Jump to content

Dandik tasarım II


Recommended Posts

  • İleti 107
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bir zamanlar vücudumuzun C vitaminini ürettiğini ancak mutasyonla bunu kaybettiğimizi, Allahın neden bizleri C vit. mahrum bırakıpta eczaneleri zengin ettiğimizi bir Müslüman ilim adamı açıklayabilir mi?

herşeyi içerden beklemeyin sizde kardeşim... karnın acıkınca gidip yemek yiyorsun değil mi.. içinden sana yemek, nimet veren olmuyor.... işte c vitaminide aynen böyle.. dışardan alman gerekiyor, aynı yemek yemek gibi... istediğin kadar yırtın, Allah yinede var... sen istemesende var... :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
herşeyi içerden beklemeyin sizde kardeşim... karnın acıkınca gidip yemek yiyorsun değil mi.. içinden sana yemek, nimet veren olmuyor.... işte c vitaminide aynen böyle.. dışardan alman gerekiyor, aynı yemek yemek gibi... istediğin kadar yırtın, Allah yinede var... sen istemesende var... :)

peki ya Zeus varsa??

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 tane sivrisinek istiyoruz ,lütfen yapın , yapmazsanız darılırız :D istemediğiniz kadar da element,su,enerji, evrende olmayan bilinçte var siz de.

Buyrun.

1400 senenin argümanını getirip buraya asmayı marifet mı sanıyorsun?

Madem öyle, senin Allah'ın:

* niye otomobiller yapmamış, niye trenler yapmamış?

* niye insanlar suyun üstünde gidip gelsinler diye koca koca gemiler yapmamış?

* havada uçan uçaklar niye yapmamış?

* uzaya giden roketler niye yapmamış?

Sakın 'insana akıl vermiş, o da yapmış' deme.. Bu kadar büyük şeyleri yapacak kadar akıl vermiş de, kendinden başka hiçbir şeye faydası olmayan sivrisineği yapacak aklı niye vermemiş? İnsan sivrisinek yapacak da ne olacak? Unutma ki, sivrisineğe değil otomobile, trene, gemiye, uçağa binip gidiyorsun. Senin Allah'ına kalsaydık, hala atların eşeklerin sırtında gidip geliyorduk...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir zamanlar vücudumuzun C vitaminini ürettiğini ancak mutasyonla bunu kaybettiğimizi, Allahın neden bizleri C vit. mahrum bırakıpta eczaneleri zengin ettiğimizi bir Müslüman ilim adamı açıklayabilir mi?

ilginç...

hayvanlar aleminde kendi c vitaminini üretebilen bir canlı var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir zamanlar vücudumuzun C vitaminini ürettiğini ancak mutasyonla bunu kaybettiğimizi, Allahın neden bizleri C vit. mahrum bırakıpta eczaneleri zengin ettiğimizi bir Müslüman ilim adamı açıklayabilir mi?

peki ya Zeus varsa??

kardeşim sen ilk önce Allah'dan bahsettin, sana cevabını verdik, sonra kıvırdın Zeus dedin.. Ne iş? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
herşeyi içerden beklemeyin sizde kardeşim... karnın acıkınca gidip yemek yiyorsun değil mi.. içinden sana yemek, nimet veren olmuyor.... işte c vitaminide aynen böyle.. dışardan alman gerekiyor, aynı yemek yemek gibi...

istediğin kadar yırtın,Allah yinede var... sen istemesende var... :)

Ne dandik tasarımcıymış bu sizin allahınız

Pardon yanlış söylemişim allah değil;

Heybetli rabbimiz yüce UÇAN SPAGETTİ CANAVARI

evet yanış okumadın

Uçan Spagetti Canavarı

Bize ayetler bile göndermiş

Buradan heybetli rabbimizin ayetlerini görebilirsin :)

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=14604&st=0

iyi okumalar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
iç rahatlığınızı sağlamak için spagetti canavarı diye birşey mi uydurdunuz götünüzden? :) yazık size yahu... Allahı inkar edeceğim derken kendinizi berbat ettiniz.. :lol:

Terbiyeni takın yoksa tanrımız sğagettiden oluşan uzuvlarını bir tarafına monte eder. O herşeyin hakimidir

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 years later...
Bir zamanlar vücudumuzun C vitaminini ürettiğini ancak mutasyonla bunu kaybettiğimizi, Allahın neden bizleri C vit. mahrum bırakıpta eczaneleri zengin ettiğimizi bir Müslüman ilim adamı açıklayabilir mi?

ilginç...

hayvanlar aleminde kendi c vitaminini üretebilen bir canlı var mı?<!

evet maymunlar ve biz yani primatlar sentezleyemiyor diye okumuştum, diğer hayvanlar sentezleyebiliyorlar..ayrıntılı bilgiyi forumdaki Biyolog arkadaşlar verebilirler..

