Jump to content

Schrödinger'in kedisi var da benim yok mu?


Recommended Posts

Şimdi öncelikle ilk baştaki yazı tura gibi kumarları kuranda fal okları ile uğraşmayın onlar boş ve batıl işlerdir diye bize allah yasaklamıştır ...

Passenger, yazıyı nerenden anladım paşam sen? Yazıda bahsedilen yazı-tura olayının fal okları ile alakası yok. Fiziksel oluşları ve bunların doğal sonuçlarını sorguluyor o yazı-tura örneği.

M- Tanrı kesinlikle maddeye ilk hareketi vermekle benim kafamdaki görünen varlığı yaratan tanrı ile aynı model..ama madde kısmı sadece..

Sen maddeden gayri bir şeyi göremiyorsun bilgehan.

M-Tanrı İslam'ın Tanrı'sı olamaz. Allah'ın tanımı ile benim tanımladığım M-Tanrı uyuşmaz. M-Tanrı en büyük hesapçıdır, bir kere hesaplar, hareketi verir ve olaylar onun hesapları çevçevesinde gelişir; sonradan müdahaleye gerek duymaz, evreni evreler halinde yaratmaz, dua dinlemez, yerine getirmez, ödül ya da ceza vermez, zira olup biten herşey onun ilk hesabı çerçevesinde olmuştur.

Kader anlayışın kesinlikle dinlerden etkilenmiş bir anlayıştır.

Nurculara bak mesela onların kader algılayışı ile aynı düşünüyorsun.

Bende elimdeki kitapta yazana bakıyorum..Siz ancak kazandıklarınızla yargılanacaksınız diyor nokta...

Yazımı ya okumamışsın, ya da anlamamışsın. Benim kader inancım yok. Ben kader inancını yerden yere vuruyorum bu yazıda... Üstelik bir nurcu ile benzerliğim bağırsakta yaşayan asalak kurt ile benzerliğim kadardır.

Ha kuranda bazı yerlerde allah dilese idi onlar doğruyu bulurdu türünden ayetleri bu kader anlayışına yoranlar var .Ben bu tanımı yanlış algıladıklarına yoruyorum.

Ama bilgehan senle kuranı tartışmak gibi düşüncem yok açıkçası.Tanrıya inanmayan birisi ile kuran tartışmak çok manasız.

Deist birisi ile bunu rahatlıkla yaparım bilgim dahilinde tabiki.

Ateist ile Kuran tartışılır. Kuran, güya Allah tarafından, insanların hayatını düzenlemek için gönderilmiştir. Yani fiziksel dünya ile ilgili, yaşam ile ilgili ahkamlar keser. Bu ahkamların tutarlılığı imandan bağımsız olarak doğru ya da yanlıştır. Yani ateist Kuran'daki çelişkileri, hataları görür. Ancak bunları tartışmak müslümanın işine gelmez.

Kısacası tanrı tanımın tıpatıp kafamdaki maddesel evreni yaratan tanrı modeli.

Fakat senin görmediğin anlamadığın şey bilinç vicdan ..İnsanı insan yapan şeyler.

Ben şimdi kalkıp hakkariye giderim buna verilen ilk hareket mi sebep olur ?

Böyle saçma bir iddia olmaz ..

İlk hareket verildi o yüzden kader var ben ldüreyim şu adamı olurmu hiç

Hani muvazene ,hani vicdan senin vicdanın nereden geliyor ?

Neden yeğenini kuzucuğum diye sevyorsun ..Yada neden yağenini seviyorsun ki ?

Evrimsel süreçte sana gerekli oldu içinmi ? bir gün sana faydası olacak diyemi?

Evladının büyüyünce kendisini öldüreceğinide öğrenmiş olsa bir anne o çocuğu öldürmez.sarıp sarmalar.

Ama bir diğer anne sevgilisiyle bir olup çocuğunu boğazlar..

İnsanı hayvanlardan ayıran özellik fiziksel yönü değil ulaştığı merhamet, vicdan, empati seviyesidir..anlayamadığın bu..

,

O yüzden tanrıyı göremiyorsun..

Kendi bilincine rağmen, bilinçsizlikten bilinç doğduğuna inanıyorsun.

Tam çorba yapmışsın burada... Okumadığın, ya da anlamadığın belli oluyor. Lütfen dikkatini topla yeniden oku.

Ayrıca sevgi, aile içi bağlılık gibi konuları anlattık burada... Benim bilim forumunda açtığım başlıklara bak.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 83
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Passenger, yazıyı nerenden anladım paşam sen? Yazıda bahsedilen yazı-tura olayının fal okları ile alakası yok. Fiziksel oluşları ve bunların doğal sonuçlarını sorguluyor o yazı-tura örneği.

M-Tanrı İslam'ın Tanrı'sı olamaz. Allah'ın tanımı ile benim tanımladığım M-Tanrı uyuşmaz. M-Tanrı en büyük hesapçıdır, bir kere hesaplar, hareketi verir ve olaylar onun hesapları çevçevesinde gelişir; sonradan müdahaleye gerek duymaz, evreni evreler halinde yaratmaz, dua dinlemez, yerine getirmez, ödül ya da ceza vermez, zira olup biten herşey onun ilk hesabı çerçevesinde olmuştur.

