Jump to content

Hangi Komünist Parti?


Recommended Posts

  • İleti 144
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Deicide merak ettim ne diyormuş TKP Mustafa Suphi hakkında? Nasıl kemalizm kuyrukçuluğu yapıyormuş?

Aydın Giritli, ulusal kurtuluş savaşı dönemini değerlendirirken şunları söylüyor: "Cumhuriyetin kuruluşuna açılan büyük kaos döneminde, Anadolu çeşitli iktidar odaklarına sahne olmuştu. Örneğin emperyalist işgalin püskürtülememesi halinde, dünya siyasetinde bugünkü Türkiye gibi kendi dinamiklerine sahip bir birime yer olmayacaktı. Sol alternatifler tarihsel güçsüzlükleri ve sosyalist iktidar perspektifine sahip olmayışlarıyla, bir geleceği temsil etmiyorlardı.

Bu arada İstanbul işçi sınıfını örgütlemeye yüzünü dönmüş komünist kesimin bir 'Anadolu iktidarı'na da sırtını dönmüş olduğunu, kemalistlerle ittifak amacıyla Ankara yoluna çıkıp katledilen kesimin burjuva devrimine soldan destekle kendini sınırladığını not etmeli, Kuvayı Seyyare tipi popülist damarların ise, tek olası şanslarının kemalist Ankara'nın yerini alıp yani hegemonyayı ele geçirip Kızıl Orduya davetiye çıkartmak olduğunu söylemeliyiz. Ne hegemonyayı ele geçirecek güçleri vardı, ne de Bolşeviklerin kendi şanslarını fazla zorlama niyetleri. Diğer güç odakları ise eninde sonunda emperyalist Sevres senaryosuna tabiiyeti kabul edeceklerdi. Gelmek istediğim sonuç şu: Kemalist hareket Türkiye'yi bir sınıf mücadeleleri birimi haline getirebilecek tek yolun da adıydı." (Sol, sayı 109, s. 29)

http://www.urundergisi.com/makaleler.php?ID=177

Link to post
Sitelerde Paylaş

Parti olmadan devrim olmaz bu kesin ve net bir gerçektir. Parti ise teori ve kitlenin birleştiği noktadır. Fabrika temelli taban örgütlenmelerinin en üst noktasıdır. Türkiyede böyle bir parti var. Kendisini her zaman işçi sınıfı içerisinde var etmiş olan tek parti TKİP.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deicide ben sana "TKP Mustafa Suphi hakkında ne diyor?" diye soruyorum, sen bana ürün dergisi yazarları sip(tkp'nin eski adı) hakkında neler diyor onu getiriyorsun. Sonra da Aydın Giritli'den -seçmece mi desem cımbızlama mı bilmiyorum- alıntılanmış cümlelerle TKP'yi hem Mustafa Suphi düşmanı hem de Kemalizm kuyrukçusu ilan ederek bir taşta iki kuş vuruyorsun (kendine göre elbette).

Halbuki 1920 ve takip eden yıllarda Türkiye'de yapılmış elle tutulur bir sanayileşme hamlesi yoktu. İşçi sınıfının olmadığı topraklarda burjuva devriminin sosyalizme giden yolda tarihsel bir avantaj olduğunu söylemek ne kadar doğru değil mi?

TKP (2001 yılında kurulan) kuruluş tarihini 1920, Mustafa Suphi'yi de ilk genel başkanı kabul eder. TKP'nin revizyonist ve duygusal cephesi ise hep bu argümanla gelir karşısına. "TKP kemalizm kuyrukçusudur, Mustafa Suphi düşmanıdır" der. Desinler... Bu tip karalama kampanyaları olmuştur, olacaktır. Hep söylerim türkiyede solun önünde soldan daha büyük engel yok diye.

