Jump to content

Evrime sondan bir önceki soru...


Recommended Posts

Onunda cevabını verdim ama okumadınız sanırım...

Embriyolojik dönemin yaşam döneminden çok önemli bir farkı var...

Embriyoya yaşam desteği veren Ana rahmi...

Fakat doğadaki yaşamda böyle bir destek mekanizması yoktur...

Yani embriyolojik dönemde belki kalp olmadan bile canlılık vasfına sahip olabilirsiniz ama doğal yaşam ortamında bunu asla başaramazsınız...

Ve özelliklede belirttim;

Eğer kalbi 4 odacıklı hale getirecek tüm evrim süreci tek bir mutasyonda olup bityorsa tamam... Bu benim sorumun cevabıdır.

Yok hayır bu iki veya daha fazla mutasyonda olacaksa benim ona itirazım var...

3.5 odalı ve 3 ana damarlı bir kalbe sahip olan embriyo yaşayabilir ama aynı özelliklere sahip olan bir canlı yaşayamaz... Dolayısıyla embriyolojik gelişim evrim için bir kanıt değildir... ;)

Ne bekliyorsunuz 4 milyar yıllık gelişimi önünüzde mi yapalım... Sadece delillerinden yararlanabiliriz ve fazlasıyla delil de var doğada...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 109
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ne bekliyorsunuz 4 milyar yıllık gelişimi önünüzde mi yapalım... Sadece delillerinden yararlanabiliriz ve fazlasıyla delil de var doğada...

Şunu bekliyorum...

Embriyolojiyi kanıt olarak gösteriyorsunuz ya...

3.99 odacıklı ve 3 ana damarlı bir fetus embroyolojik dönemde yaşayabilir...

Peki bu Fetus doğada da yaşayabilir mi?

Yaşayabilirse bu %99 u oluşmuş bir kapakçığın %98 veya %1 i oluşmuş veyahutta hiç oluşmamış bir kapakçığa avantajı nedir ki doğal seçilim mekanizması tarafından seçiliyor?

Bana göre hiç bir avantajı yoktur aksine zararı vardır...

Çünki o kapakçık akciğerli solunum yapan ve 4 odacıklı yapıya sahip kalbi olan canlıda işe yarar... Başka hiç bir canlıda işe yaramaz...

tarihinde AteshBey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Tekrar soruyorum:
Size 4 odacıklı kalbin nasıl oluştuğunu göstersem, vay be, oluyormuş deyip Kuran'ı çöpe atacak mısınız?
Kıvırtmayı bırakın ve cevap verin.

Bakalım cesaretiniz ne kadar?

ok yaz bakalım ..1/x i unutma

Farketmez...

Bana herhangi bir X yapısının her 1/Y aşamasının bir işe yaradığını ve dolayısıyla doğal seleksiyon tarafından seçildiğini kanıtlarsan evrimi kanıtlamış olacaksın...

Evrim ile Tanrı ayrı şeyler...

Evrim kanıtlanarak Tanrı çürütülemezki...

Bu duruma çok gülüyorum.

Siz sanki Evrim Kuramını destekliyor ve balık sorular soruyor gibisiniz.

Bu "1/x aşamasının ne işe yaradığı, doğal seçilim aşamasında neler getirdiği" sorusuna, 3 odacıklı kalbin 4 odacıklı hale dönüşmesi kadar uygun bir yanıt olamazdı.

Ne dedik, kurbağalar (amfibi hayvanlarda) kalp 3 odacıklı, memelilerde kalp 4 odacıklı.

Birinden birine geçiş nasıl oldu?

Nasıl olabilir ki? 3 odacıklı kalbin tek karıncığı 2ye bölündü. Bu kadar balık soru olur mu? Bu bölünme ufak aşamalarda (1/x) ne işe yarar, onu gösterelim.

Tek karıncığın kötü yanı nedir?

Akciğerden gelen oksijenli kanla, organlardan gelen oksijensiz kan karışıyor, organlara saf oksijenli kan gideceğine karışık kan gidiyor, yani bu canlının dolaşım ve solunum sistemi randımanlı çalışmıyor.

post-43-1201966162_thumb.jpg

Bu randıman nasıl artar? Oksijenli kanla oksijensiz kanın karışması nasıl önlenir?

Tek karıncığın 2 odacığa yani 2 karıncığa ayrılmasıyla.

Bu aşama aşama olursa, yarar sağlar mı?

Tabii sağlar. Organlara giden damarla ciğere giden damar arasında bir daralma olursa, 2 kan daha az karışır.

%1 daralma olursa %1 daha az karışır

%10 daralma olursa %10 daha az karışır

%90 daralma olursa %90 daha az karışır

%100 daralma, yani kapanma olursa artık karışmaz.

Yani, karıncığı ikiye bölen bir bölme, yavaş yavaş büyüyerek dolaşım ve solunum sisteminin randımanını arttırır. Hayvan daha hızlı koşar, daha iyi ısınır, beynine daha oksijenli kan gider, daha hızlı karar verir, beyni büyüyebilir ... Bu tür, dolaşım ve solunum sisteminin randımanı arttıkça daha çok irileşebilir, ufak kalmış türleri yiyebilir.

