SirOrphaned 0 Mayıs 23, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 23, 2009 gönderildi Peru'nun dağlık bölgesindeki, uzak köylerden birinde; iki yaşlı köylü bağıra çağıra tartışıyormuş: "Ben eşeğimi, sana güvenerek verdim! Nasıl kaybedersin?" demiş bi tanesi. Öteki köylü : "Hayır! Güvenerek vermedin! Güvenerek verseydin hiç böyle olmazdı.." Eşeği kaybolan köylünün aklı karışmış: "Nasıl yani? Ne diyosun be!?" Diğer köylü, "bu böyle olmayacak," demiş, "köyün liderine danışalım!.." Öbür köylü gene şaşırmış: "Yahu neyi danışıyorsun! Hem, lider falan yok ki köyde.Ne lideri!.." Eşeği kaybeden köylü, "O zaman köyün büyüklerine danışalım" demiş. "Hah, bak bu olur," demiş öteki, ve köyün en büyük kişisinin yanına gitmişler. İki buçuk metre boyunda, Peru'nun en uzun boylu bi insanıymış. "Sana danışmak istiyoruz!" demiş, kavgalı köylüler. "Eöh? Danışın," demiş, uzun boylu köylü.. "Bu herife, eşeğimi ödünç vermiştim ben. Ama kaybetti salak. Şimdi ne yapmalıyız sence?!.." Uzun boylu Peru'lu düşünmüş, taşınmış, ve : "O da sana ödünç bi eşek versin, sen de onu kaybet!" demiş. Bu fikri hüzünlü, ama mantıklı bulmuşlar; hemen köylünün ahırına gidip, bi eşek almışlar. "Al," demiş, komşusunun eşeğini kaybeden köylü, "Sen de bunu gönlünce kaybet." Köylü, eşeği almış, evine doğru yürümüş. Üç gün, beş hafta, altı ay derken; köylü, eşeği bir türlü kaybedememiş! Eşek çok akıllı bi eşekmiş, kaybolmuyormuş kesinlikle. Eşeği kaybolan, ve kaybolan bu eşeği yerine takasla, kaybeden tarafından, kaybetmesi için yeni bi eşek verilen köylü; kaybolmayan yeni eşeği, öfkeyle öbür köylüye geri götürürken, yolda eski kaybolan eşeğini görmesin mi!!? O sevinçle, ve o karışıklıkla, aklını kaybetmiş! Link to post Sitelerde Paylaş
Freddie 0 Mayıs 23, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 23, 2009 gönderildi Dindar bir adam camide vaaz veren imamı dinliyormuş. Adam uzun süredir aklını kurcalayan bir soruyu imama sormuş: ''Hocam, hani biz erkekler cennete gittiğimizde birkaç tane huri alıyoruz ya; peki karılarımız cennete gittiklerinde ne alacaklar?'' Hoca: ''Cennette eşitlik vardır, onlar da birkaç erkek alacaklar'' cevabını vermiş. Bu cevap adamı bir taraftan şaşırtırken bir taraftan da kızdırmış. Hiç böyle bir cevap beklemiyormuş. Sinirle camiden çıkıp evine doğru yürümeye başlamış. Yol boyunca içi içini yemiş, çünkü duyduğunu bir türlü hazmedemiyormuş. Adam eve vardığında karısını namaz kılarken bulmuş. Karısı tam secde etmişken adam basmış kıçına tekmeyi: ''Ne namazı lan bu? Orospu mu olacan başıma!'' Link to post Sitelerde Paylaş
Beze 0 Mayıs 23, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 23, 2009 gönderildi Adem ve Havva ilk defa fiziksel yakınlaşma içerisine girmişlerdir. Adem erekte olmaya başlayınca Havvayı önünden çekerek şöyle demiş; Çekil Havva çekil çekil, ne kadar uzayacağını bilmiyorum! :crazy: Link to post Sitelerde Paylaş
