inandığını Aklına tastik ettirebilirse şüpheden emin olur.. Nekadar emin olursak olalım içimizdeki nefis ve Şeytan durmadan bize birşeyler fısıldar.. Onların işi insanı şüpheye düşürmektir..

Akıl müthiş bir alettir; Eğer ölçüyü kayberderse kendi mevcudiyetini dahi inkar edebilecek seviyeye gelir.. Bu onun akılsızlığından değil; Aklın tüm dizginlerinin RUh ve Kalb yerine; Şeytan ve Nefs-i Emmarenin eline geçmesindendir..

Yalan Acizlerin işidir, maksadı karşısındakini bir menfaati kazanmak yada bir zararı uzaklaştırmak için kandırmaktır..

İsim ve Sıfatları ile kabul edilen bir Yaradıcının yalan söylediğini düşünmek Şüpheden kaynaklı bir vehimdir.. Aciz olmıyan; Kudreti ve İlmi sonsuz bir Yaradıcının yalan söz söylemesi yada söylediğini yerine getirememesi düşünülemez..

Kalb imanı tastik etmediğinde; Akıl da Rabbini bilemez.. Bu bilinemezlikle birlikte Vicdanı bütün bütün sönmemiş ise durmadan kendi içinde soru üretir.. Çünki her vicdan; Vicdanen bir yaradanı olduğunu bilir.. Bu çelişkilerden kaynaklı olarak insanın içinde Vicdanı ile Şeytanı arasında bir mücadele başlar.. Şeytan bu mücadele içinde insana olmadık şeyler hayal ettirir...

Mesela bir Yaradıcı var; ama tek değil.. Onlar kendi aralarında oyun oynuyorlar, Her biri bir kainat yaratmış bakalım hangisi daha iyi idare edicek....

Yada Yaradıcı var ama onun enerjisi bizim ibadetimize bağlı; onun için ibadeti emr etmiş.. Sakın yapma v.s. v.s... gibi milyonlarca farklı senaryo içinde insan boğulur.. Yada yaradıcının canı sıkılmış v.s. v.s.. gibi Yaradıcı olmanın; ALLAH lık haikatinin temelinden çok uzak vehimler..

Şüpheyi ortadan kaldırmak için Aklı temsiller ile ikna etmek lazım.. Bu noktada büyük daireyi değil; Temsilenebilir küçük daireyi nazara almak lazım.. Bu vehimlerden kurtulmanın yegane çaresi; Allah'ı tanımak ve neden var oludğumuzu ve Neticemizin ne olduğunu anlamak..

Link to post
Sitelerde Paylaş
merhaba dehri,

araştırma alanları içerisinde sizin söylediğinize ek olarak astronomi, matematik, kısaca fen bilimleri vardır. örnek erzurumlu ibrahim hakkı hazretleri. marifetname nin içeriğine bakarsanız geometri analitik geometri gibi konularda dahi bilgi sahibi olduğunu göreceksiniz fen bilimleri yanısıra...

Mümkündür, başka örneklerde var ibni sina farabi, hayyam vb.

Ama asıl sorun şurdadır, bunlar münferit örneklerdir. Dini düşüncenin egemen oldugu hiçbir dönemde ve hiç bir toplulukta bilimsel atılımlar olmamıştır. Tarih buna şahittir.

Dini düşünce bilimsel şüpheciliği törpüler toplumda bilimsel düşünce/şüphecilik egemen hale gelemez. Avrupadada reform hareketlerinden sonra bilimsel düşüncenin yaygınlaşmaya başlaması tesadüf değildir.

İslamdaki 8-11. yy arası olan , Endülüsteki felsefi ve bilimsel atılımlar, islam düşünürlerinden bazılarının (yukarda isimlerini saydıklarımda dahil) yunan felsefesini keşfetmesi ve "akıl imandan üstündür, iman avam için gereklidir" düsturu ile hareket etmelerinden dolayıdır. Nitekim bu mutezile dönemi diye anılan dönem daha sonraları bir sapkınlık dönemi olarak anılmıştır.

Bilime/felsefeye o kadar önem veren bir dinin sahabeleri ve onların takipçileri mutezile dönemine kadar olan 200 yıl neden bilimsel hiçbir bulguya imza atamamıştır orasıda ilginç tabi

Ellerinde kılıç ortaasyaya avrupaya yaylırken bilimsel düşüncenin felsefenin umurlarında oldugunu hiç sanmıyorum. Halbel kader fethedilen yerlerde (örneğin endülüste) felsefe ile tanışan bir grup "müslüman" bir kıvılcım çakmaya çalışmışlarsada başarılı olamamışlardır.

Nitekim günümüzde islam toplumlarının durumu ortadadır

Suçluyu dışarda aramaya hiç gerek yok

Link to post
Sitelerde Paylaş
samimi olarak ALLAHA inanan yönelen kişi şüphe duymaz

ama siz duyuyor olabilirsiniz mesela başına bir bela geldiğinde

oturupta ALLAHA dua edenler yok mu?

bunlarda şüpheci ateistler...

saygıyla...

Sevgili Firaki onlara agnostik dememiz daha doğru olurdu sanırım.

Böyle Ateistler, geçmişte yaşadıkları psikolojinin etkisinden kurtulamamış olabilirler.

Normal görmemiz lazım.

İnsanların eski alışkanlıklarını bırakması hemen olacak iş değildir.

Kiminde daha kısa ve rahat bir tavır alış olurken! Diğer birinde daha duygusal, uzun ve zor olabilir!

Saygılar

tarihinde Nektar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...