Jump to content

Tanrı varoldugunu nasıl anladı


Recommended Posts

  • 1 month later...
  • İleti 77
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

(1687)- İbnu Mes'ûd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâlâ hazretleri aklı yarattığı zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri dön!" diye emretti. O da geri döndü. Bunun üzerine akla şunu söyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan başka bir şey yaratmadım. Seni, nezdimde mahlûkâtın en sevgilisi olana vereceğim."

Link to post
Sitelerde Paylaş
(1687)- İbnu Mes'ûd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâlâ hazretleri aklı yarattığı zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi. Sonra "Geri dön!" diye emretti. O da geri döndü. Bunun üzerine akla şunu söyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan başka bir şey yaratmadım. Seni, nezdimde mahlûkâtın en sevgilisi olana vereceğim."

Vay anasını...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Buldu bile... ;)

Ben varlığımı kendime bakarak değil ''düşündüğüm için'' biliyorum demekki bilincim var ve bilinç yeterlidir.

Allah tektir ve Kendi varlığını Kendisi ile bilebilir ve Kendisini ancak Kendisi en iyi bilebilir ve anlayabilir.

Sen ise varlığın bu uzay/zaman 'a çıkarılan bir şeklini yaşıyorsun. Kulaklar ve gözler çevreni algılamanı sağlıyor.

Bilincin ise kendini algılıyor. O halde bu mısralar biraz yüzeysel ve sadece tek bir enerji düzeyi ile sınırlı kaldı. Ne dersin ? ;)

Sevgiler...

Sen ve bilincin yoktan mı varoldu? Senin ve bilincinin oluşumu ve gelişimi için, senden ve bilincinden önce de varolan toplumsal bir altyapı vardı. Sen, o altyapı üzerinde varolup varlığını kıyas yoluyla anlayabildin.

Sözü edilen tanrı için nasıl bir altyapı düşündün peki? Hangi ortamda, hangi bilgi, görgü ve becerileri edindi ki, onlarla kendisini kıyaslayıp varlığının farkına vardı? Senin dediğin farkına varmayı tavşan da yapıyor...

Cogito ergosumu bırak da, sadete gel. Tanrı varlığını nasıl anladı? Sen değil...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 6 months later...

Sonsuz güç olduğunu nasıl anladı sorusunu irdeleyeyim ben.

Kendisi sonsuz güç olduğunu herşey ve herkesi yaratıp onlara sonlu güç verince anladı çünkü başka türlü anlayamaz peki başka türlü anlayamazsa, anlayamayan bir Tanrı ne kadar Tanrı'dır diye bir soru geliyor aklıma.

Çık işin içinden çıkabilirsen mösyöbarış diyorum. (:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı var hiç birşey yok durumunu düşünelim

Sadece ve sadece tanrı var

Bu tanrı kendi varlığını nasıl anladı?

kulağı yok eli yok burnu yok orası yok burası yok uzvu yok

Bölünemez bir bütünlük bu tanrı, parçası yok

kendi varlığını nasıl algılar tanrı?

algılamazsa nasıl bilir kendi varoldugunu

hadi diyelim kendi varlığının farkına vardı

Kendisinin sonsuz güçlü oldugunu nasıl anlar?

Daha hiç birşey yaratmadı

Sadece o var

O alimdir herşeye kadirdir bilir, yapar...vb cevaplar kabul edilmez

Tanri'nin tanri oldugunu algilayabilmesi bile mümkün degildir.

Kendinden başka hic bir şeyin olmadigi bir yerde tanri oldugunu kavramak, yaratmayi kavramak, ortada karşilaştirma yapilabilecek hic bir sifat yokken ayirimlarin farkina varmak imkansizdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vay canına cevap için kriteride hazırlamışsınız..

Nasıl bir cevap umuyorsunuz?

Kuantum fiziğine mi dayandırarak açıklıyayım?

Yada nano teklonojideki gelişmelerle bir paralellik kurarak mı?

Yok yok en iyisi Atom altı dünyayı muonları kuantları örnekleyerek yapalım bu işi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vay canına cevap için kriteride hazırlamışsınız..

Nasıl bir cevap umuyorsunuz?

Kuantum fiziğine mi dayandırarak açıklıyayım?

Yada nano teklonojideki gelişmelerle bir paralellik kurarak mı?

Yok yok en iyisi Atom altı dünyayı muonları kuantları örnekleyerek yapalım bu işi..

Sizin temelde sorununuz bu.

O alimdir herşeye kadirdir bilir, yapar...vb şeyler söyleyince "hokus pokus" misali herşeye cevap verdiğinizi sanıyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok güzel bir soru. Biliç bilme durumudur. Biz kendi bilincimize çevremiz sayesinde ulaşabiliyoruz. Hiçbir sesin, görüntünün vs olmadığı bir durumda kendi bilincinize varamazsınız. Bilinç bir tür eylemdir. Ya da tepkidir. Olaylara verdiğimiz bir tür tepki. Bu tepkinin olabilmesi için de tepkiyi yaratacak dış faktörler olmalıdır.

