Jump to content

Ali Nesin'in açıklaması


Recommended Posts

Ya Aziz Nesin'in kemikleri sızlıyor diyenler ne diyorsunuz bu işe....

Yoksa şimdi Aziz Nesin'e de mi saldıracaksınız...

saygılarımla

_____________________________________________________________-

Aziz Nesin'e her zaman saygim oldu. Sadece mizahi yonuyle degil, baskaldiran kisiligi nedeniyle saygi duyarim Aziz Nesin'e.. Ancak bu, onun yazdiklarina ya da dusuncelerine yuzdeyuz teslim olmamiz anlamina gelmemeli. Dolayisiyle bize ters dusen dusuncelerini elestirme hakkina sahibiz. Kaldi ki Aziz Nesin olmasi, kendisine bu dokunulmazligi da vermez. Sizi bilemem ancak, bu anlayis benim ozgur dusunce anlayisima oldukca ters geliyor.

Buraya aktardiginiz soylemde ters olan, celiskili bir durum var bana gore..Bir yandan okullardaki zorunlu din derslerine karsi cikliyor, ote yandan dinin sembolu olan basortusunun universitelere girmesinden yana tavir koyuyor. Dikkatinizi cekerim; bizim tartisttigim konu dogal anlamda takilan basortusu degil. Belli bir siyasi gorusun uniforma haline getirilmis, kullanimina belli bir estetik format verilmis, adeta tek tip uniforma gorunumunde olan bir aksesuardan soz ediyoruz. Sizce bu celiski degil mi?

Gaye

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 169
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Mistral yazdı:

Ben de erkek olsaydım umurumda bile olmazdı, şeriat gelmiş gitmiş bana ne... hatta şeriat erkeklerin pek çok işine gelen hükümleri barındırıyor.... ama kadınım ve aşırı bir şekilde kadınların bu işte başı çekmelerine ve kullanılmalarından üzüntü ve rahatsızlık duyuyorum....

Mistral kardeşim..

Erkekler düşündüğünüz gibi bencil ve egosentrik bireyler değillerdir.

Evet.. İslam erkeklerin dini ama, bütün erkekler İslam'ın kölesi değil.

Müslüman da olsa, aklı başında, ailesini, insanlığı ve vatanını seven bir erkeğin şeriat istememesi gerektiğini ve istemediğini düşünüyorum.

Eğer bütün erkekler kendilerine müthiş bir avantaj sağlayan İslam dinini ve onun ilke ve yasalarını bencil bir şekilde benimseseydi, bugün Türkiye Cumhuriyeti laik ve demokratik bir hukuk devleti olamazdı.. Değil mi?

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanları seveceksin...

Aziz Nesin'in tarzı buydu, seveceksin ki, anlayabilesin, seveceksin ki anlatabilesin, dürüstlüğünün kaynağı bu.

O kızları ev hanımı annesinin, hacı babasının baskısından kurtarabilmenin tek yolu budur, kendisi ile davası olmayanın değişmesini hiç bekleme.

O kızlara Kuran'ı bin kere ezberleteceksin, tarikat evlerine yüz kere sokacaksın.

Eski davasında olanların hepsi akıllandılar, hayat aslan bakıcısıdır, etle ödülle öğrenmezsen, kırbaç ile öğreneceksin. Başka yolu yoktur.

Dışarıdaki dünyayı bir kere gören kuştan, eski kafesine dönmesini bir daha bekleme...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Mistral yazdı:

Mistral kardeşim..

Erkekler düşündüğünüz gibi bencil ve egosentrik bireyler değillerdir.

Evet.. İslam erkeklerin dini ama, bütün erkekler İslam'ın kölesi değil.

Müslüman da olsa, aklı başında, ailesini, insanlığı ve vatanını seven bir erkeğin şeriat istememesi gerektiğini ve istemediğini düşünüyorum.

Eğer bütün erkekler kendilerine müthiş bir avantaj sağlayan İslam dinini ve onun ilke ve yasalarını bencil bir şekilde benimseseydi, bugün Türkiye Cumhuriyeti laik ve demokratik bir hukuk devleti olamazdı.. Değil mi?

HACI

Tabi ki öyle, zaten ben de bütün erkekleri kastetmedim....

Fakat feodal kültürden gelen, light müslümanların şeriata kaymaları son derece kolay....

Bugün laikliği savunan, cumhuriyet yanlısı bir avuç insan kaldı ve yenileri de ne yazık ki yetişmiyor.....

Link to post
Sitelerde Paylaş
Farkli bir platformda, farkli bir konuda yazisiyor olsaydik, verdiginiz yanit beni onore ederdi belki Sayin Hallac..Su anda gulumsuyorum! Cunku konumuz "En guzel yazi yarismasi" degildi sanirim.

Ben yine de gulmsemenin saglikli bir ruh halini yansittigini dusunerek, bunun ustunde fazla durmayayim ama, sordugum iki soru tartisilmak icin bekliyor..Bekletmeyelim onlari!

Sayın Gaye,

Yalnız ben sizi onore etmek için bir şey dememiştim... Gördüğüm bir şeyi dile getirdim sadece...

Evet iki soru sormuşsunuz... Biri genel diğeri özel. Burası özel soruların yanıtlanacağı bir platform olmasa gerek... Genel sorunuza gelince, söylemlerim içinde ona bakış açım sunulmuş gibiydi kanımca..

