Jump to content

Kur'an insan yazımı bir kitapmıdır?


Recommended Posts

Guest inevitable

xislam'a teşekkür ettikten sonra..ben bi giriş yapayım bakim neler çıkıcak ;)

Kuran insan yazımı bi kitap mıdır?

1) Kura insan yazımı kitap ise açıp bakalım bir kafiye düzenine böyle düzenli bir kitabı kim nasıl yazabilir? Üstelik anlatmak istediklerini en güzel şekilde anlatmış.

2) Bölgenin halkı Hz.Muhammed için diyor ''ben onu bilirim, o okuma yazması olamayan bir çobandır. Nasıl olur da bir peygamber olabilir?''.

3) Zaten çevresindeki insanlar tarafından Muhammedül emin diye bahsedilen bir kişinin aslında hiç olmayan bişiyi bir anda kafasında şimşek çakarcasına nasıl ortaya attığını düşünebiliriz?

4) Hz.Muhammed'in, Ebu Sufyan'ın ''eğer bu inadından vazgeçerse ona Kabenin anahtarlarını veririz'' demesi üzerine ''bir elime güneşi verseniz diğer elime ayı ben davamdan vazgeçmem'' cevabı ne türden bir cevaptır. Bu çarpıcı cevap, olmayan ve aklına gelen ve uygulamaya geçirmek istediği, daha nasıl becereciğini bile bilmediği 2 milyar insanı etkisi altına alıp çağlar açıp çağlar kapıycak bir inanç sistemine karşı olabilir mi? Yani bu cevap öyle alalade bir fikir için verilebilir mi?

5) Bir insan durup dururken savaşla ve kılıçla alakası yokken anlık olarak aklına çakan bir fikir için yaralanır kan döker mi?

6) Bu kadar zorlu jayat şartlarında bu işkenceleri görürken bir yandan sabahlara kadar tek başına namaz kılan bir insanın acaba derdi nedir?

7) B u insan bu dinamizmini nerden almaktadır?

8) Ve nasıl olmuş da yazmaya karar verdiği bu inanışı tek başına hayata geçirebilmiş tekten bir kitleye dönüşüp bir ordu hazırlayıp, çıkarıldığı yeri feth etmiştir?

9 Ve onca İslam dünyasında özel kişiler Malcolmx gibi ve daha birçokları ''acaba Kuran bir insan yazması mıdır?'' diye hiç düşünmemiş de bi burda bunu senle tartışıyoruz? ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herseyden önce ben de verilen bu imkandan dolayi yöneticilere tesekkürü bir borc bilirim ve gec kaldigim icin özür diliyorum, araya baska islerim girdi.

Öncelikle yukarida ki iddialara cevap vererek baslamak istiyorum.

1) Anlatim konusunda forumda da tartisildigi gibi, gerek yazim hatalari (Kuran'in kendi dilinde) gerek aktarim hatalari yapilmistir.

Ilgili Forum Topic'i

Ayni zamanda Peygamber zamaninda harflerin noktasiz oldugu ve bunlarin ilerleyen zamanlarda eklendigi tespit edilmistir

Kaynak: Serkan Tekin- kuranda gizlenen tarihler

Ek olarak bir siir kitabinin yazilmis olmasi, onun bir yüksek varliktan geldigi anlamina gelmez. Türk edebiyatina baktigimiz zaman ölcüleri, uyaklari ayarlanmis mükemmel niteliklere sahip bir sürü edebi eserlerle karsilasabiliriz. Bunlara en güzel örnek te sanli Istiklal Marsimizdir. Saadece sondaki uyaklarin yani sira dizelerde kelimelerin sesli ve sessiz hallerinde bile nerdeyse matematiksel bir ölcü vardir.

2)Bilindigi gibi; bir insana olagan üstü bir sifat layik görülmüs ise, o insanin etrafindakiler algilamalarinda, anlatimlarinda degisik bir uslübe girerler. Sadece destanlarimiza baktigimiz zaman bile bir insanin kesinlikle basa cikamayacagi zorluklarin üstesinden gelmis, kendisinde kat be kat güclü hayvanlari yenmis oldugunu tespit ederiz. Bu bir tek bizim Destanlarimizda degil, tüm dünyada varolan bir seydir.

Öte yandan Muhammedin ümmi oldugu saadece agizdan agiza dolasan bir söylemden öteye gitmemektedir.

Kendisine Peygamberlik gelmeden!! önce de Muhammed'in zamaninda Mekke'de bulunan bir rahipten (Varaka bin Nevfel) dinler tarihi hakkinda dersler almistir.

------------------------Devami gelicek-------------------------------------------------------------

Link to post
Sitelerde Paylaş
Guest inevitable

( 1) Anlatim konusunda forumda da tartisildigi gibi, gerek yazim hatalari (Kuran'in kendi dilinde) gerek aktarim hatalari yapilmistir. Ayni zamanda Peygamber zamaninda harflerin noktasiz oldugu ve bunlarin ilerleyen zamanlarda eklendigi tespit edilmistir. )

Yazım hataları tabiki olucaktır. Bu Kuran'ın insan tarafından kaleme alındığının bir göstergesidir. ''Biz onu kıyamete kadar koruycaz'' ayeti heralde ''biz onun noktalama işretlerini ve Arap dil kurallarına uyuşunu kıyamete kadar korucaz'' demek değildir. Ayrıca ''biz onu siz anlayabilesiniz diye Araça indiriyoruz '' ayeti onun şekilden çok içeriğinin önemli olduğunu vurgulamak içindir..Kuran'ın harflerinin ve noktalama işretlerinin olduğu gibi korunması bir insan çabasıdır. Aynen Peygamberin katıldığı savaşlarda, Allah Peygamberinin yerine savaşmayıp ona savaş için emir verdiği gibi. Biz burada topyekün ukarıdan altın tepsiler içinde indirilen bir Kuran dan bahsetmiyoruz. Parça parça Peygambere, şeklini bilmediğimiz bilgi kanalları ile (Cebrail, rüya vb.) gibi indirilen. Ve onun tarafından yazıya geçirilen sözlerden bahsediyoruz. Onun tarafından söze dönüştürülüp yazıya geçirilen bu ayetlerde ''mutlaka dil bilgisi kurallarına da uyması gerekir. Neden? Çünkü Allah indirmiştir'' gibi bir mantık gütmek pek doğru değildir. Kuran'ın indiiği dile bile ''Arapça bir şekildir..biz onu siz anlayabilesiniz diye Arapça indirdik' diyen Allah. ''Ne anlatmaya çalıştığımızı anlayın yeter'' demekte. Ve yine anlatmak istediği onca şeyi Arapça dil kurallarına ve şiir uslubuna uygun en mükemmel şekilde anlatarak o dönemin insanlarına bunun başka bir yerden geldiğini anlatmaya çalışmaktadır.

