Jump to content

kuran dönemindeki arap şiirleri ?


Recommended Posts

Evet doğrudur. O dönemde Arabistan'da şarap, kadın ve şiir öne çıkanlardır.

Kuran zuhur ettikten sonra Arap Edebiyatçıları bu sefer Kuran'dan esinlenerek eserler çıkarmaya çalışmılardır.

O dönemin Kuran zuhur ettikten sonra Arap şiirinin bttiğinin resmi Sav.Muhammed dışında kendini peygamber ilan edenlerin Kuran öncesi Arap şiirinden esinlenerek hitap tarzı oluşturmaları değil de Kuran'dan esinlenerek hitap tarzı oluşturmalarıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bununla ilgili bir konu açmıştım ama pek ilgi görmedi..

Hatim et-Tâî de (ö. 578 m.)

"O çürümüş bembeyaz olmuş kemikleri diriltecektir. Gaybı O’ndan başka kim bilir ki?"

zübeyr ibn ebi sülman

. "içinizde olanı sakın ha, allah'tan gizlemeye çabalamayın. gizli kalsın diye çaba göstermeyin. ne denli

gizlenirse gizlensin; allah onu bilir, cezası ertelenir; bir kitap'a konur; hesap gününe (kıyamete) biriktirilir,

ya da ivedilik gösterilip öç alınır."

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kaynak: http://arsiv.ateizm2.org/ARSIV-VI/html/t7816.html

Kuranda edilen yemin sayısı 209 dur. Sizlere bu yeminlerin neler olduğunu söylemeye gerek yok. İncirden zeytine, yıldızlardan şafak vaktine kadar çeşitli yeminler bulunmaktadır. Kuranda edilen yeminleri daha iyi anlamak için İslam öncesi Arap şiirine göz atmakta yarar vardır.

Bu çalışma M. Faruk Toprak tarafından hazırlanmıştır ve klasik Arap şiir nesrinde en sık rastlanan yeminler ele alınmaktadır. Araplar, ilk dönemlerden beri kendileri için önemli olan değerler, kavramlar ve kişiler üzerine yemin etmişlerdir. Her millette rastlayabileceğimiz bu geleneğe ilave olarak Arapların kutsal yerler üzerine yemin ettikleri de görülür. Ayrıca, herhangi bir Arabın kendisi için değerli olan bir eşyası/metaı üzerine yemin etmesi de dikkat çekicidir.

-Kâlî’nin el-Emâlî adlı eserinde “Arapların Yeminleri” başlıklı bir bölüm açıp yeminlere dair çok sayıda örnek vermesi, Arapların bu konuya ne kadar önem verdiklerini gösteren en güzel kanıtlardan birisidir. el-Kâlî’nin sunduğu eski Arap yeminleri arasında,

لا وفالق الاصباح (Geceyi yarıp sabahı çıkarana and olsun ki),

لا و مُهِبّ الرياح (Rüzgarları estirene and olsun ki),

لا و مُنشر الأرواح (Ruhları yeniden yaratacak olana and olsun ki),

لا والذي هو أقرب اليّ من حبل الوريد (Bana şah damarımdan daha yakın olana and olsun ki),

لا والذي يراني من حيث ما نظر (Baktığı her yerden beni görene and olsun ki),

لا والذي كل الشعوب تَدِينُه (Bütün milletlerin kendisine boyun eğdiği varlığın adına yemin olsun ki) gibi yeminler sayılabilir.

Görüldüğü gibi, yeminler çoğunlukla yaradan Allah’ın adına yapılıyor ve yeminin başında bir te’kit lâmı (لا) yer alıyor. Yemin etmek için kullanılan ifadeler, el-Kâlî ya da diğer yazarların belirttikleriyle sınırlı değildir. Özellikle Allah’ın adına yapılan yeminlerde, bazen kişilerin kendi bilgi, hayal ve birikimlerini kullanarak daha önce rastlanmayan bir üslupta yemin ettikleri görülür. Meselâ Abbasi halifelerinden el-Emin’in huzurunda şarkı söyleyen bir cariyenin terennüm ettiği şu beyitteki yemin dikkat çekicidir[ii][ii]:

أما وربِّ السكون والحَرَكِ إن المنايا كثيرة الشَّرَكِ

Durgunluğun ve hareketliliğin Rabbine and olsun ki ölümün nice tuzakları var.