Türban ciddi bir tehlike değildir... Çünkü türbandan daha ciddi tehlikeler gösteren dinsel gelişmeler yaşanmaktadır... Bu tehlikeler de gerek TSK gerek işbirlikçi tekelci burjuvazi tarafından bu ülke insanına "ılımlı islam" olarak pohpohlanan AKP'den önce yaşanıyordu... Din silahını hiç bir iktidar bırakmaz, o koltuğa oturan AKP de olsa aynı şey geçerlidir CHP'de olsa değişmez...

Aziz Nesin'in din dersinin zorunlu olmamasını önerirken türbana karşı çıkmasında hiç bir çelişki yoktur... Türban yerine, beyaz tülbent veya yazma bağlanırsa sorun çözülecek mi yoksa onlar da mı simge sınıfına dahil edilecek. Oysa haç ve zülfikarı simge sınıfına koymuyoruz ya. Gerçi onlar bir tehlike arz etmediği için korkmamıza gerek yok değil mi? Zaten sorunumuz neydi bu sistemin "Korkuya" ve bir "düşmana" ihtiyaç duymasıydı değil mi... Ama dert etmeyin gün olur devran döner zülfikar yine bir düşman olarak karşımıza çıkar ve korkumuzun yeni adı olur...

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
ama "madımaktan sonra acaba bir şeyyer mi oldu" sorusu her türlü saldırıya açık cevapları barındırıyor.

"Korktu mu" dışındaki yanıtlar Aziz Nesin'e saldırmayı içinde barındıracak yanıtlar... (Korktu mu yanıtı da aslında saldırmaktır da)

saygılarımla

hallac kardeş,

abartmayalım, saldırmadım. ama şu da bir gerçektir, madımak bir milat. tıpkı maraş gibi. toplumun belleğine kazınmış birşey, bırakın aziz nesini, sıradan insanları bile dehşete düşüren bir olay. aziz nesin gibi olayı bilfiil yaşamış bir insanı korkutması mümkün değil mi? o da bir insan sonuçta, bunu ihanet olarak görmem ben.

tamamını okuduysan elini vicdanına koy söyle, hiç aziz nesin üslubu var mı o röportajda yahu?

tabi bu arada sevgili gaye nin de dediği doğru, aziz nesine saygımız çok büyük ama her dediğini de kabul edecek değiliz. onayladığımız var onaylamadığımız var. mesela ben bu röportajı hiç onaylamıyorum.

tarihinde teotihuacan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

saldırdınız demedim ki...

yanıtlar saldırıya açık dedim...

Bu röportafjı okuduktan sonra insanların dünyalarındaki Aziz Nesin imajı zedelendi gibi...

O zaman Ali Nesin'in açıklamalarından dolayı Aziz Nesin'in kemikleri sızlamıyor gibi

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

o zaman sorun yok.

bir ömür sürdürdüğü, uğruna ölümlerden döndüğü bir çizgisi var ortada. aksiyon gibi bir dergiye verdiği bir röportajdan dolayı o kadar kolay harcanmaz, harcanamaz. dediğim gibi ben bunu bir ihanet görmem. aziz nesin yine aziz nesindir. ali nesin ise ali nesindir. babasının 1000 de 1 i olamaz. hep babasının ağırlığı altında ezilmeye mahkum. bu onun suçu değil, benim babam da öyle olsa ben de aynı durumda olurdum.

aziz nesinin kemikleri sızlayamaz da bizim içimiz sızlıyor, mesele bu...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayın Gaye,

Yalnız ben sizi onore etmek için bir şey dememiştim... Gördüğüm bir şeyi dile getirdim sadece...

Evet iki soru sormuşsunuz... Biri genel diğeri özel. Burası özel soruların yanıtlanacağı bir platform olmasa gerek... Genel sorunuza gelince, söylemlerim içinde ona bakış açım sunulmuş gibiydi kanımca..

Türban ciddi bir tehlike değildir... Çünkü türbandan daha ciddi tehlikeler gösteren dinsel gelişmeler yaşanmaktadır... Bu tehlikeler de gerek TSK gerek işbirlikçi tekelci burjuvazi tarafından bu ülke insanına "ılımlı islam" olarak pohpohlanan AKP'den önce yaşanıyordu... Din silahını hiç bir iktidar bırakmaz, o koltuğa oturan AKP de olsa aynı şey geçerlidir CHP'de olsa değişmez...

Aziz Nesin'in din dersinin zorunlu olmamasını önerirken türbana karşı çıkmasında hiç bir çelişki yoktur... Türban yerine, beyaz tülbent veya yazma bağlanırsa sorun çözülecek mi yoksa onlar da mı simge sınıfına dahil edilecek. Oysa haç ve zülfikarı simge sınıfına koymuyoruz ya. Gerçi onlar bir tehlike arz etmediği için korkmamıza gerek yok değil mi? Zaten sorunumuz neydi bu sistemin "Korkuya" ve bir "düşmana" ihtiyaç duymasıydı değil mi... Ama dert etmeyin gün olur devran döner zülfikar yine bir düşman olarak karşımıza çıkar ve korkumuzun yeni adı olur...

saygılarımla

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sayin Hallac,

Oldukca yogun bir gun geciriyor olmam nedeniyle zamansizlik sorunu yasiyorum. Ozur..!

Birkac saat sonra kaldigimiz yerden devam edecegiz.