Peki böyle hayvanlar var mı?

Bu soruya cevap bulmak o kadar kolay ki.

Amfibiler ve memeliler arasında hangi türler var?

Sürüngenler.

amfibiler --> sürüngenler --> memeliler ve kuşlar.

Sürüngenlerin kalplerine bakalım.

post-43-1201964978_thumb.jpg

http://ridge.icu.ac.jp/biobk/BioBookcircSYS.html

Ne gördük?

Karıncığı bölünme aşamasında olan hayvanlar.

Sürüngenlerin arasında, bu gelişmenin son aşamasına geldiği bir tür var mı acaba?

Google'da "reptile heart" diye ararsanız, genelde sürüngenlerin karıncıklarının kısmî olarak ikiye ayrık olduğunu ve timsahlarda karıncığın tamamen 2ye ayrılmış olduğunu bulabilirsiniz.

Timsah, sürüngenler arasında, memelilere güç ve yırtıcılık açısından kök söktüren bir türdür. Kalbi en uç gelişme aşamasında olduğundan bu konuma gelebilmiştir.

Neymiş, cevabı bulmak için nereye bakmak gerektiğini bilecekmişsin. Kafanı çöl kumuna gömerek cevabı bulamazmışsın.

Şimdi bakalım Kalamarca ve ve AteshBey evrime "ok!" diyecekler mi?

Yoksa bir soru daha mı gelecek?

.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yalnız bir şeyi atlamıyor musun gezgin?

Kurbağalarda 3 adet ana damar vardır... (3 odacıklı kalbe sahip canlılar)

Halbuki insanlarda 4 adet ana damar vardır... (dört odacıklı kalbe sahip canlılar)

Karıncığı ikiye bölmeye başlamadan önce bir damara daha ihtiyacın yok mu? :P

tarihinde AteshBey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yalnız bir şeyi atlamıyor musun gezgin?

Kurbağalarda 3 adet ana damar vardır...

Halbuki insanlarda 4 adet ana damar vardır...

Karıncığı ikiye bölmeye başlamadan önce bir damara daha ihtiyacın yok mu? :P

Soru geldi. :)

Amfibilere bir bak bakalım, kaç tane damar var.

(Resmi yeni koydum.)

post-43-1201966758_thumb.jpg

Soru sormadan önce araştırmazsanız böyle çökersiniz.

Zaten araştırsanız bile anlamak için gayret göstermediğinizden bir işe yaramaz.

.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin şemasını verdigin sistem kalbi dört odacıklı ve dört ana damarı olan Timsahların kalbinin şemasıdır... Bu yapı sadece timsahlara özeldir... Ya da Panizza kanalı olan canlılara özeldir diyeyim...

Normalde kurbağa ve sürüngenlerdeki kalp 3 odacıklıdır ve 3 ana damarı vardır...

kurbagacc1.jpg

Link to post
Sitelerde Paylaş

atesbey ve siz bir tartışmaya dalmışsınız ..sn 95

ben biyolojist değilim o yüzden aranıza girmem saçma olabilir.ama bu başka bir açıdan bakmama engel değil..ben işin fayda ,bilinç ,bilgi ve olasılık dörtgeninden bakmak istiyorum.

soru bana da geldiği için ben de anlamadığın noktaları sorayım.

şimdi 3 odacıklı iken 4 odacıklı oldu ve randıman sağladı ok?yanlış ise düzeltirim.siz bilgiyi söyleyin ben aklıma takılanları sorayım ok?

1..daha randımanlı olduğunu bizim ünlü ikili(mutasyon ve doğal seçilim) biliyor mu?

2.biliyorsa nasıl yapacağını biliyor mu?yani bu bilgiye sahip mi?

3. ikili oluşumu yaparken (yani mesela kapakçık veya odacık) olasılıktan mı yararlanılıyor?

4.yani bir mutasyon ve doğal seçilim kombinasyonu mutlaka anlamlı mı oluyor?ben anlamsız olunca elenilir diye biliyorum.bu arada bu yapılmaya çalışılırken bir yığın işe yaramayan oluşum oluyormu(sonradan ölseler bile)yok olmuyorsa tek defa da yapılıyor demekki?

4.yani bu amaç için harekete geçip ne yapacağı bilgisine sahip iseler burada bir plan olduğu anlaşılır.

5.4 odacıklı 3 odacıklıdan daha randımanlı olduğu saptanıp bizim ikili(mutasyon ve doğal seçilim)harekete geçip 4 odacıklı haline mi geliyor (bu planlıdır).yoksa bir şekilde 4.odacık oluşuyor ve oluşan 4. odacık randımanlı olduğu denk mi gelmiş oluyor?(arada fark var)

bu arada evrimle ilgili sadece bu konuda bilginiz mi var?bir iki sorum daha var(hücre ile ilgili değil)onları da sorabilir miyim?yani cevap verebilir misiniz?örümcekler hakkında..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Soru geldi. :)

Amfibilere bir bak bakalım, kaç tane damar var.

(Resmi yeni koydum.)

post-43-1201966758_thumb.jpg

Soru sormadan önce araştırmazsanız böyle çökersiniz.