Yazımı ya okumamışsın, ya da anlamamışsın. Benim kader inancım yok. Ben kader inancını yerden yere vuruyorum bu yazıda... Üstelik bir nurcu ile benzerliğim bağırsakta yaşayan asalak kurt ile benzerliğim kadardır.

Ateist ile Kuran tartışılır. Kuran, güya Allah tarafından, insanların hayatını düzenlemek için gönderilmiştir. Yani fiziksel dünya ile ilgili, yaşam ile ilgili ahkamlar keser. Bu ahkamların tutarlılığı imandan bağımsız olarak doğru ya da yanlıştır. Yani ateist Kuran'daki çelişkileri, hataları görür. Ancak bunları tartışmak müslümanın işine gelmez.

Tam çorba yapmışsın burada... Okumadığın, ya da anlamadığın belli oluyor. Lütfen dikkatini topla yeniden oku.

Ayrıca sevgi, aile içi bağlılık gibi konuları anlattık burada... Benim bilim forumunda açtığım başlıklara bak.

Çorbayı asıl sen yapmışsın ..

Öncelikle ateist bir insanın teistlerin ianacına uygun ideolojileri (kader konusu)doğru kabul edip ona karşı tezler sunması buna en güzel örnek :)

Ateistin savaşı tezitlerle değil deistlerle olunca çorba olmaktan çıkar ..

Sen başta tanrıyı kabul etmeyen her ne olursa olsun tanrı fikrine ters bakan bir kişisin .Nasıl bir çorbaya inandığnı ben sana söyliyeyim ..

İnsanlık tarihinden beri bilinemeyen bir gizemi bildiğini sanıp ,bilmediğin bir doğrunun peşinden gidiyorsun tıpkı benim inandığım ama nasıllığını bilemediğim bilemeyeceğimede emin olduğum bir tanrıya inanmam gibi..

Gerçekelrle yüzleşmek zordur :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
İnsanlık tarihinden beri bilinemeyen bir gizemi bildiğini sanıp ,bilmediğin bir doğrunun peşinden gidiyorsun tıpkı benim inandığım ama nasıllığını bilemediğim bilemeyeceğimede emin olduğum bir tanrıya inanmam gibi..

Anlamadıgın bilemediğin birşey ne işine yarıyor?

Evreni insanı toplumu anlamanda ne fayda sağlıyor?

"Mukadderat" demek ile olaylara çözüm, açıklama mı yapıyorsun?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Passenger, yazıyı nerenden anladım paşam sen? Yazıda bahsedilen yazı-tura olayının fal okları ile alakası yok. Fiziksel oluşları ve bunların doğal sonuçlarını sorguluyor o yazı-tura örneği.

YAZI TURA OLAYINI ÇIKARTAN SEN OLDUN BİLGEHAN BEN DEĞİL. DÜNYADA OLAGELEN HİÇ BİR ŞEY YAI TURA İLE OLMAZ.KURANDA BU GİBİ İŞLERİ BİZE YASAKLAR DEDİM ..SEN MAHKEME AVUKATLARININ İDDİA ÇÜRÜTME TEZLERİ GİBİ YAZMAYA ALIŞMIŞSIN.SANIRIM BUNDAN BU KADAR TERS ALGILIYORSUN.

M-Tanrı İslam'ın Tanrı'sı olamaz. Allah'ın tanımı ile benim tanımladığım M-Tanrı uyuşmaz. M-Tanrı en büyük hesapçıdır, bir kere hesaplar, hareketi verir ve olaylar onun hesapları çevçevesinde gelişir; sonradan müdahaleye gerek duymaz, evreni evreler halinde yaratmaz, dua dinlemez, yerine getirmez, ödül ya da ceza vermez, zira olup biten herşey onun ilk hesabı çerçevesinde olmuştur.

HERŞEYİ BELLİ BİR ÖLÇDE YARATTIĞINI .GÖKLERİ VE YERİ AŞAMA KAYDEDEREK YARATIĞINI SÖYLEYEN TANRIDAN BAHSEDİYORUM BEN BUHARİNİN GAZALİNİN TANRISINDAN DEĞİL PAPAĞA GİBİ EZBER KONUŞUYORSUN..

Yazımı ya okumamışsın, ya da anlamamışsın. Benim kader inancım yok. Ben kader inancını yerden yere vuruyorum bu yazıda... Üstelik bir nurcu ile benzerliğim bağırsakta yaşayan asalak kurt ile benzerliğim kadardır.

O HALDE BANA GELİPTE KURANDAKİ KADER ANLAYIŞINI TARİF EDERKEN GAZALİ VARİ KADER ANLYIŞLARI SUNMA .

Ateist ile Kuran tartışılır. Kuran, güya Allah tarafından, insanların hayatını düzenlemek için gönderilmiştir. Yani fiziksel dünya ile ilgili, yaşam ile ilgili ahkamlar keser. Bu ahkamların tutarlılığı imandan bağımsız olarak doğru ya da yanlıştır. Yani ateist Kuran'daki çelişkileri, hataları görür. Ancak bunları tartışmak müslümanın işine gelmez.

