Jump to content

Evrimcim nerdesin


Recommended Posts

Ya bırak değişse ne olur değişmese ne olur..Saçma sapan bir zırvalar kitabı zaten..Senin gibi saman kafalılara yetiyorsa oku sen..Ne aptal adamsınız siz ya ? :P

senin ve senin gibilerin yerini dolduramayız.

baba oğul kutsal ruh seni korusun bi tarafımla gülüyorum sana...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 422
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

"sitokromları evrime delil olarak gösteriyoruz ancak sitokromların tesadüferle oluşma olasılığı 20 üzeri 104 dür (stoktromda 104 amino asit vardır.). Bu rakam, sitokrom madalyonunun diğer yüzüdür. Problem yanlızca sitokromla sınırlı değildir. Sitokromun sentezi sırasında iş gören onlarca enzimin tesadüflerle oluşma olasığı için aynı rakamlar geçerlidir. Bu proteinleri oluşturmak için dünyanın her tarafını amino asit deniziyle (ilkel çorbayla) kaplasaydık, yinede bir tek Sitokrom-C proteinin oluşması için geçecek olan zaman, evrenin yaşının çok üzerinde olacaktı. O halde hayat, ancak bir kereye mahsus olmak üzere mucizevi bir şekilde ortaya çıkmalıydı. "

Buyrun evrimciler, bakın sizin için çok önemli olan bir profesör ne diyor?

MÜSLÜMAN KARDEŞLERİM BU CÜMLEYE YORUM YAPACAK TEK BİR FORUM EVRİMCİSİ BULAMAZSINIZ. Onların ağa babaları ne diyor? Kalkmış birde 20'lik dişlerle, HIV virüsleriyle zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışıyorlar. İnatla kısılıp kaldıkları labirentten çıkmayacaklar. 100 sene önce balinayla , ayılar akraba diyorlardı, bugün 20'lik dişler diyorlar. Ancak , biz ısrarla onları, topluma kazandırmaya çalışacağız.

zırt diye oluşmuyor sitokrom yavrucugum 20 üzeri 104 bir seferde oluşma olasılığı..yani sen onu oluşturan molekülleri bir anda biryere salsan bir seferde bu kadar olasılıkla birleşip sitokromu oluşturur.ama doğada tek bir seçenek yok sayılamaycak kadar çok atom sayılamayack kadar seçenek var.eğer sen 20 üzeri 104 FARKLI deneme yaparsan ki yapılıyorda sayısız atom sayısız molekul var. kesinlikle sitokromu elde edersin.ve elde edildide..aynı zamanda diğer proteinleride..anladınmı yavrucugum?

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> sitokromları evrime delil olarak gösteriyoruz ancak sitokromların tesadüferle oluşma olasılığı 20 üzeri 104 dür (stoktromda 104 amino asit vardır.)

Böyle bir hesap yok birader.. işte sizin tuvalet kağıdı bile olmaya yetmeyecek biyoloji ve kimya bilginizin ifadesi oluyor bunlar.. sonrada, neden böyle diyorsun, neden soytarı diyorsun gibi hayıflanıyorsunuz. bu laf, azıcık kimya bilenin değil, ancak bir sirk palyaçosunun edeceği bir laftır zira..

Sana bir soru soralım işin en başında.. Bir şişe tuz ruhu alıyorsun ve içine biraz çinko atıyorsun. Şişeden karbon monoksit gazı çıkması ihtimali nedir? Hidroejn gazı çıkması ihtimali nedir? Dur işini kolaylaştırayım. 1 lt tuz ruhunda, az miktarda karbon, magnezyum, kalsiyum, kükürt, klor, oksijen, hidrojen bulunur, yaygın olarak. Bunun dışında eser miktarda kurşun vs. de olabilir, bazı durumlarda.. Çinko se, genllikle çinko, demir, bakır ve kurşun alaşımı olarak bulursun.. Ama sen bunları boşver, tuz ruhunu sadece hidrojen, oksijen, klor, çinkoyu ise saf çinko olarak düşün ve söyle bakalım bize, nedir bunların çıkma ihtimali?