Size tavsiyem kalemşör düellolarından yola çıkarak değil, saha çalışmlarına bakarak yorum yapmanız. Ben bu zamana kadar TKP'lilerden Mustafa Suphi hakkında öyle kötü bir şey duymadım. Elimde parti programı da var orada da öyle bir şey yazmıyor. Madem partinin tutumu bu yönde, madem kemalizm kuyrukçusu bir parti, bana nerede kemalizm kuyrukçuluğu yaptığını gösterin yeter.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye Komünist Partisi'nin son süreçte yapmış olduğu çalışmalara baktığımız zaman ulusalcı bir çizgiye kaydıklarını görmekteyiz. Özellikle kitlelerin AKP karşıtlığı olarak kendini gösteren taraflaşmasını kendisine çalışma yapacak bir alan olarak seçmiştir. Bu süreçte antikapitalist mücadeleden tamamen uzaklaşmışlardır. Cumhuriyet mitinglerine gitmişlerdir, ergenekon üzerinden taraflaşmışlardır, türban üzerinden taraflaşmışlardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Türkiye Komünist Partisi'nin son süreçte yapmış olduğu çalışmalara baktığımız zaman ulusalcı bir çizgiye kaydıklarını görmekteyiz. Özellikle kitlelerin AKP karşıtlığı olarak kendini gösteren taraflaşmasını kendisine çalışma yapacak bir alan olarak seçmiştir. Bu süreçte antikapitalist mücadeleden tamamen uzaklaşmışlardır. Cumhuriyet mitinglerine gitmişlerdir, ergenekon üzerinden taraflaşmışlardır, türban üzerinden taraflaşmışlardır.

Nasıl ulusalcılığa kaymıştır? Kaynak haber? TKP den beklenmicek bişe.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Türkiye Komünist Partisi'nin son süreçte yapmış olduğu çalışmalara baktığımız zaman ulusalcı bir çizgiye kaydıklarını görmekteyiz. Özellikle kitlelerin AKP karşıtlığı olarak kendini gösteren taraflaşmasını kendisine çalışma yapacak bir alan olarak seçmiştir. Bu süreçte antikapitalist mücadeleden tamamen uzaklaşmışlardır. Cumhuriyet mitinglerine gitmişlerdir, ergenekon üzerinden taraflaşmışlardır, türban üzerinden taraflaşmışlardır.

Arkadaşım nasıl kapitalizm ile mücadeleden uzaklaşıyor TKP bi anlatır mısın? Kapitalist dinamiklerin hız kazandığı bir dönemde emperyalizmin bir numaralı işbirlikçisi AKP'ye karşı tavır almak ulusalcılık mıdır? TKP "yabancıya gitmesin, milli sermayeye satalım" mı demiştir? Türban konusu eğer gericiliğin bayrağı haline gelmişse tavır almak TKP'yi uluısalcı mı yapar? "Laiklik geri dönülemez bir kazanımdır, laikliğe ve aydınlanmacılığa sahip çıkıyoruz" demek ulusalcıların tekelinde olan bir şey mi ki TKP bunu söyleyince ulusalcı olsun?

Bu arada TKP Cumhuriyet mitinglerine katılmış mı? Diyecek söz bulamıyorum... Ben sizden bu yalanın hesabını sormayacağım. Siz gidin bu yalanı size söyleyenden hesap sorun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yurtsever cephe cumhuriyet mitinglerine gitmedi mi? Türban tartışmaları sırasında Laikliği savunuyoruz deyip ulusalcılar ile aynı safta oldunuz. Laikliği cumhuriyetin bir kazanımı olarak görmektesiniz. Diyanet işleri başkanlığının olduğu, zorunlu din derslerinin olduğu, kuran kurslarının mantar gibi her yerde çoğaldığı bir ülkede yaşıyoruz ve bu sadece akp döneminde olmadı. yıllardır olan var bu durum. sen bir gericilik karşısında başka bir gericilik tercih ediyorsun. yurtseverlik sizin için bence sosyalizim idalinin önüne geçmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hayır gitmedi arkadaşım. Hatta Cumhuriyet Mitingleri'ne sert eleştriler yaptı ve kendi mitingini düzenledi.

Evet laiklik Cumhuriyet'in bir kazanımıdır. Fransız İhtilali'ni sahiplenip kendi topraklarındaki burjuva devriminin tarihsel kazanımlarını reddeden çakma marksistler bunu işlerine geldiği gibi yorumlayabilir elbette. Yorumluyorlar da...

Kim diyor diyanet işlerini ya da kuran kurslarını sahiplendiğimizi? Laiklik cumhuriyetin bir kazanımı bile olsa ulusalcı zihniyetin aydınlanmacılık adına laikliğe bir katkıda bulunamadığı defalarca dile getirildi TKP tarafından. Tekrar söylüyorum kalemşörlerin ağzından değil, kendi tecrübelerinizle konuşun. Okullarda gerici gündemler oluşup da fethullahçısı, radikal islamcısı islamo-faşist terör estirdiğinde elini cebine koyup ortadan kaybolan sözde solcuları da biliriz. Git sen onlardan hesap sor bence...

