Jump to content

Evrim inanırı bir ateist mi daha vicdanlı, bir müslüman mı?


Recommended Posts

Enerji ve kaynakların bol tüketim halinde yeterli olup olmadığı konusunda yaptığımız bir tartışmadan alıntı:

Başka bir forumda Hıdır nikli arkadaş sordu;

Sevgili Emre,

Günümüzün beseri ekonomileri keske tarif ettigin sistem gibi islese. Küresel hazciliktan ziyade bireyselci hazcilik kol gezdiriyor. Fakirin sirtindan zengin olmaya calisiliyor. Sömürü had safhada ve ücüncü dünya ülkeleri fakirligin icinde bogulup gidiyor.

Fakir ülkelere derhal bütün orta halli ve zengin ülkeler maddi yardim yapsa, bu ülkeler üretken ülkeler haline geleceklerdir. Daha sonra durumu düzelmis ve artik cesitli dünya ürünleri ortaya cikaran bu ülkeler dolayisiyla dünyanin teknolojik, gidasal ihtiyaclarina da cevap verebilecektir.

Örnegin MP3 player, bilgisayar yada araba almak neden hala pahali ? Cünkü küresel talep cok ama eldeki hammaddesel yada iscilik gibi kaynaklar sinirli, dolayisiyla da hersey pahali.

Halbuki bütün dünya kisisel kaynaklarini digerine acmaya karar verse tüm ürünler kolayca, sorunsuz üretilebilecek. Kolay ve sorunsuz hatta gerekiyorsa sinirsiz sayida üretilebilen ürünleri mevcut düsük maaslarla da alabilmek mümkün hale gelir cünkü atiyorum en kral bilgisayar 2 dolara, en lüks araba da 100 dolara satin alinabilecek

Yalniz bir soru takildi daha aklima: Herkes bu kadar sinirsizca, yiginca tüketirse yeryüzünün dogal kaynaklarini nasil yettirecegiz ? Senede cikan mandalina, elma , kiraz miktari belli; yeryüzünde var olan petrol ve dogalgaz miktari da belli; altin miktari belli; demir miktari belli...

Nerden bulacaz sinirsiz miktarda kaynaklari ?

Selametle,

Hidir

CEVABIM

Sevgili hıdır güzel bir soru.

1-Aslında enerji, kaynak sorunu yok. Sorun bizde. Dünyanın üçte ikisi suyla kaplı diyeceğiz, hollanda sular altında kalıp yok olmamak için çabalıyor diyeceğiz sonra da kuraklıktan bahsedeceğiz. hayır gerekli teknolojiler üzerine yoğunlaşılırsa kaynaklarımız sınırsızdır. Devri daim ile bu kaynaklar sürekli yenilenir ve tükenmezler.(su devri daimle hep aynı miktardadır)

Aynı şekilde bir meyvadan yüzlerce, binlerce çekirdek çıkmakta , yani katlanarak büyüyüen bir gıda enflasyonu potansiyeli var. Ama insanlar birbirlerini yemekten , nimetleri yemenin yollarını araştırıp bulamıyorlar. Eğer insanlar sadece refah,iyilik-hayır için yarışsaydı bunların çözümü de çoktan bulunmuştu. Ne kuraklık ne de gıda sıkıntısı olurdu dünyada.

2-Devri daim makinalarıyla örneğin mıknatıs düzeneğinde sürekli çalışan motor sistemleriyle bedava ve sonsuz enerji elde edilebilir.Hem de çevre kirliliği, kaynakların yok edilmesi gibi sorunlar da kalmaz. Yine insanlık elele,Kuran ilkeleri doğrultusunda yaşasaydı bugüne kadar çoktan bu teknoloji yaratılmıştı.

3-Cenneteki gibi "ölçüsüzce" tüketip kaynakları kurutmaktan bahsetmiyorum. Ayetlerde eldeki zenginliği, kaynakları tamamen tüketip ondan mahrum kalmak yasaklanmıştır.Güzellikleri yaşatmak emredilmektedir.