''günün birinde adamın biri dağa çıkıyor..ve bazı şiirlerle dönüyor..ve bu şiirler hayatımızda görmediğimiz kadar güzel..bunları nasıl yapabiliyor?'' diye soran ve şiirden anlayan o dönemin insanlarına bir uyarı ve bir ipucu bırakıyor.

(Ek olarak bir siir kitabinin yazilmis olmasi, onun bir yüksek varliktan geldigi anlamina gelmez. Türk edebiyatina baktigimiz zaman ölcüleri, uyaklari ayarlanmis mükemmel niteliklere sahip bir sürü edebi eserlerle karsilasabiliriz. Bunlara en güzel örnek te sanli Istiklal Marsimizdir. Saadece sondaki uyaklarin yani sira dizelerde kelimelerin sesli ve sessiz hallerinde bile nerdeyse matematiksel bir ölcü vardir)

İstiklal Marşı 10 kıtadır ve 41 dizeden oluşur. Kuran ise 500 küsür sayfadır. Biz Kuran'a şiir kitabı demeyiz. Anlatmak istediklerini o dönemin insanlarını hayretlere düşürücek bir güçteki şiirsel anlatımla sarsarak anlatan Allah ayetleridir, deriz..Kuran'ı yazıya döken Hz.Muhammed bile değil, bazen söylediklerini onun yanındakiler yazıya döküyor ve hatta yazma bilmediği için bu görevi hep yanındaki sahabeler yapıyor. ''Muhammed okuma yazma bilmezki o şiirleri nasıl yazıyor?'' diyen bölge insanlarına onun yanındakiler ''onlar şiir değil Alah'ın sözleri ve onları Hz.Muhammed yazmıyor, o bize söylüyor biz yazıyoruz''diyerek karşılık vermektedir. Ve ayrıca bölde halkı sürekli ''demek sizin Tanrı'nız konuşuyor''diyerek, Hz.Muhammed'in başına gelenlerin hiç de alışık olmadıkları bir durum olduğunu sölemektedirler.. Çünkü onların putları konuşamazdı. Ve buradan da anlaşılacağı gibi İstiklal Marşımızı Mehmet Akif Ersoy yazmış ki işi budur. Kuran ise Hz.Muhammed yamamıştır çünkü işi birkere şiir yazmak değil yanından bile geçmez zaten okuma yazma da bilmiyor.

(2)Bilindigi gibi; bir insana olagan üstü bir sifat layik görülmüs ise, o insanin etrafindakiler algilamalarinda, anlatimlarinda degisik bir uslübe girerler. Sadece destanlarimiza baktigimiz zaman bile bir insanin kesinlikle basa cikamayacagi zorluklarin üstesinden gelmis, kendisinde kat be kat güclü hayvanlari yenmis oldugunu tespit ederiz. Bu bir tek bizim Destanlarimizda degil, tüm dünyada varolan bir seydir.)

Evet padişahlar tek başlarına zaferler kazanamazlar bu aynen böyledir. Bu onların çevrelerinde toplanan insanlarla alakalı birşeydir. Ama bu zaten ancak böyle olabilir. O dönemin insanın karşısına okuma yazma bilmeyen bir çobanken ''Ben Allah'ın peygamberi olduğumu öğrendim. Bana size doğru yolu göstermemi söylüyor'' deyip de çıkarsa sadece çevresinde ona hayranlık uyandıran insan kitlesi değil aynı zamanda eski dine inanmak isteyen o dev kitleyi de takar ki bu kitle taktir edersin ki Hz.Muhammed'e altın tepsiler içinde içkiler sunmamış ona bir kıral gibi davranmamıştır. Onun canını almaktan ve ortadan kaldırmaya çalışmaktan başka bi istekleri olmayan bu kitle ordular kurup onunla savaşmıştır. Ve bu savaşları tarih kaydetmiştir. Savaşlar yoktan yere çıkmaz! Ve zaten peygamberin çevresinde toplanan ''ve ona güvenen, bişilerin farklı olduğunu hisseden ve onun doğru sölediğini anlayabilen'' saf kalpli insanlar ne ona bir kral mumelesi yapmış ne de ona altın tepsiler içinde içkiler sunmuşlardır. Ona inanmayan adamların da zihniyetini sana burdan aktarmak isterim aynen şöyle diyorlardı: ''Ne yani şimdi okuma yazma bilmeyen bir çobanın Allah'ına mı inanıcaz da kabemize, onca tanrılarımızı görmeye gelecek olan kervanlardan olucaz. Bizim birtane değil 300 tane tanrımız vardır. Ve onlar bizim geçim kaynağımızdır'' diyerek menfaatperest olduklarını tüm dünyaya bu yaldızlı sözlerle açıklamaktadırlar.

(Öte yandan Muhammedin ümmi oldugu saadece agizdan agiza dolasan bir söylemden öteye gitmemektedir.

Kendisine Peygamberlik gelmeden!! önce de Muhammed'in zamaninda Mekke'de bulunan bir rahipten (Varaka bin Nevfel) dinler tarihi hakkinda dersler almistir.)

''ağızdan ağıza dolaşan'' başka bir söz de yukarıda anlattığım ''Hz.Muhammed'in okuma yazma bilemeyen bir çoban oluşudur''. Ve zaten inanmayan zengin paşalar onu bu yüzden aşağı görmekte Allah da insanlara 'büyüklüğün para ve mal, mülkle olmadığını'' Hz. Muhammed gibi bir sıradan hor ve hakir gördükleri bir insanın temiz ve erdemli olan kalbiyle anlatmaktadır. Bunların hepsi kasıtlı ve bilerek insanların suratına çarptırılmaktadır. İndirdiği ayetlere insanlara ders verirken peygamberi ile de tüm aleme ders vermek de ve nurnu eksiksiz tammalamaktadır. (Nur kelimesini hafife almayalım ve klişe bir kelime gibi görmeyelim) ve Mekke'de bulunan bir rahipten din derslerini yanlızca o değil o aldığına göre heralde orada bulunan diğer insanlar da bundan hep nasipleniyordu. BU bir ayırıcı özellik değldir. Ve zaten Allah kuluna seslenmeden önce Peygamberinin daha önceki dinlar hakkıda birz bilgi sahibi olması kötü bişi de olmasa gerek çünkü öğretecek ve aklına yatıcak. Lütfen burada ''Atatürk de bir ingiliz ajanıydı maksadı Osmanlıyı yıkmak ve bu milleti islamdan ayırmaktı. Bunun için dış mihraplar tafından eğitilen biriydi'' fikrine benzer (şu anda bu görüşü bilerek direterek benimseyen tüm insanları lanetliyorum) bir şekilde Hz.Muhammed'e de böyle yakıştırmalar yapmayalım. Bunlar bizi yıpratır.

tarihinde inevitable tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yeniden herkese merhabalar, ilk olarak yazilmis maddelere cevap olarak devam ediyorum. Ardindan ikinci iletiye ufak bir yanit verip akabininde Kuran'in insan yazmasi oldugunu ispatlayan kanit ve kaynaklara gececegim.

