Jump to content

CANLILIĞIN CANSIZ MADDELERDEN KENDİLİĞİNDEN OLUŞABİLMESİ İHTİMALİ


Recommended Posts

>>>Hayır.. Canlılık bu olasılık hesabı üzerinden gerçekleşmemiştir.

>>>Bir takım öneriler öne sürülür. Senin yaptığın gibi, proteinlerin nası bir araya geldiği şeklinde olasılık hesapları yapılır.

Ama bu önerilerin doğruluğu veya eksik olup olmadıkları bilinemez.

bilinemez mi ...gerçekleşmemiş midir?yada daha açıkça bu ihtimal üzerinden gerçekleşmesi imkanlımıdır?

>>>DNA ve RNA'dan hiç bahsetmiyorsun.

DNA ve RNA'da sonradan kendiliğinden oluşmamış mıdır?Bu oluşma ihtimali başlıktaki faydalı protein ihtimalinden daha düşük değil midir?

>>>Eğer sen hala akıllı bir tasarımcının varlığına inanıyorsan ve o savını savunacağına inanıyorsan, din forumda açacağım başlığa cevap ver..

Başlık konusu AKILLI TASARIM MI, AKILSIZ TASARIM MI olacak..

daha öncede dediğim gibi eğer canlılığın kendiliğinden oluşumuna daha makul bir olasılık hesabıyla açıklama getirebilirsen bir tasarımcıya gerek kalmayacaktır benim açımdan...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 139
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

>>>Hayır.. Canlılık bu olasılık hesabı üzerinden gerçekleşmemiştir.

>>>Bir takım öneriler öne sürülür. Senin yaptığın gibi, proteinlerin nası bir araya geldiği şeklinde olasılık hesapları yapılır.

Ama bu önerilerin doğruluğu veya eksik olup olmadıkları bilinemez.

bilinemez mi ...gerçekleşmemiş midir?yada daha açıkça bu ihtimal üzerinden gerçekleşmesi imkanlımıdır?

>>>DNA ve RNA'dan hiç bahsetmiyorsun.

DNA ve RNA'da sonradan kendiliğinden oluşmamış mıdır?Bu oluşma ihtimali başlıktaki faydalı protein ihtimalinden daha düşük değil midir?

>>>Eğer sen hala akıllı bir tasarımcının varlığına inanıyorsan ve o savını savunacağına inanıyorsan, din forumda açacağım başlığa cevap ver..

Başlık konusu AKILLI TASARIM MI, AKILSIZ TASARIM MI olacak..

daha öncede dediğim gibi eğer canlılığın kendiliğinden oluşumuna daha makul bir olasılık hesabıyla açıklama getirebilirsen bir tasarımcıya gerek kalmayacaktır benim açımdan...

İlk oluşan molekül RNA'dır. Proteinden de önce oluşmuştur. ATP ve analoglarından evrildiğine inanılmaktadır.

DNA ise daha sonra RNA'dan türemiştir.

RNA'nın özellikleri arasında bir katalizör olmasıdır. Yani enzimsel nitelikleri vardır. Ayrıca protein de şifreleyebilmektedir.

Yani protein canlılık sürecine sonradan katılan bir moleküldür.

Proteinlerin başka nasıl sentez edildiği hakkında bilinen hiç bir şey yoktur.

Yani amino asitler bir araya gelerek bir protein oluştursalar bile, o protein son derece özeldir.

Aynı amino asitler bir araya gelince büyük bir olasılıkla farklı bir protein sentez edilecektir.

Senin iddianın temelinde bu ilke yatmaktadır.

Bu iddianın doğru olmasına rağmen, ondan çıkarılan sonuç saptırılmıştır.

Çünkü protein ilk molekül değildir. En son ortaya çıkan moleküldür.

Onu en başa alırsanız, konuyu işte böyle çarpıtırsınız..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Konuyu sen de ancak Tylar kadar anlamışsın..

Araya da burnunu sokuyorsun..

Küfür edersen atılırsın.

Bir dene istersen.

Zaten yeterince hakaret ediyorsun..

Küçük aklında ahkam kesmekten kendini alamıyorsun.

Çoluk çocukla işimiz yok bizim..

Yallah........

Biyogenez 1862 de Louis Pasteur ’un yaptığı deneylerle kabul edilmiştir.Günümüzde de geçerlidir.

Pasteur , yaptığı bir dizi kontrollü deneyle canlı , cansızdan oluşur görüşünü yıkmıştır.

Canlı olmayan metaryalden üreyen hiç bir canlı henüz gözlenmemiştir.

Canlı olmayan metaryalden enfeksiyon yapan ve evrim geçiren yaşayabilir virüsler rapor edilmiştir; nevar ki, virüslerin gerçekten canlı olup olmadıklarına dair tartışma hala devam etmektedir.

Aynı zamanda abiyogenez mekanizmalarının olabilirliği ve birikimi ile ilgili değişik deneylerin devam ettiği bildirilmektedir.

Yani; Omne vivum ex vivo

Konuyu kimin anlayıp anlamadığı ortadadır..Boş yere kıvranıp durmayın..

Ahkam falan kestiğim yok..Onu sen/siz çok güzel beceriyorsun(uz)..

HY gibileri bilinmeyenler üzerine oynamakla suçlarken bilim kisvesi altında ondan farklı davranmıyorsunuz..

Eğer bu başlık ve genelde yazdıklarınız itiraz görmüyorsa, bebelere hitap ediyorsunuz demektir..

Siz çoluk-cocuk kandırmakla bilimsel olduğunuzu sanıyorsunuz sadece..Sizin işiniz aksine sadece çoluk-cocukla..

Siz, size hakaret edilmeden söylenileni alay ve hakaret kabul edip sövün, sonra hakaret ve küfür edersen atılırsın, atarım... vs..

Siz, bilimsel sandığınız doğmalarınıza inanabilirsiniz, çoluk-cocuğu inandırabilirsiniz sadece..Şimdilik bu kadar yeter..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Biyogenez 1862 de Louis Pasteur ’un yaptığı deneylerle kabul edilmiştir.Günümüzde de geçerlidir.

Pasteur , yaptığı bir dizi kontrollü deneyle canlı , cansızdan oluşur görüşünü yıkmıştır.

Canlı olmayan metaryalden üreyen hiç bir canlı henüz gözlenmemiştir.

Canlı olmayan metaryalden enfeksiyon yapan ve evrim geçiren yaşayabilir virüsler rapor edilmiştir; nevar ki, virüslerin gerçekten canlı olup olmadıklarına dair tartışma hala devam etmektedir.

Aynı zamanda abiyogenez mekanizmalarının olabilirliği ve birikimi ile ilgili değişik deneylerin devam ettiği bildirilmektedir.

Yani; Omne vivum ex vivo

Konuyu kimin anlayıp anlamadığı ortadadır..Boş yere kıvranıp durmayın..

Ahkam falan kestiğim yok..Onu sen/siz çok güzel beceriyorsun(uz)..

HY gibileri bilinmeyenler üzerine oynamakla suçlarken bilim kisvesi altında ondan farklı davranmıyorsunuz..

Eğer bu başlık ve genelde yazdıklarınız itiraz görmüyorsa, bebelere hitap ediyorsunuz demektir..