Beze 0 Mayıs 23, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 23, 2009 gönderildi Bir tavşan durmadan tilki yavrularının yanına gelip sizin ananızı s...cem diyormuş. Tabii yavrular bunu akşam annelerine söylemişler. Anneleri de, "siz ona bakmayın yavrularım" demiş. Ertesi gün yine tavşan sizin ananızı s...cem deyip kaçmış, bunu duyan anne tilkinin tepesi atmış, "ben ona gösteririm" demiş. çoçuklarına bi sonraki gün evden çıkar gibi yapıp saklanmış bi ağacın arkasına. Tavşan gelmiş yine tam sizin ananızı s...cem derken tilki fırlamış ağacın ardından.Tavşan önde tilki arkasında başlamışlar koşmaya, Tam bu sırada tavşan geniş bi ağaç kovuğuna dalmış, tabii tilkide peşi sıra. Tavşan rahatça geçmiş kovuktan ama tilki daha kovuğun girişinde sıkışıvermiş.Tabi tavşan bundan istifade sallana sallana geçmiş tilkinin ardına, bakmış ki pozisyon ofsayt şöle bi etrafına bakınmış ve "yahu hiçte canım istemiyor ama nalet olsun, çocuklara söz verdik" demiş. Link to post Sitelerde Paylaş
Beze 0 Mayıs 23, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 23, 2009 gönderildi (düzenlendi) Bektaşi manava gidip karpuz istemiş. Karpuzcu birini seçip vermis. Baba erenler, almis ve eve gitmis. Bektasi, yemekten sonra, konuklarinin önünde karpuza gururla biçagi vurmus.Fakat o ne?Ilk biçak darbesinden sonra etrafi koku salmis. Karpuz ikiye ayrilinca, fos diye çürüyen içi masaya yayilmis.Tabii her taraf berbat, Bektasi ise mahçup olmus. Baba, sabahi zor etmis ve solugu karpuzcuda almis: -Erenler, seni tebrik ederim? Karpuzcu sasirmis: -Hayrola baba, beni niye tebrik ediyorsun? Bektasi: -Ulan kesmeden, delmeden o karpuzun içine nasil siçtin, dogrusu sasip kaldim. Seni onun için tebrik ediyorum. Mayıs 23, 2009 tarihinde Beze tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Beze 0 Mayıs 23, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 23, 2009 gönderildi Bir öğrenci, lojistik ve organizasyon dersinin yazılı sınavından kalıyor. Öğrenci: Siz beni cezalandırıyorsunuz. Bunu hiç anlıyor musunuz? Profesör: Evet tabi ki.Yoksa nasıl profesör olabilirdim? Öğrenci: İyi o zaman. Size birşey sormak istiyorum. Eğer doğru cevabı verirseniz, ben kötü notumu alıyorum ve gidiyorum. Fakat bununla beraber eğer cevabı bilemezseniz bana iyi not vereceksiniz. Prof: Anlaşıldı tamam. Sor bakalım. Öğrenci:Yasal olupta mantıklı olmayan nedir? Mantıklı olupta ama yasal olmayan nedir? Ve de ne mantıklı ne de yasal olmayan nedir? Profesör iyice bir düşündükten sonra hiç bir cevap veremiyor. Ve o öğrenciye iyi not vererek onu geçiriyor. Daha sonra profesör en iyi öğrencisini çağırıyor ve ayni soruları ona soruyor. Öğrenci hemen cevap veriyor: "Siz 63 yaşındasınız ve 35 yaşındaki bir bayanla evlisiniz. Bu yasal ama bununla beraber mantıklı değil. Karınızın 25 yaşında bir dostu var, bu gerçi mantıklı ama yasal değil. Siz, karınızın dostuna iyi bir not veriyor ve onu geçiriyorsunuz oysa ki o sınıfta kalmıştı. Bu ise ne mantıklı ne de yasal." Link to post Sitelerde Paylaş
berguzar 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Bende çok sevdiğim bir Temel fıkrası yazayım. Temel ile Dursun banka soyarlar. Kapıdan çıkmış tam hızlı hızlı koşarlarken güvenlik görevlisi hem arkalarından koşarak ateş eder ve hemde şöyle bağırır. 'Dur kaçma ulan o... çocuğu' Temel çantayı Dursun'a verir ve şöyle der: 'Tursun sen kaç ula, beni tanidu' Link to post Sitelerde Paylaş