Ha, bunu söyleyen bir profesörse, bu onun aslında bir sirkten kaçmış palyaçonun kendine profesör diyor olduğunu gösterir sadece..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaw ne D proteiniymiş bee... Tamam hadi diyelim D proteini kendi kendine geldi Rh faktörünü oluşturdu. Bütün bu sistem,her şey tesadüf eseri oluştu...Ve Muhammed hadisleri de yani mesela eğer yemeğe sinek düşerse Sineğe bastırın öyle yiyn demesi felan saçmalık...Ama tüm bunları kesin olarak bilsem bile,gözümle görsem bile kendime şu sözleri söylerim: ''Ben yaşıyorum,kainatın düşünen tek varlığıyım.İyi de Neden yaşıyorum? Bi amacım yok mu? Ben boşu boşuna yaşıyor olamam...'' Ben sonsuzluğa talip olurdum yine...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mamuli samurayı, tebrik ediyorum, çok önemli bir hususa işaret etmiş. Kanserli hücreler, Allah’ın ilmini ortaya koyan en önemli ipuçlarındandır. Kas ve sinir hücreleri hariç, Allah’ın yarattığı bütün hücrelerimiz, bölünebileme yeteğindedirler. Bu durum hücrelere verilen o kadar güzel bir yetkidirki, hücrenin yenilenmesi gereken durumlarda, tereddüt etmeden kullanırlar. Buna kısaca hücre bilinci diyebiliriz. Bilinç kavramı, biliyorsunuz maddi alemde olmayan bir kavramdır. Materyalizm, bilinci reddeder. Hücrelerin bu yeteneği, bu bilinci, samuray dünyası için, çok sert bir şamardır. Ama tabiki haklısınız, bambam dünyasında şamarsız tek bir gün geçmez..

Peki kanserli hücreler yeteneklerini ve bilinçlerini kaybederse ne olur? Kontrolsüz bölünerek aşırı derecede çoğalırlar. Bu çoğalma tümörlere sebebiyet verir. Kanser hücreleri, bulundukları tümörden bağımsızlıklarını ilan ederek kan dolaşımı vasıtasıyla vücudun diğer bölgelerine hücum edebilirler. Vücudun her yerinde, tümör kolonileri oluşturabilirler.

Yani Allah’ın ne kadar mükemmel bir hücre ordusu kurduğunu, kanserli hücreleri görünce hemen anlayabiliriz. Alkol, uyuşturucu, sigara gibi Allah’ın yasakladığı belagatlardan uzak durur, doğayı tahrip etmezsek, beslenme alışkanlığımızı Allah’ın yarattığı doğal besinlerden yana kullanırsak, kanserdende uzak kalmış oluruz.

Ancak evrimci profesörler tarafından aldatılmış, enayi yerine konmuş, hala köyünü canla başla savunmaya çalışan, günümüz fosillerinin, kanseri anlamasını beklemek tabiki boş bir beklentidir. Kanserli mağdur hastalarımız, bu zavallı samuraylara her gün küfür etmektedir.

Anibal samuray ise sitokrom-c ile tuz ruhu-çinko karışımını aynı kefeye koyarak aklı sıra, evrim bambamlarının kusurlarını örtmeye çalışmaktadır. Tuz ruhunun çinko ile tepkimesinden çıksa çıksa bebelere balon çıkar ve bu balon bambamların suratında sert bir şamar olarak patlar. Bu karşımından, karbon monoksit gazınında çıkarak evrimci bambamları, abondone etmesi güzel fakat boş bir temennidir. Bambamda olsa, Allah’ın takdiriyle ölecektir. Al andromeda ve redfinitiy samurayları, çarp anibal ve mamuli samuraylara.