Siz çoluk-cocuk kandırmakla bilimsel olduğunuzu sanıyorsunuz sadece..Sizin işiniz aksine sadece çoluk-cocukla..

Siz, size hakaret edilmeden söylenileni alay ve hakaret kabul edip sövün, sonra hakaret ve küfür edersen atılırsın, atarım... vs..

Siz, bilimsel sandığınız doğmalarınıza inanabilirsiniz, çoluk-cocuğu inandırabilirsiniz sadece..Şimdilik bu kadar yeter..

Sorunun ve konunun anlaşılmayacak tarafı yok.

Soruyu ve konuyu çok iyi anlıyoruz.. Ve anladığımız için de sizleri konuyu çarpıtmakla suçluyoruz.

Bir üstteki iletide canlılığı sağlayan moleküllerin hangi sıra dahilinde ortaya çıktığına değindim.

Önce ATP ve analogları ortaya çıkıyorlar.

Daha geniş ayrıntı için arşivde bulunan RNA dünyası başlığına bakmanızı tavsiye ediyorum.

http://arsiv.ateizm2.org/ARSIV-VI/html/t9032.html

Bu tartışmalarda açıkça belirttiğim gibi ne RNA ne de onun şifrelediği proteinler ve sonunda DNA büyük bir tesadüf sonunda ortaya çıkmamışlardır.

Tartışmaları okursanız, bu başlığın absürdlüğünü daha iyi anlayabilirsiniz..

Tabii bu anlayışı sizden ve herkesten beklemiyorum.

Yukardaki iletiler yazan biri hiç bir şey anlamayabilir de..

Çünkü anlasaydı yukardaki saçmalıkları yapmazdı.

Canlı varlıklar diğer canlı varlıklardan çıkarlar..

Bunun aksini kimse iddia edemez.

Pastör'ün deneyi ilk canlı yaratığın cansız maddeden oluştuğu ve canlıların canlılardan çıktığı gözlemini reddetmez.

O çok basit bir deneydir. Çevreden yeterince korunmayan cansız maddelerin bakteriler ve çeşitli hayvanlar tarafından kontamine edildiğini kanıtlar.

Her türlü koşulda İLKİ HARİÇ bir canlı maddenin bir diğer canlı maddeden çıkmaktan başka çaresi yoktur.

Siz daha Pastör'ün deneyinin ne anlama geldiğini anlamamışsınız.

Pastör eski bir inanış olan cansız maddenin canlı bir varlığa, kurda, sineğe, fareye, dönme iddiasını çürütmüştür.

Yoksa Pastör İLK CANLININ cansız maddeden çıkmadığını iddia etmemiştir.

O sizin iddianız ve gerçekten çok, ama çok saçma olduğu kadar, bilime de çok ters düşüyor.

Siz hala Pastör'den önce yaşayanların ilkel mantığını sürdüryorsunuz..

Ve HY ve ekibinin elinde oyuncak oluyorsunuz..

Bu çok acı da olsa bir gerçek.. Üzücü bir gerçek.

Biz kimseyi kandırmıyoruz..

Sizi ve sizin gibileri eğitmeye çalışıyoruz..

Ama görüyorum ki en azından sizi eğitmek kolay olmayacak..

Ama yılmayacağız..

Ne acı..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacı;

Bu kadar laf söyledikten sonra, kusura bakmayın ama kendi kuyruğunu kovalayan tilki gibisiniz..

Kusura bakmayın cümlesini adet yerini bulsun diye söyledim, isterseniz bakabilirsiniz...

Sadece ideolojik demogoji yapıyorsunuz..İşin detayına indikçe bunu, yani bilgi çarpıtması yapma şansınız daha da arttığının bilincindesiniz..Bu sebeple ben işin detayına girmeyeceğim..Yaptığınız yalancı bilimdir..Başka bir izahati yoktur..Çok basit kelimeler ile konuşacağım ki anlayabilesiniz ve kıvıramayasınız?

Canlı olmayan metaryalden üreyen hiç bir canlı henüz gözlenmemiştir.Eğer bugün canlılar, cansız maddelerden oluşuyor ise, bu bir kereye mahsus olmuş olmak zorundadır demek, sahte ve ideolojik bilimdir.Çünkü bu zorunluluk ne gözlemlenebilmiş ne de yanlışlanabilmişitir.İşin doğrusu bu tarz konularda, buralarda sadece polimik yapılabilir ve siz sadece onu yapıyorsunuz..Transkriptomiks, proteomiks, yapısal ve karşılaştırmalı genomiks vs.. gibi spesifik bilim dalları daha net yanıtları verecektir diye diye ümit ediyorum..Ben inancım üzere konuştuğumun farkındayım, fakat siz olmasını istediğiniz şekilde olmuştur diyerek, yalan söylemektesiniz, sahtekarlık yapmaktasınız..Bütün bunları yaparken de bilim yaygaraları kopartmaktasınız..Sanırım bu yaygaralardan HY gibilere inananlar etkilenebilir..İtiraf ettiğiniz üzere, zaten sizin eğitmek için seçtiğiniz hedef kitle de onlardır..Forumunuzun aptal inanıra ihtiyacı var..Aptal olmayan bir bireyde, inanç kırıntıları hissetmeye başladığınız an hakaret, engelleme, alay ile kısmi tahrik yaparak, ilgili bireyi safdışı ettiğinizi sanıyorsunuz..Çok fazla uzatıp konu dışına çıkmaya gerek yok..Siz, inandığınız doğmalar kadar bilimselsiniz..

tarihinde Conan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
hacı;

Bu kadar laf söyledikten sonra, kusura bakmayın ama kendi kuyruğunu kovalayan tilki gibisiniz..

Kusura bakmayın cümlesini adet yerini bulsun diye söyledim, isterseniz bakabilirsiniz...

Sadece ideolojik demogoji yapıyorsunuz..İşin detayına indikçe bunu, yani bilgi çarpıtması yapma şansınız daha da arttığının bilincindesiniz..Bu sebeple ben işin detayına girmeyeceğim..Yaptığınız yalancı bilimdir..Başka bir izahati yoktur..Çok basit kelimeler ile konuşacağım ki anlayabilesiniz ve kıvıramayasınız?

Canlı olmayan metaryalden üreyen hiç bir canlı henüz gözlenmemiştir.Eğer bugün canlılar, cansız maddelerden oluşuyor ise, bu bir kereye mahsus olmuş olmak zorundadır demek, sahte ve ideolojik bilimdir.Çünkü bu zorunluluk ne gözlemlenebilmiş ne de yanlışlanabilmişitir.İşin doğrusu bu tarz konularda, buralarda sadece polimik yapılabilir ve siz sadece onu yapıyorsunuz..Transkriptomiks, proteomiks, yapısal ve karşılaştırmalı genomiks vs.. gibi spesifik bilim dalları daha net yanıtları verecektir diye diye ümit ediyorum..Ben inancım üzere konuştuğumun farkındayım, fakat siz olmasını istediğiniz şekilde olmuştur diyerek, yalan söylemektesiniz, sahtekarlık yapmaktasınız..Bütün bunları yaparken de bilim yaygaraları kopartmaktasınız..Sanırım bu yaygaralardan HY gibilere inananlar etkilenebilir..İtiraf ettiğiniz üzere, zaten sizin eğitmek için seçtiğiniz hedef kitle de onlardır..Forumunuzun aptal inanıra ihtiyacı var..Aptal olmayan bir bireyde, inanç kırıntıları hissetmeye başladığınız an hakaret, engelleme, alay ile kısmi tahrik yaparak, ilgili bireyi safdışı ettiğinizi sanıyorsunuz..Çok fazla uzatıp konu dışına çıkmaya gerek yok..Siz, inandığınız doğmalar kadar bilimselsiniz..

