Jump to content

Dandik tasarım


Recommended Posts

Konuya çok fazla müdahil olmak istemiyorum, çünkü benzer konular arşivde tekrarlanıp duruyor.

Bu sebeple biraz daha değişik noktalardan yaklaşmak istiyorum.

Öncelikle evrimin bir zorunluluk, rastlantıların da zorunluluğun mekanizmaları olduğunu düşünüyorum.

Bu sebeple evrime salt rastlantısal olarak bakamadığımdan bir amaç atfetmemi engelleyen bir şey yok demektir.

Neden tasarım konusu sadece evrim ile kısıtlanır?

Çünkü Behe, Darwin in Kara Kutusu adlı kitabında çok daha önceden var olan Paley in saati tanıtını evrim üzerine uygulamıştır.

Paley saat tanıtını ortaya attığında canlı organizmanın bir çok hassas biyolojik saatin birleşmesinden oluştuğunu pek düşünmemişti.

İşte Behe karmaşıklık fikri yanında bu senkronizasyondan bahseder, ama asıl temel karmaşık yapıdır ve evrim özelindedir.

Bu sebeple, tasarım=yaradılış anlamında kullanılmaktadır.Tabi konu bilimsel olmaktan çok ideolojik ve fanatik mecralara gelmiştir.

Bunun yanında J. Monod un yine evrim özelinde Rastlantı ve Zorunluluk isimli 1971 de yazılmış bir kitabı mevcuttur.

Monod, evrimin tamamen rastlantısal süreçler sonucu işlediğini söyler, genelde forumda öne sürülen ateistik fikirler bu paraleldedir.

Ancak, arşivi biraz incelerseniz bu ateistik görüşlerin, cansızdan canlı çıkmama ihtimalinin ve biyolojik evrimin olmama olasılığının olmadığını söylediğini görürsünüz.Nitekim yoktur da çünkü varız.İşte bu bir zorunluluktur.Ne kadar çok sebep mevcutsa, o oranda olasılık yerine bir tercihten bahsetme ihtimalimiz yükselir diye düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 421
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Doğal seleksiyon mutasyonları faydalı olmaya falan zorlamaz duruma göre faydalı olanlar bir sonraki nesillere akar hepsi bu

Evrim mutasyonuyla hızlı ,doğal seçilimiyle yavaş ilerleyen türlerin devamını garantiye alacağı en iyi stratejileri belirleyen hayatta kalmayı amaçlayan bir bütündür.

Ne doğal seçilim başlı başına evrimdir ne mutasyon .Hepsi çevreye adapte olmada ustalaşmak adına güdülen siyasetler bütünüdür.Fakat mutasyon evrimde can damardır.

Yukarıda castro ne güzel açıklamış bak kenzo !

Açıklamışta anlamışmı o tartışılır ya gerçi.Şu ezberleinizi bırakıpta bir görebilseniz.

Eğer mutasyon olmasa tür her iki doğal şarta birden uyum sağlayamayacak.

Mutasyon bir taraftan zararlı ama diğer taraftan yararlı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sonus;

Ayrım için bir takım ölçütler vardır ama konu sanıldığından daha uzun olduğu için şimdi cevap veremeyeceğim. Zaten müsait zamanda bu konu ile alakalı mantik ile hodri meydan'da tartışacağız.

Merakla bekliyorum

Fuzuli'nin vaatleri gibi olmasın ama

Kaç kere "yazı yazacam şu konuda" dedi öyle kaldı gitti.

Hata diye adlandırdığımız şeylar mühendisin herşeye hakim olmadığını gösteriyor, evet. Ancak aşkın tasarımcının iradesi dışında bir şey olmayacağı düşünüldüğünden bu hataların planın bir parçası olduğu öne sürülebilir, yani hatalar zaten iradîdir, bilerek konmuştur. Nedenini bilemiyor oluşumuz ise başka konudur. Tasarımcının neye göre tasarım yaptığını bilmenin kesin bir yolu yok, tasarım açısından bunu bilme zorunluluğu da yok.

Hatalar iradidir bilerek olmuştur diyerekte bu işin içinde sıyrılıveriyorsunuz

Bilemeyiz tabi öyle olmadıgı mantıksal olarak kanıtlanamaz ama akıllı tasarımcılar ortaya yeni bir kavram koyduklarından "akıl" ve "tasarım" bunları bilimsel bir zemine oturtmaları gerekmektedir.

Ressamın belli zorunluluklara uyması gerekmiyor; çizimini keyfine göre yapabilir, hataları bilerek irade edebilir, illa da birilerinin ihtiyacını karşılamak için çizim yapmak zorunda değil.

