Jump to content

DİYALEKTİK ve TARİHİ MATERYALİZM


Recommended Posts

İşte tipik bir mülkiyet penceresi, Tipik bir çarpıtma,

İşçi ve emekçilerin ürünlerini sahiplenme. Görende burjuvazı makine başında çalışıyor zannedecek.

Bu sayılan tüm olumlu işleri İşçiler ve üretici güçler yaptı.

Burjuvazi yalnız cebinde tapusu, Bu tapuyu korumak için emrinde orduyu ve polisi besledi.

Bir de deha gibi propagandistleri

Sevgiler.

Sevgılı dr ekıncı o ıletıdekı cumleler benım degıldır !!

Tumuyle kelımesı kelımesıne KARL MARKS'ın cumleleridır !!

Hepsı Komunıst Partısı Manıfestosuna aıttır !!

Sızın ne kadar onyargılı ve bılgısız oldugunuzu gostermesı bakımından bır derstır bu !!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 867
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Modern Mystıck

Sen once benım ne soyledıgımı anla oyle cevap yaz,eger anladı ısen cevaplanacak bolum orası degıldır

Dılekler,temennıler,hayaller ve falcılık farklı bır baglam !!

'Egemenler katlıam yapacak herkesı oldurecek'

Dogması Marx tan kalmadır, buna genısce degındım,hangı egemen nerenıze ne yaptı ıse soyleyın bılelım !!

hayal gormeyın

ben dıyorum kı egemen dedıklerın olmasa ac kalırsın !!

Egemen dedıklerının yaptırdıgı yurtları,okulları bursları hastahanelerı neden gormuyorsun,o konuya da orneklerı ıle genısce degınecegım !!

elinize almışsınız bir çekiç herşey çivi....Ben orada dilek temenni yada slogan kullanmadım.. Siz dedinizki Burjuvazi-protelerya mücadelesini, proleteryanın kazanacağı ne malum..

bende geçmişten günümüze proleterya-burjuvazi mücadelesinin sürdüğünü, Egemen güçlerin sosyalist hareketleri dünya çapında kanla ve şiddetle bastırdığını söyledim..

Bu mücadele, 1990 larda gerilesede artık günümüzde çelişkiler iyice derinleştiğinden tekrar hızı artmaya başladı..

Ancak, ben slogan kullanmam...Dünya sosyalist hareketi , Kapitalist-emperyalist bloğu alaşağı edebilir mi, zafer kazanabilir mi bundan emin değilim..Belki de egemenler çok köşeye sıkıştıklarında dünyada eşi benzeri görülmemiş bir kıyım yapabilirler ve sonuç yenilgi olabilir dedim..Şilide ve pek çok ülkede darbe marifetiyle binlerce insanı kıyımadan geçiren zihniyet herşeyi yapabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ben dıyorum kı egemen dedıklerın olmasa ac kalırsın !!

Egemen dedıklerının yaptırdıgı yurtları,okulları bursları hastahanelerı neden gormuyorsun,o konuya da orneklerı ıle genısce degınecegım !!

Ne egemenlermiş,

Şantiyelerden çıkmıyorlar, okul yapıyor, yurt yapıyor, mısır pramitlerini, Romanın su kemerlerini, katetralleri, gökdelenleri, metroları, fabrikaları hep bu eğemen sınıflar yapıyormuş.

Nasıl da göremiyoruz bunların yaptıklarını

Nasıl da nankörlük yapıyoruz bu egemenlere,

Çalışıyorlar, çabalıyorlar, üretiyorlar, Biz onları değil onlar bizleri besliyormuş.

Allah belamızı verecek.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ne egemenlermiş,

Şantiyelerden çıkmıyorlar, okul yapıyor, yurt yapıyor, mısır pramitlerini, Romanın su kemerlerini, katetralleri, gökdelenleri, metroları, fabrikaları hep bu eğemen sınıflar yapıyormuş.

Nasıl da göremiyoruz bunların yaptıklarını

Nasıl da nankörlük yapıyoruz bu egemenlere,

Çalışıyorlar, çabalıyorlar, üretiyorlar, Biz onları değil onlar bizleri besliyormuş.

Allah belamızı verecek.

Sevgiler.

Fettullah gülenin grev yapan işçileri günahkar ilan etmesi gibi bir mantık bununkisi..

Link to post
Sitelerde Paylaş
drekıncı bızı burjuva olmakla sucluyor ama,

Burjuvazi tarihte son derece devrimci bir rol oynamıstır !!

Burjuvazi, üstünlüğü ele geçirdiği<a href="http://" target="_blank"></a>her yerde, bütün feodal, ataerkil ilişkilere son verdi !!

İnsanı "doğal efendiler"ine bağlayan çok çeşitli feodal bağları acımasızca kopardı,!!

Burjuvazi, gericilerin o çok hayran oldukları ortaçağın kaba kuvvet gösterisinin nasıl en hareketsiz tembelliğin bir tamamlayıcısı olduğunu açığa çıkardı.!!

İnsan faaliyetinin neler yaratabileceğini ilk gösteren o oldu. !!

Mısır piramitlerini, Roma'nın su kemerlerini ve Gotik katedralleri kat be kat aşan şaheserler yarattı; daha önceki bütün tarihsel göçleri ve haçlı seferlerini gölgede bırakan seferler düzenledi. !!

Burjuvazi, bütün üretim araçlarındaki hızlı iyileşme ile, son derece kolaylaşmış haberleşme araçları ile, bütün ulusları, hatta en barbar olanları bile, uygarlığın içine çektı !!

Burjuvazi, kırı kentlerin egemenliğine soktu. !!

Çok büyük kentler yarattı,!!

kentsel nüfusu, kıra kıyasla, büyük ölçüde artırdı, ve böylece, nüfusun oldukça büyük bir kısmını kırsal yaşamın bönlüğünden kurtardı. !!

Burjuvazi, daha önceki kuşakların tümünün yaratmış olduklarından daha yoğun ve çok daha büyük üretici güç yarattı. !!

Doğa güçlerine egemen olunması, makine, kimyanın sanayie ve tarıma uygulanması, buharlı gemiler, demiryolları, elektrik telgrafı, koskoca kıtaların tarıma açılması, nehirlerin suyolları haline getirilmesi, yerden bitercesine nüfus çoğalması gıbı!!