4-Eğer gerekli ölçüler gözetilerek "birşey bolca" tüketilirse bu onu azaltmaz tersine çoğaltır. Bugün bir kakao,çay,kahve tüm dünyada çokca bulunabiliyorsa ve bu bitkilerin soyları tükenmemişse , bunu "çok tüketilmelerine" borçlular. Bu sayede yaygınlaştılar ve yok olmaktan kurtuldular. Buna karşılık tüketilmeyen sayısız bitki,gıda vb. şey de tarihin sayfalarında kaldı. Çünkü tanınmıyorlardı bile ve kimse de onları yaygınlaştırıp çoğaltmadı,korumadı.

5-Herkesin Kuran ilkeleri doğrultusunda yaşadığı bir dünyada, Allah'ın insanlara sunacağı hediyeler maksimumda, göndereceği sıkıntı ve felaketler de minumumda olacaktır. Bu da yeryüzü cennetinin(cennetimsi) önemli anahtarlarından biridir.

CİN

16. Şayet yolda doğru gitselerdi onlara bol su verirdik (rızıklarını bollaştırırdık).

17. Ki onları, onunla sınayalım. Kim Rabbini anmaktan yüz çevirirse (Rabbi) onu, alt eden bir azaba sokar.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 67
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

etipuf,

guzel bir konu acmissin.

oncelikle evrimci bir areist ile bir muslumani konumuz baglaminda karsilastiralim. farkli ve ayni olan taraflari nelerdir.

evrimci ateist ile bir musluman icin durum sudur kanaatimce.

1. ikisi de sudan meydana gelindigine inanir.

2. ikisi de sonradan ortaya cikan canlilarin onceki var olanlardan daha kompleks ve zeki olduguna inanir: evrimci insani mevcut son tur olarka gorur, musluman ise ayni insani halifeyi arz olarak.

3. evrimci ateist, birikimli dogal seleksiyon mekanizmasina gore ortama ayak uyduramadiginda turunun sona erecegine inanir. bir musluman da allahin ayetlerine boyun egmezse ayni felaketle karsilasacagina inanir.

4. evrimci ateist, insan soyunun evrim yasalarina uymasi sartiyla daha gelismis bir tur olarak yoluna devam edecegina ihtimal verir. evrimci olmayan muslumaninsa bu konuda net bir ongorusu yoktur. yani allah insan yerine uyum yetenegi daha yuksek (ahseni takvim) bir baska tur var eder mi?

bu noktada 3 ihtimal var gibi:

evet, eder. bu ongoruyle evrimciler arasinda bir fark yoktur.

hayir etmez. zaten kiyametin kopacaginin nedeni de insanoglunun yoldan cikmis olacagidir.

aralarindaki farka gelince...

insanlik turunun ayakta kalmasina yonelik bu kadar ortak noktalardan sonra iki dunya gorusu arasindaki farki ortaya koyma elbette ki kolay degildir. netekim, evrimci buyukbabalarin vicdansizligini surdurmeyen ateistleri bizim etipuf "light ateistler" olarak tanimladi. cunku onlar iyi ahlaklarini musluman aile ve cevrelerinden almaktadirlar.

iyiligin kaynaginin muslumanlik oldugu tezi ateyisleri sinirlendirdi tabii.

sokaktaki muslumanlik insana bayaa bi kotu seyler de ogretir. insanlarin ne giyindiginden tut, tuvalete nasil girecegine kadar herseye burnunu sokar. bu durumda burdaki ateyisleri tebrik etmek lazim, cunku kendilerine ogretilen muslumanligin iyi taraflarini alip kotu taraflarini cope atmislar. :good:

kuran zayiflari koruyup kollamamizi, allahin ayetlerine yani dogaya sahip cikmamizi emreder.

evrimci ateyisler burda ikiye ayrilmis durumdalar. ve oyle anlasiliyor ki gorunun buyuk kitle evrimci buyukbabalarin fikrini paylasmamaktadir.