Ressam tasarımcıyı tam karşılamıyor aslında. Bir ressam alır boyaları duvara fırlatır al buda resim sana

Ressam zorunluluklara uyuyor. Sadece teknik olarak bile elindeki boyanın ve fırçanın yapısına, renklerin yapısına, karıştıklarında ne sonuç vereceklerine, üzerinde resim yaptıgı tuvalin yapısına, tuvali hangi açıyla tuttuğuna göre, boyanın yerçekimine ne tarafa akma eğiliminde olduguna vs. belirli şeylere dikkat etmek zorunda. Bunları kendi iradesi ile istediği gibi değiştiremez. Ama aşkın tasarımcı için kendi iradesi dışından kaynaklanan böyle zorunluluklar, kısıtlamalar yoktur

Buradaki konu 'dandik tasarım', başlık içerik olarak sürüyle hata barındırıyor. Canlı yapılardaki kusur, yine canlı yapılardaki kusur kabul edilmeyen kısımlardan çıkarılıyor. Şu halde başlıktaki iddiayı kale alırsak, kusurlar evrime (yani tasarımsızlığa) işaret ediyorsa, kusurlu olmayan diğer yanlar tasarımı mı gösteriyor?

Canlı evriminde eldeki malzeme ile optimum çözüme gidildiğini gösteriyor diyebiliriz. Bazıları görece daha kusursuz gibi dururken bazıları daha kusurlu duruyor. Tam anlamıyla "Kusursuz" herhangi bir yapı yok ki canlıda. Var mı? Gösterin mesela bakalım kusur bulabilecekmiyi.

Öyleyse bilinçli bir nedenin kusur irade ediyor olması daha olası olmalıdır. Değil mi?:-)

Bilinçli bir nedenin varlıgını göstermediğin sürece bu havada kalır. Bilimsel bir tez olmaz

Ayrıca bozuk bir saatin günde 2 kere doğru zamanı göstermesinden yola çıkarak diğer zamanlarda bilerek isteyerek zamanı yanlış gösterdiğini söylemekte abes geliyor bana

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dehri,

Hatalar iradidir bilerek olmuştur diyerekte bu işin içinde sıyrılıveriyorsunuz

Bilemeyiz tabi öyle olmadıgı mantıksal olarak kanıtlanamaz ama akıllı tasarımcılar ortaya yeni bir kavram koyduklarından "akıl" ve "tasarım" bunları bilimsel bir zemine oturtmaları gerekmektedir.

Hatasızlık mükemmelik gerektirir.Mükemmellikse Tanrıdadır.

O'ndan gayırısı için mükemmelik aramak saçmalık.

Kendine rakipler mi yaratsaydı ?

Kaldıki öyle olmadığımız halde O'na kusur bulabilecek gücü kendimizde bulabiliyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Canlı evriminde eldeki malzeme ile optimum çözüme gidildiğini gösteriyor diyebiliriz. Bazıları görece daha kusursuz gibi dururken bazıları daha kusurlu duruyor. Tam anlamıyla "Kusursuz" herhangi bir yapı yok ki canlıda. Var mı? Gösterin mesela bakalım kusur bulabilecekmiyiz

Kusurlu ve kusursuz tanımlamalarına subjektif derken, kusursuz bir yapı olmadığını neye göre söylüyorsunuz?

Elinizde mukayese edebilebileceğiniz kusursuz bir yapı mı var?

tarihinde WerderBremen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Dehri,

Hatasızlık mükemmelik gerektirir.Mükemmellikse Tanrıdadır.

O'ndan gayırısı için mükemmelik aramak saçmalık.

Kendine rakipler mi yaratsaydı ?

Kaldıki öyle olmadığımız halde O'na kusur bulabilecek gücü kendimizde bulabiliyoruz.

Hatasız organik yapılar tanrısal olmazdı ki

Böyle mantıksal bir zorunluluk mı var?

Evren kaotik bir evren makrdan mikroya kadar görüyoruz bunu

Galaksiler, gezegenler, yıldızlar, gök cisimleri çarpışmasaydı, genetik anomaliler olmasaydı, canlılar kendi bütünlükleri kapsamında kusursuz olsaydı. (başlıkta verilen ve sayısız benzeri durum olmasaydı) Tanrı kendine rakip mi yaratmış olacaktı?

Takılmış kalmışsınız

Tanrı, Tanrı, Tanrı

Tanrıya tanımlar getiriyorsunuz, herkes kafasına göre kendi tanrısını yaratıyor

Her şeyde, her durumda onu görüyorsunuz

Manevi tatmin edebilir sizi ama bu anlamsız geliyor bana

Tanrı hiç birşeyi açıklamıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim Evrim teorisi konusundaki fikrim sudur, ilginizi cekmezse okumaya devam etmeyin:

Arkadas herkes bu teori sayesinde uzman zoolog, biolog oldu. Hayir adam ulan neymis bu deyip acsa iki tane bilimsel kitap okusa , ne oldugunu ogrense, sonra karsit fikirde iki kitap okusa filan diyecegim ki tartismalar ise yaradi, millet iki tane kitap okudu , bir konu ogrendi. O da yok.

