Jump to content

Muhammed'in kızı Fatima kaç yaşında evlendi?


Recommended Posts

Müslümanlar Muhammed'in sübyancı kişiliğini ortaya koyan çoğu İslami kaynakları ve hadisleri doğal olarak reddetmek zorundadırlar. Bu kişilere göre Muhammed'in ay'ı ikiye bölmesi mantığa ve fizik kurallarına uygun, fakat Aişe'yi çocuk yaşta yatağa atması fiziksel olarak imkansız. Evli bir kadının zina yapması ahlak kurallarına aykırı, fakat o kadının ibret-i alem babında hunharca taşlanarak katledilmesi doğrudur.

Müslümanlar Muhammed'i kati suretle sorgulayamazlar. Müslümanlar için Muhammed'i sorgulamak demek, onların vücutlarına kan dolaşımının durduğu, beyinlerinin kilitlendiği ve korkuyu kuyruk sokumlarında hissettikleri andır. Muhammed Allah denen ilkel Arap putunu soyut bir Tanrı'ya dönüştürmüş ve bu yoldan Allah'i bir çorap kuklası gibi kullanarak insanlar üzerinde kontrol sahibi olmayı başarmıştır.

Bu konuda Muhammed'in öz kızı Fatıma'nin öyküsünden bahsedeceğim. Fatıma'nın ne zaman doğduğunu, kaç yaşında evlendiğini ve ne zaman öldüğünü yine İslami kaynaklardan alıntılar yaparak anlatacağım. Dilerseniz hikayeye en basindan, yani Fatima'nin dogumundan baslayalim..

Bu konu hakkında İslam bilginleri birbirleri ile çelişki içerisindedirler. Bazı ilahiyatçılar Fatıma doğduğunda Muhammed'in 40 yaşında olduğunu, bazıları ise daha erken olduğunu belirtirler. Yine bazı ilahiyatçılar Fatıma'nin İslam'dan önce doğduğunu savunurken, diğer ilahiyatçılar İslam'in gelişinden sonra doğduğunu iddia etmektedirler.

Fatıma'nin İslam'dan önce doğduğunu savunan ilahiyatçılar daha çok tarihsel olaylardan elde ettikleri varsayımlara dayanarak iddialarını savunurlar. Amaç Fatıma'nın yaşını olduğundan daha büyük göstermektir. Tıpkı Aişe'nın yaşının büyük gösterilmesi için uydurulan varsayım senaryolarında olduğu gibi.

Öte yandan Fatıma'nin doğumunun İslam'dan sonra olduğunu savunan ilahiyatçılar ise iddia ve ispatlarını İslami kaynaklardan elde etmektedirler.

Ebu Basir, İmam Ebu Abdullah Cafer b. Muhammed'den (a.s) şöyle rivayet eder:
"Fatıma (a.s) Hz. Resulullah (s.a.a) kırk beş yaşında iken cemadiyülâhır ayının yirmisinde dünyaya geldi.
Ömrünün ilk sekiz senesini babasıyla birlikte Mekke'de geçirdi. On sene de Medine'de babasıyla beraber kaldı.
Babasının vefatından sonra ise, sadece yetmiş beş gün hayatta kaldı ve hicretin on birinci yılında cemaziyülâhırın üçünde dünyadan göçtü."
[1]

Fatıma'nin İslam'dan sonra doğduğunu kanıtlayan diğer bir hadis ise şu şekildedir;

"İslam'ın zuhuru döneminde, Fatıma (a.s)'dan başka Hatice'den bir evlat dünyaya gelmedi."[2]

Üstte ki iki hadisin ilkinden elde edilen sonuç şudur ki Fatıma, bi'setten (Muhammed'in peygamberliğini ilan edişinden) beş yıl sonra doğmuştur. Diğer ikinci hadisten elde edilen sonuç ise Fatıma'nin İslam'in zuhuru döneminde, yanı İslam'in ortaya çıkış döneminde doğduğudur. Ortada 5 yıllık bir boşluk olduğu için Fatıma'nin hangi yılda doğduğu hakkında kesin bir sonuca varamayız. Fakat ortada bariz görünen bir gerçek var ki, o da Fatıma'nin her halükarda İslam'dan sonra doğduğudur.