Conan'ın diğer iletilerine de baktım.

Temel yaşam felsefesini, eğitim düzeyini, inançlarını ve genel eğilimlerini anlamda zorluk çekiyorum.

Ama bazı gözlemleri çarpıtmada oldukça usta bir polemikçi...

Örneğin canlılık konusunda bakın nasıl bir yorum yapmış....

Canlı olmayan metaryalden üreyen hiç bir canlı henüz gözlenmemiştir

Bu ifade ile ne demek isteniyor?

İfade doğru mu?

Gerçekten bir canlının cansız bir maddeden oluştuğu asla gözlemlenmemiş midir?

Canlılığın kökenini araştıranlar için bu cümle tahrik edicidir.

Çünkü canlı varlıkları oluşturan bütün elementler cansızdırlar.

Öyle ise canlı yaratık cansız maddeden ibarettir diyebiliriz.

Her yeni canlı, cansız maddenin kendini canlı olarak manifest etmesinin tipik bir örneğidir.

Canlıyı oluşturmak üzere bir araya gelen cansız madde, canlının kendi benzerini oluşturması için gerekli dürtüleri ve uyarıları da sağlamaktadır.

Başka bir deyişle cansız madde, hem canlılık için, hem de canlılığın devamı için kaçınılmazdır. Sine quo non dur.

Cansız maddeye atıflarda bulunmadan önce canlı varlıkların doğasını çok iyi bilmemiz gerekmektedir.

Görülüyor ki Conan kardeşimizin çok farklı bir canlılık anlayışı var.

Umarım onu bizimle paylaşır..

Canlılık nedir?

Hangi nitelikleri cansız maddeden farklıdır?

Kendilerini Hodri Meydan'da bu veya benzeri bir konuyu tartışmaya davet ediyorum.

Yüreği elveriyorsa, midesi kaldıracaksa, Hacı ile tartışmaktan korkmayacaksa, bu davetime icabet eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim usta bir polimikçi olduğumu anlayıp kabul ettikten sonra, bu kadar ucuz bir çarpıtmayı nasıl yapabiliyorsun hacı amıca?Bu durumu yaşlılığınıza bağlamaktan başka bir seçenek malesef kalmadı..Anlamanız için neyden bahsettiğimi açıklayayım:

Canlı olmayan metaryalden üreyen hiç bir canlı henüz gözlenmemiştir..

Yukarıdaki benim cümlem, aşağıdaki de sizin:

Gerçekten bir canlının cansız bir maddeden oluştuğu asla gözlemlenmemiş midir?

Üremek ve oluşmak..Bu iki kelime farklıdır..Cansızdan üreme sadece Nasreddin Hoca fıkrasında idi sanırım..Kazanın doğurması ve ölmesi ile ilgili bir fıkrası vardı..Ama fazla uzatmayayım, tekrar sorayım:

1-Cansız maddeden canlı ürediği gözlemlenmişmidir?

2-İlk defa cansız maddeden oluşan canlının, bir tek defa oluşması gözlemlenebilirdir/gözlemlenmişmidir?

Bu konudaki sorular çoğaltılabilir..Şimdilik bu 2 sorunun yanıtına göre polimiklerime devam edeceğim..

:)

tarihinde Conan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Dağların nasıl oluştuğunu hangimiz gördük? Jeoloji çöpe ! Polis nasıl bir cinayetin nasıl olduğunu izlemeden kanıtlara dayanarak olayı çözebiliyorsa biz de evrimi vs.yi aynı şekilde kanıtlara bakarak görebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Cansız maddeden canlı ürediği gözlemlenmişmidir?

Biz varoldugumuza gore, canlinin, cansiz maddeden bir noktada olusmus olmasi gerekiyor. Bilimin arastirdigi sey de bunun nasil oldugu. Yani arastirilan sey "canlinin cansizdan olusup olusmadigi" degil, nasil olustugu.

Evrim agacina bakiyoruz, karmasik canlilarin kendilerinden daha ilkel atalari oldugunu goruyoruz. Zamanda geriye gittikce de, canlilar daha basit yapilar gosteriyor. Biraz dusununce, bunu, ilk canlinin cansizlardan olustuguna extrapole etmek cok dogal ve mantikli gorunuyor.

Lab'da veya yasadigimiz bu zaman dilimindeki dunyada, "canlinin, cansiz maddeden olustugu" gozlenmemis ise, bundan yola cikarak varmamiz gereken sonuc, canlinin cansizdan olusamayacagi midir? Eger bunu soyluyorsan, baskalarinin aklina gelmemis, carpici bir fikrinin olmasi lazim.

Canli cansizdan olusmadiysa, sence nasil olustu? Senin bu konulari okuyan ve arastiran biri oldugunu dusunuyorum, umarim bazilari gibi "ol dedi oldu" teorisi ile gelip bizi hayal kirikligina ugratmazsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tyler, kafanın basmadığı şey şu olmuş..

Sen gidip protenilerin tombala çeker gibi oluştuğunu üdşünüp, amanda şu dizilimin istatistik olasılığı nedir diye hesap yapıyorsun.. Hesap doğru, tamam, sorun yok..

Ama bugün sitokrom C veya herneyse o moleküller, he ryaşayan canlıda -nerdeyse- tekrar tekrar üretiliyor. Ve henüz hiç bir rasgelelik göremiyoruz. Senin Sitokrom-C moleküllerin hep aynı, her zaman aynı. Hatta, tüm insanlarınkiyle aynı..

Demekki, sitokrom c'nin oluşması istatistik bir durum değil. Bunun hesabı olasılık hesabı ile yapılamaz. Eğer, her insanda sitokrom C farklı olsaydı, herhnagi birini alıp, bunun ortaya çıkma ihtimali diye bilirdin.

Bir taşı eline alırsan, bırakırsan..

Bu taş herhangi bir yöne gidiyorsa.. Her bıraktığında herhangi bir yöne gidebildiğin görüyorsan, 100 taş atınca kaçı şu yöne gidecek bunu bulmak için bahsettiğin hesabı kullanırsın.

Ama taş hep yere doğru "düşüyorsa" artık burada istatistik, olasılık vs. hesabı yapılmaz..

Şimdi eline üç taş alıyorsun. Üçünüde bırakıyorsun. Her biri 360 derece açıyla bir yöne gidebilir. Ama bu tek boyuttur. Oysa, bir derece sapmayla bakarsak, 360 x 360 x 360 = 46.656.000 bir farlı yönde gidebilir bir taş. Şimdi, 3 taş için, 150 milyonda bir olan ihtimal.. Şimdi taşları alıp tekrar atıyorsun. Ancak 150 milyon atıştan sonra tekrarlanabilecek olan aynı yöne gitme tekrar ortaya çıkıyor. Hatta bir daha atıyorsun.. Gene aynı..