KURANDAKİ ÇELİŞKİLER İNSANI OLSA OLSA DESİT YAPAR.ATEİZM TANRIYI REDDETMEKTİR.O HALDE SEN BİR TANRI FİKRİNE KARŞI DEĞİLSİN DEİST BİR YAPIN VAR DERİM.

Tam çorba yapmışsın burada... Okumadığın, ya da anlamadığın belli oluyor. Lütfen dikkatini topla yeniden oku.

Ayrıca sevgi, aile içi bağlılık gibi konuları anlattık burada... Benim bilim forumunda açtığım başlıklara bak.

Çorbayı asıl sen yapmışsın ..

Öncelikle ateist bir insanın teistlerin ianacına uygun ideolojileri (kader konusu)doğru kabul edip ona karşı tezler sunması buna en güzel örnek :)

Ateistin savaşı tezitlerle değil deistlerle olunca çorba olmaktan çıkar ..

Sen başta tanrıyı kabul etmeyen her ne olursa olsun tanrı fikrine ters bakan bir kişisin .Nasıl bir çorbaya inandığnı ben sana söyliyeyim ..

İnsanlık tarihinden beri bilinemeyen bir gizemi bildiğini sanıp ,bilmediğin bir doğrunun peşinden gidiyorsun tıpkı benim inandığım ama nasıllığını bilemediğim bilemeyeceğimede emin olduğum bir tanrıya inanmam gibi..

Gerçekelrle yüzleşmek zordur :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Anlamadıgın bilemediğin birşey ne işine yarıyor?

Evreni insanı toplumu anlamanda ne fayda sağlıyor?

"Mukadderat" demek ile olaylara çözüm, açıklama mı yapıyorsun?

Sen neyi ispatladında tanrının yokluğuna karar verdin..

Binbang den önce ne vardı biliyormusun ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Soruma cevap vermemişsin ki...

Ben birşey ispatlamadım

Tanrı gereksiz bir varsayım benim için, hatta "bilmiyorum" demenin süslenmiş hali

Cevap vermekten çok soru üreten bir varsayım. Nitekim Tanrı "basit" değil

Bigbang'den önce ne oldugunu bilmemem tanrıyı doğrulamaz

"bilmiyorum öyleyse tanrı var" bu nasıl bir mantık böyle

tarihinde kenzo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Soruma cevap vermemişsin ki...

Ben birşey ispatlamadım

Tanrı gereksiz bir varsayım benim için, hatta "bilmiyorum" demenin süslenmiş hali

Cevap vermekten çok soru üreten bir varsayım. Nitekim Tanrı "basit" değil

Bigbang'den önce ne oldugunu bilmemem tanrıyı doğrulamaz

"bilmiyorum öyleyse tanrı var" bu nasıl bir mantık böyle

Madde hakkında bilinen şeyler bile sınırlıyken manayı reddetmek çok mantıksız..

Gerçekten bir şeyi reddebilmem için çok net bilgilerim olmalıdır.

Oysa başlangıcı olan bir yerde yaşıyoruz.Bunu eminiz ki evren bir zamanlar yoktu .En fazla 13 milyar yıl oda şaibeli ya gerçi .varsayalım ki doğru .ondan öncesini bilmiyoruz.

O yüzden ben asla emin olmadığım bir konuda ahkam kesmek istemyorum.Vicdan denen değerlerimiz neden çok değişik bunun bir açıklaması olmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Madde hakkında bilinen şeyler bile sınırlıyken manayı reddetmek çok mantıksız..

Gerçekten bir şeyi reddebilmem için çok net bilgilerim olmalıdır.

Oysa başlangıcı olan bir yerde yaşıyoruz.Bunu eminiz ki evren bir zamanlar yoktu .En fazla 13 milyar yıl oda şaibeli ya gerçi .varsayalım ki doğru .ondan öncesini bilmiyoruz.

O yüzden ben asla emin olmadığım bir konuda ahkam kesmek istemyorum.Vicdan denen değerlerimiz neden çok değişik bunun bir açıklaması olmalı.

Madde'den bağımsız bir mana'nın tanımı nedir ki?

Reddetmek değil olay aslında böyle bir varsayıma ne gerek var diye sormak gerek, olayları anlamada bize ne faydası var

Öngörü yapabilmemizi sağlıyor mu?

Vicdan denen değerlerimiz üzerine forumda "evrimsel ahlak" diye bir başlık var ayrıca onuda okumanızı tavsiye ederim

Benim için kabul edilebilir olan basit ilkeler üzerinde yapılan açıklamalardır

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=1077

tarihinde kenzo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Madde'den bağımsız bir mana'nın tanımı nedir ki?

Reddetmek değil olay aslında böyle bir varsayıma ne gerek var diye sormak gerek, olayları anlamada bize ne faydası var

Öngörü yapabilmemizi sağlıyor mu?

Vicdan denen değerlerimiz üzerine forumda "evrimsel ahlak" diye bir başlık var ayrıca onuda okumanızı tavsiye ederim

Benim için kabul edilebilir olan basit ilkeler üzerinde yapılan açıklamalardır

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=1077

O yazıyı okudum ve onun üzerine bir başlık açtım.