2. Maddeden devam.

Muhammed'in Ümmiligi:

Ravi:İbnu Abbas

Hadis:Resulullah (sav) muhtazar (ölmeye yakın) iken evde bir kısım erkekler vardı. Bunlardan biri de Ömer İbnu`l-Hattab (ra) idi. Resulullah (sav): "Gelin, size bir şey (vasiyet) yazayım da bundan sonra dalalete düşmeyin!" buyurdular. Hz. Ömer: "Resulullah (sav)`a izdırap galebe çalmış olmalı. Yanımızda Kur`an var, Allah`ın kitabı sizlere yeterlidir" dedi. Oradakiler aralarında ihtilafa düştü. Kimisi: "Yaklaşın, Resulullah (sav) size vasiyet yazsın!" diyor, kimi de Hz. Ömer (ra)`in sözünü tekrar ediyordu. Gürültü ve ihtilaf artınca, (aleyhissalatu vesselam): "Yanımdan halkın, yanımda münakaşa caiz değildir!" buyurdu. Bunun üzerine İbnu Abbas (ra): "En büyük musibet, Resulullah (sav)`la onun vasiyeti arasına girip engel olmaktır!" diyerek çıktı.

Yukaridaki bildirimden de Muhammed'in ümmi olmadigi anlasilmaktadir. Sonucta Ümmi olmayan birisinin vasiyet yazmasi dahi söz konusu olamaz. Kaldi ki bu yazimin vasiyet hükmeden bir ayet degil, Muhammed'in kendisinin yazacagi bir vasiyet söz konusudur.

Yine bir ayette gecen

"Ankebut 48.Sen şu Kur'an'dan önce hiçbir kitap okumuyor ve onu sağ elinle yazmıyordun. (Okuyup yazsaydın) o takdirde batıl peşinde koşanlar, şüpheye düşerlerdi." ibaresi de ümmilik konusunda yeteri kadar süphe uyandirmaya yetecektir.

ILK GELEN VAHIY: Oku! Cok basitce gibi gözüken bu iddianin aslinda Muhammed'in okuma durumuyla ilgili bize yeteri kadar bilgi vermesi gerekiyor.

Cebrail geldigi ilk anda OKU emrini vermis ise, bu orda herhangi bir yerde bir kitap oldugunu göstermelidir! Muhammed de cevap olarak "Ben okuma bilmiyorum ki" demistir. Halbuki karsisinda insan üstü bir varlik gören birisine bu insan üstü varligin oku dedigi anda ilk verecegi tepki "Neyi?" seklinde olmalidir.

Yukaridaki tezin komik olabilecegi, gercek olamiyacagi anlamina da gelmez. Ayrica 20 seneye yakin bir zamanini magralarda geciren bir adamin neyle ugrastigi apayri bir muamma konusudur.

3) Muhammed ül Emin:

Emin kelimesi arapca dilinde "Kendisine verilen Mallara göz kulak olan, onlari belirli bir süre koruyan!" anlamindan cikmistir. Muhammed'in Hatice ile yaptigi evlilikten önce de amcasinin islerine yardimci oldugunu, ticaretle ugrastigini biliyoruz. Kendisine verilen Emin lakabi da buradan gelmektedir ve saadece Muhammed'e mal edilmis bir sifat degildir.

4 - 7) Bu maddeler kaba olarak Muhammed'in Motivasyonuyla ilgilidir. Bu maddeler ile ilgili savunmayi bir sonraki mesajda yapacagim...

---------------------------------DEVAMI GELIYOR------------------------------------------

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammedin muhtemel motivasyonu:

Daha önce de forumda Sexy Huri'nin tanimlamis oldugu Temporal lop epilepsi hastaliginin taniminda hastanin cesitli travma nöbetlere maruz kalmasinin yani sira hastaligin nörolojik etkilerinden dolayi halüsinasyonlar gördügü, narsist davranis bozukluklarina yöneldigi bilinmektedir. Bugünkü gelismlerle bu tarz hastaliklara maruz kalan kisilere ilac tedavisinin yani sira psikologlar tarafindan davranis terapileri de uygulanmaktadir.

Hastalar narsist davranis bozuklugunun yani sira, yüksek ve olmayan varliklara inanma, onlarla temasa gecme, din ve ahlak konulariyla asiri ugrasma, kontrol edilemeyen cinsel düsünceler ve eglemler de gözlemlenmektedir.

Hadisler, kuran'in icerigindeki Muhammedin cinsel hayatina getirilen düzenlemeler, din ve ahlaka olan asiri düskünlügü, kafasinda olusmus Allah fikrini asiri derece yükseltmesi gibi ayetlerden de Muhammedin böyle bir hastaliga maruz kaldigini rahatlikla gözlemleyebilmekteyiz.

Simdi Muhammedin bu hastaliga sahip oldugunu göstere ayet ve hadisleri sunacagim.

Sexy Hurinin yayinladigi, Muhammedin hastaligini gösteren Hadisler

Muhammedin cinsel ve Özel hayatini düzenleyen Ayetler

Kadinlarin dövülmesine izin veren ayet: Nisa/34

Allahin, Muhammed'in kendisine yasakladigi cariyeleri tekrardan "helal" kildigini anlatan ayet. 1. ve 2. ayetler.

Muhammed'in akraba evliligi yapmasina izin veren ayet (50. ve 51. sureler)

Kaldi ki tahrim suresi ahzab suresinden sonra geldigi icin konulan yasagi da kaldirmistir.

Sanirim ilk etapta bu kadar muhammed'in cinsel hayati yeterli olacaktir.

