Jump to content

tanrı beddua edermi?yoksa eden insanmı?


Recommended Posts

Tanrı ol deyince oldurandır , beddua ederken gerçekleşmiyorsa demekki ol dememiştir , ol dememişse o halde neden beddua etmektedir , beddua ötedeki tanrıya yapılır , tanrı beddua ettigine göre demekki o beduayı gercekleştirecek başka tanrılar vardır

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 59
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

bu güne kadar kaç tanrı ile tanıştın

tanrının beddua etmemesi gerektiği bilgisine nasıl ulaştın

tanrı sence nasıl olmalıdır bir örnek verebilirmisin

Gerçek tanrının ismi yoktur. Gerçek tanrı isimsiz kahramandır.Arabamı bu kıçında plakası olsun? Bundan dolayı ismi olan ne kadar tanrı varsa tamamı sahtedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Gerçek tanrının ismi yoktur. Gerçek tanrı isimsiz kahramandır.Arabamı bu kıçında plakası olsun? Bundan dolayı ismi olan ne kadar tanrı varsa tamamı sahtedir.

isimsiz bir tanrıda;

kafalarda uydurulmuşdur .Yoktur

Bu kadar basit.

Ha muhammed uydurmuş allah demiş

Ha musa uydurmuş yehowa demiş

Ha sen uydurmuşsun isimsizdir demişsin

Değişen olmaz.

ona isimsizlik ünvanı yükleyerek redettiğimiz tanrılardan soyutlayamazsın !

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 6 years later...
  • 3 years later...

KOCA KOCA GODOMANLARIN YAPTIĞI TERCÜME HATALARI

 

ALLAH BEDDUA EDER Mİ HİÇ!!?

 

1. “….Allah onları kahretsin!” (Münafukun 4)

 

2. “….Kahrolsun o koyu yalancılar!” (zariat 10)

 

3. “Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti!” (Müddesir 19)

 

4. “Yine, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçti!” (müddesir 20)

 

5. “Ebu Leheb’in iki eli kurusun!” (Tebbet 1)

 

Bu 5 ayetin meallerini okuyanlar, Rabbimizin beddua ettiğini, ayetlerde kızılan insanlara güç yetirilmediğini zannedebilir. Ki çoğu ateist sitelerinde bu durumdan yola çıkararak “Hiç Tanrı Beddua eder mi?!!” sorusu sorularak bu kuranın uydurulmuş olduğu söylenmiştir. Bu yazıları okuyanlar ise kurana ve islama şüphe ile yaklaşır olmuşlardır.

 

Oysa gerçekte durum bambaşkadır.  Allahın apaçık olduğunu belirttiği ve en güzel Arapça olarak indirdiği ayetleri, Arapçanın temel kurallarından ve dilbilgisi kurallarından habersiz, yada bu kuralları bilip de dikkate önemsemeyen, sözde profesor, din adamı (!)  tabakası tarafından resmen katledilmiştir. Mazi (yani geçmiş zaman kipindeki)  fiilleri muzari (yani geniş, şimdiki, gelecek zaman kiplerini barındıran fiiller)  olarak tercüme edilmiş veya rivayetlerin etkisinde kalınarak, yani ayetin rivayetlere uydurulması çabası içinde,  kelimelere ayetteki diğer cümlelerle ve kurandaki benzer ayetlerle uyuşmayan anlamlar yüklenmiştir. Hemde özensizce!

 

1) Munafıkun 4 ayetinde “Allah onları kahretsin!” diye çevirdikleri cümlede yer alan “kâtelehumu” kelimesi, mazi bir fiildir. Bu cümlenin,

 

“ALLAH ONLARI KAHRETTİ” olarak, geçmiş zaman kipinde çevrilmesi gerekiyordu. (ayetin detaylı incelemesini http://www.kuranmeali.com/Elfaz.php?sure=63&ayet=4 sayfasından yapabilirsiniz. Diğer ayetler için de aynı şekilde bakabilirsiniz)

 

2) Zariat 10 ayetini “Kahrolsun o koyu yalancılar!” diye çeviren sözde müellifler, ayetteki “kutile” kelimesinin fiili mazi, yani geçmiş zaman kipinde olduğunu ve “yalancılar” diye tercüme ettikleri  “el-ḣarrâsûn” kelimesi önündeki bilinirlik takısı olan “el” takısını görmezden gelmişlerdir.

