Jump to content

TEVBE 5 HILESI


Recommended Posts

  • İleti 162
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

>>> Diyelim ki bir gün büyüdün, sana bu kadar şey veren hayata sen de birşey katmak istedin, bir işin oldu, evlendin, çocuk yaptın, o çocuk ateist oldu. Öldünüz, gerçekten islâmın dediği doğru çıktı, bir şekilde yaşıyorsunuz ve cehennemde yanan çocuğunuzu beyaz perdeden seyrediyorsunuz.

İşte öyle yapacak tanrıyı şuna sevketmek şart olmaz mı:

Priapos.jpg

Bu ne laaaa demeyin.. Bu bereket tanrısı priapos.. Allahtan bahsedildiğini duymuşta, ondan böyle olmuş.. Anladınız siz onu..

Sayıp dökmeden evvel, bu tanrının yokluğunu kanıtlayabilecek kimse var mı buralarda?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evet Ateıst arkadasların durmadan dıllerıne papağan gıbı doladıkları Tevbe 5 hılesını gözler önune serıyorum.Hele kı daha tüyü bıtmemış ateıst adaylarının ağbılerınden öğrendıği bu takdığı yapma çabaları giderek gelenek halını almaya basladı.

Kuranda gecen 114 surenın içindekı bırbırını açıklayan bınlerce ayetı görmezden gelıpte böylesıne bır metoda basvurmak zaten ıslama bakış açısını ve yapılmak isteneni gözler önune sermektedir.Bunun en guzel örneği olan Tevbe 5 de yapılan hıleyı anlatıyorum;

Ateıstçe meal:Müşriklerı bulduğunuz yerde öldürün....(Tevbe 5) özellıkle buyuk puntalarla yazılırkı iyice görulsun diye.Bu tıpkı şuna benzer ;

Namaz kılmak işine gelmeyen birinin, "İçkili iken namaza yaklaşmayın" (Nisa, 43) ayetindeki "namaza yaklaşmayın" kısmını, namaz kılmayışına delil getirmesi gibidir.

Aslında ayet te anlatılmak istenen bellıdır.Makaslamadan ayetı ele alalım.

1. Allah ve Resulünden, kendileriyle anlaşma yaptığınız müşriklere son ihtar!

2. Bu günden itibaren yeryüzünde dört ay istediğiniz gibi dolaşın ve şunu bilin ki siz Allah’ın elinden hiçbir şekilde kaçıp kurtulamazsınız ve Allah kâfirleri rüsvay edecektir.

3. Haccın en büyük günü, Allah ve Resulünden insanlara şunu ilan edin ki: “Allah da, Resulü de müşriklerden beridir. Şayet şirkten tövbe edip tevhide yönelirseniz bu, elbette sizin için daha hayırlı olur. İyi biliniz ki siz Allah’ın elinden kurtulamazsınız. Kâfirleri pek acı bir azapla müjdele.

4. Ancak kendileriyle anlaşma yapmanızdan sonra, şartları hiç bir şey eksiltmeksizin tamamen yerine getiren ve sizin aleyhinizde hiçbir kimseye destek vermeyen müşrikler, bu hükmün dışındadırlar. Bunlarla sözleşmenin müddeti tamamlanıncaya kadar anlaşma şartlarına riayet edin. Allah, Kendisine karşı gelmekten, özellikle ahdi bozmaktan sakınanları sever.

5. O halde, hürmetli aylar çıkınca artık öbür müşrikleri nerede bulursanız öldürün, onları yakalayıp esir edin, onların geçebileceği bütün geçit başlarını tutun. Eğer tövbe eder, namaz kılar, zekât verirlerse onları serbest bırakın. Çünkü Allah gafurdur, rahîmdir (affı ve merhameti boldur).

Ayetın devamını dıkkatlı okuyun muslumanlardan musrıklere nasıl davranılacağı öğütlenıyor.

6. Eğer müşriklerden biri senden sığınma hakkı isteyip yanına gelmek isterse, sen ona güvence ver, ta ki Allah’ın kelamını dinlesin, düşünsün. Sonra şayet müslümanlığı benimsemezse onu, kendisini güvenlikte hissedeceği yere (vatanına) ulaştır. Öyle! (Bu sığınma ve gönderme işlemini yapmalı), zira onlar İslâm’ın gerçek mahiyetini bilmeyen bir topluluktur.

Demek oluyorkı ortada musrıklerle yapılan bır antlaşma var.Bu antlaşmaya rıayet edılmesı ıstenıyor ve bunun içinde süre tanınıyor.Bu antlaşmayı hiçe sayan müşriklere ıhtar verılıyor.Tıpkı bızım PKK ya verdiğimiz ıhtar gıbı eğer turkıye sınırlarından içerı gırecek olursanız sonucuna katlanırsınız.Ama turk olmayı benımseyıpte bu ulkenın kanunlarına rıayet edeceksenız adam öldurmeyeceksenız sızde bu ulkenın vatandaslık hakkından yararlanabılırsınız demek gıbıdır.

Ayna düz ve puruzsun ise duzgun gösterır şayet; eğri,büğrü aynayla bakılırsa yamuk gösterır.

tamam tevbe 5 çıkardık

öldürmekle ilgili zorlamayla baskıyla ilgili başka ayet yokmu sanki kuranda

bu ayetler ne peki bunları benmi yazdım

Nisâ 89 Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin.

Tevbe-123. Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir.

Tahrim-9. Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür!

Tevbe 73 Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!

Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde Allah'a, ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (islamı) din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar öldürün.

Nisa 34 - allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. onun için iyi kadınlar itaatkârdır. allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (eğer size itaat etmezlerse) dövün. eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü allah yücedir, büyüktür.

Tevbe 23 - Ey inananlar! Kafirliği severlerse ve küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi de dost edinmeyin; içinizde kim onları severse, onlardır zulmedenler

Muhammed 35 - Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.

bu kadar zorlama baskıcı ayetten sonra en komik ayette bu

Kafirun-6 sizin dininiz size benim dinim bana

Link to post
Sitelerde Paylaş
tamam tevbe 5 çıkardık

öldürmekle ilgili zorlamayla baskıyla ilgili başka ayet yokmu sanki kuranda

bu ayetler ne peki bunları benmi yazdım

Nisâ 89 Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin.