Cigdem 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi mailime düşenlerden.. söz meclisten dışarı diyeyim kırmak değil maksadım gülümsemek.. Bir karı-kocanın aynı gün günlüğe yazdıkları... Kadının Günlüğüne yazdıkları: Bugün üç yıl bitti. Onun karşısına gelinlikle çıktığım günkü kadar mutluyum. Tanrım, onu ne kadar seviyorum. Mükemmel bir erkek,cazibeli, yakışıklı, anlayışlı,sevecen, her şey var. Bugün Cumartesi,bıraktım arkadaşlarıyla eğlensin. En sevdiği yemek olan pastırmalı Kurufasulye ile pilav yapıyorum. Pişti, demleniyor. Banyo yaptım, en sevdiği kıyafeti giydim. Yemekten sonra, şöminenin karşısına bir şişe kırmızı şarapla uzanacağız... Eve geldi sonunda. Beni öpüşü biraz soğuktu, aklı başka yerde sanki. Aman Tanrım, yoksa? Tüm cilvelerime rağmen, bana yanaşmadı. Arkadaşlarıyla ne yaptığını sordum, ağzında birşeyler Geveledi. Yemekte biraz keyfi yerine gelir gibi oldu, ama hala dalgın,hala uzak,hala kabuğuna çekilmiş. Herhalde ÖTEKİNİ düşünüyor.Benden genç mi acaba? İşyerindeki sarışın pazarlama temsilcisi olmasın? Şöminenin karşısında şarabımızı yudumlarken, artık dayanamadım 'neyin var?' diye sordum. Gülümsedi, zoraki bir gülümseme, acı dolu, uzaklık dolu.. 'Yok birşeyim' diye geçiştirdi. O gürül gürül yanan aşkın bu kadar çabuk biteceğine inanamıyorum, daha dün bana ebediyete kadar benimle olmak istediğini söylüyordu. Bugün aramızda iletişim kopukluğu başladı bile. Belki de kilo alıyorum. Çok mu vır vır yapıyorum? Elini tuttum. Elimi okşadı,ama eller hissiz, parmak uçları soğuk... Stepe başlasam? Çocuk istesem? Yalan, yalan, yalan. Kendimi kandırmaktan başka bir şey değil bunlar. Bitti...Bittti...Bitti. Tanrım, ölmek istiyorum. Kendimi son kez onun kollarına attım. Ağlaya ağlaya uykuya dalmışım. Kocanın Günlüğüne yazdıkları : Öff be, FENERBAHÇE yine yenildi. Ama, kuru fasülye güzeldi. ......erkekler kalem gibidir......nekadar ince gözükseler de ham maddeleri odundur. Link to post Sitelerde Paylaş
crossfox 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi ......erkekler kalem gibidir......nekadar ince gözükseler de ham maddeleri odundur. iyi de bu erkekleri değil, kadınları aşağılıyor aslında. gereksiz tripler, sorunlar, vır vır. ve kocasının tuttuğu takımdan bile haberi yok, bu nasıl bir aşk? -amacım kadın-erkek tartışması değil tabi- Link to post Sitelerde Paylaş
Cigdem 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Kolay değil üç yıllık emek...! Kadının biri kocasını devamlı aldatıyormuş. Evde sevgilisiyle yatakta oynaşırken, aniden evin giriş kapısının açıldığını duymuş, panik içinde erken dönen kocasının içeri girdiğini ve yatak odasına doğru adımlarının yaklaştığını duymuş... -Allah'ım ne olur beni kurtar! Yatağımdaki sevgilimi yoket, sonra dile benden ne dilersen, yapacağım.... ...... Bir ömür gibi gelen bir aradan sonra, Allah'ın sesi duyulmuş: -Ey günahkar evladım, bu arzunu gerçekleştirirsem karşılığı çok ağır olur. -Sevgilini şu an yatağından yok edersem, tam üç yıl sonra ölücen demiş! Kadın düşünmüş, kocam beni yakalarsa nasıl olsa üç dakikalık ömrüm var, üç yılda kim ölür-kim kalır, kabul ediyorum demiş. ...Der demez, kadının kocası odaya girmeden sevgilisi yokolmuş, kadın paçayı kurtarmış! ...... Aradan üç yıla yakın zaman geçmiş, kocası günün birinde sürpriz yapmış! -Karıcığım demiş, bak sana muhteşem lüks bir gemide tur bileti aldım. Gemide sadece kadınlar olacak, bildiğim kadarıyla tüm kadın arkadaşların tura katılacak, bol-bol eğlenir hoşça zaman geçirirsiniz. Kadının gemiye bindiği gün, Allah'ın sevgilisini yokettiğinin tam üçüncü yılına rast gelmiş. Gemi açık denize iyice açıldığında korkunç bir fırtına patlamış, gemi su almaya başlamış, battı-batacak... Kadın vaktinin geldiğini anlamış! -Allah'ım tamam anlaştığımız gibi benim sonum geldi, ama diğerlerine yazık günah değil mi? ...... Aniden gür bir ses duyulmuş: -O....LAAAR !!! HEPİNİZİ AYNI GEMİYE TOPLAMAK TAM ÜÇ YILIMI ALDI.... Link to post Sitelerde Paylaş
