Jump to content

tapılası şiirler


Recommended Posts

INSANLAR

yeryüzünde olmuslar

kafalari kafama benziyor

elleri ayaklari var

benim de var

su istiyorum

su veriyorlar

meramimi anliyorlar

agzimin kimildanisindan

dokununca gövdelerine

kaçmiyorlar

soruyorum kim olduklarini

insaniz

diyorlar

Asaf Halet Çelebi

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu başlığı sevdim... ben buralardayım artık...

ONUR DA AĞLAR

Gözlerinin pınarında

Bir bulut,

Boşandı boşanacak

Nerdeyse.

Aklımdan geçenleri

Okuyorsun su gibi.

Dünya gördü

Bizi boğazladılar...

Tutma gözyaşlarını

Onur da ağlar...

Bırak yıkansın gökyüzü,

Lacivert, yeşil, altın

Işıkları günbatının.

İşte şafaktayız gene

Çırılçıplak

Ve mavi.

İşte sanki dağ yeli

Ve işte sanki meltem...

Kimse toz konduramaz

Kesip attığımız tırnağa bile.

Sen en güzel kızısın

Bütün galaksilerin

Bense tözüyüm artık

Akkor tözüyüm

Prometheus'u yakan

Kara sevdanın...

Ne alnımızda bir ayıp

Ne koltuk altında

Saklı haçımız

Biz bu halkı sevdik

Ve bu ülkeyi.

İşte bağışlanmaz

Korkunç suçumuz...

Ahmed Arif

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

YOLLARIN SONU

Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden

Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize.

Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden

İtler bile gülecek kimsesizliğimize.

Gidiyorum: Gönlümde acısı yanıkların...

Ordularla yenilmez bir gayız var kanımda.

Dün benimle birlikte gülen tanıdıkların

Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda.

Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;

Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.

Hâlbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin

Değişilir topu da bir sokak kaltağına

İster düşün... Kendini ister hayale kaptır...

Uzar, uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların.

Bakarsın aldanmışsın, gördüğün bir seraptır

Sevimli bir hayale açılırken kolların.

Ey doğunun alnımı serinleten rüzgârı!

Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay!

Arzularım bir oktur, aşar ulu dağları.

Düştüğü yer uzakta "DİLEK" adlı bir saray.

O sarayda bulunca tanrılaşan erleri

Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.

Hepsi sussa da "Kür Şad" uzatarak elini:

"Hoş geldin oğlum ATSIZ, kutlu olsun!" diyecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

sen kedilerden kork işkembeyim diye

ben insanlardan korkayım iskemleyim diye

iskemle üzerinde işkembe çarşamba perşembe

gün say şemsettin gün say

çünkü nasıl olsa birgün gelip bizi alacaklar

bu işten yırtmak için saat numarası yapalım

sen yelkovan ol ben akrep

soranlara tek cevap verelim

vakiç çok geç

vakit çok geç şemsettin

geldiler

m.g.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Seni düşünmek güzel şey

ümitli şey

dünyanın en güzel sesinden en güzel

şarkıyı dinlemek gibi bir şey.

Fakat artık ümit yetmiyor bana,

ben artık şarkı dinlemek değil

şarkı söylemek istiyorum...

Nazim Hikmet Ran

-------------------------------------------------------------

HENÜZ VAKİT VARKEN GÜLÜM

Henüz vakit varken, gülüm

Paris yanıp yıkılmadan,

henüz vakit varken, gülüm,

yüreğim dalındayken henüz,

ben bir gece, şu Mayıs gecelerinden biri

Volter rıhtımında dayayıp seni duvara

öpmeliyim ağzından

sonra dönüp yüzümüzü Notrdam'a

çiçeğini seyretmeliyiz onun,

birden bana sarılmalısın, gülüm,

korkudan, hayretten, sevinçten

ve de sessiz sessiz ağlamalısın,

yıldızlar da çiselemeli,

incecikten bir yağmurla karışarak.

Henüz vakit varken, gülüm,

Paris yanıp yıkılmadan,

henüz vakit varken, gülüm,

yüreğim dalındayken henüz,

şu Mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz

söğütlerin altından, gülüm,

ıslak salkım söğütlerin.

Paris'in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana,

en güzel, en yalansız,

sonra da ıslıkla bir şey çalarak

gebermeliyim bahtiyarlıktan

ve insanlara inanmalıyız.

Yukarda taştan evler,

girintisiz, çıkıntısız,

birbirine bitişik

ve duvarları ayışığından

ve dimdik pencereleri ayakta uyukluyor

ve karşı yakada Luvur

aydınlanmış ışıklarla

aydınlanmış bizim için

billur sarayımız...

Henüz vakit varken, gülüm,

Paris yanıp yıkılmadan,

henüz vakit varken, gülüm,

yüreğim dalındayken henüz,

şu Mayıs gecesi rıhtımda, depolarda

kırmızı varillere oturmalıyız.

Karşıda karanlığa giren kanal.

