Jump to content

FAUST VE GERÇEKLER


Recommended Posts

Tabii, sahte davranışlardan tamamen vazgeçemeyiz, sadece bu toplumda değil, her tür toplumda. Her zaman, toplumsal ve göreli güç dengesinde bizim yukarımızda konumlanan insanlar olacak; bu insanlara sahte davranmak dışında, ne yapabiliriz? Zaten ahlakın temellendirilmesi hususunda, esaslı bir sorun bu (Örneğin, bir başka bağlamda kafamı uzun süre bulandırmış bir sorun: Aynı anda hem 'yalan söylemenin ahlaksızlık olması' fikrine, hem Mustafa Kemal'in Müslüman geçinmesinin haklı sebepleri olduğuna, uzun süre inanamadım. Ama gerçekler, her zaman 'kafamızdaki çarklarla' uyumlu olmuyor maalesef.)

Nihilist felsefenin yaşamı anlamsız kıldığını düşünmüyorum; öyle yapıyor olsa bile, intiharı da anlamsız kıldığını tespit etmek zorundayız :) Nihilizm, herşeyden önce evrene içkin ve objektif bir amaç, değer ve hedefler dizisi olduğunun reddidir. İkinci olarak, teleolojinin reddidir. Bir üçüncüsü, metafizik ve epistemolojik her tür argümana karşı kuşkuculuğu içerir. Ama temelde, hiçbir tür imana sahip olmamak anlamına gelir; ne bir dine, ne bir ideolojiye, ne her daim geçerli prensiplere veya etiko-politik değerlere :) Bu bağlamda Lyotard, postmodern çağın, nihilistik bir çağ olduğunu söylüyor zaten :)

Burada yaşamı ve felsefe yapmayı anlamsız kılan birşey yok. Evren bir b.k çukuru olabilir, onu anlayıp, dönüştürebilme araçlarımız oldukça sınırlı da olabilir; fakat Betty Blue'daki anakarakterin söylediği gibi, buradan 'ümitsizliğin tek çıkış yolu' olduğu sonucuna varmak, bir kere daha yanılmaktır, bence de :)

Yaşamak için sormak/sorgulamak, kendi sorumluluğumuzun bilincinde olmak ve her daim kaybedebileceğimizin ayırdına varmak demektir. Ama tam da, kahramanca olan budur bence. Zira, Nietzsche gibi ben de, ölümü göze alamayan kişinin, gerçekten özgür olamayacağına inanıyorum :)

Ölüm her tür değerin, anlamın ve amacın yokluğudur; dolayısıyla ancak bir nihilist özgür olabilir ki, 'gerçeklik üzerine hakiki bir felsefi tartışma' ancak bu noktada başlar :)

Sonuçta nihilizm her şeye karşı olup, her şeyi yıkıp cesaret dolu bir kahramanlık fişeklemesi ile işin içinden çıkıyor. Tabii bu kişinin kendi kendisinin kahramanı olması oluyor. Onuda yapmasa ortada felsefe kalmayacak zaten.:) Müslüm Gürses fanatiklerine dönecek takipçileri.:) Bir felsefedir sonuçta, anlıyorum. Herkes kişilik yapısına uygun olan bir veya bir kaç düşünceye kendisini kaptıracak sonuçta. Bu iş böyle. Mesela bana hiç uymaz nihilizm. Ama okuyunca ilginç gelir. O açıdan dünyaya bakarım. Doğru yerlerini görürüm. Ancak okumayı bıraktığım an kendi dünyama dönerim. Kişiliğime yapışamaz. Çünkü ben başka algılıyorum hayatı. İnsanlar gerçekten farklı farklı.

tarihinde baglanti tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece ölümü değil, gerekirse sivrisineklerden uzakta gökte uçan bir kartal gibi yalnız ve özgür olabilmeyi ister Nietzsche :) ve elbette diğerleri bizi küçücük görseler de..

Aslında ben de kendimi bunun gibi hissediyorum ama bazı şeylerin eksikliği kimi zaman insanı zorluyor.. Elbette sivrisinekler tarafından sokulmaktan iyidir :)

tarihinde NomadUn tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili inevitablen teşekkürler

Sevgili goddes ve Vilppu7, fazla mı karamsarız ne? Ayırca sizede teşekkürler.