Sevgili Deha,

Primitif bir mantikla tartisip faka bastirmaya calisiyorsun sonrada sanki hakliymissin gibi bir durum yaratmaya calisiyorsun. Burjuvazinin devrimini Marx yazar dogru. Yazinin devamini niye yazmiyorsun? DM'in bilimselligi ortaya cikacak diyemi korkuyorsun?

Kapitalizmin milat tarihi olarak 1789 kabul edilir. 1848 Manifestonu yazilis tarihi 1871 Paris komunu. 70 sene icersinde kapitalizm kendi urettigi savasi yasamay basliyor. 1917 ekim devrimi yani 118 sene sonra Rusyada sosyalist mucadele kazaniyor. Bu insanlik tarihinde koleci-feoda-kapitalist donemlerin surme donemlerine bakilirsa cok kisa bir zaman.

1917 den 20 sene gectiginde tum avrupada sosyalizm cikislari yukseliyor. Almanyada spartakistler devrim bekliyor, ingiltere de maden ve komur iscilei orgutlenmis devrim icin mucadele veriyor, italya,ispanya,yunanistan yani neredeyse tum avrupa isci sinifi sosyalist mucadeleye girismis iktidari alack duruma gelmis.

DM nin neresi yanlis soylermisin daha kapitalizm bebeklik doneminde dusmanini ortaya cikarmistir ve hatta bunu engellemek icinde ikinci dunya savasini cikarmistir.

Bugune gelelim; neredeyse tum latin amerika sol iktidarlarin elinde. Avrupanin cogunda sol partile ya iktidar ortagi ya iktidar, burjuvazi bu mucadeleyi ancak baskiyla durdurabiliyor. Yada din,medya, fasizm yontmleriyle.

DM tum dunyada kapiya dayanmis ve burjuvazi korkusundan her careye basvuruyor. Su ana kadar basarili oldu ancak tekrarliyorum.

Dunya kapitalist tarihi 200 yillik ve bence henuz cok yeni ve birgun elbette sonu gelecek bu kacinilmaz. Sonu gelme kavramini tamamen ortadan kalkma gibi dusunmuyorum. Evrim gecirerek kendiliginden yeni bir sosyalist rejim olabilir. Bunlar tartisiliyor dunyada.

Dunyadaki finansal krizden haberin vardir. Sana ilginc bir ornek:

Hollanda maliye bakani, hisse satin alarak batmaktan kurtardigi bankalarin yonetim kurullarina girerek bankalarin calismalarini ve devlet hisseleri korumak icin; 11 tane sosyalist ekonomist arama ilani verdi. Bu gazetelerin birinci sayfalarinda haber oldu.

Yazilarinda nefret goruyorum. Sozum ona bilimsel bir tartisma yapiyoruz. Duygusal tavirlar bilimde yer almaz. Sen hala burjuva devriminde kalmissin ilerle biraz hayat devam ediyor.

Son olarak: "gelecek mutlak sosyalizm"slogani turkiye sosyalistlerine aittir ve bununla bir turk olarak gurur duyuyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deha

Drekinci'nin ismini hakikaten yazmis idim.

Bir karisiklik nedeniyle silindi. Ancak neden suphelendigini de anlamiyor degilim.

Doktor dilerse Hodri Meydan'daki tartismaya katilabilir.

Drekinci seviyeli birisi ve sevdigim katilimcilardan.

Marksizmi derinlemesine bildigini dusunmesem de katki yapabilecek bir katilimci olduguna kaniyim.

Zaten kendisi de marksizmi derinlemesine bilmedigini bir yerlerde soylemisti saniyorum.

Yanlissam duzeltsin. Yaniliyor da olabilirim.

Ben iletilerimi asayim.

Sen, Mantik ve HAci marksizme itirazlarinizi dile getirin

Sonra da ben itirazlariniza itirazlarimi dile getiririm.

Sonra da siz...Boyle gider baslik.

Deicide, Rexino, Trajito da bagimsiz gozlemci olsunlar ama diledikleri yonde/zaman fikir beyan etme haklari olsun.

Rexino ile Trajito bu basligi gormedilerse Turkiye'ye donunce onlara ulasirim ben.

Katilacaklarini saniyorum boyle bir tartismaya.

Referans sorununu da acikliga kavusturalim.

Ben, Marks ve Engels metinlerine yonelik itirazlara yanit verme sorumlulugunu uzerime aliyorum.

Stalin ve Sovyet ekonomisi ile arama mesafe koyuyorum zaten.

Mao ve Stalin beni hic ilgilendirmiyor, onlarin pratigini, dusuncelerini sahiplenecek/savunacak degilim.

Lenin'e de gerek yok, cunku tartismanin onunla ilgisi yok. Ancak Lenin'in dimagina guvenirim.

Dilersen onun metinleri uzerinden de konusabiliriz. Lenin'i bu tartismanin icine katmak istiyorsan onun 'ampriokritisizm' baslikli kitabini gozden gecirmeni tavsiye ederim.

Oradan belki goruslerini/itirazlarini besleyecek argumanlar bulabilirsin.

Sen, Mantik ve Haci itirazlarinizi Marks ve Engels metinlerine dayanarak yoneltebilirsiniz.

Tabii dilediginiz dusunurun gorusunu, goruslerinizi desteklemek icin kullanabilirsiniz.

Mesela Popper... Bu konuda bir sinirlama olamaz elbette.

Zaten konu konuyu acar; konusulmadik bir sey de kalmaz.

Tabii duzey korunabilirse...

Burasi cok muhim.

Bence cok verimli bir tartisma olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fuzuli değerli arkadaşım tartışmaya katılacak insanların tek kriteri olmalı kapitali okumak başka bir kriter yok,bu yüzden ben yanılmıyorsam hacı ve deicide'nin okuduğunu biliyorum farkında iseniz şu ana kadar olan bütün tartışmalar deha'nın manifestodan alınıtıladıkları dışında hep komünizmle ilgiliydi, bu yüzden çoğu kişi müdahil oldu.