 

Ayetin “O YALANCILAR KAHROLDULAR!” şeklinde tercüme edilmesi gerekiyordu.

 

3 ) Müddesir 19 ayetinde “kahrolası” diye tercüme ettikleri “fe-kutile” kelimesi de mazi bir fiildir. kelimeyi “KAHROLDU” diye tercüme etmeleri gerekiyordu.

 

4) müddesir 20 Ayetinde de “kutile” kelimesi fiili mazi olup o da geçmiş zaman kipinde bir kelimedir ve “KAHROLDU” şeklinde çevrilmeliydi.

 

5)      Tebbet suresindeki ayete gelince,

bu suresinin komplesi tamamen rivayetlere uysun diye yanlış çevrilmektedir. Allahın “ebu leheb’in 2 eli de kurusun” şeklinde bir ifadesi yoktur, olamaz da.  Surede bahsi geçen, Ebu Leheb, yani Ateşin babası lakabı, Kurana göre Hz Muhammed’in amcasına değil, Musa kıssasındaki FRAVUN’a ait bir lakaptır. Bu konuda, sure hakkındaki ayrıntılı bilgiler ve surenin olması gerekli mealine   “””http://www.tuvavadisi.org/tebbet-suresi/ “””  linkinden ulaşabilirsiniz.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

insanları kurandan ve islamdan uzaklaştıran, Kuran Meallerindeki tercüme hatalarıdır. Kuran çelişkisizdir.  kuran kelimelerini, rivayetlere uysun diye yanlış tercüme eden sözde Din adamları, ki islamda din adamı sınıfı yoktur, kuranı insanlara yanlış tanıtmaktalar. 

 

ateistlerin yıllarca gördüğü yada göremediği, kurandaki tercüme hatalarının bir kısımını aşağıdaki linkten öğrenebilirsiniz. 

 

www.facebook.com/ahsurivayetler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kur'an okundukça,her Kur'an okuyan müslüman bu ayetleri namazda ,camide,mevlütde vs...okuduğunda otomatikman kendiside beddua etmiş olacak. yani Allah beddua edin demiş oluyor,insanların diliyle bedduasını binlerce dille ettirerek..sufle vermek gibi düşünün.ebu lehebin eli kurusun sureside böyle.. yani ben öyle düşünüyorum.benzerinide yahudiler  zebur da ki dualar için söylerler.zebur(mezmurlar) da Davut beddua eder,mezmurları okuyanda Davut'un bedduasına eşlik etmiş olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, selcuk_ege yazdı:

insanları kurandan ve islamdan uzaklaştıran, Kuran Meallerindeki tercüme hatalarıdır. Kuran çelişkisizdir.  kuran kelimelerini, rivayetlere uysun diye yanlış tercüme eden sözde Din adamları, ki islamda din adamı sınıfı yoktur, kuranı insanlara yanlış tanıtmaktalar. 

 

ateistlerin yıllarca gördüğü yada göremediği, kurandaki tercüme hatalarının bir kısımını aşağıdaki linkten öğrenebilirsiniz. 

 

www.facebook.com/ahsurivayetler

çoğunluk ,helede araplar kuranı yanlış anlamışsa Allah anlaşılması müşkül bir kitap göndermiş demektir.''asırlarca kuran yanlış anlaşıldı,tercüme ,meal hatası var,ben enladım doğrusunu''  diyen müslümanlar kuranın inandırıcılığına gölge düşürdüklerinin farkında mı ? 

ayet gayet açık : KTL yani Katl diyor.yani katletmek..yani öldürmek..öldürmek olmuş kahretmek..kelimenin anlamını niye değiştiriyorlar bazı mealciler anlamak mümkün değil..birde bedevilerden bahseden ayetler..orada arap kelimesi geçiyor..mealciler bedevi olarak değiştirmiş..hangi hakla ?

el A'RABU : bedevî (göçebe) Araplar
2. eşeddu : daha şiddetlidir
3. kufran : küfür, inkâr bakımından
4. ve nifâkan : ve nifak bakımından
5. ve ecderu : ve daha yatkın