Ya arkadas, bu bilimsel bir teori, 100 yildir binlerce bilim adami , binlerce calisma yapti, yuzbinlerce makale yayinlandi bu konuda, bir o kadar bilimsel deney yapildi, fikirler uretildi tartisildi.

Simdi sen bu tartismalarda taraf olmaya calisiyorsun ama o tartismalarda degil bahsettikleri konuyu, kullandiklari kelimeleri bile anlamayacaksin bu adamlarin , neyine gidip yok yanlistir, olmaz diyorsun anlamiyorum ki.Bir elinde kutsal kitap oteki elinde harunun kitabi ile bilimsel bir teoriye karsi olmak nasil bir akil fikirdir anlamiyorum. Hayati boyunca evrim teorisi uzerine calismis bir bilim adami kici ile gulmez mi sana ya arkadas ne diyorsun diye.

Ote taraftan bu bilimsel bir teori, yani cikar konu ustune uzman biri canlilarin olusumu ile ilgili daha iyi bir teori uretir veya bu teorideki aciklari baska yaklasimlar ile duzeltir filan konu ilerler. Hayir bilim insanlarinin ne yapmasini bekliyorsunuz. Bu konu Kuran`a uymuyor deyip biraksinlar mi hic arastirmadan, nedir anlamiyorum ki bu evrim teorisi dusmanligi. Ortada bir teori var. Bilimsel bazi kanitlarda destekliyor bu teoriyi. Belki bazi kanitlarda desteklemiyor filan. Bu adamlarin konusu.

Sana ne bir de . Sen Allaha inaniyorsan inan. Evrim Teorisi uzerine calisan bilim adamlari gelip evini basip namazini mi engelliyor senin.Adam kendi yontemleri ile calisiyor.

Ben muhendisim anlamam etmem biolojiden filan. Bu adamlar yuzyildir calisiyorsa , genleri ile oynayip daha iyi sut veren inek yapiyorsa, daha cocuk dogmadan genetik hastaliklarini tespit ediyorsa biraz saygi duy be arkadas. Karsinda koca bir bilim dali var. Yanlis bir teoriysede gene o konunun uzmanlari cikar yanlisligini ispatlar. Hayir 15 senelik muhendisim, bir suru buyuk proje yaptim. Sokaktan birisi gelse Harunun bir kitabindan iki cumle okuyup , ya sen yanlis yapiyorsun o oyle degil boyle dese ya bi siktir git arkadas derim, bu konuya hayatimizi vermisiz, iki satir yazi okuyuo gelmeyin ama yok bunlar illa saldiracaklar.

Son soz olarak , ben olsam evrim teorisinden once jeolojideki levha tektoniği kavramina karsi cikarim. Esas o Kuran`a aykiri. Ne oyle kitalar , levhalar yerinden oynuyormus da daglar olusuyormus, kitalar carpisiyormus filan. Kuran ne diyor. Once yeryuzu yaratildi, sonra Allah sarsintilari engellesin diye daglari koydu diyor. Al bu teoride daglarin olusumunu anlatiyor, Kuran`a aykiri bir sekilde. Kurana bakarsak daglar yer yaratildi zamandar beri olmali, Allah koydu ya onlari oraya. Once bir levha tektonigine saldirin. Karsina Yaratilis Tektonigi teorisi filan koyun, sonra sirarla tum bilimsel teorileri curutursunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hatasız organik yapılar tanrısal olmazdı ki

Böyle mantıksal bir zorunluluk mı var?

Evren kaotik bir evren makrdan mikroya kadar görüyoruz bunu

Galaksiler, gezegenler, yıldızlar, gök cisimleri çarpışmasaydı, genetik anomaliler olmasaydı, canlılar kendi bütünlükleri kapsamında kusursuz olsaydı. (başlıkta verilen ve sayısız benzeri durum olmasaydı) Tanrı kendine rakip mi yaratmış olacaktı?

Takılmış kalmışsınız

Tanrı, Tanrı, Tanrı

Tanrıya tanımlar getiriyorsunuz, herkes kafasına göre kendi tanrısını yaratıyor

Her şeyde, her durumda onu görüyorsunuz

Manevi tatmin edebilir sizi ama bu anlamsız geliyor bana

Tanrı hiç birşeyi açıklamıyor.

Tanrı kendisine rakip yaratmaz .Çünkü yaratılan tanrı olmaz.Hiç bir şey O'na denk olmaz.

Rahatsız olmanız neden anlamıyorum ki.