A‘şâ Hemdân da, Emeviler devrinin asi valilerinden olan kuzeni İbnu’l-Eş‘as’tan umduğu miktarda maddi destek görememesi üzerine söylediği bir şiirinde kendisine şöyle sitem eder[iii][iii]:

ثم ترى أنا سنرضى بذا كلا وربِّ الراكع والساجدِ

و حرمة البيت و أستاره و من به مِن ناسكٍ عابدِ

Sen bizim buna razı olacağımızı sanıyorsun. Rukûya ve secdeye varanın Rabbine,

Evin (Kâbe’nin) mahremiyetine ve üstündeki örtülere ve orada ibadet eden kullara and olsun ki razı olmayacağız.

فأقسمت بالبيت الذي طاف حوله رجال بنوه من قريش و جرهم

Kureyş ve Curhum kabilelerinden insanların kurup etrafında tavaf ettikleri Kâbe üzerine yemin olsun ki.

---------------------------------------------------------------------------------------

Hıristiyan Arap şairlerin de Hz. İbrahim’den beri Araplar arasında kutsal sayılan yerlere saygı gösterdiklerini Adiy b. Zeyd’in aşağıdaki beytinden anlamaktayız. Cahiliye Döneminde Hire hükümdarlarının sarayında katiplik ve mütercimlik yapan, daha sonra kendisini çekemeyenlerin attığı iftiralar sonucu zindana kapatılan ve öldürüleceği günü bekleyen Adiy b. Zeyd, yaşadığı dramı anlattığı şiirlerinden birisinde şöyle der :

سعى الأعداء لا يألون شراً عليّ ، وربِّ مكة والصليبِ

Mekke’nin ve haçın Rabbine and olsun ki, düşmanlar benim aleyhimde çalıştılar ve ellerinden gelen kötülüğü esirgemediler.

Hıristiyan Araplar, sadece kendileri için kutsal sayılan kavram ve varlıklar üzerine de yemin ettikleri de görülür. Yukarıda Adiy’in haç Mekke’nin Rabbi’nin yanısıra haç üzerine ettiği yeminin bir benzerini, Hireli Hıristiyanların ettiğini görmekteyiz.. Hireli Hıristiyan bir şair ve şarkıcı olan Huneyn b. Belva‘ın (ö. 110/728) torunlarından birisi, bir mecliste İbn Sureyc’e ait bir şiiri besteleyerek okur. Orada bulunanlardan birisi, bu şarkıyı çok beğendiğini; ancak böyle bir bestenin Hireliler tarafından yapılmış olmasına ihtimal vermediğini söyleyince Huneyn’in torunu hemen şu cevabı verir:

والصليبِ و القربانِ ما صنع هذا الصوت إلا في منـزلنا

Haça ve kurbanlara and olsun ki, bu beste bizim evimizde yapılmıştır

---------------------------------------------------------------------------------------

Sonraki dönemlerde Arapça eserlerde rastlanan ve Hıristiyanlık değerleri üzerine yemin eden cümleler, Arapça asıllı olmayıp eserin yazarı tarafından Arapça’ya uyarlanmıştır. Meselâ İspanya Kralı Luzerik’in Septe Valisi Yulyan, kızının ırzının Luzerik tarafından kirletilmesi üzerine,

و دينِ المسيحِ ، لأزِيلَنَّ سلطانه و لأحفرنَّ تحت قدميه

Mesih’in dinine and olsun ki, onun saltanatını yok edeceğim, ayağının altını kazıyacağım

diye yemin ederek ona kin bağlamıştır .

Değişik konularda yazılmış eserlerden aldığımız ve içinde kutsal yerler ya da kavramlar üzerine edilen yeminleri içeren bazı örnek cümleleri aşağıda sunuyoruz:

‘Umar b. Ebî Rebî‘a’nın bir şiirinde geçen iki kız kardeş arasındaki konuşmayı değerlendiren İbn Ebî ‘Atîk,حسنت و الهدايا و اجادت (Kâbe’ye sunulan kurbanlara and olsun ki, çok iyi yapmış, çok güzel söylemiş) takdirini ifade etmiştir .