Zaten araştırsanız bile anlamak için gayret göstermediğinizden bir işe yaramaz.

.

Hatta bunu verdigin iyi oldu...

Yarım panizza kanalı timsahı ya da başka bir amfibiyeni öldürmekten başka ne işe yarar?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Senin şemasını verdigin sistem kalbi dört odacıklı ve dört ana damarı olan Timsahların kalbinin şemasıdır... Bu yapı sadece timsahlara özeldir... Ya da Panizza kanalı olan canlılara özeldir diyeyim...

Normalde kurbağa ve sürüngenlerdeki kalp 3 odacıklıdır ve 3 ana damarı vardır...

O verdiğin resmin solunda, sürüngenlerde kalbin 3-4 odacıklı olduğu da yazıyor.

Kalbe dikkat edersen, karıncık ikiye ayrılma aşamasında.

Panizza kanalına gelince, panizza kanalının kapanması da avantaj sağlar.

post-43-1201974301_thumb.jpg

.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Neymiş, cevabı bulmak için nereye bakmak gerektiğini bilecekmişsin. Kafanı çöl kumuna gömerek cevabı bulamazmışsın.

Şimdi bakalım Kalamarca ve ve AteshBey evrime "ok!" diyecekler mi?

Yoksa bir soru daha mı gelecek?

.

"bana vahiy geldi; siz Adem babamızdan ve Havva anamızdan oldunuz" demeden kurtulamazsınız sanmam ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Defalarca tekrar edelim, AteshBey'in sorularına cevap verelim...

Mutasyonlar tesadüfi oluşur, ama doğal seçilim bilinçlidir, öylesinde bilinçlidir ki ortama uyum sağlamayanları eler, avantajı olanları seçer, çoğaltır. Zararı veya yararı olmayanlar da depolanır ve aktarılır, günün birinde belki işe yarar.

Neden, çünkü genetik kod birbirinin çeşitlenmiş bir kopyasıdır.

Peki avantaj nedir?

Avantaj, canlının çevreye uyumun bir ölçüsüdür. Ama çevre de sabit/durağan değildir, sıcaklık, düşmanlar, yüksek ağaçlar, alçak ağaçlar, sinir bozucu virüsler hastalıklar, beslendiği canlılar vs. vs. ile çok karmaşıktır ve her canlı sahip olduğu özelliklerle çevresine en uyumlu olabileceği şekli arar. Uzun boyluluk, büyüklük, küçüklük, hız, oksijenli solunum hem avantaj olabilir, hem de dezavantaj...

Avantaj derken de bütün bu değişkenlerin tamamı sabit, ama sadece birinin değiştiği ideal halden bahsediyoruz, bunu doğada hiç bulamayabilirsiniz. Çünkü canlı ile birlikte dost ve düşmanları da evrimleşir, çevresi de değişir.

Herhalde buraya kadar anlaşıyoruz, DNA ve doğal seçilimi çok yazdık konuştuk.

Şimdi sorulara cevap verelim.

3.99 odacıklı ve 3 ana damarlı bir fetus embroyolojik dönemde yaşayabilir... Peki bu Fetus doğada da yaşayabilir mi

Hayır, fetüs örneğini evrime benzediği için verdim. Birçok canlı da annesi olmadan yaşayamaz, 500 kiloluk bir yavru balina da uzun süre annesi yanında olmadan yaşayamaz. Bazı canlılar doğduktan sonra kendi başına yaşamaya başlar. Ama bunun konumuzla ilgisi yok. Fetüs de yavru da annesinin ona baktığı gerçeği ile evrimleşir, onun çevresi budur.

Ama oda sayısı 4 iken 3.99 odacıklı olan bir canlı doğada yaşayabilir, bu avantajlı ise bu özellik diğer nesle aktarılır ve devam eder, küçük değişimler ile hatırlayın.

Yaşayabilirse bu %99 u oluşmuş bir kapakçığın %98 veya %1 i oluşmuş veyahutta hiç oluşmamış bir kapakçığa avantajı nedir ki doğal seçilim mekanizması tarafından seçiliyor?

%98'u oluşmuş canlılar popülasyonunda %97'si oluşmuş ve %99'ü oluşmuş canlılar mutlaka vardır. Küçük değişimler hatırlayın, hangisi iyiyse kalan odur. Bu popülasyon zamanla %99'u ve %100'ü oluşmuş popülasyona doğru kayar, eğer avantaj buysa hepsi %100 olarak devam eder

Mutasyonun randımanlı olduğunu bizim ünlü ikili(mutasyon ve doğal seçilim) biliyor mu?

Evet, doğal seçilim biliyor, buna göre seçiyor, ama bilinçli değil, sadece uyumu olmayanı eliyor...

Biliyorsa nasıl yapacağını biliyor mu?yani bu bilgiye sahip mi?

Evet, bazen, çoğunlukla bu kodlar DNA'nın bir yerinde veya çeşitliliği olan bir popülasyonda bekliyor, eğer değişim ani ise de elenip gidiyor, çevreyi uyumlu olan diğer canlılara bırakıyor.

