Jump to content

Pozitif Ateizm


Recommended Posts

öyle sanıyorum üslubunuzdan ötürü bu size son yazım.

sadece yukarıdaki diyaloğu aldım:

bu diyalogda "ebedilik zamanın sonu olmamasıdır" diyorsunuz.ben de "hangi zamanın sonu yoktur?" diye soruyorum.

baki ile ebedi kavramları içiçe değildir." baki " ebediyeti kapsar ama ebediyet "baki"yi kapsayamaz. kapsasaydı aynı kelimeler olurdu.biraz araştırın.

zavalli herhangibirisi,

sen bu uslubu degil cok daha fazlasini hakediyorsun aslinda sana en buyuk tepkinin muslumanlardan gelmesi lazim,su soylediklerine bir daha bak

Bir diğer düşünce de, eğer sizin değiniz noktada Allah-insan ebediyeti eşitliği değerlendirilecek olsaydı cennette kalma süreli olması gerekirdi.Mesela şu kadar bu kadar gibi.Ama o zaman, bir şekilde bitecek ve sonrası meçhul kalacak cennet hayatı için, insanlar açısından bu gün yaşarken nasıl bir beklenti oluşurdu? Allah?a olan inanç da sınırlı kalmaz mıydı? Bu düşünce saçma tabii ama ?ebediyet? kavramının etkisini değerlendirme açısından yazdım.

Allah kendisine inanc sinirli kalmasin diye cennet ebedi diyerek insanlari kandirmis!!

peki tersine de katilirmisin,

Allah belki cehennemi de insanlar inansin diye abartmistir,o da olabilir mi???

Simdi sen gunlerce cevap vermemek icin kivirttin,yok manasini bilim,yok niye soruyorsun,eh onlari da acikladik,ama senden oyle bir cevap geldi ki,ne isin teknik yonunu biliyorsun ne de Kuran dan bir haberin var,eh bu durumda saygiyi haketmiyorsun,bir takildin baki -ebedi onu da acikliyalim sana ama once su zavalliligini gosteren soruya bir bakalim.

"ebedilik zamanın sonu olmamasıdır" diyorsunuz.ben de "hangi zamanın sonu yoktur?" diye soruyorum

Allah ezeli ve ebedidir derken hangi zamani kastediyorsan o,mutlak zaman ,

"ben ebediyim sizi de ebediyen cennete koyuyorum hem de katimd ave yanimda " derse iki zaman farkli mi olur,

oku bakim

al Imran 15-De ki: "Size o istediklerinizden daha hayırlısını haber vereyim mi? Korunan kullar için Rablerinin yanıinda`altından ırmaklar akan, içlerinde sonsuza kadar kalacakları cennetler vardır. Ayrıca orada kendilerine tertemiz eşler ve hele bir de Allah'ın hoşnutluğu vardır. Allah o kulları görür."

Zaten Rabbin de yaninda veya onun katindasin.

gelelim Beka ve ebediyet e.

Ebediyet zamanin bir sonu olmamasidir,ezeli gecmisten ebedi gelecege akar yani bir yonu vardir, cennete oldukten SONRA gitmeniz gibi.beka ise varligi ile hep var olmasi halidir yani daha once yazdigim ve anlamamakta israr ettiginiz cumleleri tekrar yazalim,

"Allah'ın baki olması demek, asla ölmeyen hayat sahibi ebedi varlık olması demektir.

Bütün varlıklar yok olacak; sadece O'nun varlığı devam edecektir. "

"Görüldüğü gibi herşey sonludur; kainat da, yaratılmış tüm varlıklar da. Allah ise yaratandır. Ve sonsuzluk yalnızca kendisine aittir."

Bak burayi gozune sokmak icin tekrar tekrar yaziyorum ve soruyorum,

Bütün varlıklar yok olacak; sadece O'nun varlığı devam edecektir. "

Eger kullar ebediyen cennet te kalacak ise bu sifata ne oldu?????

Bu sifat ta Kuran dan,Ebedi cennet te,ben sadece ikisi celisiktir,bos hayale kapilamyin,

ALLAH VARSA SIZI YOK ETMEK ZORUNDADIR

diyorum,sizde "belki oyledir,ama oyle yazsa inanc azalirdi" diye absurdluyorsunuz.

Simdi

herhangibirisi kardes,

uslubumdan dolayi bana artik yazmayacaginiza gelince,bunun bir kacis ve yetersizlik oldugu ortada uslubu hakettiginiz de ortada (muslumanlardan daha da beterini hakettiniz)

sizi yeni tanimiyorum,siz yillarin herhangibirisisiniz,ama hic bir gelisme yok,siz laf salatasi yaparsiniz, sikiyi gorunce tabanlari yaglar bir muddet gorulmezsiniz bazen de adinizda ufak tefek degisikliklerle tekrar zuhur edersiniz,onun icin benden bir deger veya saygi beklemeyin,birakin onlari hakedenlere sakliyayim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 117
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Surekli soyleyip durdugum gibi, inancin akil ve mantikla ilgisi yoktur. Inanc, mantik disidir, fakat buna ragmen inanilir. Cok zeki insanlar da inanir, cunku olayin ne zekayla, ne akil ve mantikla ne de bilgiyle ilgisi vardir. (Sonucta bu satirlari yazan bizlerin de cogumuzun bir zamanlar inancli oldugu unutulmasin). Bu saydiklarimiz arasinda, sadece bilgi bir istisna, cunku bilgi arttikca aslinda inanc ihtimali azalacaktir, fakat onun haricinde saydigimiz diger faktorlerin etkisi daha az. Sonucta inanca sebep olan asil onemli faktorler, duygusal, psikolojik ve sosyal faktorlerdir. Bunlar ise bu basligin konusu degil.

Evet buraya dikkat ayni seyleri ben de yazdim,

Ustteki paragrafa tek katkim bilgi den kastin,bilimsel bilgi oldugu

Inanca sebep olan psikolojik faktorlerden "kitle psikolojisi" cok onemli.

tek tek mantikli fikirler savunan bireylerin kitle halinde birarya geldiginde irrasyonel olabilecegi gibi,nazizm buna bir ornektir,milyonlari pesinden surukledi ve milyonlarin olumune sebep oldu.

Kitle psikolojisinin temel tasi sudur,savunulan fikrin dogru veya mantikli olmasi gerekmez,devamli tekrari ve israrla savunulmasi kiteleri etkilemek icin yeterlidir.

