Jump to content

kuranda güneş ve ay


Recommended Posts

Şimdi, poiuz yazdı:

Buyrun.

Allah o kadar ince düşünüyor ki, bir yerde bilmem neyin kelime kökendinden "devekuşu yumurtası"na işaret ederek dünyanın yuvarlak olduğunu anlatıyor.
Ama başka bir ayette öylesine konuşuyor, öylesine sallıyor ki, sözlerin ne anlama gelebileceğini fark edemiyor olamaz değil mi?

 

SORULAR:
Bu ayete göre bu adam güneşin battığı yere gitmiş. 
Bir yere gitmiş işte.
Peki nere gitmiş bu adam?
Nerde güneş batıyormuş?


Adam sonra da başka bir yere gitmiş. Orası da güneşin doğdu yermiş.
Peki bu adam güneşin battığı yerden ayrılıp nere gitmiş acaba?


Birinci Paragrafta, Kur'ânın,, Güneşin Batma yacağını  ve Doğma yacağını da söylemeliydi diyorsun.
Sonrasında ise Güneşin Battığı Doğduğu "Yer" i göster diyerek asıl sormak istediğinin bu olduğunu belirtiyorsun.

O halde cevâba geçmeden birinci paragraftaki i'tirâzının Dengesiz liğinden biraz bahsedeyim.

Bak ben sana, "Geometrik astronomik" doğru fakat detay bilgilerin Kur'ân tarafından doğrudan sahabeye (ümmî bir topluma) söylenmesinin
Hikmete ne kadar ters bir iş olacağını söylemiştim.
Zülkarneyn âleyhisselâma Güneş hakkında fiziksel bilgiler vermenin saçmalığını şurdan görebilirsin:
Allah-u Teâlâ Peygamberine bir Adres veriyor (Verecek), Diyor ki (Diyecek ki);
"Batı yönüne doğru ilerle, Güneşin battığı yerde Bir kavim bulacaksın Onlara şöyle şöyle muamele etmeni istiyorum"
Sana göre, Bilimsel bilgiler verilecek olsaydı, Peygambere nasıl adres verilecekti?  Güneş "Batmaz doğmaz" mı denilmesi gerekiyordu? Hoppala,, 
Zülkarneyn âleyhisselâm; Mâdem Güneş (Veyâ Dünyâ) boşlukta dolanıyor, ben nereye gideyim diye sorduğunda,
Allah'ın navigasyon cihazı vermesi gerektiğini mi düşünüyorsun?
Böyle olsa daha mı doğru olacaktı?
İnsânların bildiği, Batı diye ve Doğu diye genel geçer bir kavram var.
Bilimsel olarak Güneşin Batmaması (Dünyânın dolanması) doğru olsa da,
Bu durum, insânlara göre Doğu ve Batı diye nisbî bir gerçeğin olmasını engellemez.
Önceki tartışma konusunda da söyledim Dünyâ'nın Detâyda düzleştirilmiş bir döşek olması Dünyânın Genelde yuvarlak olmasına engel olmadığı gibi...

Gelelim asıl sorunun cevâbına.

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 182
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

"Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor (yükevviru).” (39:5) "

image.png.9f16be0c13b2d258aa9e28a80992d997.png

bu meal yanlıştır.asgari düzeyde arapça bilen biri ala kelimesini üstüne sarıyor demez üzerine sarar der.

 

odadaki ampul masasnın üzerinde değil üstündedir

kitap ise masa nın üstünde değil üzerindedir

üst arapçada fevk demektir. bulut ve kuşlar bizim fevkimizdedir

ancak biz gece gündüz yerin üzerindedir zira sis gibi karanlık ve aydınlık yere oturur siner yani üzerindedir

 

üzerinde bitişiklik vardır üstünde bitişiklik yoktur.

 

gündüzü gecenin üzerine ,geceyide gündüzün üzerine sarıyor mantığı şudur:

gece olan karanlık olan dünyanın üzeri daha sonra yerini aydınlığa güneşe gündüze bırakıyor

aydınlık olan yerde yerini karanlığa bırakıyor.

dolayısı ile sıralı şekilde dünyada gece gündüz birbirinin üzerine biniyor

ancak birbirini geçmiyor.s-b-k kelimesi müsabaka yarışma demektir

yani gece gündüz koşmuyor aslında sabit imalı şekilde dünyanın dönüşüne işaret var  gece gündüz sabit dünya hareketli olduğu için

dünyanın gece tarafı dönerek gündüzle ,gündüz tarafı dönerek geceye yerini bırakır.

 

bir misal olarak:

dönen bir topun iki yanında beyaz ve siyah boyalı fırçalar olsa

topun siyah fırça tarafından geçen kısmı siyaha boyanır dönüp beyaz fırçaya gelse siyahın üzeri beyaza boyanır

dolayısı ile sıralı şekilde o topun üzerindeki siyah kısım sonra beyaza beyaz kısım siyaha boyanır bu şekilde renkler birbiri üzerine dolanır bürünür.

bu dolamayı da yükkevir yaniyuvarlak olarak adlandırılması kati şekilde boyanan objenin yuvarlaklığına işarettir.

yükkevir tam top gibi tostoparlak değil belki toparlak yumru gibi yumurta gibi yumruk gibi mana vardır ki bu kelimelere yumru yuvarlaklığa işarettir tam yuvarlaklık değil

küremsi küremtrak gibi anlam daha uygundur.