Doğru yanlış şeklinde özetleyelim.

Yanlış: 3 odacıklı bir kurbağa 4 odacıklı oluyor.

Doğru: 3 odacıklı bir kurbağa 3.01 odacıklı oluyor. Bu da bir odacığı ikiye bölen küçücük bir et parçasıdır.

Yanlış: Görmeyen bir solucan bir tarafından göz çıkartıyor ve görmeye başlıyor.

Doğru: Hiç görmeyen bir solucan sadece ışığa %0.1 duyarlı bir organel evrimleştiriyor.

Yanlış: 3.01 odacıklı bir kurbağa çatırt diye bir akciğer çıkartıyor

Doğru: 3.01 odacıklı bir kurbağa aynı evrim sürecinde alveol benzeri bir organ evrimleştiriyor bu da ona avantaj sağlıyor.

Yanlış: Mutasyonların bir planı vardır.

Doğru: Mutasyonlar çevredeki kimyasal denge ile birlikte sürekli belli bir yönde oluşabilir.

Yanlış: Kapakçık akciğerli solunum yapan ve 4 odacıklı yapıya sahip kalbi olan canlıda işe yarar... Başka hiç bir canlıda işe yaramaz

Doğru: %1 avantaj sağlayan her kapakçık şekli o canlıda işe yarar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ama doğal seçilim bilinçlidir????????????????????*

aslan zayıf düşen zebrayı yakalar ve iyi koşanı ise hayatta kalır.uyum sağlamayanları eledi, avantajı olanları seçti.doğal selecsiyon başka birşey yapamaz.

siz ds nin aynı zamanda ihtiyaçları belirleyip amaçla ve planla hareket ettiğini mi düşünüyorsunuz?

bir sistemi meydana getiren bilincin, geleceği önceden hesaplayarak, sadece en son aşamada elde edilecek olan faydayı amaçlaması gerekir.doğal seçilim bunu yapabilir mi?

Evet, doğal seçilim biliyor, buna göre seçiyor, ama bilinçli değil, sadece uyumu olmayanı eliyor..??????????????????????????

bilinçli mi değil mi?

Biliyorsa nasıl yapacağını biliyor mu?yani bu bilgiye sahip mi?

Evet, bazen, çoğunlukla bu kodlar DNA'nın bir yerinde veya çeşitliliği olan bir popülasyonda bekliyor,

mesela kalbi olmayan bir canlıda evrim sel olarak sıra kalbe geldiğinde ds burada kalple ilgili ne biliyor?(Daha önce ds hiç kalple karşılaşmamış oluyor)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Farketmez...

Bana herhangi bir X yapısının her 1/Y aşamasının bir işe yaradığını ve dolayısıyla doğal seleksiyon tarafından seçildiğini kanıtlarsan evrimi kanıtlamış olacaksın...

Evrim ile Tanrı ayrı şeyler...

Evrim kanıtlanarak Tanrı çürütülemezki...

Kanıt:

http://forum.ateizm2.org/index.php?s=&...ost&p=19776

Kalamarca,

Yukarıda, 3 odacıklı kalpten 4 odacıklı kalbe, her aşamada 1/Y avantaj sağlayacak şekilde bir evrim süreci olduğunu gösterdim.

- Evrimi kabul ettiniz mi?

Şimdi de evrimin bilinçli olup olmadığını mı tartışıyoruz?

Öyleyse, onu da kanıtlarım sorun değil.

Yok, amaç geyik yapmaksa, onu da yaparız.

Evet, sorun nedir?

.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kanıt:

http://forum.ateizm2.org/index.php?s=&...ost&p=19776

Kalamarca,

Yukarıda, 3 odacıklı kalpten 4 odacıklı kalbe, her aşamada 1/Y avantaj sağlayacak şekilde bir evrim süreci olduğunu gösterdim.

- Evrimi kabul ettiniz mi?

Şimdi de evrimin bilinçli olup olmadığını mı tartışıyoruz?

Öyleyse, onu da kanıtlarım sorun değil.

Yok, amaç geyik yapmaksa, onu da yaparız.

Evet, sorun nedir?

.