Saygilar

Gaye

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayın Gaye,

Yalnız ben sizi onore etmek için bir şey dememiştim... Gördüğüm bir şeyi dile getirdim sadece...

Evet iki soru sormuşsunuz... Biri genel diğeri özel. Burası özel soruların yanıtlanacağı bir platform olmasa gerek... Genel sorunuza gelince, söylemlerim içinde ona bakış açım sunulmuş gibiydi kanımca..

Türban ciddi bir tehlike değildir... Çünkü türbandan daha ciddi tehlikeler gösteren dinsel gelişmeler yaşanmaktadır... Bu tehlikeler de gerek TSK gerek işbirlikçi tekelci burjuvazi tarafından bu ülke insanına "ılımlı islam" olarak pohpohlanan AKP'den önce yaşanıyordu... Din silahını hiç bir iktidar bırakmaz, o koltuğa oturan AKP de olsa aynı şey geçerlidir CHP'de olsa değişmez...

Aziz Nesin'in din dersinin zorunlu olmamasını önerirken türbana karşı çıkmasında hiç bir çelişki yoktur... Türban yerine, beyaz tülbent veya yazma bağlanırsa sorun çözülecek mi yoksa onlar da mı simge sınıfına dahil edilecek. Oysa haç ve zülfikarı simge sınıfına koymuyoruz ya. Gerçi onlar bir tehlike arz etmediği için korkmamıza gerek yok değil mi? Zaten sorunumuz neydi bu sistemin "Korkuya" ve bir "düşmana" ihtiyaç duymasıydı değil mi... Ama dert etmeyin gün olur devran döner zülfikar yine bir düşman olarak karşımıza çıkar ve korkumuzun yeni adı olur...

saygılarımla

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Merhaba Sayin Hallac,

" Evet iki soru sormuşsunuz... Biri genel diğeri özel. Burası özel soruların yanıtlanacağı bir platform olmasa gerek..."diyorsunuz.

Bir defa rahat olun..!.Bu tartisma konusunu cok ciddiye aliyorum ve hicbir sekilde ozele indirme gibi bir niyetim yok, olamaz da..Konunun sulandirilmasina da izin vermeyecegim.. Gecelim bunlari...Sorumu birkez daha dikkatle okursaniz Sayin Hallac, (yazdiklarimla iliskili olarak) orada toplum psikolojisi baglaminda bireysel ozelestiriye vurgu yapmistim..Yani tarafinizdan kaynaklanan bir "yanlis" algilama.!.Ama olur boyle seyler...Biz sadede gelelim..

Turbanin ciddi bir tehlike olmadigini ifade ediyor, asil tehlikenin diger dinsel calismalar oldugunu soyluyorsunuz. Ama bugunku turban gundeminin sozunu ettiginiiz "yillardir yeraltindan yurutulen diger dinsel calismalar" in uzantisi oldugunu itiraf etmiyorsunuz? Neden..?

Siyasal yorumlarinizda ilerici, cagdas bir insan profili sergiliyorsunuz. Ama ayni zamanda turbani bir ozgurluk hareketi olarak goruyor ve destekliyorsunuz..Kamuoyuna kabul ettirmeye calistiklari gibi, bu mucadelenin gercekten Insan Haklari ve Ozgurlukleri, Kiyafet Ozgurlugu vs. nin parcasi olduguna inaniyor musunuz?

Bu kosullar altinda basindaki turbaniyla ve turbaninin altindaki dini inanclariyla Tip'i bitirerek hekim olan genc kizimiz, dini inanclari nedeniyle, erkek hastanin tedavisini, erkek oldugu icin red ederse ne olacak.? Hipokrat yeminini de mi degistirmemiz gerekecek..? Yoksa haremlik selamlik hastahane yatirimlarina mi yonelecegiz.? (Bence bu cok guclu bir ihtimal...Yesil sermaye, dis sermaye ile kolkola girip, fizibilite raporlarini hazirlamistir bile.(!)

Türban, dinin insan aklına, özgür düşünceye vurduğu feodal zincirin bir halkasından başka bir şey değildir. Bu feodal simgeye ozgurluk diyerek yesil isik yakan bir "gerici" olsa, bunu yine kabullenemem ama, anlayisla karsilarim.

Aziz Nesin'e ne oluyor?

Ali Nesin'e ne oluyor?

Sizlere ne oluyor?

Iste bunu kabullenemiyorum.!.

Saygilar

Gaye

Link to post
Sitelerde Paylaş

sayın Gaye,

"turban gundeminin sozunu ettiginiz "yillardir yeraltindan yurutulen diger dinsel calismalar" in uzantisi oldugunu" itiraf edemem çünkü bu çalışmalar asla yeraltından gizli olarak yürütülmedi ki. Kuran kursları mı yeraltı çalışması, imam hatipler mi dinci yurtlar mı... Bunların hepsi aleni olarak yapılan, insanların gözlerinin içine sokulurcasına göstere göstere yapılan şeylerdir...

