Jump to content

Fıkra köşesi.


Recommended Posts

REHİN

Afacan çocuğun doğum günüdür ve annesinden

bir kırmızı bisiklet ister. Annesi de ona bisikleti

hak etmediğini ve hazreti İsa'ya günahlarını

itiraf ettiği bir mektup yazmasını söyler.

Çocuk odasına gider ve başlar yazmaya...

"Mukaddes isa hazretleri, hep yalan söylediğim

için affedin. Söz veriyorum bir daha olmayacak.

Bugün benim doğum günüm ve sizden bir kırmızı

bisiklet istiyorum."

Çocuk yazmayı bırakır ve sonra mektubu yırtar atar.

Çünkü günahları o kadarcık değildir, ikinci mektubu

yazmaya karar verir.

"Mukaddes İsa hep yalan söylediğim ve annemi

dinlemediğim için beni affedin. Bu bir daha olmayacak.

Söz veriyorum. Bu gün benim doğum günüm.

Sizden bir kırmızı bisiklet istiyorum."

Ve bu mektubu da yırtar, çünkü bunlarda işlediği

bütün günahlar değildir. Ve başlar üçüncü mektuba.

Yine olmaz ve afacan çocuk başka bir yol denemek

için annesinden izin alır ve kiliseye gider.

Bunu gören annesi çok sevinir ve yaramaz oğlunun

akıllandığını sanar. Küçük çocuk kilisede küçük

Meryem Ana heykelinin yanına gider ve sağa sola

baktıktan sonra onu çantasına koyar ve eve götürür.

Evde yine odasına çıkar ve İsa'ya son mektubunu yazar,

"Bana kırmızı bir bisikleti al. Çünkü anan elimde rehin." :lol::lol: :P

tarihinde herakles tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 216
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Umarım sizde fıkra anlatmazsınız sayın keklik hanım teyze abla.... Gülmekten değil kahrımdan ölürüm artıkın...

saygılarımla

Lütfen hitap şeklinize dikkat ediniz. Sizi resmiyete ve başlığı sabote etmemeye

davet ediyor, anlatacağım fıkrayı zaten anlayacak seviyeye

çıkamayacağınızdan emin olaraktan, kahrınızdan ölmenizden ziyade

sürünmenizi can-ı gönülden diliyorum. B)

derin saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Lütfen hitap şeklinize dikkat ediniz. Sizi resmiyete ve başlığı sabote etmemeye

davet ediyor, anlatacağım fıkrayı zaten anlayacak seviyeye

çıkamayacağınızdan emin olaraktan, kahrınızdan ölmenizden ziyade

sürünmenizi can-ı gönülden diliyorum. B)

derin saygılarımla.