Yine İbn Ebî ‘Atîk, birgün şarkıcı Delâl’dan şarkı söylemesini ister. Orada bulunanlardan birisi, “şimdi bunun sırası değil” deyince İbn Ebî ‘Atîk, و ربِّ الكعبة لَتُغَمِّيَنَّ (Kâbe’nin Rabbine and olsun ki, şarkı söyleyecek) diye ısrar edince Delâl defi eline alıp şarkı söylemeye başlamış .

Cahiliye Döneminde önde gelen kabile reislerinden olan Kuleyb’in eşi Celile, eşinin intikamını almaya niyetlendiği bir sırada babası tarafından sakin olmaya ve kocasının diyetini kabul etmeye çağrılınca,

اُمنية مخدوع و ربِّ الكعبة (Kâbe’nin Rabbine and olsun ki, bu kandırılmış kişilerin arzusudur) diye cevap verir .

İbrahim b. el-Mehdî, Mescid-i Haram’da karşılaştığı şarkıcılardan Ebu Said’in bir beyiti nağmeyle okuması için

و ربِّ هذه البنية ، لا تبرح حتى تغنيه (Bu binanın –Kâbe’nin- Rabbine and olsun ki onu okumadıkça burada bir yere ayrılmazsın.) şeklinde ricada bulunmuştur .

Araplar, kutsal mekanlar ve değerlerden başka kendileri için önemli olan herhangi bir nesne, kavram vb. üzerine de yemin etmişlerdir. Meselâ Cahiliye Döneminde Bekr ve Tağlib kabileleri arasında meydana gelen savaşlarda öldürülen Kuleyb’in oğlu Hicris’in bir yemini buna güzel bir örnektir. Hicris,kendisini büyütüp yetiştiren ve aynı zamanda babasının katili olan dayısı Cessâs’ı öldürürken şöyle demiştir :

و فَرَسِي و اُذُنَيْهِ و رُمْحِي و نَصْلَيْهِ و سَيْفِي و غِرارَيْهِ ، لا يترك الرجل قاتل أبيه و هو ينطر اليه.

Atıma ve kulaklarına, mızrağıma ve sivri ucuna, kılıcıma ve keskin ucuna and olsun ki, adam dediğin babasının katilini sağ bırakmaz.

---------------------------------------------------------------------------------------

Arapların, bir sözdeki vurguyu ya da bir konudaki kararlılıkları ifade etmek için eşlerini boşamaya dair yemin ettikleri de görülür. Meselâ el-Hutay’a, bir kıtlık yılında Mukalled b. Yerbû‘ kabilesine sığınır. Şairin keskin dilinden çekinen kabile mensupları, yanına gelerek kendisinin neden hoşlanıp hoşlanmadığını ve neyi sevip sevmediğini sorarlar. Bu soru üzerine isteklerini sıralayan el-Hutay’a, kabilenin bekar erkeklerinin gelip kendi kızlarının yanında şarkı söylememelerini özellikle rica eder. Bunun üzerine her baba, oğlunu karşısına alarak şu uyarıda bulunur :

امكم الطلاق ، لئن تغنى احد منكم و الحطيئة مقيم بين أظهرنا لأضربنَّ ضربة بسيفي أخذت منه ما أخذت.

Ananızı boşamaya dair yemin ediyorum. Hutay’a aramızda olduğu sürece sizden kim şarkı söylemeye kalkarsa kılıcımla ona öyle bir vururum ki ona gününü gösterir.

Yukarıdakine benzer bir yemin de, Abbasi Halifesi el-Me’mûn ile bir tufeyli (asalak) arasındaki konuşmada geçmektedir. el-Mesûdî’nin naklettiği habere göre, zındıklıkla suçlanan bir grup insan, halifenin emri üzerine ölüm cezasına çarptırılır. Grubun içinde bulunan tufeyli:

يا أمير المؤمنين ، إمرأتي طالق إن كنت اعرف من أقوالهم شيئاً و انما انا رجل طفيلي.