Yineleme gibi olacak ama tekrardan söyleyeceğim, Hizbullah tehdidini hangimiz gördü. Hizbullah yeraltından mı geldi. (Tabi ki illegal örgütlenme yapısı ve çalışmaları vardır) Hayır diyarbakır başta olmak üzere bir çok yerde (doğu bölgesi) lise önlerinde ellerindeki sallamalarla aleni eylem yapıyordu. O koca kılıçları bir tehlike olarak görmeyen zihniyet şimdi türbanı sistemin temel taşlarını değiştirip yıkacak bir güç olarak görüyor... İşte samimiyetsizlik burada, işte iki ylüzlülük burada (yanlış anlamayın sizi kast etmiyorum). Çünkü hizbullah devlet için çalışıyordu değil mi? Çünkü hizbullah Kürt sorununun çözümü için kullanılan bir güçtü değil mi (Aman konumuz kürt tartışmasına dönmez).. Hizbullah ne zaman devletin kontrolünden çıktı (El- KAidenin emperyalizmin konrolünden çıkması gibi) "Hizbullah Korkumuz" ortaya çıktı. Hizbullah'ın vahşetleri ile İslam'a saldırıldı. Saldırmak doğruydu ama saldıranlarımız derinlerde fink atan devletin sorumluluğunu bir kenara attı.

Evet, islamcılar gelişiyor. Aşırı uçlar da gelişiyor. Bir önceki işyerime Hizbul tahrir her hafta bir bildiri getirirdi. (Geçen gün uğradım hala geliyormuş) Bildiri postayla falan değil elden geliyor... Adamlardaki rahatlığa bakın.. Bir yanda yasal bir dergiyi (Ama sosyalist) dağıttığı için vurulup felç bırakılan bir genç, diğer taraftan şeriat özlemiyle yanış tutuşanlara yapıl(may)ana bakın... İktidarda AKP olduğu için mi bu rahatlıktalar.. Yo AKP olsada olmasada aynı şey olacak... Şimdi bu ülkedeki ciddi tehlike türban mı...

Diyanetmiş, kuran kurslarıymış, imam hatiplermiş, dinci yurtlarmış, ışık evleriymiş bunlar mı tehlike türban mı tehlike sizin için... Daha öncede dedim. Kaygılarımız aynı ama çözüm yolumuz farklı çünkü siz farklı bir sorunu bin ise farklı bir sorunu temel sorun olarak ortaya koyuyorum. Başka başlıkta şöyle demiştim;

"Amacınız bir şeyleri başarmak ise türbandan önce yapılması gerekenleri yapın. küçük yaşlarda kuran kursları adı altında beyinleri yıkanan çocuklara sahip çıkın (kız çocuklarını onların elinden alırsanız türban takması gerektiği yönünde bir fikir empoze edilmeyeceği için üniversite kapılarında karşınıza türbanlı genç bir kız olarak çıkmayacaktır)"

çözüm buradan geçmekte baskıdan yasaklamakta değil. Bırakın kuran kurslarını, milli olan eğitimimiz ne alemde... çocukların kafalarını neyle şekillendiriyoruz da o çocuğun farklı bir şekilde hareket etmesini bekliyoruz... Öte yandan, üniversitelerdeki türban sorununu çözdünüz diyelim ondan sonra ne olacak. sokaktaki türbanlılara mı gelecek. onları evlerine mi kapatacağız (Ki okul sorununda bunu yapıyoruz) yoksa İran'a mı postalayacağız. Peki sorarım size, kadını ikinci sınıf olarak görüp eve kapatan islam zihniyeti ile laiklerimiz arasında ne fark var.. Biriniz bu farkı açıklarsa sevinirim çünkü defalarca sorup ta yanıtını alamadığım bir soru...

Bizlere ne oluyor sorusuna gelince sayın Gaye,

Sosyalist düşünceli savunuyorum.. Kimileri sosyalist düşünceyi baskıcı bir sistem gibi gösterip kendilerini demokrasi aşığı ilan ederken belki de türban sorunu kimlerin yasakcı, baskıcı bir zihniyete sahip olduğunu göstermiştir... Türban, inanç özgürlüğü açısından ele alınması geren bir konudur. Bu ülkeyi defalarca kamplara böldük. Şimdi türbanlı/ türbansız laik/anti laik diye bölüyoruz. Bu bölünme bize bir şey kazandırmayacak, kazandırmıyor da... Bu bölünmelerden kazananlar oluyor ama kazananların arasında halk yok...

Sevgili Gaye işte bana olan bu... Sizi türban korkutuyor beni halkımızın bölünmesi... Türban sorunu bu ülkeyi yıkacak düzeyde bir sorun değil ama bugün atılan nifak tohumları dallanıp budaklanırsa işte o zaman kaybedecek çok şeyimiz var demektir

sevgi ve saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

ya muhalefet olmam niye bu kadar sorun oluyor...

ben buraya her yazılanı onaylamak için mi üye oldum...

Evet faşizm var bu ülkede ama sizin işinize geldiği şekilde algıladığınız şekilde değil...

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
sayın Gaye,

"turban gundeminin sozunu ettiginiz "yillardir yeraltindan yurutulen diger dinsel calismalar" in uzantisi oldugunu" itiraf edemem çünkü bu çalışmalar asla yeraltından gizli olarak yürütülmedi ki. Kuran kursları mı yeraltı çalışması, imam hatipler mi dinci yurtlar mı... Bunların hepsi aleni olarak yapılan, insanların gözlerinin içine sokulurcasına göstere göstere yapılan şeylerdir...