Yurtseverlik kavramı ile alıp veremediğiniz nedir bilmiyorum. Yurtseverlik ile ulusalcılığı birbirine karıştırdığınız belli. Kimisi yurtsever kavramı üzerinden TKP'nin enternasyonalizmine yüklenir, kimisi "milliyetçi" demeye kadar vardırır. Anti-emperyalist olmak bu kadar mı gücünüze gidiyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

TKP'ye nasıl bir değişim şart köpeksavar? Sizin Yurtsever Öğrenci Gençlik Hareketi mensuplarının da ne olduğunu gayet iyi biliyoruz. Sadece doğuda değil, batıda da TKP için iyi bir oy potansiyeli yok. Oy potansiyeli yaratmak için ilkelerden ödün vermek ya da oy ile iktidara gelmek gibi bir hedefi yok ki TKP'nin. Bu ülkede TKP'ye değil, işçi sınıfına bir değişim şart. Korkutulmuş, sindirilmiş, şükürcülüğe alıştırılmış işçi sınıfını dönüştürmek TKP'nin kendisine biçtiği roldür.

Sosyalist bir parti doğudaki ya da batıdaki işçiyi bilinçlendirip o hareketin öznesi yapamadıktan sonra AKP'ye, DTP'ye, CHP'ye, MHP'ye oy veren adamın oyunu kazansa ne olur?

TKP'yi oportünist olmakla itham edenler hep oportünist alternatifler ve çözüm önerileri sunuyor nedense...

Link to post
Sitelerde Paylaş
ÖDP komünist değil ki. Komünistlikte esas ayırım noktası, proleterya diktatörlüğünün savunulmasıdır. ÖDPnin ''özgürlükçü'' sosyalizm anlayışında diktatörlük yok bildiğim kadarıyla, dolayısıyla bu parti komünist değil.

ÖDP kominis kadrolara sahiptir ancak sosyalizmin geçiş koşularının oluşmasına

zemin oluşturmak için demokrasi mücadelesini tercih eder

unutmamalıki devrimci talep oluşmadan devrim hayaldir

bu talebin oluşmasında ödp önemli bir ortak dayanışma cepesidir

yeni dünya koşullarıda bunu gerektirir

sadece emek sermaye çelişkisiyle devrimci talep eskide kalmıştır

http://www.devrimcigenc.org/index.php?opti...er&Itemid=5

tarihinde marko tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Aydın Giritli, ulusal kurtuluş savaşı dönemini değerlendirirken şunları söylüyor: "Cumhuriyetin kuruluşuna açılan büyük kaos döneminde, Anadolu çeşitli iktidar odaklarına sahne olmuştu. Örneğin emperyalist işgalin püskürtülememesi halinde, dünya siyasetinde bugünkü Türkiye gibi kendi dinamiklerine sahip bir birime yer olmayacaktı. Sol alternatifler tarihsel güçsüzlükleri ve sosyalist iktidar perspektifine sahip olmayışlarıyla, bir geleceği temsil etmiyorlardı.

Bu arada İstanbul işçi sınıfını örgütlemeye yüzünü dönmüş komünist kesimin bir 'Anadolu iktidarı'na da sırtını dönmüş olduğunu, kemalistlerle ittifak amacıyla Ankara yoluna çıkıp katledilen kesimin burjuva devrimine soldan destekle kendini sınırladığını not etmeli, Kuvayı Seyyare tipi popülist damarların ise, tek olası şanslarının kemalist Ankara'nın yerini alıp yani hegemonyayı ele geçirip Kızıl Orduya davetiye çıkartmak olduğunu söylemeliyiz. Ne hegemonyayı ele geçirecek güçleri vardı, ne de Bolşeviklerin kendi şanslarını fazla zorlama niyetleri. Diğer güç odakları ise eninde sonunda emperyalist Sevres senaryosuna tabiiyeti kabul edeceklerdi. Gelmek istediğim sonuç şu: Kemalist hareket Türkiye'yi bir sınıf mücadeleleri birimi haline getirebilecek tek yolun da adıydı." (Sol, sayı 109, s. 29)