Ey Emirülmü’minin, onların inançları hakkında bir şey biliyorsam (zındıklıkla ilişkim varsa eğer) karım benden boş olsun. Ben sadece asalak bir adamım.

diyerek onlardan birisi olmadığını, aralarına yanlışlıkla katıldığını anlatmaya çalışır ve bağışlanmasını diler. Halife de onu affeder .

Arapların, bir sözü pekiştirmek, bir anlamı teyit etmek için babalarının adına yemin etmeleri de sık rastlanan bir durumdur. Hammâd er-Râviye’nin ezberleyip rivayet ettiği şiirlerin miktarı karşısında hayranlığını gizleyemeyen Emevi halifelerinden el-Velîd b. Yezîd, إن هذا لَعِلْمٌ ، وأبيكَ ، كثيرٌ (Yemin olsun ki, bu büyük bir bilgidir) diyerek onu takdir etmiştir.

Ebu’l-‘Alâ el-Ma‘arrî, bu yemini lâ harfiyle kullanır :

Kalıplaşmış Belli Başlı Yeminler

Yukarıda geçen ve herkesin kendi üslubuna göre uzatıp kısalttığı, bir harf ya da kelime ekleyebildiği, ya da sadece kendisine ait özgün bir cümle şeklinde gelen yeminlerin dışında kalıplaşmış yeminler de vardır.

Bunların en önemlilerini aşağıda örneklerle sunuyoruz.

يَدَ اللهِ : Allahın eli (gücü, kudreti) üzerine yapılan bu yeminde يد kelimesi, yemin ederim anlamına gelen düşürülmüş takdiri bir fiilin (أقسم، حلف) mefulü olduğu için nasb edilmiştir. Bu yemin şekline, Ebu’l-‘Alâ el-Ma‘arrî’nin bir şiirinde rastlamaktayız :

أ إخواننا بين الفرات و جلق يَدَ اللهِ ، لا خَبَّرْتُكُمْ بمحال

Ey Fırat ve Cıllık arasında yaşayan kardeşlerimiz!

Allah’a and olsun ki size imkansız olanı haber vermedim.

جَيْرِ : Kesre ile mansub olan bu yemine de klasik Arap şiirinde sık sık rastlamaktayız.

el-Ma‘arrî :

جَيْرِ أن الفتى لقي النصب الأعـ ظم بين الأهلين و الجيرانِ

Yemin olsun ki insan, en büyük derdi, yakınlarından ve komşularından çeker.

Anonim bir beyit :

إنَّ الذي أغناك أغناني واللهُ نَفَّاحُ اليدين بالخيرِ

Yemin olsun ki, seni zengin kılan, beni de zengin kılmıştır.

Allah insanlara iyi şeyler bahşedendir.

وَ جَدِّكَ :

Şuubi şairlerden İsmil b. Yesâr, Emevi halifesi Hişâm b. Abdilmelik’in huzurunda okuduğu bir şiirinde şöyle der :

إنّي و جَدِّكَ ما عُودي بذي خَوَرٍ عند الحفاظ و لا حوضي بمهدومِ

Yemin olsun ki, (ırzımı ve şerefimi) koruma anında ne gevşeklik gösteririm ne de yıkılırım.

لا جَرَمَ :

Huzeyl Kabilesi şairlerinden Said’in okuduğu bir şiiri çok beğenen bir grup Kureyşli genç, احسنت واللهِ ، لا جَرَمَ لا يكون صبوحنا في غد إلا عليه (Çok güzel söyledin, yarın sabah içkimizi bunu dinleyerek içeceğiz) demişlerdir. Bu yemin, Kur’ân’da da beş yerde geçmektedir. Burada bir örnekle yetineceğiz:

لاَ جَرَمَ اَنَّهُمْ في الآخِرَةِ هُمُ الْخَاسِرُونَ

[/size]

Yemin olsun ki onlar, ahirette hüsrana uğrayacaklardır.[ii]

قَعِيدَكَ الله , قِعْدَكَ şekillerinde de yazılıp okunur. Allah senin yanında olup seni korusun anlamında bir dua olup yemin ve rica maksadıyla söylenir.