Yineleme gibi olacak ama tekrardan söyleyeceğim, Hizbullah tehdidini hangimiz gördü. Hizbullah yeraltından mı geldi. (Tabi ki illegal örgütlenme yapısı ve çalışmaları vardır) Hayır diyarbakır başta olmak üzere bir çok yerde (doğu bölgesi) lise önlerinde ellerindeki sallamalarla aleni eylem yapıyordu. O koca kılıçları bir tehlike olarak görmeyen zihniyet şimdi türbanı sistemin temel taşlarını değiştirip yıkacak bir güç olarak görüyor... İşte samimiyetsizlik burada, işte iki ylüzlülük burada (yanlış anlamayın sizi kast etmiyorum). Çünkü hizbullah devlet için çalışıyordu değil mi? Çünkü hizbullah Kürt sorununun çözümü için kullanılan bir güçtü değil mi (Aman konumuz kürt tartışmasına dönmez).. Hizbullah ne zaman devletin kontrolünden çıktı (El- KAidenin emperyalizmin konrolünden çıkması gibi) "Hizbullah Korkumuz" ortaya çıktı. Hizbullah'ın vahşetleri ile İslam'a saldırıldı. Saldırmak doğruydu ama saldıranlarımız derinlerde fink atan devletin sorumluluğunu bir kenara attı.

Evet, islamcılar gelişiyor. Aşırı uçlar da gelişiyor. Bir önceki işyerime Hizbul tahrir her hafta bir bildiri getirirdi. (Geçen gün uğradım hala geliyormuş) Bildiri postayla falan değil elden geliyor... Adamlardaki rahatlığa bakın.. Bir yanda yasal bir dergiyi (Ama sosyalist) dağıttığı için vurulup felç bırakılan bir genç, diğer taraftan şeriat özlemiyle yanış tutuşanlara yapıl(may)ana bakın... İktidarda AKP olduğu için mi bu rahatlıktalar.. Yo AKP olsada olmasada aynı şey olacak... Şimdi bu ülkedeki ciddi tehlike türban mı...

Diyanetmiş, kuran kurslarıymış, imam hatiplermiş, dinci yurtlarmış, ışık evleriymiş bunlar mı tehlike türban mı tehlike sizin için... Daha öncede dedim. Kaygılarımız aynı ama çözüm yolumuz farklı çünkü siz farklı bir sorunu bin ise farklı bir sorunu temel sorun olarak ortaya koyuyorum. Başka başlıkta şöyle demiştim;

"Amacınız bir şeyleri başarmak ise türbandan önce yapılması gerekenleri yapın. küçük yaşlarda kuran kursları adı altında beyinleri yıkanan çocuklara sahip çıkın (kız çocuklarını onların elinden alırsanız türban takması gerektiği yönünde bir fikir empoze edilmeyeceği için üniversite kapılarında karşınıza türbanlı genç bir kız olarak çıkmayacaktır)"

çözüm buradan geçmekte baskıdan yasaklamakta değil. Bırakın kuran kurslarını, milli olan eğitimimiz ne alemde... çocukların kafalarını neyle şekillendiriyoruz da o çocuğun farklı bir şekilde hareket etmesini bekliyoruz... Öte yandan, üniversitelerdeki türban sorununu çözdünüz diyelim ondan sonra ne olacak. sokaktaki türbanlılara mı gelecek. onları evlerine mi kapatacağız (Ki okul sorununda bunu yapıyoruz) yoksa İran'a mı postalayacağız. Peki sorarım size, kadını ikinci sınıf olarak görüp eve kapatan islam zihniyeti ile laiklerimiz arasında ne fark var.. Biriniz bu farkı açıklarsa sevinirim çünkü defalarca sorup ta yanıtını alamadığım bir soru...

Bizlere ne oluyor sorusuna gelince sayın Gaye,

Sosyalist düşünceli savunuyorum.. Kimileri sosyalist düşünceyi baskıcı bir sistem gibi gösterip kendilerini demokrasi aşığı ilan ederken belki de türban sorunu kimlerin yasakcı, baskıcı bir zihniyete sahip olduğunu göstermiştir... Türban, inanç özgürlüğü açısından ele alınması geren bir konudur. Bu ülkeyi defalarca kamplara böldük. Şimdi türbanlı/ türbansız laik/anti laik diye bölüyoruz. Bu bölünme bize bir şey kazandırmayacak, kazandırmıyor da... Bu bölünmelerden kazananlar oluyor ama kazananların arasında halk yok...

Sevgili Gaye işte bana olan bu... Sizi türban korkutuyor beni halkımızın bölünmesi... Türban sorunu bu ülkeyi yıkacak düzeyde bir sorun değil ama bugün atılan nifak tohumları dallanıp budaklanırsa işte o zaman kaybedecek çok şeyimiz var demektir

sevgi ve saygılarımla

---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sayin Hallac,

Tanimlamalar uzerinde yogunlasmayalim. "Yeralti Calismalari" deyiminden kasit, "Gizli Calismalar" dir. Sozkonusu tanim "illegal" olarak ta kullanilabilir. Tanimlar kisiyi yaniltabilir, gercek satir aralarinda gizlidir..

Kuran kursları, imam hatipler, dinci yurtlar vs. bunlarin tumu, yeralti calismalarinin, yerustune yansimalaridir. Yani teoriden, pratige gecisidir..Bu surec icinde olusan Turk-Islam Sentezleri, Erbakan'lar, Humeyni Devrimi sonrasi guclenen Tarikat'lar vs. illegal calismalarin isbirlikciler destegiyle Turk siyasi hayatina girmeleridir. Bunlari daha genis tartisabilir, tum bu gelismeler olurken biz neredeydik? sorusuna yanit bulabiliriz belki. Ama bunun yeri burasi degil.!