Öte yandan Muhammed'in Allahi övdügü, ona tapinilmasi gerektigini anlatan ayetlerin sayisi oldukca fazladir. Bunun yani sira zamanin ahlaki kurallarini da belirleyen sayisiz ayetler vardir.

Bütün bunlardan ne anliyoruz! ? Muhammed tamamen hastaligina uygun bir motivasyon sergiliyor. Cinsel istekleri, zamanin ahlaki kurallarini yanlis bulmasi ve degistirmek istemesi, nöbetlerin gelmesi, insan üstü varliklar görmesi, bunlarla iletisim icerisinde olmasi! Ayetlerin geldigi! anda takindigi fizik ve ruh halleri bütün bularin kanitidir.

8) Muhammedin bütün bunlari tek basina hayata gecirmis olmasi:

Kayitlardan anlasildigi kadariyla Muhammed bütün ayetlerin tek basina sorumlusu degil. Zamaninda ayetler geldigi ve bunlari yazdirmak istedigi sirada katiplerinin de fikrini sorup, onlarin onayladigi ve ya degistirdigi ayetleri kurana yazdiriyordu. Konuyla ilgili en güzel örnek peygamberin yazicilarindan bir tanesinin bu durumdan rahatsiz olup peygamberin yanindan uzaklasmasidir. Tabi ki olay ortaya cikinca aninda gelen bir ayet vardir. Bilindigi üzere Allah bu durumlari basibos birakmaz. (Ayet: Nahl suresi 101 - 109 arasi ayetler.) Sahsin adi Ebi Sarh! Kendisi Muhammedin yanindan ayrilip kuzeni Ömere siginmistir. Ilk etapta katli vacip oldugu söylenmis, ama daha sonra Ömer'e sigindigi icin "bagislanmis!!"tir.

9)Islam dünyasi, sayisi 2 milyara ulasan inananlar neden bu kitabin insan yazmasi oldugunu anlamiyor??!!

Bu sorunun cevabi politika ve siyasette gizlidir. Konuya ilgili aciklamalari ilerleyen mesajlarda ekliycem.

Simdi ikinci mesaja cevap kismina geciyorum....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran dilinin "Ap acik bir arapca ile indirilmesi" zamaninda kuranin geldigi ve ilk önce hitap etmesi gerektigi arap insanina oldugundandir. Ancak görülen ve iddia edilen sudur ki: "ap acik bir arapca ile indirdik, önemli olan iceriginin anlasilmasidir" mantigindan yola cikacak olursak arapcanin iceriginin cok yönde yorumlanabildigi, iceriginin de dolayisiyla "istenilen yöne cekilebilmesi" gibi bir kavrama sahip olmasi, bu icerigin ne derece önemli oldugunun kanitidir.

Nitekim sadece memleketimizde yapilmis olan cevirilerin bile ne denli degisiklikler gösterdigi bilinmektedir. Bu icerikler gercekten de tek anlamli olsalardi, arapcada gecerli olan noktalama ve gramer gibi kurallara basvurularak bu yöne cekilebilirdi. Ancak kuranin geldigi zamanda yazilmis olan dil noktalama isaretlerinden yoksundur. Noktalama isaretleri sonradan getirlmistir. Buna ragmen kitaplastirilmasi süresinde bir kabileye uygun olmayan bir ayetin degistirilmesi yönündeki bir istek üzerine Ömer: " Kuranin bir noktasina cengel ile ay ve günesi bile assaniz, o nokta asagiya gelemez!" demistir. Yani Ömerin bu söyleminden Kuran'in noktasi virgülüne ne kadar önemli! oldugunu ve degistirilmesinin kati sürette mümkün olmayacagini anliyoruz. Bu yüzden Kuran'in noktalama isaretlerinin ne kadar önemli oldugunu anlyoruz.

Kurana karsi vermis oldugum Istiklal Marsi saadece bir örnektir. Türk ve Osmanli literatürüne baktigimiz zaman kütüphaneler dolduracak sayida farkli siir kitaplariyla karsilasiriz, ki bu kitaplarin her biri kendi basina birer "Mucize"dirler. Kendi literatürümüzü birakip biraz öteye bakicak olursak Ömer Hayyamin bile Ebced hesabini kullanip ne kadar saheser seklinde eserler yarattigi da bir gercektir. Yazar Rubailer ile ücgen ile ilgili bir cok denklemi yazmistir. Ayni zamanda Ömer Hayyam'in Islam karsiti bir yazar oldugunu ayrica eklememe gerek yok.

Yani bir kitabin icinde güzel siirler olmasi, o kitabin ilahi kaynakli olmasi gerektigini göstermez.

3. cevabima gelen yanitla ilgili: Cok fazla tasbib etmedigim Hitler örnegini göstermek istiyorum. Hitler de zamaninda hic bir yandasi olmadan bir maceraya kalkmistir. Simdi burda ikinci dünya savasini ve Hitlerin biyografisini anlatmanin geregi yoktur ancak deginilmesi gereken iki nokta vardir:

1. Hitler zamaninda yahudilere olan kinini gizlememekte, bununla ilgili bir cok yaptirima yönelmekteydi. Ilerleyen zamanlarda ufacik, kendisinin taraftari olan bir grupla hapis cezasina carptililmis, bu zaman zarfinda "Kavgam" Adli kitabini yazmistir.

2. Yanina topladigi bir avuc yandas ile kisa sayilabilecek bir zamanda bütün Alman meclisini eline gecirmis, Alman ordusunu güclendirmis, sanayi gelismeler kaydetmis ve bütün bunlarla ikinci dünya savasinda bir noktaya kadar da basarili olmustur. Akabininde gelen basarisizliklari da bozuk kisiliginin had safhaya ulasmis olup mantik disi hareketlerde bulunup kendi ordularini telef etmesindendir.

Son olarakta Rahipten ders almis olmasi örnegi Kurandaki hristiyanlara ve yahudilere yapilan göndermeleri aciklar. Herseyden öte Hristiyanlarin ne kadar yahudilerden nefret ettigini biliriz. Cünkü mitolojiye göre kendi peygamberleri ve tanrilari olan Isa'yi yahudiler cok agir ceza ve iskencelere maruz birakarak idam etmislerdir. Kuranda da yahudilere olan bu hinci rahatlikla görebiliyoruz. Muhtemelen Hristiyan degil de Musevi bir hahamdan ders almis olsaydi ve onun etkisi altinda kalmis olsaydi, bu sefer ya isa'dan hic bahsetmeyecek ya da onun yalanci peygamber oldugunu iddia edecekti.