BR><BR>arkadaşım sorun benim  yazdığım sorulara cevap vermemen.dediğim gibi sana hücreden bahsetmiyorum direkt konuyla ilgili soruyorum.<BR><BR>yukaruda 3 4paragraf sorum duruyor cevap ver.<BR><BR>senin soruna sadece bir açıdan mı bakmamı istiyorsun.neden?soru sordun ve sana onunla ilgili bir soru sordum konuyu değiştirmeden.konu mu değişiyor .1/x konusunu bir mantığa bağladın.ancak bana bir mantığa uydurursam demedin çünkü zaten bunu bende mantığa uydururum.bana gösterirsem( ispat edersem) dedin ve sorularım duruyor?<BR><BR>4 odacıklı 3 odacıklıdan daha randımanlı olduğu saptanıp bizim ikili(mutasyon ve doğal seçilim)harekete geçip 4 odacıklı haline mi geliyor (bu planlıdır).yoksa bir şekilde 4.odacık oluşuyor ve oluşan 4. odacık randımanlı olduğu denk mi gelmiş oluyor?(arada fark var)bu ve diğer tüm sorularımı cevapla ben konudan sapmadım.ikna olmuş değilim.<BR><BR>temelde şunu mu dedin :birşey avantajlı ise olur...e bunu mantıksal olarak bir mantık bağına bağlamada ne var ki(uçmak avantajlı ise uçarsın dedin yani).<BR><BR>tartışmada haklı olduğunu düşünüyorsun ama yanılmaka haklısın şöyleki mesela böcek yiyen bitkilerin böcek yemelerinin neden avntajlı olduğunu bana açıkladın .(sadece örnek verdim şimdi bu bitkilerden bahset demedim.konu dağılmasın)ancak benim üzerinde durduğum konu avantajlı ise ister isteyince olur kabullenmeleriniz.<BR><BR>ben televizyonun radyodan türediğini mantıksal bir bağ ile açıklayabilirim.(bunda ne varki size saçma bile gelse!!!.önemli olan evrimsel sürecinin de bilimsel olarak açıklanmasıdır.benim sorularıma cevap ver.<BR><BR><BR>

Link to post
Sitelerde Paylaş
Daha basit şekli ile sormam gerekirse;

Akciğerin milyonda bir küçük bir parçası ne işe yarabilir?

3,15 odacıklı bir kalpteki o 0,15 lik odacık ne işe yarar ? vs. vs.

Henüz diğer yazılara bakmaya fırsatım olmadı ama hemen konuyla ilgili küçük bir bilgi vereyim.. Birinci olarak, yazının bu kısmına yorum yapan sevgili Blackrock dostumuz yanılmış.. Evet akciğer parsel parsel, ya da kademe kademe oluşur..

Size gelince sevgili dostum, aslında bu evrim konusu o kadar detaylı bir konu ki; içine girmek ve çıkmak 2 satır yazı ile mümkün olmaz. Bu bahsettiğin konuyu okudum bir yerde; yardımcı olayım..

Kesinlikle %5'lik bir akciğer, %1 lik bir akciğerden daha iyidir. Bu bir yana, günümüzde akciğerlerinden birisi alınmış ve tek akciğerle yaşayan insanlar mevcuttur.. Hatta bazılarında tek bir akciğerin 3'te 1'i vardır.. Bu tip insanlar çok uzun süre ya da çok hızlı yürüyemezler.. Ama yürüyebiliyorlar.. Yani akciğer konusunda, "ya hep, ya hiç" diye bir mantık yürütmek doğru değildir. Günümüz insanında 300 milyon cep vardır. Ve günümüz balıklarının çoğu tek ceplidir. Bu cebin akciğer olarak işe başladığı düşünülüyor. Fakat daha sonra, balığın kendini su içinde dengede tutmasına yarayan bir hava kesesi konumunda gelişmiştir. Köpek balıkları batarlar.. Çünkü kendilerini dengede tutacak bir hava kesecikleri yoktur. Eğer hareketsiz kalırlarsa, suyun dibini boylarlar:) Dolayısıyla her daim hareket etmek zorundadırlar.

Akciğerlerle ilgili başka bilgiler vereceksek eğer: Hindistan'da yaşayan "tırmananbalık" örneğini verebiliriz. Günümüz balıklarının çoğu kısa süreli olarak su üzerine çıkabilir. Fakat bu balığın özelliği, suya çok ender girmesidir. Bu balık bizim atalarımızdan çok daha farklı bir akciğer geliştirmiş durumda; solungaçlarını çevreleyen bir hava odacığı mevcut. Normalde diğer balıklar yaşamlarını suda sürdürür, ancak, su üzerine kısa akınlar düzenlerler. Atalarımızın yaptığının bu olduğu düşünülmekte. Burada vurgulanacak nokta şudur: Su dışında kalma süresinin süreklilikten- sıfıra kadar bir aralık dahilinde değişebilmesi.. Bu konuda Richard Dawkins der ki; "temelde suda yaşayan ve soluk alan, fakat arada bir karaya çıkan bir balıksanız (belkide kurak bir dönemde bir çamur birikintisinden bir diğerine geçerek hayatta kalma savaşı veriyorsunuzdur), bir akciğerin yarısı değil, %1'i bile işinize yarayacaktır..İlkel akciğerlerinizin ne kadar küçük olduğu önemli değildir; bu küçük akciğerle su dışında kalmaya dayanabileceğiniz bir süre vardır ve bu süre akciğersiz dayanabileceğinizden daha fazladır.."

Burada dikkat edilecek nokta; canlının bu yolla hangi avantajlara sahip olduğudur. Bazen bu farklılıklar ve küçük oranlar, o denli büyük değişimlere yol açar ki; işte tam bu noktada devreye doğal seçiliminde girmesine neden olur. %5lik bir görüş yeteneği, hiç görmemekten iyidir. %5'lik bir uçma yeteneği, hiç uçamamaktan iyidir. Duyma yeteneği içinde aynısı geçerlidir. Bu durum, görme yeteneği keskin olan kuşların avlanma ihtiyaçlarını karşılayabilecek süper bir etken olabileceği gibi; rengi doğaya uyum sağlayamayan böceklerin elenmesine, hatta soylarının tükenmesine neden olabilecek bir durumdur aynı zamanda. Uzun yıllar içerisinde, bir tür çoğalırken diğer tür yok olur.