Daha once de soyledigim gibi yazdiklarinizi okuyorum; gozlemlerimiz ayni, duyarliliklarimiz ayni..Bu vurgulamayi yaparken kisiler bazinda, olaya siz ve ben olarak bakmiyorum. Genel olarak dusuncede, analizde, yorumda ayni noktalarda birlesen insanlarin siyasi bilinclerinden soz ediyorum. Ancak turban konusunda ayri kulvarlarda kulac attigimiz cok acik..

"Türban sorunu bu ülkeyi yıkacak düzeyde bir sorun değil ama bugün atılan nifak tohumları dallanıp budaklanırsa işte o zaman kaybedecek çok şeyimiz var demektir" diyorsunuz! Bunu soylerken eliniz yureginizin ustunde mi? Su anda Turkiye'de bolunmuslukten soz edemeyiz, mi demek istiyorsunuz? Ya da sorunu daha hosgorulu bir yaklasimla ele alabiliriz. Ornegin; insanlar arasinda olusacak bolunmeye yer vermemek icin odunler verelim.. Sessiz kalalim! Turban demokratik bir haktir diyelim! Bir ozgurluk hareketi olarak saygi duyalim..

Sayin Hallac, Acikcasi ben, gundemdeki bu soruna olayin siyasi niteliginin yaninda, kadin bilinci ile da bakiyorum..

Baslarina bir kez olsun turban takmayan erkeklerin, kadinlara kendi elleriyle turban takarak onlari siyasi cikarlarina alet etmelerini, peskes cekmelerini ve kadinlarimizin, kizlarimizin erkeklerle ayni dili konusarak bu oyuna gelmelerine hayret ediyorum!

Ben, "ayin altindaki kagnilarin ve hartuclarin pesinde, harman yerine kehriban basli sap ceker gibi, ayni yurek ferahligi, ayni yorgun aliskanllik icinde, ve onbeslik saraplenin celiginde uyuyan ince boyunlu cocuklariyla Aksehir uzerinden Afyon'a dogru yuruyen " basi ortulu kadinlarimizi Ruhi Su'nun sesinden dinlerken, kadin olmanin kivancini yasadim.. Bugun ayni topragin kadinlari, kagnilariyla degil ama turbanlariyla bir karsi devrim mucadelesi veriyorlar..Bunu hazmedemiyorum!

Benim derdim ayni zamanda aydin dedigimiz kesimle; aydinlarin kendi iclerindeki celiskileri halletmedikce, toplumu yonlendiremiyeceklerinine inaniyorum...

Biraz daha ileri gideyim..Bugun TBMM onune cadir kurup bireysel mucadele ornegi olustursam, cevreme kac kadini toplayabilirim, diye soruyorum..Utopik bir yaklasim olmasina ragmen, sonuclari nedeniyle denemeye deger..

Sayin Hallac, bu tartisma boyle surer gider..Biz burada hos sohbetler icindeyken ati alan Uskudar'i gecmese bari..

Sevgiler

Gaye

Türban Özgürlük Sorunu mu?

Bir kısım akademisyen bildiri yayımladı. Üniversitelerde türbana özgürlük istiyorlar! AKP-MHP kutsal ittifakının anayasal ve yasal değişiklikle üniversitelerde türban serbestliği girişimini "birey özgürlüğü" ve "demokrasi gereği" gördüklerini açıklıyorlar.

Öyle mi? Bugün bunu irdeleyeceğiz.

1) Akademisyenlerin dağılımına bakıyorsunuz (Dr. Serdar Şahinkaya çalışması): Konya Selçuk Üniversitesi 119 imza ile toplam 1400 küsur imzanın yüzde 10'a yakınını oluşturuyor. Onu Atatürk (Erzurum), Sakarya, Gazi, Fırat, Erciyes, Marmara ve Fatih üniversiteleri (39 imza) izliyor. ODTÜ ve Hacettepe 11, Sabancı 5, İTÜ 4, Galatasaray 2, Işık 1 imza ile listede (Pazar gününe kadarki durum). Ali Nesin 'in de bulunduğu Bilgi'den ise 17 imzayı görüyoruz. Listede yanlış ve emekli imzalar da var.

İmzayı başlatanlar AKP'li akademisyenler. (Üye olmaları gerekmiyor!)

2) Toplamında, siyasal eğilimlerine bakıyorsunuz: AKP'li, AKP ile ittifak kuran liberaller, eski solcular, solcu olduklarını söyleyenler, MHP'li, dinci vb.

3) Son seçimlerden önce, CHP-MHP koalisyon olasılığını "ulusalcı faşist iktidar" olarak nitelendiren AKP destekçisi "liberal-eski solcu" kesim, bugün Meclis'te kurulan AKP-MHP Kutsal Türban İttifakının arkasında! (Aydın namusu?! MHP bana hizmet ediyorsa iyidir!)

***

4) Türban, bireysel özgürlüklerin kapsamı içinde bir olgu mu? Bu soruya namuslu yanıt verebilmek için ana çerçeve soru şu olmalı: Türban sorununu kimler yarattı, arkasında kimler var? Bireysel kimlikler bir sorun olarak mı ortaya çıktı?

