Jump to content

Evrime sondan bir önceki soru...


Recommended Posts

Mutasyonlar gereklilikler sonucu oluştuğundan rastgele değildir sevgili Ateshbey..

Bence evrim konusunda yanlış bilgiye sahipsiniz...

Mutasyonların gereklilikler sonucu oluşması, ortada bir bilincin olduğuna işaret eder... Ayrıca neden gereklilik olsun?

Suda yaşıyan bir balık için akciğerin oluşması neden gerekli olsun? Ya da yerde sürünen bir sürüngende kanatların oluşması neden gereklilik olsun? Hadi gerekli oldu diyelim, mutasyonlar gerekli olmadan önce lazımdır... Gerekli olduktan sonra olan mutasyonun hiç bir anlamı yoktur... Çünki ortam şartları değişmiştir ve yaşamak için bazı özellikler o an lazımdır... Canlı, gerekli özellikleri kazandıracak mutasyonları bekleyemezki...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 109
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bence evrim konusunda yanlış bilgiye sahipsiniz...

Mutasyonların gereklilikler sonucu oluşması, ortada bir bilincin olduğuna işaret eder... Ayrıca neden gereklilik olsun?

Suda yaşıyan bir balık için akciğerin oluşması neden gerekli olsun? Ya da yerde sürünen bir sürüngende kanatların oluşması neden gereklilik olsun? Hadi gerekli oldu diyelim, mutasyonlar gerekli olmadan önce lazımdır... Gerekli olduktan sonra olan mutasyonun hiç bir anlamı yoktur... Çünki ortam şartları değişmiştir ve yaşamak için bazı özellikler o an lazımdır... Canlı, gerekli özellikleri kazandıracak mutasyonları bekleyemezki...

AteshBey

Bilinç dediğiniz şey akılsız tasarımdır.

Doğal seçilimde bilinç var mı?

Mutasyonlar doğal seçilime maruz kalırlar.

Doğada başka bilinç yoktur.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
AteshBey

Bilinç dediğiniz şey akılsız tasarımdır.

Doğal seçilimde bilinç var mı?

Mutasyonlar doğal seçilime maruz kalırlar.

Doğada başka bilinç yoktur.

HACI

Ama bir nüası atlıyorsunuz Sayın Hacı...

Arkadaş diyorki; "Mutasyonlar gerekli olduğu için meydana geliyorlar"

Halbuki ben mutasyonlar meydana gelir, gerekli olanlar(aslında gerekli olanlar demek bile yanlış, canlıya vantaj kazandıracak olanlar demek gerekir) "Doğal seçilim tarafından seçilir" diye biliyorum...

Zaten gerekli olan mutasyonların meydana gelmesi demek doğal seçilimi ortadan kaldırmak demektir... Bu da "Akıllı tasarımcıya" işarettir...

tarihinde AteshBey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Dolayısıyla embriyolojik gelişim evrim için bir kanıt değildir...

Ateshbey, hep olduğu gibi, sadece sallamışsın..

Embriyonun biyolojik gelişimi sürecinde, hep canlı olarak kaldığı ve kalbi oluştuğu ilk andan itibaren kendi dolaşım sistemini kullandığı bir gerçek değil mi? İnsan embriyosu, bu düreç boyunca, 4 odacıklı hala gelen kadar, tek odacıklı filan iken dahi, dolaşım işlevini sağlıyor mu, sağlamıyor mu? Sağlamıyorsa, nasıl yaşıyor, sağlıyorsa, nasıl oluyorda dört odacıklı kalbe ölmeden dönebiliyor?

Bir embriyo senin sorduğun bu sorunun olabileceğini en güzel, kanlı canlı gösteren bir şeyken, sen çıkmış hala geveliyorsun.. Cevabını aradığın soru, böyle bir geçişin mümkün olup olmadığı değil miydi? Mümkünmüş, işte, kanlı canlı örneği her gün kadınların rahminde yaşanıyor. Sen ise hala çıkmış, sayıklıyorsun boş boş..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateshbey.. Beni bağışla ancak; sanıyorum ki, evrimi tam olarak algılayamadığından dolayı; ben sana "mutasyonlar rastgele değildir" dediğimde bunu yanlış değerlendiriyorsun.