Kaldi ki zaten Muhammedin bu iki din ile olan iliskilerini anlatmaya calismasi basli basina bir celiskidir ve kuranin insan yazmasi oldugunu kanitlar cünkü bu dinlerin de ilahi olmadigini, roma imparatorlugu zamaninda 4. YY'da Roma senatosu tarafindan halki kontrol altinda tutmak icin gelistirildigini biliyoruz.

Bu ilahi dinler zamaninda misirlilarin icad etmis oldugu astrolojik olaylara dayanir ve Isa'dan sonra gelecek peygamberin 2150 yilinda gelecegi beklenmektedir. Yani Muhammedin aslinda bu dinlerle iliskisi yoktur ve kitaplarinda hic bir sekilde Muhammetten ne mehmet ne ahmet ne de kendisinin iddia ettigi sekildeki diger isimlerle bahsedilmez!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Simdi de Kuran'in neden insan yazmasi olduguna dair kanitlara bakalim:

Birincisi, benim sahsi Islamdan süphelenmeme neden olan gercekler!

Domuz eti'nin yasak olmasi: Bilindigi üzere islam dininde Domuz eti acik secik bir sekilde yasaklanmistir. Bu yasagin zamanin sartlarina uygun oldugunu biliyoruz. Cünkü domuz eti asiri sicakta yenildigi zaman agirlik yapmaktadir.

Ama bugünün sartlarinda bu etin sagliga zararli oldugunu Islami kaynaklarin disinda hic bir sekilde iddia eden bilimsel bir aciklama yoktur.

Kuran'in bilimle tamamen cakismasi

Harun Yahya "kurandaki bilimsel gercekler" adli bir cok makale yayinlamistir. Simdi burdaki seneler önceden aslinda bilinmesi imkani olmayan ve islam dünyasinin sürekli olarak "zaten kuran'da yaziyordu!" dedigi konulara bakalim.

Denizlerin birbirine karismasi ve Kaptan Cousteau olayina bakalim.

Neml Suresi 61:Yoksa yeri bir karargâh yapıp şurasına-burasına nehirler serpiştiren, üzerine dayanaklı dağlar konduran ve iki deniz arasına bir engel yerleştiren mi hayırlı? İlah mı var Allah'ın yanında!? Hayır! Ama onların çokları ilimden nasipsizliği sürdürüyorlar.

Furkan Suresi 53: İki denizi birbiri üstüne salan O'dur. Bu, tatlı ve yürek ferahlatıcı; şu, tuzlu ve acı. Ve ikisinin arasında bir berzah, geçişi engelleyen bir perde koymuştur.

Yukaridaki iki ayetin söyledigi üzere iki deniz, birisi tatli digeri tuzlu su olmasi itibariyle birlesmez. Ilerleyen zamanlarda bu iki denizin Cebelli Tarik bogazinda bulustugu iddia edilmistir. Ancak böyle bir olay kesinlikle söz konusu degildir.

bkz: Cebelli Tarik bogazinin uydu resmi: Ha buraya

Daha sonra bu iddianin yanlis oldugu anlasilmis, denizlerin Mendep bogazinda "birbirine karismadigi" söylenmistir.

Buyrun Mendep Bogazi

Sanirim bu iki resim, denizlerin birbirine karistigini yeterince aciklar.

Gögün yedi kat olmasi ve Atmosfer Bir cok müslümanin takildigi konulardan bir tanesidir Atmosfer ve 7 kat olayi.

Konuya aciklik getirmek gerekiyor diye düsünüyorum.

Atmosfer tabakalari bir cok islam taraflisi "bilim Adami" tarafindan 7 katman olarak belirtilir.

1- Troposfer

2- Stratosfer

3- Mezosfer

4- Termosfer

5- Ekzosfer

6- İyonosfer

7- Manyetosfer

Halbuki yukarida yapilan siniflandirma yanlistir! Ilk 5 Madde bugün meteorologlarin yaptigi isi dagilimina göre olan siniflandirmadir. Iyonosfer ve Manyetosfer AYRI bir siniflandirmada görülür. Bu siniflandirma atmosferin Radyo-fiziksel özelliklerine göre ayirir. Eksosfer ve Thermosfer, iyonosfer'in icinde olan isi dagilimina göre yapilmis bir siniflandirmadir.

Kuran'da evrenin genislemesi: Öncelikle ilgili ayetlere bakalim:

Zariyat 47: Ves semae beneynaha bi eydiv ve inna le musiun

Burada isin ilginci ayetin ilgili bilimsel gelisme kaydedilmeden önce Ayet " Bir de semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki biz çok geniş kudret sahibiyiz" seklinde tercüme ediliyorken bu söylem daha sonra "biz genisleticiyiz" sekline dönmüstür. Genislemek ise Müsi kelimesinden gelmekte ve Kuran'da aslen bir önceki ayetle beraber Allahin genis kurdetli oldugunu, ardindan ne güzel döseyicileriz seklinde ki ikinci söylemiyle de yine kendisiyle övünmek faaliyetini sürdürdügünü görmekteyiz.

Yine Genisleme kavramiyla ilgili bir alinti yapmak istiyorum

Elmalılı Hamdi Yazır'ın ayet için yorumu:

47- "Bir de semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik." "İzmar alâ şaritati't-tefsir"dir. Yani semanın âmili olan "fiil" gizlenmiş de zamirine taalluk ettirilerek diye tefsir edilmiştir. Eserden, bunu yapan müessirin çıkarılmasını ifade eden, bir üslubda lafız mânânın muhtevasına terkibi ile de uyum sağlamıştır.

EYD, "yed" kelimesinin çoğulu olabilirse de burada "Davud'u, o kuvvet sahibi zatı hatırla." (Sâd, 38/17) âyetinde olduğu gibi teyidin aslı olan "kuvvet" mânâsına olması daha ağır basar. Bu beyan "Allaha kaçın!" ifadesi ile "Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım." (Zariyat, 51/56) âyetinin muhtevasına ve mânâsına önceden yapılmış bir hazırlıktır. Nitekim "Şüphesiz rızık veren güç ve kuvvet sahibi olan ancak Allah'tır." (Zâriyât, 51/58) âyeti ile teyid olunacaktır. Ve hiç şüphesiz biz çok genişliğe malikiz. Bunun iki mânâsı vardır: Birisi, kudret genişliğini ifade eder. Kudret ve kuvvetimiz öyle geniştir ki semayı bina ile tükenmedikten başka onu daha çok genişletebilir. Bu mânâ hem, "Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir." (Fâtır, 35/35), hem de "O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır." (Bakara, 2/255) âyetlerinin mânâlarını andırır. Birisi de zenginliği, nimet ve nimet vermede genişliği ifade eder, biz darlıkları genişletiriz. Yalvaran darda kalmışlara icabet eden, sıkıntıları açan, ihtiyaçları gideren, fakirleri zenginleştiren, nimet vereniz, demek olur.