Namuslu yanıt:

Türban, dinci siyasetin, dinci erkek egemen siyasetçinin, dinci erkek fetvacıların; kadının örtünmesini namus, din-iman meselesi ve kadın namusunun simgesi olarak gören erkek arkaiklerin; evinde, çevresinde karısını, kızını, eşini, dostunu şiddet, baskı veya aile-çevre baskısı ile türbanlayan erkeklerin; ülkede dinsel bir devlet kurmak isteyenlerin; köktendincilerin, şeriatçıların ve bunların uluslararası kutsal ittifakının... Türkiye gündemine soktuğu bir sorundur...

Bu sorunu, adım adım geliştirdiler, büyüttüler, türbanladıkları kızları sokağa saldılar ve türbanın önündeki bütün kamusal (devlet-mevlet) engelleri kaldırmak için bugüne getirdiler!

Paketin ilk ayağı üniversiteler. Diğerlerinin de arkadan geleceğini zaten açıklıyorlar!

Aşama aşama giriyorlar, sorunu dilim dilim keserek çözüyorlar.

5) Türban hangi koşullarda ve kimler tarafından "çözülüyor"?

Gül, Cumhurbaşkanı, 15 yaşındaki lise öğrencisi ile, okulundan ayırarak ve başını türbanlayarak evlendi! Türbanın kayıtsız şartsız savunucusu.

Erdoğan, Başbakan, ağabeyinin tokadı ile başını türbanlamak zorunda kalan Emine Hanım ile evli. Türbanın kayıtsız şartsız savunucusu. En ünlü son "Batı'dan ahlaksızlık aldık" lafını, türbanlı kadınlara hitaben söyledi! Erdoğan, türban=namus eşitliğinin başsavunucusu, kayıtsız şartsız destekçisi.

AKP'li ana politik figürlerin, Bakanlar Kurulu'nda göstermelik türbansız vitrinliklerin dışındaki bütün bakanların eşleri türbanlı!.. Atadıkları bürokratlarda en temel aradıkları ve tercih ettikleri özellik, imam hatiplilik ve eşinin türbanlı olması!

Yani Türkiye'yi tepeden tırnağa yöneten türbancı ekibin "çözümü"!

Özetle, türban, namusun simgesi olarak bütün Türkiye'de kadınlara dayatılıyor; iktidarla iş ilişkilerinde aranan özellik oluyor... Bütün kadınların türbanlanması için tepeden, devletin bütün güçleri ve olanakları kullanılarak yürütülen büyük siyasal kampanyanın bir parçası olarak gündeme oturtuluyor...

Veee, AKP'lileri ve onların yağdanlıklarını bir kenara bırakalım; bir kısım "aydın" zevat da türbanı bireysel özgürlük alanı olarak, önce kendine, sonra bize, ve bütün topluma yutturmak için pehlivanlığa soyunuyor!

Türban, bireysel özgürlük alanı imiş...

Fındık her şeye iyi gelir! Tabii yersen!

***

Liberal düşüncenin gözü kördür, bütünü görmez, sadece bireyi görür, ama toplumsal karakterini ve yol açacağı sonuçları umursamaz...

Liberal, sanır ki, kadınların türbanlanması aynı zamanda bir demokrasi sorunudur!

Tam tersine, bunun, kadınların erkeklere köleliğini arttıracağı için demokrasiyi mezara gömme programının bir aşaması olduğuna aklı ve mantığı basmaz!

Türbanlaştırma değil, türbansızlaştırmanın, İslam ülkelerinde bir demokrasi sorunu olduğunu görmesine ise ya cüzdan ilişkileri, ya çevre ilişkileri, ya kısa vadeli diğer çıkarları, ya düşünce kapasitesi engeldir...

Orhan BURSALI

Cumhuriyet,05.02.2008

Link to post
Sitelerde Paylaş
budur... :lol:

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Sayin Teotihuacan,

Zamanlamaniz harika..

Iste cizgilerin gucu! Binlerce sozcugu biraraya getirip anlatmaya calistiginiz konu, bu kadar kisa, oz ve carpici bir ifadeyle yerini bulur..

Tesekkurler

Gaye

Link to post
Sitelerde Paylaş
---------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Türban, bireysel özgürlük alanı imiş...

Fındık her şeye iyi gelir! Tabii yersen!

***

Liberal düşüncenin gözü kördür, bütünü görmez, sadece bireyi görür, ama toplumsal karakterini ve yol açacağı sonuçları umursamaz...

Liberal, sanır ki, kadınların türbanlanması aynı zamanda bir demokrasi sorunudur!

Tam tersine, bunun, kadınların erkeklere köleliğini arttıracağı için demokrasiyi mezara gömme programının bir aşaması olduğuna aklı ve mantığı basmaz!

Türbanlaştırma değil, türbansızlaştırmanın, İslam ülkelerinde bir demokrasi sorunu olduğunu görmesine ise ya cüzdan ilişkileri, ya çevre ilişkileri, ya kısa vadeli diğer çıkarları, ya düşünce kapasitesi engeldir...

Orhan BURSALI

Cumhuriyet,05.02.2008

Orhan Bursalı'nın bu yazısı tüm gerçekliği anlatıyor ve özellikle de son satırları.....

Türbanı sanki bir özgürlükmüş gibi değerlendirenler iyi okusun, din kimseye özgürlük getirmez...

Din özgürlük getirmiş olsaydı, islam ülkelerindeki kadınlar özgür olurdu....