Hem O'na ihtiyaç duymadan yaşayabiliyorum dersiniz ,hemde hiç bir şeyi açıklamadığını söylersiniz :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kusurlu ve kusursuz tanımlamalarına subjektif derken, kusursuz bir yapı olmadığını neye göre söylüyorsunuz?

Elinizde mukayese edebilebileceğiniz kusursuz bir yapı mı var?

Mevcut şartlara, içinde yaşadıgı ortama ne kadar uygunsa, o kadar "kusursuz" diyebiliriz evrimsel açıdan ama felsefi olarak koşullardan bağımsız bir "mutlak kusursuzluk" tanımı mevcut değil zaten. Evrimsel açıdan "kusursuz" limit durumuna yakın yapılar bile çok daha iyisi ile yer değiştirilebilir teorik olarak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tanrı kendisine rakip yaratmaz .Çünkü yaratılan tanrı olmaz.Hiç bir şey O'na denk olmaz.

Rahatsız olmanız neden anlamıyorum ki.

Hem O'na ihtiyaç duymadan yaşayabiliyorum dersiniz ,hemde hiç bir şeyi açıklamadığını söylersiniz :)

:)

Sanki başka bir yazıya cevap veriyor gibisiniz

Okuyunca şaşırıyorum inanın

Tanrı kendisine rakip yaratmazsa kusursuz sistem, canlılar yaratır ama tanrısallık atfetmez bu da onun kudreti için mümkündür.

Beceremez mi bunu?

Ona ihtiyaç duymadan yaşıyorum evet ve tanrı hiç birşeyi açıklamıyor

Bunda çelişkili olan nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Neden tasarımsal açıdan ortama ne kadar uygunsa o kadar kusursuz diyemiyoruz?

Tasarım nedir?

Temel ilkeleri nedir?

Öngörüleri nedir?

Bunlar tanımlamadan tasarımsal açıdan demekle hotorofsal açıdan demek arasında ne fark var?

Yani "kusurlu tasarım" veya başlığa atfen "dandik tasarım" bilimsel değildir diyebilirmiyiz?

Evet değildir

Zira bu başlık akıllı tasarımcıların bilimsel olmayan argümanlarına aynı metotlada karşı çıkılabileceğini göstermek için açılmış

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tasarım nedir?

Temel ilkeleri nedir?

Öngörüleri nedir?

Bunlar tanımlamadan tasarımsal açıdan demekle hotorofsal açıdan demek arasında ne fark var?

Tasarım zeka gerektiren olgudur.Adı üzerinde Akıllı Tasarım.

İlkeleri, mevcut kurallardır yani yani mevcut kurallar ilkelerdir.

Öngörüsü ortama en uygun olanın yaşaması ve gelişmesidir.

Evet değildir

Zira bu başlık akıllı tasarımcıların bilimsel olmayan argümanlarına aynı metotlada karşı çıkılabileceğini göstermek için açılmış

Ben pek aynı metodlar olduğunu düşünmüyorum.

Gerçi buradan şu çıkıyor bilimsel olarak Tasarımcının veya Tanrı nın olmadığı söylenemez.

Bu durumda olduğu da söylenemez..Öyle ise evrimin tasarım yerine olasılığı varsayması bilimsel değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tasarım zeka gerektiren olgudur.Adı üzerinde Akıllı Tasarım.

İlkeleri, mevcut kurallardır yani yani mevcut kurallar ilkelerdir.

Öngörüsü ortama en uygun olanın yaşaması ve gelişmesidir.

Tasarımın ilkelerini açıklamamışsınız.

Mevcut kurallar nedir? Bu kurallar nerden çıkmıştır? Tasarımcı'nın iradesi dışındamıdır bu kurallar?

Bu kurallarda tasarımın parçası değil midir? Onlar tasarlanmamış mıdır? Tasarlanmışsa neye göre tasarlanmıştır? Hangi kısıtlamalar altında neye çözüm aramıştır bu tasarımcı?

İlke dediğiniz başka birşeydir, sınırlamalar yani mevcut kurallar başka

Öngörü dediğiniz şeyde doğal seleksiyonun öngörüsünden farklı değil

Nedir "bilinçsiz" evrim ile "bilinçli" tasarımın veya Tasarımsal evrimin farkı?

"Akılsız Tasarım" diye birşey olabilir mi? Olabilirse farkı nedir "Akıllı Tasarım"dan

İkiside "tasarım" ama birisi "akıllı" öteki "akılsız" olsun. Bunları nasıl ayırırız

"Akıllı" diyerek neyi vurguluyoruz.

"Akıllı Tasarım" kavramını evrimde, doğada işin içine sokmamı gerektiren nedir?

Ben pek aynı metodlar olduğunu düşünmüyorum.

Gerçi buradan şu çıkıyor bilimsel olarak Tasarımcının veya Tanrı nın olmadığı söylenemez.