Ona bakarsanız bu evrende herşey rastgeledir. O otobüs saatlerini düzenleyen adamın o anki ruh hali.. Hatta caddelerin, yolların o şekilde yapılmış olması ve dolayısıyla ulaşımı sağlamak için her 20 dakikada bir otobüsün konulması gerekliliği.. Hatta ulaşımın bu kadar dert olmasındaki asıl sebebin nüfus çokluğu olması.. Türkiye'nin böyle toprak yapısına sahip olması çünkü Kurtuluş Savaşında kazanılan yerlerin bu yerler olması.. Osmanlı'nın İstanbul'u fethetmesi, dolayısıyla Türklerin İstanbul'a yerleşip burayı vatan edinmesi.. Bizim dağınık ve umarsız yapılaşmamızın getirdiği sorun ve sonuçlar v.s.. O otobüs saatlerine etki eden unsurlardır. Ve bu en baştaki sebeplere gidersek; otobüs saatlerinin aslında tamamen rastgele oluşan ama asla birbirinden bağlantısız olmayan etkenler yüzünden o güzergahta her 20 dakikada bir olmak kaydı ile düzenlendiği sonucuna varırız..

Ama neden otobüs saatleri her 20 dakikada bir olmak kaydı ile ayarlanmıştır dersek.. Bunun bir nedeni vardır değil mi? Osmanlı'nın İstanbul'u fethederken, otobüs saatlerini hesaba kattığını varsayabilir misin? Ama gördüğün gibi; o fethin, şuanki otobüs saatlerine kaçınılmaz bir etkisi olmuştur. Peki otobüsler bir ihtiyaç mıydı.. İhtiyaçsa neden 1000 yıl önce uygulamaya geçilmedi.. Gibi uzar gider bu konu..

Elbet ki bu yazdığım cümleler serisi evrimi anlatmıyor. Ama evrenin işleyişindeki, birbirinden tamamen alakasız olan neden-sonuç ilişkilerini ele alıyor.. Ve rastgelelikten kasıt budur sevgili dostum: Aslında herşey rastgeledir ama birbiriyle bağlantısız değildir. Bu nedenle ben sana, "akciğer oluştuysa bu tamamen rastgele ve şans eseridir" sözünün yanlışlığını anlatmaya çalışıyorum..

tarihinde john tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşam bir uzlaşmadır.

Evrim de değişimdir.

En güzeli de buydu, daha nasıl açıklanabilir?

Deniz diplerinde bin metrenin altında yaşayan canlıların neden milyarlarca yıl hiç değişmeden geldiklerini sormuşlardı ve bunu evrime karşı kullandıklarını zannediyorlardı.

İlk ve ikinci cümleleri baştan okuyunuz, cevabı beğenmezseniz tekrar okuyunuz, doyurucu bulmazsanız gözlerinizi ekrandan uzaklaştırın, sonra bir kere daha okuyunuz

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> Dolayısıyla embriyolojik gelişim evrim için bir kanıt değildir...

Ateshbey, hep olduğu gibi, sadece sallamışsın..

Embriyonun biyolojik gelişimi sürecinde, hep canlı olarak kaldığı ve kalbi oluştuğu ilk andan itibaren kendi dolaşım sistemini kullandığı bir gerçek değil mi? İnsan embriyosu, bu düreç boyunca, 4 odacıklı hala gelen kadar, tek odacıklı filan iken dahi, dolaşım işlevini sağlıyor mu, sağlamıyor mu? Sağlamıyorsa, nasıl yaşıyor, sağlıyorsa, nasıl oluyorda dört odacıklı kalbe ölmeden dönebiliyor?

Bir embriyo senin sorduğun bu sorunun olabileceğini en güzel, kanlı canlı gösteren bir şeyken, sen çıkmış hala geveliyorsun.. Cevabını aradığın soru, böyle bir geçişin mümkün olup olmadığı değil miydi? Mümkünmüş, işte, kanlı canlı örneği her gün kadınların rahminde yaşanıyor. Sen ise hala çıkmış, sayıklıyorsun boş boş..

Asıl sallayan ve boş boş sayıklayan sensin...

Embriyonun her aşamada canlı kaldığı doğru, ama bunu başarabileceği tek bir yer var... O da Ana rahmi... Ana rahmi dışında da yaşayabilir diyorsan;

O zaman yeni soru şu;

2 odacıklı kalbe sahip günümüzde yaşayan canlılar var.

3 odacıklı kalbe sahip canlılarda var.

4 odacıklı kalbe sahip canlılarda var.

Madem 2,1 odacık 2 odacıga göre daha avantajlı neden 2,1 odacıklı kalbe sahip canlı yok? Ya da 3,75 odacıklı? Veyahutta 2,99 odacıklı ?

Sadece kalple de sınırlamıyorum...