 

 

18.

fe ahzer-hum : artık onlardan sakının
19. KATELE -hum(u)

: onları öldürsün, helâk etsin, kahretsin

 

tarihinde fezadabirtürk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
9 dakika önce, fezadabirtürk yazdı:

çoğunluk ,helede araplar kuranı yanlış anlamışsa Allah anlaşılması müşkül bir kitap göndermiş demektir.''asırlarca kuran yanlış anlaşıldı,tercüme ,meal hatası var,ben enladım doğrusunu''  diyen müslümanlar kuranın inandırıcılığına gölge düşürdüklerinin farkında mı ? 

çok açık ve basit bir dilbilgisi kuralını, TÜRK mealciler gözden kaçırıyorsa, önemsemiyorsa bu Allahın ve kuranın suçu değil, bu insanları yanıltan pislik mealcilerin suçu oluyor. 

 

evet, gerizekalı araplar dahil tüm mealciler kuran kelimelerine anlam verirken arapça dilbilgisi kuralları ve gramerini değil, kafalarındaki rivayetleri baz almışlardır.  dil kurallarını, cümle içindeki ve kuranın diğer cümleleriyle ilişkisini hiçe saymışlardır. Resmen facia. Çoğunlukla bu rivayetlerin kökeni de tahrif edilmiş Tevrata dayanıyor. 

 

geri zekalıca olan tercümelerden ve sorgusuz sualsız onları kabul edenleri sorumlu tutmayıp Allahı sorumlu tutmak apaçık bir şekilde aymazlıktır.  zaten rabbimiz çok açık bir şekilde diyor ki: " insanların çoğu ancak alllaha ortak koştuğu halde iman etmekteler"

 

tarihinde selcuk_ege tarafından düzenlendi
ekleme
Link to post
Sitelerde Paylaş
58 dakika önce, selcuk_ege yazdı:

çok açık ve basit bir dilbilgisi kuralını, TÜRK mealciler gözden kaçırıyorsa, önemsemiyorsa bu Allahın ve kuranın suçu değil, bu insanları yanıltan pislik mealciler suçu oluyor. 

 

evet, gerizekalı araplar dahil tüm mealciler kuran kelimelerine anlam verirken arapça dilbilgisi kuralları ve gramerini değil, kafalarındaki rivayetleri baz almışlardır. çoğunlukla bu rivayetlerin kökeni de tahrif edilmiş Tevrata dayanıyor. 

Hayır ,bazıları doğru meal veriyor.o açıdan sorun yok(desemde yanlış meal   kuranı  yanlış ,eksik anlamak demektir  ) .sorun islam tarihini yanlışlayıp,doğrusunu ben anladım demek.

tarihinde fezadabirtürk tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, selcuk_ege yazdı:

çok açık ve basit bir dilbilgisi kuralını, TÜRK mealciler gözden kaçırıyorsa, önemsemiyorsa bu Allahın ve kuranın suçu değil, bu insanları yanıltan pislik mealcilerin suçu oluyor. 

 

evet, gerizekalı araplar dahil tüm mealciler kuran kelimelerine anlam verirken arapça dilbilgisi kuralları ve gramerini değil, kafalarındaki rivayetleri baz almışlardır.  dil kurallarını, cümle içindeki ve kuranın diğer cümleleriyle ilişkisini hiçe saymışlardır. Resmen facia. Çoğunlukla bu rivayetlerin kökeni de tahrif edilmiş Tevrata dayanıyor. 