Şimdi burada, taşların gittikleri yön, 150 milyonda bir ihitmaldir gibi bir hesap, akla, mantığa, şuna buna uyar mı? Böyle bir hesap yapmak, aptallık, şapşallık ve ahmaklık değil de nedir?

Rasgele saçılım göstermeyen olayların, istatistik yöntemlerle incelenmesi abesle iştigaldir ki senin yaptığın şey bu ancak..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Benim usta bir polimikçi olduğumu anlayıp kabul ettikten sonra, bu kadar ucuz bir çarpıtmayı nasıl yapabiliyorsun hacı amıca?Bu durumu yaşlılığınıza bağlamaktan başka bir seçenek malesef kalmadı..Anlamanız için neyden bahsettiğimi açıklayayım:

Canlı olmayan metaryalden üreyen hiç bir canlı henüz gözlenmemiştir..

Yukarıdaki benim cümlem, aşağıdaki de sizin:

Gerçekten bir canlının cansız bir maddeden oluştuğu asla gözlemlenmemiş midir?

Üremek ve oluşmak..Bu iki kelime farklıdır..Cansızdan üreme sadece Nasreddin Hoca fıkrasında idi sanırım..Kazanın doğurması ve ölmesi ile ilgili bir fıkrası vardı..Ama fazla uzatmayayım, tekrar sorayım:

1-Cansız maddeden canlı ürediği gözlemlenmişmidir?

2-İlk defa cansız maddeden oluşan canlının, bir tek defa oluşması gözlemlenebilirdir/gözlemlenmişmidir?

Bu konudaki sorular çoğaltılabilir..Şimdilik bu 2 sorunun yanıtına göre polimiklerime devam edeceğim..

:)

Tyler bu sorunun peşinde gitmekten vazgeçti.. Aklını kullandı..

Sen ne zaman o küçük polemikçi aklını kullanacak ve atların mücadele ettiği bir platformdan uzaklaşacaksın?

Senin ustası olduğun polemik türü bilimsel değil..

İletilerinle bilimsel değil, bilim düşmanı biri olduğunu ihsas ediyorsun.

Vücudundaki her atomun tek başına cansız ve bilinçsiz olduğunu unutma..

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> İşin özü bu animal canlıdan canlıya geçiyor. Ama ilkini açıklaycak bir bulgu yok. Bilim nasılını ortaya koyar redfinity nin dediği gibi , sadece nasılını anlarız.

Ha, demekki, bu molekülün nasıl olupta olduğu gidip ihtimal hesabıyla tombala usulü değil, başka şekilde açıklanmak zorundaymış..

İşte bizimde söylediğimiz şey bu zaten.

Bu molekül diğer tüm moleküller gibi evrim sürecinin bir parçasıdır. Zira, canlıların evrimle oluştuğunu biliyoruz..

Peki evrim süreci nedir? Dene yanıl, tekrar dene.. Böylece birikimsel olarak oluşmaktadır özellikler..

Gidip burada aptalca bir ihtimal hesabı yapmaya çıkmak yerine, konu olması gerektiği gibi biyokimyasal evrim üzerien araştırarak bulunur, bulunmalıdır. İşte şunun gibi mesela:

http://www.nature.com/nature/journal/v213/...f/2131183a0.pdf

Ha, bu arada bunları sayıklayan dümbüğün şuna bir cevap vermesi elzemdir zaten:

CLUSTAL W (1.83) multiple sequence alignment


human_cytc      ATGGGTGATGTTGAGAAAGGCAAGAAGATTTTTATTATGAAGTGTTCCCAGTGCCACACC
chimp_cytc      ATGGGTGATGTTGAGAAAGGCAAGAAGATTTTTATTATGAAGTGTTCCCAGTGCCATACC
                ******************************************************** ***

human_cytc      GTTGAAAAGGGAGGCAAGCACAAGACTGGGCCAAATCTCCATGGTCTCTTTGGGCGGAAG
chimp_cytc      GTTGAAAAGGGAGGCAAGCACAAGACTGGGCCAAATCTCCATGGTCTCTTCGGGCGGAAG
                ************************************************** *********

human_cytc      ACAGGTCAGGCCCCTGGATACTCTTACACAGCCGCCAATAAGAACAAAGGCATCATCTGG
chimp_cytc      ACAGGTCAGGCCCCTGGATATTCTTACACAGCCGCCAATAAGAACAAAGGCATCATCTGG
                ******************** ***************************************

human_cytc      GGAGAGGATACACTGATGGAGTATTTGGAGAATCCCAAGAAGTACATCCCTGGAACAAAA
chimp_cytc      GGAGAGGATACACTGATGGAGTATTTGGAGAATCCCAAGAAGTACATCCCTGGAACAAAA
                ************************************************************

human_cytc      ATGATCTTTGTCGGCATTAAGAAGAAGGAAGAAAGGGCAGACTTAATAGCTTATCTCAAA
chimp_cytc      ATGATATTTGTCGGCATTAAGAAGAAGGAAGAAAGGGCAGACTTAATAGCTTATCTCAAA
                ***** ******************************************************

human_cytc      AAAGCTACTAATGAGTAA
chimp_cytc      AAAGCTACTAATGAGTAA
                ******************

İşte bu meşhur sitokrom c. Üstteki insan, alttaki şempanze. Nasıl oluyorda bu kadar benzer oluyor? Nasıl oluyorda bu ikisi farklı olduğu halde aynı işi pekala sorunsuz yapıyor?

Bunun evrimsel geçmişi üzerien konuşuruz, bakarız. Bu mesele değil, çünkü inekten bakteriye kadar her canlıda bu molekül mevcut zaten.. Ama gidip bunun ihtimal hesabıyla olabilirliğini bulmak, ancak gerizekalılık veya kış günü şeyi açıkta yatmış olmak vs. ile açıklanabilir..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tyler bu sorunun peşinde gitmekten vazgeçti.. Aklını kullandı..

Sen ne zaman o küçük polemikçi aklını kullanacak ve atların mücadele ettiği bir platformdan uzaklaşacaksın?

Senin ustası olduğun polemik türü bilimsel değil..

İletilerinle bilimsel değil, bilim düşmanı biri olduğunu ihsas ediyorsun.

Vücudundaki her atomun tek başına cansız ve bilinçsiz olduğunu unutma..

Başlık gibi hacı amıcada zıvanadan çıktı..

Ben nerede canlı varlıklar cansızlar oluşmaz demişim ki atomlardan oluştuğunu unutma diyebiliyorsun(uz) hacı amıca..?

Açtığınız patikadan taklitçilerinizde ilerlediği için çoğul kullandım..hacı ve ona özenip onun gibi maniplasyon yapanlara soruyorum:

Canlıların cansızlardan oluşmadığını ben söylemişmiyim de tatava yapıyorsunuz?Neyse bu fazla kişisel olduğundan bu bahsi kapatayım..