 

**

bir nevi güneş ile dünyanın durumu döner ile ateşin durumu gibidir

ateş sabit kalır döner döndükçe ateşe dönük kısımları pişer ısınır  sabit kalsa döner yanar

dolayısı ile dönerin ateşe dönük kısımları ile diğer kısmı sürekli yer değiştirir.

 

***

bu arada edip yükselin "üzerine yuvarlar"  meali daha doğru ve asıl orjinal manaya mutabıktır

zira yükevviru yuvarlama demektir.

 

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne Güzel Dünyâ,,
Teker tümsekten kurtulmuş,
Beyefendi Arabayı ittiriyor.
Bir de Janti kıyafetlerle (-Arapça biliyor kendileri-) hava atıyor, Öyle itilmez böyle itilir diyor...
Daha önce nerdeydin monşer...

Ulan dürzü,
Gece ve gündüzün yerde tahakkuk ettiğini 1milim bile üstünü kabul etmediğini (Atmosferin soğurması hâriç), dilimizde tüy bitinceye kadar söylerken sen nerdeydin?
Daha önceden, "üzerinde-üstünde farkına-ayırımına" niye değinmedim.
Mes'elenin çözümünü bizden öğrendikten sonra arapça bilginle afra tafra yapman senin ne kadar karaktersiz olduğunu göstermiyor mu?
Senin bu karaktersizliğin fetöcülere benziyor. Aynı kumaştansınız.

"Teşekkür ederiz efendim, sâyenizde, Dikkat ettik, Kur'ânda niye yukarısında buyrulmamış da bitişiklik ifâde eden "üzerinde" ifâdesi kullanılmıştır. Bunu da öğrendik"
Demen gerekirken. "Asgâri düzeyde arapça bilen" cart curt yapıyorsun.

Tartışmada Ne i'tirâz eden kişi Ne de ben,
Mes'elenin aslını çözmeye odaklandığımız için
"Üzerinde" mi "Üstünde mi" meal farkına dikkat bile etmedik (araştırmadık).
Sarmak, Dolamak, örtmek,, bunlara bile odaklanmadım. Poiz'in i'tirâzına odaklanıyorum.
Senin gibi lüzûmlu lüzûmsuz her kelîmeye odaklansak, şirâzeyi dağıtıp bol bol nutuk çekmiş oluruz. Ama Hiç bir cevap ta vermemiş oluruz.

Birisi bana "bardak nerde"? Diye soru sorduğunda
Ben; "Masanın üzerinde" de derim,
"Masanın üstünde" de diyebilirim.
Masanın üstünde dediğimde, Masanın üstünde havada asılı duruyor emem.
Bardağı soran hiç kimse de Ben Masanın üstünde dediğim zaman, Masanın üstündeki hava katmanında bardağı aramaz.
Elbette Hakk Teâlânın Yukarıda buyurmayıp Üzerinde buyurması Mükemmel, kelîme tercîhini gösterir.

 

Şimdi, nogodbutAllah yazdı:

ancak biz gece gündüz yerin üzerindedir zira sis gibi karanlık ve aydınlık yere oturur siner yani üzerindedir


Bak bu da sana kapak olsun,
Gece ve Gündüz Yerin üzerinde değil,
Gece ve Gündüz, Yer'de tahakkuk eden olgular, Yer den ayrı değil...
Gece, Gündüzün üzerinde, Gündüz de, gecenin üzerinde.

Siyah Beyaz Fırça örneğin ise başarılıydı.

 

Şimdi, nogodbutAllah yazdı:

zira sis gibi karanlık ve aydınlık yere oturur siner yani üzerindedir


Burda da iyi saçmalamışsın ama seninle daha uğraşmak istemiyorum.

Mâdem çok biliyorsun,
Mâdem arapça bilmek çözüm oluyor,
Poiz in Balçık sorusuna cevap verebiliyorsan ver. Bekliyorum.
Ben cevap verdikten sonra ise ukâlalık istemem.
Ya da cevap verirken içten edepli, içten adâletli (Hakşinas) ol. Dıştan değil...

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, nogodbutAllah yazdı:

poiuz adlı kullanıcı bir ayet mealini yapıştırmış

ona cevap yazdım


Özel birisine cevap yazdığın iddiasındaysan Alıntıyla cevap vermen gerektiğini öğrenmelisin.
Burası Tartışma platformu, Nutuk çekme yeri değil.
 

 

Şimdi, nogodbutAllah yazdı:

akıl kılleti ruhi zilleti ve psikolojik illeti taşıyanlar muhatabım değildir


Bunları yazarken niye muhatab oluyorsun.
Hakâret ederken muhatab olurum Fakat fikirlerine cevap verirken muhatab olmam diyorsun.
Çünkü killet, zillet illet bende diyorsun.
Halinin tercümesi bu...
 

 

Şimdi, nogodbutAllah yazdı:

asla muhatab almam mesajlarını dahi okumam pas geçerim


İnşAllah öyle yap karaktersizlik yapma.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadi sizi barıştırayım ?

 

Gece gündüzü sarar!!!

İçine illa dünyayı sokacaksınız ki "sarma" kelimesi bir anlam kazansın ve burdan dünyanın yuvarlak olduğu anlamını çıkarabilin.
Ama orda dünya yok. Yer de yok. Top ta yok.
Gece dünyayı/yeri/topu sarıyor demiyor.
Gerçekten sizi anlamaya çalışıyorum. Gecenin nerde gündüzü sardığını düşünüyorum, araştırıyorum. Ama yok. Gece dünyayı sarar desek, tamam dünyanın yuvarlak şeklinden bir sarılmaktan belki bahsedebiliriz.
Ama gece nerde gündüzü sarıyor?