Marksizmi eleştiren insanların yapacağı tartışmalar çok yararlı hatta şu anda bende başka bi sitede değerli bir kalemin yazısıyla yazdıklarınızı paralel değerlendiriyorum bknz : http://www.mevsimsiz.net/eser.php?e=9042

Eğer verdiğiniz nickler kapitali incelemişlerse bence verimli bir tartışma olur, yoksa yine pek birşey değişmez.

Sizi izliyorum bir de egolardan sıyrılındı mı süper olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Meseleyi Hodri Meydan'a tasimaya gerek yok. Burada tartisma baslayip bu kadar ilerlemis zaten. Burada tamamlanip nokta koyulmali. Bu yuzden Fuzuli ve diger arkadaslara katkilarini bu baslik altinda yapmalarini oneriyorum.

Hodri Meydan'in politik konulara acilmasi olasiligi daha once yonetimde tartisilmisti, gorusler buyuk olcude bunun uygun olmayacagi yonunde olmustu.

Fakat bu tartisma Fuzuli'nin son getirdigi tartisma teklifinden once yapilmisti. Bir defalik ve son bir sosyalizm tartismasinin Hodri Meydan'da yapilma olasiligi, eger taraflar ciddi ve israrliysa tekrar gundeme getirilebilir. Bu talepte israrli olunursa, yonetim grubunda danisirim bu meseleyi, onaylayip onaylamayacaklarini goruruz.

Tabi bastan beri soyledigim gibi, bence buna gerek yok. Bu tartisma burada basladi, burada sonlanmali.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elestirilerimizin somutlastirilmasi istenmisti yukarida. Birkac nispeten somut oldugunu dusundugum katki:

Nicel degisim/Nitel degisim

Nicel degisim her zaman nitel degisime sebep olmaz.

Bir canli kucuk adaptasyonlarla uzun zaman icinde dahil oldugu turden uzaklasip, belli bir sure sonra yeni bir tur haline gelebilir. Bu belki nicel degisimlerin birikip nitel degisime sebep olmasina bir ornek teskil edebilir. Tabi bu 'nitelik' denen kavrami bu ornek baglaminda nasil tanimladigimiza da bagli. Burada dedik ki, bir canlinin baska bir canli ile ciftlesip ureyememesi (ayri bir ture ait olmasi) niteliksel bir farktir. Bu bile tamamen keyfi bir ayrim. Nitekigi nasil tanimladigina bagli olarak, hersey hala niceliklerin surekli birikmesinden ibaret olarak da gorulebilir. Fakat yine de diyelim ki bu uygun bir ornek teskil ediyor olsun. Peki her durumda oyle midir? Yani her zaman niceliklerin birikip, niteliksel degisime yol actigindan bahsedebilir miyiz? Bir kara delik surekli cevresindeki maddeleri yutup buyuyor. Bu onun kara delik olma vasfini degistiriyor mu? Sadece kutlesi buyuyor. Ne kadar madde eklersen de o kadar buyuyor.

Sonra yukarida tartisilan ornek mesela, su belli sicakliga kadar isitilirsa hala sudur, kaynama sicakliginda ise kaynar buhar olur. Niceliksel degisim, niteliksel degisime yol acar ornegi. Burada suyun niteligi mi degismistir? Su H2O olmaktan cikip, baska bir madde haline mi gelmistir? Dikkat edilirse, olan o degildir, sadece hali degismistir, sivi halden gaz haline gelmistir. Molekulleri arasindaki mesafe artmistir, o kadar. Bu hacim artisi, bizim algilamamizda buyuk degisiklige sebep olur, o zamana kadar sivi olarak algiladigimiz seyi, o noktadan itibaren gaz olarak algilariz. Peki burada niteliksel bir degisim mi olmustur? Niteliksel degisim nedir? Neden keyfi bir bicimde maddenin kati-sivi-gaz fazlari arasindaki ayrimi burada niteliksel fark kabul ettik de, mesela molekuler yapisini hic gundeme getirmedik?

Molekuler yapisi anlaminda dusunuldugunde, su ne kadar isitirsan isit, ya da ne kadar sogutursan sogut, yala H2O'dur. Niceliksel degisim, bir turlu niteliksel degisime yol acmamistir.

Dolayisiyla, dikkat edilecegi gibi, sirf ilgili diyalektik materyalizm ilkesi kanitlanabilsin, ona uygun ornek verilebilsin diye olan biten ile istenildigi gibi oynaniyor. Bazi ozellikler dikkate alinip digerleri alinmiyor. Ayni ornek, hem nicel degisimin nitel degisime sebep oldugu bir durum icin ornek olarak gosterilebilir, hem de tersi durum icin. Eger diyalektik materyalizm tersini savunuyor olsaydi, yani nicelik ne kadar degisirse degissin, niteliksel degisime sebep olmaz diyor olsaydi, bu sefer de ayni ornegi, bu sefer molekuler yapiyi dikkate alarak verip, yine kendi teorilerinin kaniti gibi sunacaklardi.

Bu tur manevralarin dincilerin yaptigi seylerden farki yok. Bunlar sadece goz boyama manevralari. Ne gercek felsefe, ne de gercek bilim bunlar. Ya da belki gercek felsefe kabul edilebilir, cunku felsefede bu tur abuk sabukluklar cok. Birseylerin kisinin caninin istedigi gibi tanimlanmasi, isin icine bir suru gizli kabullerin katilmasi, orneklerin sirf amaclanan tezi destekleyecek sekilde manipule edilmesi, vs bunlar felsefede de cok karsilasilan seyler. Ama asil referans noktamiz bilim olmalidir. Ve bu tur seyler, goruldugu uzere, bilim ile, bilimsel yontemle uzaktan yakindan ilgisi olmayan seylerdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Diyalektik

Ayrica, yine diyalektik denen kavrama donelim. Yukarida gosterdik ki, dogada niceliksel degisimin niteliksel degisime yol acmadigi durumlar da vardir.

Fakat diyalektik materyalizmin anlamli olabilmesi icin, diyalektik denen surecin (tez-antitez-sentez), niceliksel degisimin niteliksel degisime yol actigi durumlar icin uygulanmasi gerekir. Aksi takdirde eldeki durum, sadece surekli bir modifikasyondur.