Söylermisiniz, evrimci profesörler tarafından aldatılmış, duygularıyla oynanmış bu zavallı samuraylara acımayalımda kime acıyalım müslüman kardeşlerim!!!!!!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

dindar20 hücrenin bölünebilme yetisini sınırlı olarak kullanması allahın takdiri diyerek açıklanamaz.olsa olsa bölünme yetisini bu şekilde kullanan hücreler ölmedikleri için yaşama devam etmişlerdir.sizinki bilinmeyeni allaha havale etmek oluyor biraz.siz o hücrelerin milyonlarca yılda nasıl bir tecrübe(bir hücrenin bölünmesi sırasında kaç adet ve kaç çeşit kontrol gelişmiştir?) kazanmış olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz?bu tecrübe gayet tabi hayatta kalmaya yöneliktir.evrim mekanizması bunu açıklayabilir.yani inancınızı araya sıkıştırmanıza bilimin hiç ihtiyacı yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş
bu tecrübe gayet tabi hayatta kalmaya yöneliktir.evrim mekanizması bunu açıklayabilir.yani inancınızı araya sıkıştırmanıza bilimin hiç ihtiyacı yok.

Etiketistemez samuray, hücreler niçin hayatta kalmak gibi bir hedef belirlensinki kendine. Çok güldürdünüz ben. Allah razı olsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Mamuli samurayı, tebrik ediyorum, çok önemli bir hususa işaret etmiş. Kanserli hücreler, Allah’ın ilmini ortaya koyan en önemli ipuçlarındandır. Kas ve sinir hücreleri hariç, Allah’ın yarattığı bütün hücrelerimiz, bölünebileme yeteğindedirler. Bu durum hücrelere verilen o kadar güzel bir yetkidirki, hücrenin yenilenmesi gereken durumlarda, tereddüt etmeden kullanırlar. Buna kısaca hücre bilinci diyebiliriz. Bilinç kavramı, biliyorsunuz maddi alemde olmayan bir kavramdır. Materyalizm, bilinci reddeder. Hücrelerin bu yeteneği, bu bilinci, samuray dünyası için, çok sert bir şamardır. Ama tabiki haklısınız, bambam dünyasında şamarsız tek bir gün geçmez..

Peki kanserli hücreler yeteneklerini ve bilinçlerini kaybederse ne olur? Kontrolsüz bölünerek aşırı derecede çoğalırlar. Bu çoğalma tümörlere sebebiyet verir. Kanser hücreleri, bulundukları tümörden bağımsızlıklarını ilan ederek kan dolaşımı vasıtasıyla vücudun diğer bölgelerine hücum edebilirler. Vücudun her yerinde, tümör kolonileri oluşturabilirler.

Yani Allah’ın ne kadar mükemmel bir hücre ordusu kurduğunu, kanserli hücreleri görünce hemen anlayabiliriz. Alkol, uyuşturucu, sigara gibi Allah’ın yasakladığı belagatlardan uzak durur, doğayı tahrip etmezsek, beslenme alışkanlığımızı Allah’ın yarattığı doğal besinlerden yana kullanırsak, kanserdende uzak kalmış oluruz.

Ancak evrimci profesörler tarafından aldatılmış, enayi yerine konmuş, hala köyünü canla başla savunmaya çalışan, günümüz fosillerinin, kanseri anlamasını beklemek tabiki boş bir beklentidir. Kanserli mağdur hastalarımız, bu zavallı samuraylara her gün küfür etmektedir.

Anibal samuray ise sitokrom-c ile tuz ruhu-çinko karışımını aynı kefeye koyarak aklı sıra, evrim bambamlarının kusurlarını örtmeye çalışmaktadır. Tuz ruhunun çinko ile tepkimesinden çıksa çıksa bebelere balon çıkar ve bu balon bambamların suratında sert bir şamar olarak patlar. Bu karşımından, karbon monoksit gazınında çıkarak evrimci bambamları, abondone etmesi güzel fakat boş bir temennidir. Bambamda olsa, Allah’ın takdiriyle ölecektir. Al andromeda ve redfinitiy samurayları, çarp anibal ve mamuli samuraylara.