Biyolog olmadığın halde, kendin beş saniye düşünerek bulabilirdin. Çoğu konuda uzmanlık dallarının fetvasına gerek yoktur. İslamdaki "taklidî iman" gibi "taklidi ilim" de ateizm dini için zararlı bir şey olsa gerek.

Şimdi cevap veriyorum; yanılıyorsam bir biyolog düzeltsin:

Primatlarlar ve bazı kuş ve balık türlerinde sentezlenmez.

Primatların çoğunun ağaçta yaşadığını biliyoruz. Tahminimce sentezlemeyen o bazı kuşlar da ağaçta yaşadığı için, yöresindeki her tür meyveye kolayca ulaşabilen kuşlardır bunlar. Deniz florasını bilmediğimden, balıklar için birşey diyemeyeceğim.

İnsanlar da her tür taze meyveye, sebzeye, ota kolayca ve bolca ulaşabilir. Vitamini eczanelerden satın almak yanlıştır; bence insan türü için bir şımarıklıktır.

Doğada C vitaminine bu kadar kolay ulaşabilen türlerin vücutların da C vitamini üretmesine

1: gerek yoktur.

2: fazla C vitamini idrarla atılır ya; sırf bunu atmak için böbreklerin fazla çalışması iyi bir şey değildir, yorulur; taş yapar.

Bundan sonra da "Allah'ım neden bizi ECZANElere muhtaç ettin" gibi bir soru sorarsanız Allah sizi taş yapar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Allah'ım... Birkaç sualim ve maruzatım olacak, affına sığınarak...

Hani sen bizi kusursuz bir tasarımla yaratmışın ya, ben araştırdım, bir sürü kusur buldum yine... Kusur hafif kalır bunlara; çok ciddi açmazlar hatta paradokslar. Biliyorum sen bizi takmazsın, yanıt felan vermezsin ama ben deneyeyim yine de...

<!--coloro:#8b0000--><span style="color:#8b0000"><!--/coloro--><b><!--sizeo:3--><span style="font-size:12pt;line-height:100%"><!--/sizeo-->

1. Oksijen başımıza bela diye mi yarattın?<!--sizec--></span><!--/sizec--></b><!--colorc--></span><!--/colorc-->

Canlıların büyük bir çoğunluğu yaşamak için oksijen almaya mecburdurlar. Ancak vücutlarına aldıkları oksijen onların için zehirlidir; oksijen iyonları, serbest radikaller ve organik/inorganik peroksitler boşta kalan valanslarını doldurmanın gazıyla narin bedenimizde terör estirirler. Protein, lipid ne bulurlarsa saldırırlar. DNA'ya bile zarar verirler... Bu zehirli oksijen formları yüzünden kanser oluruz.

Bu aşırı reaktif oksijen formları aksi gibi bir de işe yararlar... Yani yanlışlıkla oluşanı olduğu gibi bir de hücrede sinyal iletmek için kasten üretilenleri var, bir yandan yaraların iyileşmesinde görev alan zehirli oksijen formları bir yandan kalp krizi ve kanser dahil pek çok soruna yol açar...

Allah'ın sevgili kulları bu yazıyı okurken vücutlarında zehirli oksijen formları oluşuyor ve onlara zarar veriyor... Hatta belki bir tanesi şu an geri dönüşsüz bir zarar aldı...

Peki bu reaktif oksijen formları ile nasıl başa çıkacağız? Antioksidanlar var... Süperoksit dismutaz, hidrojen peroksidaz, katalaz vs. enzimler var... Ama bunlarda %100 başarılı değiller... Askorbik asit (C vitamini) ve tokoferol (E vitamini) gibi moleküller de antioksidan görevi yapıyorlar.

Peki vücudumuzdaki en etkin antioksidan nedir? Sıkı durun... Ürik asit! Fazlası beter eder bunun da... Yine tehlike...

Oksijene karşı kendimizi asla tam olarak koruyamayız, oksijen solumak zorundayız, o da reaktif formlara girmek eğiliminde... Yaşlanmanın en önemli etkenlerinden biri aldığımız nefesteki oksijen... Bu duruma metabolik paradoks diyoruz.