Ayni zamanda da diyalektigin birbirine zit unsurlarin bir arada bulundugu durumlara uygulanmasi gerekir. Dogada hersey gercekten de kendi zittini icinde mi barindirir? Tum degisim bu zitliklarin savasiminin mi urunudur? Somut ornek vermeye bile gerek yok, biraz dusunen bir insan bunun her zaman boyle olmadigini gorecektir.

Dolayisiyla, diyalektik kavraminin degisimlere uygulanmasi da bu anlamda tamamen keyfidir. O sablona uyan durumlar gorurseniz, bakin diyalektik surec isliyor dersiniz. Uymayan durumlari ise hic gundeme bile getirmezsiniz.

Bu anlamda tum degisimi zitlarin savasimi olarak tanimlamak, tamamen abuk sabuk bir iddiadir. Kar yagip yolda birikirse, yol temizken zaman icinde yerde birkac metrelik kar birikirse, ortada bir degisim vardir. Fakat diyalektik bunun neresinde? Burada sadece bir birikme vardir.

Ama proleterya ve burjuvazi birbirinin zittiysa, bunlarin savasimi da senteze ve dolayisiyla degisime yol acacaksa, bunu diyalektik ucleme diye aciklamak isinize geleceginden, bakin dunya buna uyuyor dersiniz. Peki dunyada buna uymayan sayisiz degisme bicimine ne demeli? Onlari niye gormezden geliyoruz? (Hem zaten proleterya ve burjuvazi niye birbirinin zittidir? Ikisi de insan degil mi? Bu iki sinifi olusturan insanlarin DNA'lari ayni degil mi? Zitlik nerede? Ortada gercekten zitlik mi var, yoksa sadece gelir dagiliminda adaletsizlik mi var?)

Dolayisiyla, aciktir ki, diyalektik degisimin temel yasasi falan degildir. Bazi durumlara uygulanabilecek bir soyutlamadir, o kadar. Marks ve Engels, Hegel'den fazla etkilenmis, sozde diyalektik kavramini alip ayaklari ustune oturtarak materyalizme maletmistir ama aslinda ozu geregi idealist bir felsefenin urunu olan bu kavrami kullandiklari icin, Hegel'in metafizik ve bilim disi idealizminden kurtulamamislardir.

Her seyden once, her degisime uygulanabilecek bir yasa nasil tanimlanabilir ki? Pozitif bilimde de yasalar vardir, dogru, ama bu yasalar kosullari ayrintili bicimde belirlenmis ve tespit edilmis ozel durumlar icin sunulan yasalardir. Bilimde hickimse 'her duruma uygulanacak yasa' arayisi icine girmemistir ve boyle bir iddiada bulunmamistir. Tum degisimi aciklayacak bir felsefi yasa fikri, ozu itibariyle zaten 'idealist' bir fikirdir.

Bu yuzden de bunlarin dunyanin isleyisinin altinda yatan yasalar, vs olarak sunulmasi tamamen bostur. Bunlar buyuklere masallar sadece. Aynen dincilerin anlattiklari dini hikayeler gibi, bunlar da yoldaslara anlatilip onlarin gozunu boyamada kullanilacak suslu ifadelerdir, o kadar.

Gunumuzde gercegi bulsa bulsa bilim bulabilir. Bilimin bulmadigi veya ilgilenmedigi, ilgilenemedigi seyler ise ya gecersizdir, ya metafiziktir, ya da buyuklere anlatilan masallardan ibarettir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Marksizmin baska sorunlari:

Alt yapi mi ust yapiyi belirler, yoksa ust yapi mi alt yapiyi?

Bilirsiniz, sosyalistler bile kendi aralarinda tartisir dururlar bunu. Aynen dincilerin kader konusunu kendi aralarinda tartismalari gibi. Nasil ki kader konusunda cok acik bir tutarsizlik vardir ve dincinin mevcut teist paradigma icinde kalarak bu meseleye tutarli bir cozum bulmasi mumkun degildir, benzer durum bu alt yapi ust yapi meselesinde Marksizm icin de vardir.

Madem ki alt yapi ust yapiyi belirler, Marksizmin elestirmenleri tarafindan sorulmustur haliyle, o zaman Marks neden fikirlerini hararetli bir bicimde savunmakta ve ortaya sunmaktadir, eger bir etkisi olmayacaksa? Oyle ya, eger ekonomik alt yapi ust yapiyi belirleyecekse, Marks'in dediklerinin bir etkisi olmayacaksa, o zaman Marks ve Engels'in yaptigi bostur.

Bunun cozumu icin, Engels ekonomik elementin donusumdeki tek faktor oldugunu iddia etmediklerini soyleyerek isin icinden cikmaya calismistir. Fakat bu sefer de elestirmenler dogal olarak demistir ki, oyleyse, yani ust yapi da alt yapiyi etkiliyorsa, o zaman Marks'in surekli insanlik tarihini sinif savasimi tarihi olarak sunmasi gecersizdir.

Dolayisiyla, burada tipik yumurta tavuk paradoksu ortaya cikmaktadir. Ust yapi mi once gelmektedir, yoksa alt yapi mi konusunda.

Emek deger teorisi

Marks'in tanimina gore birseyin degerini, onun uretimi icin harcanan emek miktari belirler.

Fakat bu prensip modern ekonomistler tarafindan kabul edilmemektedir. Degerin olusumu arz-talep dengesi ile aciklanmaktadir.

Siddet ve zorlama

Marks'in komunizmin insanlari ozgurluge kavusturacagi iddiasina ragmen, Marksizmin pek cok elestirmeni komunizmin hem kurulmasi hem de devam ettirilmesi icin ciddi miktarda siddet ve baski gerekecegini soylemistir, ki nitekim yasanan reel sosyalizmde bunlar acikca gorulmustur. Elestirmenler ozellikle Sovyetler ve Cin orneklerini vermisler, her iki rejimin de tarihteki diger tum orneklerden (Nazi Almanya'si dahil) daha fazla insanin olumune yol actigini soylemislerdir. Stalin'in "Bir kisinin olumu trajedidir, milyonlarin olumu ise sadece istatistiktir" sozu unludur.