Aklınıza gelebilecek her yapı buna dahil...

Cevabını da az çok tahmin edebiliyorum... "Şu anda görülemediklerine göre doğal seleksiyonun azizliğine uğradılar." mı diyeceksin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır cevap basit, söylediklerinin hepsi var, yüzlerce kalbi olan canlılar var, nasıl olur, bakınız annelidler, mollusklar ve arthroplar. İki bölümlü var, üç bölümlü var, dört zaten var.

Hem de mantık dışı konuşuyorsun, odacık ve kapakçık sayısı ya da bölme sayısı bir sayma sayısı olmalıdır. Bir, iki, üç, beş gibi. Üç buçuk odacık ne demek 3.99 odacık ne demek? Anlamsız...

Mesela üç buçuk parmaklı yaratık olur mu? Ya üç olur ya dört olur, parmakların bazıları diğerlerinden küçük olabilir, o zaman üç buçuk parmaklı canlı niye yok mu diyeceğiz? Başparmağımız diğerlerinden küçük diye yarım parmak mı sayılır? Dört buçuk parmaklımıyız?

Karıncık içinde mitral kapakçık oluşmaya başladığı evrede zaten ikiye bölünmüş sayılır, odacıklardan biri diğerinden küçüktür, zaten insanlarda da kulaklar karıncıktan küçüktür, sol taraftaki bölmeler sağdakinden büyüktür.

Bir nesneden kaç adet olduğunu sayarken, sayma sayılarını kullanırız...

tarihinde bilelimogrenelim tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Hayır cevap basit, söylediklerinin hepsi var, yüzlerce kalbi olan canlılar var, nasıl olur, bakınız annelidler, mollusklar ve arthroplar. İki bölümlü var, üç bölümlü var, dört zaten var.

Hem de mantık dışı konuşuyorsun, odacık ve kapakçık sayısı ya da bölme sayısı bir sayma sayısı olmalıdır. Bir, iki, üç, beş gibi. Üç buçuk odacık ne demek 3.99 odacık ne demek? Anlamsız...

Mesela üç buçuk parmaklı yaratık olur mu? Ya üç olur ya dört olur, parmakların bazıları diğerlerinden küçük olabilir, o zaman üç buçuk parmaklı canlı niye yok mu diyeceğiz? Başparmağımız diğerlerinden küçük diye yarım parmak mı sayılır? Dört buçuk parmaklımıyız?

Karıncık içinde mitral kapakçık oluşmaya başladığı evrede zaten ikiye bölünmüş sayılır, odacıklardan biri diğerinden küçüktür, zaten insanlarda da kulaklar karıncıktan küçüktür, sol taraftaki bölmeler sağdakinden büyüktür.

Bir nesneden kaç adet olduğunu sayarken, sayma sayılarını kullanırız...

Farzetki karıncığın ortasına tuğla duvar örüp iki adet karıncık elde edeceğiz... Ya da duvar örme şeklinde değilde iki taraftan boğumlanma olarak algıla... Sonuçta her iki tarafta birbirine kavuşmadığı sürece o kalp ne 3 odacıklıdır ne de dört...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mitral kapakçık ne işe yarar?

Akışın tek yönlü olmasını sağlar kirli (ya da temiz) kan bir tarafa akarken diğer yönde geçmemesini sağlar, çekvalf gibi, ya da ne bileyim baca kapağı gibi, bir yöne gider öbür yöne dönmez, öyle bir mekanizma atar damarlarda da vardır, yüzeyi pütürlüdür, ama bir yönde pütürlüdür, yukardaki canlılarda da öyle mekanizmalar var.

Kapakçık tam kapanmazsa ne olur? Tuğla tam örülmemişse,küçük bir kapakçık varsa pompalanan kanı sızdırıyorsa ne olur?

Organizma yavaşlar, oksijeni tutma kapasitesi azalır, daha küçük bir canlı olur. O kadar, tam kapanmaz, daha verimsiz olur, ama olur, böyle canlılar var, buna benzer dolaşım sistemleri de var

Üç demişsin dört demişsin ne farkeder?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Mitral kapakçık ne işe yarar?

Akışın tek yönlü olmasını sağlar kirli (ya da temiz) kan bir tarafa akarken diğer yönde geçmemesini sağlar, çekvalf gibi, ya da ne bileyim baca kapağı gibi, bir yöne gider öbür yöne dönmez, öyle bir mekanizma atar damarlarda da vardır, yüzeyi pütürlüdür, ama bir yönde pütürlüdür, yukardaki canlılarda da öyle mekanizmalar var.