Peki Fatıma'nın yaşını büyük göstermek isteyen İslamcıların gizlemek istedikleri şey nedir?

Bu sorunun cevabı aşsağıdaki Islami kaynakta saklıdır;

Hz. Fâtıma, Resûl-i Ekrem Efendimizin Medine'ye teşriflerinden 5 ay sonra Recep ayında Hz. Ali ile nikâhlandı. Hicretin 2. yılında Bedir Gazâsından sonra, Zilhicce ayında da evlendiler.

Hz. Fâtıma, Resûl-i Kibriyâ Efendimizin en küçük kızı ve kızlarının en sevgilisi idi. Peygamber Efendimiz, bir gâzâdan veya bir seferden geldiği zaman ilk önce mescide gidip iki rekât namaz kılar, sonra Hz. Fâtıma'ya uğrar, daha sonra da Ezvâc-ı Tâhiratın yanına giderdi. [3]

Üstte ki kaynaktan edindiğimiz bilgiye göre Fatıma'nın evlenişi Hicret'in ikinci yılında gerçekleşiyor...Yani yıl 624

Muhammed 571 yılında doğdu ve 40-45 yaşlarında iken Fatıma dünyaya geldi. O halde Fatıma'nin 611-616 yılları arasında doğduğu gerçeği ortaya çıkıyor.

Demek ki Fatıma Ali ile evlendiğinde 8-13 yaş arası küçük bir kız olması gerekmektedir. Fatıma'nın yaşını varsayımlarla büyük göstermek isteyen sinsi ilahiyatçıların gizlemek istediği gerçek bundan ibarettir. Çünkü Aişe'nin Muhammed ile 9 yaşında evlendiğini örtbas etmek isteyen bu ilahiyatçılar, doğal olarak Muhammed'in Fatıma'yi küçük yaşta evlendirmesini kabullenememektedirler.

Muhammed kızı Fatıma'yi çok severdi ama parayı sevdiği kadar değil tabi..

Muhammed'in yahudi kabilelerinden ve müsriklerden zorla aldığı ganimetler Muhammed'ın etrafındaki akrabaları ve tanıdıklarının ağızlarını sulandırıyordu tabi..

Böyle bir durumda Muhammed'in çorap kuklaşı Allah yine devreye giriyor ve Muhammed'e "ganimet isteyen akrabalarının önüne bir kaç kemik atıver" diyor;

Isra

26.
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma.

27.
Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir.
Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir

Muhammed ise Fatime'ye Allah'in siktir ettiği bir mekanda bir boka yaramayan bir arazi veriyor;

"Yakınlık sahiplerine hakkını ver"(İsra/26) ayeti indiğinde, Hz. Peygamber,Hz. Fatıma'ya "Ben sana Fedek'teki araziyi verdim"dedi.[4]

Zenginliği Kuranda bile tasdiklenen Muhammed'in kızının çeyizi bile damat Ali'nin zırhını satarak elde ettiği para ile alınmıştır. Muhammed parayı Ebu bekire vererek çarşıdan çeyizlik almasını emretmiş ve sonrada Ali'nın evine göndermiştir. Çeyizi şunlardan ibaretti;

Abdullah b. Amr şunları söyledi: "Hz. Peygamber, krzı Fâtımâ'yı Hz. Ali ile evlendirdiklerinde onunla birlikte bir hamîl, bir kırba ve içi lifle doldurulmuş deriden bir yastık gönderdiler". Bunları dinleyen Atâ, Abdullah b. Amr'a "Hamîl nedir?"diye sordu. O da şöyle cevap verdi:
"Bu, kadifeden yapılmış bir yaygıdır. Hz. Ali ile Hz. Fâtımâ bunu çok severler ve yarısını da yorgan olarak kullanırlardı"
[5]

Üstteki kadife yorgana dikkat..