Anarsistler, Marksist komunizmin zorunlu bir bicimde yozlasma ve devlet baskisina yol acagini soylemislerdir. Bakunin, Marksist rejimlerin yeni bir tur aristokratik azinligin ortaya cikmasina sebep olacagini soylemistir. (Sovyetlerde komunist partiye yakinligi olanlarin avantaj elde etmesi, vs gibi yasanan gercekler bu tespitin gecerliligini gostermistir).

Merkezi plan ekomonisi

Merkezi plan ekonomisinin yol acacagi sorunlara daha once demokrasi paradoksu basliginda deginmistim. Kapitalist ekonomide otomatik pilota baglanmis pek cok karmasik ekonomik surec (ornegin fiyatin kendiliginden belirlenmesi, arz'in ureticiler tarafindan kendi kar/zarar mekanizmalarina bagli olarak tespit edilmesi, vs), sosyalist ekonomide 'manuel' olarak masa basinda elle yapilmak zorundadir ki bu derece kompleks bir ekonomik sistemin masa basinda planlanarak yurutulmesi imkansizdir, nitekim bundan kaynaklanan pek cok sorun bu ulkelerde yasanmistir. (Bazi yerlerde yokluk, bazi yerlerde ise urun fazlaligi olmasi, urunlerin kalitesizligi, vs).

Marksizmin bilimselligi

Popper, tarihsel materyalizmin baslangicta yanlislanabilir ve gercekten bilimsel bir teori oldugunu soylemistir. Cunku teori test edilmesine izin verecek ongorulerde bulunmaktaydi. Ornegin kapitalist sistemde ucretler surekli azalacak ve ekonomi gittikce siddetlenen ekonomik bir krize girecek, sonunda da kapitalist sistem yikilacakti. Sosyalist devrim once en gelismis kapitalist ulkelerde meydana gelecek, sonra digerlerine yayilacakti.

Bunlarin tumu gozlemlerle sinanabilir, bu yuzden de teoriyi test edilebilir yapan iddialardi. Fakat bu iddialarin pek cogu gerceklesmedi. Ornegin, donem donem ekonomik krizler yasansa da, ozellikle 2. dunya savasindan bu yana, gecmiste ornegi gorulmemis bir duzeyde ekonomik buyume yasandi ve ortalama ucret pek cok gelismis kapitalist ulkede azalmak yerine tam tersi artis gosterdi. Ayrica, sosyalizm iddia edildigi gibi gelismis ulkelerde degil, sanayi toplumuna yeni gecmekte olan ulkelerde gerceklesti.

Popper der ki, Marks'in ongoruleri gerceklesmeyince, teori 'ad hoc' hipotezler ile yanlislanmaktan kurtarilmaya calisilmistir. (Ornegin, gelismis kapitalist ulkelerde yasanan bu beklenmedik surecler, kapitalizmin yeni pazarlar bulmasi ve baska ulkeleri somurerek ayakta kalmayi basarmasi ile aciklanmistir). Bir teori bu tur testten sonra gelistirilen ve teoriyi teste uydurmak icin eklenen fazlalik hipotezlerle kurtarilmaya calisiliyorsa, o teori teori olmaktan cikip sahte-bilim haline gelmistir Popper'a gore. Dolayisiyla, baslangicta Popper'ci anlamda bilimsel olan tarihsel materyalizm, sonraki sekliyle bilimsel olmaktan cikmistir.

***

Neyse, simdilik bu kadar yeter. Bu kadari bile, Marsizmin pek cok sorunu oldugunu gostermeye yeter.

Sosyalistlerin cabalarini takdir ediyorum, fakat eski paradigmalardan kurtulup, sorunlari duzeltilmis yeni teorilerle insanlarin karsilarina cikmalari gerek. Ayni seyleri ayni sekilde yaparsan, ayni sonuclari alirsin.

Gunumuz sosyalistlerinin en buyuk sorunu, tamamen kapitalizmin yikilmasina odaklanmis olmalari. Ondan sonrasini yeterince dusunmuyorlar. Ne yapip edip yiktiniz diyelim mevcut rejimi, yerine ne koyacaksiniz? Eskimis, kohne, yasayan halklarin akin akin kactigi eski sosyalist sistemlerin bir benzerini mi?

Eger farkli birsey kuracaksaniz, o zaman once bunu ayrintili bir analiz ile tespit edip planlamali ve insanlara guven verecek yeni fikirler ortaya koymalisiniz. Ve de bunlari iclerinde pek cok dinsel unsur iceren diyalektik ve tarihsel materyalizm gibi modasi gecmis ve yanlis felsefelere dayanarak degil, yepyeni, cagdas ve bilimsel baska fikirlere ve modellere dayanarak yapmalisiniz.

Eger bunlari yapabilirseniz, belki hala sizi ciddiye alan cikar. Ben mesela, eminim dikkat gosterip ne diyor bunlar, ise yarar mi acaba diye kafa yorarim. Gelecek vaadeden bir yonunu gorursem de desteklerim. Pek cok kisi de emin olun boyle yaklasir.

Ama su anki halinizle dincilerden farkiniz yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Rexino,

Yanlislanabilirlik ilkesinin kendisinin yanlislanabilir olup olmadigi bana gore sorulabilir bir soru degil.

Cunku yanlislanabilirlik ilkesi, kendisi aciklama olma iddiasinda olan seyler icin gecerlidir. Hipotezler, teoriler icin. Neyin bilimsel oldugunun tespitinde kullanilmak uzere gelistirilmis yanlislanabilirlik gibi bir prensip, kendisi yanlislanma/dogrulanma kategorisinde olan birsey degildir bana gore. Daha cok bir tanima benziyor yanlislanabilirlik. Yani bir karar veriyoruz, diyoruz ki, 'su ozellige (yanlislanabilirlik) sahip bir seye bilimseldir' diyelim. Bu bizim yontem tespitimizdir. Ortada 'bilimsellik' denen tespit edilebilir mutlak bir gercek yok ki (bir 'ide' gibi), bu gercegin ne oldugunu ariyor olalim. Bilimselligin ne oldugunu da biz uyduruyoruz. Diyoruz ki, soyle bir metod uygularsak bu bizim amacimiz acisindan daha iyidir, dolayisiyla bunu bilimin yontemi yapalim, buna uyan teorileri de bilimsel kabul edelim.