Ornek,Muhammed veya Isa nin hayatlari pahasina dinlerini savunmalari dogru veya yanlis aci cekmeleri,yilmamalari,savasmalari,herseylerini feda etmeleri veya oyle tasavvur edilmeleridir kitleleri asil etkileyen vs vs

orada aslinda imajdir cekici olan o erdeme sahip olma cabasi yani bir taklittir,zaten dikkat edin taklitcileri salvar cuppe giyer,onun gibi sakal birakir asa tasir yaptigini yapar yapmadigini yapmaz(sunnet kavrami) vs vs vs

Simdi ucan makarna canavari dini icat edenler ve sozde savunanlar,bu yanlislanamaz diyenleri alin iki tokat atin hemen vazgecerler,eger olumune savunabilseler veya bir kaci ugrunda olse bu o zaman dinlere benzer bir konuma gelebilir.

tabi isin sosyal,sosyoekonomik yonleri de var,ekonomi de cok onemli,tabii Arabistan dan bu kadar beles petrol cikarsa,tanri,nin sadece kendilerine bahsettigi bu karsiliksiz nimet'e inancsizlik ayni zamanda erdemsizlik kabul edilecek ve dini inanc gucunu surdurecektir gibi

Link to post
Sitelerde Paylaş

her sene halkali civari bir yerlerde siiler veya aleviler(mezhepleri ilgilendirmiyor) toplanir ve kalin zincirlerle sirtlarina kanatana kadar vurup dururlar,dunyada buna benzer bir cok dini rituel vardir,veya gorursunuz Muhammed vs bahsedilerken cosup bagiran veya hungur hungur aglayanlar,simdi bu olgular enine boyuna incelenmeli

din o kadar basit aciklanabilir degildir,din ugruna milyonlarca insan can vermis ,savasmis,ve hala savasmakta canlarini feda etmekteler,hatta ayni din mensuplari birbirini bogazladi ve bogazlamakta.

zaman, bilimin gelismesi sureti ile dinin aleyhine islerken,bir yandan da kemiklesmesini ve yayilmasini arttirmak sureti ile lehine islemektedir.

Zaman arttikca dinlerin yayilimi geometrik olarak artar,basta Isa ya cok az inanan vardi,ama inanan arttikca bu daha da fazla kisinin inanmasina yolacti,buna marka etkisi diyebiliriz.Bu etki ancak zaman ile mumkundur,ancak bir kez oturduktan sonra oldukca saglam bir konum alir.

Bir de isin su yonu var,inanc lara karsi olup mantik veya akli ile is gordugunu dusunen insanlar soyle bir dusunsun gunluk yasamlarinda Inancin rolu nedir????hangi gunluk aktivitelerimizi akil,mantik delil suzgecinden gecirebiliriz.

Esimizin bizi aldatmadigina Inaniriz(24 saat gozleyemeyecegimiz icin),arkadasimizin durust olduguna inaniriz,kazik yiyinceye kadar,doktorlarin her seyi bildigine inaniriz,medyaya koru korune inaniriz,arabamizin bizi yari yolda birakmayacagina inaniriz,sasli veya sanssiz oldugumuza inaniriz vs vs vs

Inanc bir nevi bilinemez durumlarda uygulamak zorunda oldugumuz bir yargi sistemi gibi gorev gormus,bilim ilerledikce rolu azalmakta ornek,kasadaki elemanin para calmadigina eskiden ancak inanabilirdiniz veya icinizde suphe tasinirdiniz,simdi kamera,barkod yazarkasa ile calip calmadigini bilebileceginizden yarginizdaki inancogesini kaldirip atabilirsiniz vs

Link to post
Sitelerde Paylaş

pozitif ateizm; "tanri yoktur".

negatif ateizm; "tanriya inanmiyorum".

agnostisizm; "tanri ispatlanana kadar,inanmiyorum".

deizm;"tanriya inaniyor,vahye inanmiyorum"

teizm;"tanri vardir ve vahiy onun buyrugudur"

tarihinde irr4ligion tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
SİZ:

Benim ikizimin olması herkesin ikizi olmasını gerektirmez,benim aklımla tasarlayıp ürünler koyabiliyor olmam herşeyin akıl ile tasarlandığını göstermez. Sanırım şimdi daha anlaşılır oldu.

BEN:

Sizin AKLINIZLA ÜRÜNLER koyabiliyor! Olmanız HER ŞEYİN AKIL ile tasarlandığını GÖSTERMEYEBİLİR. Böyle daha doğru duruyor.

Diğer yandan;

“AKIL-ÜRÜN” ilişkisini, GEREĞİNİ kurduğunuzda “ÜRÜN-….” İlişkisini, gereğini de kurabilmeniz gerekir.Eğer net kuramıyorsanız ihtimalli gerekçe sunmak durumundasınız.

İyi de, Dragnemc2'nin dediği de tam olarak öyle zaten. Eğer "Sizin AKLINIZLA ÜRÜNLER koyabiliyor! Olmanız HER ŞEYİN AKIL ile tasarlandığını GÖSTERMEYEBİLİR" ise, benim aklımla tasarım yapabiliyor olmamın evrenin akıl ile yaratıldığını kanıtlama gücü kalmaz. Benim aklımla ürünler ortaya çıkarmam, evrenin de akıl ürünü olduğunu göstermez. Dolayısıyla, "evren bir aklın ürünü olmalıdır" da denemez.

SİZ:

Akıl ve doğanın akıl ile anlaşılması kabulu sadece ateizmin gereği ifadesini kullanmadım zaten. Dogmalara sarılanların ise bu konunun dışında olduğu da bir gerçektir.

BEN:

Bu yukarıdaki ifade,

sizin: “Son olarak pozitif bir ateist olmak istiyorsanız aklınızı ve onun doğayı anlama yetisini en temel kabuller olarak kabul etmeniz gerekmektedir. Bilimde olduğu gibi.”

İfadenize karşılık benim:

“Aklı kullanmak, doğayı kendi gerçekleri içerisinde anlama yetisi sadece ateist olmanın gereği değil ki!” ifademe karşılık verilmiş bir cevap.

Pozitif ateist olmak istiyorsanız –gerektirir- aklınızı ve onun doğayı anlama yetisini en temel kabuller olarak kabul etme-yi.

Pozitif ateist olmak İSTEMİYORSANIZ –gerektirir- aklınızı ve onun doğayı anlama yetisini en temel kabuller olarak kabul etmeMEYİ.