Canlılar, ilk canlıdan/canlılardan sonra üremişlerdir..Bu önemli bir dönemeçtir..İkinci önemli dönemeç eşeyli üremedir..Fakat bunları mevzu etmiyoruz..

Asıl soru cansız atomların, kendikendine birleşmeye başlayıp canlı bir yapı ol-uşturmaları veya ol-uşturulmalıdır..Atomlardan oluşmuş isek bu bir defa ol-muş veya ol-durulmuş olmalı..Bu oluşuma kendi kendine oldu diyenlerin bunu tekrarlayabiliyor olmaları lazım..Fakat yok..Peki o ilk oluşum, kesin ve net biçimde ortaya konulabiliyor mu?Hayır..Ama ideolojik evrimci işine geldiğinde buna karışmaz, işine geldiğinde böyle olmuştur der..Çıkarım silsilesi belki>olabilir>olmuştur>kesinlikle öyle oldu şeklindedir..Gerçekte ise kesin bilgi mevcut değildir, söylenenler sadece spekilasyondur..Çok fazla uzatmaya gerek yok..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Başlık gibi hacı amıcada zıvanadan çıktı..

Ben nerede canlı varlıklar cansızlar oluşmaz demişim ki atomlardan oluştuğunu unutma diyebiliyorsun(uz) hacı amıca..?

Açtığınız patikadan taklitçilerinizde ilerlediği için çoğul kullandım..hacı ve ona özenip onun gibi maniplasyon yapanlara soruyorum:

Canlıların cansızlardan oluşmadığını ben söylemişmiyim de tatava yapıyorsunuz?Neyse bu fazla kişisel olduğundan bu bahsi kapatayım..

Canlılar, ilk canlıdan/canlılardan sonra üremişlerdir..Bu önemli bir dönemeçtir..İkinci önemli dönemeç eşeyli üremedir..Fakat bunları mevzu etmiyoruz..

Asıl soru cansız atomların, kendikendine birleşmeye başlayıp canlı bir yapı ol-uşturmaları veya ol-uşturulmalıdır..Atomlardan oluşmuş isek bu bir defa ol-muş veya ol-durulmuş olmalı..Bu oluşuma kendi kendine oldu diyenlerin bunu tekrarlayabiliyor olmaları lazım..Fakat yok..Peki o ilk oluşum, kesin ve net biçimde ortaya konulabiliyor mu?Hayır..Ama ideolojik evrimci işine geldiğinde buna karışmaz, işine geldiğinde böyle olmuştur der..Çıkarım silsilesi belki>olabilir>olmuştur>kesinlikle öyle oldu şeklindedir..Gerçekte ise kesin bilgi mevcut değildir, söylenenler sadece spekilasyondur..Çok fazla uzatmaya gerek yok..

Zıvanadan çıkan biri varsa o da yalnız sensin Conan....

Ben sana hangi iletimde Conan canlı varlıklar cansız varlıklardan oluşmaz dedi diye yazdım?

Bütün yazdığım senin palavranı tekrarlamak..

Bu konuda ne yazdığını hatırlıyor musun?

Hatırlamıyorsan sana hatırlatayım.

Canlı olmayan metaryalden üreyen hiç bir canlı henüz gözlenmemiştir..

Dedin.. Ben sana gözlemlenmiş midir dedim. Sadece canlı varlıkların kendileri cansız atomlardan ibarettir dedim. Canlılar canlılardan çıkar dedim.

Dedim mi demedim mi? Palavracı polemik Conan.. Artık polemiği de iyi yapamıyorsun.

Çarşafa dolaşmaya başladın galiba.

Cansız atomların canlıları oluşturduğu iddiasını kanıtlamak için laboratuvarda yeni bir canlı oluşturmak zorunluğunu mu ileri sürüyorsun.

Evet. Öyle bir çaba var..

Belki de şu anda ilkel bir canlı oluşturuldu bile.

Bu yayınlanırsa sesini kesecek misin?

Hiç sanmıyorum..

Hem sonra cansız maddeden canlılar oluşturuldu ne demek?

Tanrı mı oluşturdu?

Ona da açıklık getirmiyorsun.

Korkaksın. Medeni cesaretten yoksunsun..

Herşey allah yarattı diyenlerde sendekinden çok daha büyük bir cesaret ve akıl var..

Sen onların düzeyinde bile değilsin.

Sana tavsiyem.. Atların arasına girmemen..

Kendini rezil etmek istiyorsan, böyle çıkışlara devam et..

Seni cezalandırmak boynumun borcu olsun..

İlk canlının nasıl ortaya çıktığı hakkında kesin bilgi olmaması senin hangi düşünceni haklı çıkaracak..

Biz öyle bir bilgi olduğunu mu iddia ediyoruz..

Sen bizim bilinmezlik hakkında yaptığımız yorumlara kapitalize olup, bir şeyler bildiğini ihsas ediyorsun.

Aslında bir maymun gibi onları tekrarlıyor, polemik yapıyorsun..

Onda da başarılı olmamaya başladın..

Git işine çocuk.. Tersimdesin walla..........

Link to post
Sitelerde Paylaş

Senin her tarafın ters olsa ne yazar titrek bunak..Geç önceki iletilerini oku..Bak ne demişsin:

Hiç vurgulamana gerek yok..

Kendiliğinden oluştuğunu biliyoruz.

Gözlemliyoruz.. Kanıtlıyoruz.......

Bir de burada yazdığına bak palavracı:

Cansız atomların canlıları oluşturduğu iddiasını kanıtlamak için laboratuvarda yeni bir canlı oluşturmak zorunluğunu mu ileri sürüyorsun.

Evet. Öyle bir çaba var..

Belki de şu anda ilkel bir canlı oluşturuldu bile.

Bu yazındaki diğer saçmalıklarına hiç girmiyorum bile..Çünkü kaldıramıyorsun amıca..

Hadi şimdi zıpla..Zıplayabilirsen tabi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Senin her tarafın ters olsa ne yazar titrek bunak..Geç önceki iletilerini oku..Bak ne demişsin:

Bir de burada yazdığına bak palavracı:

Bu yazındaki diğer saçmalıklarına hiç girmiyorum bile..Çünkü kaldıramıyorsun amıca..

Hadi şimdi zıpla..Zıplayabilirsen tabi.

Palavraya devam polemik.....

Ben sana hangi iletimde Conan canlı varlıklar cansız varlıklardan oluşmaz dedi diye yazdım?

Polemiğe devam etmeden önce bunu yanıtla Mr. Polemik..

Tartışmayı çarpıtıyorsun..

Sen bir yalancısın..

Ama yemezler artık..

Benin yukarda yazdıklarım senin canlı varlıklar cansız varlıklardan oluşmaz dediğini mi ifade ediyor..

Sen çocuk yaşında bunamışsın..

Yalancı ve sahtekarsın..

Erken bunayan sefil..

Hala karşımda duruyor..

Yıkıl......

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tyler bu sorunun peşinde gitmekten vazgeçti.. Aklını kullandı..

Ben sorularımın cevaplarını aldım.