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtop...mp;#entry279881

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...
Deney şudur; sol elimde bir bozuk para, sağ elimde bir tabanca var... Parayı atacağım yazı gelirse deneği öldüreceğim, tura gelirse denek sağ kalacak.

Bu deneyde deneğimizin yaşamı paranın yazı ya da tura gelmesine bağlı. Peki atılan bir paranın yazı ya da tura gelmesi ne ye bağlı? İslam inancına göre ölüm kader olduğuna göre attığım paranın yazı ya da tura gelmesi Allah'ın müdahalesine bağlı olmalı.

Yani ilk deneğimiz Mutmain'in vadesi geldiyse ve ölümüne ben vesile olacaksam Allah parayı yazı getirmeli.

Kader nasıl tecelli eder? Evrene müdahale hangi noktada?

Şimdi düşünelim; Allah bu evrene hangi seviyede müdahale ediyor? Allah kaderimizi nasıl yönlendiriyor, rızkımızı nasıl veriyor, vademiz yetince canımızı nasıl alıyor? Canımızı alması için birşeyleri, ya da birilerini vesile kıldıysa, ki bu deneyde vesile "elimdeki para ve ben" oluyorum, Allah bana ve bu paraya nasıl müdahale eder? Yoksa etmez mi?

İhtimalleri değerlendirelim:

1.
Allah parayı atan kolumdaki kaslardaki aktin ve miyozinlere mi etki ediyor? Ya da kaslara bağlı motor sinirlerdeki potansiyel farklarını mı değiştiriyor?

2.
Allah para havadayken uygun bir geometride yere çarpması için doğrudan paraya mı müdahale ediyor?

3.
Allah benim sinir sistemimde görme algıma etki edip parayı bana yazı ya da tura mı gösteriyor?

4.
Allah evrene probability density function seviyesinde mi müdahale ediyoyor? (Sofistike müslümanlar için 'Quantum' soslu iman böreği, yerseniz)

Bu ilk dört maddenin doğru olmadığını biliyoruz, zira test edilip reddedilen şeyler. Başka bir formül bulmamız gerek... 5. maddeye geçelim.

5.
Yoksa Allah evrene müdahale etmiyor mu? En başında evreni yaratmış ve herşeyi akışına mi bırakmış? O zaman herşeyi en başından
nasıl bildiğini
açıklamak için bir model geliştirmemiz gerek.

Herşeyi bilen ve herşeye güçü yeten yaratıcı Tanrı modeli: M-Tanrı

Tanrı evreni yaratırken tüm atom altı parçacıkları öylesine uygun bir hız ve istikamette hareket ettirmiştir ki bu hareket evreni formasyonunu sağlamakla kalmamış, canlıların da oluşmasını ve evrimleşmesini sağlamıştır.

Bu öylesine büyük bir güç ve büyük bir hesaplamadır ki birbirini iten, çeken, az ya da çok etki eden sayısı belirli ama insan için sonsuz gibi görülen parçacığı veya onları oluşturan sicimleri harekete geçirmiş ve evreni ve canlılığı oluşturmuştur. Tabi bilemediğimiz evrenler ve yaşam formları da olabilir.

Bu hesaplamanın büyüklüğünü bir düşünün; bir bilardo masasında beyaz top siyaha çarpacak, siyah sarı topa sarı top bant yapıp kırmızı ve yeşili iki ayrı deliğe sokacak... Şimdi evreni düşünün, canlılığı düşünün ve bunların oluşması için gerekli hesabın büyüklüğünü düşünün.

M-Tanrı modeli ve Bilgehan'ın kuzusu

Deneyimize geri dönelim. Bu modele göre elimdeki parayı atarken kasımda oluşacak gerilimi belirleyen sinirdeki potansiyel farkını oluşturan elektronun evrenin yaratıldığı andan itibaren yapacağı tüm etkileşimler, çarpışmalar vs. biliniyor olmalı.

Ayrıca paranın hareketini etkileyecek hava molekülleri ve paranın çarptığı zemindeki atomlar ve parayı oluşturan atomların tüm macerası ilk anda verilen hız ve onlar için tayin edilen istikamet çerçevesinde şekillenmiş olmalı.

Bu durumda triyon üzeri triyon üzeri triyon... gibi bir sayının bile küçük kalacağı büyüklükte bir sayıdaki etkileşim sonucu benim deneğim ölecek ya da yaşayacak... Bu kadar hassas bir hesabı da ancak yüce bir yaratıcı yapabilir.

M-Tanrı deteminizmde son noktadır; herşeyi bilir, en yücedir

Bu en determinist kader örneğidir, Allah'ın bize nasıl bir kader çizebildiğini açıklar. Tabi bu açıklama aşırı derecede kompleks... Evreni oluşturan tüm partiküllerin 13.77 milyar yılda yapacakları tüm interaksiyonları öngörerek harekete geçirebilen bir tanrı aşırı derecede kompleks olacaktır. Ama kompleks olmak Tanrı'nın beklenilen bir özelliğidir. Ben sadece olabilecek en kompleks Tanrı'yı modellemiş oldum; M-Tanrı en mükemmel tanrıdır.