Tamamen mantık hatası sonucu ortaya çıkmış bir vehim.. "A ise B'dir" önermesi, "A değil ise B değildir" önermesi ile aynı şey değildir. Yani "dersini çalışırsan sınıfını geçersin" önermesi "dersini çalışmazsan sınıfını geçemezsin" anlamına gelmez. Bu çok sık yapılan bir mantık hatası. İlle de özdeşlik istersen, "A ise B'dir" önermesinin, "B değil ise A değildir" önermesine özdeş olduğunu söylemeli..

Link to post
Sitelerde Paylaş

BEN:

Bilim adamlarının gittikçe inançsızlığa kaydığını gösterir istatistikler doğru olabilir.Ben de Avrupa?da bulunduğum sıralarda bu tarz tespitler yapmıştım.Hıristiyan dünyasında ateist değil ama tanrı inancına karşı ilgisiz olanlar artıyordu. Bu bakımdan ben bahsettiğiniz azalmanın Hıristiyanlığa rağmen olduğunu düşünüyorum.

MANTIK:

?Bizim bu baslik altinda tartistigimiz, inancin akil ve mantik ile ilgili yonu. Once inancin akil ve mantikla ilgisi olup olmadigini gorelim, ki iddiamiz inancin akil ve mantikla ilgisi olmadigidir, ondan sonra "Peki neden inanilir?", "Inancin sebebi nedir?" gibi konulari ayrica tartisiriz. Hatta belki baska bir baslik altinda.??

BEN:

Ben de; inancın, ?SADECE akıl ve mantıkla? ilgili olmadığını söylüyorum.Ayrıca ben de değinecektim siz söylediniz, aslında inanma ve inanmamanın pratikteki sebeplerini konuşalım diyecektim ve iyi olur diyorum.

MANTIK:

??Soyledigimiz cok basit. "Allah" kelimesini, ici bos bir kelime olmaktan cikarip, bir anlam ifade eder hale getirin diyoruz, bu kadar basit. Idrak etmeniz sart degil. Ama siz tanimlamayi bile reddediyorsunuz. Bu kadar seferdir yazisiyoruz, hala bir tanimlama girisimi yok sizden. Kalktik bize dusmemesine ragmen tanimi bizler yaptik, sizden hala cit yok.??

BEN:

Bu konuda neden anlaşamadığımızı anlayamadım.Yapmamız gereken şu bence: Kur?an da Allah?tan bahseden ayetler çıkarılacak ve bu ayetler üzerinden bir tartışma olacak.Bizim bu konuda, bir kavram oluşturuyor mu, idrak ediliyor mu, çelişkiler var mı v.b. sizlerin üzerinde durduğunuz türden sıkıntılarımız yok.Tanımlama konusunda ısrarcıysanız bu Kur?an nın tamamındaki ilgili ayetlerin toplamı olur ki bilmem buraya yazmanın gereği var mı? Bu bakımdan benim sizden beklediğim dilediğiniz ayetleri getirip bunlar üzerinden sizi rahatsız eden düşünceleri analiz etmek.Ama yine de işe yarayacaksa tüm ayetleri toplar getirebilirim.Nasıl isterseniz.

MANTIK:

??Biz mutlak gerceklerden yola cikmiyoruz. Sadece, rasyonel dusuncenin ve bilimsel dunya gorusunun temeli olan birtakim temel felsefi kabullerden yola cikiyoruz. Dis dunyanin gercek oldugu, anlasilabilir oldugu ve kendi akil ve mantigimiza guvenebilecegimiz gibi. Bunlar disinda dayandigimiz herhangi bir dayanaksiz kabul ya da mutlak gercek yok.

Fakat, ote yandan, siz Tanri inancini herhangi bir akil ve mantiksal surece dayandirmaya calisirsaniz, siz kendinizin de gordugu gibi acmazda kalmaya devam edersiniz.??

BEN:

Aslında aynı şeyleri söylüyoruz ama sanırım yazı ile bu kadar anlatıla biliniyor.Sizlerin rasyonel düşüncede olduğunuzu biliyoruz.Evren hakkındaki rasyonaliteyi kimsenin de red edebileceği yok.Farkımız biz FAZLADAN bir şeyler söylüyoruz ve bunu söylediğimizi de kabul ediyoruz.Bu fazladan söylenilenin bilimin zamana, teknolojiye endeksli sınırları içerisinde öngörülemeyeceğini söylemek gerçeği bilimin sınırları içerisine sıkıştırmak olur.O zaman gerçek öyle bir hale geliyor ki her gün değişen yada değişebilecek olan.Tabii bu arada kavramlar, tanımlamalar da o an bilinene göre yapıldığından gerçeğin de bu alanda kalması gerekir gibi bir döngüye bağlı kalınıyor.Kısacası bizler bilim + diye düşünüyoruz.Artıyı nasıl koyabiliyorsunuz derseniz inanç bunu öngörüyor derim.

MANTIK:

??Ayrica, son maddeye ragmen reddetme diye birsey yok. Olur ya, oraya gelebilirseniz, iddianiz kabul edilecektir dedik, yani o zaman bir Tanri'nin varoldugunu kabul ederiz anlaminda bu. Ama siz oraya bir 'inanc' sikistiriyorsunuz. Bizim bakis acimizda, olay oraya gelirse, bu zaten inanc olmaz, artik o noktada Tanri'nin varoldugunu dusunmek icin somut gerekceler var demektir, kesin kanitlar degilse de. Ki boyle bir durumda takinilacak tavrin adi inanc olmaz. Eger inanc derseniz, siz zaten herhangi bir kanitlama cabasiyla varligi yaklasik olarak bile olsa gosterilemeyecek birseye, hicbir somut veriye dayanmadan, kanitsiz bir kabul olarak 'iman' etmekten bahsediyorsunuz demektir. Olay o olduktan sonra, Tanri'nin varligini niye tartisiyorsunuz ki zaten? Eger bunun bastan farkindaysaniz, o zaman hic yormayin bizi, daha bastan deyin ki "Bu Tanri inanci akil mantik isi degildir, akilla, mantikla, bilimle, hicbirseyle gosterilemez, kanitlanamaz, yaklasik olarak bile kanitlanamaz, ama biz yine de icimizden gelen bir kuvvete dayanarak buna inaniyoruz". Siz bunu diyorsaniz, zaten daha bastan da dedigim gibi, sizinle bir derdimiz olmaz. Biz insanin rasyonel bir varlik olmadigini, ve akil ve mantik ile degil, baska faktorlerle inandigini anladik ve kabullendik cunku.??