Link to post
Sitelerde Paylaş

merhabalar,

sayın Gaye, kötü bir özelliğim vardır. Hisettiğimi anında söylerim. Bu bazen patavasızlık boyutuna da gelir ama ne yapalım huylu huyundan vazgeçemiyor. Yazınızı gerçekten severek okuyorum çünkü güzel ve belli bir tutarlılık içinde yazıyorsunuz (Bir önceki söylemimde fırçavari bir şeyler söylediniz ama ne yapalım huyum kurusun)

Gelelim konuya...

1- Maalesef türban yasağı kaldırıldı..

Bugüne kadar tüm yazılarında inanç özgürlüğü diyerek insanların örtünme/örtünmeme sorununu insanların kişisel tercihlerine bırakılması gerektiğini söyleyen ben şimdi 180 derecelik bir dönüş mü yapıyorum da kaldırılan türban yasağını maelesef olarak değerlendiriyorum...

Hayır düşüncelerimde hiç bir değişiklik yok. Türban tartışmasından öncede rant kavgasının ürünü olan tartışmalar olmuştu orada da aynı bakış açısını sunmuş bu tartışmada tarafımın ne kendilerini laiklik savaşçıları olarak ortaya koyan işbirlikçi tekelci burjuvaziyi ne de aslında Amerikan islamcılığı modeli olarak halkımıza sunulan AKP ve uzantılarıydı. (Tabi ki dün çağlayan ve tandoğanı bugün ankara ve bir çok yerde alanları dolduran insanların kaygılarını korkularını saygıyla karşılamaktan öte haklı bulmuş ama o insanları oraya yönlendiren ve kürsüyü işgal edenlere karşı çıkmışımdır) Bunu birbirimizi yanlış tanımayalım diye anlattım. Benim düşüncem hiçbir zaman ne amerikan islamcıları ile ne de faşist MHP ile asla kesişmez...

Malesef Türban Yasağı geçti dedim. Çünkü, yukarıda örneğini verdiğim imam hatipli bir kız vardı hatırlarsanız. O küçük kızın sorununu çözen AKP oldu, sözde laik sistem de o kızı düşman ilan etti. (Gerçekte ise çözülen hiç bir şey yok aslında) Malesefi kendi düşüncemden öte bu sistemi laik olarak gören insanlar için kullandım ayrıca. Keşke bu sorunun çözümü için sözde laik sistemin savunucuları hareket etseydi de AKP'nin ekmeğine yağ sürmeseydi.

2- Sözde laik sistem hiç bir sorunu çözemez

Yukarıda bu sorunun sözde laik sistemin savunucuları tarafından çözülmesi gerektiğini söyledim. Ama bu başlıkta da çözülemeyeciğini yazdım Bunu ayrı bir başlık olarak yazmak gerek bence. Çünkü, halkın sorununun bu sistem içerisinde çözülebileceğine inanmıyorum. Zaten inanmış olsaydım sosyalizmi savunmazdım.

Türban inanç özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi gereken bir sorun iken yaşanılan süreçle birlikte o bez parçasına farklı bir misyon biçilmiştir. Türbanı misyonlaştıran da rant savaşının her iki tarafıdır. Burda yine kaybeden halkımız olacaktır...

Baslarina bir kez olsun turban takmayan erkeklerin, kadinlara kendi elleriyle turban takarak onlari siyasi cikarlarina alet etmelerini, peskes cekmelerini ve kadinlarimizin, kizlarimizin erkeklerle ayni dili konusarak bu oyuna gelmelerine hayret ediyorum!

Dün akşam birinci sınıfa giden yeğenimi ders çalıştırma görevini üstlendim. Küçük bir kitaptan heceleyerek okuyor...

Şu cümleyi okuduğunda "ohaaa" dercesine irkildim...

"Atila imam ol"...

hikayede çocuklara roller biçiliyor bizim Atila'ya da imam rolü biçiliyor... Hani düne kadar Ali'yi koşturup Ayşe'ye süt içiren epey milli olan eğitimimiz Atila'ya da imamlık görevini veriyor... İşte daha birinci sınıfta çocuklarımızın beyni bunlarla şekilleniyorsa ileriki süreçlerde karşılaştığımız şeyler hayret sınıfına girmemeli bence...

Haklısınız, kadının geleceği yine erkekler tarafından şekilleniyor. Ama bu bugünün değil dünden bugüne taşınan ve yarınlara taşınacak bir sorun. Bu sistem kadının başını örterken kıçını da açmayı ihmal etmez... Bakın bu forumda Türban tartışmasına ilişkin kaç tane başlık açıldı kaç kişi yazdı çizdi. Ama yine bu forumda sayın nektar tarafından (yeni nicki proc lu bir şeydi) TİSK raporuyla ilgili bir başlık açtı türban tartışmalarının arasında kaynadı gitti...

Bu raporu önemli hale getiren kadınlarımızın genç kızlarımızın durumuydu...

-15-19 yaş arasındaki kızların yüzde 47.5'i evde oturuyor.

-20-24 yaş arasındaki kızların yüzde 58.3'ü evinde oturmaktadır

-25-29 yaş arasındaki kızların yüzde 65.8'i öğrenimde görmüyor çalışmıyorda

İşte kadınlarımızın geleceği böyle şekilleniyor. Kadınların geleceği ile birlikte bu ülkenin de geleceği karartılıyor..

sevgi ve saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...