Fatıma ve Ali gariplerinin sahip oldukları bir kaç şeyden biriydi bu yorgan. Hadiste bu kadife yorganın yarısının yaygı, yarısının ise yorgan olarak kullanıldığı anlatılıyor. Ali ve fatıma aç karınla oturdukları gecelerde bu yorganla kıçlarını örtmeye çalışırlardı. Kıçlarını bile doğru dürüst örtmeyen bu yorgan bir başka hadiste yine karşımıza çıkıyor;

Hz. Ali şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber, kızı Fatıma'yı benimle evlendirdiklerinde onunla birlikte içi hurma lifleriyle doldurulmuş bir deri yastık, nakışlı bir kadife kumaş, iki değirmen taşı, iki testi ve bir de su kabı gönderdiler. Bir gün Fatıma'ya "Allah'a yemin ederim ki bugün çektiğim sulardan göğsüm ağrıdı. Allah Teâlâ, babana birçok ganimetler vermiştir. Gidip ondan bizim için bir hizmetçi istesen!"dedim. O da "Vallahi değirmen çevire çevire benim de ellerim yara-bere içinde kaldı"dedi. Sonra kalkıp babasının yanına gitti. Hz. Peygamber "Ey Fatma! Niçin geldin?"diye sorduklarında Fatıma "Sana selam vermek için geldim"dedi. Utandığından hiç birşey söylemeden geri döndü. Ne yaptığını sorduğumda "Utandım ve bu yüzden de birşey isteyemedim"cevabını verdi. Bunun üzerine ikimiz birlikte Hz. Peygamber'in yanına vardık. Huzuruna girdiğimizde ben "Ey Allah'ın Rasûlü! Su çekerken göğsüm ağrıdı"dedim. Fatıma da "Değirmen çevire çevire ellerim yara-bere içinde kaldı.
Allah Teâlâ sana bol ganimet vermiştir.
Bize bir hizmetçi veremez misin?"dedi. O zaman Hz. Peygamber şunları söylediler: "Allah'a yemin ederim ki açlıktan kıvranan ve karınlarına taş bağlayan Suffa ashabına verecek bir şey bulamazken size hizmeti veremem.
Ben ele geçirilen köle ve cariyeleri satıp gelirini onlara infak edeceğim"
. Bunları duyduğumuzda ikimiz birlikte geri döndük. Biraz sonra da Hz. Peygamber bize geldiler.
Biz o sırada yatağımıza girmiş kadife kumaş parçasını da üzerimize çekmiştik. Ancak başımıza doğru çektiğimizde ayaklarımız, ayaklarımızı örttüğümüzde de baş tarafımız açıkta kalıyordu.
Onu gördüğümüzde yataktan çıkmaya davrandık. Hz. Peygamber bize engel olarak "Hayır kalkmayın! Size benden istediğiniz şeyden daha hayırlısını haber vermemi ister misiniz?"buyurdular. "Evet ey Allah'ın Rasûlü!"dediğimizde de şöyle dediler: "Size, Cebrail'in bana öğretmiş olduğu bazı kelimeleri öğreteceğim: Her namazdan sonra onar kere Sübhanallah, Elhamdulillah ve Allahu ekber deyiniz. Yataklarımıza girdiğinizde de Sübhanâllah ve Elhamdülillah kelimelerini otuz üçer kere, Allahu ekber kelimesini de otuz dört kere söyleyiniz". Allah'a yemin ederim ki bu kelimeleri Hz. Peygamber'den işittiğim günden ben bir gün olsun terketmedim.[6]

Üstte paylaştığım hadiste görüldüğü gibi Muhammed Ali ve kızı Fatıma'ya metelik koklatmamıştır.

Zengin babasından kuruş göremeyen Fatime sefalet içinde yaşamıştır. Babasına bir istek için her gittiğinde Muhammed'in kurnaz zekası ile avucunu yalayarak geri dönmüştür. Yine bir başka hadiste Muhammed kızını başından su dua ile savıyor;