Bu durumda olduğu da söylenemez..Öyle ise evrimin tasarım yerine olasılığı varsayması bilimsel değildir.

Bilimsel olan nedir peki?

Kuantum kuramı tamamen olasılıklar üstündedir ne yapacaz şimdi bilimsel değil mi diyecez?

Olasılık bilimsel bir kavramdır. Ölçülebilir hesaplanabilir.

Ayrıca evrimsel süreçte bir çok çıkmaz sokaklar görmemiz, Bir çok türün adeta budanması içlerinden sadece çok ufak bir kısmının neslini sürdürebilmesi ve sonraki türleri oluşturması pek bir tasarım izlenimi vermemekte. Dünyadaki mevcut türlerin gelmiş geçmiş bütün türlerin % 1 inden çok daha azı oldugunu düşünürsek bu tasarımcı ne yapmaya çalışmaktadır diye sorabiliriz değil mi?

Bilgisayar simulasyonlarnda, random mutasyonlar ile gözün evrimi modellenebiliyorsa bunda tasarım mı görmemiz gerekiyor?

http://www.youtube.com/watch?v=Stb9pQc9Kq0

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlke nedir?İlke, prensiptir, kuraldır zaten.

Bu kurallar herşeyin başından beri vardır.

Bir kuraldan bahsediyorsak bir iradeden bahsedilmemesi sözkonusu değildir.

Zira kurallar belirlenenlerin dışına çıkmamak, belirlenen içinde kalmaktır.

Eğer belirlenen kurallar dışına çıkma söz konusu olsaydı o zaman bir iradeden söz edilemezdi.

Peki mevcut kurallar dışına çıkılmışdır?Kesinlikle hayır.Bu nasıl sağlanmıştır?

İşte burada kural dediğimiz sınırlamaların sınırları içinde kalabilmesini mevcut bir irade dışına atfetmek kuralların bir kez dahi bozulduğunu söylemekle mümkündür.Fakat bu mümkün değildir.

Yani kurallar; alt ve üst sınırlarının belirlendiği bir tasarımdır.Kurallar tasarımcıya bağlıdır, tasarımcı kurallara değil.Alt ve üst sınırdan bahsedebiliyorsak, neden bu sınırları muhafaza edebilen bir zeka ve iradeden bahsedemeyelim?

Burada doğal süreçler içinde pozitivist manada bir Tanrı parmağı aramak istiyorsak olasılık Tanrı nın parmağıdır diyebiliriz.Çünkü olması muhtemel olasılıklar belli sınırlamalar içinde olmaktadır.Aslında uzun zaman aralığında, ki uzun zaman derken 20 milyar yıl gibi bir sayı telafuz edebiliriz, olması muhtemel olasılıklar bir denge noktasına doğru gider.Yani şunu demek istiyorum, 1 ile 5 sayıları aralarından random sayı seçecek olsak, seçme sayısı sonsuza gittiğinde en çok çekeceğimiz sayı 3 olacaktır.Bu şu demektir; eğer 3 ün en fazla gelmesini istiyorsak, seçim yapacağımız sayılar 1 ile 5 arasında olmalıdır.Veya, seçim yapacağımız sayıların alt ve üst sınırlarının 1 ve 5 olması bizim en çok 3 ü çekmek istediğimizin göstergesidir.Bununla ilgili çok fazla uzatmayayım, güçlü büyük sayılar yasasına bakabilirsiniz.

Kurallar tasarımcının ne yapmak istediğini gösterir.Yani şu an mevcut kurallar ile evrenin başlangıcına dönecek olursak bizim var olmamamız olası değildir.Evrimsel açıdan bakalım ve şöyle diyelim; şu an dünyaya bir göktaşı düşse ve tüm canlılar yok olsa, gelecekte yeterince zaman verildiğinde canlılığın oluşmaması bir olasılık değildir.Tasarımcı canlılığı var etmek istemiştir diyebilmemi engelleycek olan nedir?

Bunu daha evvelde söylemiştim basitçe tekrar edeyim:İlk canlıların bölünerek çoğalması neden farklılaşarak eşeyli çoğalmaya dönüşmüştür?Çünkü şartlar(kurallar) öyle gerektirmiştir.Burada bir öngörüde bulunabilirim.Bölünerek çoğalma hızı eşeyli üreme hızına göre çok daha büyüktür.Bu sebeple organizma ne kadar çok çoğalırsa kaynak tüketimi de o oranda hızlanacaktır.Organizma çıktıları ile kaynaklar ayrıştırılamaz duruma gelince bu o organizmaların sonu olacaktır.Burada şunu çok rahat görebiliriz, organızmanın varlık sahnesinde kalma süresi onun üreme hızı ve kaynakları kullanabilme yeteğine bağlıdır.Buradan da organizmanın çoğalma hızının yavaşlatılması onun varlık sahasında daha uzun süre kalmasını sağlamıştır.Daha uzun süre var olması demek, daha fazla değişim geçirecek demektir.Bu değişmiş olan organizmanın ortama uyum sağlayamayanın yok olması bir seçilim ile sağlanıyorsa, ilgili organizmanın var olması ve varlığını devam ettirebilmesinin istenmesinden başka ne olabilir?Ya da şöyle söyleyelim; bir türün yok edilmesinde ki eleme, aynı zamanda var olacak türlerin seçilimidir.Bir seçimden bahsedip ereksellik yoktur demek sadece bir hayaldir.