 

geri zekalıca olan tercümelerden ve sorgusuz sualsız onları kabul edenleri sorumlu tutmayıp Allahı sorumlu tutmak apaçık bir şekilde aymazlıktır.  zaten rabbimiz çok açık bir şekilde diyor ki: " insanların çoğu ancak alllaha ortak koştuğu halde iman etmekteler"

 

islam tarihinde binlerce alim türemiş..ve arapların ana dili Kur'an..biri çıkıp demez mi ''kuranın yanlış anlıyorsunuz,aslında demek istenilen şu '' ..şeriatın,cihadın hüküm sürdüğü asırlarda kuran doğru tatbik edilemiyorsa,ne zaman doğru uygulanacak,türkiye cumhuriyetinde mi ? suudi arabistanda mı ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

ben cevap verince kıvırma! türkçede "yüzmek" kelimesinin tek anlamı mı var? arapçada da her KTL kelimesi katletmek, öldürmek değil. şimdi de başımıza arapça uzmanı kesiliyorsun. "allah beddua eder mi " derken ayetlerdeki geçmiş zamanı görememiştin oysa. neyse, daha fazla konuşmaya gerek, çünkü size cevap verince habire konuyu değiştiriyorsunuz. konumuz allah beddua edermiydi" cevabını aldın. artık diğer sorularını başka başlıkta aç!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, fezadabirtürk yazdı:

islam tarihinde binlerce alim türemiş..ve arapların ana dili Kur'an..biri çıkıp demez mi ''kuranın yanlış anlıyorsunuz,aslında demek istenilen şu '' ..şeriatın,cihadın hüküm sürdüğü asırlarda kuran doğru tatbik edilemiyorsa,ne zaman doğru uygulanacak,türkiye cumhuriyetinde mi ? suudi arabistanda mı ?

gerizekalılar dememiş işte. işte o yüzden şimdi abd nin kölesi durumdalar ve rezillik içinde yaşıyorlar. ayrıca kuran ARAP ırkına karşı çok kötü bir gözle bakmaktadır. 

www.facebook.com/ahsurivayetler sitesinde  bu konuyla ilgili bir makale var. oku istersen

 

tarihinde selcuk_ege tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
59 dakika önce, selcuk_ege yazdı:

ben cevap verince kıvırma! türkçede "yüzmek" kelimesinin tek anlamı mı var? arapçada da her KTL kelimesi katletmek, öldürmek değil. şimdi de başımıza arapça uzmanı kesiliyorsun. "allah beddua eder mi " derken ayetlerdeki geçmiş zamanı görememiştin oysa. neyse, daha fazla konuşmaya gerek, çünkü size cevap verince habire konuyu değiştiriyorsunuz. konumuz allah beddua edermiydi" cevabını aldın. artık diğer sorularını başka başlıkta aç!

 

dermanını bu mealcilere anlat çok bilmiş :

3 - Abdul Metin Saruhan: Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl da haktan (yüz) çeviriyorlar.

4 - Abdulbaki Gölpınarlı: Ve onları gördün mü, bedenleri hoşuna gider; ve konuşurlarsa sözlerini dinlersin; sanki onlar, dayanmış kerestelerdir; her bağrışı, kendi aleyhlerine sanırlar; onlar düşmandır, artık sakın onlardan, Allah gebertsin onları, nelere de kapılıyorlar.

6 - Adem Uğur: Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?

7 - Ahmed Hulusi: Onları gördüğünde bedenleri (görünüşleri) hoşuna gider. . . Konuşurlarsa, sözlerini dinlersin. . . Onlar (birbirine) dayandırılmış keresteler (şuursuz bedenler) gibidirler! Her yüksek sesli seslenişi kendi aleyhlerine sanırlar! Onlar düşmandır, onlardan korun! Allâh onları öldürsün (anlasınlar hakikat neymiş)! Nasıl da (hakikatlerinden) döndürülüyorlar!

14 - Bekir Sadak: Onlara baktigin zaman cusseleri hosuna gider; konusurlarsa sozlerini dinlersin; tipki, siralanmis kof kutuk gibidirler; her cigligi kendi aleyhlerine sayarlar; onlar dusmandir, onlardan cekin; Allah canlarini alsin, nasil da aldatilip donduruluyorlar.

15 - Celal Yıldırım: Onları gördüğün zaman bedenî yapıları hoşuna gider; konuşmaya başlarlarsa, sözlerine kulak verirsin. Onlar, bir yere dayatılmış keresteler gibidirler. Her haykırışı aleyhlerine sanırlar. Asıl düşman kendileridir. Onlardan sakınıp tetik üzere olun. Allah, onları gebertip kahretsin; nereden nasıl çevriliyorlar?!