 

Güneşin battığı yer.

Kuran "Zülkarneyn batıya gitti" diyebilirdi, "doğuya gitti" diyebilirdi. Bunlar normal kullanılan kelimeler, ne yanlış anlaşılır ne de Allah neden böyle bir şey söylemiş denirdi.
Ama Allah "güneşin battığı YERE gitti" diyorsa, demekki güneşin battığı bir yer varmış diyir, o battığı YERin neresi olduğunu da merak ediyor. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, poiuz yazdı:

Hadi sizi barıştırayım ?

 

Gece gündüzü sarar!!!

İçine illa dünyayı sokacaksınız ki "sarma" kelimesi bir anlam kazansın ve burdan dünyanın yuvarlak olduğu anlamını çıkarabilin.
Ama orda dünya yok. Yer de yok. Top ta yok.
Gece dünyayı/yeri/topu sarıyor demiyor.
Gerçekten sizi anlamaya çalışıyorum. Gecenin nerde gündüzü sardığını düşünüyorum, araştırıyorum. Ama yok. Gece dünyayı sarar desek, tamam dünyanın yuvarlak şeklinden bir sarılmaktan belki bahsedebiliriz.
Ama gece nerde gündüzü sarıyor?

 

Güneşin battığı yer.

Kuran "Zülkarneyn batıya gitti" diyebilirdi, "doğuya gitti" diyebilirdi. Bunlar normal kullanılan kelimeler, ne yanlış anlaşılır ne de Allah neden böyle bir şey söylemiş denirdi.
Ama Allah "güneşin battığı YERE gitti" diyorsa, demekki güneşin battığı bir yer varmış diyir, o battığı YERin neresi olduğunu da merak ediyor. 

Zulkarneynin  gözünden  durum  anlatılıyor  ayetlerde. Ayrıca  bir  kişi  bugün  izmirde  olsa  güneş  orada  doğuyor olsa  ona  güneşin  doğduğu yer  denebilir.zulkarkeynin  bulunduğu  durum  ve  mekan  itibariyle.Keza bulgaristana  geçse  veya farketmez  ankara  ya  gitse  bir  süre  sonra  orada  güneş  batiyorsa  güneşin  battığı  yere  geldi  denmesi  normal.

Link to post
Sitelerde Paylaş

 

Şimdi, poiuz yazdı:

Gece dünyayı/yeri/topu sarıyor demiyor.


Gece Dünyâyı sarıyor demesine gerek yok ki. Gece zâten yer'de tahakkuk ediyor.(Dünyâsız gece olmayacağını belki 10 kere söylemişimdir.)
Gece Gündüzü Gündüz de geceyi sarıyor. Gece ve Gündüz, yerde tahakkuk ettiği için ikisi de (gece ve Gündüz) zâten yuvarlak.

 


 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, poiuz yazdı:

Güneşin battığı yer.

Kuran "Zülkarneyn batıya gitti" diyebilirdi, "doğuya gitti" diyebilirdi. Bunlar normal kullanılan kelimeler, ne yanlış anlaşılır ne de Allah neden böyle bir şey söylemiş denirdi.
Ama Allah "güneşin battığı YERE gitti" diyorsa, demekki güneşin battığı bir yer varmış diyir, o battığı YERin neresi olduğunu da merak ediyor. 


Evet Zükarneyn âleyhisselâm,  Güneşin Battığı YER'e Kadar gidiyor ve Battığı YER'e varıyor.
Çünkü başka YER Kalmamış. Kara bitmiş. Ötesi Deniz veyâ Körfez veyâ Göl...

İlk okulda ne öğrettiler.
Hava küre
Su Küre
Yer Küre (Kara)


 

tarihinde HATEM tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Fantazide sınır yoktur.

Dünyasız gece olmayacağından "Gece Dünyayı sarıyor demesine gerek yok"muş. " Gece gündüzü sarar" demek aynı anlama geliyormuş.
O zaman "Gündüz geceyi yakıyor da" diyebiliriz çünkü güneş olmadan gündüz olmaz!

 

O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Bakara-22
Dünyaya döşek diyebiliriz, düz de diyebiliriz, kuş yumurtası da diyebiliriz, pasta da diyebiliriz çünkü tabaka tabakadır vs.
Göğe bina diyebiliriz, kubbe de diyebiliriz, maviye boyanmış diyebiliriz çünkü gündüzleri mavidir, kızılımsı da diyebiliriz.
Ne diyemeyiz? Kuş? Kuş ta diyebiliriz çünkü kuş havada uçar, gökde atmosfer/hava olmasa kuş ta olmazdı.


Evet herşeyi “doğru” yorumlayabiliriz, yeterki isteyelim! Orda ne yazdığı hiç önemli değildir.

 Yukardaki örneklerde gördüğümüz gibi müslümanlar yazılanı yorumlarken fantazileri o kadar serbesttir ki yazılanın yanlış olması mümkün değildir. Ve bu yazılandan evrim, büyük patlama, atmosfer, kuantum, bakteriler vs. HERŞEY çıkabilir!!!

 

 

Kuran Allahın sözü ama burda Zülkarneynin gözünden söylüyormuş.