Doğanın temel sabitlerinin gerçek(olmuş olan) değerlerinden sapmaları başka türlü evrenlerin oluşmasına izin verebilir ancak gözlemciler oluşturamaz ve bilinemez; genellikle de ne atomlar ne de yıldızlar oluşabilir.Sabitler ve doğanın kanunları öyle olmalıdır ki yaşam ortaya çıkabilsin.Bu tanımın yol açtığı yorumlardan en önemlisi Geleneksel Tasarım Kanıtını takip ederek şunu iddia etmektir: Gözlemcileri oluşturma ve devam ettirme amacında olan sadece bir evren tasarlanmıştır. Bu görüş, doğal teologlar tarafından savunulmuştur.

Harvard Üniversitesinden kimyacı Lawrence Henderson ve İngiliz astrofizikçi Fred Hoyle bazı sayısal değerler arasındaki birimsiz oransal uyuşumlardan etkilenmişlerdir. Bu oranlar olmaksızın evrende herhangi bir canlı türü bulunamaz, şeklindeki fikirlere bende katılıyorum.

Yaşam için ihtiyaç duyulan çekirdek miktarının sentezlenmesinde yer alan reaksiyonların sırası son derece karmaşıktır, çok hassas bir şekilde dengelenmiş olan bu hassas denge ile karmaşık sıranın açıklanması yirminci yüzyıl fiziğinin en büyük başarılarından biri olmuştur.Bunun keşfinde başlıca rolü oynayanlardan biri olan Fred Hoyle, bu konu, sadece işlemi geçerli kılmak için yapılan deneyler vasıtasıyla bilinmeden önce, zincirdeki bu bağlantıyı mümkün kılan karbon rezonansının varlığını keşfeden kişidir.

Elementlerin inşa edilmesiyle ilgili sıranın tamamlanabilmesine imkan verecek şekilde ve çok doğru yerlerde oluşan bir takım olağan üstü acayiplikler Hoyleun çok dikkatini çekmiştir. Bunun üzerine Hoyle, karbon ve oksijenin nükleer rezonans düzeylerinin yerleşimlerine bakmak suretiyle teolojist çıkarımlar yapmanın ne kadar kolay olduğunu şu sözlerle açıklamıştır: Bu delilleri incelemiş olan hiçbir bilim adamının, nükleer fizik kanunlarının yıldızların içinde ürettikleri sonuçlar bakımından, onların bir gayeye yönelik olarak tasarlandıkları neticesine varmakta güçlük çekebileceklerine inanmıyorum. Eğer öyle ise, o zaman benim görünürde rastgele olan acayipliklerim çok içerikli bir planın bir parçası haline geldiler.Şahsen bir planın olmamasını ben düşünemiyorum.Bir planın varlığı söz konusu ise akıldan söz etmemek sadece bir ön kabuldür.

Çoğalma hızı "yavaşlatılarak" mevcut organizmanın kalitesi arttırılmıştır.Bunu pratik yaşantımızda da sıklıkla görürüz.Üretim sayısı fazla ise hatalı üretim olasılığı o oranda artar.Hata, baştan belirlediğimiz kriterlere uygun olmama durumudur.Hatalardan arındırılmış üretim o oranda kalitelidir.Bu anolojiyi çok daha ilerletmek yazının çok uzamasına sebebiyet vereceğinden kesiyorum.Özetle şunu söylemeye çalışıyorum:canlının varlık sahasında kalma süresinin uzatılması çoğalma hızının düşürülmesi ve belli bir sınırda tutulması ile mümkündür, böyle olmuştur.Sürenin uzaması çeşitliliği artırır.Çeşitliliğin artması biz, akıllı canlıların var olmasını sağlamıştır.Biz akıllı canlıların var olarak kalabilmesi bazı türlerin yok olması demektir.Böyle olmuştur.Böyle olmama ihtimalinin var olması için bunu hesap edecek biz akıllı canlıların olmaması gerekmektedir.Burada çok katı pozitivist bir yaklaşımla, bizi oluşturan rastlantısal süreçlerin gözlemlenmesine olanak yoktur diyebilirim.Yani Tanrı(tasarımcı) ne kadar varsayım ise, tesadüfün kendiside o kadar varsayımsaldır.