Kapakçık tam kapanmazsa ne olur? Tuğla tam örülmemişse,küçük bir kapakçık varsa pompalanan kanı sızdırıyorsa ne olur?

Organizma yavaşlar, oksijeni tutma kapasitesi azalır, daha küçük bir canlı olur. O kadar, tam kapanmaz, daha verimsiz olur, ama olur, böyle canlılar var, buna benzer dolaşım sistemleri de var

Üç demişsin dört demişsin ne farkeder?

1-2 tane örnek verebilir misin?

Link to post
Sitelerde Paylaş

AteshBey, sayıklıyorsan dediysek, sayıklıyorsundur.. Bundan emin ol..

2.75 odacıklı kalp diye bir şey yok. Çünkü, bioylojide odacık diye bir kavram yok. Aslen biyolojide kalp diye de bir kavram yok. Canlılar bir bütündür. Bunları alıp organlara indirgeyen biziz. Neden, tarifi kolay olsun diye. Kalbide alıp, odacıklara filan bölende biziz. Kalbi delik hastalar, IHSS sendromlu hastalar vs. nasıl yaşıyor?

Peki, kalbi delik olan neden "hasta" oluyor? İşte soru burada. Çünkü, vücudunun geri kalanı o tür bir kalple yaşamak için evrim geçirmemiş. Vücudun geri kalanı, damarları, akciğerleri, böbrekleri, üyeleri vs. bizim 4 odalı dediğimiz türden bir kalbin fonksiyonlarını kullanacak şekilde evrimleşmiş. Eğer bu sistemde kalp olması gereken şeklinden faklıysa sorun. Ama bu amanda 3.5 odalı kalple canlı yaşayamaz gibi abes bir lafa kaynak olamaz. Neden? Çünkü, kalbi 3.5 odacıklı olan canlının vücududa, o kalbin fonksiyonlarına göre olur. Sen o canlıya 4 odacıklı klap takarsan, o canlı gene "hasta" olur.

Peki nedir, 3.5 odacıklı kalp? Unutma, odacık sayısını sen koydun. Bir bütün olan vücudun bir parçasını aldın, bunun bazı bölümlerini odacık olarak sınıflandırdın. İşte hepsi bundan ibaret. Bensana kalbi alır 1.26577 parçalı, odacıklı vs. herneyse bir tanımda koyarım, sen üzme tatlı canını..

Neymiş efenim, embriyo sadece ana karnında yaşayabilirmiş.. Ufak atta "civcilerde" yesin. Yumurta içindeki civciv hangi ana rahminde yaşıyor? Paldır küldür zırvalamadan önce, bir saniye düşünüvereyim desen, derdin kalmayacak ta, bir müslüman olarak, düşünmek kim, sen kim?

Link to post
Sitelerde Paylaş
AteshBey, sayıklıyorsan dediysek, sayıklıyorsundur.. Bundan emin ol..

2.75 odacıklı kalp diye bir şey yok. Çünkü, bioylojide odacık diye bir kavram yok. Aslen biyolojide kalp diye de bir kavram yok. Canlılar bir bütündür. Bunları alıp organlara indirgeyen biziz. Neden, tarifi kolay olsun diye. Kalbide alıp, odacıklara filan bölende biziz. Kalbi delik hastalar, IHSS sendromlu hastalar vs. nasıl yaşıyor?

Peki, kalbi delik olan neden "hasta" oluyor? İşte soru burada. Çünkü, vücudunun geri kalanı o tür bir kalple yaşamak için evrim geçirmemiş. Vücudun geri kalanı, damarları, akciğerleri, böbrekleri, üyeleri vs. bizim 4 odalı dediğimiz türden bir kalbin fonksiyonlarını kullanacak şekilde evrimleşmiş. Eğer bu sistemde kalp olması gereken şeklinden faklıysa sorun. Ama bu amanda 3.5 odalı kalple canlı yaşayamaz gibi abes bir lafa kaynak olamaz. Neden? Çünkü, kalbi 3.5 odacıklı olan canlının vücududa, o kalbin fonksiyonlarına göre olur. Sen o canlıya 4 odacıklı klap takarsan, o canlı gene "hasta" olur.

Peki nedir, 3.5 odacıklı kalp? Unutma, odacık sayısını sen koydun. Bir bütün olan vücudun bir parçasını aldın, bunun bazı bölümlerini odacık olarak sınıflandırdın. İşte hepsi bundan ibaret. Bensana kalbi alır 1.26577 parçalı, odacıklı vs. herneyse bir tanımda koyarım, sen üzme tatlı canını..