Sizce İslam'ın ekber olan Allah'ı bu tanrı olabilir mi?

Aslında yazıyı burada bitirip bu soruya müslüman, hristiyan ve diğer teistler ve de deistlerden yanıt isteyebilirdim. Ama amacım sizi küçük düşürmek değil, ben sadece kafanızıdaki Tanrı kavramını sorgulamanıza yardım etmeye çalışıyorum.

Tekrar sorayım sizce Tanrı böyle midir?

Eğer öyleyse özgür irade yok demektir. Kaderimiz evren yaratıldığı an çizilmiş demektir, neyin nereye gideceği, kim ne yapacağı belli demektir. O halde Allah bizi yargılayamaz, sorgulayamaz; cennete, cehenneme atamaz. Herşey ama herşey onun partiküllere ilk anda verdiği hareket yüzünden oluyor, bizim bir irademiz yok.

Şimdi benim bildiğim müslüman şöyle bir söylemle gelir; "Cüz'i irade"

Tasfir ettiğim Tanrı'nın yarattığı evren ve canlılık modeli cüz'i de olsa bir serbestiyete sahip olamaz. Düşünün çok küçük de olsa bir serbest hareket alanı, bir seçme imkanı olsaydı sonraki basamaklar bilinemez olurdu.

Bilardo örneğinden gidelim, beyaz top siyah topa çok küçük de olsa farklı bir geometri ile çarparsa siyah top belki sarıya çarpar ama sarı top kırmızya vurmaz...

Zincirleme olaylar dizilerinde zincirin alt basamaklarında çok küçük bir fark onlarca basamak sonra çok büyük bir farka dönüşür.

Sakın, ama sakın Allah o farkı da biliyor demeyin... Eğer yanlışlıkla demişseniz yazıyı baştan sonra tekrar okuyun. Dikkatinizi çekerim; atomaltı parçacıklardan bahsediyoruz. Evreni ve bizi oluşturan parçalardan ve enerji dönüşümlerinden bahsediyoruz.

Konuyu baştan ele alalım

-
Allah hareketlerimizi belirlemek için kaslarımıza müdahale etmiyor, elimizi kolumuzu kukla gibi oynatmıyor.

- Allah sinir sistemimize mühadale edip bizi yönetmiyor.

- Allah atomlara, atomaltı parçacıklara müdahale ederek bizi yönetmiyor.

- Görünen o ki Allah'ın bu evrene hiç bir etkisi yok.

- Allah sadece evreni en başında saat gibi kurmuş, herşeyi rayına oturtmuş olabilir, bu durumda özgür irade olamaz, din diye birşey olamaz, peygamber göndermesi, melek ile vahiy yollaması saçma olur. Yani en başından belli olan şeyi neden peygamber ile düzeltmeye çalışsın ki? Ayrıca en başında evreni yaratırken peygamberi ve ileteceği mesajı da belirlemiş olmalı, tabi mesajın insanları üzerinde yaratacağı etkileri de...

- Geriye tek bir tanrı modeli kalıyor, evreni şuursuzca yaratıp kendi kaderine terkeden ve asla karışmayan bir tanrı... Deistlerin uyuz tanrısı yani... Bu salak tanrının evren üzerine etkisi bile yok... Ne anladım ben öyle tanrılıktan!

Yazının başında bahsettiğim deneyi bir kere daha düşünün şimdi, denek olarak kullandığım müslümanın hayatı neye bağlı? Kaderi nasıl belirlenecek?

Saygılar, sevgiler

Bilgehan

teşekkürler

1inci seçenekde kaslara, sinir sistemine müdahale etmek var,

5incisinde evren başlangıcında atomaltı parçacıkları saat gibi kurup bırakması var.

Burada gördüğüm şu ki, atomaltı, kuantum fiziği kanunları sanki çok deterministik şeylermiş gibi anlatılmış. Böyle bir saat kurulup işlemesi seyredilemez. Her andan ayrılan ikili olasılıklar yüzünden bir anda dev bir örümcek ağında trilyonlarca saatimiz olur.

Tetiği çeken senin bilincini etkileyen 10 üzeri katrilyon fiziksel şartın toplamı bile, senin kararında özgür olmanı (%50yi aşmamanı) zerre kadar etkileyemez. Böyle bir sayı yok. Ya vurursun, ya vurmazsın, senin bileceğin iş. Çünkü (biyoloğa anlatıyoruz galiba, katlanınız) beynindeki "müslüman denek kuzuyu vurma eylemi"nin simulasyonu, oluşan imge, fiziksel şart değildir. O sensin, senin bilincin. Artık burada doğal sayılardan oluşan bir olasılık çan eğrisi falan yok. İkili sistem işte, 1, 0; yaşar, ölür. serbest irade.