Tevbe-123. Ey iman edenler! Kâfirlerden yakınınızda olanlara karşı savaşın ve onlar (savaş anında) sizde bir sertlik bulsunlar. Bilin ki, Allah sakınanlarla beraberdir.

Tahrim-9. Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür!

Tevbe 73 Ey Peygamber! Kafirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!

Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde Allah'a, ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (islamı) din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar öldürün.

Nisa 34 - allah'ın insanlardan bir kısmını diğerlerine üstün kılması sebebiyle ve mallarından harcama yaptıkları için erkekler kadınların yöneticisi ve koruyucusudur. onun için iyi kadınlar itaatkârdır. allah'ın kendilerini korumasına karşılık gizliyi (kimse görmese de namuslarını) koruyucudurlar. baş kaldırmasından endişe ettiğiniz kadınlara öğüt verin, onları yataklarda yalnız bırakın ve (eğer size itaat etmezlerse) dövün. eğer size itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın; çünkü allah yücedir, büyüktür.

Tevbe 23 - Ey inananlar! Kafirliği severlerse ve küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi de dost edinmeyin; içinizde kim onları severse, onlardır zulmedenler

Muhammed 35 - Sakın gevşemeyin ve üstün olduğunuz halde barışa çağırmayın. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi eksiltmeyecektir.

bu kadar zorlama baskıcı ayetten sonra en komik ayette bu

Kafirun-6 sizin dininiz size benim dinim bana

Yazmış olduğunuz ayetlerın çoğu mecbur kaldıklarından dolayı savasa katılacak muslumanlara birer öğüttür.Kafırlere karşı savasta nasıl olması gerektiği anlatılıyor.Elbetteki bu allahın dınını savunacak olan musluman kullarına karsı bır motıve de olarak algılanabılır.Allah bu ayetlerınde kımseyı savasın dıye zorlamıyor.Aksıne kendınızı mudafada gevsek davranmayın,sabredın,dayanın,karşı güç koyunkı bu dını ayakta tutabılesınız dıyor.Yoksa allah gereksız yere savasanları katından ve rahmetınden uzak tutar.

Konuyla alakası yok ama şunu belırtmek istiyorum.Tüm cıhan bır olupta çanakkalede nasıl üzerımıze akın ettiyse,atatürk mehmetçiklerı toplayıp "Askerler ben size ölmeyi emrediyorum" diyerek harbın önemını ve toprağımızı asla teslım etmemek için yapılması gerekenı söylemiştir.Siz atatürkün bu sözünden dünya barışını tehtit ettiği anlamını çıkarabılırmısınız sorarım size ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yazmış olduğunuz ayetlerın çoğu mecbur kaldıklarından dolayı savasa katılacak muslumanlara birer öğüttür.Kafırlere karşı savasta nasıl olması gerektiği anlatılıyor.Elbetteki bu allahın dınını savunacak olan musluman kullarına karsı bır motıve de olarak algılanabılır.Allah bu ayetlerınde kımseyı savasın dıye zorlamıyor.Aksıne kendınızı mudafada gevsek davranmayın,sabredın,dayanın,karşı güç koyunkı bu dını ayakta tutabılesınız dıyor.Yoksa allah gereksız yere savasanları katından ve rahmetınden uzak tutar.

Konuyla alakası yok ama şunu belırtmek istiyorum.Tüm cıhan bır olupta çanakkalede nasıl üzerımıze akın ettiyse,atatürk mehmetçiklerı toplayıp "Askerler ben size ölmeyi emrediyorum" diyerek harbın önemını ve toprağımızı asla teslım etmemek için yapılması gerekenı söylemiştir.Siz atatürkün bu sözünden dünya barışını tehtit ettiği anlamını çıkarabılırmısınız sorarım size ?

Yazmış olduğunuz ayetlerın çoğu mecbur kaldıklarından dolayı savasa katılacak muslumanlara birer öğüttür

demişin

Bu ayetlere sen şimdi öğütmü diyorsun

Nisâ 89 Sizin de kendileri gibi inkar etmenizi istediler ki onlarla eşit olasınız. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın, bulduğunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardımcı edinmeyin.

Tevbe 29- Kendilerine kitap verilenlerden oldukları halde Allah'a, ve ahiret gününe inanmayan, Allah'ın ve Resulünün haram kıldığını haram tanımayan ve hak dini (islamı) din edinmeyen kimselere alçalmış oldukları halde elden cizye verecekleri hale gelinceye kadar öldürün.

Bu ayetlerin içindeki öldürün diye verilen emir kiplerini islamiyet var oldukça uyguluyacaklardır öğüde bak barış ve kardeşlik dini diye insanlara yutturmaya çalıştığınız dinin ayetleri tevbe-5 ve diğer ayetleri daha yazmadım ama bu iki ayet bile islamiyetin vahşiliğini göstermeye yeterli

Allah bu ayetlerınde kımseyı savasın dıye zorlamıyor

Diyorsun

ama nisa89 ve tevbe29 bir daha oku allah müslümanları savaşın diye hem zorluyor hem müslüman olmayanları öldürün diye zorluyor

Bu ayetler o zaman için diye saçmalamışın güçleri yetse bu zaman için uygulayacaklar ama dinleri yüzünden ibadet edecez diye teknolojik olarak geri kaldılar sadece teknolojiyi satın alabiliyorlar

Ama yinede bu ayetleri cezayirde ırakta afganistan kaçırdıkları rehinelere uyguladıklarını basından takip ediyoruz namaz kıldırma veya dua biliyormu diye baskı gördükleri olmuş kurtarılan insanların söylemleri var bu yönde

Yoksa allah gereksız yere savasanları katından ve rahmetınden uzak tutar.

diyorsun

İyide kardeşim o zaman araplar cezayir de hindistanda afrikada anadolu ve kafkaslarda ne işleri vardıda bu ülkelerle savaştılar ve islamiyeti zorla dayattılar

bu ülkeler islamiyeti araplar rica etti onlarda güzellikle kabul ettiler demezsin umarım

Tüm cıhan bır olupta çanakkalede nasıl üzerımıze akın ettiyse,atatürk mehmetçiklerı toplayıp "Askerler ben size ölmeyi emrediyorum" diyerek harbın önemını ve toprağımızı asla teslım etmemek için yapılması gerekenı söylemiştir.Siz atatürkün bu sözünden dünya barışını tehtit ettiği anlamını çıkarabılırmısınız sorarım size ?