Diyanet İşleri (eski): Onlara baktığın zaman cüsseleri hoşuna gider; konuşurlarsa sözlerini dinlersin; tıpkı, sıralanmış kof kütük gibidirler; her çığlığı kendi aleyhlerine sayarlar; onlar düşmandır, onlardan çekin; Allah canlarını alsın, nasıl da aldatılıp döndürülüyorlar.

20 - Elmalılı Hamdi Yazır: Sen onları gördüğün vakıt cisimleri tuhafına gider ve söylerlerse dediklerine kulak verirsin, sanki «Huşubi müsennede» dayanmış keresteler gibidirler, her sayhayı sanırlar ki aleyhlerindedir, onlar düşmandırlar, onun için onlardan sakın, onları Allah gebertsin nereden çevriliyorlar

25 - Hasan Basri Çantay: Onları gördüğün zaman gövdeleri (kalıpları, kıyafetleri belki) hoşuna gider. Eğer söylerlerse sözlerini dinlersin. (Halbuki) onlar (çubuklu Yemen kumaşı) giydirilmiş (kocaman) odunlar gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. (Asıl) düşman onlardır. O halde onlardan sakın. Allah gebertsin onları. Nasıl olub da (Hakdan) döndürülüyorlar?

27 - İbni Kesir: Onlara baktığında; gövdeleri hoşuna gider, konuşurlarsa; sözlerini dinlersin. Onlar giydirilmiş odunlar gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerinde sanırlar. Düşman onlardır, sakın onlardan. Allah, canlarını alsın. Nasıl olup da döndürülüyorlar.

28 - İlyas Yorulmaz: Sen onları gördüğünde, dış görünüşleri hoşuna gider ve (bir konu için) konuştuklarında, konuşmalarını dinlersin. Onlar yan yana konmuş kütüklere benzerler. Kendilerine gelen her sesi, (seslenenleri) onlara düşman zannediyorlar. Onlardan korun. Allah canlarını alsın. Nasıl da döndürülüyorlar?

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, selcuk_ege yazdı:

KOCA KOCA GODOMANLARIN YAPTIĞI TERCÜME HATALARI

 

ALLAH BEDDUA EDER Mİ HİÇ!!?

 

1. “….Allah onları kahretsin!” (Münafukun 4)

 

2. “….Kahrolsun o koyu yalancılar!” (zariat 10)

 

3. “Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti!” (Müddesir 19)

 

4. “Yine, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçti!” (müddesir 20)

 

5. “Ebu Leheb’in iki eli kurusun!” (Tebbet 1)

 

Bu 5 ayetin meallerini okuyanlar, Rabbimizin beddua ettiğini, ayetlerde kızılan insanlara güç yetirilmediğini zannedebilir. Ki çoğu ateist sitelerinde bu durumdan yola çıkararak “Hiç Tanrı Beddua eder mi?!!” sorusu sorularak bu kuranın uydurulmuş olduğu söylenmiştir. Bu yazıları okuyanlar ise kurana ve islama şüphe ile yaklaşır olmuşlardır.

 

Oysa gerçekte durum bambaşkadır.  Allahın apaçık olduğunu belirttiği ve en güzel Arapça olarak indirdiği ayetleri, Arapçanın temel kurallarından ve dilbilgisi kurallarından habersiz, yada bu kuralları bilip de dikkate önemsemeyen, sözde profesor, din adamı (!)  tabakası tarafından resmen katledilmiştir. Mazi (yani geçmiş zaman kipindeki)  fiilleri muzari (yani geniş, şimdiki, gelecek zaman kiplerini barındıran fiiller)  olarak tercüme edilmiş veya rivayetlerin etkisinde kalınarak, yani ayetin rivayetlere uydurulması çabası içinde,  kelimelere ayetteki diğer cümlelerle ve kurandaki benzer ayetlerle uyuşmayan anlamlar yüklenmiştir. Hemde özensizce!