 

(İbrahim) Ay’ı doğarken görünce: “Benim Rabbim bu.” dedi. Fakat kaybolunca: “Eğer Rabbim beni hidayete erdirmezse, mutlaka dalâletteki kavimden olurum.” dedi
Güneşi doğarken görünce: “Bu benim Rabbim, bu daha büyük.” dedi. Fakat kaybolup gidince: “Ey kavmim ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.” dedi.

Enam 77-78
Kuran burda İbrahimin gözünden söylüyor ama burda doğru şekilde söylemesini biliyor.

 

 

-...Ki başkasına değil, yalnız Allah’a ibadet edesiniz! Kuşkusuz, ben size O’ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim. Hud 1-2

Kuran Allahın sözü ama burda açıkça Muhammed konuşuyor!!!

 

-Senden önce gönderdiğimiz resullerimize sor: Rahman'dan başka ibadet edilecek tanrılar yapmış mıyız? Zuhruf 45

Kuran Allahın sözü ama burda Cebrail konuşuyormuş. Rahmanı/Allahı/tanrıyı "Cebrailgiller" yapmış!!!

 

Kusura bakmayın ama Kuran dökülüyor, toparlanacak gibi değil.,

Buraya kadar yazılandan bir şey anlamayan bundan sonra da anlamaz.

Yeter artık, iyi günler

 

 

tarihinde poiuz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, poiuz yazdı:

Fantazide sınır yoktur.

Dünyasız gece olmayacağından "Gece Dünyayı sarıyor demesine gerek yok"muş. " Gece gündüzü sarar" demek aynı anlama geliyormuş.
O zaman "Gündüz geceyi yakıyor da" diyebiliriz çünkü güneş olmadan gündüz olmaz!

 

O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de bir bina yaptı. Bakara-22
Dünyaya döşek diyebiliriz, düz de diyebiliriz, kuş yumurtası da diyebiliriz, pasta da diyebiliriz çünkü tabaka tabakadır vs.
Göğe bina diyebiliriz, kubbe de diyebiliriz, maviye boyanmış diyebiliriz çünkü gündüzleri mavidir, kızılımsı da diyebiliriz.
Ne diyemeyiz? Kuş? Kuş ta diyebiliriz çünkü kuş havada uçar, gökde atmosfer/hava olmasa kuş ta olmazdı.


Evet herşeyi “doğru” yorumlayabiliriz, yeterki isteyelim! Orda ne yazdığı hiç önemli değildir.

 Yukardaki örneklerde gördüğümüz gibi müslümanlar yazılanı yorumlarken fantazileri o kadar serbesttir ki yazılanın yanlış olması mümkün değildir. Ve bu yazılandan evrim, büyük patlama, atmosfer, kuantum, bakteriler vs. HERŞEY çıkabilir!!!


Ayarların bozuldu, ezberden nutuk çekme düzenine girdin.
Evhâmlarınız bitmez sizin.
Fakat senin için Kurnazca bi kaçış metodu,
Pilin bitti, Konuyu bulamaca çevireyim diyorsun.

 

Şimdi, poiuz yazdı:

Kuran Allahın sözü ama burda Zülkarneynin gözünden söylüyormuş.

 


Bu söz kime âid? Kendi kendine evhâmlarınla mı tartışıyorsun?
 

 

Şimdi, poiuz yazdı:

(İbrahim) Ay’ı doğarken görünce: “Benim Rabbim bu.” dedi. Fakat kaybolunca: “Eğer Rabbim beni hidayete erdirmezse, mutlaka dalâletteki kavimden olurum.” dedi
Güneşi doğarken görünce: “Bu benim Rabbim, bu daha büyük.” dedi. Fakat kaybolup gidince: “Ey kavmim ben sizin ortak koştuğunuz şeylerden uzağım.” dedi.

Enam 77-78
Kuran burda İbrahimin gözünden söylüyor ama burda doğru şekilde söylemesini biliyor.


Konu hakkındaki hangi sözlerim üzerine bu cevabı veriyorsun?
Uçuyorsun?
 

Şimdi, poiuz yazdı:

-...Ki başkasına değil, yalnız Allah’a ibadet edesiniz! Kuşkusuz, ben size O’ndan gelen bir uyarıcı ve müjdeciyim. Hud 1-2

Kuran Allahın sözü ama burda açıkça Muhammed konuşuyor!!!

 

-Senden önce gönderdiğimiz resullerimize sor: Rahman'dan başka ibadet edilecek tanrılar yapmış mıyız? Zuhruf 45

Kuran Allahın sözü ama burda Cebrail konuşuyormuş. Rahmanı/Allahı/tanrıyı "Cebrailgiller" yapmış!!!

 

Kusura bakmayın ama Kuran dökülüyor, toparlanacak gibi değil.,

Buraya kadar yazılandan bir şey anlamayan bundan sonra da anlamaz.

Yeter artık, iyi günler


Sessizce Kaçamadın mı?
Kaçarken tozu dumana katıyorsun.

 

Güneşin Battığı Havaya varılmaz, Güneşin battığı suya da varılmaz ama Güneşin battığı yere varılır.