İki olasılık da var, mevcut, yaratılmış. Sen tetiği çekmeden önce zihninde yüzlerce kez imgeledin ya işte, demek ki böyle her türlü olasılığın meydana geleceği evrenler mümkün. O imgelerden bir tanesini seç beğen al, o evrenlerden birinde yaşamaya devam et. Çünkü ancak öyle mantıklı, sepep-sonuçlu olacak. Ama bırak da diğer imgelerde mantıklı şekillerde yaşayabilecek olanlar yaşasın. Şröydingerin kedisi ölmesin ama, öldüğü evrenler de olsun.

"Allah, peygamber kitap niye göndersin?" sorusuna, evren kurulu saat değildir diyerek baştan cevap verdim. Ama Tanrı'nın müdahalesi sinir sistemine mi, atomik parçaçıklara mı sorusuna, neden Bilinç'ten olmasın derim. Taabi, bence bilinç, teistlerin sığındığı son limanlardan biri (plank uzayı, ve bigbang tekilliği gibi). Nöronların çalışma biçimini açıklayan, beynin sırrını çözen makaleler bana karşı değil, ben onlara karşı değilim. Benim meselem nöronların nihayette oluşturduğu imgelerin, algıların, düşüncelerin sonuşmaz, sınırlanmaz oluşu. Sara hastası biri Tanrıyla konuştuğunu söylese, konuşmadığını kanıtlayamazsınız. Bunları Tanrısız açıklamaya çalışın takdir. Diyeceğim bir şey yok. Demek istediğim Tanrı saralılarla konuşur değil. Bu başlık Tanrı nasıl müdahale eder'i sorguluyordu, konuyu dağıtmıycam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
teşekkürler

1inci seçenekde kaslara, sinir sistemine müdahale etmek var,

5incisinde evren başlangıcında atomaltı parçacıkları saat gibi kurup bırakması var.

Burada gördüğüm şu ki, atomaltı, kuantum fiziği kanunları sanki çok deterministik şeylermiş gibi anlatılmış. Böyle bir saat kurulup işlemesi seyredilemez. Her andan ayrılan ikili olasılıklar yüzünden bir anda dev bir örümcek ağında trilyonlarca saatimiz olur.

Birincisi; yazıyı okumamışsın. Okuduysan da anlamamışsın. Kümülatif bir sonuçtan, deterministik bir kaderden söz ediyoruz.

İkincisi, kuantum fiziğini de anlamamışsın. Kuantum fiziği atom altı seviyede deterministik bir doğa olmadığını söyler ama olaylar atom seviyesinde deterministiktir. Yani aslında bizim kafamızın basmadığı bir seviyede determinizm var. Bu determinizm atoma, moleküle, organizmaya, gezegene, yıldıza vs. yansıyor; bunlar belirsiz hareketler yapmıyorlar. Bunun farkında değil misin?

Tetiği çeken senin bilincini etkileyen 10 üzeri katrilyon fiziksel şartın toplamı bile, senin kararında özgür olmanı (%50yi aşmamanı) zerre kadar etkileyemez. Böyle bir sayı yok. Ya vurursun, ya vurmazsın, senin bileceğin iş. Çünkü (biyoloğa anlatıyoruz galiba, katlanınız) beynindeki "müslüman denek kuzuyu vurma eylemi"nin simulasyonu, oluşan imge, fiziksel şart değildir. O sensin, senin bilincin. Artık burada doğal sayılardan oluşan bir olasılık çan eğrisi falan yok. İkili sistem işte, 1, 0; yaşar, ölür. serbest irade.

Tekrarlıyorum, yazıyı okumamış veya anlamamışsın.

Benim bilincim nedir puppet? Benim bilincimi de oluşturan altyapı nedir? Benim özgür olmam demek ne demek? Beni kontrol eden bir ilahi güç yok demek. Bu ilahi gücün benim üzerimde bir kontrolü olamadığı gibi evrene de en ufak etkisi yok. Eğer varsa göster.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kuantum fiziği demişken en spekülatif konulardan biri bu kuantum fiziği olmuştur.

Evrim çalışması gibi Kuantum fiziği üzerine de bazı temel bilgiler vermek gerekiyor.

Çok haklısın euclid. Hatta şu kitap mistik bir dünyanın kapılarını açıyor. http://sonsuz.us/?q=node/1622

Bunun gibi bir çok yayın var yurtdışında. Ve belgesellerde kullanılıyor bu mistik tarafı.

Bu yüzden bu konuya da eğilmekte fayda var.

Evrim kuramını tüm dindarlar elleri mahkum sonunda boyun eğip kabul edecekler. Bu sefer ellerinde ki kitapları buna göre yorumlamaya başlayacaklar.

Ama işte şu Kuantum olayı oldukça kafa karıştırıcı. Ben bile kayıyorum kimi zaman. :)

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Birincisi; yazıyı okumamışsın. Okuduysan da anlamamışsın. Kümülatif bir sonuçtan, deterministik bir kaderden söz ediyoruz.

İkincisi, kuantum fiziğini de anlamamışsın. Kuantum fiziği atom altı seviyede deterministik bir doğa olmadığını söyler ama olaylar atom seviyesinde deterministiktir. Yani aslında bizim kafamızın basmadığı bir seviyede determinizm var. Bu determinizm atoma, moleküle, organizmaya, gezegene, yıldıza vs. yansıyor; bunlar belirsiz hareketler yapmıyorlar. Bunun farkında değil misin?