Gözün evrimi, işte bu açıdan incelenmesi kesinlikle gerekli olan bir konu.. Çünkü ilk hayatın denizde başlamış olması bir yana; burada hala yaşamını sürdüren ilkel canlıların göz niyetine kullandığı, gölgeleri veya küçük hareketleri çok zor da olsa algılayabilen organları vardır. Merceksiz gözleri olan hayvanlar mevcuttur. Çok küçük yer değişimlerini, karaltı olarak algılayabilen hayvanlar mevcut. Bazı tek hücreli hayvanlarda, arkasında pigmentli bir ekran olan, ışığa duyarlı bir nokta mevcut.Bu ekran belirli bir yönden gelen ışığa karşı koruma sağlıyor.. Böylelikle hayvan ışığın nereden geldiği konusunda bir farkındalık hissine sahip oluyor.

Bu konu o kadar detaylı bir konu ki; burada saatlerce yazabilirim. Kendi bilgilerimden, konuyla ilgili kaynaklarımdan araştırıp yazabilirim.. Ama sevgili dostum, sana bütün evrimi anlatacağımı ummuyorsun heralde değilmi.. Bu konuda yazılmış bir kitap önereceğim sana: Richard Dawkins- Kör Saatçi.. Eğer gerçekten merak ediyorsan, bu işi uzmanlarından ve gerçek bilimadamlarından okuyabilirsin dostum. Burada bazı arkadaşların yazdığı veriler bile yanlış ya da eksik olabilir.. Buna bende dahilim. Kendini geliştirmek istiyorsan, burada herkesin söylediğine değil; adam gibi kendi okuduğuna yönelmelisin.. Tabii bu bir zahmet Harun olmasın:)

Evrimin en önemli ayağının Rastlantısal mutasyonlar olduğunu biliyoruz...

Hayır, canlılığın oluşumuna rastlantısal diyebiliriz. Zira içinde canlılık barındırmayan milyarlarca gezegen buna en büyük örnektir.. Ama canlılık sonrası gelişime, rastlantısal demek biraz haksızlık olur.. Nedenini, daha önce de söylediğim gibi okuyarak öğrenebilirsin..

Ancak evrimin değişmez bir kuralı daha var...

İşe yaramayan yapılar körelir ya da işe yarayabileceği başka bir yapıya dönüşür

Açıkça ifade etmek gerekirse suda iken yararlı olan solungaçlar karaya çıkıldıgında gereksiz olduğundan ya körelecek ve zamanla yok olacaktır ya da işe yarar başka bir yapıya dönecektir... Bazıları tiroid belzerinin atalarımızdaki solungaçların izleri olduğunu söylüyor...

Başta anlattığım gibi.. %5'lik uçma, görme yetenekleri, soluk almayı sağlayan tek odacıklı akciğerler v.b.. Sudan karaya çıkma işlemi asla tek hamlede olmamıştır. Asla.. Dolayısıyla biranda bir organın körelip, biranda yeni birisinin devreye girmesi söz konusu değildir.

Gelelim soruma...

Her hangi bir c yapısı hem çalışıp hem akciğere nasıl dönüşebilir? Ya da çalışmakta olan iki odacıklı bir kalp nasıl olurda hem çalışıp hemde 3. odacığını oluşturabilir, ya da çalışan 3 odacıklı bir kalp nasıl olurda hem çalışıp hemde dördüncü bir odacık geliştirir? Bu arada komple dolaşım sistemi de evrimleşmelidir...

Mesela X yapısı bir akciğer olmak için 100 milyar mutasyon geçirmiş olsun.... X yapısı 1. mutasyonu geçirdiğinde yeni oluşan yapı bir işe yaramalı ki elenmesin, ikinci mutasyonu geicrdiginde oluşan yapıda bir işe yaramalı ki yine elenmesin, böylece 100 milyar mutasyonun her biri oluştuktan sonra meydana gelen yeni yapı istisnasız bir işe yaramalıdır ki akciğer oluşsun...

Bu durum kalp için veya diğer evrimleşecek tüm yapılar için geçerlidir...

Balıklarda bulunan tek odacıklı bir akciğerden, şuan insanlarda bulunan 300 milyon odacıklı akciğere geçiş; canlının bulunuduğu çevreye adaptasyon sağlaması ile ilgilidir. Ama bunun için yalvarıyorum sana; Kör Saatçiyi oku:) Burada 2 satır yazı ile nereye kadar anlatayım gece vakti, be dostum.. İnan bana sınırlı olur. Sen oku, sonra gel tartışalım.

"X yapısı 1. mutasyonu geçirdiğinde yeni oluşan yapı bir işe yaramalı ki elenmesin, ikinci mutasyonu geicrdiginde oluşan yapıda bir işe yaramalı ki yine elenmesin" bi de bu cümleleri kurmuşsun ya; tamamen hatalı varsayımlar.. Mutasyonlar rastlantısal değildir. Bu nedenle oluşan bir organın ya da gelişen bir akciğerin işe yaramama durumu söz konusu değildir. Çok yavaş aşamalı olarak evrilme söz konusudur. Rastlantısal değil.. Bu sözcüğü ancak evrimi bilmeyenler kullanır. Bir de Harun gibi bildiğini sananlar ya da kasıtlı olarak kıvıranlar..