Diyorsun

Atatürk ülkesini işgalden kurtarmak için bu lafı söylemiş senin dediğin gibi dünya üzerimize çullanmış kurtuluş mücadelesi vermiş bir lider bir din yaymak için öldürün dememişki dünyayı tehdit edecek bir laf varmı sence

Ama yukardaki ayetlerde dünya barışını tedirgin edecek sizden olmayanları ÖLDÜRÜN kelimeleri var

En basiti bu ülkede ramazan ayında oruç tutmayanlara yapılanları her sene basından okuyoruz

Tevbe 23 - Ey inananlar! Kafirliği severlerse ve küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi de dost edinmeyin; içinizde kim onları severse, onlardır zulmedenler

bak bu ayet bile islamiyetin hoş görüden ne kadar uzak olduğunun ispatı değilmi

Kafirun-6 sizin dininiz size benim dinim bana

Ve bu ayet kıvırmanın ispatı değilmi

Link to post
Sitelerde Paylaş

<<<En basiti bu ülkede ramazan ayında oruç tutmayanlara yapılanları her sene basından okuyoruz

Tevbe 23 - Ey inananlar! Kafirliği severlerse ve küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi de dost edinmeyin; içinizde kim onları severse, onlardır zulmedenler

Evet doğrudur,allahı ınkar eden ailemızden bırısı olsa dahı ona tabı olmamız gerekmıyor.Önemlı olan allaha ısyan hususunda bızı aılemız bile buna zorlasa onları dınlemek zorunda değiliz.Onları veli edınmek zorunda da değiliz.Ama bu demek değildir ki onlara düşman olalım.Kuran bu konuda şöyle der ;

Lokman suresi

14. Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.

15. Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.

bak bu ayet bile islamiyetin hoş görüden ne kadar uzak olduğunun ispatı değilmi

Ana babaya verılen değeri bu denli anlatan ıslamdan daha baska bır dın dunyada yoktur.

Kafirun-6 sizin dininiz size benim dinim bana

Evet siz kafırlıkten tavız vermez bu yolda devam edersınız,bız de dınımızden tavız vermez bu yolda devam ederız.O halde tabıkı sızın yolunuz sıze,bızım yolumuz bıze dir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

<<<En basiti bu ülkede ramazan ayında oruç tutmayanlara yapılanları her sene basından okuyoruz

Tevbe 23 - Ey inananlar! Kafirliği severlerse ve küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi de dost edinmeyin; içinizde kim onları severse, onlardır zulmedenler

Evet doğrudur,allahı ınkar eden ailemızden bırısı olsa dahı ona tabı olmamız gerekmıyor.Önemlı olan allaha ısyan hususunda bızı aılemız bile buna zorlasa onları dınlemek zorunda değiliz.Onları veli edınmek zorunda da değiliz.Ama bu demek değildir ki onlara düşman olalım.Kuran bu konuda şöyle der ;

Lokman suresi

14. Biz insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılara katlanarak taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak banadır.

15. Eğer onlar seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm.

bak bu ayet bile islamiyetin hoş görüden ne kadar uzak olduğunun ispatı değilmi

Ana babaya verılen değeri bu denli anlatan ıslamdan daha baska bır dın dunyada yoktur.

Kafirun-6 sizin dininiz size benim dinim bana

Evet siz kafırlıkten tavız vermez bu yolda devam edersınız,bız de dınımızden tavız vermez bu yolda devam ederız.O halde tabıkı sızın yolunuz sıze,bızım yolumuz bıze dir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

6. Eğer müşriklerden biri senden sığınma hakkı isteyip yanına gelmek isterse, sen ona güvence ver, ta ki Allah’ın kelamını dinlesin, düşünsün. Sonra şayet müslümanlığı benimsemezse onu, kendisini güvenlikte hissedeceği yere (vatanına) ulaştır. Öyle! (Bu sığınma ve gönderme işlemini yapmalı), zira onlar İslâm’ın gerçek mahiyetini bilmeyen bir topluluktur.

sevgili arkadaşım buparağrafın eğr doğruysa beni kureyza katliamını nasıl açıklamak gerekir?

BENİ KUREYZA KATLİAMI(ARİF TEKİN)

Hendek Savaşı bitmiş, müşrikler geri dönmüş, Muhammed eve gelip istirahate çekilmiştir. Tam bu sırada Cebrail, bir katıra binmiş vaziyette kılıcını kuşanmış, ter ve toz duman içinde Muhammed’ in yanına varıp kendisine “Bak, biz melekler kırk gündür düşmanlarınızla savaşıyoruz, gördüğün gibi silahlarımızı hala da bırakmış değiliz. Kalk, hepiniz Beni Kureyza Yahudilerinin bulunduğu diyara gidin onları öldürün.; ben de hemen önden gidip evlerini üzerlerine yıkarım” diyor. (Tecrid-i sarih, Diyanet Tercümesi, No: 512, 1191,1565)

Cebrail’ in bu açıklamasından sonra Muhammed Müslümanlara, “İkindi namazımızı Beni Kureyza’ da kılacağız, haydi savaşa” talimatını veriyor (Kureyzalılar, Hendek Savaşında Mekkelileri desteklemişti-ADMIN). Çoluk çocuk dahil yaklaşık 1500 kişilik bir Yahudi kitlesini o gün akşama kadar ele geçiriyorlar (kısmen sağ, kısmen ölü olarak). Ele geçirilen bu insanların elleri boyunlarına bağlanıyor ve onların akıbeti hakkında Muhammed, daha önce Yahudi olup da sonradan Müslüman olan Sad Bin Muaz’a yetki veriyor. Sad’ın Hendek Savaşı’nda bir damarı kesilmişti ve kanaması devam ediyordu. Muhammed’in talimatıyla Sad bir eşeğe bindirilip onun huzuruna getiriliyor. Muhammed ona, “Bu insanların kaderini sana bırakıyorum. Acaba bunlar hakkında kararın nedir?” diye soruyor. Sad’ın verdiği yanıt aynen şu: “Eli silah tutan her erkeği kılıçtan geçireceğiz.Kadın ve kızları cariye (iş ve seks kölesi); ergenlik çağına gelmeyen erkek çocukları da köle muamelesine tabi tutacağız.” diyor.