-------------------------------------------------------Devami Gelicek-------------------------------------

Link to post
Sitelerde Paylaş
Guest inevitable

üzgünüm ama bunlar kanıt değil

ve bunlar Kur'an'ın yalan olduğunu ispatlayacak güçde değil.. :(

ben de bişiler yazmaya çalışıcam ama hazırlıklı değilim onu söyliyim..

sen buraya bi ton veri döküyosun..

temporal lob meselesi..

sen bile belki temporal lob epileptiksindir..

ya da sen doktor değilsin ki 1400 yıl önceki yaşamıl bir adama tanı koyabilesin a kardeşim..

dotorlar tanı koyar bir

ikincisi telefondan bile tanı koyamazlar

3. sü 1400 yıl önce yaşamış bir insana nasıl tanı koyuyolar..

4.sü belki temporal lob epilepsi bir hastalık değil

sen temporal lob epilepsi hastaladının durumu için İDİOPATİK kelimesini kullanıldığını

ve bunun da nedeni tam olarak anlaşılamayan demek olduğunu biliyo musun?

belki de bir hastalık değil de kalp gözünün açık olması deyiminin bir arşılığıdır ve Allah tan vahiy alabilmeyi kolaylaştırabilecek bir özel durumdur..

onca bilinmezliğin arasında sen kalkmış Peygamber temporal lob epileptik diyorsun ki..

ben de diyorum keşke tüm insanlık senin dediğin gibi olsa da daha sağlıklı kararlar verip bu kadar insanlığa sağlıklı bilgiler bırakabilse ki yaşadığı

dönem 1400 yıl önceki yamyamların yani kızları diridiri gömen cahil arapların dönemi.. ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Daglarin birer Kazik olarak nitelendirilmesi:

Ilgili Ayetler : Nebe 6 -7.

Herkesin ilkokulda ögrendigi gibi daglar kitalarin birbiriyle "carpismasi" sonucu meydana gelmislerdir. Dünyanin ilk zamanlarinda sekildeki gibi kitalara sahipti. ilerleyen zamanlarda kitalar birbirinden ayrildilar ve dünya su andaki seklini aldi. Eger daglar birer kazik olsalardi, böyle bir olayin söz konusu olmamasi gerekirdi.

Ayrica daglarin olusumuyla ilgili daha detayli bilgi almak isterseniz: [=urlhttp://en.wikipedia.org/wiki/Orogeny]Wikipedia [/url]

Daglar aslinda birer kazik da degildirler:

Neml Suresi 88. Ayet

Ayette daglarin aslinda sürüklendiginden bahseder. Tamam, cok acimasiz olmak istemiyorum. Bu sefer kuran bilim'e dair bir bilgiyi dogru "tutturabilmistir"!.

Genc daglar dünyanin magma tabakasi üzerinde yüzerler. Ancak bu bilgi sadece ve sadece genc daglar icin gecerlidir. Daha eskiden olusmus daglar magma tabakasiyla hidrostatik bir uyum icerisindedirler. (Ne yazik ki kazik görevini haala yerine getirememektedirler cünkü tektonik plakalar üzerindeki kita hareketleri halen sürmektedir. Su anda bile Afrika kitasinin Avrupa ve Asya kitalarinin üzerine dogru yüzdügü ve yakin zamanda cebelli-tarik bogazinin kapanacagi bilinmektedir.)

Ve iste geldik en önemli konuya: EVRIM

Ben bir evrim biyologu degilim o yüzden burda evrim teorisi üzerine bir makale yazmayacagim. Deginmek istedigim sadece bir iki nokta olucak.

Ilk olarak Hristiyanlik, Musevilik ve Müslümanligin ilk ortaya ciktigi andan beri red ettigi evrim, kanitlanmasi halinde kendi kitaplarinda bulunan yaratilis masalinin tamamen sekteye ugratacaktir. Bilindigi üzere de bu dinler insanin atasinin Adem, Ademin de kökenini Camur olarak deklare ederler. Vücudumuzda toprakta bulunan maddelerin oldugu dogrudur - ki olmasa anormal olurdu cünkü topraktan elde edilmis gidalarla da besleniyoruz!

Ama bizim topraktan meydana geldigimiz iddiasi sadece vücudumuzda bulunan ve gidalarla da aciklanabilen bir tezden baska hic bir seyi kanitlayamamaktadir. Oysa ki evrim Teorisi bugün Insanlarin ve hayvanlarin psikolojisinden tutunuz da dünyadaki cesitliligi, genetik biliminin tamamini, bir cok hastaligin olusum sebebini, insan anatomisini, hayvanlarin anatomilerini, bitkilerin populasyonlarini vb. Bioloji ile ilgili günümüzde bildigimiz herseyi aciklamaktadir. Eger Evrim ve evrimin sonuclari, bundan sonraki durumumuz ve yine tip dünyasiyla ilgili detayli bilgiye ulasmak isterseniz:

[=url]http://en.wikipedia.org/wiki/Category:Evolution [/url] Bu linkte de görülecegi gibi evrim teorisi bizim sadece maymundan geldigimizi ileri sürmez (ki biz maymundan gelmedik, maymunlar bizden geldi :D ) insan harici, organik bütün varliklarin oluslarini yapilarini ve amaclarini da aciklar.

Bugünkü tibbin ulasmis oldugu nokta evrim teorisi sayesindedir.

Ve ne yazik ki kuranda da bu bilgi yanlis olarak verilmis, insanin topraktan ( bir yerde de camur ve balcik, baska bir yerde de su olarak geciyor, henüz ne olduguna karar veremedim!) meydana geldigi iddiasi vardir.

Kuranla ilgili simdiye kadar sadece bilimsel oldugu iddia edilen ayetleri inceledik. Bu inceledigimiz ayetler kuranin bilimsel oldugunu iddia eden en popüler ayetlerdir. Eger bunun disinda bilgi edinmek isterseniz Harun Yahyanin sayfasina bakiniz. Orda yeteri kadar "bilimsel" ayetlerle karsilasabilirsiniz...