Başlığı açma nedenimi açıkça belirttiğim gibi bu olasılık hesabının doğruluğunu tartışmaktı

Sizinde onayladığınız gibi aminoasitlerin kendiliğinden rastgele bir araya gelerek canlılık için oluşturacağı faydalı bir protein ve devamı için

hesaplanan bu olasılık doğru ve bundan çıkardığınız sonuç imkansızlık

Sonuçta siz ilk canlıyı oluşturacak proteinlerin yine kendiliğinden oluşan RNA'dan üretildiğini iddia ediyorsunuz

İlk oluşan molekül RNA'dır. Proteinden de önce oluşmuştur. ATP ve analoglarından evrildiğine inanılmaktadır.

verdiğiniz linkte de bunun daha büyük bir sorun olduğu söylenmiş...

Prebiyotik bir dünyada doğal süreçlerin protein oluşturabileceğine ilişkin gerçekçi bir senaryo tasarlamak - bütün zorluklara rahmen- RNA gibi nükleik asitlerin oluşmasını hayla etmekle kıyaslandığınında parkta yürüyüş yapmak gibidir. Buradaki büyük problem "yapı taşı" olan her bir nükleotidin bizzat kendisinin de çeşitli bileşenlerden oluşması ve bu bileşenleri oluşturan proseslerin kimyasal uyumsuzluğudur. Bir kimyager laboratuarda bileşenleri ayrı ayrı sentezleyip saflaştırarak ve birbirleriyle tepkime vermeleri için yeniden düzenleyerek nükleotidleri kolay üretebilse de denetim altında olmayan kimyasal reaksiyonlar genellikle istenmeyen ürünler ve şişenin dibinde şekilsin, yapışkan bir madde üretir...........devam ediyor...

Başka bir ifadeyle kimyasal olarak eksiksiz RNA yı üreten bir sistem tek başına yeterli değildir. RNA ların büyük bir çoğunlu kunlanışlı katalizörlük özelliklerine sahip olmadıgından kimyasal olarak gerçekten eksiksiz RNA nın elde edilmesi için ikinci bir olaganüstü bir tesadüf gerekmektedir...

ve sizin açıklamalarınız...

Canlıların yaşamında RNA'nın çok özel bir yeri vardır.

O yerin önemini abartmak mümkün değildir.

Genetik bilgi DNA'da tutulur ve oradan RNA aracılığı ile alınarak, genetik şifreye uygun protein sentezinde kullanılır.

Bilginin akışı DNA----> RNA-----> Protein şeklindedir..

Bunu tersi mümkün değildir.

RNA'nın rolü hem DNA'daki şifreyi doğru olarak protein sentez yeri olan ribozomlara taşımaktır, hem de protein sentezinin doğru olarak başarılmasını sağlamaktır.

Canlılık için RNA bir zorunluktur.

Peki bu RNA'nın kökeni nedir?

Nereden çıkmıştır?..

RNA olmadan canlı olunmazsa, RNA'nın kökenini açıklamak, canlı olmanın sırrıni çözmek demektir.

Ve bilim için bu büyük bir sorun oluşturmaktadır.

RNA molekülünün tesadüfen kendiliğindenn ortaya çıktığını iddia etmek çılgınlıktır.

Tesadüfen bu kadar karmaşık ve önemli bir molekül ortaya çıkamaz.

RNA'nın nasıl ortaya çıktığının mantıklı ve bilimsel bir açıklaması olmalıdır.

DNA, RNA gibi aktif bir molekül değildir. Diğer moleküllerle tepkileşmeye girmez. Bilginin saklandığı bir moleküldür.

RNA da DNA gibi davranabilir. Yani bilgiyi saklayabilir ve daha da fazlası o bilgiyi kullanabilir. DNA bilgiyi kullanamaz.

DNA, edilgen bir niteliğe sahip olmasına rağmen gerekli bir moleküldür. Hiç kuşkusuz RNA'dan evrimleşmiştir..

Yani önce RNA ortaya çıkmış, ondan DNA evrimleşmiştir..

Peki RNA, proteinlerden de önce ortaya çıkmış olabilir mi?

DNA olmadan, yalnız RNA'nın katalitik etkisi ile protein sentez edilebildiğine göre, proteinlerin de RNA'dan sonra ortaya çıkmış olmaları gerekmektedir.

Bu üçlü sistemde ilk ortaya çıkan RNA'dır..

Ama nasıl ortaya çıkmıştır?

Hangi molekülün evrimleşmesi RNA'nın ortaya çıkmasını sağlamıştır?

Bu önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu soruyu mantıklı bir şekilde yanıtlamadan, canlılığı anlamaya olanak yoktur...

Doğada amino asitlerin birbirlerine tutunarak kısa peptid zincirleri oluşturması elbette mümkündür.

Bu şekilde oluşan proteinler RNA'dan da önce ortaya çıkabilirler.

Ama yalnız spesifik 20 amino asitin bir sıra izleyerek oluşturduğu proteinler RNA'dan önce ortaya çıkamazlar.

Çünkü şifrenin kaynağı RNA'dır..

Bu nedenden dolayı canlılık için önemli olan proteinler RNA'dan sonra ortaya çıkmışlardır.. Ama bazıları daha önce de oluşmuş olabilirler..

1986 yılında Amerikaki bir kimyager olna Walter Gilbert, RNA dünyası terimini kullanarak ilginç bir kavram ortaya atmıştır.

RNA'nın canlılıktaki merkezi rolünden dolayı bu kavram hemen benimsenmiştir.

RNA'nın bazı katalitik enzimsel işlevleri olmasının yanı sıra DNA gibi bilgi birikmesinde rolü olması, bu kavramın doğruluğunu destekleyen delillerdir.

Tabii bu kavram sorunsuz değildir.

RNA kendiliğinden ve tesadüfen veya ilahi bir mucize şeklinde sentez edilemeyeceğine göre, kendinden önce gelen bir molekülden evrilmiş olmalıdır.

Prebiyotik RNA sentezi kimyagerlerin kâbusudur...

Nasıl bir prebiyotik kimya RNA'nın sentezi ile sonlanmış olabilir?

Bunun mümkün olmadığını anlayan bilim adamları, RNA'nın kendinden önce gelen bir molekülden farklılaşması gerektiği görüşünü savunmaya başlamışlardır.

RNA için kendiliğinden çoğalan bir molekül denir. Bu ifade biraz abartılmıştır..

Kendiliğinden çoğalan molekül kavramında iki husus vardır.

Biri bilgi, yani informasyondur. Diğeriise sentezdir.

RNA bilgi biriktirebilir ama, sentez yapma niteliğinden yoksundur.

Kimyasal bir sentezin vuku bulabilmesi için karmaşık moleküler yapılar, enerji ve kesin bir kimyasal destek olmalıdır.

RNA'nın ortaya çıkabilmesi için bu etmenlerin daha önce mevcut olması gerekir. Yani prebiyotik kimya RNA'nın sentez edilebileceği bir düzeye ulaşmış olmalıdır.

Bu koşullar olmadan RNA kendini çoğaltamaz.

Başka bir deyişle RNA oldukca ileri bir karmaşıklığa sahip kimyasal bir çevrede ortaya çıkmış olmalıdır.

Bu ortamda reaksiyonların devamı için her türlü eleman mevcut olmalıdır.

Günümüz dünyasında informasyon ve enerji arasındaki ilişkilerden sorumlu, ATP olarak bilinen ilginç bir molekül vardır.

