Jump to content

Canlı molekül oluşumuna matematiksel bakış


Recommended Posts

Umutsuz sentetik hücre yapılmıştır..

Sentetik hücre yapan bilim adamları sizlerin hadi bir hücre yapında görelim söyleminiz üzerine yola koyulmadılar..

Newton yer çekimi kanununu Tanrıyı ispatlamak üzere yola çıkıp bulmadı..

Neden böyle bir saplantınız var?

Bilim Allah ın var olup olmadığıyla ilgilenmez..

Bilim kendi yolunda ilerler..

Bilimin ortaya çıkardığı gerçekler bugüne kadar Tanrı nın söylemleriyle çelişmiştir.

Her şeyin sonunda Arş üzerine Kurulmuş İslam ın bir Tanrısı mı çıkacak karşına?

Ya da dört kollu dans eden Hinduların Tanrısı Şiva mı?

Birde bakmışsın karşına çıkan Zeustur?

O zaman ne yapacaksınız?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 88
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

>>> yarın hücre yapmayı beceren bilimin allahın varlığını ıspatlamayacağı ne belli?

Böyle boş laflarla bir yere varılmaz.. Allahın varlığını bilim ispatlayamayacak, zira zaten yokluğunu ispatlamış halde..

Dilersen sende ispatlayabilirsin.. Bak bakalım cebine, allah var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> yarın hücre yapmayı beceren bilimin allahın varlığını ıspatlamayacağı ne belli?

Böyle boş laflarla bir yere varılmaz.. Allahın varlığını bilim ispatlayamayacak, zira zaten yokluğunu ispatlamış halde..

Dilersen sende ispatlayabilirsin.. Bak bakalım cebine, allah var mı?

yarın bilim hücreyi yapacaktır

yarın bilim allahın varlığını sıpatlayacaktır

hadi aradaki farkı bana söyleyiniz?

sizin öne sürdüğünüz tez ile benim öne sürdüğüm tez aynıdır

öyleyse neden sadece benim ki saçme oluyor acaba?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sanırım sen forum okuma özürlüsün...

Eğer forumda siyah yazıların arasında altı çizili bir kelime görüyorsan on un üzerine tıklarsan ayrı bir sayfa açılacaktır..

Sana o sayfada o cümlede geçen iddia ile ilgili açıklama ve kaynağı çıkacaktır...

2. sayfada bu şekilde sorduğun sorunun cevabı verilmiştir..

http://forum.ateizm2.org/index.php?s=&...st&p=136390

Link to post
Sitelerde Paylaş

Olamaz diye birşey yoktur. Biz anlayamadık diye birşey vardır.

Doğada var olan herşey doğal süreçler neticesinde var olmuştur. Yolda giderken gördüğünüz bir dağ için "Allah bunu tepeden attı ve bu dağ burada kaldı" mı diyorsunuz?

Canlılık da doğal bir süreçtir. Canlıları cansızlardan ayıran en önemli fark üremektir. Çoğalmaktır. Eğer bir molekül çoğalmaya başlıyorsa, o zaman bir rekabet ister istemez doğacak ve sonuçta en iyi ve en verimli çoğalan varlığını sürdürecektir. İşte evrim budur. Rekabet arttıkça, reaksiyon dizisi gittikçe uzar ve milyarlarca yıl sonra bu hale gelir.

İlk canlı ile şimdiki canlılar arasında şekil farkı olsa da amaç aynıdır. Üremek; çoğalmak.

Ergenlikte kendinizi çirkin bulduğunuzda neden üzüldüğünüzü düşünün. Ya da sevgili bulmka için neden uğraştığınızı?

Canlılık şartlar müsait olduğu sürece reaksiyonlarını devam ettirir. Dünya ise bunun için biçilmiş kaftandır. Eğer canlılık bir şartların uygun olma durumda filizlenen bir süreç olmasaydı, o zaman Marsta da, Ay'da da hayat var olabilirdi.

İyi düşünün! Aklınız size yol gösterebilecek tek rehberiniz.....

tarihinde CharlesDarwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> M harfi sabit kalacakmış ve bunu yapan da doğal seleksiyonmuş:)

Elbette, her şeyi kıçından anlarsanız, varacağınız yer ancak burası olur..