Bilimselligin tespitinde Popper'ci yontemlere takilip kalmak da sart degil zaten, senin de dedigin gibi. Kuhn'un goruslerinden biraz yararlanmak gercekten de mantikli olabilir. Ama Kuhn'un gorusleri objektif olamayacak kadar sistematiklikten uzak. Fazla keyfi seyler bunlar. Yani daha dogrusu soyle, Kuhn cok guzel bazi prensipler yakalamis yakalamasina ama mesela 'paradigma' kavraminin kendisini bile, 'Bilimsel Devrimlerin Yapisi'nda bilmemkac degisik anlamda kullanmis. Yani paradigma dedigi seyden ne kasttettigi bile net degil, ki fikirlerinin ozunde bu kavram var.

Dolayisiyla Kuhn, ciddi bir bilimsellik kriteri olabilecek netlikten ve objektiviteden yoksun orijinal haliyle. Ama belki o fikirlerden esinlenen daha guzel, daha somut ve gecerli baska fikirler gelistirilebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğrusu mantığın son iletileri güzel.

Güzel olduğu kadar da eklektik.

Sanki Atatürk. Her konuya parmak basmış. Çoğu doğru, tabi bakış açısı işçi ve emekçiler açısından olmadığı için pek çok hata da var.

Evet sevgili fuzuli.

Ben sosyalist literatürü okuyarak sosyalist olmadım.

Sosyalist literatürde sözü edilen, kapitalist sistemin sorunları temelinde pek çok konuyu kendim çözümledim.

Gençken savunduklarımı dinleyen abilerim. Yaw sen sosyalistsin. Git biraz marks tan leninden oku, Eh bizim zamanımızda da. 60 ihtilalinin ortaya çıkardığı basın özgürlüğü çerçevesinde. Sol literatürün tüm ağırlıklı kitapları türçe basıldı ve piyasaya sürüldü. 1960 lı yılların ikinci yarısından itibaren pek çok sol yayın okudum. Kitaplarım bir kütüphane kuracak kadar çoğaldı ve 1996 yılında da kuruluşumuzun kütüphanesine bağışladım. Bu kitaplar genel anlamda bana bir sol formasyon kazandırdı. Komünizmi bir şekilde bilenlen, benim için iyi forme olmuş bir komünist derlerdi. Tabi kapitalist ve faşist ideolojilerdekiler küçümsemek amacıyla söylerlerdi. Şimdi de söylüyorlar aynı amaçla. Ben ise iyi forme olmuş bir komünist olmaktan yana hiç sıkıntım olmadı. Sosyal olaylara sınıfsal açıdan, üretim ve paylaşım ilişkileri penceresinden bakışım beni hiç yanıltmadı. Bilimden aldığım hazzı aldım.

Evet Diyalektik özünde fikirlerin düşüncelerin çarpışmasıdır. Diyalog ile doğruların bulunmasıdır aynı zamanda.

Bu başlıkta ilginç bir noktaya geldik.

Üretimi gerçekleştirenler ve üretime sahip çıkanlar çelişkisine geldik.

Diyelim ki bir ayakkabı fabrikasının sahibine sorduk.

-Ne iş yaparsın?

-Ayakkabı üretiyorum?

-Günde kaç ayakkabı üretebiliyorsun?

-Onbin çift.

-Hadi ya!! Helal olsun.

Aynı fabrikada makine başında çalışan işçiye sorsak

-Ne iş yaparsın?

-İşçiyim

-Ne üretirsin?

-Ayakkabı

-Günde kaç ayakkabı üretebiliyorsun.

-10 çift

-Günlük ücretinle kaç ayakkabı alabilirsin.

-Tekini

Şimdi global değerlendirelim.

Fabrikayı kuranla, yapanlar kim? İşçiler

Makinaları yapanlar kim? İşçiler

Hammaddeleri üretenler, fabrikalara getirenler kim? işçiler

Ham maddeyi ürün haline getirenler kim? Yine işçiler.

Peki bunları sahiplenenler kim.

Fabrikanın sahibi kim? Patronlar

Makinelerin? Patronlar

Hammadeler? Patronların

Ürünler kimin? Patronların.

Görüldüğü gibi üreten ve üretimi yöneten sosyal sınıf farklılaşmış.

Üretim araçları ve ürünlerin mülkiyeti ortaya çıkmış.

Peki bu mülkiyet olmasa, Üretim ve paylaşım gerçekleşemez mi?

Hadi bu soruya yanıt bulmaya çalışalım.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu nicelik ve nitelik konusunda da düşündüklerimi söyleyeyim.

Nicelik ve nitelik tanımlaması insana göredir.

Nicelik aynı cinsten şeylerin yan yana gelmesi.

Nitelik ise, parçaların bütünden farklı olmasıdır.

Tuğlalarla bir ev yaparsınız. Ama ev tuğla değildir.

İnsan veya canlılar çeşitli maddelerin yan yana gelmesinden oluşmuştur. Ama canlılık hali bir niteliksel farklılıktır.

Tek hücrele canlılar ve çok hücreli canlılar arasında nitelik farkları vardır.

Çok hücreli canlıların içinde organların gelişmiş olanları var. Tekdüze hücreleri olanları da var.

Organların büyük bir kısmı hep aynı işi yapar. Ama beyin ve merkezi sinir sistemi bilgi işler. Organlar arasında da nitelik farkı vardır.

Beyin bilgi işler ama ilkel beyin ile gelişkin beyni arasında hem yapısal hem de işlevsel nitelik farkı vardır.

Birey olarak kendini farketme, kendi yeteneklerini farketme ile fark edememe arasında nitelik farkı vardır.

Kendiliğinden birey olma ile kendisi için birey olma da önemli bir farklılık arzeder.

Sosyal insan ile asosyal insan bir değildir?

Kendiliğinden sınıf bilinci ile kendisi için sınıf olma bilinçleri de niteliksel farktır.

İşte burada deniliyor ki.

Bilinç, bir fikir, bir idea dır. O halde materyalistler de idealisttir.

Hadi bu problemi de çözün.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fuzulı,

Tartısma konusunda zaten yapılmıs onlarca ıtırazım var,anlastıgımız gıbı sen bunları cevaplayarak basla,yoksa aynı seylerı ıkıncı kere yazmak zorunda kalırım.