bence bu konudaki dusunsel ayriliklarin nedeni kisinin ahlak anlayisiyla ilgili. evrimci buyukbabalar ahlaki "irkin devamini saglamak icin yapilan her sey iyidir." diye tanimlarken pek cok ateyis "irkin degil, turun devamini saglamak icin yapilan hersey iyidir" diye tanimlar. buna ek olarak "doganin devamini saglamak icin calismak iyidir" diye dusunenler de hayli cok.

pekiii

canlilik nasil ayakta kaliyor? evrimle mi ?

sesli dusundum :fool:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet normalinde zaten her şey insan mutluluğu çerçevesinde değerlendirilecek ise eğer, Darwin'in bulduğu bu gerçeğin, tüm insanlığa 'Evet siz de hayvanlardan geldiniz' diye açıklanması ve bunun da üzerine bir siyasal olgu ve ekonomi politikası geliştirerek, bir yandan komünizm propagandası ile bir yandan da metafiziği, materyalist felsefe ile yıkma çabası gerçekten boş, anlamsız yıkımdan başka bir getirisi olmayan ve aslında durdurulması da gereken bir vijdan ve iyi ahlak kıyım makinesinden başka bir şey olmadığı gerçeği gün gibi ortadadır. Bu konuda Freud şöyle diyor:

Tarihte 2 şey insanın özsevgisini kesin bir şekilde kırmıştır: 1-Dünyanın evrenin merkezinde olmadığının anlatılması. 2-İnsanın soy kütüğünün hayvanlara dayandırılması.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim görüşünü sadece, ''kıt kaynaklar arasında hayatta kalabilmek için yıkıcı bir rekabete'' indirger ve bunu kendi karmaşıklığı içerisinde değil de çok kaba bir biçimde ele alırsanız yanltıcı olur. Canlıların nasıl davranacaklarını belirleyen şey, içinde bulundukları doğal ortamın dayatmalarıdır. O doğal ortamda hayatta kalabilmek için ne gerekiyorsa canlı bunu yapmak zorundadır. Eğer bencilce davranması gerekiyorsa bencilce, topluluk halinde ve dayanışma içerisinde davranması gerekiyorsa da böyle davranacaktır. Yani, ''evrimi savunan herkes, her durumda insanların yıkıcı bir rekabete girmesi gerektiğini düşünür'' şeklindeki önyargı temelsizdir. Önemli olan, canlının içinde bulunduğu koşullardır.

İnsanlar ise emek üretkenlikleri sayesinde doğal koşullarca belirlenmekten çıkmış ve doğaya hakim olabilecek bir güce ulaşmıştır. Üretici güçleri çok geliştirdik. Bu yüzden ormandaki hayvanların davranışları ile insan davranışları arasında paralellik aramak saçmadır. İnsanlaşmaya kadar hayvanlar hep mevcut koşullar içerisinde direnmeye çalışıyor ve bu uğurda birbirlerini yiyordu. Çünkü koşulları düzenleme gücünden yoksundular, koşullar neyi gerektiriyorsa -en vahşice şeyler bile olsa- hayatta kalabilmek için yapıyorlardı. Ama insanlaşmayla birlikte koşullara hakim olabilen bir canlı ortaya çıktı. Yani eğer birbirimizi yememiz gereken bir ortam, bu tür koşullar söz konusuysa, sandığın gibi birbirimizle yıkıcı bir rekabete girmek ve bunu savunmak zorunda değiliz Epifun. Çünkü o koşulları daha adil ve yıkıcı olmayan bir düzen için değiştirmek üzere müdahele etme gücümüz var. Artık koşulları değiştirebiliyoruz. Bu yüzden başlıkta yaptığınız eleştiri geçersizdir.