Cigdem 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi forum ırkçıları için ekliyorum bunu.. ekleyecek bir yer bulamadım.. Link to post Sitelerde Paylaş
Cigdem 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi iyi de bu erkekleri değil, kadınları aşağılıyor aslında. gereksiz tripler, sorunlar, vır vır. ve kocasının tuttuğu takımdan bile haberi yok, bu nasıl bir aşk? -amacım kadın-erkek tartışması değil tabi- baba 3. yılın bitiminde de maç düşünülmez ki yahuu ne var biraz da siz düşünseniz alınıp kırılabileceğimizi.. Link to post Sitelerde Paylaş
Cigdem 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi ---lider eşleri--- Sevgili Emine'ciğim merhaba, Gönderdiğin resim için çok teşekkür ederim. Belli ki çok hoş bir akşam olmuş senden başka herkes için. Ama haklısın gerçekten çok sıkıcı geceyi dilsizler gibi sağa sola bakarak geçirmek. Ne olurdu sanki şu günahkarlar Türkçe konuşabilselerdi yani! 'Zift çukuruna düşmüş Penguen' kıyafetin de pek yakışmış vallahi. Demiştim sana bu yabancıların yaratıcılığı sıfırdır herkes sana bakacak bütün gece diye. Bak vallahi senin gibisi yokmuş. Eh yediklerin senin olsun da Carla'nın kırdığı fındıkları anlatırsın gelince. Öpüyorum canım, Hayrinüsa güler misin ağlar mısın.. Link to post Sitelerde Paylaş
Joosef 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Hoca hanımlara vaaz veriyormuş. Kadınlardan biri sormuş: — Hoca efendi, bir mühendisle zina yaparsak cezası ne kadar? Hoca yanıtlamış: — 3 sene. Bir diğeri atılmış: — Peki, hocam ya doktorla zina yaparsam? — 4 sene. —Ya avukatla? — 5 sene. En sonuncusu sormuş: — Peki ya bir hocayla? Hoca parmağını kadına doğru sallamış: — Seni gidi uyanık seni! Cennete gitmek istiyorsun galiba! :lol: Link to post Sitelerde Paylaş
murteddd 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi ---lider eşleri--- Sevgili Emine'ciğim merhaba, Gönderdiğin resim için çok teşekkür ederim. Belli ki çok hoş bir akşam olmuş senden başka herkes için. Ama haklısın gerçekten çok sıkıcı geceyi dilsizler gibi sağa sola bakarak geçirmek. Ne olurdu sanki şu günahkarlar Türkçe konuşabilselerdi yani! 'Zift çukuruna düşmüş Penguen' kıyafetin de pek yakışmış vallahi. Demiştim sana bu yabancıların yaratıcılığı sıfırdır herkes sana bakacak bütün gece diye. Bak vallahi senin gibisi yokmuş. Eh yediklerin senin olsun da Carla'nın kırdığı fındıkları anlatırsın gelince. Öpüyorum canım, Hayrinüsa güler misin ağlar mısın.. gerçekten saçma sapan bir durum ya. Link to post Sitelerde Paylaş
Cigdem 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi gerçekten saçma sapan bir durum ya. sadece bizim gibi ülkelere has olan fıkra gibi yaşanmış olay sınıfına girenlerden.. kızma boşver.. kızsak da bişey değişmiyor.. değişemiyor.. Link to post Sitelerde Paylaş