Mutemmim b. Nuveyre[iii] (Mufad., 269):

قَعِيدَكِ ألاَّ تُسمِعيني ملامةً و لا تنكئ قرح الفؤاد فييجعا

Ne olursun bana sitem işittirme .Gönlümün yarasını da deşme ki acımasın!

مَحْلُوفي : Yemin etti anlamına gelen حَلَفَ fiilinin ism-i mefulü olup tek başına yemin etmek için kullanılır. Cahiliye Devrinde Bekr b. Vâ’il kabilesinin cesur savaşçılarından biri olan ‘Avf b. Mâlik, kabile mensuplarının sürekli savaştan korkup kaçmaları üzerine و مَحْلُوفي لا يمر بي رجل من بكر منهزماً إلا ضربته بسيفيiyorum, Bekr b. Vâil’den her kimim kaçtığına rastlarsam kılıcımla öldürürüm) diyerek tehdit eder.

لَعَمْرُ : Bir isme muzaf olan bu yemin, damme ile mebni olup عَمْرَكَ şeklinde mansub olarak da söylenir. Örnekler:

Ebu Zubeyd et-Tâ’î, içki içmesi nedeniyle Kûfe valiliğinden azledilen el-Velîd b. ‘Ukbe’yi teselli ettiği bir şiirinde:

وَلَعَمْرُ الإلهِ لو كان للسيـ ـفِ مصالٌ و للسان مقالُ

ما تناسيتك الصفاء ولا الوُ دَّ ولا حال دونك الأشغالُ

Allah’a and olsun ki, kılıcın saplanacak bir tarafı, ya da dilin söyleyecek bir şeyi olsaydı, ne senin dostluğunu ve samimiyetini unuturdum,ne de meşguliyetim buna engel olurdu.

A‘şâ Hemdân, boşadığı eşi Ummu’l-Celâl’e hitap ettiği bir şiirinde şöyle der:

لَعَمْرُ اَبِيكِ لقد خِلْتِني ضعيفَ القوى أو شديد المحال

Babanın adına yemin olsun ki, sen beni ya çok zayıf ya da çok güçlü sanmışsın.

Mutemmim b. Nuveyre :

لَعَمْري ، وما دهري بتأبين هالك ولا جزع ما أصاب فأوجعا

Yemin olsun ki, ömrüm, ne bir ölüye yas tutarak ne de başa gelen bir acıdan dolayı üzülerek geçmeyecektir.

Bu yeminlere ilaveten, يَمِينُ اللهِ ile bundan türemiş ya da kısaltılmış لَيُمْنُ اللهِ,اَيْمُ اللهِ , اِيمُ اللهِ yeminleri ve daima damme ile mebni olan عَوْضُ yemini de vardır.

Yeminden sonra olumsuzluk lâ’sının düşmesi:

Arap Dilinde, yeminlerden sonra gelen bir muzari fiilin başındaki olumsuzluk edatının (لا النافية) düşmesinin caiz oluşu, Cahiliyeden beri var olan bir kuraldır. O döneme ait birçok şiirde bunun örneklerine rastlamaktayız:

İmru’u’l-Kays :

فقلت يمينَ اللهِ أبرح قاعداً ولو قطعوا رأسي لديك و أوصالي

Dedim ki: Allaha and olsun, senin yanında başımı ve kollarımı parça parça kesseler bile ayrılıp gitmeyeceğim.

Câhiliye toplumunda putperestlik oldukça yaygındı. İslâm öncesi Arap Yarımadasında yaşayan toplumların birçoğunda puta tapma, ondan yardım dileme, istek ve arzuların yerine gelmesi için onu bir vesile ve bir anlamda kurtarıcı olarak görme gibi karmaşık tutarsız inanç ve düşünceler hakimdi. Câhiliye şiiri ve bazı Kur’ân ayetlerinden anlaşıldığı kadarıyla eski Arabistan'ın muhtelif yörelerinde mevcut inanç ve dinî anlayış çok tanrıcılık (politeizm) üzerine kurulmuştu. Yukarıdaki ve iİleride verilecek şiir örneklerinden de anlaşılacağı gibi umumi putların yanında her bir kabilenin kendine özgü bir tanrısı da vardı; aynı zamanda bu tanrı veya put o kabilenin dini hayatının bir sembolü olarak kabul edilirdi.