Marx, Engels ın yanında Lenın de mutlaka olmalı ama Lenın Marks'ı tahrıf etmıstır kabul etmem vs dersen ona da uyarım hatta daha basıte ınmıs oluruz !!

Stalın ve Mao konusunda Ok,kullanmıyoruz !!

Ben bu arada bu baslık altına bır kac elstırı yazacagım,onları da dılersen cevaplarsın !!

Requıem,

Merak edıyorsan ben kapıtalı okudugumda yasım 15 ıdı hatta ahdetmıstım lenın gıbı 15 ınde bıtırmek ıcın,

Burada tartısma yapılırsa herkesın potansıyelını gorursun,bence goruyorsun da,yalnız cok fazla duygusallık katıyorsun,bunu yıkabılmenın tek yolu pratık alana cıkıp bıre bır bazı seylerı yasaman,

Benı cok fazla sasırtıyorsun,kacak gocek yasıyorsun,cık o korunaklı kabugun ıcınden !!

Dragon,

Iletın gozumden kactı sanma,o konu benım de katıldıgım hususlar ıcerıyor ıste yol gosterıcı bılım derken bunu kastedıyoruz,yoksa aptal hurafelerle gerı gıtme cabaları bılım degıldır,burada bılım ıle hareket etmeyenlerın hepsı hem bıreysel hem toplumsal bazda kaybetmeye mahkumdur !!

Ama onu bu baslıkta gundeme getırsen,seyret trıbun muhabbetını !!

Erasmus,

Soyledıklerın zaten ana hatları ıle cevaplanıyor ve cevaplanacak ancak onyargıdan kurtulman lazım,

And ıcmıs kuavı mıllıyecı edası ıle gelecegı ıstedıgın gıbı sekıllenmeye yonlendıremzsın,gelecek cansızdır!!

drekıncı,

Tum okuyanlar soylesın Mantık'ın ıtırazlarının benım ıtırazlarımdan ne farkı var???

Drekıncı ye gore Mantık Ataturk kadar guzel yazmıs super yazmıs,cunku drekıncı karsısındakı yazıları yazan kısının parasal konumuna gore degerlendırıyor !!

Kendısını test etmek ıcın burjuvazı hakkında sadece Marx'ın cumlelerınden olusan bır yazı astım,

adam tongaya dustu,salt yazıyı ben yazdım dıye karsı cıkıp veryansın ettı!!

Ama o cumlelerı Marx veya Mantık'tan okumus olsa cevabı cok farklı olacaktı !!

Bır altta nıcelık ve nıtelık uzerıne astıgı yazı'nın dıyalektıkle hıc bır ılgısı olmadıgı gıbı tamamen bır facıa!!

Tuglalarla ev yaparsan ona tugla ev derler,yanı tuglaların bırıkerek olusturdugu ev !!

Ayakkabı komedısı ıse ayrı bır cavabı hakettı !!

Link to post
Sitelerde Paylaş
drekıncı,

Tum okuyanlar soylesın Mantık'ın ıtırazlarının benım ıtırazlarımdan ne farkı var???

Drekıncı ye gore Mantık Ataturk kadar guzel yazmıs super yazmıs,cunku drekıncı karsısındakı yazıları yazan kısının parasal konumuna gore degerlendırıyor !!

Kendısını test etmek ıcın burjuvazı hakkında sadece Marx'ın cumlelerınden olusan bır yazı astım,

adam tongaya dustu,salt yazıyı ben yazdım dıye karsı cıkıp veryansın ettı!!

Ama o cumlelerı Marx veya Mantık'tan okumus olsa cevabı cok farklı olacaktı !!

Bır altta nıcelık ve nıtelık uzerıne astıgı yazı'nın dıyalektıkle hıc bır ılgısı olmadıgı gıbı tamamen bır facıa!!

Tuglalarla ev yaparsan ona tugla ev derler,yanı tuglaların bırıkerek olusturdugu ev !!

Ayakkabı komedısı ıse ayrı bır cavabı hakettı !!

Evet şimdi oturun masa başında, marksist eserlerin yapı sökümünü yapın.

Ben o yazılanlara sen yazdın diye itiraz etmedim.

Ben konudaki çarpıklığa, anlatış ve ortaya koyuşdaki mantığa itiraz ettim. Nesine itiraz ettiğimi de ayakkabı örneğinde açıkladım. Cevabı hak etmiş cevabını merakla bekliyorum.

Ve tongaya düşürdüğünü zannettiğin alıntılar ile aslında bir yapıtın bütününü ele almadığın zaman. Cımbızlama yaptığın zaman tam ters anlamlar çıkarılabileceğini gösterdin.

Adam iddia etmiş ki, Kuranda Namaz kılınmaz diyor. Yok ya. Nerede? Gösteriyor.

Bir bakıyorsunuz ki. Cümlenin başında. Abdessiz kelimesi var.

Üstelik marks'ın hem kapitalistlerin mülkiyetine karşı çıkıp. Hem de kapitalist düzende işçilerin ve emekçilerin ortaya çıkardığı ürünleri kapitalistlere mal eder şekilde ifadeler kullanması kendi içinde çelişkili. Bu çelişkiye bakarak doğal olarak itiraz ettim. Bu benim komünist bilincimin ürünü. Senin farklı yorumlaman beni bağlamaz.

Böyle ucuz numaralara ihtiyaç duyman da ayrı bir facia.

"Tuğla ev" örneğin söylediklerime ters değil ki. Yeni bir nitelik tanımlıyorsun. Ne tuğla-evdir. Ne de ev-tuğladır. Nicelikler bir araya gelerek tuğla ev olmuştur.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Aynı fabrikada makine başında çalışan işçiye sorsak

-Ne iş yaparsın?

-İşçiyim

-Ne üretirsin?

-Ayakkabı

-Günde kaç ayakkabı üretebiliyorsun.

-10 çift

-Günlük ücretinle kaç ayakkabı alabilirsin.

-Tekini

Sımdı bu Replık'ı devam ettırıyoruz ve olaylara bu kadar dar bır kalıp ıle yaklasmak,akla mı,mantıga,mı,bılıme,mı neye yakısır onu da ayrıca soruyoruz !!