BEN:

Sayın Mantık, gerçekten ateist düşünceyi çok güzel savunuyorsunuz.Tabir ile Silahlarınızın hepsi hazır! Ancak (burası kişisel olduğu ve bir bakıma konu dışı olduğu için hoşgörünüze sığınarak..) yine tabiriyle kendi kapanınızı kendinize kurmuşsunuz.Sonun da ?inanırım? bile diyemiyorsunuz diye biraz suçlayıcı yazmıştım ama kızmadan açıklamaya devam etmişsiniz.Tebrikler.Elbette, kurallarını ister bilim adına deyin isterse başka kabul edilebilir düşüncelere göre deyin ?inanç? kavramını red edecek tüm argümanları sıralıyorsunuz.Eğer yeni bir açıklama olur ve bu açıklama her şeye rağmen kabul edilebilir olursa dahi karşı duruş için argüman geliştirilmesi gereğini vurguluyorsunuz.Kısaca ?inanmamak? için kendinize ne gerekiyorsa yapmışsınız ve sınırlarını bildiğiniz bir kapanın içerisinde kalmışsınız.Düşündüğünü savunma anlamında takdir edilecek bir duruş, kaleniz size göre sağlam.Bu kadar sağlamlık sizi şüpheye düşürmüyor mu?Bana bir münazarayı savunan iyi bir münazaracı gibi görünüyorsunuz.Ya da gerçeğe rağmen davasını kazanan bir avukat.Bir de münazaranın karşı tarafındaki görüşü savunmak zorunda olan biri gibi görseniz kendinizi nasıl bir tutum izlerdiniz?Kendinize böylesine sorular sordunuz mu hiç?Bu konuyu savunma yapmadan düşünebilir misiniz?Tabii bunlar dediğim gibi kişisel ve burada cevaplamanızı ve paylaşmanızı beklemiyorum.Sizin düşüncelerinize göre inanç konusu sizinle tartışılamaz.

Saygılar.

tarihinde herhangibirisi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamamen mantık hatası sonucu ortaya çıkmış bir vehim.. "A ise B'dir" önermesi, "A değil ise B değildir" önermesi ile aynı şey değildir. Yani "dersini çalışırsan sınıfını geçersin" önermesi "dersini çalışmazsan sınıfını geçemezsin" anlamına gelmez. Bu çok sık yapılan bir mantık hatası. İlle de özdeşlik istersen, "A ise B'dir" önermesinin, "B değil ise A değildir" önermesine özdeş olduğunu söylemeli..

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Doğru bulmuşsunuz.Ama sözün nereden kaynaklandığı dikkate alındığında söylenen sözün nasıl anlaşılabileceğine bir örnektir bu.

Birbirine zıt iki düşünce argümanlarını sunarken nötr bir argümanı kendi malı gibi göstermeğe kalkarsa aynı mantıkla o argümanın artık onun malı olduğu farz edilerek yukarıdaki çıkarım yapılabilir.Eğer vehim diyorsanız bunun kaynağına bakmalısınız.Zaten dragonmc2 ne söylemek istediğini belirtmişti sorun kalmamıştı.Ben sözlerin nasıl anlaşılabileceğine örnek verdim.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

İyi de, Dragnemc2'nin dediği de tam olarak öyle zaten. Eğer "Sizin AKLINIZLA ÜRÜNLER koyabiliyor! Olmanız HER ŞEYİN AKIL ile tasarlandığını GÖSTERMEYEBİLİR" ise, benim aklımla tasarım yapabiliyor olmamın evrenin akıl ile yaratıldığını kanıtlama gücü kalmaz. Benim aklımla ürünler ortaya çıkarmam, evrenin de akıl ürünü olduğunu göstermez. Dolayısıyla, "evren bir aklın ürünü olmalıdır" da denemez.

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Öyle anlamak istiyorsanız öyle olsun ne diyeyim.

“Göstermeyebilir”, aksini de içerir.Yani gösterebilir de!

Sizin aklınızla tasarım yapabiliyor olmanız evrenin akıl ile yapıldığını KANITLAMAYABİLİR! KANITLAMAZ değil!!

Link to post
Sitelerde Paylaş
din o kadar basit aciklanabilir degildir,din ugruna milyonlarca insan can vermis ,savasmis,ve hala savasmakta canlarini feda etmekteler,hatta ayni din mensuplari birbirini bogazladi ve bogazlamakta.

hayir!!bunlar gerçek nedenlerin üstüne geçirilmiş bir kisvedir..ben de bir tanritanimaz'im.ancak tarihte din adina yapılan savaşlar(otuz yil savaşlari,hacli seferleri,sudan'da ki mehdi ayaklanmasi,1979 iran islam devrimi vs..)tümü,temelleri aslen 'sinifsal' ve 'iktisadi' nedenlere dayanan,ancak egemen siniflar tarafindan bu ve benzeri kiliflar geçirilerek toplumsal hayata sunulan olaylardir!..

sözgelimi birinci dünya savaşi,günümüz yazininda avusturya ile bazi avrupa ülkeleri arasindaki politik krizlere ve bir veliahtin oldurulmesine dayandirilir..oysa ki savaşlar çok pahaliya mal olan ve öyle havadan sebeplerle gerçekleşmeyecek olgulardandir..bunun(savaşin) nedeni farkli kapitalist gruplarin kendi aralarindaki paylasim savaşini tetiklemeye bir bahane bulmalaridir.günümüzde süregelen,ortadogu'daki emperyalist savaşi tetiklemek için,veliahtin öldürülmesine benzer olarak '11 eylül 2001' olayi gerçekleştirilmiştir.!.afganistan ile başlayan süreç,irak'la devam etmektedir.

herneyse konumuza dönelim..

tarihinde irr4ligion tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
din o kadar basit aciklanabilir degildir,din ugruna milyonlarca insan can vermis ,savasmis,ve hala savasmakta canlarini feda etmekteler,hatta ayni din mensuplari birbirini bogazladi ve bogazlamakta.

bunun nedeni,her 3 din de insanlara savasmayi emreder.

4 halifeden 3 unu muslumanlar kendi oldurdu birini Camii de olmak sarti ile.

Muhammed'in kizi ve karisi birbiri ile savasti binlerce olu

islam dini nasil basladi,bedir,hendek,uhud,beni mustali,hayber seferi vs vs

Filistin-Israil nedir??

vs vs tarih bunun ornekleri ile doludur

hatta tarihi sunu bunu kenara birakin, burada gecenlerde yazan bir "numerator" yazarin,bir kardesi vardi ki Akincilarin lideri idi,baska bir musluman tarafindan(ulkucu),cami icinde degil ama avlusunda olduruldu,iceride de her ikisi namazlarini kilmisti.

yani yukarida anlatmak istedigim milyonlarca insanin bu ugruda can verip can aldigi,hala birbirleri ile savastigi dusunulurse,din olgusu,Russel'in Teapot aciklamasi kadar basit e indirgenemez.