Muhammed, Sad’ın bu yanıtına karşı, “Senin verdiğin bu kararAllah’ın emrine tam uygundur ve sen bu kararda tam isabetli davrandın. Zaten seher vakti Cebrail de aynı ifade doğrultusunda Allah’tan bana vahiy getirdi” diyor. (Tecrid-i Sarih, Diyanet Tercümesi, No:289 hadis şerhiyle 1575 ve 1591 nolu hadisler)

Bu esirlerden erkek olanlar “Üsame Bin Zeyd” evinde; kadınlar ve çocuklar ise “Remle Binti Haris” evinde toplatılırlar. Muhammed erkeklerin idam kararını verdikten sonra Medine’ nin bugünkü pazaryeri olan semtte hendekler-çukurlar kazılarak mezar gibi hazır hale getirilir. Daha sonra erkekler eli kolu bağlı bir vaziyette ve kafileler halinde oraya yanaştırılıp başları kesilir ve o çukurlara atılır. Muhammed bu kesim işleminde Hz. Ali ve Zübeyr bin Avam’ı görevlendirmişti. Bilindiği gibi ikisi de Muhammed tarafında cennetle müjdelenmiştir. Ali ve Zübeyr kesim işine devam ederlerken Muhammed de bir yerde oturmuş onları seyrediyordu. Ayşe (Hz.) nin aktardığına göre, bu kesim işi sabahtan akşama kadar sürmüş. Erkekler idam edilirken, Yahudi kadınlar ve çocuklar da buna feryat edip saçlarını başlarını yolmuşlar.(Vakıdi, Meğazi, 2/512-517)

İdamlar yapılmadan evvel Muhammed, sanki çok önemli bir büyüklükte bulunuyormuş gibi “Arkadaşlar, onları şimdi idam etmeyelim; çünkü hava sıcaktır. Ayrıca eğer canları istiyorsa kendilerine hurma yedirin gibi” traji-komik talimatta da bulunuyor. İdamlıkların önüne atılan birkaç hurma da hayvana yem atılır gibi atılıyor. (Vakıdi, Meğazi, 2/512-14; Serahsi, Siyeri Kebir Şerhi, 3/1029 No: 1900)

Yaygın olan görüşe göre idam edilenlerin sayısı 800 ile 900 arasında değişiyor (Nesefi, Taberi, Alusi, İbni Kesir) . En düşük rakamı veren İslamcı yazarlara göre (Begavi, Suyuti, İbn’il Cezvi) ise 400 ila 600 arasında Yahudi idam edilmiştir.

Muhammed, o insanları teslim aldıktan sonra bir yerde toplayıp kendilerine, “Ey domuz ve maymun kardeşleri! Yediniz mi! İşte haliniz; görün bakalım” diyerek hakaret ediyor. Onlar da buna karşı, “Ey Muhammed, biz senden bunu beklemezdik, neden böyle haksızlık yapıyorsun?” şeklinde yanıt veriyorlardı (Bu kısım pek çok İslami Kaynakta yer alır örnek olarak, Taberi, Ahzap Tefsiri, ayet 26-27) (İdamlar konusunda en büyük eleştiri, yargılama olmaksızın idamların gerçekleştirilmesine atfedilebilir. Beni Kureyza kabilesinin her ferdi suçlu muydu? Aralarında suçsuz olan yok muydu? Neden hepsi birden, ayırt edilmeksizin, yargılanmaksızın idam edildi? Savaş esirlerinin idam edilmesi doğru mudur? -ADMIN.)

Muhammed, bu Yahudilerin karıları ve kızlarından 16 tanesini özel olarak ayırıyor ve bunlardan Reyhane’yi kendine seçip geriye kalan 15 tanesini de diğer önemli dostlarına dağıtıyor. Bir Yahudi:

“Artık her şeyimize el koydunuz, hiç olmazsa gözlerimizin önünde namusumuza el uzatmayın” diyor. Fakat, Muhammed bunu dinlemiyor (Kaynak: Vakıdi, Meğazi, 2/250)

Muhammed, ihtiyaç fazlası kadın ve erekek çocukların bir bölümünü, Sad bin Zeyd’e teslim edip onları satmak için Necd bölgesine, bir kısmını da şam tarafına gönderiyor. Müslümanlardan Muhammed bin Mesleme:

“Beni Kureyza Savaşı’nda kadınlar bölüşülürken bana üç tane düştü; hepsini de sattım” diyor. (Kaynak: Diyarbekiri, Tarihi Hamis,1/499 ve Vakıdi age 2/523-25)

--Arif Tekin' in Yazısının Sonu--

Konu Hakkında İslamcıların Soru ve Açıklamalarına Yanıtlar:

İslamcı: Yahudiler, bu olaydan yıllar evvel Muhammed ile Medine'nin ortak savunması üzerine antlaşması yapmışlardı. Oysa Hendek Savaşı sırasında bu antlaşmaya ihanet etmişlerdir.

Yanıt: Muhammed’ in Medineye hicret ettiği ilk zamanlarda böyle bir antlaşma yapıldığı tarihi kayıtlarda geçer. Ancak bu döneme kadar Müslümanlar Mekke'de azınlıkta olan ve mağdur oldukları için Medineye hicrete muhtaç bir topluluk görünümündeydi. Henüz silahlanmamışlar ve çete savaşına başlamamışlardı. Yahudiler bu koşullarda antlaşma yapmışlardı. Oysa kısa bir süre sonra Müslümanlar çete ve yağmalamalara girişti. Mekkelilerin ticaret konvoylarını kesmeye çalıştı. Baht-i Nahle olayı ile Müslümanlar ilk kez Mekke müşriklerine saldırarak silahsız dört kişiden bir kişiyi ödürüp ikisini ise tutsak aldılar. Bu tutsağa karşılık olarak fidye istediler. Müslümanların bu davranışları Medineli Yahudilerin tepkisini çekti.