Kurandaki celiskiler

Simdiye kadar yazdiklarim Kuranin saadece bilimle celiskilerinden bahsediyor. Oysa Kuran elbetteki !! Allahin bir kelami olarak mükemmelligini celisme sanatinda da koruyor. Nitekim Kuran'in kendisiyle celiskide oldugunu sayisiz ayette görürüz.

(Not: Aslinda bu konuda Copy-Paste yapmak vardi ama ben centilmen bir tartismaci oldugum icin burda sizleri fazla okumak zahmetinden kurtarmak, ayetlere fazla yorum getirmeden celiskileri de sizlerin gözünün önüne getirmek isterim :D )

Ilk önce Kuranda Celiski yoktur diyerek ise baslamamiz gerekiyor!

Ilgili Ayet : Nisa - 82. Hâla Kur'an üzerinde gereği gibi düşünmeyecekler mi? Eğer o, Allah'tan başkası tarafından gelmiş olsaydı onda birçok tutarsızlık bulurlardı.

Akabininde "tut ki bi yanlislik oldu, bunun sebebi vardir" izlenimi olusmasi icin Allah: (Bir ayetin yerini bir başka, ayetle değiştirdiğimizde ki Allah in­dirdiğini gayet iyi bilir, onlar Muhammed?e, ?Sen sadece uyduruyorsun?derler. Hayır, öyle değildir? (Nahl Suresi, ayet 101). demistir.

Ve Allah! yine ekler : Herhangi bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya unutturursak, onun yerine daha hayırlısını veya benzetini ge­tiririz... ?(Bakara Suresi, ayet 106).

Aslinda Muhammed basindan beri kuran'in kendi eseri oldugunu gizli bir sekilde itiraf etmistir.Ey Muhammed sana, ?Kur?an?ı kendiliğinden uydurdu? derler; de ki, ?Uydurdumsa suçu bana aittir?...?(Hud Suresi, ayet 35).

Dinde zorlama yoktur

Bakara Suresi 256. Ayetten yola cikacak olursak dinde zorlama yoktur kanisina varmamiz gerekiyor.

256. Dinde zorlama yoktur. Artık doğrulukla eğrilik birbirinden ayrılmıştır. O halde kim tâğutu reddedip Allah'a inanırsa, kopmayan sağlam kulpa yapışmıştır. Allah işitir ve bilir.

Ayni zamanda peygamberin sadece bir ögüt verici, kesinlikle zorbalik göstermiyen bir elci oldugunu da buluruz Kuran'da

Gasiye Suresi:

21. O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin.

22. Onların üzerinde bir zorba değilsin.

23. Ancak yüz çevirir inkâr ederse,

24. İşte öylesini Allah en büyük azap ile cezalandırır.

25. Şüphesiz onların dönüşü sadece bizedir.

26. Sonra onların sorguya çekilmesi de sadece bize aittir.

Peygamberin uyarici oldugunu, hükmün allahtan geldigini Kuran'in bir cok ayetinde görebiliriz.

Ayetlere örnekler: Enbiya Suresi, ayet 107-109, Enam Suresi; ayet 68; Ka­lem Suresi, ayet 44-45; Mü?min Suresi, ayet 18...Liste uzaaar gider.

Tabi ki zorba olan peygamber degil, allahin kendisidir(Yoksa bizim anlayamadigimiz bir seyler mi var??)

Ilgili ayetler: (Ah su Tevbe Suresi yok mu!)

Tevbe: 5. Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün; onları yakalayın, onları hapsedin ve onları her gözetleme yerinde oturup bekleyin.

12. Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar, ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın. Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır. (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler. (Ya tutarsa :P)

29. Kendilerine Kitap verilenlerden Allah'a ve ahiret gününe inanmayan, Allah ve Resûlünün haram kıldığını haram saymayan ve hak dini kendine din edinmeyen kimselerle, küçülerek elleriyle cizye verinceye kadar savaşın.

30. Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar! (Aciz Allah olayi kendine mi havale ediyor? Al sana yine Muhammed'in sözü!)

73. Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü bir varış yeridir!

Enfal Suresi:

1. Sana savaş ganimetlerini soruyorlar. De ki: Ganimetler Allah ve Peygamber'e aittir. O halde siz (gerçek) müminler iseniz Allah'tan korkun, aranızı düzeltin, Allah ve Resûlüne itaat edin.

39. Fitne ortadan kalkıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın!

Saadece iki sure bir kac ayet mi var? Hayir! Daha onlarcasi ayet binlerce hadis, hepsi de Muhammed'in agresif tutumunu gözler önüne sürmektedir.

KADER

Kader nedir? Kuran'in kader konusundaki hükmü nedir? Kim cehenneme gidecek? Neden cehenneme gidilir? Ahiret neresidir? Cennet neresidir? Kimler cennetle mükafatlandirilacaktirlar? Cennet saadece muhammedin anlattigi gibi midir?

------------------------------------------Sonuncu mesaja yaklasiyoruz----------------------------------------------------------------------

------------------------------------------------Devam'i gelicek--------------------------------------------------------------------------------

tarihinde Mrseppy tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Özel hayatimin ypgunlugu nedeniyle bu tartismaya devam edemedim. O yüzden bir kac soruyla sözü öncelikli olarak inevitableye birakmak istiyorum.

Soru:

Yukarida ilk maddelerde degindigim, bilimsellikle uzaktan yakindan iliskisi olmayan bir kitabin ne kadar bilimsel oldugunu söyleyebiliriz?

Icerisinde bu kadar celiskiyle karsilastik! Allah bu kadar celiskiyi nasil bir araya toplayabilmistir?

Insanliga faydali olabilecek bir gida maddesi neden yasaklanmistir?

Imtahan konusuyla ilgili henüz bir celiski vermedim ama yakinda gelicek. Yine prensip sorusu: Imtihanin sonucunu bilen allah neden insanlari imtahan eder?

Islamin ibadetleri nerden kaynaklanmaktadir? Neden diger gönderdigi kitaplarda ayni ibadetleri emir etmemistir?

Kuranin Allahin kelami oldugunu kanitlayan dogmatik, peygamber zamaninda yasayan ve onu "Emin" olarak niteleyen insanlardan baska bir kaynak var midir?

Peygamberin yalan söylemediginden neden bu kadar emin olabiliyorsunuz? Kendisiyle bizzat tanistiniz mi?

Allah neden illede haberlerini bir peygamber araciyla yolluyor?

Neden Islami uygulayan ülkelerin hic birisi dogru dürüst kalkinamiyor?

Neden Islamin uygulandigi ülkelerde egitim seviyesi bu kadar düsük?