 

1) Munafıkun 4 ayetinde “Allah onları kahretsin!” diye çevirdikleri cümlede yer alan “kâtelehumu” kelimesi, mazi bir fiildir. Bu cümlenin,

 

“ALLAH ONLARI KAHRETTİ” olarak, geçmiş zaman kipinde çevrilmesi gerekiyordu. (ayetin detaylı incelemesini http://www.kuranmeali.com/Elfaz.php?sure=63&ayet=4 sayfasından yapabilirsiniz. Diğer ayetler için de aynı şekilde bakabilirsiniz)

 

2) Zariat 10 ayetini “Kahrolsun o koyu yalancılar!” diye çeviren sözde müellifler, ayetteki “kutile” kelimesinin fiili mazi, yani geçmiş zaman kipinde olduğunu ve “yalancılar” diye tercüme ettikleri  “el-ḣarrâsûn” kelimesi önündeki bilinirlik takısı olan “el” takısını görmezden gelmişlerdir.

 

Ayetin “O YALANCILAR KAHROLDULAR!” şeklinde tercüme edilmesi gerekiyordu.

 

3 ) Müddesir 19 ayetinde “kahrolası” diye tercüme ettikleri “fe-kutile” kelimesi de mazi bir fiildir. kelimeyi “KAHROLDU” diye tercüme etmeleri gerekiyordu.

 

4) müddesir 20 Ayetinde de “kutile” kelimesi fiili mazi olup o da geçmiş zaman kipinde bir kelimedir ve “KAHROLDU” şeklinde çevrilmeliydi.

 

5)      Tebbet suresindeki ayete gelince,

bu suresinin komplesi tamamen rivayetlere uysun diye yanlış çevrilmektedir. Allahın “ebu leheb’in 2 eli de kurusun” şeklinde bir ifadesi yoktur, olamaz da.  Surede bahsi geçen, Ebu Leheb, yani Ateşin babası lakabı, Kurana göre Hz Muhammed’in amcasına değil, Musa kıssasındaki FRAVUN’a ait bir lakaptır. Bu konuda, sure hakkındaki ayrıntılı bilgiler ve surenin olması gerekli mealine   “””http://www.tuvavadisi.org/tebbet-suresi/ “””  linkinden ulaşabilirsiniz.

 

 

 

1 - İmam İskender Ali Mihr: Ve yahudiler: “Üzeyir Allah’ın oğludur.” dediler ve nasraniler: “Mesih Allah’ın oğludur.” dediler. Onların ağızlarıyla söylediği bu sözler, daha önce inkâr eden kimselerin sözlerine benziyor. Allah onları öldürsün. Nasıl da döndürülüyorlar.

 

 Allah yahudi ve hristiyanları bu ayetleri indirmeden önce kahretti öyle mi ?  

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herşeye gücü yeten mălum tanrı insanlara derdini anlatmak için yazım dili defekt(yetersiz) olan bir Arab´ın kulağına fısıldama gafletine düşerse, eninde sonunda olacağı buydu.

Her zaman gördüğümüz gibi, beceriksiz tanrı´larının bu hatasını düzeltmek için ılımlı(!) müslümanların atmadıkları takla yoktur desek yeridir. :D
 

Link to post
Sitelerde Paylaş
9 saat önce, selcuk_ege yazdı:

KOCA KOCA GODOMANLARIN YAPTIĞI TERCÜME HATALARI

 

ALLAH BEDDUA EDER Mİ HİÇ!!?

 

1. “….Allah onları kahretsin!” (Münafukun 4)

 

2. “….Kahrolsun o koyu yalancılar!” (zariat 10)

 

3. “Canı çıkasıca, ne biçim ölçtü biçti!” (Müddesir 19)

 

4. “Yine, canı çıkasıca tekrar (ölçtü biçti); nasıl ölçtü biçti!” (müddesir 20)

 

5. “Ebu Leheb’in iki eli kurusun!” (Tebbet 1)

 

Bu 5 ayetin meallerini okuyanlar, Rabbimizin beddua ettiğini, ayetlerde kızılan insanlara güç yetirilmediğini zannedebilir. Ki çoğu ateist sitelerinde bu durumdan yola çıkararak “Hiç Tanrı Beddua eder mi?!!” sorusu sorularak bu kuranın uydurulmuş olduğu söylenmiştir. Bu yazıları okuyanlar ise kurana ve islama şüphe ile yaklaşır olmuşlardır.