Işığı gördün değil mi?
Senin gibi Papaz olsam ben de kaçardım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

3:37:"وَكَفَّلَهَا زَكَرِيَّاۜ كُلَّمَا دَخَلَ عَلَيْهَا زَكَرِيَّا الْمِحْرَابَۙ وَجَدَ عِنْدَهَا رِزْقًاۚ  "
12:94:"وَلَمَّا فَصَلَتِ الْع۪يرُ قَالَ اَبُوهُمْ اِنّ۪ي لَاَجِدُ ر۪يحَ يُوسُفَ لَوْلَٓا اَنْ تُفَنِّدُونِ "
"Vaktâ ki, kâfile ayrıldı. Babaları dedi ki: «Ben muhakkak Yusuf'un kokusunu buluyorum. Eğer bana bunaklık isnad etmeyecek olsa idiniz» (elbette beni tasdik ederdiniz)." 
18:86:"حَتّٰٓى اِذَا بَلَغَ مَغْرِبَ الشَّمْسِ وَجَدَهَا تَغْرُبُ ف۪ي عَيْنٍ حَمِئَةٍ وَوَجَدَ عِنْدَهَا قَوْمًاۜ قُلْنَا يَا ذَا الْقَرْنَيْنِ اِمَّٓا اَنْ تُعَذِّبَ وَاِمَّٓا اَنْ تَتَّخِذَ ف۪يهِمْ حُسْنًا"
"Nihayet güneşin batdığı yere ulaşınca onu kara bir balçıkda batar buldu. Bunun yanında da bir kavm buldu. Dedik ki: «Zülkarneyn, (onları) ya azaba uğratmanda, yahud haklarında güzellik (tarafını) tutman (da serbestsin)»."
***
Kur'anı Kerimde gözlerin lezzet alması gibi bir tabir geçmekte. ilk karşılaştığımda bayağı şaşırmıştım
normalde lezzet tat demek ve güzel tat anlamında olup dil ile ilgilidir
ancak gözler ile ilgili kullanılması  değişik gelmişti.bizde yiyecek gibi bakma diye bir deyim var.
sonra  araştırdığımda biraz renklerin psikolojisini anlamlarını anlatan yerlere baktığımda aslında ilk tat almanın bakma ile olduğunu söylemekteler. hatta renksiz tatsız aynı suyu kırmızı sarı gibi renksiz gıda boyaları ile renklendirdiklerinde kırmızı boyalı suyu içenler tatlı sarı yı ekşi bulanlar deneyi yapanları şaşırtmış.
yukarıda 12:94 te hz yakup hz yusufun kokusunu koklamıyor lecidi rihi yusuf demekte
yani yusufun kokusunu buldum demekte.
bulmak kaybolan bir şey için kullanılır.hz yusufun kaybolması ve kokusunun hz yakuba gelmesi ile kokusunu alıyorum kokluyorum demiyor buldum diyor.
buda gözlerin lezzet alması kadar bana ilginç gelmişti.
bulma işi esasen gözle yapılan bir şey olsada hz yakub biliyoruz ki gözleri görmüyor
tabii eski klasik eserlerde bulma anlamında ki vecede vicdanın da köküdür
ve vecede yani bulma bir kalb fiili olarak adlandırılmakadır yani bedeni gözle nazar etme raye rüya etme veya basar etme değildir ki basar ve raye manevi görme kalb gözü ile görme manasında da kullanılır.
güneşi balçıklı gözede suda batar gördü demiyor ayet batar buldu.
vecede tabii normal fizi anlamda bulma manasıda var. hz zekeriya mabede rızık buluyor.
ne hikmet ise mealilerin bir çoğu güneşi gözede batar gördü demekteler ki son derece yanlıştır.
aslı batar buldu.bulmak ise esasen bilgi birikim tecrübe kalb vicdan vb şeyler ile bir şeyi idrak etme demektir.

fiziki manada  bir şeyin suda batmasını anlatan arabi kelime gark tır misal bir gemi veya firavun veya nuhun oğlu suya fiziki manada gark olur yani batar
baçıkta batar buldu anlamı ise fiziki değil mecazi manadadır. mecazi manada olan şeyde gerçekten battı değildir. ayn aslında göz demektir. göze anlamında su çıkan şeylerde göze benzetildiği için o adı almış.
tağrib grb ise  mecazi güneş batması dır. ancak ayette güneşin mecazi batısı gibi olsa da tam olarak güneşten bahsedildiği dahi kesin değildir
tağrib grb esasen siyahlık anlamında da kullanılır uzaklaşma gurbete gitme anlamıda vardır garib garaib anlamında acaib olan şeylerde vardır.

balçıkta batar buldu ifadesinin çok daha üst düzey rüya veya hayali bir şey olduğunu düşünüyorum
sembolik  mecazi acaib bir durum var.
hz yakubun kokuyu bulması veya gözlerin lezzet alması gibi burda da başka bir boyut olduğunu düşünüyorum
ama katiyen dünyanın düzlüğü yok güneşin çamurda batması gibi fiziki bir olay değildir bu çok açıktır.
zülkarneyn malum iki boynuz anlamına gelir ve bu kişiye sebeb verilmiş anlatılır ki aynen hz süleymanın rüzgara cinlere hükmetmesigibi bu zatında hem mağrib hem maşrik te iki boyuta sahib olduğu görülmektedir
güneşin battığı yer güneşin son noktası değildir her kes bulunduğu konumda bir doğu bir batı kısmı vardır.yani sonsuz doğu batı vardır ve bunlar izafidir
zaten arabi usulde tek bir mutlak güneş batma yeri olsa idi el mağribil şems derdi ki ayette öyle bir şey yok yani belirsiz muğlak subjektif çok sayıda umumi manada bir batma yerinden bahsediyor
cennet aslında bahçe demek.çok sayıdda ama ahirtteki cennet ise özel olduğu için el takısı ile ger
nar ateş demek ancak cehennem manasında el takısı ile gelir 
arapça bilenlerin bu ayeti Kur'anın bütün manasını göz önünde tutarak daha geniş manalar vereceklerine inanıyorum.