Söylermisiniz, evrimci profesörler tarafından aldatılmış, duygularıyla oynanmış bu zavallı samuraylara acımayalımda kime acıyalım müslüman kardeşlerim!!!!!!!!

yaw bi get

yaratılışçıarkadaşlarımız istiyor diye evrim biyolojisi bilim dalını kaldıralım kitapları makaleleri yakalım evrim biyologlarını tutuklayalım.üniversitelerde evrim biyolojisini okutulmasını yasaklayalım.

herkezi kendiniz gibi sanmayın doğmalarla hiçbiryere ilerlenmez bunu kendinizde biliyorsunuz

ayrıca üstteki yazdığıma cevap gelmedi? işinize mi gelmedi cevap yazmak yoksA?

Link to post
Sitelerde Paylaş
yaw bi get

yaratılışçıarkadaşlarımız istiyor diye evrim biyolojisi bilim dalını kaldıralım kitapları makaleleri yakalım evrim biyologlarını tutuklayalım.üniversitelerde evrim biyolojisini okutulmasını yasaklayalım.

herkezi kendiniz gibi sanmayın doğmalarla hiçbiryere ilerlenmez bunu kendinizde biliyorsunuz

ayrıca üstteki yazdığıma cevap gelmedi? işinize mi gelmedi cevap yazmak yoksA?

Thor samuray, sorunuz gözümden kaçmış. Anladığım kaadarıyla, ilkel çorba içinde sitokrom ve diğer bütün enzimleri oluşturacak malzeme var. Olasılık ihtimali ne olursa olsun bu çorbadan, canlının oluşması için gereken malzeme müsait diyorsun. Olabilir, bambam dünyasınıda, dikkate almaya çalışıyoruz. Peki evrimci profesörler, bunun için gereken sürenin yetersiz olduğunu söylüyorlar. Yani, bunun için 100 birimlik zaman gerekirken, evrenin yaşı 10 birim diyorlar. 90 birimlik zaman buharlaştımı? Ayrıca abiyogenez çöplüğe gidince 'Bir defaya mahsus mucizevi olarak oluşan hayatı' kim gözlemlemiş, nerede , ne zaman gözlemlemiş?

Yahu bu bambamlar nekadar saf. Lamarck'a göre daha muğlak ifadeler kullanan Darwin'in , Lamarck'dan hiç bir farkı olmadığının, farkında bile değiller. Gümüş sırtlı gorillerin, şefkatli pençelerine teslim edilip, hırplanması gereken bu zavallı samuraylara acımayalımda kime acıyalım müslüman kardeşlerim ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

kendine acı, müslüman kardeş.. kendine..

ol dedi oldu.. üzerine ahzab 50 yi yolladı.. tebbeti de ekledi..

senin, adına konuşmakta olduğun şey düzgün bir şey değil ki; sen evrim hakkında yorum yapabilesin.

Sen islam adına konuşuyorsun. Utancından konuşmaman lazım ama konuşuyorsun. Zamanında yüzsüzlüğünde belli bir sınırı vardı. Sana bakınca görüyorum ki; evrimin sınırı yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Selamun aleyküm kardeşlerim

Evrimciler, prokaryotları, ilkel canlılar olarak nitelediler ve yıllarca ateist camiayı buna inandırdılar. Ancak bilim geliştikçe, evrimciler her zaman olduğu gibi , tükürdüklerini yalamakta gecikmediler. Bazı konularda bilimsel bulguları görmezden gelen evrimciler, prokaryotların, ilkel olmadıkları gerçeğini kabul etmek zorunda kaldılar.