Eline 10 tane zar al.. Geniş bir yere at.. Bak bakalım hangisi ne geldi? 5-2-4-5-1-6-3-3-1-5 gelmiş olsun..

Şimdi çıkıp, amanda bu zarlaırn bu sayı gelmesi ihtimali şu kadar ufaktı, ama geldi, abooov, demekki zarları bu hale getiren bir tanrı var diyor musun?

Tesadüflerin toplamı olan tesadüf bizi bu hale getirmiş.. İşte zarlarımız: 4 üye (2 kol, 2 bacak), 2 göz, iki beyin lobu, şu kadar metre barsak, bu kadar şundan vs. vs.

Bu sonuc alıp, bunun çıkma ihtimaline göre, geriden gitmek, ancak zarlar geldikten sonra gelen sayıya imkansız demek gibi abes bir şey olur.

Diğer yandan, doğada elmas oluşması için ne lazımsa, canlı hücre oluşması içinde ancak o lazımdır: Gerekli şartlar.. Eğer gerekkli ortam yoksa, ne elmaz oluşur, ne de canlı yapı..

Doğa olmak yada olmamak lafını yazmaz. Doğanın böyle bir işi yoktur. Ama doğa, her zaman bir şeyler yazar.. Doğanın maymunu bir tuşa basar, yazdığı şey anlamlıysa öyle kalır.. Bir sonraki tuşal birlikte gene anlamlıysa, o da kalır böylece gider.. Sonuçta, belki shekaspare, belki dante, belki homeros, belki bir bedevinin şükür nidası vs. herhangi bir şey çıkabilir.. Amaney, bu ne demek, CTATTATTTCCTATTACT vs. zırvalık diyebilirsin, bunun senin için anlamsız olması, doğa için anlamlı olmadığı anlamına gelmez..

Yukarida koyulastirdigim cumleyi bir anlasalar.... Ama zor.. Kac defa yazdim bunu, bir ben bilirim..

Biraz kafayi calistirsalar. Bugun 4 kollu olsaydik, bunlar yine "..aman tanrim bu nasil dusuk bir olasiliktir...ne harikayiz suraya bak.." diyeceklerdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yukarida koyulastirdigim cumleyi bir anlasalar.... Ama zor.. Kac defa yazdim bunu, bir ben bilirim..

Biraz kafayi calistirsalar. Bugun 4 kollu olsaydik, bunlar yine "..aman tanrim bu nasil dusuk bir olasiliktir...ne harikayiz suraya bak.." diyeceklerdi.

yaw ne kadar güzel anlatmışsınız siz ölee

peki bu olasılıklar toplamı bu kadar çok şeyi mbu kadar mükemmel bir şekilde bir araya gertirdi bu kadar çok varlık türedi

peki bu tesadüfler toplamının bir tanrı yı oluşturma ihtimali ne kdar sizce

yani kusursuz bir dünyayı ve bunca tür canlıyı türeten tesadüfler toplamı bir tanrıyıda oluşturmuş olamaz mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlı moleküllerinin ve DNA'nın kendiliğinden ortaya çıkması ile ilgili olasılık hesaplarından yola çıkarak OLMAZ böyle şey demek çok kolaydır.

Bazı kişiler insanın ortalama 70-80 yıllık ömrüyle milyonlarca yılın öyküsünü hafsalasında canlandıramazlar.

Gazete haberinde şöyle bir şey vardı: İnsanların önemli bir bölümü dünyanın sonunun yakın olduğunu düşünmektelermiş. Haberin devamı daha ilginçti; çağlar boyunca her nesil kendi yaşam süreçleri içinde dünyaya bir son öngörmüşler. Bunlar doğru olsaydı, dünya binlerce defa yok olurdu.

Bunun nedeni insan düşüncesinin kısırlığı ile, uzak öngörülerinin olamamasıdır.

Sürekli gözden kaçırılan, demogoji yapılan bir konu vardır: maymunun önüne daktilo koyun, harfleri rastgele basarak klasik bir eseri-romanı yazabilme olasılığı ile evrim olasılığı aynıdır!

Bu düz mantık hesaplama alışkanlığı, hata yapanın yok olması durumunu hiç dikkate almamaktadır.