Hiçbirşeyin var olmadığı bir durumda, tanrı, tanrı olduğunu değil kendi var olduğunu bile bilemez.

tarihinde CharlesDarwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sizin temelde sorununuz bu.

O alimdir herşeye kadirdir bilir, yapar...vb şeyler söyleyince "hokus pokus" misali herşeye cevap verdiğinizi sanıyorsunuz.

Sevgili Kenzo

Madde olmayan bir varlıktan insan aklına sığışmayan bir varlıktan söz ediyorsak verilecek cevaplar çok kısıtlı olacaktır..

Siz bize TAM olarak mahiyetini kavrayamadığınız allahı soruyorsunuz.Sonsuz kudrete elbette bağlanacak.Bu bir kaçış değildir.Mecburiyettendir.Çünkü Bildirilmemiş ise akıl almıyor ise başka çaremiz yok demektir.

Kaçmıyoruz bilgimiz nisbetinde soru alıyor cevaplıyoruz.

Umarım kriterinizin neden mantıksız olduğunu anlatabilmişimdir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

TANRI VAR OLDUĞUNU NASIL MI ANLADI?

Madde, antimadde ile karşılaşınca, ortaya çok parlak bir ışık çıkmakta ve ikisi de yok olmaktadır.

Tevrat ve İncil’de böyle masallar vardır.

Sodom ve Gomore’nin tahribi sırasında bir ışık ortalığı aydınlatmakta ve arkasını dönüp o ışığa bakanlar bir anda yok olmaktadırlar.

Tanrı let there be light demiş ve evren olmuştur.

İslam’a göre Allah’ın ol demesi evrenin olması için yetmiştir.

Peki Tanrı evreni neden yaratmıştır?

Amacı nedir?

Neden Big Bang gibi, muhteşem bir başlangıcı yeğlemiştir?

Neden herşeyi müthiş bir şölenle başlatmıştır.

Big Bang görkemli olduğu kadar, sesli de olan bir patlamadır.

Evren bir anda olmuş ve yeni doğan bir bebek gibi, varlığını Tanrı’ya ağlayarak hissettirmiştir.

Belki de Tanrı ağlamış ve hıçkırıkları ile evreni yaratmıştır.

Evren yaratıldığı andan itibaren sayısız trajedilere sahne olmuş ve onlar yaşamın ortaya çıkması ile çok daha dramatik boyutlara ulaşmıştır.

Biri hariç biz canlıları oluşturan bütün atomlarımız önce yıldızların merkezindeki fırınlarda sentez edilmiş ve süpernova ile evrene dağılmıştır. Daha sonra dünyada bir araya gelen ve yıldız tozundan başka bir şey olmayan o gizemli atomlar biz canlıları oluşturmuş, ortaya çıkışımızdan uzunca bir zaman sonra bize can veren aynı atom ve moleküller, bilinçli olmamızı da sağlamış ve bizi gökyüzüne bakmaya zorlamıştır.

İşte o bakış evrenle ilgili hemen her şeyi değiştirmiştir.

Bizde bilince kavuşan Tanrı, uzun bir beklemeden sonra bir gün, gözlerini gökyüzüne diken akıllı yaratıklar aracılığı ile bütün görkemi ile tepede duran kendisini görmeye başlamıştır.

Tanrı’dan insanı yaratmasının başka bir nedeni olduğunu beklemenin ne anlamı olabilir?

Tanrı insanı kendini görmek, görkemini algılamak ve kendini insan aracılığı ile anlamak için yaratmış ve ona akıl vermiştir.

Ben başka bir neden düşünemiyorum.

Bizler Tanrı’nın hıçkırıklar arasında yıldız tozundan, kendini tanıma ve anlama merakı ile yarattığı, O’nun gölgesinden oluşan varlıklarız.

Bizde yarattığı akıl ile kendini tanımaya çalışan Tanrı aslında bizden başka bir şey değildir.

Bizi yaratan Tanrı, kendisini bize sorarak tanımak, ne olduğunu, neden ve nasıl var olduğunu anlamak ve öğrenmek istemektedir.

Tanrı bize kim ve ne olduğunu sormakta ve bizler de O’nu yanıtlamaya çalışmaktayız.

Bunu bizden başka hiç bir canlı yapamaz.

Çünkü bizler Tanrı’nın yarattığı en mükemmel eseriyiz.

Tanrı var mı?

Bize göre elbette var!

Yoksa bile var! Var olmak zorunda..

Kendisi ile birlikte bizi yaratan O değil mi?

Nasıl olur da O olmaz.

Biz varsak, O da var..

Kendimizi nasıl reddedebiliriz.

Bizler O’yuz! Onun bir parçası ve gösterisiyiz.

O’nun en mükemmel eseriyiz.

Biz varsak doğa var olduğu için varız.

Doğa varsa, dünya var olduğu için var.

