Jump to content

En iyi bildiğimiz şey nedir?


Recommended Posts

Nefes almak, çiğnemek, yutkunmak gibi bir reptilin bile başarı ile yürütebildiği şeyleri saymazsak bir insanın en iyi bildiği şey ne olabilir? Bir insan genlerine kodlanmış davranışlar dışında sonradan öğrendiği hangi bilgiye en iyi derecede hakim durumdadır?

Bu sorunun yanıtı sinir sistemimizin çalışma ilkelerinde saklı... Nöropsikoloji yazısı yazmayacağım, kısaca şu bilgiyi anımsatmak istiyorum; bir insan en çok maruz kaldığı ve en çok tekrar ettiği şeyi en iyi biçimde öğrenir.

Anadili, bir insanın en çok maruz kaldığı ve en çok tekrar ettiği, bu yüzden de en iyi bilmesi beklenen bilgilerdendir. Bir insan kendi anadilinde düzgün bir tümce kuramıyorsa, dilinin kurallarına uygun bir şekilde yazamıyorsa o insanın başka konularda da herhangi birşey bilmesi beklenemez. Bu insan ya öğrenme güçlüğü çeken zihinsel özürlü biridir ya da okuma alışkanlığı yoktur. Her iki durumda da bu kişinin herhangi bir konuda beyan edeceği görüşün kıymeti yoktur.

Olaya başka bir açıdan bakalım; davranışlarımızın bazılarını planlayarak yaparız, mevcut bilgilerimizi gözden geçirir, bunlara göre kararlar alır ve uygulamaya koyarız. Bazı davranışlarımız ise bilgi birikimize değil merkezi sinir sistemimizin ilkel katmanlarındaki oluşan uyarılara bağlıdır, bunlara refleks diyoruz.

İnsanda düşünme/karar verme süreçleri davranışın ana belirleyicisidir, refleksler sınırlıdır. Canlı ilkelleştikçe yaşamını sürdürmesi reflekslere bağlı hale gelir. Sinir sistemi basittir, birkaç sinir düğümünden oluşur ve canlı basitleştikçe düşünme/karar verme süreçlerine gereksinim azalır.

Saygılar, sevgiler

Bilgehan

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsan topluluklarının, hatta tüm insanlığın sosyal evrimleşmesi bin yıllardır sürüyor. Hayvanlarda ki sosyallik ile insanlardaki sosyallik çok farklı. İnsanlarda çok fazla öğrenilen ve geliştirilen bilgi var. Dil ve yazı ise bizi bugünlere getiren temel unsurların başında geliyor diyebiliriz.

Bilgehan, açtığın konulardan çok şey öğreniyoruz. Biz insanların, evrimsel birikimimizin ilkel uyaranları üzerine bina ettiğimiz sosyal evrimimiz çok karmaşık bir yapı. Eğer bununla ilgili bir çalışma varsa, anlamak açısından yazmanı bekleriz.

En iyi bildiğimiz şeyin iki açıdan ele alınması gerektiğini düşünüyorum. İlkel yapımıza göre hala hayatta kalma savaşıdır tabii. Sosyal evrimimize göre ise insanı, çevreyi, olguları ve toplumun biriktirip getirdiği değerleri daha iyi anlamaktır. Yani basit yada karmaşık olsun bilgiyi işleme kapasitemiz sosyal konumumuzla ilgili olarak çok önemlidir. Hatta çeşitli açılardan belirleyicidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir insanin en iyi bildigi sey nefes almaktir. Bu reflex kalp gibi istem disi olmayip beynin idaresindedir.

Anadil en iyi bildigi sey degildir, olamazda. sonradan kazanilmis bir ozellikten baska sey degildir bence.

Sevgili Kutsal, ben aynen şöyle dedim;

"Anadili, bir insanın en çok maruz kaldığı ve en çok tekrar ettiği, bu yüzden de en iyi bilmesi beklenen bilgilerdendir."

İletimi yeniden oku lütfen... Türkçe'den Türkçe'ye çeviri yaptırma bana... :)

Ayrıca solunum merkezi konusundaki bilgilerini de gözden geçirmelisin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaslar,

Cevap yazan arkadaslara gercekten inanamiyorum. Birisi sosyal evrimden bahsetmis, digeri nefes almaktan, bir digeri ise ezberden! Bilge arkadasimizin bahsettigi sey ise bunlardan cok farkli. Anlayan bir tane arkadas yazmamis. Ben simdiye kadar ateist forumda boyle ilgic bir konu gormedim. Baslikla uzaktan yakindan alakasi olmayan iletiler ardi ardina siralanmis. En sonra konu bilmemnereye tasinmistir denmis. Cok ilginc.