euclid 0 Mayıs 24, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 24, 2009 gönderildi Arapça futbol Krampon-ul deccal-u uryan = Futbolcu Akibet-ul huzzam = Elenme Arafat-ul safha = Devre arası Cihat-ul kuvvayi milliye = Milli maç Cemaat-ul mahter-i cumbut = Tezahurat Cenaze-tul mevta-i kurre = Ölu top Darbe-i abes = Faul Tut-tul minare = Hava topu Musabaka-i hicret-ul gurbet = Deplasman maçı Taarruz-ul aleykumselam = Kontra atak Zam-ul zaman= Uzatma dakikaları Def-ul felaketiyye, aman Yarabbim = Atlatılan gol tehlikesi Muhendis-i kurre-i muallim = Teknik direktor Cahar-ul kumbet = Geri dörtlü Vaziyet-ul madara = Hezimet Ekib-ul riyaset-i cumhur = Takım kaptanı Rakib-ul azrail = Korkulu takım Halife-i gol = Gol kralı Taarruz-u belet = Ofsayt Hap-ul ademi ademiyye = Adam adama savunma Gaflet-i dalaletiyye ve hatta hiyanetiyye = Şike Ekib-ul kuvayi milliye = Milli takım Ne teker-i Tam, ne sima-i Arabiyye,Sulh-u salah = Beraberlik Link to post Sitelerde Paylaş
karakabuus 0 Mayıs 25, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 25, 2009 gönderildi kör bır imam,evınden camiye rahat gıdıp gelmek icin gidecegı yol güzergahına ip baglamıs .ipten tutunarak camiye gider ıbadetten sonra tekrar ipten tutunarak evine dönermis. kocası şehir dışında calışan azgın kapı komşusu imamın camiden dönüş zamanıda ipi cözüp kendi kapısına baglarmış.bu iş ımamında hoşuna gittigi icin,her gün belli zamanlarda tekrarlayıp dururlamış .gün gelir kadının kocası geri döner.evine gıderken yolda olup bitenler hakkında bir sürü dedi kodu duymuş. sinirli bir şekılde evine gelip,karısına sormuş.kadın yalandır iftiradır,bana inanmıyorsan bari o zavallı kör imamın günahına girme demiş.adam ben şimdi anlarım deyıp.karısının ellerini,ayaklarını ve agzını baglayıp bir odaya kapatmış. imamın camiye gittigini anlayınca gidip ipin ucunu cözup eve gelmiş ve ipin ucunu s...nin kafasına baglayıp beklemeye başlamış.imam cami dönüşü ipten tutuna tutuna gelerek adamın s...ni tutmuş,tutar tutmazda başına ne geldigini anlar.büzük korkusundan s...ki kavrayıp iki parmagıyla kafasına vurarak...pöhh pöhh ses kontrol bir iki bir iki deyip başlamış allahuuu ekberrrrr allahuuu ekberrrr........... Link to post Sitelerde Paylaş
gercekci1 0 Mayıs 25, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 25, 2009 gönderildi Araplar kizildenizi afrikaya baglayacak bir tüp gecit planlamis ve iahleye sunulmus.Elemelerden sona kalan 3 firmayla birebir yapilan görüsmelerde fransiz firmasi, - biz iki tarfatan baslayip 6 ayda bitiriz demis,en kötü ihtimalle 0,5 metrelik bir yanilma payimiz olur bunuda ortada karsilasinca telafi ederiz önemli degil , demis. Ingiliz firmasi , - biz iki taraftan baslayip 4 ayda bitiririz demis ,yanilma payi da en fazla 0,3 metre olur demis ve bununda ortada bulusunca telafi ederiz , demis türk firmasi ise, - biz de iki tarftan baslariz 3 ayda bitiririz demis .3 ay sonra ortada bulustuk bulustuk, bulusamazsak 6 ay sonra 2 tane tüp gecitiniz olur demis. Link to post Sitelerde Paylaş
Cigdem 0 Mayıs 26, 2009 gönderildi Raporla Share Mayıs 26, 2009 gönderildi forum müslümanlarına gelsin.. kıssası onlara kalsın.. "MÜSLÜMAN'A HARAM" ÇEŞMESİ Vaktiyle Bursa' da bir müslüman, eski adı "Yahudilik Yolağzı", bugünkü adı Arap Şükrü olan muhitte çeşme yaptırmış ve başına bir kitabe eklemiş: "Her kula helâl, Müslüman'a haram!.." Bursa başkent, tabii Osmanlı karışmış, bu nasıl fitnedir diye... Gitmişler kadıya şikâyete, adam yakalanıp yaka-paça huzûra getirilmiş. "Bu nasıl fitnedir, dîni İslâm, ahâlisi Müslüman olan koca devlette sen kalk, hayrattır, sebildir diye çeşme yap, ama suyunu Müslüman'a yasakla!.. Olacak iş midir, nedir sebebi, aklını mı yitirdin?.." diye