Kaynuka olayı öncesi Medine’ deki Müslümanlar ve Yahudiler arasında yaşananlara kısaca göz atmakta fayda var. Müslümanların Medine’ ye hicreti sırasında Medine' de üç Yahudi kabilesi vardı; Beni Nadir, Beni Kaynuka ve Beni Kureyza. Bunlardan Beni Kaynuka kabilesinden bir kişi bir Müslüman tarafından öldürüldükten sonra. Yahudiler de Müslüman katili öldürür. Bu olayı bahane gösteren Muhammed, Beni Kaynuka kabilesi kuşatır. Yahudiler silahla direniş göstermez. Bir süre sonra Yahudiler teslim olur. Muhammed bu kabileyi yurtlarından atar. Taşınmazlarına ve bazı eşyalarına el koyar. Beni Nadir kabilesine de sudan bahanelerle sefer düzenleyip teslim almıştır.

Yani Muhammed, Kurezya olayından evvel zaten iki Yahudi kabilesini ortadan kaldırmış idi (Bu olayların traji-komik yanı Muhammedin Medine' ye hicret yaparak misafir olarak gelmiş ve esas Medine' nin sahiplerinden olan Yahudileri kovmuş olmasıdır). Bu olaylardan sonra artık Medine antlaşmasının fiili olarak hiç bir geçerliliği kalmamıştı.

Muhammed, Medineli Yahudilerin Müslüman olması için baskı yaptı. Bunu başaramayınca kıbleyi Kudüs'den Mekke'ye çevirdi. Çünkü Kudüs Yahudilerin kutsal şehriydi. Bu olayla birlikte Müslümanlar ile Medineli Yahudiler arasındaki eski antlaşma fiilen ortadan kalkmış idi. Medine’deki misafir Müslümanlar ile Yahudilerin arası iyice gerilmişti. Yahudiler, misafir olarak Medine'ye gelen Müslümanları artık sevmiyor ve düşman biliyordu, huzurları bozulmuştu.

Tüm bu nedenlerden dolayı Medineli Yahudiler Hendek Savaşı'nda Mekkelilere yardım etmiştir.

İslamcı: Yahudi erkeklerin idam kararı Tevrat'a göre yapıldı.

Yanıt: Katliamın sorumluluğu altında kısmen vicdan azabı duyan Müslümanların sorumluluğu Tevrat'a yıkmak için uydurdukları bir iddiadır bu. Muhammed, Yahudi esirler hakkındaki hükmü eski bir Yahudi olan ama sonradan İslama geçen ve sağ kolu olan Sad Bin Muaz'a sormuştur. Ancak Sad' ın eski bir Yahudi olması, verdiği kararın da Tevrat şeriatına göre olması anlamına gelmezdi. Zaten İslami kayıtlarda da Muhammed'in Sad'a kararını Tevrat şeriatına göre vermesi yönünde bir isteği olmadığı gibi, Sad kararını açıklarken de "Bu kararı Tevrat'a göre verdim" gibi bir söz söylediği yer almamaktadır.

Ayrıca Yahudiler müşrikleri desteklemelerinde kendilerine göre haklı idiler. Dolayısıyla kendilerini haklı bulurlarken Tevrat şeriatının aleyhlerinde kullanılması mantıksız olurdu.

Tüm bunlardan öte Sad Bin Muaz kararını açıkladıktan sonra Muhammed:

"Yaşa! Allahın hükmü de senin verdiğin hüküm ile aynı doğrultuda idi." demiş ve zaten verilen kararın önceden kendisine vahiy olarak indirildiğini söylemiştir. Dolayısıyla karar İslam’ın "tanrısının" kararıdır.

İslamcı: Yahudi erkek esirler idam edilmeyip ne yapılabilirdi ki? O dönemlerde esir kampları da olmadığına göre, öldürülmeyip beslenecekler miydi? Eğer serbest bırakılsalardı tekrar düşman saflarda yer alırlardı.

Yanıt: Sanki başka seçenek yokmuş gibisinden yapılan bu iddialar aslında suç savmak amacıyla yapılmış bir savunma mekanizması değil mi? Çünkü, nasıl ki Yahudi kadınlar ve çocuklar esir olarak özellikle o dönemin ünlü Şam Esir Pazarı'nda satıldı iseler erkekler de aynı şekilde satılabilirlerdi. Ya da bir kısmı Müslüman ailelere köle olarak verilebilirdi (Bunu köleliği hoş gördüğümüz için değil daha o dönemde bile esirleri idam etmek ile serbest bırakmak haricinde başka bir seçeneğin daha varolduğunu göstermek için belirtiyorum). Demek ki Muhammed' in böyle bir seçeneği de var idi. Ama o bu seçeneği seçmek istememiş, "tanrının" bir elçisi gibi değil, tarihteki pek çok kral ve komutan gibi düşmanına karşı kin ve intikam duyguları ile davranmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benı kureyza olayı bır katlıam değildir.Olayın aslına ve neden vuku bulduğuna bır bakmak gerekir.

Peygamberimiz Aleyhisselam Medine'ye geldiği zaman, Müslümanlar ile Müslüman olmayanlar arasında umumî bir muahede ve mukavele yapmıştı.

Bu muahede hükümleri arasında: Yahudilerin de mü'minlerie bir topluluk teşkil ettikleri kabul olun­makta; Peygamberimiz Aleyhisselamın izin ve müsaadesi olmadıkça kendilerinin herhangi bir askerî harekâtta bulunamayacakları, ne Kureyşîleri, ne de onlara yardım edenleri hiçbir suretle korumayacak­ları, Medine'ye bir taarruz vukuunda da elbirliğiyle müdafaada bulunacakları hükmü yer almakta idi.[1]

2. Benî Nadîr Yahudileri, öteden beri, kendilerini Benî Kurayza Yahudilerinden üstün tutarlardı. Benî Kurayza Yahudilerinden biri Benî Nadîr Yahudilerinden birini öldürdüğü zaman, katil kısas

olarak öldürülürdü.

Fakat, Benî Nadîr Yahudilerinden biri Benî Kurayza Yahudilerinden birini öldürecek olursa, yüz vesk (deve yükü) hurma öderdi.