Prokaryotlar nasıl çoğaldılar? Evrimciler eşeysiz üremeyi küçümserler, çocuk oyuncağı olarak nitelerler. Bilim adamlarının bir türlü aklının ermediği ve Allah’ın yüce takdirinden başka analizi yapılamayan eşeyli üreme yanında, eşeysiz üreme çok basit kalabilir. Kıyaslama eşeyli üreme ile yapılırsa, evrimciler haklıdır. Ancak kıyaslama insan yapımı ürünlerle olursa, örneğin uzaya gönderilen uydular ile yapılırsa, bilimin, eşeysiz üreme karşısında dizlerinin bağı çözülür.

Hayatında gökdelen görmemiş bir bambam için, 3 katlı bir apartman çok görkemli görünebilir. Eşeysiz üremede bambamların gözünde bir gökdelendir. Eşeysiz üremede, hücre, gen değişimi olmadan, önce kendi genetik materyalini çoğaltır, ardındanda ikiye bölünür. Ne kadar basit gibi görünüyor değil mi?

Peki bu üremede işin püf noktası nerede? Bu şekilde üreyerek, trilyonda bir olsada, olma ihtimali olan faydalı mutasyonun, olma olasılığı sıfıra iner. Yani bilimin ilk önce prokaryotlar oluştu ve eşeysiz üreyerek çoğaldı dediği prokaryotların, faydalı bir mutasyona uğraması ihtimali tek kelimeyle SIFIRDIR. Eşeysiz üreme ile hiç bir tür, hiç bir çeşitlilik, hiç bir renk oluşamaz. Bunu ben demiyorum, bizzat nesli tükenmekte olan evrimci samurayların örnek aldığı bilim adamları söylüyor.

Prokaryot denen hücrelerimiz işte böyle fission adı verilen basit bölünmeyle (kelime olarak basit ama bilimsel açıdan mucizevi) çoğalmış ve yaşantılarına devam etmiştir. Aslında prokaryotların çoğalması üreme bile değildir. Fotokopi makinası gibi çoğalıp duran gen transferi gibi bir şeydir. Ortada değişim bile yoktur. Tüm hücreler birbirinin aynıdır. Peki bizim enayiler ne dediler? Yıllarca, üremek demek, çeşitlenmek diye kendi kendilerini kandırıp, köylerini savunmaya çalıştılar.

Peki prokaryotların, fotokopi şeklinde çoğalması karşısında, eşeyli üremeyi izah edemeyen evrim baykuşları nasıl bir çare üretti? Eşeyli üreme, prokaryot hücrelerin DNA’larını horizontal olarak başka bir prokaryot hücreye vermesiyle başlamış !!!!!! Bizim zeki prokaryot hücremiz böyle eşeysiz olmuyor, birazda eşeyli üreyelim diye karar alıyor. Konsül onaylıyor, birbirlerine yakınlaşıp, horizontal DNA alışverişine başlıyorlar. Yazıklar olsun bu masallara inan bambamlara !!!! Gülermisin, ağlarmısın bu enayi yerine konmuş samurayların haline?

Biyologlar, eşeysiz üreyen bir canlının, kendi kendine karar alıp, eşeyli üremeye geçmesi kabul edilemez diyorlar. Evrim bambamları ise, ne münasebet, bakın bugün eşeyli üreme olduğuna göre konsül kararını alıp uygulamış diyor. Eeeeeeeee birileri enayi olacak, birileride bu enayileri kullanacak. Evrim dünyasında sistem böyle çalışıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Bu şekilde üreyerek, trilyonda bir olsada, olma ihtimali olan faydalı mutasyonun, olma olasılığı sıfıra iner. Yani bilimin ilk önce prokaryotlar oluştu ve eşeysiz üreyerek çoğaldı dediği prokaryotların, faydalı bir mutasyona uğraması ihtimali tek kelimeyle SIFIRDIR.