Birara büyük bir mâlî sıkıntıya düşen Hz. Ali, hanımı Hz. Fâtımâ'ya "Hz. Peygamber'e gidip birşeyler istesen nasıl olur?"dedi. O da kalkıp Hz. Peygamber'in evine gitti ve kapıyı çaldı. O sırada Hz. Peygamber'in yanında cariyesi Ümmü Eymen vardı. Kapının çalındığını duyan Hz. Peygamber Ümmü Eymen'e "Bu vuruş, kızım Fâtımâ'nın vuruşuna benziyor. Acaba birşey mi oldu? Çünkü bu saatta gelmek onun âdeti değildir"dediler. Fâtımâ içeriye girdiğinde "Ey Allah'ın Rasûlü! Meleklerin yiyeceği tehlil (lâ ilâhe illallah), tesbih (sübhânallah) ve tahmid (elhamdülillah)dir. Peki biz insanların yiyeceği nedir?"diye sordu. Hz. Peygamber de "Beni hak Peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki Muhammed'in aile efradı otuz günden beri yemek pişirmek için ateş yakmamışlardır. Ancak bize bazı keçiler getirilmişti. Eğer istersen onların beş tanesinin sana verilmesini emredeyim.
İstersen de sana Cebrail'in bana öğretmiş olduğu beş kelimeyi öğreteyim"buyurdular. Hz. Fâtımâ "Hayır keçileri istemiyorum; banâ o beş kelimeyi öğret"dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber "Ey evvellerin evveli, ey âhirlerin âhiri! Ey sarsılmaz kuvvet sahibi! Ey miskinlerin merhamet edicisi ve ey merhametlilerin en merhametlisi!"de!"buyurdular. Bundan sonra Hz. Fâtımâ oradan ayrılarak evine döndü. Hz. Ali "Ne yaptın?"diye sordu. Hz. Fâtımâ "Buradan dünyayı istemek üzere gitmiştim; ancak sana âhireti getirdim"cevabını verdi. Hz. Ali de "Senin bu günün, yaşadığın en hayırlı gündür"dedi
[7]

Her gece çariyelerle alem yapan Muhammed, Açlıktan nefesleri kokan Ali ve kızına sokakta buldukları parayı helal kılmıştır. Eeee, ne de olsa çıkan para Muhammed'in cebinden değil..;

Hz. Ali şöyle anlatıyor: Ne bizim yanımızda, ne de peygamberin yanında yiyecek birşey yoktu. Evden çıktım. Yolda bir dinar bulunduğunu gördüm. Nefsimle onu alıp almamak hususunda mücadele ettim. Sonra onu aldım. Çünkü biz çok acıkmıştık ve sıkıntıya düşmüştük. Mal satmak üzere gelen tüccarlara gittim. Onunla un satın aldım. Onu Fatıma'ya getirip bunu hamur yaparak ekmek pişirmesini söyledim. Fatıma hamur yaptı. O hamuru yaparken o kadar halsizdi ki, saçları hamur teknesinin kenarına değiyordu.
Sonra Resûlullah'a gelerek dinar meselesini kendisine açtım, Bana "Yeyiniz, Allah onu size rızık olarak verdi"dedi.
[8]

Muhammed'den hiç bir para göremeyen fatima'nın ailesinin acı öyküsünü Ömer'de anlatır. Fatıma'nin iki oğlu Hasan Hüseyin tabir-i mecaz kıçları dönsüz bir şekilde meydanda görülür;

Hz. Ömer'e Yemen'den kürkler geldi. O da onları halka dağıttı. Sonunda bir tane bile kalmadı. Dağıtım işi bittikten sonra Hz. Peygamber'in kabri ile minberi arasına oturdu. Kürklerden almış olan halk gelip ona selam veriyor ve dua ediyorlardı. Bu sırada Hz. Hasan'la Hüseyin, anneleri Fatımâtu'z-Zehrâ'nın evinden çıkıp halkın omuzlarından atlayarak geçtiler. Sırtlarında kürk yoktu.
Bunu gören Hz. Ömer mosmor kesildi ve gözleri arasındaki damarı da kabardı. Kendi kendisine "Allah'a yemin ederim ki onlara giydirebilecek hiç bir şey kalmadı"dedi. Onun bu üzüntülü halini gören halk "Ey Mü'minlerin Emîri! Çok güzel bir iş yapıp halkını elbise sahibi yaptığın için sevinmen gerekmez mi?"dediler. Bunun üzerine Hz. Ömer "Ben şu, halkın üzerinden atlamakta olan iki genç için üzülüyorum. Çünkü onların sırtlarında kürk yoktur. Ben bunu onlara çok gördüm, onlarsa küçük düştüler"
dedi. Bu olaydan hemen sonra Yemen valisine bir mektup yazarak Hz. Hasan ve Hüseyin için iki kürk göndermesini emretti. Kürklerin gelişi üzerine de bunları Hz. Hasan'la Hüseyin'e giydirdi.[9]