Peki

saygılarımla

tarihinde hallac tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir akşam tiyatrodan çıkmış iki erkek arkadaş yolda yürürlerken önlerinde iyi giyinmis, şık ve alımlı bir hanımın yürüdüğünü farkederler. Erkeklerden birisi diğerine dönerek, "Bu hanımla bir gece geçirmeye 500 dolar veririm" der. Bu sözleri işiten genç hanım başını çevirir ve "Teklifinizi kabul ediyorum" der. Teklif yapan erkekle hanım beraberce genç ve çekici kadının evine gidip hemen yatağın yolunu bulurlar. Ertesi sabah apartmanı terkederken, adam kadına 250 dolar verir. Hanım pazarlık bakiyesi parayi ister ve "250 dolar daha vermezseniz sizi dava ederim" der. Ertesi gün mahkemeden gelen celp pusulasını gören adam şaşırır. Hemen avukatına gidip olayı detaylarıyla anlatır. Avukat, "Bu esaslara istinaden aleyhine bir karar alinabileceğini sanmıyorum. Ancak davanın nasıl sunulup savunulacağını doğrusu pek merak ediyorum" diye mütalaasını verir. Dava başlar ve ön soruşturmadan sonra hanımın avukatı mahkemeye dava konusunu asağıdaki şekilde arzeder: "Muhterem hakim beyefendi, müvekkilem, bu hanimefendi, itina ile yetiştirilip çimlerle örtülü bahçe niteliğinde bir gayrımenkule sahip bulunmaktadır. Bu arazi parçasını belli bir süre için davalı beyfendiye 500 dolar karşılığında kiralamıştır. Davalı gayrımenkulü kira amacına uygun olarak kullanmış ve kira müddeti sonunda tahliye ederken kira bedelinin yarısı olan 250 doları ödememiştir. Kira tutarı yüksek bir bedel değildir, kaldı ki kiralanan yer özel ve yasal bir bölgedir. Dileğimiz adaletin yerine gelmesi ve davalının müvekkileme anlaşmanin bakiyesi olan meblağı ödemesidir." Davalının avukati hiç beklenmedik savunma karşısında şaşırır, fakat bir avukat olarak işin enteresanlığından haz duyar ve hemen daha önce hazırladığı savunmasını kenara koyarak davayı şöyle savunur: "Muhterem hakim beyefendi, müvekkilim bu genç beyefendinin, bu genç hanımdan sahibi oldugu gayrımenkulü bir süre için kiraladığı doğrudur ve müvekkilim bu anlaşmadan son derece memnun kalmıştır. Bununla beraber müvekkilim arazide bir kuyu bulmuş ve kuyuyu örgü taşlarıyla donatmış, kuyuya boru indirmiş ve pompa yerleştirmiştir. Bütün bu uğraşların işçilik masraflarını müvekkilim üstlenmiştir. Inancımıza göre bütün bu arazi geliştirme çalışmaları ödenmeyen meblağı karşılayacağından aleyhimize açılan davanın reddini talep ediyoruz." Genç hanımın avukatı tekrar söz alır: "Muhterem hakim bey, müvekkilem, davalının beyan ettigi gibi arazi üzerinde bir kuyu bulunduğunu ve gerekli gelişmeleri yaptığını kabul ediyor ve herhangi bir itirazda da bulunmuyor. Ancak bahis konusu kuyu zaten arazide mevcut idi ve kuyu olmasaydı davalı muhtemelen bu araziyi kiralamayacaktı. Ayrıca arazi tahliye edildiğinde davalı söz konusu ettiği taşları, boruyu ve pompayı sökerek beraberinde götürmüştür. Bu bakımdan davamızda ısrar ediyor ve vereceğiniz kararın adalete uygun olmasını diliyoruz." Hanım davayi kazanir!...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir akşam tiyatrodan çıkmış iki erkek arkadaş yolda yürürlerken önlerinde iyi giyinmis, şık ve alımlı bir hanımın yürüdüğünü farkederler. Erkeklerden birisi diğerine dönerek, "Bu hanımla bir gece geçirmeye 500 dolar veririm" der. Bu sözleri işiten genç hanım başını çevirir ve "Teklifinizi kabul ediyorum" der. Teklif yapan erkekle hanım beraberce genç ve çekici kadının evine gidip hemen yatağın yolunu bulurlar. Ertesi sabah apartmanı terkederken, adam kadına 250 dolar verir. Hanım pazarlık bakiyesi parayi ister ve "250 dolar daha vermezseniz sizi dava ederim" der. Ertesi gün mahkemeden gelen celp pusulasını gören adam şaşırır. Hemen avukatına gidip olayı detaylarıyla anlatır. Avukat, "Bu esaslara istinaden aleyhine bir karar alinabileceğini sanmıyorum. Ancak davanın nasıl sunulup savunulacağını doğrusu pek merak ediyorum" diye mütalaasını verir. Dava başlar ve ön soruşturmadan sonra hanımın avukatı mahkemeye dava konusunu asağıdaki şekilde arzeder: "Muhterem hakim beyefendi, müvekkilem, bu hanimefendi, itina ile yetiştirilip çimlerle örtülü bahçe niteliğinde bir gayrımenkule sahip bulunmaktadır. Bu arazi parçasını belli bir süre için davalı beyfendiye 500 dolar karşılığında kiralamıştır. Davalı gayrımenkulü kira amacına uygun olarak kullanmış ve kira müddeti sonunda tahliye ederken kira bedelinin yarısı olan 250 doları ödememiştir. Kira tutarı yüksek bir bedel değildir, kaldı ki kiralanan yer özel ve yasal bir bölgedir. Dileğimiz adaletin yerine gelmesi ve davalının müvekkileme anlaşmanin bakiyesi olan meblağı ödemesidir." Davalının avukati hiç beklenmedik savunma karşısında şaşırır, fakat bir avukat olarak işin enteresanlığından haz duyar ve hemen daha önce hazırladığı savunmasını kenara koyarak davayı şöyle savunur: "Muhterem hakim beyefendi, müvekkilim bu genç beyefendinin, bu genç hanımdan sahibi oldugu gayrımenkulü bir süre için kiraladığı doğrudur ve müvekkilim bu anlaşmadan son derece memnun kalmıştır. Bununla beraber müvekkilim arazide bir kuyu bulmuş ve kuyuyu örgü taşlarıyla donatmış, kuyuya boru indirmiş ve pompa yerleştirmiştir. Bütün bu uğraşların işçilik masraflarını müvekkilim üstlenmiştir. Inancımıza göre bütün bu arazi geliştirme çalışmaları ödenmeyen meblağı karşılayacağından aleyhimize açılan davanın reddini talep ediyoruz." Genç hanımın avukatı tekrar söz alır: "Muhterem hakim bey, müvekkilem, davalının beyan ettigi gibi arazi üzerinde bir kuyu bulunduğunu ve gerekli gelişmeleri yaptığını kabul ediyor ve herhangi bir itirazda da bulunmuyor. Ancak bahis konusu kuyu zaten arazide mevcut idi ve kuyu olmasaydı davalı muhtemelen bu araziyi kiralamayacaktı. Ayrıca arazi tahliye edildiğinde davalı söz konusu ettiği taşları, boruyu ve pompayı sökerek beraberinde götürmüştür. Bu bakımdan davamızda ısrar ediyor ve vereceğiniz kararın adalete uygun olmasını diliyoruz." Hanım davayi kazanir!...