Peygamberimiz Aleyhisselam, nihâî merci sıfatıyla, aynı soydan gelen her iki cemaati eşit muamel­eye tâbi tutmak suretiyle aradaki imtiyazı kaldırmış, Benî Kurayza Yahudilerini Benî Nadîr Yahudilerinin seviyesine yükseltmişti.[2] Benî Kurayza Yahudileri, bu iyiliğe karşı nankörlük ettiler.

3. Benî Nadîr Yahudileri sözü geçen muahede ve mukaveleyi bozarak Peygamberimiz Aleyhisselama karşı harbe kalkıştıkları zaman, Benî Kurayza Yahudileri de Benî Nadîr Yahudilerine katıldılar.

Peygamberimiz Aleyhisselam; Benî Nadîr Yahudilerini muhasara ederek yurtlarından sürüp çıkardığı halde, Benî Kurayza Yahudilerini affetti ve yeni bir muahede ile onları yerlerinde bıraktı.[3]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Benî Kurayza Yahudileriyle de, onların muahede yapmaya yetkili adamları olan Ka'b b. Esed'le de muahede yapmış bulunuyordu.[4]

Huyey b. Ahtab'ın Kureyş müşriklerine söylediğine göre; Benî Kurayza Yahudileri Peygamberimiz Aleyhisselama karşı fırsat kollamak ve Kureyş müşriki eriyle işbirliği yapmak üzere Medine'de oturmak­ ta idiler.[5]

Müşrik orduları gelip Müslümanları kuşattıkları zaman, Benî Kurayza Yahudileri, müşterek vatan­ larını koruyacakları, Müslümanlara yardım edecekleri yerde, aradaki muahedeyi bozmuşlar,[6] muahede yazısını yırtmışlar,[7] Amr b. Su'dâ gibi bazı insaflı kimselerin "Eğer ona yardım etmeyecekseniz, bari kendisini düşmanlarıyla başbaşa bırakınız!" yollu öğütlerini de dinlememişlerdi.[8] Peygamberimiz Aleyhisselamın göndermiş olduğu tahkik ve sulh heyeti, onları işitmiş oldukların- dan daha kötü ve azgın bir tutumda buldular.[9] İşler kızışıp harbe dönüşmeden önceki hallerine dön­ meleri ve Huyey b. Ahtab'ın sözünü dinlememeleri için onlara and verdiler.

Ka'b b.Esed:

"Hiçbirzaman o barışıklık haline dönmeyeceğiz! Ben o barışıklığı şu ayağımdaki sandalın orta par­mağıyla yanındaki parmak arasına geçen tasması gibi kopanp atmış bulunuyorum!" dedi.[10]

Benî Kurayza Yahudileri de:

"Resûlullah da kim oluyormuş?! Muhammed'le aramızda ne ahid vardır, ne de akid!" dediler.[11]

Peygamberimiz Aleyhisselama sövdüler:

"Muhammed, kendisine diş bileyenler birleşip çevresinde halkalandıkları zaman, bize adamlar salıp sulh ve muahede istiyor!

Hayır! Hayır!

Onun üzerine hep birden saldırıp kendisini avlamak için and içilmiştir!

Biz de, o kardeşlerimize muhakkak arka ve yardımcı olacağız!" dediler.[12]

Bu, Benî Kurayza Yahudilerinin muahedeyi ikinci bozuşları idi.

Onlar, muahedeyi bozmakla, Peygamberimiz Aleyhisselamı ve Müslümanları en nâzik ve tehlikeli bir sırada, ölüm kalım savaşlarında yardımsız ve yalnız bırakmış; müşterek vatanın düşmanların eline düşüp talan edilmesine rıza göstermiş oluyorlardı.

7. Benî Kurayza Yahudileri, bu kadarla da kalmadılar.

Medine'yi yağmalamak ve başta Peygamberimiz Aleyhisselam olmak üzere Müslümanları ve Müslümanlığı ortadan kaldırmak için Medine'ye gelen düşmanlarla anlaşma yaptılar. Onlara yardım ettiler. Müslümanları birtaraftan da onlarkuşattılar.[13]

8. Mekke müşriklerine; Ebu Süfyan'a ve Uyeyne b. Hısn'a: "Siz sebat ediniz! Biz Müslümanları şehirlerinde arkalarından vuracağız!" diyerek haber saldılar.[14]

9. Huyey b. Ahtab'ı müşriklere göndererek, Medine'ye geceleyin baskın yapmak üzere, Kureyşîler ile Gatafanlardan biner kişi istediler. [15]

10. Medine'ye, geceleri baskın yapmak üzere, keşif birlikleri göndermekten geri durmadılar. [16] Benî Kurayza Yahudilerinin müşriklere yardım ettikleri Kur'ân-ı Kerîm'de de açıklanmış bulunmak­ tadır. [17]

Müslümanlar Hendekten dönüp Medine'ye, evlerine gelince, silahlarını çıkardılar.[18]

Peygamberimiz Aleyhisselam da, Hendekten Medine'ye döndüğü zaman Hz. Âişe'nin evine geldi.[19] Üzerinden silahını çıkarıp yere koydu.[20] Vakit öğle vakti idi.[21] Yıkanmak üzere, gusulhâneye girmişti.[22] Başını yıkadı.[23] Gusletti. Buhurlanmak için, buhurdanlığını getirtti.[24]

O sırada, başına beyaz bir sarık sarmış, eğerinin üzeri atlas örtülü bir katıra binmiş olduğu halde, Cebrail Aleyhisselam geldi.[25]

Cebrail Aleyhisselamın sarığının taylasanı iki omuzunun arasına salınmıştı. Sırtında da zırh göm­lek vardı.[26]

Cebrail Aleyhisselam Mescidin kapısında, cenazelerin konulduğu yerin yanında durdu.[27] Başından tozlan silkti[28] ve:

"A! Ey Allah'ın Resûlü! Sen silahını çıkardın mı?! dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Evet!" buyurdu.[29]

Cebrail Aleyhisselam:

"Vallahi, biz daha silahlarımızı çıkarınadık![30]

Düşman senin üzerine geleliden beri,[31] melekler silahlarını çıkarmadılar ve müşrikleri takip etmedikçe de dönmediler![32]

Kalk, silahını kuşan![33] Onların üzerine yürü!" dedi.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Nereye? Kimlerin üzerine?" diye sordu.