Russel Teapot'u icin kimse canini vermez ve sanirim baskasini da oldurmez.

madem din'e inaniyorsunuz o halde gelin benim Teapot'a da inanin ikisi esit denemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dogru Secim Argumani

Teizmin ne derece bilincli bir secim oldugu tartisilir aslinda. Nitekim bize gore ortalama bir inancli herhangi bir zihinsel muhakeme yoluyla ya da bilincli bir secim yoluyla inanmamaktadir. Fakat teizmi felsefi olarak bilincli bir sekilde savunanlar icin en azindan prensip olarak ayni seyi soyleyemeyiz. Her ne kadar onlar da yetistirilmelerinden gelen sartlanmalarin uzantisi ve rasyonalize edilmeye calisilmasi yoluyla inaniyorlarsa da, en azindan bu konular uzerinde daha fazla dusunup arastirma ve sorgulama yapmis kisilerdir ve bu kisilerin teizmi secerken bilincli bir secim yaptiklarini farzetmeye hakkimiz var.

Kisacasi, bu argumandan bahsederken teizmin bir 'secim' oldugunu kabul edecegiz. Cunku ortalama bir inancli bile, kendisine sorarsaniz dusunup zihinsel muhakeme yaptigini ve hur iradesini kullanarak teizm yonunde bir 'secim' yaptigini soyleyecektir. Onlara gore teizm dogru secimdir, ateizm ve diger teizm disi dusunceler ise yanlis secim.

Dogru secim argumani teist dunya gorusunun tutarsizligini gostermeye yoneliktir. Yani teizmin yanlis oldugunu degil, tutarsiz ve ic celiskili oldugunu gostermeyi hedefler.

Bu arguman 'materialist apologetics'e benzer bir argumandir. Tanri denen varligin varsayilan nitelikleri sebebiyle, teist dunyada dogru secim yapmak icin gecerli bir kriter ve gecerli bir dogruluk prensibi olamayacagini gostermeyi hedefler.

Eger teist, Tanri'ya ve teizme inanarak dogru bir secim yaptigini dusunuyorsa, bu ortada bir 'dogruluk' prensibi oldugunun kabul edildigi anlamina gelir. Yoksa secimin gecerli oldugunu iddia etmek icin kullanilabilecek bir referans noktasi kalmaz.

Bu arguman su sekilde formule edilebilir:

  1. Prensipler ve mutlaklar teist bir dunya gorusu ile tutarli kavramlar degillerdir. Cunku:

    • Teizm Tanrisal nedensellik kavramini icerir
    • Eger Tanrisal nedensellik varsa, evrendeki tum gercekler 'mutlak' degil 'bagimli'dir (Tanri'nin arzusuna)
    • Eger evrendeki tum gercekler 'bagimli' seylerse, hicbir prensip veya mutlak mumkun degildir
  2. Herhangi bir secim, 'dogruluk' prensibi gerektirir
  3. Teizm bir secimdir, dolayisiyla dogruluk prensibi gerektirir
  4. Teizmi secmek kendi kendisiyle celiskili bir tutumdur (1 ve 3'ten)

Eger teistin Tanri dedigi varlik varsa, teistin hicbir seyden emin olmasi mumkun degildir. Evrende her sey bu varligin istekleri ve arzularina bagli oldugundan, ve her kural bu varlik tarafindan cignenebileceginden, teistin birseylere inanmak icin dayanacagi her turlu dogru bildigi bilgiden ve prensipten de suphe etmesi gerekir.

Tanri'nin onune kendisini yaniltacak veriler ve ipuclari koyup koymadigindan da emin olamaz teist. Belki de, Tanri var olmasina ragmen, varolmadigi sonucuna ulasmamizi istemekte ve her seyi ona gore ayarlamaktadir. Belki de bu ipuclarini iyi degerlendiren kisileri secmeye calismaktadir teistin Tanri'si ve koydugu ipuclarindan dogru sonuc cikarip ateist olanlari odullendirecek, digerlerini cezalandiracaktir. Eger Tanri varsa, teistin durumun boyle olmadigindan emin olmasina imkan kalmaz. Yani teist dunya gorusu bir secim yapmayi imkansiz hale getirir. Tutarli bir bicimde secim yapabilmeye imkan veren bakis acisi, ateist bakis acisidir. Cunku ateist bakis acisinda tum kurallari ve tum dogruluk prensiplerini cigneyip gecebilecek bir dogaustu varlik yoktur. Bazi prensiplere ve secim yapmada dayanilabilecek bazi referanslara yer vardir ateist dunyada.

Teistin ise, eger inandigi Tanri kavramini ve dunya gorusunu yeterince sorgularsa, inanci konusunda dogru secim yaptigindan emin olmasina imkan yoktur.

Yani teist bakis acisi tutarsizdir. Ic celiskilere sahiptir. Akil ve mantiga dayali sorgulama yoluyla, bahsedilen turde bir Tanri'ya inanmak mumkun degildir. Inanc ancak akil ve mantiga dayanmayan yollarla mumkun olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Transendent olusun absurdlugu

Teizmin Tanri'si 'transendent' ya da 'askin' bir varliktir. Bildigimiz fiziksel dunyanin ve uzay ve zamanin disinda, otesindedir. Onlara bagli degildir. Ezeli ve ebedidir, dolayisiyla zamana bagli degildir. Zamanin disinda ve otesindedir.

Peki 'dusunmek' ne demektir? Dusunmek gelecege ve gecmise dair olur. Zamansiz bir varlik nasil dusunebilir? Nasil plan yapabilir? Yaptigi planlari nasil degistirebilir, nasil uygulayabilir? Nasil gelecek tasarlayabilir? Nasil istek veya arzu duyabilir? Tanri'nin yaratmasi, bir seyi isteyip, sonra da ol demesi degil midir? Fakat istek ve arzu dahil, bahsettigimiz bu tur eylemlerin tumu, zamanin oldugu bir durum icin tanimli eylemlerdir.