Ama sende art niyetli soru soran biriysen.. Bu yazım boşa gitmiş demektir:) Sana ve sorunun samimiyetine güvenmek istedim. Bu nedenle topicteki ilk iletini okuyup cevap yazma sadakatini gösterdim..

saygılar..

tarihinde john tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
1/100 kapakçık hiç bir işe yaramazken, suya girildiğinde solungaçlar işe yarar... Ve sen diyorsunki doğa israf etmez... Ama bu lanet doğa hiç bir halta yaramayan 1000 de bir kapakçığı korur....

Ya da ben yanlış anlıyorum...

Bir önceki yazımda yazdım.. Daha sonra bu yazılarını gördüm.. İşte bu mantık tamamen yanlış. O 1/1000 odacıklı bir akciğer veya kapakçık öyle bir işe yarar ki; karaya geçişin ilk aşamasıdır diyebiliriz. Solungaçlar neden mi köreliyor? Çünkü bir karaya geçiş söz konusu. Karada yaşama uyum sağlayan canlı, bu organlarını kaybedecektir.

Başka bir topicte, insan ağzında azalmakta olan diş sayısı örneğini verdim. Dişlerimiz 52li rakamlardan 32 lere geldi. Şuan ise 28 dolaylarında. Bu insandan insana göre değişiyor.. Bunun nedeni, sanayi devrimi sonrası insanların tükettiği besinlerde büyük değişiklikler görülmesidir. Artık sert ve çiğ gıdalar yerine, yumuşak gıdalarla besleniyoruz. ihtiyaç duyulmayan dişler artık çıkmıyor çünkü aynı zamanda vücut bu dişlere ihtiyaç duymuyor. Nesilden nesile bu durum daha da belirginlik kazanıyor.. Çevrenizde görmüşsünüzdür; bazı insanların 20'lik dişleri erken çıkıyor.. Bazılarının çok geç çıkıyor. Ama bazılarının ise artık hiç çıkmıyor.. "Çıkmama" durumu gitgide yaygınlık kazanıyor. Eğer beslenme alışkanlıkları aynı doğrultuda devam ederse; insanın ağız yapısı buna göre şekillenmeye devam edecektir. Hatta ve hatta tam şuanda sadece hap yoluyla besinlerimizi tedarik etsek; uzun nesiller sonrasında ağzımız bu geniş yapısını korumayacak; adeta bir kuş gagasının şekline bürünecektir. Bu verdiğim diş sayısı örneği, evrimi en yakından gözlemlemenizi sağlayacak güncel bir konu..

Link to post
Sitelerde Paylaş

> 1..daha randımanlı olduğunu bizim ünlü ikili(mutasyon ve doğal seçilim) biliyor mu?

Bilmek senin kafanda kurduğun gibi olmasada, evet biliyor.

> 2.biliyorsa nasıl yapacağını biliyor mu?yani bu bilgiye sahip mi?

Hayır... bu yüzden zaman alıyor. Yoksa, sizin hayali tanrınız gibi "ol" deyip anında insanı "yaratırdı"... ama bu ikili, nasıl yapılacağını bilmiyor... deneme yanılma yolunda ilerliyor; bu yüzden, kompleks yapıların 3 milyar yıl sürüyor.

> 3. ikili oluşumu yaparken (yani mesela kapakçık veya odacık) olasılıktan mı yararlanılıyor?

Bir şeyden yararlandığı yok. Olasılık varsa ve bu olasılık gerçekleşirse, bu olasılığın korunmasından bahsedebiliriz.

> 4.yani bir mutasyon ve doğal seçilim kombinasyonu mutlaka anlamlı mı oluyor?

> ben anlamsız olunca elenilir diye biliyorum.bu arada bu yapılmaya çalışılırken bir yığın işe yaramayan oluşum oluyormu

> (sonradan ölseler bile)yok olmuyorsa tek defa da yapılıyor demekki?

Genetik sürüklenme denilen şeyi bir araştırınız.

> 4.yani bu amaç için harekete geçip ne yapacağı bilgisine sahip iseler burada bir plan olduğu anlaşılır.

ise...

> 5.4 odacıklı 3 odacıklıdan daha randımanlı olduğu saptanıp bizim ikili(mutasyon ve doğal seçilim)harekete

> geçip 4 odacıklı haline mi geliyor (bu planlıdır).yoksa bir şekilde 4.odacık oluşuyor ve oluşan

> 4. odacık randımanlı olduğu denk mi gelmiş oluyor?(arada fark var)

Hadi canım, cidden fark var mı?