http://www.urundergisi.com/makaleler.php?ID=177

Sevgili Deicide, Ürün dergisinin ipiyle kuyuya inmemeni tavsiye ederim. Eski TKP, en illegal olduğu dönemlerde bile legalitenin batağına batmış, ''ileri demokrasi'' adı altında CHP kuyrukçuluğu yapan, aşamalı devrim görüşü sebebiyle ''ulusal demokratik cephe'' kurup kemalizmin poposuna yapışan, enternasyonalizmi Sovyet revizyonizminden para alıp devrim idealini satmak sanan ve en sonunda da kendini likide edip ortadan kaldıran bir çizgiydi. Ürün çevresi bu saçma sapan çizginin günümüzdeki borazancı başılığını yapıyor. Günümüzdeki TKP ise eski TKP'nin hatalarını tekrarlamak yerine sosyalist devrim görüşü doğrultusunda doğru bir siyaset izliyor. TKP'nin tüm tarihini iyisiyle ve kötüsüyle sahipleniyor. Ürün çevresinden kat be kat fazla eski TKP'li de günümüzdeki TKP'de bulunuyor zaten. Günümüz TKP'sinin M.Suphi'lere hiçbir karşıtlıkları yoktur. Ürün çevresinin tek yaptığı cımbızlama alıntılarla anlatımın içeriğini kendi kafalarına göre değiştirip TKP'ye çamur atmaktır. Zaten senin alıntıladığın Aydın Giritli(Aydemir Güler) yazısında da bir kemalizm kuyrukçuluğu yok, aksine o dönemdeki komünistlerin iktidarı hedeflemekten uzak olup kemalizmin peşine takılmaları eleştiriliyor. Üstteki alıntıda koyulttuğum cümlelere dikkat edilirse bu görülecektir. Bu cümlelerde o günkü TKP'nin kendini kemalizme soldan destekle sınırlaması ve komünistlerin iktidarı almaya niyetleri olmaması eleştiriliyor. ''Kızıl orduya davetiye çıkarmak'' konusunda ise A.Giritli bunun kötü birşey olduğunu yazmamış ki. Komünistlerin sosyalist iktidar perspektifinden yoksun olduğu böyle bir konjontürde, Türkiye'yi bir sınıf mücadeleleri birimi haline getirebilecek tek yolun kemalizm olarak kaldığını söylüyor. Burada bir M.Kemal övgüsü veya M.Suphi yergisi yok; tam aksine, keşke o dönemde komünistler kendi iktidar hedeflerine sahip olup kemalizme sol destekle kendilerini sınırlamasaydılar diyen bir tarih anlatımı var. Ürün çevresi ise bu cümleleri cımbızlayarak çarpıtıyor.

Bu arada benim fikrim, M.Suphi'lerin amacının kemalizme soldan destek değil kendi iktidarlarını kurmak olduğu yönünde. Fakat eski TKP'nin(yani şimdiki TKP'den önceki, Suphi TKP'sinden sonraki TKP'nin) kemalist CHP'ye soldan destek vermekle ömrünü yitirdiği tarihsel bir gerçektir, bu yüzden Ürüncülerin konuşmaya hakları yok.

Sevgiler...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Görüldüğü gibi dörtten fazla sözde sosyalist bir araya geldi mi mutlaka birbirini yemeye başlar,hiç bir konuda anlaşamazlar.Tartıstıkları konularda kıl veya yünden öteye gitmez.

kemalizmin poposuna yapışan,

gibi seviyesiz ifadelerden medet umarlar,beceriksizliklerini böyle kamufle etmeye çalışırlar,Leninizm'in poposuna yapışmaktan ve bolşevik kuyrukçuluğundan onur duyarlar.

Tarih'in kimi haklı çıkardığı ortadadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Parti olmadan devrim olmaz bu kesin ve net bir gerçektir. Parti ise teori ve kitlenin birleştiği noktadır. Fabrika temelli taban örgütlenmelerinin en üst noktasıdır. Türkiyede böyle bir parti var. Kendisini her zaman işçi sınıfı içerisinde var etmiş olan tek parti TKİP.