<b><!--sizeo:3--><span style="font-size:12pt;line-height:100%"><!--/sizeo--><!--coloro:#8b0000--><span style="color:#8b0000"><!--/coloro-->

Oksijen ateşe benzer. Ateş de insanı yakar, evini barkını yakar ama insan evinin baş köşesinden ateşi eksik etmez. Çünkü ateşi adam gibi kullanırsa yemeklerini pişirir, ısınır ve aydınlanır. Kimse ateş zararlıdır, niye yaratılmıştır diyemez. Önlemini alır ve ateşi yarattığı için Allaha şükreder. Serbest radikallerin artmasının nedenleri genellikle insan kaynaklıdır. Fazla ızgara et tüketimi, kızartmalar, sigara, ilaçlar, radyasyon alımı serbest radikalleri arttırır. İslami yaşam sağlıklıdır. Peygamber Efendimiz fazla sıcak ve soğuk yemez, yemekten doymadan kalkar, taze yiyeceklerle beslenir, tütün ve içki içmez, temizliğe dikkat eder, çok namaz kıldığı için vücudu hantal değildir. Asla fazla kilolu olmamıştır. Her şeyi dengi dengine yapmıştır. Ama bu demek değildir ki her insan 100 yaşına kadar hiç hastalanmadan yaşayacaktır. Hastalıklar da Allah tarafından imtihan için gönderilir. Hz Eyüp de çok hastalanmıştır fakat sabretmiştir. Sizin buna tasarım hatası diyebilmeniz için 100 yıl boyunca, 24 saat 365 gün her türlü iklim şartında sürekli çalışan insana benzer bir robot yapmanız gerek. Eğer bunu yapabilirseniz mevcut insan, hatalı tasarlanmıştır sizin tasarımınız daha mükemmeldir diyebiliriz.

Oksijen toksisitesi: Vücudun çeşitli enzimler, redükte edici maddeler ve serbest radikalleri tutan maddelerden oluşan koruyucu bir sistemi vardır. Vücut bunlar sayesinde

normal yoğunluktaki oksijenin toksik etkilerinden korunur. Yüksek yoğunluktaki oksijen inhalasyonunun yol açtığı yüksek oksijen parsiyel basıncında koruyucu mekanizmalar yetersiz kalarak toksik belirtiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle hastaya verilen oksijen bir ilaç olarak düşünülmeli ve kullanılmalıdır. Oksijen toksisite mekanizmasında kesin olarak bilinmemekle birlikte serbest radikaller üzerinde durulmaktadır. Serbest radikal teorisine göre, hücre hasarından oksijen molekülü değil hiperoksi nedeniyle artmış metabolik olaylar sonucu hücre içinde ortaya çıkan serbest radikaller (süperoksid ve hidroksil kökleri) veya peroksitler sorumludur. Oksijenin, reaktivitesi yüksek bu formlarının artmasısonucu membran lipidleri, nükleik asidler ve tiamino asitlerde hasar ortaya çıkmakta, bu da toksisite belirtilerine neden olmaktadır.Dış yörüngesinde bir adet çiftlenmemiş elektron içeren atom ya da moleküllere serbest radikal denir. Bu tek elektron, çiftlenmek eğiliminde olduğu için serbest radikaller ileri derecede reaktiftir. Aerob organizmalarda bu radikaller daha çok oksijen radikalleri şeklinde kendini gösterir. Oksijen ortamda sürekli bulunan ve elektron ilgisi yüksek bir elementtir. Normalde 4 aşamalı olarak indirgenmesi ile su oluşur. Bu aşamalarda, hidrojen peroksit ve hidroksil radikalleri açığa çıkar ve bunlar güçlü oksidan ajanlarıdır. Serbest oksijen radikalleri, hücre fizyolojisi ve metabolizmasında önemli rol oynar. Serbest radikal kaynakları arasında mitokondriyal, mikrozomal transport sistemleri oksidan enzimler, fagositik hücreler ve oksidasyon reaksiyonları adrenalin, endojen redoks potansiyelli maddeler, ilaçlar, sigara, iyonize radyasyon, güneş ışığı ve ısı şoku yer almaktadır.

Kaynak:

http://www.dicle.edu.tr/fakulte/tip/dergi/yayin/13.Terapotikgazlar.pdf

Link to post
Sitelerde Paylaş

2. Güneş hayır mı, şer mi?<!--colorc--></span><!--/colorc--><!--sizec--></span><!--/sizec--></b>

Yaratılışcılar dünya güneşe azıcık yakın olsa Güneş bizi yakar öldürürdü diye dır dır konuşuyorlar...