Bir insan, ancak bu kadar beyinsiz olabilir.. Eşeysiz üremede mutasyon olmaz mı demek? Bu ne angutca bir laftır ki?

Mutasyonun faydalısı, zararlısı nasıl oluyor, birde bunu izah etsen.. Bak sana eşeysiz üreyen bir bakteri söyleyeyim. Pseudomonas aeruginosa, bir frame shift mutasyonu geçiriyor Bu mutasyon faydalı mıdır, zararlı mıdır?

Ha bu soruya cevap verirken "amanda eşeysiz üremede mutasyon olmaz" diyerek nasıl zırvalamış olduğun gerçeğini, aslında sadece bir soytarından ibaret olduğun gerçeğini, hiç bir zaman değiştiremeyecek olduğunu aklından çıkarma, oldu mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yani Allah’ın ne kadar mükemmel bir hücre ordusu kurduğunu, kanserli hücreleri görünce hemen anlayabiliriz. Alkol, uyuşturucu, sigara gibi Allah’ın yasakladığı belagatlardan uzak durur, doğayı tahrip etmezsek, beslenme alışkanlığımızı Allah’ın yarattığı doğal besinlerden yana kullanırsak, kanserdende uzak kalmış oluruz.

Peki Allah'ın bizim kanımızı emsinler diye tamamen bize özel olarak yarattığı bitlerden (saç, vücut ve kasık bitleri) ve onların bulaştırdığı tifüsten nasıl korunacağız? Adem'den sonra bir de üşenmeyip bu bitleri yaratmasa olmaz mıydı; bizi uğraştırıyor sanki işimiz yokmuş gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şu sayıklayıp duran morona bir şeyde biz soralım:

Çernobil denen yerde bir nükleer reaktör varmış. Bu reaktör bir gün patlamış. Her yere radyoaktif tozla dolmuş, canlılar ölmüş.

Ama o da ne, canlılar evrim geçiriyormuş. Öyle ki, bir mantar türü, o radyoaktfi maddenin yaydığı gama ışınlarını enerji kaynağı olarak kullanmaya başlayacak mutasyonlar yapmış. Böylece de evrim geçirip, o canlı yaşayamaz yerde keyfini sürüyormuş. Bu canlı hemde eşeysiz üremekteymiş..

http://www.sciencenews.org/articles/20070526/fob5.asp

Anibal'ın merak ettiği, gamma ışınları olmadan enerji üretemeyen ve yaşayamayan bu canlının nasıl olupta, burada ortaya çıktığıymış.. 50 yıl evveline kadar dünyada gamma ışını olmadığına göre, bu canlıda yok olmalı. Eşeysiz üremede, "faydalı", neyse o faydalı, mutasyon olmadığına göre, bu canlı nasıl Cryptococcus neoformans'lardan yeni bir tür olarak ortaya çıkmış?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Selamun aleyküm kardeşlerim

Evrimciler, prokaryotları, ilkel canlılar olarak nitelediler ve yıllarca ateist camiayı buna inandırdılar. Ancak bilim geliştikçe, evrimciler her zaman olduğu gibi , tükürdüklerini yalamakta gecikmediler. Bazı konularda bilimsel bulguları görmezden gelen evrimciler, prokaryotların, ilkel olmadıkları gerçeğini kabul etmek zorunda kaldılar.

Prokaryotlar nasıl çoğaldılar? Evrimciler eşeysiz üremeyi küçümserler, çocuk oyuncağı olarak nitelerler. Bilim adamlarının bir türlü aklının ermediği ve Allah’ın yüce takdirinden başka analizi yapılamayan eşeyli üreme yanında, eşeysiz üreme çok basit kalabilir. Kıyaslama eşeyli üreme ile yapılırsa, evrimciler haklıdır. Ancak kıyaslama insan yapımı ürünlerle olursa, örneğin uzaya gönderilen uydular ile yapılırsa, bilimin, eşeysiz üreme karşısında dizlerinin bağı çözülür.