Cebrail Aleyhisselam:

"İşte, oraya!" dedi ve eliyle de Benî Kurayzalara doğru işaret etti.[34]

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ashabım çok yorulmuşlardır! Birkaç gün onların dinlenmelerini beklesen olmaz mı?" dedi.[35]

Cebrail Aleyhisselam:

"Yâ Muhammed! Yüce Allah, Benî Kurayza üzerine hemen yürümeni sana emrediyor! Şimdi ben yanımdaki meleklerle onların kalelerine gidiyorum![36] Allah onları düz ve sert taş üzerine yumurtayı çarpar gibi çarpacaktır![37]

Ben binitimi onların kalelerinde üzerlerine sürüp kendilerini perişan ve darmadağın edeceğim!" diy­erek dönüp gitti.[38]

Enes b. Malik der ki:

"Cebrail Aleyhisselamın kumandası altındaki melek süvarileri Ensardan Ganm oğullarının sokak­larından geçip giderlerken yerden kalkan tozlan şimdi bile görür gibiyimdir!"[39]

Peygamberimiz Aleyhselamın Müslümanlara Benî Kurayza Yurduna Hemen Hareket Etmelerini

Emredişi ve Kendisinin de Onlarla Birlikte Yola Çıkışı

Cebrail Aleyhisselam gider gitmez, Peygamberimiz Aleyhisselam sıçrayıp ayağa kalktı[40] ve halka şöyle seslenmesini Bilal'e emir buyurdu:[41]

"İşiten ve itaat eden kişi, ikindi namazını Benî Kurayza yurdundan başka yerde kılmasın![42] Ey Allah süvarileri! Siz de atlarınıza bininiz!"[43]

Peygamberimiz Aleyhisselam takyesini, miğferini, zırhını getirtti. Takyesini ve miğferini başına geçirdi. Zırhını sirtona giydi. Kılıcını beline bağladı. Kalkanını arkasına çevirdi. Mızrağını eline aldı. Atına bindi.

Kendisinin yanında iki, üç atı bulunuyordu. Bindiği, Lahf veya Lühayf isimli atı idi.[44]

Hz. Ali'yi çağırdı.

Sancağı ona verdi ve önden onu yola çıkardı .[45]

Abdullah b. Ümmi Mektum'u Medine'de yerine vekil bıraktı.[46]

[1] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 1 47,150, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emval, s. 290, 294.

[2] Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 168.

[3] Zührî, Megâzî, s. 73, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 360, Buhâıf, Sahih, c. 5, s. 22, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1388, Ebu Dâvud, Sünen,c.3, s. 157, Beyhakî, Sünen, c. 9, s. 232, 233, Vâhidf, Esbâbü'n-nüzûl, s. 279.

[4] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 231.

[5] Vâkıdî, M egâzf, 1367/1948 K ahire b ask ı a, s. 290.

[6] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 231, 232.

[7] Vâkıdî, M egâzf, c. 2, s. 457, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 103.

[8] Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 1 03.

[9] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 232.

[10] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 458.

[11] İbn İshak, İbn, Hişam, Sîre, c. 3, s. 232.

[12] Vâkıdî, M egâzf, 1367 /1948 K ahire bask ı sı, s. 295.

[13] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 230, 231, 257, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 494, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 71 , Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 344, Taberî, Tefsfr, c. 21, s. 1 50, İbn Hazm , Cevâmiu's-Sîre, s. 118.

[14] İmam Zührî, Megâzî, s. 80.

[15] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 460.

[16] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 239, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 462.

[17] Ahzâb: 21, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 495, İ bn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 71.

[18] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244.

[19] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 497, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 74, 75.

[20] Ahmedb. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 56, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 49.

[21] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244.

[22] Ahm ed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 280, Belâzurî, Fütühu'l-büldân, c. 1, s. 23.

[23] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c.2,s. 75.

[24] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 497.

[25] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244.

[26] Halebî, İnsânu'l-uyÜn, c. 2, s. 657.

[27] İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 74, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 118.

[28] Buhârî, Sahih, c. 5, s. 51 , Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 347, 348.

[29] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244.

[30] Buhârî, Sahih, c. 5, s. 49.

[31] İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 2, s. 68.

[32] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 244, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 497.

[33] İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c.2,s. 68.

[34] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 56, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 49.

Benı Kureyza olayını hıtlerın yaptığı yahudı katlıamı gıbı gösterme çabaları boşunadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kenank, bir insan kendi ayağına sıkmak için, bu kadar gayretkeş olamaz..

Demek cebrail gelmişte, melekler süvari olmuşta..

Sen ya bu masalları kanacak bir bebe bulup ona anlat.. Ya da, cebraili filan böyle süren allahın, 7 yaşındaki kıza tecavüz edilirken neden oturup seyredecek kadar şerefsiz olduğuna bir izahat getiriver..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kenank, bir insan kendi ayağına sıkmak için, bu kadar gayretkeş olamaz..

Demek cebrail gelmişte, melekler süvari olmuşta..

Sen ya bu masalları kanacak bir bebe bulup ona anlat.. Ya da, cebraili filan böyle süren allahın, 7 yaşındaki kıza tecavüz edilirken neden oturup seyredecek kadar şerefsiz olduğuna bir izahat getiriver..

Anıbal sen sanırım kötülük yapanların cezasının hemen ardından verılmesi taraftarısın.Bu lafından o çıkıyor.Yani diyorsun ki Allahınız varsa ve bu bır tanrı ise neden tecavüz olayına mudahalede bulunmuyor.Doğrumu anlamışım ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Anıbal sen sanırım kötülük yapanların cezasının hemen ardından verılmesi taraftarısın.Bu lafından o çıkıyor.Yani diyorsun ki Allahınız varsa ve bu bır tanrı ise neden tecavüz olayına mudahalede bulunmuyor.Doğrumu anlamışım ?

Hayır ...tecavüzle imtihan etmek nasıl bir sevgi anlayış barındırır ... müdahale etmesini bırak ortamı şartları sahneyi hazırlayan o değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Anıbal sen sanırım kötülük yapanların cezasının hemen ardından verılmesi taraftarısın.Bu lafından o çıkıyor.Yani diyorsun ki Allahınız varsa ve bu bır tanrı ise neden tecavüz olayına mudahalede bulunmuyor.Doğrumu anlamışım ?