Sadece fıkra mı yoksa gerçeklik payı var mı?

Çok iyi, ilk fıkrayı ezip geçti, süpermiş.

tarihinde barisarock tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ADOLF HİTLER 3 esir yakalamış.. esirlerin biri müslüman biri hristiyan ve biriside yahudi imiş

ve führer demişki hepinize birer soru soracağım bilirseniz serbest bırakacağım demiş ve teklifi bu 3 esir kabul etmiş

führer .: müslüman sen söyle tıtanık kaç yılında battı

müslüman : 1912 diye cevap vermiş ve kurtulmuş

führer : hiristiyan sen söle titanikte kaç kiş öldü

hiristiyan .: 910 führerim demiş ve oda kurtulmuş

sıra yahudiye gelmiş ADOLF HİTLER ona da sorusunu yöneltmiş soru şöyleymiş

titanikte ölenlerin say lan isimlerini..nokta..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bektaşi cuma'ya gitmiş. camide hoca yüksekçe bir yere çıkmış boyuna

nutuk atmakta...hem de şarap içenleri açıkça kınamaktadır.

bektaşi can kulağıyla dinlemeye başlamış, hoca devamlı şarap

içenler öbür tarafta her türlü ceza görecek. şarap içmeyenler her türlü sefa

görecek. hatta herbirinin emrine kırk huri verilecek... huriler

şöyle güzel,böyle hoş,başka türlü...

şarap içenlerinse içtikleri her şişe şarap, kıl köprüden geçerken

boyunlarına asılacak..!!! demis. bektaşi dayanamamış durduğu yerden seslenmiş:

"hoca efendi şişeler dolu mu olacak, boş mu!"

hoca gürlemiş "bre zındık sen dolu şişelerle öbür tarafı meyhane

mi sanırsın?"

bektaşi boynunu büküp itiraz etmiş:

"iyi ama hoca, adam başı kırk huri ile sen de öbür tarafı kerhane

mi sanırsın?"