Aynı fabrikada makine başında çalışan işçiye sorsak

-Ne iş yaparsın?

-İşçiyim

-Ne üretirsin?

-Ayakkabı

-Günde kaç ayakkabı üretebiliyorsun.

-10 çift

-Günlük ücretinle kaç ayakkabı alabilirsin.

-Tekini

-Gordun mu bak patron senı somuruyor

-Neden??

-10 cıft ayakkabı yapıyorsun ama bır tekını alabılecek ucret alıyorsun,

patron 10 kat para kazanıyor senı somuruyor

-Abı sen manyakmısın bunun hammadde parası yok mu??

-Var mı??ne kadar acaba??

-Abı bız ıcınde oldugumuz ıcın yakınen bılıyoruz tabakası xyz USD

fıresı falan derken bır tabakadan 10 ayaykkabı cıkıyor

-O onemlı degıl,asıl senın emegın onu ayakkabı halıne getırıyor

-Oyle deme be abı bak sımdı gunde 10 ayakkabı yaparken bır tabaka derı harcıyorum

Bır tabaka derı de benım gunluk ucretımın bes katı

-Hadı yaw o kadar pahalı mı ımıs derıler,yoksa sen patronun adamımısın bıze yalan mı soyluyorsun??

-Ne yalan soyluycem sana hoduk,sen hıc hayatında bır uretım nasıl gerceklesır gormemıssın kı masa basından sallıyorsun

-Ama bızım okudugumuz Das Capıtal de..

-Baslatma ulan das capıtalınden dınle ıste anlatıyoruz cahıl cuhela

-Ben falan fılan fakulteyı bıtırdım senı kurtarmaya geldım

-Ulan armut once kendını kurtar ayagındakı ayakkabıya bak,al su bızım yaptıklarımızdan bır cıft hedıyem olsun sana

-aaa ayıp olmaz dımı alsam tabıı canım hatıra olarak alayım

-Neyse dınle sımdı ben gunde 10 cıft ayakkabı yapıyorum benım ucret ıle bır cıft alıyorum,bes cıft de hammadde gıttı mı ettı sana 6 cıft

-Genede sızı somuruyor sen bır cıft alıyorsun o 4 cıft alıyor vahsı kapıtalıst

-Olum sen manyakmısın nesın,bır urunun malıyetını,hammadde+emek sanırsan boyle olur

-Baska ne var kı??

-Su mu yakıyo bu makıneler ayda xyz elektrık parası oduyoruz,dogal gaz parası oduyoruz

-Bu makıneler kol gucu ıle calısmıyor mu??

-Yok o Marksın yasadıgı cagda oyle ımıs

-Sen marks ı nerden bılıyon

-Neden bılmıyım merak ettım oturdum ınternetten baktım

-vay canına ben de senı bılınclendırmeye gelmıstım

-keske e-maıl atsaydın, neyse konuya donelım ısveren SSK ve vergımı oduyor,muhasebecıye ayrı oduyor KDV stopaj vs derken 42 cesıt vergı oduyor her ay

-hadı ya o kadar cok mu sosyalızm de kaldıracagız hepsını

-Sonra paketleme,naklıye gıderlerı var stok malıyetı var

-Stok malıyetı mı??

-Tabıı ya ben 10 cıft ayakkabı uretınce patron 10 unu da aynı gun sattı mı sanıyorsun??

-Ama nasıl olsa satacak

-Bazen satmıyor model tutmuyor pıyasada,ya da gecen sene cızme calıstık kıs yapmadı elımızde kaldı

-hadı yaw bu kadar karmasık mı bu ıs

-Ne sanıyon bır de rekabet var bılıyorsun hem yurt ıcı hem yurtdısı

-Sızın durum nasıl

-Zor ayakta duruyoruz patron ıscı cıkarmamak ıcın dırenıyor

-Hadı canım

-Sen amortısman nedır bılırmısın

-Evet araba parcası degıl mı??

-Hadı lan hoduk,bak sımdı bız bu makınelerı kullanınca bunlar eskımıyor mu

-Eskıyor degıl mı

-Tabıı eskıyor bu adam bu makınelerı 10 sene kullansa bız hesapladık gunde 1 cıft ayakkabı malıyetı de oyle bınıyor,ustelık daha yenı ve daha ustun makıneler ıle calısan rakıp fırmalarla rekabet etmek ıcın sureklı yenı makıneler almak durumunda

-Sız ne kadar cok sey bılıyorsunuz

-Cunku bız 24 saat bunun ıcındeyız bızzat hayatın ıcınde bunları gorup yasıyoruz

-Bu somuru duzenı

-Somuru mu?? abı gecen gun hanımı bır profesore goturduk 10 dakıka baktı 250 YTL dedı fıs te vermedı

bı de Mr falan tahlıl falan derken ıkı maas hesap cıktı,bu ıslere de bır el atsanız

-Sosyalızm de emek en yuce deger olacak,doktor da sızınle surunecek

-yok be abı adam okadar okumus o kadar da degıl yanı ,neyse o proftan cıktık pahalı dıye ucuz doktor gelmıs dedıler ona gıttık adam kubalı ımıs orada 20 dolar maas alıyormus o da kacmıs buraya gelmıs

-ama orda sut verıyolar cocuklara

-neyse konuya gecelım,okcesı boyası,bagı kartonu kutusu derken adama bı sey kalmıyor adam bı de makınelerı kredı ıle almıs bı de faız malıyetı var

-Eh ben mussade ısteyeym sayın ıscı benım ayakkabı hangısı ıdı

-Dur acelen ne daha %46 gelır vergısı verıyor,servıs var,yemek var

-Su sıyahımı alsam

-Sen tabayı al Allen edmonds ın aynısı,he bına kıra,kıra nın % 22 stopajını da ayrıca oduyor

-Nasıl durdu ?? yoksa bot mu alıp ımaj mı yapsam yandakı arkadas ta mı burada calısıyor

-Yok o patron !!

-Patron mu ?? Dıslerı nerede?? Bu basbayagı normal ınsan yaw !!

dıye surup gıdebılecek ve surmekte olan muhabbetı

Cıro-ıscı ucretı=kar basıtlıgıne ındırgemek abesle ıstıgaldır !!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...