Dünya varsa evren var olduğu için var..

Evren varsa Tanrı var olduğu için var……

Bu doğal bir sonuç… Diğer doğal sonuç ise, Tanrı’nın biz olduğudur.

Biz doğanın bir parçası, doğa dünyanın, dünya evrenin, evren Tanrı’nın……..

Öyle ise bizler Tanrı’nın bir parçasıyız.

Bizler birer yıldız tozuyuz, değil mi?

Doğanın en değerli birikimi, milyarlarca yıllık çabası sonunda yaratılan ve bir araya getirilen atomlardan oluşan değerli ve inanılmaz bir varlığız.

Bizler yıldız topluluğuyuz.. Galaksileriz.

Bizler kayan, sönen yıldızlarız…

Bizler süpernovalarız…

Bizler canlıyız…

Bizler bitkiyiz, hayvanız…

Bizler insanız..

Bizler evreniz……

Bizler Tanrı’yız……………..

TANRI VARLIĞINI BİZE BORÇLUDUR.

TANRI BİZE MUHTAÇTIR.. BİZ TANRI'YA DEĞİL......

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı da herhalde insanlar gibi varlık vardır aksiyomuna başvurmuştur herhalde. Var mıyım diye sorabilmesi için var olması gerek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zamandan münezzeh olan herhangi bir eylem yapamaz ki.

Zaman eylemin sayımıdır.

Zaman yoksa eylemde yok.

Ama Tanrı eylemde bulunur.

Nasıl zamandan münezzeh olur?

Tanrı evreni yaratmadı mı?

Yarattı

Peki tanrı için evreni yaratmadan önce ve yarattıktan sonra diye iki farklı durum yok mu?

var.

O zaman zamanda var demektir.

Öncelik sonralık var çünkü.

Tanrı zamandan münezzehtir demeden önce bu söz ne anlama gelir iyi düşünün.

Zamandan münezzehlik

Çünkü onun fiillerinin başı olmadığı gibi sonuda yok

anlamına gelmez

Kavramları keyfi tanımlıyorsunuz.

tarihinde Lucretius tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı var hiç birşey yok durumunu düşünelim

Sadece ve sadece tanrı var

Bu tanrı kendi varlığını nasıl anladı?

kulağı yok eli yok burnu yok orası yok burası yok uzvu yok

Bölünemez bir bütünlük bu tanrı, parçası yok

kendi varlığını nasıl algılar tanrı?

algılamazsa nasıl bilir kendi varoldugunu

hadi diyelim kendi varlığının farkına vardı

Kendisinin sonsuz güçlü oldugunu nasıl anlar?

Daha hiç birşey yaratmadı

Sadece o var

O alimdir herşeye kadirdir bilir, yapar...vb cevaplar kabul edilmez

İnsanın her şeyi duyularıyle bildiği gibi ya da bildiğinden ibaret sanması farklısını, fazlasını düşünememesi, algılayamaması ne kadar ilginç, düşünebilen bir varlık insan oysa.

Duyular ve algılar yalnızca bizim bildiklerimiz gibi, bildiklerimizden ibaret olmayabilir bunu düşünmek o kadar da zor olmasa gerektir.

Bizler yalnızca gördüğümüz, duyduğumuz, hissettiğimiz, kokladığımız veya tattığımızla algılıyoruz diye duyular yalnızca bunlardan mı ibarettir, bilmediğimiz daha ne duyular vardır kimbilir, düşünebiliyoruz, düşünceyi biliyoruz diye düşünceden de öte dünyalar yok değil diyemeyizki.

Beş duyudan fazlasının olamayacağını düşünmesi insanın, kendi ile kıyaslaması her şeyi, farklı duyularla farklı algıların olabileceğini düşünememesi insanın kendini üstün görmesinin acizliği değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konuyu içeren birkaç başlığım vardı, şimdi tek başına bu konunun açılmış olduğunu görmek de beni mutlu etti.

Evet, tanrı kendi varlığını nasıl bilebildi? Hiçbir şey yokken kendi varlığının(kendinin) farkına nasıl varabildi?

Çünkü bilinç, kendinden bağımsız olarak varolan dışsal şeyler üzerinden kendini farkeder.

Eğer algılanacak hiçbir şey yoksa bilinç de olamaz. Çünkü bilinç demek farkındalık demektir.

Eğer farkında olunacak hiçbir varlık henüz yoksa, o halde farkındalık, yani bilinç de olamaz.

Buradan hareketle, farkında olunacak nesnelerin bilinçten önce varolmaları gerektiği çıkarımını yapabiliriz.

Yani madde bilinçten önce varolmalıdır, çünkü madde yokken bilincin olması olanaksızdır.

Maddeyi bilincin önüne koyunca da materyalizm doğru olur ve tanrı inancı çöker.

Bilinç, düşündüklerini varedemez; varlığa bakarak düşünür.

Evren olmadan tanrı da olamazdı.

tarihinde Freddie_ tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...