Bu inançları yanında Câhiliye Arapları diğer tanrı ve put adlarından ayrı olarak en yüce yaratıcıyı ifade eden Allah kavramını da tanıyor, O'nu günlük hayatlarında sık sık kullanıyorlardı. Onların dua cümlelerinde “ya Allah” ve daha sık olarak “Allahumme” tabirlerine yer vermeleri; ayrıca Arap dilinde “rahmân” ismi gibi Allah isminin de çoğulunun bulunmaması Araplar'ın inançlarında bir olan yüce yaratıcıyı ifade ettiklerini göstermektedir. Nitekim Câhiliye şiirini incelediğimizde dehriyyûn (materyalist) denen grup hariç onların kahir çoğunluğunun Allah'ı tanıdıklarını ve O'nun için putlara kullandıklarından daha üstün sıfatlar kullandıklarını, O'nun adına yemin ettiklerini gösteren pek çok örnekle karşılaşırız..

Câhiliye kültürü ve dinî telakkisinin yaygın olarak bilindiği İslâm’ın ilk dönemlerinde bazı Müslüman bilginler, genel tarih kitapları yanında özellikle Câhiliye Araplarının inançları, ibadet şekilleri, putları ve put evleri (buyûtu'l-esnâm) hakkında müstakil eserler yazmışlardır. Fakat bunlardan sadece İbnul'l-Kelbî'nin (Kitâb'ul-Esnâm) adlı değerli eseri günümüze gelebilmiştir. Bundan başka Ebul'l-Hasan Ali b. Fudayl ve el-Câhiz de aynı adla birer kitap yazmışlarsa da günümüze kadar ulaşmamışlardır.

Allah ve putlarla ilgili motifler: Câhiliye şâirlerinden olan Evs b. Hacer (ö.620 m.), Allah’a daha üstün bir rol biçerek inancını değerlendirdiği şiirinin bir beytinde şöyle der:

و باللهِ إنًَ اللهَ منْهُنًَ أكبرُ و باللاًتِ و العُزًى و مَنْ دانَ دِينَها

Lât'a, ‘Uzzây'a ve onlara ibadet edenlere andiçerim, Allah'a da; çünkü Allah, onlardan daha yücedir.(Tavîl)

Bu bireysel inanç yanında Câhiliye Arapları'nın da Hac ve Umre esnasında Allah'a, Kâbe'ye ve putlara tazimde bulunurlarken topluca şu cümleleri söyledikleri rivayet edilmektedir.

لَبَّيْكَ !للهُمَّ لَبَّيْكَ! لَبَّيْكَ! لا شَرِيكَ لَكَ! إلاَّ شَرِيكٌ هُوَ لَكَ! تـَمْلـِكُـهُ و ما مَلـَكَ

Buyur Allah’ım! Buyur! Buyur, senin ortağın yoktur. Bir ortağın varsa o da sana aittir; sen ona ve onun sahip olduğuna da maliksin .

Bu cümleler,onlarda yaygın olarak var olan Allah inancını gösterir;özellikle Kureyş kabilesinin, taptıkları putların kendilerini asıl yaratıcıya şefaatçi olmaları ümidiyle Kâbe'yi tavaf ederken sürekli şu cümleyi tekrar ettikleri rivayet edilmektedir.

واللاَّتِ و العُزَّى و مَـنـَاةَ الثَّالِثـَةِ الأخْرَى فإنَّهُنَّ الغَرَانِيقُ العُلـَى و إنَّ شـَفـَاعَتـَهُنَّ لـَتـُرْتـَجَى.

Lat, Uzzâ ve üçüncüleri Menât'a yemin ederiz; onlar yüce turnalardır, onların şefaatine elbette ümit bağlanabilir .