ATP=Adenizin Tri Fosfat dır..

Ayrıca onun GTP, CTP ve UTP olarak bilinen analogları da vardır.. Benzerleri yani..

Bu dört molekül RNA molekülünün yapı taşları olan AMP, GMP, CMP ve UMP'nin ortaya çıkmasını sağlar...

Bu reaksiyonlarda trifosfatlar monofosfatlara dönüşürlerken, fazla iki fosfat inorganik pirofosfata dönüşür ve bu sırada açığa çıkan enerji RNA zincirindeki nükleotidlerin birbirlerine tutunmasını sağlar..

Yukarda bahsettiğim analoglardan bazıları ATP yerine kullanılabilir.

Örneğin GTP, messenger RNA'nın hareketi için gerekli enerjiyi sağlar.

CTP fosfolipidlerin oluşması için gerekli enerjiyi temin eder..

UTP de bazı karmaşık moleküllerin sentezinde kullanılır.

Hiç kuşkusuz günümüz canlılarında biyolojik enerji ile informasyon yakın bir ilişki içindedirler.

Böyle bir ilişkinin ilk canlı varlığa kadar uzanmaması için bir neden yoktur...

RNA'nın gizemini çözmek için 4,5 milyar yıl geriye gitmemiz ve genç dünyada ilk ortaya çıkan ilkel kimyasal tepkileşmelere göz atmak zorunda olduğumuza değinmiştim..

Bu ilkel koşullarda RNA'dan önce ATP ve analoglarının ortaya çıkmaları gerektiğine değinmiştim.

Protometabolizma olarak da bilinen bu ilk ve ilkel metabolizma prebiyotik koşullarda ortaya çıkmıştır.

Bu bir sürpriz veya olağanüstü bir olgu değildir.

Çünkü uzayda da organik moleküllerin sürekli yapılıp yıkıldıklarını biliyoruz.

Genç dünya protometabolizma için uzaydan çok daha uygun koşullara sahip olmuş olmalıdır.

Günümüz metablizması her ne kadar protometabolizmadan çok farklı ise de, onun bazı öğelerini içeriyor olmalıdır.

Yani ilkel metabolik etkenlikler tümüyle yok olmamış olmalıdırlar..

Metabolik sürece katılan ve sonunda farklı bir molekülün ortaya çıkmasına neden olan kimyasal maddelerin tümünü bir araya getirirseniz, istenen sonucu alamazsınız. Kimyasal tepkileşmeler bazı katalistlerin varlığını gerektirir. Onların prebiyotik dönemde de var olması gerekmektedir.

Prebiyotik dönem için en uygun katalistler minerallerdir. Örneğin kil,nükleotidlerin birbirlerine tutunarak kısa RNA'ya benzer molekülleri sentez ettiği deneysel olarak gösterilmiştir.

Demir-sülfür karışımları da elektron transferinin gerçekleştiği bazı tepkileşmeleri katalize edebilir...

Doğada canlılardaki metabolik tepkileşmeler çoğu kere protein doğasında enzimler tarafından katalize edilirler. Ama bu katalistler bile bazı metallere ve koenzimlere gereksinim gösterir... Ayrıca katalitik RNA'ların da küçük de olsa bir katkısı vardır.

Peptidlerin de, protein enzimler gibi, az da olsa katalitik etkileri vardır.

Yukarda proteinlerin RNA'dan sonra geldiğini vurgulamıştım..

Ama kısa peptidler doğada spontane olarak ortaya çıkabilirler. Onlar RNA'ya bağlı proteinlerden çok farklıdırlar.

Protometabolizma bu peptidlerin katalitik etkisinden yararlanabilr.

Bu peptidlerin yalnız amino asitlerden oluşmuş olması koşulu yoktur. Bazıları amino asitlerin yanı sıra diğer molekülleri, örneğin hidroksil asitleri, içerebilir.

Prebiyotik dünyada bu şekilde ortaya çıkan peptidlerin ilkel metabolizmada katalitik etkileri olması mantıklıdır.

Prebiyotik dönemde ATP ve analoglarının bu şekilde ilkel protometabik süreçlere bağlı olarak ortaya çıkması olasıdır. Bunların bir araya gelerek RNA'ya benzer bir molekül oluşturması da pekala mümkündür. Bu sadece bazı katalistlerin işbirliği ile oluşan kimyasal bir tepkileşmedir.

Bu moleküllerin RNA gibi olabilmesi için bir templete (kalıba) gereksinim vardır.

Hipotetik kimyasal tepkileşmelerden bahsetmek konuyu uzatacak.. Ve zaten kurama fazla bir katkısı olmayacak.

Kısaca diyebiliriz ki bu kalıpta Adeninin önünde UTP, Guaninin önünde CTP, Citosinin önünde GTP ve Uracilin önünde ATP yer alacaktır.

Dünya RNA'nın bazlarının bu şekilde bir kimyasal tepkileşme ile kendiliğinden ortaya çıkabileceği bir dönemden geçmiş olmalıdır.

Bu moleküller ortamda bulunan uygun bir katalistin yardımı ile bir araya gelerek RNA molekülünü ortaya çıkarabilirler.

Ortaya çıkan RNA kendisini çoğaltma niteliğine sahip olacağından, daha fazla RNA molekülü sentez edilecektir.

Bu Christian deDuve'a ait hipotetik bir açıklamadır.

Önemli olan bu açıklamanın doğru olup olmadığı değildir.

Bu açıklama elbette yanlış olabilir.

RNA başka bir şekilde ortaya çıkabilir.

Ama bu açıklama RNA'nın bilinen kimyasal tepkileşmeler sonu ortaya çıkabileceğine işaret ettiğindan dolayı önemlidir.

İlahi bir güç söz konusu değildir.

Tesadüflerin rolü yoktur...

Deterministik kimyasal süreçler canlılığın en önemli molekülü olan RNA'nın kendiliğinden ortaya çıkması için yeterlidir.

Ve caevapsız kalan sorular

Şimdi hadi bir mucize oldu ve RNAortaya çıktı. Daha sonra ne olacak ?

1) Bu RNA nasıl yaşayacak ?

2) Ribozom olmadan protein sentezi olmuyor. Peki ribozom nasıl oluşacak ?

3) RNA' nın ömrü kısadır. Zaten oluşmasındaki zorlukları bir kenara bıraksak, nasıl ribozumun oluşmasını bekliyecek bu ömrü kısa canlımız. Milyarlarca RNA olmalı ki bir ribozoma denk gelmiş diyelim. Madem bu kadar çok RNA kolayca oluşuyor, neden hayla bilim bunu üretebilmiş değil ? Ribozomun oluşmasıda cabası.

4) Ribozomda da protein vardır, ilk oluşan RNA dedik, sonrada proteinler...EEEEE bu ribozom proteinleri nerden bulmuş ?

ve hala bu konu nasıl din forumu için saçmalık olmaya devam edip tavanarasında kalıyor anlamış değilim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu cevabınızdan anladığım kadarıyla hala saçmalamaya devam ediyorsunuz..

Konunun dinle ne gibi bir alakası olabilir.

Bilimsel değil. O yüzden bilim forumunda da tartışamayız..

Eğlenceli bir konu değil ki Ateistcafe'de tartışalım..

Geride iki seçenek kalıyor.

Ya Tavanarası..

Ya da çöpkutusu...

Ben aslında çöpkutusunu yeğlerdim ama, üzülmeyesiniz diye Tavanarasını seçtim..

Ama görüyorum ki Tavanarasını da çöplüğe çevirmede başarılı oldunuz..

Konuya dönelim...

Benim yazdıklarıma bir şeyler ekleyerek bir salata oluşturmuşsunuz.

Ve şu soruları soruyorsunuz..

Şimdi hadi bir mucize oldu ve RNAortaya çıktı. Daha sonra ne olacak ?

1) Bu RNA nasıl yaşayacak ?

2) Ribozom olmadan protein sentezi olmuyor. Peki ribozom nasıl oluşacak ?

3) RNA' nın ömrü kısadır. Zaten oluşmasındaki zorlukları bir kenara bıraksak, nasıl ribozumun oluşmasını bekliyecek bu ömrü kısa canlımız. Milyarlarca RNA olmalı ki bir ribozoma denk gelmiş diyelim. Madem bu kadar çok RNA kolayca oluşuyor, neden hayla bilim bunu üretebilmiş değil ? Ribozomun oluşmasıda cabası.

4) Ribozomda da protein vardır, ilk oluşan RNA dedik, sonrada proteinler...EEEEE bu ribozom proteinleri nerden bulmuş ?

Herşeyden önce yazılanları anlamadığınız ve anladıysanız bile hazmedemediğiniz anlaşılıyor.

Bir RNA'nın bir mucize olduğuna inanmıyoruz. RNA dünyanın ilk zamanlarında ATP ve analoglarından ortaya çıkabilecek bir moleküldür.

Yaşamın bütün molekülleri olağan ve sıklıkla karşılaşılan moleküllerdir.

Yaşam bir mucize değildir. Doğal bir fenomendir.

Soruları yanıtlayalım. Soruların yorum kısımlarını es geçiyorum. Çünkü onlarda saçmalıyorsunuz. Ama soruları ciddiye alıyorum..

1) Bu RNA nasıl yaşayacak ?

RNA yağ veziküllerinin içinde var olacaktır. RNA'nın yaşaması diye bir kavram yoktur. RNA canlı değildir.. Cansız bir moleküldür. Bunu iyi anlamanızı istiyorum. RNA'da can yoktur. Cansız, atomlardan oluşan bir moleküldür. Doğada kendiliğinden ATP ve analoglarından çıkan bir moleküldür.

Bu molekül lipid moleküllerinin oluşturduğu küçük kesecikler içinde ortaya çıkmıştır. Genç dünyada okyanuslarda büyük miktarda organic soup, yani organik çorba denen organik moleküllerin varlığına inanılmaktadır. Onların arasında yer alan lipid molekülleri, hidrofilik tarafları suya dönük, hidrofobik tarafları içe bakan, takriben bakteri büyüklünde, 1-2 mikron çapında, kesecikler oluştururlar. O kesecikler içinde RNA ve RNA'nın çıktığ ATP ve analogları sentez edilmiştir.

2) Ribozom olmadan protein sentezi olmuyor. Peki ribozom nasıl oluşacak ?

Ribozm RNA'nın kendisidir. Üç türlü RNA vardır. Mesaj ileten (messenger) RNA, şifreyi taşıyan transport RNA ve protein sentezini başaran, ribozomal RNA...

Yukarda değindiğim yağ kesecikleri içinde mevcut amino asitlerden RNA aracılığı ile protein oluşabilir. İlk RNA'nın tek bir tür olduğuna inanılmaktadır.

RNA DNA ortaya çıktıktan sonra üç ayrı türe ayrılmıştır. Yağ kesecikleri içinde RNA'dan protein sentez edilebilir.

Ama bu kesecikler de henüz canlı sayılmazlar. Çünkü henüz DNA yoktur. Genetik şifre yoktur. Enzimler yoktur. Veya miktarı azdır.

3) RNA' nın ömrü kısadır. Zaten oluşmasındaki zorlukları bir kenara bıraksak, nasıl ribozumun oluşmasını bekliyecek bu ömrü kısa canlımız. Milyarlarca RNA olmalı ki bir ribozoma denk gelmiş diyelim. Madem bu kadar çok RNA kolayca oluşuyor, neden hayla bilim bunu üretebilmiş değil ? Ribozomun oluşmasıda cabası.

Burada saçma bulduğum yorumları dikkate almıyorum.

Herşeyden önce RNA aynı zamanda enzimatik etkinliklere sahip bir katalizördür. Hem protein sentez edebilir, hem de kendini çoğaltabilir.

Yağ vezikülleri şeklindeki ilk hücre içinde RNA'nın çoğalması için uygun bir ortam vardır. O ortamda milyarlarca, trilyonlarca RNA kendiliğinden ortaya çıkabilir. RNA, diğer RNA'ları oluşturur. Bu arada canlılık için gerekli proteinleri ve doğaları protein olan enzimleri de kolaylıkla sentez eder...

Ama bu dönemde hücre hala canlı değildir. Çünkü DNA henüz ortada yoktur. Genetik şifre ya yoktur, ya da çok primitifdir.

4) Ribozomda da protein vardır, ilk oluşan RNA dedik, sonrada proteinler...EEEEE bu ribozom proteinleri nerden bulmuş ?[/

Ribozomların ve DNA'nın yapısında, onları kuşatan ve destekleyen proteinler vardır. Ama bu proteinler sonradan şifrelenmişlerdir. İlk ribozomda da protein olabilir. Ribozomun şifrelediği proteinler ona tutunmuş olarak kalmışlardır. DNA'yı kuşatan histon proteinlerinin de çok önemli işlevleri vardır.

Ama onlar da sonradan, çok sonradan, ortaya çıkmışlardır..

Bu senaryoya göre henüz kendi kendine çoğalan ilk hücre ortaya çıkmamışken, RNA'dan DNA sentez edilmiştir.

Bu da hiç sürprizi olmamalıdır. RNA, riboz nükleik asittir. DNA ise deoksi riboz nükleik asittir. Birbirlerine çok yakındırlar.

DNA sentez edilince ilk canlı hücre ortaya çıkmış demektir.

Gerisini biliyorsunuz..

Umarım yeterince aydınlatıcı oldu..

Olmadıysa, anlamadığınız yeri sorun lütfen..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cevapladığınız sorular bana ait değildir ...verdiğiniz linkte cevapsız kalmış bunu belirttim

Sonuç olarak başlıkta sunulan ''10 üzeri 950 de bir ihtimalle canlılık kendiliğinden başlamak zorunda'' ergümanının gereksiz olduğunu

canlılığın başlangıcını açıklayacak başka varsayım teorilerde üretilebildiğine başta değinseydiniz (konuyu anlayarak)

Devamlı bu argümanı kullanan cahil müslümanlarıda bilinçlendirmiş olacaktık

defalarca vurguladığım gibi konunun açılma nedeni de buydu...tavanarasına alınmasından rahatsızlık duymam bunun içindir...herneyse...

tarihinde TylerDurdenn tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...