Dunyayi ve evreni yaratmasi 6 gun almistir kutsal kitaplara gore. Bu gunden ne kastedildigine girmeyelim burada, farzedelim ki bu mecazi bir anlatim olsun teistlerin iddia ettigi gibi. Fakat anlasildigi kadariyla Tanri'nin istedigi seyleri yapmasi belli bir zaman almistir. Ayrica yine kutsal kitaplarda Tanri kati ile dunya arasinda meleklerin ne kadar surede seyahat ettikleri, vs turunde ifadeler oldugundan, tum bunlardan cikan sonuc, Tanri katinda da bir zaman oldugudur.

Zamansiz bir varlik, nasil zaman yasamaktadir? Teist iddia edilebilir ki, zaman bizim acimizdan vardir, bizim icin gecmistir, fakat Tanri icin degil. Fakat bunun tutarsizligi dusunen icin acik olmalidir. Tanri bu dunyaya mudahale ediyorsa ve bu dunyada zaman diye birsey varsa, kendi katinda zaman diye birsey olmayan bir varlik, zamana tabi bir dunyaya mudahale ederken dolayli olarak bir zaman yasamak zorunda degil midir? Zaman, bu tur bir iliskinin bir ucuna uygulanip, diger ucuna uygulanamayacak birsey degildir ki. En azindan bu bizim aklimizin alabilecegi birsey degildir.

Ki buradan da cikan sonuc zamansizlik diye bir kavramin insan aklina sigmayacak, yani aslinda sacma ve absurd bir kavram olmasidir. Bizim zihnimizin zaman diye birseyi yok farzederek calismasi mumkun degildir. Bu ise bahsedilen Tanri'ya atfedilen 'transendent' (askin) olusun absurdlugu ve bizim zihnimiz acisindan imkansizligi anlamina gelir.

Kutsal kitaplarin Tanrisi ayni zamanda bir 'kisi' dir. Fiziksel varligi olan bir insan oldugu kabul edilmez elbette cogu inancli tarafindan ama kutsal kitaplardan cikan Tanri kavrami en azindan bir 'kisi' ya da bir 'birey' dir.

Fiziksel kismi olmayan birseyin 'birey' olmasi da bizim icin anlasilmaz birseydir, ama isin burasini gecelim. Farzedelim ki bedensiz olus, 'kisi' olmaya engel degil. Fakat bir seyin 'kisi' kabul edilmesi icin minimum kriterler nelerdir? Bu minimum kriterlerin neler oldugu ya da olmasi gerektigi de belki tartisilabilir ama en azindan kisi olmak icin 'varliginin bilincinde olmak' ve 'dusunmek' gerektigi soylenebilir. Bu ikisi olmadan birseye kisi dememiz mumkun olmaz.

Fakat anladigimiz anlamda zaman ustu bir Tanri, dusunmesi mumkun olmayan bir Tanri'dir. Cunku dusunme gecmise ve gelecege aittir, zaman gerektirir. Zaman diye bir kisitlamaya tabi olmayan bir varligin bildigimiz anlamda dusunememesi, gelecek tasarlayamamasi gerekir. Dusunemeyen bir varlik, kendi varliginin bilincinde de olamaz. Dolayisiyla, boyle bir varligin anladigimiz anlamda bir 'kisi' olmasi mumkun degildir.

Kisacasi, teistlerin inandigi Tanri, anlamsiz, aklimiza sigmayan, absurd, sacma sapan bir varliktir. Boyle bir varliga akillarini kullanarak inandiklarini soylemeleri inanclilarin buyuk bir gafidir. Ufak bir zihinsel muhakeme ile bile insan zihnine sigmayacagi ve akil ve mantigimiza dayanarak varoldugu dusunulmesi imkansiz oldugu gosterilebilecek bir kavrama akil ve mantik yoluyla inandiklarini soylemeleri, inanclilarin bize gore affedilmez bir hatasidir.

Tanri'ya akil ve mantiklarina ragmen inandiklarini itiraf eden inanclilarla bir alip veremedigimiz olamaz. Fakat akil ve mantigin Tanri inancina goturdugu ve akla dayanarak inanmanin mumkun oldugunu soyleyen inancliya bu dusuncesinin gecersizligi, ve Tanri kavraminin aslinda akil disi oldugu, bu baslik altinda bahsettigimiz turde argumanlarla gosterilmelidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Olcek Argumani

Bu kesin argumanlardan biri degil. Tanri'nin varolmamasinin, varolmasina gore daha yuksek olasilikli oldugunu gosterecek, yaklasik argumanlardan biri.

Bu tur argumanlarin da pozitif ateizmde degeri vardir. Aynen bilimsel teorilerin kanitlanma surecinde oldugu gibi, birbirini destekleyen cok sayida kucuk kanit, destekledikleri fikrin guclenmesine sebep olur.

Bu argumanin cikis noktasi, Tanri'nin evreni insan icin yaratmis olmasidir. Insan evrenin yaratilisinin yegane sebebi degilse de, insan teist dunya gorusunde Tanri katinda cok onemli bir yerdedir. Hatta islam inancinda, Tanri insani yeryuzunde halife yapmis, melekler ve cinlerin dahi ustune koymustur. Yani insan, evrenin yaratilisinin onemli bir sebebidir.

Dogal olarak, buradan cikan beklenti, evrende yaptigimiz gozlemlerin bu paradigmaya uymasidir.

Yani eski yuzyillarda, bu dinlerin ilk ciktigi ve populer oldugu donemlerde halk arasindaki yaygin inanislarda oldugu gibi, dunya evrenin merkezinde olsaydi, dunyanin buyuklugu, evrenin onemli bir bolumunu kapsasaydi, insanlar dunyanin yaratilisindan hemen sonra yeryuzunde belirseydi, vs bu gozlemlerin dinlerin bakis acisina uydugunu dusunurduk.

Fakat gunumuzdeki bilgilerimiz cercevesinde, insan evrenin onemsiz bir ayrintisidir.

Dunya, evrenin ortasinda olmadigi gibi, cok onemsiz, siradan, alelade bir gezegendir. Gunes samanyolu galaksisindeki 300 milyar yildizdan biridir. Gunes sisteminin samanyolu galaksisinde ozel bir konumu yoktur. Samanyolu galaksisinin kendisi de gozledigimiz evrendeki 100 milyar galaksiden biridir ve siradan bir galaksidir.

Artik biliyoruz ki pek cok yildizin gezegen sistemleri vardir. Gunes bu acidan da ozel degildir. Astronomik gozlemlerden cikan sonuca gore, gunes sistemi hicbir acidan ozel bir yer degildir ve ozel bir yapida degildir. Gunes sistemini ve dunyayi olusturan maddeler, evrenin geri kalanini olusturan maddelerle aynidir ve bu maddelerin miktari da evrenin geri kalani ile kiyaslandiginda normal disi bir duruma isaret etmemektedir.