Sevgili haci, teşekkürler. Özetler bana ait değil. İnternetten alıntı yaptım. Ama yorum tabii bana ait. Mutluluk; hayatın yapıcı ve yıkıcı güçlerini anlayamamış, insan gerçeğini tanıyamamış insanlar için erişemeyecekleri bir lükstür. Sahte mutluluklarla idare etmek zorundadır onlar. Bu konuda hakılsınız. Faust anladıklarıyla gerçek mutluluğun eşiğine geldiğinde kendisini Azrail rolündeki şeytana teslim etti. Yaşadıklarının ağırlığı altında hayatın yıkıcı gücüne yenildi. Ne yazık. Oysa mutluluk mücadelenin arkasında. Dışarıda bir yerlerde yada birilerinde değil insanın içinde. Ne zaman ki mutlu olmaya karar verirsiniz, o zaman mutlusunuz. Tabii ağır şartlar altındaki insanlar için bunun mümkün olduğunu iddia edecek kadar safdil değilim. En azından asgari şartlardan bahsediyorum. Aslında mutluluk güçlü kişilik ile çok orantılı bir duygu. Ne yazık ki güçlü kişilikten mahrum olanlar gerçek mutluluk ile pek tanışamazlar. Çünkü dünya yıkıcı gücün bazen çok aktif olabildiği ve insanların yarattığı bir sürü karmaşanın insanı yorduğu bir yerdir. Düştüğünüz yerden bir avuç toprakla kalkmayı öğrenmek zorunda olduğunuz bir yerdir. Bir sürü umutsuz düşünceye hayır demek zorunda olduğunuz bir yerdir. Siz umutlu düşüncelerin içinizi aydınlatmasını seçme mücadelesi vermezseniz çoğunluğa uymuş olursunuz. Zor olduğu için güzel olan ve az bulunan bir şey işte.

Sevgili Bağlantı.

Yaşam felsefenize temel olarak katılıyorum. Siz gerçekçisiniz ama, mutluluğu da izlemekten ve arada bir yakalamaktan hoşlanıyorsunuz.

Yine sizin yazılarınızdan anladığım kadarıyla mutlu olmak için yaşamıyorsunuz. Mutluluğu amaç edinmiş değilsiniz. Mutluluk sizin için bir araç.

Gerçekçi olmak her zaman gerçeklere ulaşmak demek değildir. Doğaları ne olursa olsun olguları oldukları gibi görebilmek veya en azından görebilmeye çalışmaktır. Ve tabii onları kabul etmektir. Aslında kabul edebilmek gerçekçi olmanın en önemli niteliklerinden biri, belki de en önemlisidir.

Mutluluk bir amaç olmayınca, herkes mutlu olabilir. En azından herkesin mutlu anları olabilir. Tümüyle mutsuz olmak mümkündür ama, bir istisnadır bana göre. Güçlü kişiliği olanlar daha kolay mutlu olabilirler ve mutluluğu daha sık yakalayabilirler ama, kişilikleri zayıf olanların da mutlu olmamaları için bir neden göremiyorum. Yine de insanlar mutlu olmak için yaşamamalıdırlar bana göre. Başkalarının mutsuzluğu karşısında duyulan mutluluk bence bencilliktir. Öyle mutlu olmak istemem. Ve Budizmin en temel ilkesinde olduğu gibi, mutluluk peşinde koşmaktan da pek hoşlanmadığımı itiraf etmeliyim.

Daha da ötesi mutluluğu dışarda arayanı hemen her zaman bir düş kırıklığı bekleyecektir. Çünkü sizin de değindiğiniz gibi, mutluluk kişinin içinde filizlenen bir güzelliktir. Oradan kaynak alır ve dışa taşar. Başkalarını da mutlu eder. Mutlu olmak istediğiniz kadar mutlu olursunuz. Bu bir gerçek. Mutlu olamıyorsanız, başkalarını suçlamamalısınız.

Ben mutluluğumu nostaljik anılarımda arıyorum ve ilginç olarak buluyorum da.

Orada yalnız mutluluk değil, hüzün de buluyorum, sevinç de. Umud ve keder de.. İyimserlik ve kötümserlik de.

Arada bir eski resimlere bakıyorum ve o anları geçmişte yaşayarak değerlendiriyorum. Gerçekten......

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...