Hayatında gökdelen görmemiş bir bambam için, 3 katlı bir apartman çok görkemli görünebilir. Eşeysiz üremede bambamların gözünde bir gökdelendir. Eşeysiz üremede, hücre, gen değişimi olmadan, önce kendi genetik materyalini çoğaltır, ardındanda ikiye bölünür. Ne kadar basit gibi görünüyor değil mi?

Peki bu üremede işin püf noktası nerede? Bu şekilde üreyerek, trilyonda bir olsada, olma ihtimali olan faydalı mutasyonun, olma olasılığı sıfıra iner. Yani bilimin ilk önce prokaryotlar oluştu ve eşeysiz üreyerek çoğaldı dediği prokaryotların, faydalı bir mutasyona uğraması ihtimali tek kelimeyle SIFIRDIR. Eşeysiz üreme ile hiç bir tür, hiç bir çeşitlilik, hiç bir renk oluşamaz. Bunu ben demiyorum, bizzat nesli tükenmekte olan evrimci samurayların örnek aldığı bilim adamları söylüyor.

Prokaryot denen hücrelerimiz işte böyle fission adı verilen basit bölünmeyle (kelime olarak basit ama bilimsel açıdan mucizevi) çoğalmış ve yaşantılarına devam etmiştir. Aslında prokaryotların çoğalması üreme bile değildir. Fotokopi makinası gibi çoğalıp duran gen transferi gibi bir şeydir. Ortada değişim bile yoktur. Tüm hücreler birbirinin aynıdır. Peki bizim enayiler ne dediler? Yıllarca, üremek demek, çeşitlenmek diye kendi kendilerini kandırıp, köylerini savunmaya çalıştılar.

Peki prokaryotların, fotokopi şeklinde çoğalması karşısında, eşeyli üremeyi izah edemeyen evrim baykuşları nasıl bir çare üretti? Eşeyli üreme, prokaryot hücrelerin DNA’larını horizontal olarak başka bir prokaryot hücreye vermesiyle başlamış !!!!!! Bizim zeki prokaryot hücremiz böyle eşeysiz olmuyor, birazda eşeyli üreyelim diye karar alıyor. Konsül onaylıyor, birbirlerine yakınlaşıp, horizontal DNA alışverişine başlıyorlar. Yazıklar olsun bu masallara inan bambamlara !!!! Gülermisin, ağlarmısın bu enayi yerine konmuş samurayların haline?

Biyologlar, eşeysiz üreyen bir canlının, kendi kendine karar alıp, eşeyli üremeye geçmesi kabul edilemez diyorlar. Evrim bambamları ise, ne münasebet, bakın bugün eşeyli üreme olduğuna göre konsül kararını alıp uygulamış diyor. Eeeeeeeee birileri enayi olacak, birileride bu enayileri kullanacak. Evrim dünyasında sistem böyle çalışıyor.

Ne fotokopisi arkadaşım ya; gözümüzün önünde evrim geçiriyor bakteriler, hatta direnç sağlayan genetik materyaller bireysel mutasyonlar ve varyasyonlar dışında birbirleri arasında taşınıyor da...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Selamun aleyküm kardeşlerim,

Anibal samurayı, konu saptırmada lider samuray seçmek lazım. Kendisini tebrik ediyorum. Mutasyon geçiren bir örnek vermiş. Bilim, prokaryotlardan bakteri ve alglerin 2 milyar yıl önce gen alışverişine geçerek eşey oluşumunu başlattığını öne sürüyor. Prokaryotlar, vertikal gen transferinden horizantele nasıl geçmiştir? Bunun hiç bir mantıklı açıklaması yoktur. Tamamen zırvadır. Bugün prokaryotlar vertikal gen transferi yapabiliyorsa, yaratıldığından beri yaptıkları içindir. Konsül kararıyla eşeysizden eşeyli sistemin temellerini atma diye bir olay yoktur. Allah’ı inkar edeceğim diye zırvalamanın anlamı yoktur.