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu tabii kendi tevilim :

hz yusuf rüyasında güneş ay ve 11 yıldızın veya gezegenin kendisine secde ettiğini önünde saygı ile eğildiğini görmüştü.

hz yusuf ta peygamber olması hasebi ile bir hideyet nurudur bir şemstir bi güneştir.

 

kuyuya atıldığında adeta bir şems batakta batar gibi bulunuyor.

ancak sonra o şems bataktan kuyudan çıkarılıp mısıra sultan oluyor

babası hz yakub ise o şemsin adeta balçıklı kuyudan sudan önce batışını sonra çıkışını gördüğü  için

kokusu  için alıyorum değil de buldum demiştir.

 

yusuf suresi bana göre hz ibrahimin gibi Kur'an ın en parlak en nurani suresi dir

hz yusufun gömleği önce sahte delil olup sahte kan sürülüp yusuf öldü diye aleyhine delil olarak kullanılıyor

sonra yine gömlek arkadan yırtılması ile onun masum olduğuna lehine delil oluyor

sonra hz yakuba onu bulduğuna delil olduğu gibi gözlerine şifa oluyor

güzel koku acaba gözlere şifa verdiği gibi kerih kokuda gözleri bozar mı?

 

***

bu tevilim biraz sufi işari tefsir gibi oldu:)

ki bu tür tefsirler daha özel şahsi tecrübeleri anlatır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güneşin battığı yere doğru gidilir

Ama

Güneşin battığı yere varılmaz!!!

 

Hiç bir dilde, hiç kimse ne böyle bir şey söyler, ne böyle bir şey yazar.

 

 

Burda bir sivrisinek ve davul zurna olayı var.

Devam yazmak anlamsız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, poiuz yazdı:

Devam yazmak anlamsız.


Kendi hakkında "Ben câhil biriyim" ifâdesini kullansaydın,
"Devâm yazmak anlamsız" ifâdesinden daha güzel, câhilliğini bağnazlığını ortaya koymuş olmazdın..

Mes'eleyi ateistlere anlatmak için hazırladığım cevâbı, çoktan bitirdim.

Beklemedeyim,, Ma'lum şahsın söyleyeceklerini bitirmesini,
 

Poiz, in Allah'a isnâd ettiği mantıksızlık iftirâsını, mantık düzleminde çürütmek yerine,,

 

Şimdi, nogodbutAllah yazdı:

arapça bilenlerin bu ayeti Kur'anın bütün manasını göz önünde tutarak daha geniş manalar vereceklerine inanıyorum.


Diyerek karaktersizlik yapmaya devâm eden kişinin, söyleyeceklerinin bitmesini bekliyorum.

Önemli olan, Arapça bilmek değildir, Önemli olan Allah ca bilmektir, hakikatçe bilmektir.
Hz. İbrâhim, Hz. Mûsâ, Hz. Îsâ Arâbça bilmiyordu.
Arâbça,
Kur'ânda geçmiş peygamberlerin,
sâhib oldukları hakikâtin,
Bir tercümânı, bir meâli olarak kullanılmış,
Araçtır. Amaç değildir.
Arâbça Kur'ân, Allah'ın Tercümesi, Allah'ın meâlidir. Arâbça Kur'ân, dehşetli bir mu'cîzedir lâkin aslolan Hakikattir.

Arabçayı amaç olarak gören kişi,
Hz. Mûsâ'nın asılda İbrânîce olan, fakat kendisine âid sözlerinin, arabça tercümesiyle
hz. Mûsâ'ya akıl vermeye çalışan, Tereciye tere satan kişi gibidir.

Muvahhid olmadıkları için, Subjektif açıdan anlama özürlü olan ateistlerin, Objektif mantık yürütmelerinde bir kusur yoktur.
(Vizyonu Objelerden ibâret Ba'zı hayvanların insânlardan daha farklı görebilmeleri, daha iyi koku alabilmeleri ve daha iyi işitebilmeleri gibi..)
Ateistlerin Kur'ân hakkında ortaya getirdikleri her mantıksızlık iddiâsı,
Müslümânlar tarafından ortadan kaldırılmak, doğru cevaplarla buharlaştırılmak zorundadır.
Ateistlerin her iddiâsının yanında, o iddiânın buharlaştırılmasıyla ortaya çıkacak, saklı gizli bir Kur'ân mu'cîzesi vardır.
Bu Kur'ân mu'cîzelerini ortaya çıkarmak için Ebû Cehil gibi Arapça bilmek kâfî gelmez.
Hiç Arapça bilmeyen, Hz. İbrâhim, Hz. Mûsâ, Hz. Îsâ gibi hakikatli olmak gerekir. Arabça da bilirsen ne âlâ... (Kibirlenmessen ne âlâ)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi, poiuz yazdı:

Güneşin battığı yere doğru gidilir

Ama

Güneşin battığı yere varılmaz!!!


Papaz değil mişsin. Işığı da görmemişsin. Anlaşılan, Misyonerlik faydasına kaçmış da değilsin.
O halde, gerçekten siz anlamıyorsunuz Karanlık içindesiniz.
Halbuki Mes'eleyi çözmen için Gerekli anahtarı vermiştim.

 

Şimdi, HATEM yazdı:

Evet Zükarneyn âleyhisselâm,  Güneşin Battığı YER'e Kadar gidiyor ve Battığı YER'e varıyor.
Çünkü başka YER Kalmamış. Kara bitmiş. Ötesi Deniz veyâ Körfez veyâ Göl...