Oysa evrim kümülatif-birikime dayanan bir olaydır. "ANA GEL" cümlesini ele alalım. Bir maymunun önüne daktilo verip, 3 tuş basarak rastgele ANA yazma olasılığını değerlendirelim. ANA yazamayan maymunları da yok edelim. Olasılık 1/329 dur=yaklaşık 68 trilyon maymun telef olur. ANA yazmayı öğrenenlerin çoğalmasına izin verelim. Daha sonra ANA yazmasını bilenlerin GEL yazması beklenir. Yaklaşık 68 trilyonda bir olasılık yine söz konusudur.

Bodoslama düşünenler 68 trilyon maymun sözüne takılacaklardır. Oysa biz gelişmiş bir organizma yerine moleküller ve tek hücreli canlılardan bahsediyoruz. 68 trilyon bakteri evinizin kanalizasyonunda çok kısa sürede üreyip ölmekte.

Dışkıda bulunan E.coli mikrobu, çoğalmasını engelleyen bir durum olmadığında, ortalama 10 dakikada bir bölünür. Yani tek bir bakteri 6 saatte 30 milyonu aşar. Küçük bir DNA parçasının sentezi birkaç milisaniyede tamamlanabilir. Karbon atomunun oksijen ile birleşme süresi çok çok daha kısadır. İnsan tek bir hücreden trilyonlarca hücreye 9 ayda ulaşmaktadır. 80 yıllık bir ömürde 29.200 gün, 700.800 saat, 42 milyon dakika, 2.5 milyar saniye vardır. Saniyede 100 hücre saysanız bile kendi hücrelerinizi sayamazsınız.

Canlılığın ilk adımları atıldığında, moleküllerin doğru sırada yerleşme olasılığı doğal olarak çok düşüktür. Ama doğanın doğruyu bulmak için çok zamanı vardı. Molekül düzeyinden ilk hücreye geçiş (bugünkü bilgilerimize göre) milyonlarca yıl almıştır. Tek bir hücreden gelişmiş organizmaya geçiş de çok uzun süreç almıştır. Giderek hızlanmıştır. Daktiloda yanlış yazan her hücre yok edilmiş, doğru yazanlarla yola devam edilmiştir. Her gelişim basamağında yanlış yazanların yok olması ile doğru yazanlarda bir birikim oluşmuştur.

Ben bunu bilgisayar gelişimine benzetirim. Bilgisayarın ilk örneği 4500 yıllık abaküs olarak görülür. İnsandaki bilgi birikimi giderek artmış, giderek daha gelişmiş abaküsler kullanılmış. Bilgisayarın bugünkü şekline en yakın halinin geçmişi 100 yıl bile değil. Şimdi bakın ilk adımların atılması yüzyıllar alırken, sonraki adımlar giderek hızlanmaktadır. Bunu bilgi birikimi sağlamaktadır.

İnsanın maymundan farklılaşması tüm canlı öyküsünün çok kısa zamanını kapsar.

Öncelikle bilgi birikimini (doğru moleküler dizilimi) kavramak gerek.

tarihinde KKoH tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
İnsanın maymundan farklılaşması tüm canlı öyküsünün çok kısa zamanını kapsar.

Maymundan gelmedik ama maymuna gidiyoruz dedirten yazı yazmışsınız KKoH arkadaşım. İnsanın en yakın "atası" maymunlar değildir. maymunlar insana yakın bir akraba olarak kabul edilir. kısacası maymundan farklılaşmadık...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Maymundan gelmedik ama maymuna gidiyoruz dedirten yazı yazmışsınız KKoH arkadaşım. İnsanın en yakın "atası" maymunlar değildir. maymunlar insana yakın bir akraba olarak kabul edilir. kısacası maymundan farklılaşmadık...

Sözcüklere takılıp kalmayın, içeriğin daha önemli olduğunu düşünmekteyim.

Bu düzeyde yazı yazabilen bir kimsenin temel konularda birikiminin olması kaçınılmazdır. Ben de aynı özelliklere sahibim.Hominidae familyası, hominoid, hominid, maymun, maymunsu, insan kavramlarını bildiğimin umarım farkındasınızdır. Bilgi birikiminin yanlış ve eksikliği, daha çok uç konularda, akademik düzeydeki konularda görülür. Örneğin "bir peptid molekülüne eklenen hidrojen atomunun açısal özelliklerinin peptidin fonksiyonel özelliklerinde yaptığı değişiklik" gibi...