Sevgili ata3erkil, TKİP'yi bende severim, kendime en yakın bulduğum parti programı onlarınki olmakla birlikte yine de TKP'ye daha yakın dururum. TKİP'nin TKP hakkında yazdıklarının, kendi gerçek düşüncelerini anlatmak yerine TKP'i karikatürize ederek kendi kitlesini artırmaya çabalamak amacı güttüğü kanaatindeyim. TKİP'nin fazla bir kitlesi olmadığı için, TKP'den kendisine doğru bir sempatizan kayması yaratmaya çalışıp hem kendi radikal yönlerini abartıyor hem de TKP'nin radikalizmini törpülüyor ve böylece kendini komünist kitle için çekim merkezi haline getirmeye çalışıyor. Fakat bu yaptığı, kendi çabalamak yerine başkasını aşağı çekerek üste çıkma metodunu içerdiği için hoş birşey değil. Kaldı ki bu yöntem TKİP'yi çok sloganvari bir siyasete, daha doğrusu siyasetsizliğe götürüyor. TKP en azından sosyalist devrim talebi ile yurtseverlik ve cumhuriyete sahip çıkmayı ilişkilendirerek gelecek için büyüme umudu veriyor ama TKİP kendi politikasını yapmak yerine TKP'ye laf atarak büyümeye çabalıyor.

Halbuki TKİP ile TKP birbirine oldukça yakın iki parti. İkiside sosyalist devrim görüşünde. TKİP neden TKP'ye katılmaz bunu da hiç anlamam. Boşu boşuna hareket bölünmüş oluyor.

Türkiye Komünist Partisi'nin son süreçte yapmış olduğu çalışmalara baktığımız zaman ulusalcı bir çizgiye kaydıklarını görmekteyiz. Özellikle kitlelerin AKP karşıtlığı olarak kendini gösteren taraflaşmasını kendisine çalışma yapacak bir alan olarak seçmiştir. Bu süreçte antikapitalist mücadeleden tamamen uzaklaşmışlardır. Cumhuriyet mitinglerine gitmişlerdir, ergenekon üzerinden taraflaşmışlardır, türban üzerinden taraflaşmışlardır.

Taraflaşmayan bertaraf olur, güncel siyasetten kopuk durursan kitleselleşemezsin. Bu Lenin'in taktiğidir, çubuğu bir tarafa büker ve oradan kitlesellik yakalamaya çalışırsın. TKP de bunu yapıyor. TKP'nin ulusalcılıkla hiçbir alakası yok, aksini söylemek TKP'yi(Gelenek dergi çevresini) hiç tanımamayı gerektirir. TKP kadroları ülkemizde sosyalist devrim görüşünün bayraktırlığını yapmalarıyla kendilerini tanımlayan ve diğer solla ayrım çizgisini çeken bir çizgiye sahiptir. TKİP(EKİM) henüz piyasada yokken Gelenek dergisi sosyalist devrimi savunuyordu. Şimdi sana bir soru: Bir yandan sosyalist devrimi savunup(MDD değil!) diğer yandan da ulusalcı olabilmek mümkün mü? Sosyalist devrim görüşü direkt olarak sosyalist iktidarı hedefler, ulusal burjuva katmanlarla ittifak kurulmaz. TKP'nin ulusalcı olmasına olanak yok. Aksi halde sosyalist devrimciliği bırakıp demokratik devrimci bir çizgiye gelmesi gerekirdi.

Kitlelerin AKP'ye olan karşıtlığını kendine çalışma alanı seçmeyecekti de neyi seçecekti? AKP piyasacılık, Amerikancılık ve gericiliğin temsilciliğini yapıyor. Komünistlerin AKP karşıtlığında en radikal tutumu almalarından daha doğal ne olabilir? Kimseye karşı olmadan, hiç hedef göstermeden soyut konuşmakla nasıl kitleselleşeceksin ki zaten? İnsanlara bir hedef göstermek ve o hedefi vurmada en başarılı olacağına onları inandırmak gerekiyor. Hedef de elbette kim iktidardaysa odur.

Kusura bakma ama TKP'nin antikapitalist mücadeleden uzaklaştığını söylemesi için insanın aklını peynir ekmekle yemiş olması lazım.

Ergenekon soruşturmasında Denizlere ve Mahirlere bile ''ergenekoncu, ulusalcı, kemalist'' diye çamur atılırken, solun bütün tarihi darbecilik iftirasıyla karalanmaya çalışılırken, ergenekon masalının ABD'nin sivil darbesi olduğu ortadayken, bu operasyonla Amerikan modeline karşı olan herkes sindirilirken TKP'nin ne yapmasını bekliyordun? Ergenekon işinin hakikaten de sağcı kontgerillanın tasfiyesiyle sonuçlanacağını mı sanıyorsun? Ya da TKP'nin ergenekonu teşhir ederken V.Küçük gibilerini savunduğunu mu zannediyorsun? Yapma bunu...