Hayatta iken babasından metelik görmeyen gariban Fatıma, Muhammed öldüğünde de babasının mirasından pay almak istemiş fakat her zaman olduğu gibi avucunu yalamıştır;

Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Hz. Fatima radiyallahu anha, Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh'tan, Resulullah aleyhissalatu vesselam'in biraktigi maldaki hissesini taksim edivermesini talap etti. Hz. Ebu Bekr, ona su cevabi verdi.

"Resulullah aleyhissalatu vesselam: "Bize varis olunmaz, biraktigimiz sadakadir" buyurmustu."

Hz. Fatima bu cevaba ofkelendi ve Hz. Ebu Bekr'e kustu, olunceye kadar da konusmadi.
Zaten Aleyhissalatu vesselam'dan sonra alti ay kadar hayatta kalmis (ve rahmet-i Rahman'a kavusmustu.) [10]

Muhammed arkasındaki mirası yine kendi ismini yaşatmaları için müslümanlara sadaka olarak bırakmıştır. Yaşadığında kendisinden başka hiç bir kimseye faydası dokunmayan bu adam ölümünden sonrası kendi ismi ve uyduruk dininin yaşaması için mirasından kimseye kuruş bırakmamıştır.

.

[1]. Delailu'l-İmame, s.10.

[2]. Revzat’ul- Kafi, hadis: 536.

[3]. İstiâb, 4/1895

[4]. Hakim, Tarih'inde ve İbn Neccar, Ebu Said'den rivayet etmiştir.

[5]. Heysemî IX/210 (Taberâni, Abdullah b. Amr'dan).

[6]. Terğib III/112 (İmam Ahmed'den. Munzirî ayrıca hadisi Buharî, Müslim, Ebu Dâvud ve Tirmizî'nin de rivâyet ettiğini kaydeder); İbn Sa'd VIII/25 (Bir benzerini)

[7]. Kenz I/303 (Ebu'ş-Şeyhi, Cüz'ünde Süveyd b. Ğafele'den).

[8]. Kenzü'l Ummal, VII/328 (Hennan'dan) Adenî (Muhammed bin Kâ'b el-Kurâzi'den); Ebu Davud I/245 (Şehl bin Sa'd'dan)

[9]. Kenz, VII/106 (İbn Sa'd, Ca'fer b. Muhammed'den. o da babasından).

[10]. Muslim, Cihad 52, (1759); Ebu Davud, Harac 18, (1968, 2969); Nesai, Kasmu'l-Fey' 1, (7, 132); Buhari, Feraiz 4, -Buhari muhtasar olarak almistir-.

tarihinde kodoman tarafından düzenlendi
Kullanıcının talebiyle, ilk 4 paragraf kalın punto yapılmıştır
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 118
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

İlginç ilk defa çarpıtmasız bir tez senden...İnanamıyorum..

Neyse

Bu konu hakkında pek bilgim yok.Ama neden ilahiyatçılar bu yaşı saklasın ki?

O zamanlarda küük yaşta evlendirmenin kültür olduğunu biliyoruz.

Saklanmasının amacı ne?utanılacak bir şey değil.Küçükken evlendirilip zinadan uzak tutma hedefleniyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtop...80&start=80

xislam konu ve konunun sorusu aynıdır..

Birleştirmeni öneriyorum..

Müslümanlara soru şeklinde bu soru daha dün sorulmuş..

Burasının Sexy huri şova dönüşmesine ne kadar razısınız?

tarihinde herakles_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
http://forum.ateizm2.org/index.php?showtop...80&start=80

xislam konu ve konunun sorusu aynıdır..

Birleştirmeni öneriyorum..

Müslümanlara soru şeklinde bu soru daha dün sorulmuş..

Burasının Sexy huri şova dönüşmesine ne kadar razısınız?