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bektaşi cuma'ya gitmiş. camide hoca yüksekçe bir yere çıkmış boyuna

nutuk atmakta...hem de şarap içenleri açıkça kınamaktadır.

bektaşi can kulağıyla dinlemeye başlamış, hoca devamlı şarap

içenler öbür tarafta her türlü ceza görecek. şarap içmeyenler her türlü sefa

görecek. hatta herbirinin emrine kırk huri verilecek... huriler

şöyle güzel,böyle hoş,başka türlü...

şarap içenlerinse içtikleri her şişe şarap, kıl köprüden geçerken

boyunlarına asılacak..!!! demis. bektaşi dayanamamış durduğu yerden seslenmiş:

"hoca efendi şişeler dolu mu olacak, boş mu!"

hoca gürlemiş "bre zındık sen dolu şişelerle öbür tarafı meyhane

mi sanırsın?"

bektaşi boynunu büküp itiraz etmiş:

"iyi ama hoca, adam başı kırk huri ile sen de öbür tarafı kerhane

mi sanırsın?"

Süpermiş. Hikaye doğruysa Bektaşi sahtekar hocalığı yerle bir edenlerdenmiş.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir tren vagonunda yaşlı bir kadın, Bir genç kız , bir yahudi delikanlı ve Bir nazi subayı birlikte yolculuk ediyorlarmış. Tren bir tünele girmiş ve bir tokat sesi gelmiş ve tren tünelden çıkmış.

Yaşlı kadın; gülümseyerek genç delikanlı kızı öpmek istedi fakat karşılığında tokat yedi.

Genç kız; Genç çocuk beni öpmek istedi fakat yanlışlıkla yaşlı kadını öptü ve tokat yedi.

Nazi subayı; İşe bak çocuk kızı öptü tokatı biz yedik.

Yahudi genç; Gülümsemeyle işe bak bir nazi subayına tokat atım fakat kimse bunu çakmadı. :lol: :lol:

Birde Çernebille ilgili var;

Çernobil patladıktan sonra ortya çıkan çöplüğü temizlemek için dünya seferber olmuştur. Amerikan robotu gelmiş çernobilin çatısına çıkmış beş dakika çalışmış sonra devreleri bozulmuş orda kalmıştır. Ardından Japon robotu gelmiş çernobilin çatısına çıkmış beş dakika sonra onunda devreleri yanmış. Ardından Rus robotu çıkmış çatıya temizliğe başlamış baya zaman geçmiş ardından aşağıdan bir ses duyulmuş

Er İvanow 2 saat sonra beş dakikalık sigara molası verebilirsin. :lol: :lol: :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kıtıpiyoz güzeldi :lol:

Bir de bunu okuyun.

Ücüncü Bogaz Köprüsü'nü Japon, Amerikan ve Türkler'den olusan bir konsorsiyum almis. Tam açilisin yapilacagi sirada kurdela kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yikilmis. Japon;

-'gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarim' diyerek harakiri yapmis.

Amerikali;

-'gitti çeliklerim, tonlarca çelik yikildi' diyerek tabancasini çekip intihar etmis.

Gazeteciler büyük tepki vermeyen ve tüm bunlari izleyen Türk müteahhite dönmüşler :

-''Ortaklarınız intihar etti ama siz...''

-'Ben köprü ya yıkılırsa diyerek çimento koymamisim, iyi ki de koymadım yoksa bunlar gibi mahvolurdum'...

:lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

85 yaşında bir adam doğum hanenin kapısında beklemektedir. Doğum haneden

çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:

D-"içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"

A-"Evet, eşim."

D-"Ama bayan 25 yaşlarında..."

A-"Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"

D-"Yoo, aklıma benim dedem geldi de."

A-"Nesi varmış dedenizin?"

D-"Kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca

zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma

dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti

vehazırlandı. E, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben

de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik

gördük.Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe

bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü..."

A-"Olur mu, başkası vurmuştur onu."

D-"Ben de onu demeye çalışıyorum işte."

------------------------------------------------------------------------------------------------------

Adam körmüş.

Yer de şınav çekiyor,

Temel adama yaklasmis

Bir sağına gecmis bakmis, bir soluna gecmis bakmis, Bir arkasina

gecmis

bakmis

sonra durmus

-Hemserim demis,

Karı kaçmış, karı kaçmış. Boşuna uğraşıp kendini yorma.