Ama...

Güneş şimdi de bizi öldürüyor zaten, yakın olmaya gerek yok... Hem de yavaş yavaş, tadını çıkara çıkara öldürüyor.

Güneşin faydalarını sıralamayacağım, biliyoruz ki dünya üzerindeki hayatın çok büyük bir kısmı güneşe doğrudan bağlıdır. Ama bu Güneş morötesi vs. ışınları ile bizi öldürmek için çabalamasa olmaz mıydı?

Güneş, yaşlanmamızdaki en önemli etkenlerden biridir. Derimizin yaşlanmasında ise en önemli etkendir. UV, iyonlaştırıcı ışımalar vs. Bu güneş Allah ne verdiyse tepemize salarak bizi erken yoldan gebertmeye çalışır durur... Ama bir yandan olmazsa olmaz...

Yaşlanmanın en önemli nedeni kromozomlardaki telomerlerin her bölünmede daha da kısalması ve bir süre sonra hücrenin bölünemeyecek duruma gelmesi ve hücre yenilenmesinin durmasıdır. Siz ateistlerin en büyük isteği ölümsüz olmaktır. Bu yüzden yaşlanmak size tasarım hatası olarak görülebilir. Fakat insanın yaratılış amacı binlerce yıl hiç ölmeden, yaşlanmadan, hastalanmadan yaşaması değildir. İnsanlar Allaha kulluk için yaratılmıştır. Hastalanacağız, yaşlanacağız ve en nihayetinde öleceğiz. Çünkü bunların hepsi bizi Allaha yani varılacak son durağa daha da yaklaştıracak. İnsan amacına uygun tasarlanmıştır fakat maalesef bir çok insan tasarlanma amacına uygun olarak yaşamamaktadır. Üstelik bunu da tasarım hatası sanmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

3. Kendi kendimi yedim bitirdim

</b><!--colorc--></span><!--/colorc--><!--sizec--></span><!--/sizec-->Allah'ım vücut kendini savunsun diye bağışıklık sistemi yapmışsın, iyi güzel de bu bağışıklık sistemi niye bizi öldürmeye çalışıyor? Canlı kendi içinde neden kendine savaş veriyor?

Romatoid artritden tut şizofreniye kadar bir ton otoimmün hastalık neyin nesi? Madem süper tasarım yaptın, mikropları vs. öldüren sistem koydun içime azıcık özenseydin de hedefi şaşırıp bana saldırmayasaydı ya bu sistem! Hatta o sistemi mecbur kılan mikrobuydu, virüsüydü, poleniydi... tüm bunlar en başta niye yarattın? (Otoimmün hastalıklar vücudun savunma sisteminin vücuda saldırmasıdır, bir ülkenin askerlerinin kendi vatandaşlarını yok etmeye çalışması gibi bir durum.)

Bunlar imtihanın parçası olamaz, bariz dandik bir tasarım var ortada... Ben nasıl kontrol edecem kendi immün sistemimi? Ne imtihanı? Hadi şehvetimizi kontrol ettik; zina etmedik ama immün sistem nasıl kontrol edilir?

Akıl verdik, tedavi bul diyeceksin ama 2008 yılında hala bulamadık... Binlerce nesil, milyarlarca birey ızdırap çekti ve çekmeye devam ediyor... Bu mu senin yapacağın tasarım?

Bu sorunun cevabını da üstte vermişim. Ama ek olarak şunu da belirtmeden edemeyeceğim.

Sanki kalbinin atmasını, karaciğerin enzimler salgılamasını, akciğerini, böbreğini sen kontrol ediyormuşsun da immün sisteminin kontrolünü istiyorsun. Allah sana vücudunun kontrolünü bir iki dakikalığına verseydi görürdün dünyanın kaç bucak olduğunu. Daha nefes alırken hangi kaslarının çalıştığını bilmiyorsun bir de vücudunun kontrolünü istiyorsun! Siz sadece size verilmiş olan aklınızı doğru dürüst kontrol etmeyi öğrenin ve doğru dürüst hükümler verin. Allah sizden başka bir şey istemiyor. O hepimizin vücudunu gerektiği şekilde kontrol eder.

Kendi kendini yeyip bitirmene gerek yok. Tek yapman gereken, verilen akıl nimetini onu vereni bulmaya çalışmada kullanman.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...