Noktasına ve virgülüne kadar aynısını savunuyorum ve bizlere bir açıklama yapmak durumundasınız.

Bu şahıs bugün hasan kel diyor, yarın kel hasan diyor :rolleyes:

Selametle...

Link to post
Sitelerde Paylaş
HAHAHAHAHA Süpersin İLLeGaLTM.. ^^

Süper.. Sapıklıktan değil yani iyi niyetten..

Evlenmede sapıklık arıyorsunuz..

Söyle bakalım hangi sapık arzuladığını nikahlıyor?

Yada sen gençsindir yada bir zamanlar gençtin peşinde koşup düdüklemek istediklerini nikahlıyomuydun yoksa düdükleyip bırakmak mı istiyordun?

Sana sapık demiyorum ama böyle bir sapıklığın oldu ise kıyasla olmadı ise olanlar ile kıyasla

Link to post
Sitelerde Paylaş
İlginç ilk defa çarpıtmasız bir tez senden...İnanamıyorum..

Neyse

Bu konu hakkında pek bilgim yok.Ama neden ilahiyatçılar bu yaşı saklasın ki?

O zamanlarda küük yaşta evlendirmenin kültür olduğunu biliyoruz.

Saklanmasının amacı ne?utanılacak bir şey değil.Küçükken evlendirilip zinadan uzak tutma hedefleniyor

Saklanmalı elbet..Çünkü ozamanlar böyle bir gelenek vardı ve ahlaksızca bulunmamaktaydı.Sakıncalı olduğu da bilinmemekteydi.

Ama bugün iyi bir şey olmadığı biliniyor ve ahlaklı bulunmuyor.Bu durumda ortaya çıkıyor ki koca tanrı bu geleneğin kaldırılması konusunda hiçbir girişimde bulunmamış,tek kelam etmemiştir.Bu kabul edilebilir değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Noktasına ve virgülüne kadar aynısını savunuyorum ve bizlere bir açıklama yapmak durumundasınız.

Bu şahıs bugün hasan kel diyor, yarın kel hasan diyor :rolleyes:

Selametle...

Katılmıyorum kardeşim.Forumda ki başlıklar gereksiz yere kirletiliyor benzer başlıkta tartışmak istiyorsunuz açıyorsunuz bunda bir zarar yok.

Eğer kirlenmemesini istiyorsanız başlıklarda ki alakasız iletileri takip edip sileceksiniz adam oradan devam edecek..

bak ben bir başlık açtım tartışmak istedim güzel güzel ama gazeller söylendi..

o iletiler silinmemiş olsa yada etkilemiş olsa ben benzer konuyu bir hafta sonra yine gündeme taşırım..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Noktasına ve virgülüne kadar aynısını savunuyorum ve bizlere bir açıklama yapmak durumundasınız.

Bu şahıs bugün hasan kel diyor, yarın kel hasan diyor :rolleyes:

Selametle...

Belguzar hanim,

Bir kerecik olsun sahsima degilde actigim konunun icerigine hitaben antitez uretebilseniz diyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evlenmede sapıklık arıyorsunuz..

Söyle bakalım hangi sapık arzuladığını nikahlıyor?

Yada sen gençsindir yada bir zamanlar gençtin peşinde koşup düdüklemek istediklerini nikahlıyomuydun yoksa düdükleyip bırakmak mı istiyordun?

Sana sapık demiyorum ama böyle bir sapıklığın oldu ise kıyasla olmadı ise olanlar ile kıyasla

Sen onun zina yapıp yapmayacağını nerden biliyorsun sen kahinmisin?

Namusuyla evinde oturamaz mı? Okusa büyüse veya çalışsa sonra evlense ne kaybedilir?

AAAAA zina yapacak dersen o kâhinlik olur açıklaman gerekir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sen onun zina yapıp yapmayacağını nerden biliyorsun sen kahinmisin?

Namusuyla evinde oturamaz mı? Okusa büyüse veya çalışsa sonra evlense ne kaybedilir?

AAAAA zina yapacak dersen o kâhinlik olur açıklaman gerekir..

İllaki zina yapacak diye bir durum yok..