 

Oysa gerçekte durum bambaşkadır.  Allahın apaçık olduğunu belirttiği ve en güzel Arapça olarak indirdiği ayetleri, Arapçanın temel kurallarından ve dilbilgisi kurallarından habersiz, yada bu kuralları bilip de dikkate önemsemeyen, sözde profesor, din adamı (!)  tabakası tarafından resmen katledilmiştir. Mazi (yani geçmiş zaman kipindeki)  fiilleri muzari (yani geniş, şimdiki, gelecek zaman kiplerini barındıran fiiller)  olarak tercüme edilmiş veya rivayetlerin etkisinde kalınarak, yani ayetin rivayetlere uydurulması çabası içinde,  kelimelere ayetteki diğer cümlelerle ve kurandaki benzer ayetlerle uyuşmayan anlamlar yüklenmiştir. Hemde özensizce!

 

1) Munafıkun 4 ayetinde “Allah onları kahretsin!” diye çevirdikleri cümlede yer alan “kâtelehumu” kelimesi, mazi bir fiildir. Bu cümlenin,

 

“ALLAH ONLARI KAHRETTİ” olarak, geçmiş zaman kipinde çevrilmesi gerekiyordu. (ayetin detaylı incelemesini http://www.kuranmeali.com/Elfaz.php?sure=63&ayet=4 sayfasından yapabilirsiniz. Diğer ayetler için de aynı şekilde bakabilirsiniz)

 

2) Zariat 10 ayetini “Kahrolsun o koyu yalancılar!” diye çeviren sözde müellifler, ayetteki “kutile” kelimesinin fiili mazi, yani geçmiş zaman kipinde olduğunu ve “yalancılar” diye tercüme ettikleri  “el-ḣarrâsûn” kelimesi önündeki bilinirlik takısı olan “el” takısını görmezden gelmişlerdir.

 

Ayetin “O YALANCILAR KAHROLDULAR!” şeklinde tercüme edilmesi gerekiyordu.

 

3 ) Müddesir 19 ayetinde “kahrolası” diye tercüme ettikleri “fe-kutile” kelimesi de mazi bir fiildir. kelimeyi “KAHROLDU” diye tercüme etmeleri gerekiyordu.

 

4) müddesir 20 Ayetinde de “kutile” kelimesi fiili mazi olup o da geçmiş zaman kipinde bir kelimedir ve “KAHROLDU” şeklinde çevrilmeliydi.

 

5)      Tebbet suresindeki ayete gelince,

bu suresinin komplesi tamamen rivayetlere uysun diye yanlış çevrilmektedir. Allahın “ebu leheb’in 2 eli de kurusun” şeklinde bir ifadesi yoktur, olamaz da.  Surede bahsi geçen, Ebu Leheb, yani Ateşin babası lakabı, Kurana göre Hz Muhammed’in amcasına değil, Musa kıssasındaki FRAVUN’a ait bir lakaptır. Bu konuda, sure hakkındaki ayrıntılı bilgiler ve surenin olması gerekli mealine   “””http://www.tuvavadisi.org/tebbet-suresi/ “””  linkinden ulaşabilirsiniz.

 

 

Allah  beduada eder yeminde .Çünkü onu biz insan oğlu yaratık

Tin) İncire ve zeytine andolsun ki., Sina Dağı’na andolsun ki, Bu güvenli kente (Mekke’ye) andolsun ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra da onu aşağıların aşağısı kıldık” (Tin Suresi, ayet 1-5).
——
Kuşluk vaktine andolsun. Sükûna erdiği zaman geceye andolsun ki, ey Muhammed, Rabbin seni ne bıraktı ne de sana darıldı” (Duha Suresi, ayet 1-3).
—–

yemin üstüne yemin eden birde yemin edenlere kanmamasını tembihliyor

—-
“Ey Muhammed! Diliyle iğneleyen çok yemin eden alçak zorbaya aldırış etme” (Kalem Suresi, ayet 10-14).

tarihinde güven tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
18 saat önce, güven yazdı:

 