Neymiş efenim, embriyo sadece ana karnında yaşayabilirmiş.. Ufak atta "civcilerde" yesin. Yumurta içindeki civciv hangi ana rahminde yaşıyor? Paldır küldür zırvalamadan önce, bir saniye düşünüvereyim desen, derdin kalmayacak ta, bir müslüman olarak, düşünmek kim, sen kim?

Sayın çok bilmiş bende 2-3-4 odacıklı kalbe ve buna uygun metabolizmaya sahip canlılar var diyorum... Niye aradakiler yok diye soruyorum... Varsa bir kaç tane örnek verir misn diyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayın çok bilmiş bende 2-3-4 odacıklı kalbe ve buna uygun metabolizmaya sahip canlılar var diyorum... Niye aradakiler yok diye soruyorum... Varsa bir kaç tane örnek verir misn diyorum

sn atesbey bu sorunuzun benim ucubeler başlığım ile de ilintili olduğunu düşünüyorum.farkettim ki bir paralellik var temelde.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayın çok bilmiş bende 2-3-4 odacıklı kalbe ve buna uygun metabolizmaya sahip canlılar var diyorum... Niye aradakiler yok diye soruyorum... Varsa bir kaç tane örnek verir misn diyorum

Cevabını da az çok tahmin edebiliyorum... "Şu anda görülemediklerine göre doğal seleksiyonun azizliğine uğradılar." mı diyeceksin?

Cevabı tahmin edebilmiş olman cevabın yanlış olduğunu göstermez.

Bende sana soruyorun neden olmaları gerekir?Evrilen canlıların tanrının varolmadığını ispatlamak gibi bir iddası yok.

Ama sizn gibi ''her canlının allahın varlığına delil olması zorunluluğu vardır'' diye düşünen zihniyet evrim için de aynısını düşünüyor.

tarihinde NiHiL tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Niye sana cevap verecem diye uğraşayım ki? Git, bir zargana al eline, bak bakalım kalbi nasıl?

Yada otur, seyret, kalp nasıl evrilmiş:

http://www.filmwest.com/Catalogue/itemdetail/3168/

Demek Zargana...

Bu zargana'nın kalbi nasılmış? Başka var mı aklına gelen?

Ne kadar çok örnek verirsen o kadar iyi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Boş boş zırvalayacağına ateshbey, eline bir büyüteç al, çık bahçeye, yakaladığın canlının kalbine bak bakalım.. Her canlıda kendine özgü bir kalp yapısı göreceksin. Gelmiş, "örnek göster, örnek göster" diye zırvalıyorsun boyuna.. Git balık haline, kalamar al, iskorpit al, zargana al, karides al, aç bak,kendin gör.. Masabaşı bilimcisi olma artık. Bilim masa başında, kağıt kalemle filan değil, sahada gözlemle yapılır. Hayvanlar ve dolaşım sistemleri hakkında zerre kadar fikrin yok, çıkmış boş boş sallıyorsun.. Sence bu millet angut mu, adamın işi gücü zilyon çeşit hayvanın anatomisi iken, bunları su gibi bilirken, senin bu salladığın şeyi görmüyor mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Boş boş zırvalayacağına ateshbey, eline bir büyüteç al, çık bahçeye, yakaladığın canlının kalbine bak bakalım.. Her canlıda kendine özgü bir kalp yapısı göreceksin. Gelmiş, "örnek göster, örnek göster" diye zırvalıyorsun boyuna.. Git balık haline, kalamar al, iskorpit al, zargana al, karides al, aç bak,kendin gör.. Masabaşı bilimcisi olma artık. Bilim masa başında, kağıt kalemle filan değil, sahada gözlemle yapılır. Hayvanlar ve dolaşım sistemleri hakkında zerre kadar fikrin yok, çıkmış boş boş sallıyorsun.. Sence bu millet angut mu, adamın işi gücü zilyon çeşit hayvanın anatomisi iken, bunları su gibi bilirken, senin bu salladığın şeyi görmüyor mu?

Ne büyüteç alacağım...

Madem böyle ara sistemler bu kadar yaygın bir şekilde vardır o zaman neden sınıflandırma da böyle bir dolaşım sisteminden bahsedilmemektedir... Yoksa 2,5 odacıklı kalbe sahip bir sistem 2 odacıklı kalp sistemi gibi mi kabul edilmektedir?

Bence sen sallıyorsun anibal... Ya da kıvırıyorsun diyelim... :P

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...