Bilge arkadasimizin anlatmak istedigi sey, tam olarak bu paragrafta;

Anadili, bir insanın en çok maruz kaldığı ve en çok tekrar ettiği, bu yüzden de en iyi bilmesi beklenen bilgilerdendir. Bir insan kendi anadilinde düzgün bir tümce kuramıyorsa, dilinin kurallarına uygun bir şekilde yazamıyorsa o insanın başka konularda da herhangi birşey bilmesi beklenemez. Bu insan ya öğrenme güçlüğü çeken zihinsel özürlü biridir ya da okuma alışkanlığı yoktur. Her iki durumda da bu kişinin herhangi bir konuda beyan edeceği görüşün kıymeti yoktur.

Yukarda kalinlastirdigim satirlar Bilge arkadasimizin ne demek istedigini gosteriyor. Forumdaki muslimlerin geneli bu sekilde. Adam noktalama isaretleri kullanmiyor, gerek duymuyor! Nokta yok, virgul yok, onemle belirtilmek istenen seyde egik yazi yok, tirnak ici yok!

Benim sahsi fikrimi sorarsaniz bu insanlar sosyal hayatta da yazimda oldugu kadar kotu konusuyor. Bir insan konusurken dikkat edecegi en onemli sey, tonlama ve vurgudur. Eger bir insan yazarkende bunlara dikkat etmiyorsa konusurkende dikkat etmiyordur mutlaka. Iste bu kisilerden forumda oldukca var. Dikkat cekici olaraksa bunlarin geneli muslimler. Ateist arkadaslardan da var boyle kisiler, onlari gozden kacirmiyorum! Ayrica anlatmak istedigini cok cok iyi yazan muslimlerde var! Sonuc olarak basligin ve benimde belirmek istedigim sey, bunlara dikkat etmek!

Eger karsimizdaki insanin bizi rahatlikla anlamasini istiyorsak bunlara dikkat etmeliyiz.

Vurgulanmak istenen nokta budur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Anadili, bir insanın en çok maruz kaldığı ve en çok tekrar ettiği, bu yüzden de en iyi bilmesi beklenen bilgilerdendir. Bir insan kendi anadilinde düzgün bir tümce kuramıyorsa, dilinin kurallarına uygun bir şekilde yazamıyorsa o insanın başka konularda da herhangi birşey bilmesi beklenemez. Bu insan ya öğrenme güçlüğü çeken zihinsel özürlü biridir ya da okuma alışkanlığı yoktur. Her iki durumda da bu kişinin herhangi bir konuda beyan edeceği görüşün kıymeti yoktur.

Çok keskin yazılar , büyük iddialar . Her cümlesi keskinlik ifade ediyor ama doğru değil. Örneğin ilkokulu bitirememiş bir çiftçi anadilinde düzgün bir tümce kuramaz , buna neden olarak da sunduğun alternatifler ya zeka özürlü olması (olmadığını varsayalım) ya da okuma alışkanlığının olmaması (okuma bilmiyor , alışkanlığı da yoktur- bu kesin ve keskin). İlkokulu bitirememiş cahil çiftçimiz anadilinde düzgün bir tümce kuramıyor diye neden "herhangi bir konuda beyan edeceği görüşün kıymeti" olmasın? Öğrenme güçlüğü çekmekle okuma alışkanlığını aynı oranda derecelendirmeniz ayrıca tartışılması gereken bir konu. Türkiye'de dilinin kurallarına uygun yazı yazamayacak o kadar büyük bir çoğunluk var ki, tüm bu insanların görüşlerini değersiz saymak bence çok mantıklı değil.

tarihinde fevkinde tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Yukarda kalinlastirdigim satirlar Bilge arkadasimizin ne demek istedigini gosteriyor. Forumdaki muslimlerin geneli bu sekilde. Adam noktalama isaretleri kullanmiyor, gerek duymuyor! Nokta yok, virgul yok, onemle belirtilmek istenen seyde egik yazi yok, tirnak ici yok!

Benim sahsi fikrimi sorarsaniz bu insanlar sosyal hayatta da yazimda oldugu kadar kotu konusuyor. Bir insan konusurken dikkat edecegi en onemli sey, tonlama ve vurgudur. Eger bir insan yazarkende bunlara dikkat etmiyorsa konusurkende dikkat etmiyordur mutlaka. Iste bu kisilerden forumda oldukca var. Dikkat cekici olaraksa bunlarin geneli muslimler. Ateist arkadaslardan da var boyle kisiler, onlari gozden kacirmiyorum! Ayrica anlatmak istedigini cok cok iyi yazan muslimlerde var! Sonuc olarak basligin ve benimde belirmek istedigim sey, bunlara dikkat etmek!