İlk okulda ne öğrettiler.
Hava küre
Su Küre
Yer Küre (Kara)

 

Şimdi, HATEM yazdı:

Güneşin Battığı Havaya varılmaz, Güneşin battığı suya da varılmaz ama Güneşin battığı yere varılır.



Biraz daha îzâh edeyim, "İnat devreye girmezse bu sefer inşAllah anlayacaksın" diyorum.

Güneşin Battığı yere doğru gidilir. Evet. Niye Gidilir?
Dikkat.
Zülkarneyn âleyhisselâm'a bir Hedef bir adres verilmiştir.
Ya Zülkarneyn, "Güneşin Battığı yere git, Battığı yere kadar git" "Orada şöyle şöyle bir kavim bulacaksıın"
Bu, Zülkarneyn âleyhissema verilen bir adrestir, hedef belirlemedir.

Bizzat Allah (c.c.), kuluna bu adresi verirken, Dünyânın uzayda dolandığını bilirken, Güneş ile Dünyâ arasında milyonlarca km. vâr iken,
"GÜNEŞİN BATTIĞI YERE GİT"
Diyebilir mi?
Sen de i'tiraf ettin, Diyebilir.
Şu inceliğe Dikkat,
Her şeyi Bilen Allah'ın Zülkarneyn âleyhisselâma, "Güneşin Battığı yere git" demesi mi? Dha doğrudur?
"Batıya doğru git" demesi mi daha doğrudur.
Bilim şebeği Ateistlere göre "Güneşin Battığı yere git" demesi Yanlıştır.

Hayır, Blakis "Güneşin Battığı yere git" Buyurması doğrudur. Çünkü, "Batıya doğru git" demek, Adresin ve hedef belirlemenin eksikliğini gösterir.
"Batıya doğru git" Demek, Dolan dolan dur demektir.
Allah'ın Peygamberine adresi verirkenki hedefi Önceden bellidir. O da, Güneşin battığı ma'lum "YER" dir.
O "YER" e varmaya çalışacaksın, Vardığında "Evet burasıymış" deyip vardığını anlayacaksın ve Daha ileri gitmenin yanlış olduğunu anlayacaksın.
"Güneşin Battığı yere git" Emri, Muhteşem bir adres göstermedir.

Adresteki hedef, Güneşin battığı yer,
Zülkarneyn âleyhisselâm, aylarca süren Seferden sonra Güneşin Battığı yer'e geldiğini, Hedefe ulaştığını anlıyor.
Nasıl Anlıyor? Çünkü Önüne Büyük bir deniz, körfez veyâ göl çıkıyor. Ve Güneş, Yer küre de Batmıyor, Su Küre de batıyor (Su kütlenin ufkunda kayboluyor.)
Durum böyle olunca, Bastığı toprakların, Adreste belirtildiği üzre, Güneşin Battığı YER, olduğunu anlıyor.
Çünkü başka YER Kalmamış, Ötesi Deniz...
Güneşin Battığı Havaya varılmaz, Güneşin battığı suya da varılmaz ama Güneşin battığı yere varılır.
Zâten Güneşin battığı yere vardığında, Araya su kütlesinin girmesiyle, Hedefe ulaştığını Anlıyor.
"Güneşin Battığı Yer"
Zülkarneyn âleyhisselâmın Güneşi Suyun ufkunda batarken bulduğu ândaki bastığı yer dir.

Zülkarneyn, Güneşin suda battığını (gurub ettiğini) görünce YER'i (Güneşin Battığı yeri buldu.)

Mâdem, Tepsi şeklindeki Dünyânın, Tepsinin ucunda battığını zanneden bir tanrı,, "Güneşin Battığı Yere' git" diyerek bir Hedef belirliyor,,
Zülkarneyn âleyhisselâm, Güneşin battığı yere ulaşmadan, Tepsinin ucundaki uçuruma gitmeden, Yolculuğunu neden bitirmiş?
Neden Tepsinin ucuna doğru devâm etmemiş. Nasıl olmuş da Hedefteki kavmi bulmuş?

Kendileri Dangalak oldukları için, Vehmettikleri dangalak tanrıdan,, Zülkarneyn âleyhisselâm daha mı akıllıymış da,
Güneşin Fiziksel olarak battığı yere ulaşma çabasında bulunmamış.

Halbuki Zülkarneyn âleyhisselâm, Adresteki Yer'i de bulmuş o yer de aradığı kavmi de bulmuş.
Adresteki Güneşin Battığı yer, Güneşin Denizde Battığını gördüğünde Üzerine bastığı Yer'miş.
Âyet-i Kerîmedeki Belaga (ulaştı, vardı) ifâdesi, Önceden bir hedef belirlendiğini ve o "YER"i bulduğunu gösteriyor.

Bakın bundan sonra vereceğim bilgiler ilâve bilgilerdir,,

Zihniniz karışıp ta Mes'eleyi Zülkarneynin bakış açısına bağladığımı zannetmeyin,
Ben Güneşin Battığı YER'i ve Daha sonra zikredilecek Doğduğu YER'i açıkladım.
Hakk Teâlânın Verdiği adresin muhteşemliğini, ateist kafayla düşünülse bir adresin verilemeyeceğini, Peygamberin sürekli dolanmak zorunda kalacağını açıkladım.
Ötesi deniz olduğu için Güneşin Battığı yere varıldığını da belirttim.