çıkışmışlar adama. Adam: - "Müsaade buyurun, sebebi vardır, lâkin isbat ister, delil şarttır..." dedikçe kadı kızmış: - "Ne delili, ne isbatı?.. Sen fitne çıkardın, Müslüman ahâlinin huzûrunu kaçırdın, katlin vâciptir!" demiş. Demiş ama, bir yandan da merak edermiş: - "Nedir gerekçen?.." diye sormuş. Adam: - "Bir tek Sultan'a derim..." diye cevap verince, ortalık yine karışmış. Söz Sultan'a gitmiş, adam yaka paça saraya götürülmüş...Padişah da sinirlenmiş ama, diğer yandan o da meraklanırmış: - "De bakalım ne diyeceksen. Bu nasıl iştir ki, hem çeşmeyi yaparsın, hem de her kula helâl, Müslüman'a haram yazarsın?.." Adam, başı önünde konuşur: - "Delilim vardır, lâkin isbat ister." - "Ya dediğin gibi sağlam değilse delilin?.." - "O zaman boynum, hükme kıldan incedir Sultânım..." - "Eeee?!.." - "Sultânım, herhangi bir havradan (sinagog) rastgele bir hahamı izahsız yaka-paça tutuklayın, bir hafta tutun. Bakın neler olacak..." Dediği yapılmış adamın. Bütün azınlıklar bir olmuş, başlarında Mûsevîler, "ne oluyor, bu ne zulüm?.. Bizim din adamımıza biz kefiliz, ne gerekirse söyleyin yapalım, o masûmdur, gerekirse kefâlet ödeyelim..." Çevre ülkelerden bile elçiler gelmiş, elçiler mektup üstüne mektup getirmiş... Bir hafta dolunca, adam: - "Sultânım, artık bırakmak zamanıdır" demiş. Haham bırakılmış, azınlıklar mutlu, bu sefer Sultan'a teşekkürler, hediyeler... Az zaman geçmiş ki, adam: - "Aynı işi herhangi bir kiliseden herhangi bir papaz içinyaptırınız Sultânım" demiş. Aynı şekilde bir papaz derdest edilip yaka-paça alınmış Pazar âyininden ve aynı tepkiler artarak devam etmiş. Haftası dolunca da serbest bırakılmış. Mutlulukk ve sevinç gösterileri daha bir fazlalaşmış, teşekkürler, şükranlar... Levantenler din adamlarına kavuşmanın mutluluğuyla daha bir sarılmışlar birbirlerine... Sultan: - "Bitti mi?.." demiş adama. - "Sultânım son bir iş kaldı, sonra hüküm zamanıdır izninizle" demiş. - "Şimde nedir isteğin?.." - "Efendim, pâyitahtımız Bursa'nın en sevilen, en sözü dinlenilen, itimad edilen âlimini alınız minberinden..." Adamın dediğini yapmışlar, Ulucâmi imamını Cuma hutbesinin ortasında almışlar, yaka-paça götürmüşler... Ve ne olmuş bilin bakalım?.. Bir Allah'ın kulu çıkıp da, "ne oluyor, siz ne yapıyorsunuz?.. Hiç olmazsa va'zı bitene kadar bekleseydiniz", gibi tek bir kelâm etmemiş, imamın peşinden giden, arayan-soran olmamış... Geçmiş bir hafta, "nerde imam" diye gelen-giden yok!.. Aptal ve câhil bir imam tâyin edilmiş yerine, ne konuştuğunu kendi kulağı duymayan tam yobaz cinsinden biri... Halk hâlinden memnun, başlamış bir dedikodu, o geçen hafta derdest edilen koca âlim için: - "Biz de onu adam bilmiş, hoca bellemiştik..." - "Kimbilir ne halt etti de tevkif edildi!.." - "Vah vaah!.. Acırım arkasında kıldığım namazlara..." - "Sorma, sorma..." Padişah, kadı ve adam izliyorlarmış olup-bitenleri. Sonunda Padişah çeşmeyi yaptırana sormuş: - "Eee, ne olacak şimdi?.. Adam: - "Bırakma zamanıdır. Bir de özür dileyip helâllik almak lâzımdır hocadan." "Haklısın" demiş padişah, denilenin yapılması için emir buyurmuş ve adama dönmüş. Adam başı önünde konuşmuş: - "Ey büyük Sultânım, siz irade buyurunuz lûtfen, böyle Müslümanlar'a su helâl edilir mi?.." Sultan acı acı tebessüm etmiş: - "Hava bile haram, hava bile!.." demiş.... Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts