Jump to content

Bu İtiraflar Uydurma mıdır?


Recommended Posts

Yahu neden bu evrim teorisine bu kadar takıntılısınız. Tamam diyelim evrimi kesinlikle çürütecek birşeyler bulundu, eeeee ne olacak yani. Peki kurandaki onca eksikliği ve çelişkiyi nasıl açıklayacaksınız. Muhammedin dünyevi zevklerine ne diyeceksiniz. İsanın davudun ve diğer bütün din peygamberlerinin saçma sapan iddalarını ve psikolojik sorunlarını nasıl gözardı edeceksiniz. Yaratıcı olgusunun ne kadar absürd ve temelsiz olduğu gerçeğini nasıl yok sayacaksınız...

Şunu anlayın artık: Darwin henüz babasının testislerinde sperm olarak beklerken bile, milyonlarca insanlar beynindeki zincileri çoktan kırıp gerçekleri görmüştü. Bu yüzden artık evrimi çürütmeye çalışmayın, boşuna çabalamayın yani.. Enerjinizi cihada ve kelle kesmeye harcayın siz!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 74
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Evrim konusu ile dini surekli ayni kulvarda tutan zihniyete sesleniyorum.

Dinler ve dinlere inancsizlik ve hatta ateizm Darvin'den once de vardi. Dinlere, kutsal kitaplara, peygamberlere vs, inanmama, ateizm Darvin ile baslamis degildir. Isa'dan bile once yasamis bazi filozoflarin tanritanimazlik uzerine dusuncelerini, gorus ve fikirlerini aktardigi, yazdigi bilinmektedir.

Kaldi ki evren ve canlilik, dogaustu-zeki bir tasarimcinin eseri oldugunu dusunsek bile, bu dinlerin tanimladigi gibi ha bire Ortadogu'ya peygamber gonderen, kitap gonderen, yarattigi insanciklara sirf inanmadilar diye atesle, kaynar suyla iskence tehditleri yagdiran, veya odul olarak altin bilezikler, yesil dosekler, iri gozlu bakireler vaad eden, mahalle kavgasi yapar gibi ofkelenip seytanla agiz dalasi yapan bir Tanri mi?...

Link to post
Sitelerde Paylaş

1-İnsanlarda bulunan ve çok işe yaraytan olmazsa olmaz olan şu duyguları bana evrim ile açıklar mısın??

a)Merak b)Taraftarlık c)Sevmek d)Şefkat etmek

2-Bunlardan yoksun bir dünyaya bunlar nasıl oldu da nereden geldi.??Biz biliyoruz ki gerçeğine çok benzeyen bir çiçek asla yapansız olmaz...Peki gerçeği nasıl oldu da bir yapanı olmadan vücuda geliyor..Tohumda toprakta mı var bu özellikler?(renk koku üreme özelliği meyve oluşturma özelliği)

1)"İnsanlarda bulunan ve çok işe yarayan olmazsa olmaz olan şu duygular"ı evrimle açıklamak biraz fazla uzun sürer. O yüzden kısa kısa yazdım.

a)Merak

Nerden başlasak? Hiç National Geographic izleyip "yunuslar çok meraklı hayvanlardır" cümlesini duymamış insandan mı başlasak yoksa evde kedi, köpek beslemeyip hayvanlarda merak duygusunu hiç görmeyenden mi? Hayvanların merak duygusuna sahip olmadığını düşünen kişiler bir an önce yunuslarla ilgili belgesel arayışına girse iyi olur. Zira en çok "x'ler çok meraklı hayvanlardır" cümlesi yunus belgesellerinde geçmekte.

b)Taraftarlık

Hayvanlarda taraf tutma "duygu"su arayan kişiyi tebrik ediyorum. Taraf tutmak nedir? Rakipler arasından bir ya da daha fazla rakibi desteklemektir. Mesela Harun Yahya'ya karşı evrim teorisi mücadelesinde HY'yı desteklemek gibi. Kişi burada HY'nın tarafını tutmuş olur. Rakiplerin taraftarlarının oluşabilmesi için de tıpkı biz insanların yaptığı gibi hayvanlardan daha etkin kullanılan bir zeka gerekmez mi? Taraf tutmak için bir mücadele olması gerektiği aşikar. Şimdi diyeceksiniz -tabi belgesel izlediyseniz- hayvanlarda mücadele yok mu? Tabi ki var, yiyecek için ya da üremek için kavga etmek. Peki hayvanlar zekalarını bizim kadar etkin kullanabiliyor mu? Hayır. Bu nedenle hayvanlar üremek için mücadeleye girmeden önce sürüyü dolaşıp taraftar toplamıyor. Taraf tutmak insanların sosyal yaşantısının bir sonucu değil de ne?

c)Sevmek

Kendini beğenmiş insanların, canlıları hayvan-insan diye ayıran insanların en gözde iddiası, hayvanların sevemediği yönünde. "Bir şeye ya da bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu" diye tanımlanan sevginin hayvanlar tarafından hissedilemediği düşüncesi kendini beğenmişliğin sınırlarını zorlamakta. Yukarıda açıklanan tanımıyla sevgi, kuşların 95% inin tek eşli olmasını açıklamakta yetersiz mi kalıyor da hayvanların sevgi kavramından bihaber olduğu görüşü bu kadar yaygın? Aşağıda açıklayacağım gibi şefkat duygusu sevgisiz nasıl ortaya çıkabilir? Bu kadar kendinizi beğenmenin luzumu yok. Unutmayın ki tiksintiyle baktığınız, adını duyunca bile yüzünüzü buruşturduğunuz domuzla aynı grupta, memeliler grubundasınız.

d)Şefkat etmek

Belgesel izleyen bir birey için şefkat duygusunun hayvanlarda olmadığı düşüncesi komiktir. Kuşların 95% i tek eşlidir. Bu da yavrularını korumalarına, beslemelerine olanak tanımaktadır. Memeliler de yavruları belli bir yaşa gelinceye dek onların yanında yer alır, besler, eğitir, korur. Beslemek, korumak şefkat duygusunun alanına girmiyorsa bunları ne olarak sınıflandırmalıyız? İçgüdü mü? Peki ya insan, sadece insan olduğu için mi yavrusuna şefkat gösteriyor, yoksa bu da insanın içgüdülerini dizginlemediğinin bir göstergesi mi? Konu aynı yere çıkıyor, hayvanlarda şefkat onlarına ayrılmaz bir parçasıdır.

2)Bunlardan yoksun bir dünyaya bunlar nasıl oldu da nereden geldi.??Biz biliyoruz ki gerçeğine çok benzeyen bir çiçek asla yapansız olmaz...Peki gerçeği nasıl oldu da bir yapanı olmadan vücuda geliyor..Tohumda toprakta mı var bu özellikler?(renk koku üreme özelliği meyve oluşturma özelliği)

Evrim konusunu detaylı araştırmanızı öneririm.

Link to post
Sitelerde Paylaş

@Moleskine

İtiraf etmeliyim yukarıda verdigin cevap beni ikna etti... Gayet tutarlı açıklamalar yaptın...

Bu verdigin cevaptan cesaret alarak sana şu soruyu sormak isterim...

Bilinç nasıl gelişmiştir? İster evrimle açıkla ister başka bir şekilde...

Can denen şey sana göre "Biyokimyasal reaksiyonlar bütünü müdür?"

Eğer öyle ise insan canının diğer canlardan farkı nedir? ki Vicdanı var, Bilinci var, İradesi var, Düşünme-muhakeme yeteneği var...

Bunların vicdan hariç pek çoğu hayvanlarda da vardır ama bir insana göre yok denebilecek kadar azdır...

Mesela bir maymunu Muhakeme yaparken göremezsiniz...

Bilinçli hareketi hayvanlarda göremezsiniz... Daha çok iç güdü denen şey ile hareket ederler?

Peki bu iç güdü nedir? Nasıl gelişmiştir?

İç güdünün kontrol edildiği genler mi vardır? Yoksa içgüdü denen şey de bir biyokimyasal reaksiyon mudur?

Yeni doğan timsah veya caretta varetta hangi genin etkisi ile koşarak suya gitmeye çalışırlar?

Farzedelim bir Robot yaptık...

Bu robot bir gün bize "Amaan bugün hiç bulaşık yıkayasım yok, canım maç seyretmek istiyor, bigünde sen yıka bulaşıkları" diyebilecek mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Farzedelim bir Robot yaptık...

Bu robot bir gün bize "Amaan bugün hiç bulaşık yıkayasım yok, canım maç seyretmek istiyor, bigünde sen yıka bulaşıkları" diyebilecek mi?

Robot ile biyolojik bir canlıyı eş tutman tamamen yanlış.İstediğimiz kadar teknoloji olsun hiçbirzaman bu dereceye gelemeyiz.Bilinç,düşünme,içgüdü vb. olaylar tamamen biyolojik canlıların özellikleridir.

Yapay zeka ile belli bir seviyeye kadar gelebilen robotlar, hiçbir zaman bizim seviyemizde, karar verme,sistematik düşünme + bilince kavuşamayacaklardır.

Bunların vicdan hariç pek çoğu hayvanlarda da vardır ama bir insana göre yok denebilecek kadar azdır...

Lütfen yapmayalım..Hayvanlarda en az bizler kadar vicdanlı.Bizim sosyal çevremizin onlardan gelişmiş olması onları aşşağılamamızı gerektirmez.Düşünki dünyada hayat buluyoruz, birbirimizi yiyecek şekilde bir sistem tasarlanmış.Herşey bir düzensizlik düzeni içerisinde..İnsanların hayvanlardan üst düzey yaşantısını hayvanlara nasıl empoze edebilirz? Onları vicdan denen bir olgu ya nasıl zorunlu bırakırız? Ki, doğanın bunca acımasızlığı içerisinde hayvanlardada vicdan ve acıma duygusu görmek mümkün.Şu

ten bir leoparın sosyal hayatlarında yemek kavgasından kısa bir kesidini seyredin.

Vicdanın ve duygusallığın sadece insanlara has olmadığını göreceksiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birilerini ikna edebilmiş olmak çok güzel bir his.

İzninizle çok hoşuma giden robot örneğinizden başlamak istiyorum.

Robot nedir? Hangi durumlar karşısında hangi tepkileri vereceği 0 ve 1 kullanılarak kodlanmış makinedir. Robot klasisizmin etkisi altında kalan bir yazar gibi sadece saf iyi ve saf kötü kavramlarına sahiptir, yani 0 ve 1. Robota bulaşık yıkama emri verdiğimizde nasıl proglamlanmışsa ona göre cevap verecektir. Evet ya da hayır. Bu basite indirgenmiş robotlar için geçerli olsa da "bilinç" kavramına sahip robotlar için son derece yanıltıcı olabilir. Bilinci, canlının kendisinin, etrafında olanların, yaşadıklarının, hissettiklerinin farkında olması durumu olarak tanımlarsak, hayvanların bilinçsiz canlılar olduğu düşüncesi biraz fazla iddialı kalmaz mı? Bilinçsiz robotumuza geri dönersek, belli bir uyaran karşısında hangi tepkiyi vereceği açıktır. Lâkin bu robota bilinç eklediğimizde bu robotun "olabilir", "biraz sonra" gibi cevaplar vereceği ne malum? Her bilinçli varlık zeki olmak zorunda değil, fakat her zeki varlık bilinçli olmak zorundadır. Robotumuza sadece bilinç eklersek ama düşünme yetisini oluşturan zekadan mahrum bırakırsak bu "bilinç" robotun ne işine yarar? Zekası olmayan fakat bilinci olan bir robot etrafındakileri sadece algılar, ölçemez, muhakeme yapamaz, karar veremez. Gelecekte olur da hem bilinçli hem de zeka sahibi robotlar yapılırsa ve karşılaşacağı durumlardaki tepkileri kesin yargılar -0 ve 1 gibi- vermeye proglamlanmazsa, bu robotun bize "Amaan bugün hiç bulaşık yıkayasım yok, canım maç seyretmek istiyor, bigünde sen yıka bulaşıkları" dememesi için herhangi bir neden kalır mı?

Yukarıda dile getirdiğim bilinç kavramından yola çıkarak şunu söyleyebiliriz, hangi canlının bilinç sahibi, hangisinin bilinçsiz olduğuna kesin bir yanıt verebilir miyiz? Prokaryot bir hücrenin bilinçli olamayacağı aşikar fakat ondan sonra gelen -evrilen- canlıların bilinç sahibi olmasını engelleyecek herhangi bir neden olduğunu sanmıyorum. Evrilen canlılar belli bir düzeye kadar bilince gerek duymadan yaşamış olabilirler, fakat bilinç sahibi bir canlı çıkıp diğerlerine bariz bir üstünlük kurarak doğal seçilimi devreye - devreden hiç çıkmamıştı ki- sokmuş, dolayısıyla da türünün evrilmesine neden olmuş olabilir. Diyebilirsiniz ki zeka olmadan bilinç ne işe yarar? Buradan da şu sonucu çıkarabiliriz; bilinci etkili kullanabilen canlılar çok az da olsa zeka sahibiydiler ya da bilinç sahibi canlılar arasında zeki bir birey mutasyonlar sayesinde ortaya çıktı ve üstte söylediğim gibi doğal seçilimi devreye soktu. Fakat zeka sahibi olmayan canlılar arasında bilincin ne gibi bir avantaji olabilir ki? Belli bir avantajı olmayacağından türdeşleriyle aynı oranda üreyebilme şansına sahip olur ve belli bir populasyonda bilinçsiz bireylerin yanında belli bir oranda bilinçlilerin olması kaçınılmaz hale gelir. Düşünceme göre bilinç mutasyonla meydana gelmiş olabilir. Ya da canlılar belli bir evrilmeden sonra bilince sahip oluyor olabilir. Bilinç konusunu fazla uzatmadan can, canlılık kavramına geçmek istiyorum.

Üremek adına çaba gösteren, hayatta kalmak için elinden ne geliyorsa yapan varlığı "canlı" sıfatından başka bir sıfatla tanımlamak gereksiz bir uğraştır. Sadece insanda olduğu düşünülen, kimilerince de hayvanlarda grupsal olarak bulunan ruh kavramının benim görüşümde yeri yok. Dolayısıyla insan canının hayvan canından da bir farkı yok. Vicdanı ele alalım. İnsanın doğasında vicdanın olduğu ne malum? Dış ortamdan tamamen izole yetiştirilmiş bir insanın vicdana sahip olacağına nasıl emin olabiliriz ki? İzole ortam belki aşırı bir tanım oldu. Doğal ortamda yetiştirilmiş bir insan genetik nedenlerden ötürü sahip olduğu ahlak kavramından daha fazlasına, yani vicdana sahip olabilir mi? Yukarıda da söylediğim gibi sadece insanın bilince sahip olduğu görüşüne katılmıyorum. İradeye en son değineceğim, o yüzden düşünme-muhakeme yeteneğiyle devam etmek istiyorum. Düşünme-muhakeme sadece insana özgü bir şey olsaydı şu an şempanzelerin karınca yuvalarına çubuk sokarak beslenmeleri mümkün olabilir miydi? Onlara şekilleri, renkleri öğretebilmemiz, hatta kimilerine göre bir insan dili öğrenebilecek kapasitede olmaları şempanzelerin düşünce-muhakeme yeteneğine sahip olduğunun en büyük kanıtı değil mi? İradeye gelirsek, iradeyi nasıl tanımlayacağımızın önemi büyük. Kendi çıkarımıza olan şeyi daha az zevk verdiği halde "doğru" olan yoldan yapma olarak ele alacak olursak iradeyi, bir şahin gördüğü zaman çığlık atarak sürüdeki türdeşlerini kurtarmaya çalışarak hayatını tehlikeye sokan herhangi bir kuş bunu iradesi doğrultusunda mı yapıyordur yoksa içgüdüsel nedenlerden ötürü mü? 200 kuşluk bir sürüde tek bir kuşun şahini görebilmesi ne kadar olasıdır? Eğer 5 kuş şahini gördüyse sadece birisinin bağırarak diğerlerini uyarması irade tanımına girmez mi? İçgüdüsel olsaydı diğer 4ünün bağırması da gerekmez miydi? Sanırsam bu kadar soru yeter. Vicdana geri dönecek olursak vicdanın insanın sosyal yaşantısından ötürü açığa çıkmış, gelenek ve inaçlarla güçlenmiş olduğu görüşü -bence- insanın vicdanla doğduğu düşüncesine ağır basmaktadır.

İç güdü tabi ki genler tarafından kontrol edilmektedir. Yeni doğan deniz kaplumbağalarının denize koşması da evrim sonucunda açığa çıkmış bir içgüdüdür. Yumurtadan çıktığında denize koşmayan kardeşlerine göre yaşama ve döl bırakma şansı çok daha yüksek olan denize koşan kaplumbağa sayesine gelecek nesiller de denize koşmaya başlamış olabilir. Böylelikle bir içgüdü açığa çıkmış olabilir. İçgüdü 0 ve 1 lerle kodlanmış bir robotun verdiği tepkinin benzeri tepkiler verir. Bir anlamda reflekstir. Yani yavru bir su kaplumbağası deniz gördüğünde ya koşar(1) ya da koşmaz(0). Bu da onun geleceğini belirler.

Umarım sorularınıza tatmin edici cevaplar verebilmişimdir. Yazıyı kontrol etmeden beğeninize sunuyorum, umarım fazla hatam yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İç güdü tabi ki genler tarafından kontrol edilmektedir. Yeni doğan deniz kaplumbağalarının denize koşması da evrim sonucunda açığa çıkmış bir içgüdüdür. Yumurtadan çıktığında denize koşmayan kardeşlerine göre yaşama ve döl bırakma şansı çok daha yüksek olan denize koşan kaplumbağa sayesine gelecek nesiller de denize koşmaya başlamış olabilir. Böylelikle bir içgüdü açığa çıkmış olabilir. İçgüdü 0 ve 1 lerle kodlanmış bir robotun verdiği tepkinin benzeri tepkiler verir. Bir anlamda reflekstir. Yani yavru bir su kaplumbağası deniz gördüğünde ya koşar(1) ya da koşmaz(0). Bu da onun geleceğini belirler.

İçgüdü konusunda anlattıklarınızı çok beğendim.Bu durumda canlıların içgüdüsel olarak görebileceğimiz özelilkleri arasında en önemli olan yaşamsal faaliyetler geliyor.

Dolayısıyla, Tanrı içgüdüsü ve benzeri düşüncelerin, insanların beynine sonradan yerleştirilen olgular olarak görebiliriz.

Anlattığınız bilgiler ışığında diyebilirim ki, her canlı hayatını devam ettirmek için yaşar, doğa ana'nın kanunu ve düzeni gereği, canlılara önhazırlık olarak içgüdüyü bağışlar, türler bu doğrultuda devam eder.

Bilinç kavramında nedense bende biraz tökezleme oluyor.

Canlıların kazandığı bir üst boyut olarak bilinç, çok karmaşık,mistik ve fantastik görünüyor.

Robot örneğinizdeki gibi gelişen olaylar aslında bizim içinde geçerli sayılır.

Nede olsa insan beyni sınırlıdır, doğumundan itibaren duyu organları ile elde ettiği verileri sentezleyerek düşünür,hayal kurar, karar verme yetisine sahip olur.

Elde ettiği verilere dayanarak yaşamını devam ettirir.

Demek istediğim şudur ki, aslında bizde kendi kendimizi programlayan yada dış etkenlere göre programize edilmiş robotlarız.

Sınırsız evrende sınırlı bir yaşam...

Hiç adil değil...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Robot örneginden başlayayım...

Ben robot örnegini verirken, canlılığın abiyogenez ile oluştugu kabulünden yola çıktım... Dolayısıyla doğanın yapabildigini bir gün mutlaka insanoğlu'da yapacaktır düşüncesinden hareket ederek, Bir gün cansızdan canlı yapmayı hatta ölülerin ölmesine neden olan etmenleri ortadan kaldırarak yeniden canlandırmayı başarabileceğimiz sonucuna ulaştım... Atıyorum 2150 yılında Terminatör filmindeki T800 ü (Mekanik iskelet üzerinde canlı bir doku) yapabileceğimizi öngördüm... Ancak T800 de his yoktu, irade yoktu kısaca bilinç yoktu...

T800 e can verince ister istemez, bilinç, irade, muhakeme, vicdan hatta estetik duygusunu vermiş olur muyuz? Yani "Ufak bir kıvılcım ile ilk CAN ı ver sonra gerisi (bilinç, vicdan estetik duygusu, muhakeme vs..) gelir" midir?

Yukarıda dile getirdiğim bilinç kavramından yola çıkarak şunu söyleyebiliriz, hangi canlının bilinç sahibi, hangisinin bilinçsiz olduğuna kesin bir yanıt verebilir miyiz? Prokaryot bir hücrenin bilinçli olamayacağı aşikar fakat ondan sonra gelen -evrilen- canlıların bilinç sahibi olmasını engelleyecek herhangi bir neden olduğunu sanmıyorum. Evrilen canlılar belli bir düzeye kadar bilince gerek duymadan yaşamış olabilirler, fakat bilinç sahibi bir canlı çıkıp diğerlerine bariz bir üstünlük kurarak doğal seçilimi devreye - devreden hiç çıkmamıştı ki- sokmuş, dolayısıyla da türünün evrilmesine neden olmuş olabilir. Diyebilirsiniz ki zeka olmadan bilinç ne işe yarar? Buradan da şu sonucu çıkarabiliriz; bilinci etkili kullanabilen canlılar çok az da olsa zeka sahibiydiler ya da bilinç sahibi canlılar arasında zeki bir birey mutasyonlar sayesinde ortaya çıktı ve üstte söylediğim gibi doğal seçilimi devreye soktu. Fakat zeka sahibi olmayan canlılar arasında bilincin ne gibi bir avantaji olabilir ki? Belli bir avantajı olmayacağından türdeşleriyle aynı oranda üreyebilme şansına sahip olur ve belli bir populasyonda bilinçsiz bireylerin yanında belli bir oranda bilinçlilerin olması kaçınılmaz hale gelir. Düşünceme göre bilinç mutasyonla meydana gelmiş olabilir. Ya da canlılar belli bir evrilmeden sonra bilince sahip oluyor olabilir. Bilinç konusunu fazla uzatmadan can, canlılık kavramına geçmek istiyorum.

Siz benim sordugum soruyu biraz yanlış anlamışsınız... Ben hayvanlarda kökten bilinç ya da irade veyahutta düşünme-muhakeme yoktur demedim, insana göre önemsizdir dedim... (Ama vicdan en azından insandaki vicdannın başka bir canlıda olabilmesini aklım almıyor, örnekler ile açıklarsanız daha iyi olacak)

Ayrıca sorum bilincin nasıl evrimleştiği değil ilk olarak nasıl ortaya çıktmış olabileceğidir... O yüzden bilinç, irade, muhakeme gibi şeylerinde genler tarafından kontrol edilip edilmediğini sordum... Bildigim kadarı ile bir hayvanın gen haritası tamamen çıkarılmıştı... O hayvanda işte şu gen bilinci kontrol ediyor, şu gen de iç güdüyü kontrol ediyor denmiş miydi?

Vicdanı ele alalım. İnsanın doğasında vicdanın olduğu ne malum? Dış ortamdan tamamen izole yetiştirilmiş bir insanın vicdana sahip olacağına nasıl emin olabiliriz ki? İzole ortam belki aşırı bir tanım oldu. Doğal ortamda yetiştirilmiş bir insan genetik nedenlerden ötürü sahip olduğu ahlak kavramından daha fazlasına, yani vicdana sahip olabilir mi? Yukarıda da söylediğim gibi sadece insanın bilince sahip olduğu görüşüne katılmıyorum.

İnsanda vicdan -hiç kullanılmasa bile- kesinkez vardır... Kullanılıp kullanılmamasını da insanın iradesi belirler... Mesela zevkine ördek avlamak bana göre vicdansızlıktır... Ama avlayana göre spordur... Avlayana göre ördek avlamanın eğlenceli bir spor olmasına karar veren yeti iradedir... Bir Leopar ceylan yavrusunu sıkıştırıp hiç bir rahatsızlık duymadan onu canlı canlı yiyebilir. "Yavrusunu bırakayım nasıl olsa yetişkin bir tane yakalar yerim" demez asla... Bunun üzerine "Eyvah! Ben ne yaptım? Savunmasız bir yavru ceylanı yedim." diyeceğini de sanmıyorum... Ama vicdani duyguları gelişmiş bir insan o yavru ceylanı yiyeceğine, ceylan gibi ot yemeyi tercih edebilir... Hatta Leopar vicdana gelip yavruyu değilde annesini yiyebilir ama insan sırf yavrunun yüzü suyu hürmetine annesini de yemeyebilir... İşte aslında vicdanlı hareket dediğimiz budur...

Burada şu itirazı yapabilirsin; "Leopar hem kendi yaşamı için hemde ceylanın yaşayabilmesi (neslini sürdürebilmesi) için o ceylanı yemelidir." "Dolayısıyla bunun vicdan ile alakası yoktur, hatta ceylanların neslinin sürmesine yardımcı oldugu için vicdani bir davranıştır." diyebilirsin... Ama hayvanlar dünyasında vicdanın nasıl kullanılabileceğine dair başka bir örnekte aklıma gelmedi açıkçası...

Düşünme-muhakeme sadece insana özgü bir şey olsaydı şu an şempanzelerin karınca yuvalarına çubuk sokarak beslenmeleri mümkün olabilir miydi?

Yine beni yanlış anladığınızdan dolayı böyle bir cümle kullanmışsınız... Dediğim gibi; Ben hayvanları düşünme-muhakeme gücü yoktur demedim... İnsana göre önemsizdir dedim...

En basit örnegi ile şöyle açıklayayım... İlkel primatlar bizlerden (Homo Sapiens) çok daha eski olmasına rağmen hala daha en ilkel homo sapiensden daha ilkeldirler... Maymunlar cehennemi filmini seyrettiniz mi bilmiyorum, o filmdeki gibi bir durum söz konusu olsa idi o zaman sizin söylediklerinize hak verebilirdim...

Onlara şekilleri, renkleri öğretebilmemiz, hatta kimilerine göre bir insan dili öğrenebilecek kapasitede olmaları şempanzelerin düşünce-muhakeme yeteneğine sahip olduğunun en büyük kanıtı değil mi?

Bence değildir.... Çünki; insandan başka hiç bir canlı öğrenmek için insan kadar hevesli değildir... Hatta hemen hemen hiç hevesli değildirler... İnsan harici tüm canlıların tek bir öğrenme sebebi ve aracı vardır... Sebep: Merak, Araç: Deneme yanılmadır... Hiç bir maymun renklere ilgi duymaz, "Bana renkleri veya insan dilini ögretin" talebi ile gelmez... Hiç bir hayvan o kadar meraklı ve irade sahibi değildir... Aslında bizim ögrettiğimizi onlarında öğrendiğini sandığımız şey ezberden ya da taklitten başka bir şey değildir. Tüm bü ögretimler metazoridir...

İradeye gelirsek, iradeyi nasıl tanımlayacağımızın önemi büyük. Kendi çıkarımıza olan şeyi daha az zevk verdiği halde "doğru" olan yoldan yapma olarak ele alacak olursak iradeyi, bir şahin gördüğü zaman çığlık atarak sürüdeki türdeşlerini kurtarmaya çalışarak hayatını tehlikeye sokan herhangi bir kuş bunu iradesi doğrultusunda mı yapıyordur yoksa içgüdüsel nedenlerden ötürü mü? 200 kuşluk bir sürüde tek bir kuşun şahini görebilmesi ne kadar olasıdır? Eğer 5 kuş şahini gördüyse sadece birisinin bağırarak diğerlerini uyarması irade tanımına girmez mi? İçgüdüsel olsaydı diğer 4ünün bağırması da gerekmez miydi?

Bence o kuşların yaptığı iradesel değil iç güdüsel bir harekettir... Korunma, sürüsüne sahip çıkma iç güdüsü... Neden görenlerin hepsi değilde sadece bir tanesi çığlık atar? sorusuna verilebilecek cevap sanırım hiyerarşi iç güdüsüdür... Hatta bence ilk gören eğer ikazı yapsa idi o zaman buna belki irade denebilirdi... Ama ondan bile şüpheliyim... Ancak yinede hayvanlar salt iradesizdir, düşüncesizdir demiyorum... elbetteki iradeleri düşünceleri vardır ama insana göre önemsizdir diyorum...

İç güdü tabi ki genler tarafından kontrol edilmektedir. Yeni doğan deniz kaplumbağalarının denize koşması da evrim sonucunda açığa çıkmış bir içgüdüdür. Yumurtadan çıktığında denize koşmayan kardeşlerine göre yaşama ve döl bırakma şansı çok daha yüksek olan denize koşan kaplumbağa sayesine gelecek nesiller de denize koşmaya başlamış olabilir. Böylelikle bir içgüdü açığa çıkmış olabilir. İçgüdü 0 ve 1 lerle kodlanmış bir robotun verdiği tepkinin benzeri tepkiler verir. Bir anlamda reflekstir. Yani yavru bir su kaplumbağası deniz gördüğünde ya koşar(1) ya da koşmaz(0). Bu da onun geleceğini belirler.

Benim sorduğumda tam olarak budur... Karada doğmuş bir caretta caretta aslında denizde yaşadığını nereden bilmektedir? Onu denize iten güç nedir? Doğal seleksiyon bunu bir caretta carettaya nasıl öğretmiş olabilir? Hatta daha da geri gidersek denizdeki caretta carettayı karaya yumurta bırakmayı ögreten şey nedir? Bu bir gene kayıt mı ediliyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Çünki; insandan başka hiç bir canlı öğrenmek için insan kadar hevesli değildir... Hatta hemen hemen hiç hevesli değildirler... İnsan harici tüm canlıların tek bir öğrenme sebebi ve aracı vardır... Sebep: Merak, Araç: Deneme yanılmadır... Hiç bir maymun renklere ilgi duymaz, "Bana renkleri veya insan dilini ögretin" talebi ile gelmez... Hiç bir hayvan o kadar meraklı ve irade sahibi değildir... .

Bilakis, hayvanlar dahada meraklılar.

Örneğin köpekler, sürekli oyun isterler yaramazlık yaparlar.

Bilmediği herşeyi karıştırır,kırar dökerler.

Ayrıca öğrenmek konusunda hernekadar istekli olmasalarda bunu başarabilirler.

Mesela, papağanlar ve muhabbet kuşları insanlar gibi konuşabilir... Neden sizce?

Köpekler, birden fazla komutu ezberleyebilir, iradeli hareket edebilir!

Bunu size kanıtlayabilirim.

Benim köpeğim 2 gün aç kalsın ve önüne yeni pişmiş bir et koyayım,

Ben "ye" komutunu vermeden yemeğe dokunmaz...

Burada iradeden bahsedebiliriz.

Ha, insanlar diğer hayvanlardan farklı olabilir,

Bizde olmayan özelliklerde onlarda var.

Biz, olmamız gereken yetiye, "akıl"a sahip olduk.

Çünkü acımasız doğada hayatta kalabilmek için başka şansımız yoktu...

Link to post
Sitelerde Paylaş

"İnsanda vicdan -hiç kullanılmasa bile- kesinkez vardır... Kullanılıp kullanılmamasını da insanın iradesi belirler... Mesela zevkine ördek avlamak bana göre vicdansızlıktır... Ama avlayana göre spordur... Avlayana göre ördek avlamanın eğlenceli bir spor olmasına karar veren yeti iradedir... Bir Leopar ceylan yavrusunu sıkıştırıp hiç bir rahatsızlık duymadan onu canlı canlı yiyebilir. "Yavrusunu bırakayım nasıl olsa yetişkin bir tane yakalar yerim" demez asla... Bunun üzerine "Eyvah! Ben ne yaptım? Savunmasız bir yavru ceylanı yedim." diyeceğini de sanmıyorum... Ama vicdani duyguları gelişmiş bir insan o yavru ceylanı yiyeceğine, ceylan gibi ot yemeyi tercih edebilir... Hatta Leopar vicdana gelip yavruyu değilde annesini yiyebilir ama insan sırf yavrunun yüzü suyu hürmetine annesini de yemeyebilir... İşte aslında vicdanlı hareket dediğimiz budur... "

insanlar ilkel yaşamlarında aman ceylan yemeyeyim, yazık ot yiyeyim dememişlerdir. vicdan kavramı , toplumsal yaşamlar beraber sonrada gelişmiştir. yani insan varolduğu günden beri "vicdan" sahibi değildi demek istedim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Başka şansımız yoksa, şempanzeler ve goriller nasıl hayatta kaldı? (Sizin mantığınızla) Karikatür gibisiniz.

Tüm yazımda dikkat edersen diğer hayvanlarda da akıl'ın olduğunda bahsettim.Biz onların içinde yüksek gurupta sayılırız.Ayrıca şempazeler ve gorillerde hayatlarını devam ettirecek akıl'a sahiptirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...