Allah  beduada eder yeminde .Çünkü onu biz insan oğlu yaratık

Tin) İncire ve zeytine andolsun ki., Sina Dağı’na andolsun ki, Bu güvenli kente (Mekke’ye) andolsun ki, biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra da onu aşağıların aşağısı kıldık” (Tin Suresi, ayet 1-5).
——
Kuşluk vaktine andolsun. Sükûna erdiği zaman geceye andolsun ki, ey Muhammed, Rabbin seni ne bıraktı ne de sana darıldı” (Duha Suresi, ayet 1-3).
—–

yemin üstüne yemin eden birde yemin edenlere kanmamasını tembihliyor

—-
“Ey Muhammed! Diliyle iğneleyen çok yemin eden alçak zorbaya aldırış etme” (Kalem Suresi, ayet 10-14).

önce de dedimya, burada Allah beddua eder mi diye bir başlık açılmış, müslümanlara bir soru sorulmuş,  biz de insan gibi cevap veriyoruz. sizin hezeyanlarınızı çürütüyoruz. oturup adam gibi susup "ha öylemi, pardon biz yanlış düşünüyormuşuz" diyeceğinize konuyu değiştirip başka yerden vurmaya kalkıyorsunuz. bu başlık altında gerekli cevap size verilmiştir. gidin başka başlık altında saldırmaya çalışın! 

 

yemin etme meselesine gelince, cevap vereyim ki sonrada arkamızdan olmadık şeyler söylemeyin!

 

senin ettiğin yemin ile Allahın ettiği yemin farklı manalarda. sen yemin ederken kullandığın yemin  "eğer yalan söylüyorsam, allah benim cezamı versin" manasında bir yemindir. Allahın yemini ise bu mahiyette değil, o konuya dikkat çekmek için yapılmış bir yemindir. Türkçedeki denizde yüzmek ile, koyun derisi yüzmek aynı şeyler mi? yine aynı hataya düşüyorsunuz. mesela Hakka suresi 38-39. ayetlere bakalım:

 

"Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kuran şerefli bir elçinin getirdiği sözdür." (hakka 38-39)

 

buradaki yeminle,

 

"Abi vallahi billahi bana köpek gibi saldıran bu insanlara güzel  konuşmaya çalışıyorum"

 

cümleleri bir mi?

 

elbetteki bir değil. aynı anlamda olduğunu söylüyorsan, gidip biraz türkçe okuman gerekiyor dostum!

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
24 dakika önce, selcuk_ege yazdı:

önce de dedimya, burada Allah beddua eder mi diye bir başlık açılmış, müslümanlara bir soru sorulmuş,  biz de insan gibi cevap veriyoruz. sizin hezeyanlarınızı çürütüyoruz. oturup adam gibi susup "ha öylemi, pardon biz yanlış düşünüyormuşuz" diyeceğinize konuyu değiştirip başka yerden vurmaya kalkıyorsunuz. bu başlık altında gerekli cevap size verilmiştir. gidin başka başlık altında saldırmaya çalışın! 

 

yemin etme meselesine gelince, cevap vereyim ki sonrada arkamızdan olmadık şeyler söylemeyin!

 

senin ettiğin yemin ile Allahın ettiği yemin farklı manalarda. sen yemin ederken kullandığın yemin  "eğer yalan söylüyorsam, allah benim cezamı versin" manasında bir yemindir. Allahın yemini ise bu mahiyette değil, o konuya dikkat çekmek için yapılmış bir yemindir. Türkçedeki denizde yüzmek ile, koyun derisi yüzmek aynı şeyler mi? yine aynı hataya düşüyorsunuz. mesela Hakka suresi 38-39. ayetlere bakalım:

 

"Görebildikleriniz ve göremedikleriniz üzerine yemin ederim ki, Kuran şerefli bir elçinin getirdiği sözdür." (hakka 38-39)

 

buradaki yeminle,

 

"Abi vallahi billahi bana köpek gibi saldıran bu insanlara güzel  konuşmaya çalışıyorum"

 

cümleleri bir mi?

 

elbetteki bir değil. aynı anlamda olduğunu söylüyorsan, gidip biraz türkçe okuman gerekiyor dostum!

 

 

En iyi İslam Türkiye'de yaşanır değil mi? Yemin olayına takılıp olayın bütününü çarpıtmamak lazım.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...