Eger karsimizdaki insanin bizi rahatlikla anlamasini istiyorsak bunlara dikkat etmeliyiz.

Vurgulanmak istenen nokta budur.

Sadece Gizli Üye anlamış beni...

Fevkinde'ye de bir notum var;

Ben maruz kalmaktan bahsediyorum. Açıklayayım; burada bizimle laf yarıştıran insanların bilgisayarları ve Internet erişimleri olduğuna göre belli bir medeniyet içinde yaşıyorlar demektir. Okuma-yazma bildiklerine göre kitaplarda, gazetelerde, ürün ambalajlarında, reklam tabelalarında, ilaç prospektüslerinde kurallarına uygun kullanılan bir Türkçe'ye "maruz" kalıyorlardır.

İnsan beyni istatistiksel veri modellemesi yapar, bu prensip ile çalışır. Yinelenen uyarıları sağlam şekilde kaydeder ve sağlıklı şekilde çağırır.

İlkokulu bitirmemiş bir köylü Türkçe'ye yeteri kadar "maruz" kalmamıştır. Kendini ilgilendiren, örneğin çiftçilikle ilgili konuları çok iyi bilebilir. Sosyal gereksinimlerini karşılayacak düzeyde Türkçe'ye son derece hakim olabilir. İlkokulu bitirmemiş köylü kardeşimiz bize hayvancılık, tarım gibi konularda tecrübelerini sunabilir, bunları anlatırken kullandığı Türkçe'de bizim dilimizdir, kardeşimizin hatalarını mazur görürüz, konunun özünü yakalamaya çalışırız.

Ancak bu kardeşimiz gelip bize biyokimya, genetik, evrim gibi konularda bize ders vermeye kalkarsa o zaman haklı olarak sorarız, "Sen bunları nereden öğrendin? Kitaplardan okuyup öğrenmiş olmalısın, kimseye vahiy ile gelmiyor böyle konular. Madem bize belletecek kadar bilim öğrendin, o kitapları okurken tümce başındaki harfi büyük yazmayı, noktayı, virgülü kullanmayı, ayrı yazılması gereken de ve ki'leri ayrı yazmayı, soru eklerini ayrı yazmayı neden öğrenemedin?"

Kimseden sıfır hatalı yazmasını beklemiyorum. Hata yapmamız doğal... Ama hatada ısrar etmek nedir? "Acelem vardı" diye bir bahane geçerli olabilir mi? Ne için acelen vardı? Neye yetişmeye çalışıyordun?

V harfi yerine w kullananlar var, 'ewet' diye bir sözcük sizi rahatsız etmiyor mu? Slm, grsz, kib, a.s., biliom.... diye yazan bir ucube sürüsü türedi. Bunlar sizi rahatsız etmiyor mu?

"I is knowing Türkish" desem cahil derler... İngilizce bilmemek ayıp ama Türkçe bilmemek marifet olmuş.

Eğer bu durumu içiniz alıyorsa, size göre bu yol doğru yolsa, devam edin o zaman...

Bilgehan

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkçeyi berbat kullanmak gerçekten rahatsızlık veriyor. Birisinin imla hatalarıyla düzgün yazılmamış bir yazısını okurken sıkıntı çekiyorum, okurken bunları görmezden gelemiyoruz.

Bu şekilde yazan arkadaşlar nedenini bize açıklasalar bizde anlasak.

Okulda yazı yazmayı öğrenemediler mi?

Böyle yazmak çok mu zevkli oluyor?

Amaçları Türkçeyi bozmak mı?

Shift tuşuna basmak zor mu?

O şekilde yazmak moda mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
"I is knowing Türkish" desem cahil derler... İngilizce bilmemek ayıp ama Türkçe bilmemek marifet olmuş.

Eğer bu durumu içiniz alıyorsa, size göre bu yol doğru yolsa, devam edin o zaman...

Doğru söze ne denir.

Bende yazım hataları yapıyorum, mesela "olarak" yerine "olraak" yazdığım oluyor.Daha dikkatli olmak lazım.

Türkçe kelimelerin içine "gereksiz" yere konulan yabancı kelimelerle yapılan züppeliğe dayanamıyorum.Bulunduğum ortamda biri böyle yaparsa,hiç alınırmı diye düşünmeden hemen Türkçe karşılığını söyleyip düzeltiyorum.Bazen çok bozuluyorlar.Ama olsun,sadece eleştirip uygulamamakda doğru değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anadilini rezil bir şekilde yazmak, ifade etmek kabul edilemez bir şeydir.

Hele örneğin yerine ATIYORUM denilmesini kabul edemiyorum.

Dil, zeka gelişiminde bir basmaktır.

Uygarlıklar dil üzerine kurulmuştur. Kendini ifade edemeyenler ilkel kalmaya mahkumdur.