Tekrarlıyorum, yazıyı okumamış veya anlamamışsın.

Benim bilincim nedir puppet? Benim bilincimi de oluşturan altyapı nedir? Benim özgür olmam demek ne demek? Beni kontrol eden bir ilahi güç yok demek. Bu ilahi gücün benim üzerimde bir kontrolü olamadığı gibi evrene de en ufak etkisi yok. Eğer varsa göster.

Selam. Uzun uzadıya cevap vermiycem. Çünkü Kuantum mekaniği konusu bir derya. Cevabını iki gün önce gördüm (çok derinlerde olduğu için tesadüfen! rastladım.) Dedim ki "/ yazısını tamamen okuyup anlamıştım, yoksa kuantum mekaniğini mi anlamamış biriyim). İki akşamdır araştırdım oradan oraya sıçradım,... Bi değişiklik olmadı; Saat gibi işleyen tek bir olasılığın evreninden ibaret olunacağını düşünemiyorum. Atom altındaki belirsizliğin, elektronların hareketlerinden başlayarak, gazların, yarılanma sürelerini.. vb etkileyeceğini düşünüyorum. Hele organizmayı yönlendiren mesala sinirdeki elektron iletiminin kombinasyonlarının belirsiz olduğunu düşünüyorum. üstelik beyinde, iletimlerde oluşan elektromanyetik dalgaların oluşturduğu imajların da birbirini etkilediğini, bunun fiziksel etkileşim değil "özgür irade"nin ta kendisi olduğunu düşünüyorum. Af buyurun şimdilik bu kadar.

Sorun şu ki; aslında sen benim soruya cevap verdiğimi sanıyorsun: Özgür iradenin varlığını savunuyorum. Buradan "Kuran"ın "ekber" Tanrı'sı çıkar mı sorusuna cevap vermedim. Bence çıkar ama kalsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Saat gibi işleyen tek bir olasılığın evreninden ibaret olunacağını düşünemiyorum. Atom altındaki belirsizliğin, elektronların hareketlerinden başlayarak, gazların, yarılanma sürelerini.. vb etkileyeceğini düşünüyorum.

Merhaba puppetularz

Olaya istatistik yönünden de baktınız mı acaba? İstatistiki olarak belli olasılıklara sahip olaylar, örneğin yarılanma süresini etkileyen radyoaktif ışınım olma olasılığı, o istatistiğe bağlı çok fazla olay sonucunda determinizme yaklaşıyor. Atom altı da bu olayların sayısı açısından zengin bir ortam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Selam. Uzun uzadıya cevap vermiycem. Çünkü Kuantum mekaniği konusu bir derya. Cevabını iki gün önce gördüm (çok derinlerde olduğu için tesadüfen! rastladım.) Dedim ki "/ yazısını tamamen okuyup anlamıştım, yoksa kuantum mekaniğini mi anlamamış biriyim). İki akşamdır araştırdım oradan oraya sıçradım,... Bi değişiklik olmadı; Saat gibi işleyen tek bir olasılığın evreninden ibaret olunacağını düşünemiyorum. Atom altındaki belirsizliğin, elektronların hareketlerinden başlayarak, gazların, yarılanma sürelerini.. vb etkileyeceğini düşünüyorum. Hele organizmayı yönlendiren mesala sinirdeki elektron iletiminin kombinasyonlarının belirsiz olduğunu düşünüyorum. üstelik beyinde, iletimlerde oluşan elektromanyetik dalgaların oluşturduğu imajların da birbirini etkilediğini, bunun fiziksel etkileşim değil "özgür irade"nin ta kendisi olduğunu düşünüyorum. Af buyurun şimdilik bu kadar.

Sorun şu ki; aslında sen benim soruya cevap verdiğimi sanıyorsun: Özgür iradenin varlığını savunuyorum. Buradan "Kuran"ın "ekber" Tanrı'sı çıkar mı sorusuna cevap vermedim. Bence çıkar ama kalsın.

Sevgili puppetularz,

Bayşapha söylemiş ama ben de tekrarlıyayım; kuantum fiziği atomların, moleküllerin öngörülemez şekilde hareket ettiklerini söylemiyor.

Çok basit olarak şöyle ifade edeyim; tek başına tamamen rastlantısal olan bir olay alalım. Aslında tam rastlantısal sayılmaz ama örneğin tek bir zar atalım. Bu zarı tek başına attığımızda dağılım grafiği homojendir. Yani tüm sayılar aşağı yukarı benzer sayılarda gelir.

ANCAK, iki zarı atıp toplamlarının istatistiğini tutarsak piramit şeklinde bir grafik görürüz. Yani 2 ile 12 en az... 7 ise en çok gelir. Bu kaçınılmazdır. Atım sayısını binlere, yüzbinlere çıkartırsak grafik çok düzgün bir üçgen olur

Yani şöyle...

post-5084-1234588331_thumb.jpg

"organizmayı yönlendiren mesala sinirdeki elektron iletiminin kombinasyonlarının belirsiz olduğunu düşünüyorum." demişsin.