4 odacık oluşmuyor, hiçbir zaman oluşmadı... evrim parmaklar, dokular, kemikler üzerinde olmaz. Mutasyon, genetik malzeme üzerinde oluşur, bu mutasyonun fizyolojik sonucu doğal seçilimle yoklanır. Evrim, nasıl ki popülasyonlar üzerinde olmuyorsa, canlı üzerinde de olmuyor... evrimin sonuçları bunları etkiliyor. Kafanızın basmadığı bu... Canlı denilen şey, bizim algımızdan başka bir şey değil... canlı, özünde bir molekülün çoğalmasından başka bir şey değildir. Bu çoğalma işlemi sırasında kimi zaman çuvallamasının sonuçlarıyız.

Dördüncü kapakçık, kimyasal sonuçtan başka bir şey değil...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir kaç gündür giremiyordum... Bayağı bir cevap gelmiş...

Hepsini okudum...

Bir arkadaşımız mutasyonlar rasgele değildir demiş... Halbuki ben şimdiye kadar mutasyonların hep rastgele olduğunu okumuştum... İlk kez rastgele degildir diyen birine rastladım... Bu konu önceilkle açıklığa kavuşturulmalı...

Bazı arkadaşlar (gezgin, John ve bilelimogrenelim) 3,99 odacığın 3,0 odacığa göre daha avantajlı olduğunu iddia etmiş...

Bakın konumuz 3 odacıklı ve 3 anadamarlı bir kalbin, 4 odacıklı ve 4 ana damarlı bir kalbe evrimleşmesi... Ben diyorumki 3,99 odacık hem birinci modele göre hemde ikinci modele göre ölümcüldür...

3 ana damarı olan bir kurbağanın kalbinin karıncığının ikiye bölünmesi eğer dördüncü damar oluşmamışsa, kurbağaya sadece ölüm getirir, %100 bölünmüş bir karıncık ölümcülse %99 bölünmüş bir karıncıkta ölümcüldür, ancak daha az ölümcüldür... Bu bölünme %0 gittikce ölümcüllük oranı da %0 a gider...

Arkadaşın birisi de akciğer örneğini vermiş, Tek bir akciğerin 1/3 ü ile bile bir insanın yaşayabileceğinden bahsetmiş... Evet doğrudur, yaşayabilir.. Ancak o 1/3 lük akciğerde tüm akciğer birimlerinin olması şarttır! Akciğerde evrimin bir parçası olduğuna göre tüm birimleri aynı anda tek bir mutasyonda ortaya çıkmış olamaz... Daha net bir ifade ile bir akciğer benzeri yapıda alveol yoksa biz artık ona bu bir akciğerdir diyemeyiz... Belki alveolsüz akciğer benzeri yapılarla yaşayabilen canlılar vardır... Ama o canlılar aynı zamanda o yapıya göre bir solunum ve dolaşım sistemine sahiptir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mutasyonlar gereklilikler sonucu oluştuğundan rastgele değildir sevgili Ateshbey..

Bundan önceki tartışmaları okuyacak vaktim olmadı; kalp kapakçıklarıyla ilgili. Üstelik kalp kapaçıkları ile ilgili bir yorum yapmadım, okumadan yorum yapmayı sevmem.. Ama bir değişim kesinlikle mevcuttur. Ve bu canlının hayatını tehlikeye atarsa, o canlı zaten varolmaz.. evrimi başarısızlıkla sonuçlanmış demektir. Ya bulunduğu ortamda yaşamaya devam edecektir, ya da bulunduğu ortam yaşamasına izin vermiyor ve o canlı bu ortamdan çıkamıyorsa yok olup gidecektir..

Birkaç odacıklı akciğerin akciğer olmayacağını, 1/1000 akciğerine ne işe yarayacağını siz söylemişsiniz. Bende size cevap verdim. Ne işe yarayacağı ilgili.. 1 odacıklı akciğerle, canlının ihtiyacı sonucu oluşan 300 milyon odacıklı akciğer arasında; bunların sağlayacağı avantaj oranları dışında bir farklılık yoktur. Zaten balıklardaki bu sistem, kendini hava keseciği görevine bırakmıştır. Siz oluşumu kabullenmiyorsunuz, ama kanıt ortada.. Alveol yoksa ona zaten akciğer denmez. Solunum için alveol gereklidir.

Alveolun tanımı: Akciğerlerde torba biçiminde bulunan küçük boşluk ya da genişlemiş oval keseciklerdir. şeklindedir.. Zaten akciğer budur. Bazı canlılarda tek odacık söz konusudur. Balıklar bunu, daha önce belirttiğim gibi denge için kullanırlar. Bu batmamalarını sağlar.

Asıl konuya gelirsek: Burada amacınız, "evrim yok" demekse.. Bunu başaramazsınız. Ancak evrimin nasıl olduğu konusunda bilgimiz ölçüsünde tartışabiliriz. Ancak bu dahi yetersiz kalır. Profesörlerin, kendi alanlarında hayatlarını adadıkları bu sistemler ve işleyişleri; burada bizim okumuş olduğumuz 10-15 kitapla ve bilimsel makaleyle açıklığa kavuşmaz. Size tavsiyem, "evrim yok" diyecekseniz boşuna çabalıyorsunuz. Evrimi biliyor, nasıl oluştuğunu tartışıyorsanız; bahsettiğim kitabı okuyunuz.

tarihinde john tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...