------------------------------------------------------------------------------------------------------

Ünlü diş hekimi Sam ve eşi 50. evlilik yıldönümlerini kutluyorlardı.

Sam birden eşine bir soru sordu:

- "Sevgilim, bu elli yıl içinde beni hiç aldattın mı?"

- "O da nerden çıktı?" diye sinirlendi eşi, "cevabı öğrenmek istemezsin herhalde" dedi.

"İsterim" dedi Sam. "Lütfen anlat."

- "Madem öğrenmek istiyorsun, evet, seni üç kez aldattım" diye cevap verdi eşi.

Kimlerdi bunlar?" diye sordu Sam.

"İlki" diye anlatmaya başladı eşi "hani sen 30 yaşındaydın ve kendi kliniğni kurmak istiyordun da hiçbir banka sana kredi açmıyordu. Sonra bir banka müdürü eve geldi; hiçbir sey sormadan tüm kağıtları imzaladı ve sen en modern aletlerle kliniğini açabildin..."

- "Canım benim. Benim için kendini feda ettin demek. Benim sevgili karıciğim" dedi Sam. "Peki ikincisi?"

- "Hani 50 yaşında kalp krizi geçirmistin ya, kritik bir by-pass ameliyatı olman gerekiyordu, hiçbir doktor o cesareti gösteremiyordu. Her an ölebilirdin. Dr. Halery onca yoldan kalktı geldi, ameliyatinı yaptı. Sen hayata döndün" dedi eşi.

- "Ah benim sevgili karım. Hayatımı kurtarmak için kendini bir kez daha feda ettin, öyle mi? Peki üçüncü aldatışın?"

- "Hatırlıyor musun, yıllar önce diş hekimleri odası başkanı olmak istemiştin de 369 oy eksikti...(!)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başkan Bush Teksastaki çifliğinde tatil yaparken bir yandan da propaganda amaçlı olarak bir ilk okulu ziyaret etmeye karar vermiş. İşte o gün o ilk okulun beşinci sınıfının dersine girmiş. Öğretmen başkanı görünce trajedi nedir onu tartışıyorduk siz dersi yönetmek ister misiniz demiş. Bush hay hay olur demiş ve sınıfa dönmüş çocuklar demiş bana trajediyi anlata bilecek biri varmı? Kimseden çıt yok Öğretmen bunun üzerine söze girmiş Çocuklar demiş ilk olarak ben bir örnek veriyim sonra siz başlayın demiş. Anlatmaya başlamış;

Siz ve en iyi arkadaşınız soskakta top oynuyorsunuz ve top yola kaçıyor en iyi arkadaşınız topu lamak için yola indiğinde onu bir araba eziyor ve siz bunu görüyorsunuz bu bir trajedidir.

Bush atılmış; Hayır bu bir kazadır demiş. Sonra sınıfa dönmüş ve örnek verebilece varmı demiş.

Küçük bir kız söz almış ben ve elli arkadaşım okul gezisine çıkıyoruz ve bizi taşıyan otobüs uçurumdan aşağıya düşüyor ve hepimiz ölüyoruz bu bir trajedidir demiş.

Bush gene atılmış . Hayır bu büyük bir kayıptır demiş.

Sınıftan ses çıkmıyormuş. Adam herşeye bir cevap buluyormuş. Sonunda sınıfın arka sıralarında şişman fazlacada konuşmayan bir öğrenci kısık bir ses tonuyla söze başlamış.

Bay ve Bayan Bush Amerikan hava kuvvetlerine ait bir uçakla giderken Terörist Usema Bin Ladinin attığı füzelerden birinin uçağı metel yığınına çevirmesi ve Bir trajedidir demiş.

Bush atılmış . Mükemmel neden bir tarjedidir söyle bakalım diye soruyu yapıştırmış.

Çocuk hafaif bir gülümsemeyle; Çünkü bu bir kaza değildir ve büyük bir kayıpta sayılamaz. :lol: :lol:

Barısarock ve zencefil fıkralarınız baya iyiydi. Yanlız temel fıkrasını beyenmedim. :lol: :lol:

tarihinde Kıtipiyoz tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...