Elbette koşulları daha adil ve yaşanır bir hale getirmek üzere mücadeleye giriştiğimizde, eski düzenin kazananları(''hayatta kalanları'') bundan rahatsız olacak ve bunu engellemeye çalışacaktır. Bu yüzden bizim yaşam koşullarımızı değiştirme mücadelemiz de canlılar arasındaki bir kavgayı gerektirir. Fakat bu kavga bireysel değil sınıfsaldır. Yaşam koşullarından kastedilen elbette hayatta kalabilmek için gerekli olan imkanların üretimidir, yani üretim sürecidir. Toplumların temeli din, ahlak, felsefe, düşünce, hukuk v.s. değil; tüm bu faaliyetleri yapabilmek için gerekli olan (başta yeme, içme ve barınma olmak üzere) maddi malların üretimidir. İşin temelinde maddi üretim ve -bununla bağlantılı olarak- üretim ilişkileri vardır. Üretim ilişkileri deyince de tarihsel süreç içinde iş bölümü ve sınıflar ardı sıra gelir ve tarih bir sınıf savaşı(üretimi -mecburen ve doğal olarak- merkeze alan bir daha iyi yaşama/hayatta kalma mücadelesi) olarak belirir. Yani insan, hayvanlıktan çıktığı ve üretim sürecini çokça geliştirerek yaşam koşullarını değiştirebildiği için, rekabet bireyler arasında değil, sınıflar arasında gerçekleşir. Bunu(sınıflar arası rekabeti), yaşam koşullarımız(üretim sürecindeki konumlanışlarımız) dayatmaktadır.

Bu sınıf savaşındaki nihai son, üretim teknolojisinin gelişmesi ile emekçilerin yerini makinelerin alması ve bu yolla işbölümünün (ve sınıf ayrımlarının) ortadan kaldırıldığı sınıfsız bir topluma ulaşılmasıdır(komünizm). Bunun için teknolojinin toplumcu amaçlar için kullanımı ve -sınıflar olmasa bile- sömürücü sınıfların ortadan kaldırıldığı bir geçiş aşaması(sosyalizm) yaşanmalıdır. Görüldüğü gibi birbirimizi yememiz gerekmiyor, bizi birbirimizi yemeye teşvik eden koşulları değiştirebilme gücümüz de var. Bu yüzden konu başlığındaki eleştiri haksızdır. Evrimci bakış açısı, -eğer doğru kavranabilirse- yıkıcı sonuçlara değil, tam aksine, sınıfsız ve sömürüsüz bir yaşamı kurmaya yol açar. Böyle bir düzende de yardımlaşma ve dayanışma fazlasıyla mevcut olacaktır.

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Levha tektoniği teorisi yüzünden her yıl binlerce insan depremlerde hayatını kaybetmekte.

Yerçekimi yasası yüzünden de serbest düşüş hesapları yapılabilmekte ve Filistin'de müslümanlar katledilmekte.

Mendel, Allah'ın bize bahşettiği bitkilerle yetinmeyip, kendi tarım mahsullerimizi ıslah etmemize neden oldu.

Farmakoloji gelişti ve insanlar kara veba'ya karşı duyarsızlaştılar.

Ergenekon matematikçisi Cahit Arf'ın arf halkaları yüzünden sudoku çözmek zorlaştı.

Nalet olsun bilim denen şeye!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tarihte 2 şey insanın özsevgisini kesin bir şekilde kırmıştır: 1-Dünyanın evrenin merkezinde olmadığının anlatılması. 2-İnsanın soy kütüğünün hayvanlara dayandırılması.

Öte yandan dünyaya "indirilmemiş" olduğumuzu bilmek bizi daha da dünyalı yapıyor. İnsanlar savaştan kırımdan vakti olduğu zaman bunu oturup bir düşünebiliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İbrahim Üzmez ne kadar vicdanlı bir adammış, biz de kendimizi adam sanıyorduk.

Vicdan kişiden kişiye göre değişir, kimse Evrim Yasasını desteklediği için vicdansız olmaz, senin dediğin gibi olsaydı bizim muho iyilik meleği olurdu. Sübyancı, katil ve putperestlerin bile inançlarına saygı duyamayan, Allah ağanızın kolpacı resulü.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...