Bu tip bir akademik tartışmanın yerinin bu forum olmadığının, forumun ortalama kitlesine hitap etmenin önemli olduğunun bilincindeyim. Örneğin fizik ve matematik konuları derinleşince yorumlardan kaçındım.

Ayrıca yazımda kullandığım cümle şöyleydi:

"İnsanın maymundan farklılaşması tüm canlı öyküsünün çok kısa zamanını kapsar."

Yazımda MAYMUN ATA kavramı geçtiğini sanmıyorum. Maymun kendi yoluna-insan kendi yoluna anlamında kullanılmıştır.

ATA'dan farklılaşmak ile aynı ATA'nın oğullarının farklılaşması farklı anlamlardadır. Burada ikinci şekilde kullanılmıştır.

MAYMUNA GİDİYORUZ anlamını nasıl çıkarttığınızı ise hiç kavrayamadım.

Yazımı bir kez daha okuyup, içeriğini kavramanız dileğiyle...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ayrıca yazımda kullandığım cümle şöyleydi:

"İnsanın maymundan farklılaşması tüm canlı öyküsünün çok kısa zamanını kapsar."

Yazımda MAYMUN ATA kavramı geçtiğini sanmıyorum. Maymun kendi yoluna-insan kendi yoluna anlamında kullanılmıştır.

ATA'dan farklılaşmak ile aynı ATA'nın oğullarının farklılaşması farklı anlamlardadır. Burada ikinci şekilde kullanılmıştır.

MAYMUNA GİDİYORUZ anlamını nasıl çıkarttığınızı ise hiç kavrayamadım.

Yazımı bir kez daha okuyup, içeriğini kavramanız dileğiyle...

Ben için problem yok...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...
  • 5 months later...

>>> peki bu olasılıklar toplamı bu kadar çok şeyi mbu kadar mükemmel bir şekilde bir araya gertirdi bu kadar çok varlık türedi

Ne kadar çok? Çok mu? Bence aslında pek az..

Mükemmel şekilde mi? İşte DNA.. %90'ı lüzumsuz bir dev molekülden ibaret sadece.. Bu mu mükemmel.. Bir kitap alıyorsun 200 sayfalık 180 sayfası, "bir sonraki sayfada yazı var" gibi cümleler ve "dsjsjkjkdasdasdhjkakdjajkdajkdhjkdjkasdhjkas" gibi şeylerle dolu. Bu kitaba mükemmel diyebilir misinn?

Link to post
Sitelerde Paylaş
>>> peki bu olasılıklar toplamı bu kadar çok şeyi mbu kadar mükemmel bir şekilde bir araya gertirdi bu kadar çok varlık türedi

Ne kadar çok? Çok mu? Bence aslında pek az..

Mükemmel şekilde mi? İşte DNA.. %90'ı lüzumsuz bir dev molekülden ibaret sadece.. Bu mu mükemmel.. Bir kitap alıyorsun 200 sayfalık 180 sayfası, "bir sonraki sayfada yazı var" gibi cümleler ve "dsjsjkjkdasdasdhjkakdjajkdajkdhjkdjkasdhjkas" gibi şeylerle dolu. Bu kitaba mükemmel diyebilir misinn?

%90'ı luzumsuz olan bir şeyin en ufak müdahaleye bile korkunç bir tepki vermesi (ölüm, anormal hastalıklar vs...) biraz çelişkili olmadı mı?

Bildiğim kadarı ile mutasyonların çok büyük bir kısmı yıkıcı etkiye sahiptir, çok azı faydalı veya nötrdür.

%90 luzumsuz olan bir yapı için aslında tam tersi olması gerekmez miydi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında DNA'nın yüzde 90'ı lüzümsuz demek doğru değil.

İşlevsiz olduğu sanıldığı için hurda DNA denmişti ama, her geçen gün araştırmalar ona bazı işlevler yüklüyor.

Hurda DNA'nın önemi henüz tam olarak bilinmiyor .

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...