TKP cumhuriyet mitinglerine katılmadı ama cumhuriyetin tasfiye edilmekte olduğunu ısrarla vurguladı. Hepiniz bu vurgudan sanki TKP burjuva cumhuriyeti ve kemalizmi savunuyormuş gibi bir sonuç çıkarıyorsunuz ama yanlış! TKP her zaman, cumhuriyetin tasfiyesini durdurmanın ancak ona sosyalist bir karakter kazandırmakla mümkün olduğunu ve tasfiye karşısında çözümün kemalizmde değil sosyalist devrimde olduğunu vurguladı. Bu kısmı göz ardı edip de TKP'yi İP seviyesindeymiş gibi göstermek etik dışıdır.

Gelelim türban karşıtlığına... Komünistlerin -bırak türbanı- dinin kendisine karşı tutumu ortadayken ve türbanın ABD'nin ılımlı islam projesi için önemi açıkken, daha da gericileşmiş bir ülkede sol mücadelenin daha da zorlaşacağı ortadayken TKP türbana karşı çıkmayacak, bu karşı çıkışta en radikal tutumu almayacak da ne yapacaktı söyler misin? Konuyu yok saymak hiçbir işe yaramaz. Güncel siyasetin devrimci mücadeleyle bağını kuramazsan yerinde sayarsın, sadece slogan atmaya mahkum olursun. TKP doğrusunu yapıyor...

Yurtsever cephe cumhuriyet mitinglerine gitmedi mi? Türban tartışmaları sırasında Laikliği savunuyoruz deyip ulusalcılar ile aynı safta oldunuz. Laikliği cumhuriyetin bir kazanımı olarak görmektesiniz. Diyanet işleri başkanlığının olduğu, zorunlu din derslerinin olduğu, kuran kurslarının mantar gibi her yerde çoğaldığı bir ülkede yaşıyoruz ve bu sadece akp döneminde olmadı. yıllardır olan var bu durum. sen bir gericilik karşısında başka bir gericilik tercih ediyorsun. yurtseverlik sizin için bence sosyalizim idalinin önüne geçmiştir.

Yurtseverlik, komünistliğin bir gereğidir. Çünkü eğer yurtsever olmazsan, yani bu topraklara bir bağın yoksa o zaman karşı taraf sana der ki: ''Git Küba'da yaşa! Sosyalizmi niye bu topraklara getirmek için uğraşıyorsun?''. Bu sorunun tek cevabı, bu topraklara bağlı olduğumuzdur. Bu topraklar neresi? Bizim yurdumuz. Bağlı olduğumuza göre de seviyoruz demek ki. Yani yurtseveriz. Zaten Paris Komün'ünden beri komünistler yurtseverdir. Nazım, Suphi, Deniz ve Mahir de yurtseverdir, bu hiç şüphe götürmez. Kaldı ki TKP yurtseverliği anti-emperyalizm olarak anlamakta ve -sosyalist devrimci görüşü gereği- kapitalizme karşı çıkmadan emperyalizme karşı çıkılamayacağını bildiği için de yurtseverliği en çok sahiplenmesi gerekenin komünistler olması gerektiğini belirtmekte. ''Günümüzde sosyalist olmadan yurtsever olunmaz'' diyorlar ve haklılar.

Türban konusuna üstte değindik. TKP'nin laisizm savunucluğunu sanki günümüzün yarım yamalak laikliği savunuyorlarmış gibi göstermek etik dışıdır. Zaten TKİP'nin böyle bir iddiası olduğunu da hiç okumadım. Hatta pek çok örgüt TKP'yi işi din düşmanlığına vardırmakla eleştirmiştir. TKP, günümüzdeki dincilik tehdidinin mevcut laikliğin muhafazakarlığından kaynaklandığını belirtiyor ve tam bir laisizmin ise ancak sosyalizmle mümkün olduğunu vurguluyor her zaman. Laiklik savunuculuğunu sosyalizme bağlıyor.

Hiç akıldan çıkarmamak gerekir ki insanları dönüştürmek için önce yanlarına gitmek, aralarına karıştırmak gerekir. Çekip almak için önce yaklaşacaksın. Yurtseverlik üzerinden, laiklik üzerinden, cumhuriyet üzerinden, türban karşıtlığı üzerinden yaklaşıp kendi fikirlerini benimseteceksin. ''Aman bana ulusalcı, laikçi, kemalist demesinler'' deyip toplumdan soyutlanırsan belki ''safkan komünist'' görülmeye devam edersin ama kitleselleşemezsin.

Sevgiler...

tarihinde Freddie tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...