Bir şat geçiyor,

selamlıyalım gülüm,

geçen sarı kamaralı şatı selamlıyalım.

Belçika'ya mı yolu, Hollanda'ya mı?

Kamaranın kapısında ak önlüklü bir kadın

tatlı tatlı gülümsüyor.

Henüz vakit varken, gülüm,

Paris yanıp yıkılmadan,

henüz vakit varken, gülüm...

Parisliler, Parisliler,

Paris yanıp yıkılmasın...

NAZIM HİKMET

Link to post
Sitelerde Paylaş

III. Şehsuvar

- "sizler!

hayatta yaşamaktan başka gayesi kalmayanlar

coğrafya bilmeden öpüşmeye çalışanlar

sizler!

yapısalcılar, ruhsalcılar, masalcılar,

halciler, falcılar

parmak izleri sıfır, duruşları italik olanlar

artık değeri cinine tonik yapanlar

muhtelif muhterem darbeler

heveslerde, tutkularda pür ihtilal.. geçinenler!

sizler!

geçinemeyenler, neme gerekçiler, emekçiler,

emzikçiler, hainler, halidler, oğlanlar!

yolda saati başkasına sorup

sigarasına ateş alıp

sendikaların apışarasında elle doyuma ulaşanlar! Sizler!

aydınlar! aydıngerler, kolay gelsinciler,

asimetrik esinciler

orospucuklar, osurukcular,

üfürükçüler, geri zekalı çocuklar! - ki şehsuvar'ın

anayasası..

mayistler, septemberistler!

sizler!

free gitaristler, peace veletleri, makinistler!

din sülükleri! varoluşçular: kapı komşularım!

sloganın, olağanın şairleri!

sosyal yanları kapitalleri, kapitalleri

yalnızca soğan-ekmek-sosyalizm olanlar!

otuz yaşına kadar solcu

otuz-elli arası sosyal adaletçi

ellisinden sonra bunayıp, otobüslerde

bayanlara arkadan yaslanarak mutlu olabilen

fevkalade entellektüellerimiz!

captain black'çiler, bafra'cılar

bir afra bir tafracılar, taşralılar

vay gülüm doğu diyenler, yesinler seni müstehcen bantını

mantığına yapıştıranlar!

piyanist-şantörlerim: hormonlarım benim!

marxist-şantörlerim: kabaetimin kenarları!

sizler!

liberaller, helaller, haramlar, sadrazamlar

hamlar, hamcık ağızlılar, popodan bacaklılar

omuriliklerini testislerinde saklayan delikanlılar!

amcalarım, teyzelerim; siz, homoseksüeller!

feministler, androsantrikler, sosyal demokratlar,

teokratlar, aristokratlar, sen sümüklü burjuvazi!

oportünistler, optimistler!

bir teselli ver'ciler, allah vergisi takılanlar,

öğrenciler, saygın öğretim üyeleri, seks yıldızları,

heyy! Sizler!

arkadaşlarım, alışamadıklarım; ellerim, ayaklarım!

sizler!

idealistler, egoistler, ütopistler, narsistler!

Ben

şehsuvar!."

sığ sıkıntılar ardınca yükselen havuz

kırmızı balık, bozuk abajur, kullanılmış jilet

sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla

siz olan şehsuvar!

Ben

şehsuvar!

sığ sıkıntılar ardınca yükselen buhar

çocukluğunu yaşayamadan büyümüş bir tümör

kandırılmış, tanınmamış kretuvar; unutulmuş

bir tornavida, hiçbir işe yaramayan çivi,

sınırlara mayın döşeyen bakışlarıyla

siz olan şehsuvar! O sınırlar

sizin sınırlarınız. Ben

şehsuvar!

sığ sıkıntılar ardınca yükselen belediye otobüsü

abonman biletlerimi sizler mi çaldınız?!

- daha önce karşılaştığımıza

eminsiniz, değil mi?

Küçük İskender

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mağrur olma ey Ölüm! Kimileri senin için,

Yamandır,dehşetlidir,dediler ama,öyle değilsin sen

Çünkü,yokettim dediğin insanlar ölmüyor,

Zavallı Ölüm, ne de beni öldürebilirsin.

Uyku ve dinlenme,ki ancak birer taklidindir senin,

Bunca keyif verdiğine göre,kimbilir ne tatlısın sen;

Sana erkenden gider,en iyileri içimizden,

Kemikleri huzur bulsun,ruhları kurtulsun diye.

Alınyazısının,rastlantıların,kralların ve umudunu yitirenlerin;

Zehrin,savaşın,hastalığın yoldaşısın her yerde;

Afyon ya da büyüler,senin çarpan elin kadar uyutabilir bizleri,

Hatta daha iyi bile;neden böbürleniyorsun öyleyse?

Kısa bir uykudan sonra,sonsuzluğa uyandığımız gün,

Ölüm kalmayacak artık;sen öleceksin ey Ölüm.

JOHN DONNE (Kutsal Sone, 10)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...