İşte bu noktada akıl, bu soruları sorduran ve bunlara anlamlı açıklamalar getirebilendir.Nasıl bakarsanız bakın evrende evrim vardır, dünyada evrim vardır, evrim sonucunda evreni sistamik gözlemleyebilecek canlıların ortaya çıkması, yeterli süre "verildiğinde" kaçınılmazdır.Eğer başka ihtimal yok ise, ki varsa gösterin, burada olasılık yerine bir tercihten söz etmemek zorlamadır, ön yargıdır.Doğadaki mevcut tasarım, sahip olduğumuz aklın ortaya çıkarılması için yapılmıştır.Açıkçası insan olarak bulunduğumuz yerde olmamazı sağlayan evrim, mekanizmaları ile bir tasarımdır.Mutasyonların rastgele olması evrime akılsız bir yapı kazandırmaz, çünkü olan hiç bir mutasyon canlıların toptan yok olmasına sebebiyet vermemiştir, canlılık için yeterli süre verilmiştir.Bu durumda olan mutasyonlar, ancak belli olasılık aralıklarında tutulmuştur diyebiliriz.Bu aralığın sınırları belirsiz olsaydı o zaman biz de olmazdık, çünkü bizden evvel canlılık olmazdı.İşte ben bu aralığın belli sınırları içinde olması bir irade(seçim), irade bir zeka gerektirir diyorum.Bu durumda olguların içine bir akıl atfetmek dışında başka bir alternatif yoktur.Bu noktada basitliğe gidilirse, bilimsel anlamda söylemiyorum yani ucuzculuğa kaçıp -tavuk akılsızdır, tavuğun tasarımı da akılsızdır diyebilecek olanlara geniş bir cevap vermek yerine, bir zamanlar atalarımız tavuktan da akılsız idi diyebilir, aynı neden ile bizim akıllı olmamazı akıllı tasarıma bağlayabilirim.Ki zaten onu yapıyorum.Ben akılsızım diyenler de olabilir ama onların olasılık hesapları ile uğraşmam için mantıklı bir sebebin olduğunu düşünmüyorum.

Önce burada toptancı bir bilgi çarpıtmasını düzeltelim.Benim burada savunduğum olasılıkların belli skaler büyüklük sınırları içinde olduğudur.Kuantum kuramı da bu sınırlar içinde bir takım açıklamalar getirir.Çok uzamaması için kısaca değineyim; bir parayı havaya attığınızda yazı veya tura gelmesi 1/2 değildir, bir parayı havaya attığınızda yazı-tura veya dik gelmesinin olasılığı 1/3 tür.Ama rahatlıkla paranın dizaynına bakarak dik gelme olasılığının daha az olduğunu söylebiliriz.Şunu da çok rahat söylebilirim; paranın şekli, atış hızı, düşeği zemin, ortamdaki sıcaklık ve hava hızı...vs gibi sebepleri hesaplayabilir ve gerçekleştirebilirsem, sonuç benim istediğim şekilde olacaktır.Yani istersem tura istersem yazı istersem de dik atabilirim.Bilimsel olan budur.Paranın yazı-tura-dik gelmesine etki eden sebepleri hesaplayamıyor olmak, bizim sonuca tesadüf dememizi gerektirse bile sonucun oluşmasında etki eden sebeplerin yokluğunu göstermez.Bu sebeplerin ölçülebilir ve hesaplanabilir olmaması, onları rastlantısal yapmaz.Ölçmediğiniz, hesaplayamadığınız kavramların rastlantısal olduğuna nasıl karar verebilirsiniz?Çok basit; tümevarım ve önyargı ile.

İşte bu da bilimsel değildir.Geçmişte var olan türlerin şu an olmaması bir planın ürünüdür.Çünkü dünya üzerinde kaynaklar sınırlıdır.Yukarıda değinmiştim.Son verdiğiniz videoya yönelik kısaca değineyim, random dediğiniz kavram, seçilim oldukça rastlantısal değildir.Evrim salt rastlantımıdır?Bence değildir.Yani mevcut olasılıklar arasından uygun olanın en iyisini seçmezseniz göz oluşamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İlgili programı çok daha evvel kullanmıştım.

Ancak bir ara ses kartımın chip seti ile bir uyumsuzluk göstermişti.

Uyumsuzluğu gidermek yerine ilgili yazılımı kullanmayı terk etmiştim.

Belki yeni sürümde böyle bir problem olmaz.

Eğer herşey yolunda giderse müsait olduğum zamanlarda memnuniyetle gelirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Şimdi şöyle ki

Ezberbozanların hiç birisi mutasyona uğramadı ve sabit kaldı.