Ayrica, eski yuzyillardaki bakis acisinin ve yanlis inancin aksine, evren bizim duyamizdan inanilmaz derecede buyuktur. Gunese en yakin yildiz 4.3 isik yili uzakliktadir. Yani isik hiziyla gitsek bile oraya ulasmamiz 4.3 yil alacaktir. Dunyadan gorulebilen en uzak yildiz 3 milyar isik yili uzakliktadir. Evrenin isik hizindan dusuk bir hizla genisledigi dusunulurse ve evrenin bilinen yasi hesaba katilirsa, bildigimiz evrenin toplam buyuklugu 10 ile 30 milyar isik yili arasinda olmalidir.

Ayrica, dunya uzerinde insanin ortaya cikisi da cok yeni bir olaydir, elimizdeki bilimsel verilere gore. Dunyanin yasi 4.5 milyar yildir. Dunya uzerinde yasam 3-3.5 milyar yildan beri vardir. Cok hucreli yasam son milyar yilda ortaya cikmis ve 500 milyon yil kadar once cesitlenmeye baslamistir. Dunya uzerinde yasamin tarihinde sayisiz canli turu ortaya cikmis ve ortadan kalkmistir. Bilim adamlari simdiye kadar yasamis canlilarin %95'inin soyunun tukendigini soylemektedir.

Tum bu tabloda ise, bildigimiz insan, yani homo sapiens sadece son 100 bin yilda ortaya cikmistir. Hatta tarimin ortaya cikip, sehirlerin ve uygarliklarin kurulmasi son 10 bin yilin isidir.

Tum bunlardan cikan sonuc, evrende yaptigimiz gozlemlerin, teist dunya gorusunun gerektirdigi paradigma ile uyusmadigidir.

Tanri, insan icin yarattigi evrende, insani bu kadar onemsiz bir ayrinti haline getirmemeliydi.

Buradan cikan sonuc, teist dunya gorusunun buyuk olasilikla gecersiz oldugudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Occam'in usturasi

Adini 14. yuzyilda yasamis Occam'li Willian'dan alan "Occam'in usturasi" denen felsefi prensip, alternatif teoriler arasinda, baska hersey ayni kalmak uzere, daha basit olan aciklamanin secilmesi gerektigini soyler.

Bir kavram, aciklayiciliga birsey katmiyorsa, toplamadaki sifir gibi bir etkisiz elemansa, o zaman o kavrami ya da o faktoru aciklamaya katmaya gerek yoktur der bu prensip.

Bu prensibin Tanri kavramina uygulanis sekli soyle olabilir: "Evrenin sebepsiz veya kendi kendisinin sebebi oldugunu soylemek, Tanri'nin sebepsiz veya kendi kendisinin sebebi oldugunu soylemekten daha basit bir aciklamadir, dolayisiyla aciklayiciliga birsey katmayan fazlalik bir ifade olan Tanri kavramina ihtiyac yoktur".

Suraya dikkat edilmeli ki, bu prensip dogru aciklamanin veya teorinin bulunmasini garantilemez. Sadece daha degerli teorileri daha degersizlerden ayirmaya yarar. Nitekim kesin gercegin bilinmedigi durumlarda yapilan aciklama girisimlerini ve teorileri kiyasliyoruz ve onlari birbiriyle karsilastiriyoruz.

Dolayisiyla, 'bilimin tutumluluk ilkesi' olarak da anilan bu prensip, daha sade ve basit aciklamalarin dogru oldugunu ve onlarin kabul edilmesi gerektigini soyleyerek, dogruyu bulma surecinde bilimin ve felsefenin onemli bir prensibi haline gelmistir.

Tanri konusunda da, Tanri'siz bir evren aciklamasinin teizmin evrenine gore daha basit ve tercih edilebilir olmasi sebebiyle, teizm aleyhinde sikca kullanilan bir arguman olmustur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kotuluk problemini daha once bu forumda ayri bir baslik altinda incelemistik. Arsivlerde bulunabilir. Bu yuzden tekrar deginmeyecegim bu baslik altinda.

Baslik yazisindaki listede siraladigim diger argumanlarin ise, ozet yazida acikladigim kadariyla anlasilabileceklerini dusunuyorum. Zaten onlar da yaklasik ve olasiliksal kanitlar olarak dusunulebilir. Tabi onlarin da degeri kuskusuz, cunku Tanri'nin varolmama ihtimalinin varolma ihtimaline gore daha yuksek oldugunu gosterecek her veri, pozitif ateizmin amacina hizmet edecektir.

Bu sekliyle, poztif ateizm basliginda sozunu ettigim ve deginmek istedigim argumanlara deginmis oldum.

Fakat bu yazi dizisini bitirmeden once, son gunlerde baska basliklarda yapilmis tartismalarda ortaya cikmis olan ve bu basliga da yakisacagini dusundugum birkac argumani da buraya eklemek istiyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ek argumanlar

Teizmin Tanri'sinin bazi tutarsizliklarini gosterecek bir arguman:

Tanri ezelden beri varsa ve kendisinden baska her seyi o yarattiysa, o zaman sahip oldugu bilgiyi de yaratmis olmalidir. Fakat kendi bilgisinden bagimsiz bir Tanri dusunulemez. O bilgisi eksik olursa, o zaten eksik bir Tanri olur, yani bildigimiz Tanri olmaz. Yani kendisiyle birlikte bilgisi de varolmus olmalidir. Bilgisi onun bir parcasi olmalidir.

Ama o da sorunu cozmuyor. Cunku Tanri belli bir anda kendisi disindaki her seyi yaratmaya karar vermistir. Bunu neden yapmistir? Ne degismistir? Farkli bir sey yapmasi icin, farkli bir durumun ortaya cikmasi gerekir. Bu ise Tanri disinda birseylerin degismis olmasi gerektigi anlamina gelir. Fakat Tanri'dan baska hicbirseyin olmadigi bir durum icin, Tanri'nin disindaki faktorlerden bahsedilemeyeceginden dolayi, bu degisikligin Tanri'nin icinden gelmesi gerekir. Yani Tanri degismis olmalidir. Fakat Tanri mukemmel oldugundan, degismemesi gerekir. Eger degisiyorsa, daha once mukemmel degildi, degiserek daha mukemmel hale geldi demektir. Fakat daha once mukemmel olmamasi da Tanri'nin tanimina uymaz.