Sinir iletimin tamamen beklediğimiz gibi çalışmaktadır. Tamam kablo kadar tek düze değil ama işin içinde bir tuhaflık yoktur, beklenmedik hareketler yapmaz. Yani deterministik bir doğadadır.

Eğer tek bir elektron ile iletim gerçekleşseydi dediğin gibi dalga fonksiyonuna göre bir belirsizlik devreye girecekti. Ama milyarlarca elektronun iletimi sağladığı bir sinirde iletim deterministik oluyor.

Eğer moleküller üzerinde, sinirdeki potansiyel farkı üzerinde kuantum fiziğinin dalga fonksiyonları ile çalışmak zorunda olsaydık hayatın neye benzeyeceğini bir düşün lütfen. Kimya neye benzerdi, biyoloji neye benzerdi bir düşün lütfen. Ama durum böyle değildir, subatomik seviyedeki belirsiz doğa atomik/moleküler seviyede daha deterministiktir. Hücre, doku, organ, sistem seviyesinde ise tamamen kararlı bir yapıdadır. Sen durup dururken yok olup geri gelmiyorsun değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslümanlar bu konuya fazla karışamazlar arkadaşlar hesabı kitabı var...

"Kim Kader Konusunda Bir Meseleyi Konuşacak Olsa, Ahiret Günü Kaderden Hesaba Çekilir...Kim de Bu Mevzuda Bir Şey Konuşmazsa Ahirette Kaderden Hesaba Çekilmez...." <<< "Aişe"

tarihinde mtt tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Selam yine ben.

Çok teşekkürler, Olasılık çan eğrisinden, fonksiyonundan biraz haberim vardı. Fakat ben makro olayların boyutu azaldıkça öngörülemezliği yine de artar olarak yorumlamıştım. Belki de abartmışım. Hakkınız var. Ama hala bilinç sahibi birimlerin yada "gözlemcilerin" ne yaptıklarının başka herhangi bir birimce, mesela çok güçlü bir bilgisayar tarafından bile öngörülemeyeceğinde ısrar ediyorum. Zaten en baştaki konu buydu. Bunda tatmin etmediniz.

Sizlerin de dediği gibi: Küçük parçacıklar kendi başına ne yaparsa yapsın, büyük-sistem fizik kanunları doğrultusunda yoluna devam eder. Fakat bu küçük parçacıkların istediğini yapmasına "bir nevi özgür küçük irade'ye sahip olmasına engel değil.

Eğer moleküller üzerinde, sinirdeki potansiyel farkı üzerinde kuantum fiziğinin dalga fonksiyonları ile çalışmak zorunda olsaydık hayatın neye benzeyeceğini bir düşün lütfen. Kimya neye benzerdi, biyoloji neye benzerdi bir düşün lütfen. Ama durum böyle değildir, subatomik seviyedeki belirsiz doğa atomik/moleküler seviyede daha deterministiktir. Hücre, doku, organ, sistem seviyesinde ise tamamen kararlı bir yapıdadır. Sen durup dururken yok olup geri gelmiyorsun değil mi?

Benim yok olup geri gelmem için organizmamdaki tüm atomaltı parçacıkların aynı ince zaman aralığında söz birliği etmesi lazımdı. Evet, istatistik olarak mümkün değil. Ama benim düşüncelerimin aniden başka bir moda girmesi mümkün. Sanki beyin tek bir kuantmış gibi istediğini yapabiliyor. Düşüncelerin önceden belirlenebilir olduğunu düşünseniz bile bunun ihmal edilebileceği bir zeminde ilerleyeceğim:

Beyinlerin eyleme geçirdikleri olaylar, istatistik olarak bütün canlı kolonisinin "öngörülebilirliği"ni çok fazla etkilemez.

Şimdi en baştaki kader tartışmasına kayıyorum.

-Büyük sistemin nereye gideceğini bilen bir Üst-irade,

-Karşılarına çıkan yol-ayrımlarında istedikleri yoldan giden alt-iradeler.

'Çift yarık deneyi'nde gözlemciye göre elektron iki yarıktan da geçmiştir. Gözlemci için elektronun hangi yarıktan geçtiği önemsizdir, çünkü ikisinden de geçmiştir (yada birinden az, birinden çok geçmiştir.) Elektronlar yaptıklarında ne kadar özgür de olsalar, bütüne bakıldığında, istatistik olarak sistemin belirli bir davranışta olduğu görülür.

O zaman bir Üst-irade-gözlemci'ye göre alt-iradeli bireyler önlerine çıkan yol-ayrımlarında (çift yarık) iki yoldan da geçmişlerdir. Gözlemci olasılıkların sonuçlarını bilir. Hatta onun için o olasılıkların hepsi vardır. Bu olasılıklar içerisinde yol alan, alt-iradedir.

Yani çıka çıka ilk iletideki "kuantum soslu 4. madde"ye çıkıyorum. Zaten ilk iletimden beri 5. maddedeki Saat kuran Tanrı'ya karşı çıkmıştım. Biraz daha geniş açılı bakmak suretiyle 4. maddeyi yiyeceğim. Ama hala Tanrı'nın insan'a nasıl karışacağına/mayacağına pek değinmedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...