Yaz geldi bütün ezberbozanlar sağlam .Türün devamı garantide.

Fakat aniden kış ortamına geçildi.Bütün ezberbozanlar nakavt !

Eeeee?

Mutasyonların faydasız amaçsız olduğunu söylebilecek cesaretin var mı ?

Ya da doğal seçilimin kör olduğunu söyleyebilecekmisin ?

Mutasyonların faydasız ile amaçsız farklı şeylerdir.

Yazdıklarımdan 1 cümle anlasaydın bu soruyu sormazdın.

Ama kısa bir cevapla

Mutasyonlar amaçsızdır.

Doğal seçilimde kördür. Diyebiliriz.

Ayrıca benim bunu söyleyecek cesaretim neden olmasın :D ?Zaten bütün iletimde bunu tekrarlamışım :D

Koca Biyologlar bu konuda kitap yazcak cesareti bulmuşlar ve kimse (teistler dışında) karşı çıkmamış.

Bkz. R.Dawkins - Kör Saatçi

Doğal seçilim mantığını anlıyabilmeniz için çok güzel bir kitap

Okumasıda eğlencelidir.

Doğal seleksiyon mutasyonları faydalı olmaya falan zorlamaz "duruma göre faydalı" olanlar bir sonraki nesillere akar hepsi bu

Teşekürler kenzo.

Ezberbozan sana ödev defterine bunu 5 sayfa yazıp 10 kere oku

Evrim mutasyonuyla hızlı ,doğal seçilimiyle yavaş ilerleyen türlerin devamını garantiye alacağı en iyi stratejileri belirleyen hayatta kalmayı amaçlayan bir bütündür.

Ne doğal seçilim başlı başına evrimdir ne mutasyon .Hepsi çevreye adapte olmada ustalaşmak adına güdülen siyasetler bütünüdür.Fakat mutasyon evrimde can damardır.

Yukarıda castro ne güzel açıklamış bak kenzo !

Açıklamışta anlamışmı o tartışılır ya gerçi.Şu ezberleinizi bırakıpta bir görebilseniz.

Eğer mutasyon olmasa tür her iki doğal şarta birden uyum sağlayamayacak.

Mutasyon bir taraftan zararlı ama diğer taraftan yararlı.

Offff.Ben açıklamışım da sen anlamamamışsın

Hala tekrar ediyorsun papağan gibi ! kim ezberci acaba ?

Bak "mutasyon evrimde can damarıdır" demedim ama bunu elimden geldiğince açıklayım.

Evrimin can damarı varyasyondur.

Çeşitlilik olmadan evrimden söz etmek mümkün değildir.Çünkü çeşitlilik yoksa "Doğal Seçilim" işlemez.

Bu çeşitliliği ise ister mutasyon sağlasın ister,Eşeyli üreme,ister konjugasyon,ister mayoz ister crossing-over

O yüzden can damarı mutasyon demek yanlış olur.

Varyasyonun can damarı mutasyondur desen anlarım ama evrimin kesinlikle değil!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Castro ,

Damarına dokunduğum için sanırım olsa gerek ki anlamadığım hakkında güya dalga geçmişsin :)

Şimdi en başa dönelim bakalım anlamış mıyım ?

Elimizde 300 adet A canlısı var.Bunlar hiç bir mutasyon geçirmeden kaldılar.Birden yaz mevsimine geçiş yapıldı,Melanin yönünden zengin oldukları için hepsinin hayatta kalması garantide .Tür hiç bir risk altında değil.

Sonra bu canlılar birden kış ortamında karların içinde kabak gibi ortaya çıkıp olası avcıların hedefi oluyor.Ayrıca melanin zengini oldukları için gün ışığından yararlanamıyorlar vs vs.

Senin verdiğin örnekteki 50 mutant burada olsalar ortama çok daha kolay uyum sağlayacağı için hayatta kalacaktı.

Yani 300 de 50 mutant canlı en kötü koşulda 6 da 1 oranda hayatta kalma şansına sahip.

Mutasyon zararlı değil faydalı bir etki !

Çünkü o mutasyon rastgele falan değil.Bilinçli bir el tarafından yönlendiriliyor.

Ayrıca doğal seçilim kör falanda değil.Doğal seçilim mutantları elerse ortama uyum sağlayan canlıların yaşam alanı çok daha kolaylaşacaktır.Eş seçilimlerinin içgüdüsel olarak en sağlıklı eşe yönelmesi gibi diğer bireysel seçimleri hiç anmıyorum .

Tabi burada silahşörler gibi ben susuturdum sen sustun mantığı güttüğün için benim anlamadığımı filan söylemen seni rahatlatacaktır.Öyle olsun anlayan anlayacağını anladı nasılsa.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...