Yani aslinda Tanri'nin yaratamamasi gerekir. Cunku kendinin degismemesi gerekir. Nitekim kendisi mukemmeldir. Mukemmel olan niye degissin? Eger degisirse, mukemmelliginden kaybediyor, daha az mukemmel bir hale geliyor demektir.

Diyelim ki daha az mukemmel hale gelmeye razi oldu ve yaratti, ki bunun icin de bir sebep gerekir, oyle degil mi? Yani cani mi sikilmistir da yaratmistir? Cani sikilirsa, oyle birseye Tanri denmez. Baska bir sebep varsa, herhangi birseyden etkilenecek bir kavram sonsuz guclu olmaz, aciz olur.

Bunun tek cikisi, Tanri sebepsiz yere yaratmistir demek olur. Fakat Tanri sebepsiz yere yarattiysa, o zaman nedensellik diye bir kavram gecersizdir demektir. Oyleyse beynimiz neden nedensellik diye bir kavram olmadan is goremiyor? Neden her seyin altinda bir sebep aramayi zorunlu goruyoruz?

Bu haliyle, yine geldigimiz nokta, her zamanki gibi Tanri'nin akil ve mantik disi olusudur. Bizim akil ve mantik sinirlarimiz icinde, boyle bir varliga yer yoktur. Boyle bir varligin varolmamasi gerekir. Ya bizim akil ve mantigimiz yanlistir, ya da boyle bir varligin varoldugu fikri yanlistir.

Bizim akil ve mantigimiz yanlissa, bizim herhangi bir sonuc cikarabilmemiz, fikir yurutebilmemiz, dusunebilmemiz ve herhangi bir seye inanabilmemiz mumkun degildir. Yani mumkunse de guvenilir degildir. Cunku dayanmak zorunda oldugumuz yegane yetimiz olan akil ve mantigimiz yanlistir.

Yani kisacasi, inancli arkadaslar, ya akil ve mantiklarini, ya da tanri kavramini reddetmek zorundadir.

Yukaridaki arguman Tanri'nin mukemmelliginden degil, 'her seyi bilir'liginden yola cikarak da su sekilde gelistirilebilir:

Tanri'nin birsey yaratabilmesi icin, bilgisinde bir degisiklik olmasi gerekir. Ezelden beri bildigi bilgide bir degisiklik yoksa, ezelden beri yaptigi (yapmadigi) seyde de bir degisiklik olmamasi gerekir. Ama bir noktada Tanri yaratmistir. Yani bir degisiklige gitmistir. Bu demektir ki daha once bilmedigi birseyi bilir hale gelmis ve bu yeni bilgi onu yaratmaya sevketmistir. Bu yeni bilgi disaridan gelmis olmaz, cunku daha Tanri'dan baska birsey yok ortalikta. Oyleyse bu bilgi Tanri'nin icinden gelmistir. Ama oyle ya da boyle, sonucta Tanri yeni bir bilgi edinmistir. Ama Tanri yeni bilgi de edinememesi gerekir, cunku zaten ezelden beri her seyi bilmektedir.

Tanri fikrinin, daha ust Tanri'lar fikirlerine dayali bir tutarsizliginin gosterilmesi:

Tanri, Tanri oldugunu bilemez, sonsuz guce sahip olsa, ya da sonsuz guce sahip oldugunu dusunse bile.

Zaten Tanri'nin sonsuz guce sahip oldugundan degil, sonsuz guce sahip oldugunu dusundugunden bahsedebiliriz sadece. Cunku her zaman ondan daha ust bir Tanri'nin onu kandiriyor olma ihtimali vardir. Belki de daha ust bir Tanri, bizim Tanri'yi yaratmistir ve onun kafasina her seye kadir oldugu ve her seyi bildigi fikrini sokmustur. Bunu oyle bir yapmistir ki, bizim Tanri'nin birseylerin eksik oldugunu ve aslinda her seyi bilmedigini bilmesine imkan yoktur.

Bu olamaz demeyin. Eger sizin Tanri'niz olabiliyorsa, ve bizim aklimiza sigmamasina ragmen varolabiliyorsa, yani aklimiz ve mantigimiz geregi varolmamasi gerektigi halde yine de varsa, ayni sey bizim Tanri'miz icin de gecerlidir. O da pekala kendi zihinsel gucu ve kapasitesi dahilinde, kendisinden daha ustun bir guc olamayacagina, bunun mumkun olmadigina inaniyor olabilir, cunku onu yaratan daha ust yaratici ona ancak o duzeyde ve o sonuca ulasacak kadar zihinsel yetenek vermistir. (Ayni bizim Tanri'mizin bize yaptigi gibi). Dolayisiyla da, o Tanri'nin aynen bizim Tanri'nin varolup olmadigini bilemeyecegimiz gibi, kendisinden daha ust bir Tanri'nin varolup olmadigini bilmesine imkan yoktur.

Tek soyleyebilecegi, tum bildikleri ve tum zihinsel gucu cercevesinde, bunun mumkun olmadigi, yani kendisinden daha ust bir gucun varolamayacagidir. Ama bu bizim kendisi hakkinda cikardigimiz sonucun aynisi zaten.

Dolayisiyla, eger bizim aklimiza ve mantigimiza sigmiyor olusu ve aklimiz ve mantigimiz geregi Tanri'yi yok kabul etmemiz gerekmesine ragmen Tanri varsa, ayni sey bizim Tanri'miz icin de gecerlidir. O da kendisinin bir yaraticisinin olup olmadigindan emin olamaz.

O durumda da, ya sonsuz bir Tanri'lar zinciri olmalidir, ya da bu dusunce absurddur deyip daha ilk halkada, yani bizden bizim Tanri'miza geciste bu zinciri bitirmeliyiz.

Not: Bu yazida bahsettigimiz argumanlar, kendisi ezelden beri varolmasina ragmen, evreni sonradan yaratmis, hem ezeli, hem ebedi, hem sonsuz guclu, hem her seyi bilen, hem de bu niteliklere varolusunun basindan beri sahip olan bir varlik olarak tanimlanmis bir Tanri icin kullanilabilecek argumanlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Not: Bu yazida bahsettigimiz argumanlar, kendisi ezelden beri varolmasina ragmen, evreni sonradan yaratmis, hem ezeli, hem ebedi, hem sonsuz guclu, hem her seyi bilen, hem de bu niteliklere varolusunun basindan beri sahip olan bir varlik olarak tanimlanmis bir Tanri icin kullanilabilecek argumanlar.

Zaten TANRI kavrami bahsedilen ozelliklerin hepsini zorunlu olarak icermelidir,ama iceremiyor !!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...