Kuran'in peygamber yazmasi olmadigini ispatlayan bir ayet varmidir? Bu ayet bilimle bagdasir mi?

Sanirim bu kadar soru simdilik yeter.

Yakin zamanda kader ve Islamin 5 sartinin temellerini, imanin 6 sartinin temellerini ve Islam öncesi Arap yarim adasinda ki uygarliga deginecegim...

Sözü simdi SAYIN Inevitableye birakiyorum

Link to post
Sitelerde Paylaş
Guest inevitable

Dağlar kazık mı, değil mi?

“Biz yeryüzünü döşek yapmadık mı, dağları da bir kazık.” (Nebe Suresi 6-7) Bakın neler öğrendim:

Dünyanın pek çok üniversitesinde okutulan bir kitap varmış. Adı da Yeryüzü imiş. Kitabın yazarlarından biri de emekli bir professor olan Frank Press imiş. Bu adam eski ABD başkanlarından Jimmy Carter’ın bilim danışmanıymış ve ayrıca 12 yıl da Ulusal Bilim Akademisi’nin başkanlığını yapmış. Kitabında da aynen şöyle diyor. Bir göz atalım. Aşağıya lütfen:

“Dağların altında kökleri vardır. Bu kökler toprağın çok derinlerine kadar gömülü durumdadır. Dağların şekilleri bu nedenle bir kazığı andırır.”

Evet yapılan bu açıklama bize Kuran’dan bazı ayetleri hatırlatıyor değil mi? Bakın:

“Biz yeryüzünü döşek yapmadık mı, dağları da bir kazık.” (Nebe suresi, 6-7)

Yeryüzü bilimi dağların toprağın altında derin kökleri olduğunu ve bu köklerin dağın yerüstündeki yükskliğinden yaklaşık yedi kat bir yüksekliğe sahip olduğunu kantlamıştır. Bu bir nicel gerçektir. Ve bunu burada tartışmanın bir manası yoktur. Bu bilgiden hareketle dağları tanımlayabilecek en iyi ve basit herkesin anlayabileceği bir kelime olarak bakın karşımıza ne çıkıyor: ‘’kazık’’

Çünkü dağların alt kısmı tıpkı bir kazık gibi toprağın bağrına saplanmış durumda. Bu gerçek de ne zaman bulunmuş biliyor msunuz? 19.yy’ın ikinci yarısından sonar..işte bu projesnin sahibi, üzerinde yaşatacağı ve ilerde 150 katlı göktelenler inşaa edeceğini bildiği insanlığın, dengede bir hayat yaşaması için yeryüzünü kendi haline bırakmamış ve mümkün olduğunca stabil etmeye çalışmıştır. Bunu dağlarla yapmııştır. Bakın Allah bunu Kuran’da bunu nasıl dile getiriyor:

“Sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağları, yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı.” (Nahl suresi, 15)

Yukarıdaki ayetin ikinci kısmı bile ayrı bir çalışmadır. ‘’.. yolunuzu bulmanız için de ırmakları ve yolları yarattı’’ ama bizim konumuz şimdilik dağlar.

dipnotlar:

1- Earth, Press and Siever, s. 435. Ayrıca bkz. Earth Science, Tarbuck and Lutgens, s. 157.

Evet idda sahibi önümüze mantoyu getirdi ve dediki:

‘’Dağlar nasıl kazık olabilir? Zaten yer kabuğu ince ve geri kalan onca kısım akıcı metallerden oluşuyor’’ Biz de ona diyoruz ki:

Zaten kazık demek ‘’yerin en üst tabakasından başlayarak çekirdeğine saplanan’’ demek değildir ve yukarıda ki anlattığımız şekliyle yüzen tektonik katmanların daha kararlı ve eylemsizliğini artırmada kulanılan bir metoddur ve daha mantıklıdır ve daha pratiktir. Bildiğimiz gibi kütle arttıkça ne olur, evet doğru eylemsizlik artar ve yerin altına doğru üstündekinden 7 kat daha fazla artarsa ne olur, eylemsizlikle beraber bu sefer yoğunluk da yerin altına kayar ve bu şekilde yüzen bir geminin dengesi nasıl sağlanıyorsa tektonik tabakaların da dengesi böylece sağlanmış olur. Bu yüzen tabakaları birer gemi gibi düşünebilirsiniz, alttaki eriyik metal de bir deniz… yüzen bir kutu yapıcaksınız diyelimki. Siz eğer bu kutunun ağırlık merkezini mümkün olduğunca tabana doğru kaydırırsanız o yüzen kutu o derece dengeli olucaktır. Gemilerde de çalışırken titreşimi önlemede kullanılan başlıca yöntemlerdendir. Eğer gemimizin ağılık merkezi çok üstteyse ‘‘beşiktaş üsküdar seferini yapan motor denilen gemiler’’ gemi çok sarsılır ve aynı zamanda çok titreşime maruz kalır. Yerin altında da içten yanmalı bir motor vardır. Aynen gemilerin ana makineleri gibi…İşte o motor çalışırken yani o metal eriyik merkezi dolanırken işte bu sarsılma ve titreşimleri de kazık şeklindeki dağlar engelemiş olurlar. Bu da aynı prensiptir. Bu konun daha fazla bir açıklamaya ihtiyacı olmadığını düşünüyorum ve diğer iddalara geçiyorum.

devamını bekle..

tarihinde inevitable tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Forum Üyeleri, sevgili Adminler,

ben burda Inevitable ile tartismaya girmeden önce kendisini tam bir müslüman oldugunu sanmistim.Bu düsünce ile bir cok bilgi alisverisinin yapilabilecegi ve okuyucusuna bir cok bakis acisini sergileyebilecek bir platform yaratma girisiminde bulundum.

Ancak ilerleyen zamanlarda Inevitable kendisinin Islami bütün gerekleriyle yasan birisi olmadigini. hatta islam bazinda ileri giderek imanin ve islamin sartlarini red ettigini deklare etti.

Forumdaki yazilarindan kendisinin ne gibi bir inanisa sahip oldugunu henüz cözememe ragmen, kendisinin benimle yukaridaki bahsi gecen konuda tartismasinin gereksiz oldugunu düsünüyorum. Cünkü benim savlarimi kendisi de forumda bilimum teorisiyle, ancak baska bir bakis acisindan tasdik etmistir.

Bu yüzden en yakin zamanda bu Topic'in kapatilmasini talep ediyorum.

Saygilarimla

Link to post
Sitelerde Paylaş
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...