Ama hükümler eksere değil umuma göre verilir.

ilerki yaşlarda evlenmek zina açısından verimli bir şey.Buna görede öneri var.Bak farz değil öneri ..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Belguzar hanim,

Bir kerecik olsun sahsima degilde actigim konunun icerigine hitaben antitez uretebilseniz diyorum..

Huriciğim

kaç kere söyledik bunlar kaynak vs değil diye, niye anlamak istemiyorsun? Senin iman ettiğin rivayetlere bizde etmek zorundamıyız?

Sana bir soru, bu forumda çok sordum buna benzer sorular.

Bugün bir yerlere ben yazsam, seksi huri aslında gay idi diye, atıyorum yani, sonuçta sen gay değilsin buradan bildiğim kadarıyla ve bu yazdığım defteri saklasam. Yine atıyorum ortak tanıdıklarımız var ya da aynı ailedeniz vs vs. Sonuçta bu defter atıyorum tabi 100 yıl sonra birinin eline geçse ve aaa huri gay miş diye buna inansalar bu doğru bir bilgi midir?

Bunu cevapla yeter, ama dolanmadan, direk cevapla olur mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Açtığın konunun tez olduğunu nerden çıkardın..

Açtığın ne tezi?

Sayin Ben Benim..

Konuyu siz muhalefet olunuz diye acmadim..

Yazdiklarimin yalan veya gercek oldugu hakkinda bir gorusunuz var mi? Aksini savunan bir yazi yazdiniz mi?...yok..

O halde konuya "sirf Sexy Huri'ye muhalif olayim" diye yaziyorsunuz gibi bir durum cikiyor ortaya.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Açtığın konunun tez olduğunu nerden çıkardın..

Açtığın ne tezi?

fatımanın küçük yaşta evlendirilmişlik tezi aksini savunan antitez üretir..

Daha açığı konu ile alakalı ileti istiyor...

Bu aralar senden korkulur herakles eskiden sadece müslümanlara muhalafeettin şimdi önüne gelene çakıyorsun

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herakles kıskanma :) nazar etme nolur çalış araştır yaz senin de olur :)

İllegal efendi burada hepimiz ahlak kavramının dinamik olduğunun,zaman ve coğrafyaya bağlı bir biçimde değiştiğinin farkındayız.Bu bahsedilen olayları o dönemde herhangi bir adam yapsaydı onu burada elbette eleştirmezdik.Sorun bunları yapan kişinin müslümanlar tarafından tüm insanlığa ve zamanlara gönderilen örnek insan ve tanrı elçisi olduğu iddia edilen Muhammed olması.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayin Ben Benim..

Konuyu siz muhalefet olunuz diye acmadim..

Yazdiklarimin yalan veya gercek oldugu hakkinda bir gorusunuz var mi? Aksini savunan bir yazi yazdiniz mi?...yok..

O halde konuya "sirf Sexy Huri'ye muhalif olayim" diye yaziyorsunuz gibi bir durum cikiyor ortaya.

Huri,Senin yazdığına tez diyecek kadar uçmuşsun...Uçmaya devam et..

Xislam yapman gereken başlıkları birleştirmek..

Bunu yapamazsan benden hakettiğin sözleri duyacaksın..

Selam..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Herakles kıskanma :) nazar etme nolur çalış araştır yaz senin de olur :)

İllegal efendi burada hepimiz ahlak kavramının dinamik olduğunun,zaman ve coğrafyaya bağlı bir biçimde değiştiğinin farkındayız.Bu bahsedilen olayları o dönemde herhangi bir adam yapsaydı onu burada elbette eleştirmezdik.Sorun bunları yapan kişinin müslümanlar tarafından tüm insanlığa ve zamanlara gönderilen örnek insan ve tanrı elçisi olduğu iddia edilen Muhammed olması.

Hah güzel islamın bu hükmü yanlız bir öneri..

Erken yaşta evleniniz derken yaş belirtmiyor dikkat..

Ayrıca kendinize denk eşlerle evleniniz demesi sanırım açıklayıcı olur...

Peki madem o zamanlarda eleştirilmeyeceğini biliyorsunuz neden ateistler ayşenin yaşına onun bunun yaşına takıyorlar?

Sizce bu takıntı yanlışmıdır

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...