Âyet-i kerîmede Batma ifâdesi iki yerde geçiyor. "Nihayet güneşin battığı yere varınca, güneşi kopkoyu bir suda batıyor gördü/buldu"
İkinci Batma ifâdesi, Zülkarneyn âleyhisselâm Gözünden durum tesbîtidir.
Birinci Batma ifâdesi ise Allah'ın ifâdesidir. Fakat burada Fiziksel ve Maddî bir Batıştan bahsedilmediğini anlatmak için " megribe (Battığı yere) " ifâdesi kullanılmış.
Bu durum, Allah'ın Maddî anlamda Güneşin batışını ifâde ettiği suçlamasını, çökertmektedir.

Zülkarneyn âleyhisselâmın hedefe vardığında şâhid olduğu, Güneşin suya batma hâdisesi,
Yine aynı şekilde Fiziksel, maddî bir batma olarak değil, görsel bir batma olarak aynı lâfızla ( tegrubu (Batarken)) ifâde edilmiş..
Gark olmak veyâ dâhil olmak gibi maddî bir batışı ifâde eden kelîmelerin burada tercîh edilmemesi bir tesâdüf olamaz.

Güneşin batışındaki güzelliği seyretmeye giden herkese, Bu akşam nereye gittiniz diye sorulduğunda,
Hepsi "Güneşin batışını seyretmeye gittik" cevâbını vermekten çekinmezler.
"Güneşin batışını seyretmeye gittik" dediklerinde,, Normal insânların, Güneşin Suya battığını, Suyun veyâ Dağların içine girdiğini, düşünmeyeceğini bilirler.
Ve Bu Hâdise hakkında astronomik, İlâve açıklama yapmazlar.
Halbuki Allah (c.c.), Sanki Coğrafî bir kitap göndermiş gibi, Böyle düşünebilecek dengesizlerin ve iftiracıların varlığını da hesâb ederek,
Tercîh ettiği kelîmeyle Maddî bir batmayı anlatmadığını, Peygamberinin Güneşi Batar gördüğünü ve bu vaziyette bulduğunu bize göstermiştir.

Zülkarneyn âleyhisselâmın Güneşi batârken bulduğunun ifâde edilmesi,
Zülkarneyn âleyhisselâmın Güneşin suda battığını gördüğü ânda, ayaklarının altındaki toprağın, varılması gerekli hedef olduğuna işâret etmek içindir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 hours ago, HATEM said:

Evet Zükarneyn âleyhisselâm,  Güneşin Battığı YER'e Kadar gidiyor ve Battığı YER'e varıyor.
Çünkü başka YER Kalmamış. Kara bitmiş. Ötesi Deniz veyâ Körfez veyâ Göl...

 

Put herhalde karanın bittiğini bilmiyor ki, Zülkarneyn güneşi çamurlu bir pınarda batar buldu diyor. Dikkat et, put kendisini salak yerine koyduğunu fark etmesin, kafası kızar, ulan bu salak benim pınarla deniz, körfez veya gölü ayırt edemeyecek kadar mal olduğumu iddia ediyor, şunun kıçına kazığı sokup bir güzel ateşte çevireyim demesin.

 

Şimdi sen buralarda senin gibi inanmayanlara saydırıp duruyorsun ya, bunu yaparak ne elde edeceğini umuyorsun? Böyle yaparak inandığın putun seni cennet gibi bir yere koyup koynuna huri falan koyacağını mı sanıyorsun? Böyle olacağına dair elinde bir garanti mi var? Kudreti sınırsız, istediğini yapan bir putun ateistleri cennete koyup seni de kebap çevirme yapmamasının önünde bir engel mi var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

poiuz   arkadaş isevi mi musevi mi ateist mi bilmiyorum

dediklerine katılmıyorum

oda dediklerime katılmıyor

katılmak zorunda da değil

bende bendekileri empoze edemem

etsemde  işe yaramaz

zira fıtrata aykırı

 

ancak bu arkadaşta asgari bir edeb bir ahlak mesajlarına yansıyor

hakaret etmiyor küfür etmiyor

 

belki onda ki bu edeb ahlak hidayetine de sebeb olur 

 

biz biliyoruz ki islam zahiri ibadettlerden ibaret değildir

ancak ne yazık ki bu seviye ye indirildi

 

oysa islamın esası ahlaktır

ahlaksız din olmaz

edeb ise o ahlakın en güzel süsüdür

 

***

hem küfür hem hakaret fikir ile aynı yerde olmaz

 

derler ki küçük kişiler ,şahıslar la orta kişiler olgularla büyük kişiler fikirler le uğraşır

fikri olmayan şahıslarla uğraşır buda eninde sonuda edebsizliğe götürür

 

 

 

 

 

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

arapçaya saydıran vatandaş  ne hikmet ise "gark" kelimesin kullanmaya başladı:)

acaba daha önce neden yazmdın:)

bir de bizim yazdıklarımızı kendilerinden aşırdıklarımızla utanmadan cahilce edebsizce yazabiliyor

utanmıyorsan dilediğini yap bu olsa gerek

 

tam fetö mantığı

başkasının malına kon

sonra sahibini hırsızlıkla suçla

soru çalarak adamlarını yerleştirdiler hak edenleri de hak etmiyorlar diye kumpaslar ile yerlerinden ettiler

 

tarikat şirk bataklığıdır

eninde sonunda bu tür zehirli sarmaşıklar yabani otlar biter.

 

tarihinde nogodbutAllah tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...