Yazarken nokta, virgül kullanmayanlar; okurken virgülün yarı nefeslik durma vurgusunu kaçırıp, cümlenin anlamını çıkaramayanlarla nasıl gelişebiliriz? Kullandığı sözcüklerin anlamını bilmeyenlere ne demeli?

Konu cafelik oldu diye, yanıt nefes almak olmamalı. Üstelik nefes almak refleks davranıştır.

Kanındaki karbondioksit yükselince suyun altında nefes almadan durabilecek bir babayiğit yoktur: refleks başlar ve boğulur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konu bilim forumunda olması gereken, herhangi bir proteini kodlayan genden daha önemli bir konudur.

İnsanın evriminde değil ama, uygarlığın gelişiminde, DİL?in çok önemli yer tuttuğu vurgulanır. Zeka gelişimi ve/veya zekanın kullanımın gelişimi de dil ile ilişkilendirilmektedir. Dilin gelişiminde somuttan soyuta ulaşılmıştır. Bu durum uygarlıkla paraleldir.

Konuşmayı öğrenen bebekler önce somutu öğrenir. En somut olan anne-babadır. Anne onu besleyen somut yaratıktır. Annesi, onun karnı içindeki günlerden itibaren, sesini tanıdığı canlıdır. Baba da evde bulunan, kendine yakınlık gösteren somut adamdır. Anne ve babanın gerçekte ne işe yaradıklarını ilerideki yıllarda öğrenecektir. Örneğin 2 yaşındaki çocuk için ?sen beni seviyor musun?? sorusu çok saçmadır. Önce 1, sonra 2, ancak 2 yaşından sonra 3 kelimelik cümle kurarlar. Zeka özürlü çocuklar soyut kavramları hiçbir zaman öğrenemezler veya kısıtlı öğrenebilirler.

Adını anımsamadığım bir araştırmacı-dilbilimci, ilkel kavimlerin dillerinde sözcüklerin somut-eşyaların isimlendirilmesi ve duyguların bile somut sözcüklerin kullanımıyla anlatıldığından bahsetmişti. Kullandıkları sözcük sayısı çok kısıtlıymış. Buna karşın aynı kabilenin daha gelişmiş akrabalarında soyut sözcüklerin yer aldığı görülmüş. Yani uygarlıkla dilin soyutlaşması arasında ilişki var.

Sayın Fevkinde şunu demiş:

...... İlkokulu bitirememiş cahil çiftçimiz anadilinde düzgün bir tümce kuramıyor diye neden "herhangi bir konuda beyan edeceği görüşün kıymeti" olmasın? .......Türkiye'de dilinin kurallarına uygun yazı yazamayacak o kadar büyük bir çoğunluk var ki, tüm bu insanların görüşlerini değersiz saymak bence çok mantıklı değil.

Bir görüşün değerli/değersiz olması ile sosyal yaşama katkıda bulunması arasında doğrudan bağlantı yoktur.

Havaya bakıp "bugün yağmur yağacak" yorumu değerlidir. Evden çıkarken şemsiyeyi yanımıza alırız. Tarlalar bayram eder.

Bölgenin yağış rejimi hakkında cümle kurmak çok daha değerlidir.

"Üretimi arttırmak için fazla gübre atmanın işe yaramadığını, fazla masrafa yol açtığını öğrendim. Tarladan topladığım domatesleri, ezilmeden pazara ulaştırmanın yolunu da bulmalıyım" cümleleri çok daha anlamlıdır.

Kırsal yaşam, kentsel yaşama göre daha basittir. Kırsal yaşamda dakikaların, hatta saatlerin önemi yoktur. Tarım uğraşısında yapılacak işler mevsimsel olarak bellidir. Bu işlerin anlatımında çok sayıda sözcük gerekmez. Kent yaşamı sosyal boyutu ile daha karmaşıktır. Kullanılan sözcük sayısı, cümle uzunlukları artar. Somuttan soyut ifadeye geçiş saptanır. Estetik ve plastik sanatlar gelişir.

Gelişimin adresi olarak köylerin gösterildiğini gördünüz mü? Sadece gelişme köyden/köylüden başlar laflarını duydunuz. Bunlar kırsal kesimde yaşayan insanları küçümsemek için yazılmamıştır.

S.Demirel nüfusun %70?inin kırsalda yaşadığı dönemde 2-3 kelimelik cümlelerle iktidar oldu. Şimdikiler kentin varoşlarına 4-5 kelimelik cümlelerle seslenip, oy almaktalar. Seçmen ne zaman 10 kelimelik cümleleri kavrarsa, işte o zaman gelişmiş ülke olacağız.

tarihinde KKoH tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...