Kaynak: http://arsiv.ateizm2.org/ARSIV-VI/html/t7816.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
yani kuranın dili dönemindeki şiirlerle benzerlik gösteriyor . ettiği yeminler kullandığı üslup dincilerin savunduğu gibi eşsiz değil . hatta sıradan . belki kurandan daha iyi şiir kitabı bile yazılabilirdi de şairler fırsat bulamadı ya da susturuldu ve piyango muhammed efendiye çıktı . evet aslında taşlar yerine oturuyor ama obkjektif olarak dinleri değerlendirmek için dinlerin eleştirilerini önyargısız okuyabilmek gerekir . dincilerin yapamadıkları bu .bu şiirlerden bazılarını ayet diye sunsak çoğu kişinin sesi çıkmaz çünkü ayetten farkı yok .neyse çalışma güzel gidiyor . tanrıya inanan arkadaşların görüşleri ne yönde onları alalım ?
Link to post
Sitelerde Paylaş
yani kuranın dili dönemindeki şiirlerle benzerlik gösteriyor . ettiği yeminler kullandığı üslup dincilerin savunduğu gibi eşsiz değil . hatta sıradan . belki kurandan daha iyi şiir kitabı bile yazılabilirdi de şairler fırsat bulamadı ya da susturuldu ve piyango muhammed efendiye çıktı . evet aslında taşlar yerine oturuyor ama obkjektif olarak dinleri değerlendirmek için dinlerin eleştirilerini önyargısız okuyabilmek gerekir . dincilerin yapamadıkları bu .bu şiirlerden bazılarını ayet diye sunsak çoğu kişinin sesi çıkmaz çünkü ayetten farkı yok .neyse çalışma güzel gidiyor . tanrıya inanan arkadaşların görüşleri ne yönde onları alalım ?

İlk inen ayetler Alak süresine aittirler.

Aşağıda Alak süresini bulacaksınız. Türkçesini yapıştırmaya gerek görmüyorum.

Çünkü benim iddiamla alakası yok..

1. Ikre' bismi rabbikelleziy halak

2. Halekal'insane min 'alak

3. Ikre' ve rabbükel'ekrem

4. Elleziy 'alleme bilkalem

5. Allemel'insane ma lem ya'lem

6. Kella innel'insane leyatğa

7. Erra a hustağna

8. İnne ila rabbikerrü'

9. Eraeytelleziy yenha

10. Abden iza salla

11. Eraeyte in kane 'alelhüda

12. Ev emara bittakva

13. Eraeyte in kezzebe ve tevella

14. Elem ya'lem biennallahe yera

15. Kella lein lem yentehi lenesfe'an binnasıyeh

16. Nasıyetin kezibetin hatıeh

17. Felyed'u nadiyehu.

18. Sened'uzzebaniyete.

19. Kella la tütı'hü vescüd vakterib

Bu ayetler Arap'ların yüzlerce yıldır alışageldiği şiirlere benzememektedirler.

Buna rağmen düzenli ve ritmik şiirimsi bir nesir şeklindedirler.

Daha sonraki ayetler şiirimsi niteliklerini yitirmişler ve nesir şeklini almışlardır.

Alak suresi Arap'ları şaşkına çevirmiştir.

Tabii gerisini biliyorsunuz..

Link to post
Sitelerde Paylaş
muhammede yeni bir şiir türü öğretilmiş ve hristiyanlığa karşı bir hareket için görevlendirilmiş olma ihtimali nedir ? essenni yazıtlarında ki gibi . belki islam ; üzerinde çok düşünülmüş , hristiyanlığa muhalif bir akım yaratmak için tasarlanmış bir düşünceler bütünüdür .
Link to post
Sitelerde Paylaş
muhammede yeni bir şiir türü öğretilmiş ve hristiyanlığa karşı bir hareket için görevlendirilmiş olma ihtimali nedir ? essenni yazıtlarında ki gibi . belki islam ; üzerinde çok düşünülmüş , hristiyanlığa muhalif bir akım yaratmak için tasarlanmış bir düşünceler bütünüdür .

Peygamberin ummi olduğu söyleniliyor ayrıca rivayetlerdende usta şairlerin kurana boyun eğdikleri kuran için vallahi bunlar şiir değil şiiri benden iyi kimse bilemez dediğini okuyoruz..

Bunlar ihtimalleri baya azaltır

Bu ihtimale öldürücü darbeyi vuransa halen daha kurana icaz bazında yetişilmemiş olmasıdır

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...