Yanlış anlamışsın..

Allah melekleri cebrail komutasında cenk etmek için yollarken, neden buna ses çıkarmıyor, işte mesele burada..

Sen şimdi çıkıp amanda imtihan falan filan dersen, bu cebrailin orada ne işi vardı, buna bir kulp bulman gerekecekte..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayır ...tecavüzle imtihan etmek nasıl bir sevgi anlayış barındırır ... müdahale etmesini bırak ortamı şartları sahneyi hazırlayan o değil mi?

Sahnenın hazırlanmasına katkıda bulunan şeytandır.Sahneye ayak uyduranda seytanın yoluna tabı olan tecavuzcudur.Mağdur olan tecavuze uğrayandır,hesap soracak olan ve bunu cehenneme saklayanda allahtır.Cehennem bunun için vardır.Mağdur hakkını alır,tecavüzcü cezasını bulur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sahnenın hazırlanmasına katkıda bulunan şeytandır.Sahneye ayak uyduranda seytanın yoluna tabı olan tecavuzcudur.Mağdur olan tecavuze uğrayandır,hesap soracak olan ve bunu cehenneme saklayanda allahtır.Cehennem bunun için vardır.Mağdur hakkını alır,tecavüzcü cezasını bulur.

katkıda bulunan şeytan mı?...ona o yetkide izin veren kim...hatta onu azdıran(ama bu konumuz değil)

allah kulunun imtihan şeklini belirleyen değil mi?....yoksa tecavüzcü özgür iradesiyle!! yaptığı eylemle sınanma şekli tecavüzcüye mi bağlı???

allah insanları sevdiğine göre tecavüzle sınamayı iğrençlik görmüyorsa seninde sevdiklerinin tecavüzle sınanmasına onay verirdin o halde

tecavüzcü nasılsa cezalandırılacak..ya tecavüz edilen hangi mükafatla adalet sağlanmış huzur bulmuş olacak

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> Anıbal sen sanırım kötülük yapanların cezasının hemen ardından verılmesi taraftarısın.Bu lafından o çıkıyor.Yani diyorsun ki Allahınız varsa ve bu bır tanrı ise neden tecavüz olayına mudahalede bulunmuyor.Doğrumu anlamışım ?

Yanlış anlamışsın..

Allah melekleri cebrail komutasında cenk etmek için yollarken, neden buna ses çıkarmıyor, işte mesele burada..

Sen şimdi çıkıp amanda imtihan falan filan dersen, bu cebrailin orada ne işi vardı, buna bir kulp bulman gerekecekte..

Melekler peygamberlerın gönderıldığı zamanlarda yeryuzune gönderılen elçilerdi.Allah dınıne tabı olanları desteklemek için meleklerini göndermiştir.Peygamberliğin son bulmasıyla bırlıkte meleklerın yeryuzüne elçi olarak gönderılmesi son bulmuştur.Allah kullarına kıyamet gunune kadar muhlet vermiştir.Cezalandırma ve mukafatı ahıret hayatına saklamıştır.Allah sızın dediğiniz gibi herhangi bir şuç işlendiği anda hemen meleklerini gönderıpte öc alacak olsaydı şuna ınanın sizin de allaha kufretmenız karsısında pek yasama şansınız kalmayacaktı.Siz allahı ınkar etmekle gunaha girdiyseniz,tecavuzcude yaptığı canılıkten ötürü gunaha girmiştir.Size muhlet tanınıyorsa emın olun o ınsana da muhlet tanınıyor.Bu da allahın kulları üzerıne olan adaletının bir parçasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
katkıda bulunan şeytan mı?...ona o yetkide izin veren kim...hatta onu azdıran(ama bu konumuz değil)

allah kulunun imtihan şeklini belirleyen değil mi?....yoksa tecavüzcü özgür iradesiyle!! yaptığı eylemle sınanma şekli tecavüzcüye mi bağlı???

allah insanları sevdiğine göre tecavüzle sınamayı iğrençlik görmüyorsa seninde sevdiklerinin tecavüzle sınanmasına onay verirdin o halde

tecavüzcü nasılsa cezalandırılacak..ya tecavüz edilen hangi mükafatla adalet sağlanmış huzur bulmuş olacak

Allah yarattığı ınsan denılen canlıya bır takım nımetler vermiştir.Bu nımetlerın basında kullanabıldığımız organlar gelmektedir.Bır gözün,bir kalbın,bır böbreğin...değerini varın siz düşünün.Bu organlardan mahrum kalıpta organ naklı bekleyen nice hastalar servet ödemek için sırada beklemektedir.Şimdi hal böyleyken allahın verdiği nımetı kötüye kullanan ınsanın yaptığı zulum değil de nedir ? Allah kullarına nımetlerını hediye ederken kullarının nımetlerıne nankörlük etmesi ve bu nımetlerı kullanarak gunaha dadanmasından daha aşağılık bır durum olabılırmı ? Bızlere verılen her organ ihtiyaçlarımızı karsılamak adına verılmıştır.Gunah işleyipte sapıklık yapalım dıye değil.Verılen nımetı kötüye kullanan ınsan yaptığı tercıhten ötürü allahı suçlayamaz.Bu tercıhı yapan ınsana bakarakta allah suçlanamaz.Eğer bu nımetlerın kötüye kullanılması nedenıyle allah suçlanacaksa, allah bu nımetlerı hiç vermeseydi daha mı ıyı olurdu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sahnenın hazırlanmasına katkıda bulunan şeytandır.Sahneye ayak uyduranda seytanın yoluna tabı olan tecavuzcudur.Mağdur olan tecavuze uğrayandır,hesap soracak olan ve bunu cehenneme saklayanda allahtır.Cehennem bunun için vardır.Mağdur hakkını alır,tecavüzcü cezasını bulur.

Bir yakınının Allah tarafından bir başkasının sınav kağıdı olarak kullanılmasını ister misin? Dur ama hemen korkma; yakının (mesela 17 aylık bebeğin olabilir bu), sınav kağıdı olarak kullanılmanın ödülünü öte tarafta alacak... :(

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...