Dünyada yüzbinlerce mantar türü var. Gamma ışınlarını bilimin son yüzyılda keşfetmesi, daha önce olmadığı anlamına gelmez. Arturo Casedaval’in rasyasyonlu ortamda yaşamakta olan bir mantar keşfetmesi, evrimcilerin artık işinin aids virüslerine, mantarlara kaldığının en açık delilidir. Çaresizlik çok zor. Nasılki güneş enerjisinden beslenen bitkiler varsa, gamma ışınlarıyla beslenen canlılarda olacaktır. Bırakın artık bu virüs, bakteri zırvalarınıda balinalarla ayıların nasıl akraba olduklarını anlatın.

Evrimci samuraylara bende bir soru soruyorum. Ivırmak, kıvırmak yok. Bakın, dünya üzerinde her türlü olumsuz şartta Allah’ın yarattığı canlılar var. İster radyoaktif ortamlar olsun, ister Everest dağı, ister okyanuısların dibi olsun. Bu abiyogenez ve evrim denen zehirli sarmaşık, Mars’da yada Venüs’de döneklik yapıyor. Jüpiter’de, Uranüs’de oluştursun bakalım bir tane mantarda görelim. Dünyada kabadayılık yapmak kolay.

Andromeda samuray, bit konusunda bir şey diyemeyeceğim. Hayır ve şer Allah’tandır. İmtihan dünyasında, bu tür belagatların, sabır testinden geçmemizi sağlıyor diye düşünüyorum. Örneğin, bu tür belagatla karşılaşan bir insan, öfkeye kapılıp, Allah’ı inkar edebilir. Böyle bir belagatla karşılaştığı halde öfkelenmeyip sabretmek, şükretmek lazımdır. Ayrıca bakteriler evrim geçiriyor zırvasını bırakın artık.

Son gelişmelerden sonra artık kaçınılmaz oldu.

Anibale altın samuray, andromedaya gümüş samuray, redfinitiye bronz samuray vermek lazım, ne varki bu ödülleri, çöplükteki yerini almış evrimi savundukları için değil, köylerini savunmaktaki kararlılıklarından dolayı veriyoruz. Ancak elimizde bu madalyalar kalmadığı için, şimdilik hatzori hanzo kılıcıyla idare etsinler, bu arada aman kollarını kesmesinler, sonra birileri kanada evrimleştiklerini falan sanabilir.

Güler misin ağlar mısın?

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Nasılki güneş enerjisinden beslenen bitkiler varsa, gamma ışınlarıyla beslenen canlılarda olacaktır.

İşte bir geri zekalıdan çıkabilecek laflar.. Onları besleyecek kadar gama ışını demek, seni öldürecek kadar gama ışını demek.. Bir söylesene, nerden gelmiş, gelecekmiş, geliyormuş gama ışını da onları besliyormuş?

>>> Prokaryotlar, vertikal gen transferinden horizantele nasıl geçmiştir? Bunun hiç bir mantıklı açıklaması yoktur. Tamamen zırvadır.

Madem öyleyse, neiy allah böyle yapmış, sarhoş muymuş? Zaten vertikal/horizontal gen transferi diye zırvalayan sen gibi bir mankafadan başka bir laf beklenmez ki?

Link to post
Sitelerde Paylaş

ya dindar sen hala yazıomusun:) bunca zaman bir şeyler kaparsın diye düşünmüştüm ama sen müslümansın ve bu mümkün değil:)

bence senin gibi erkeklerde türban takmalı. Takın ki sizi de almayalım üniversitelere:) Ayırt etmekte zorlanıyoruz çünkü, hak verirsen ben nacizhaneye..

buarada.. bak, otobüste yerinden kalkan kadının koltuğuna oturmak; eğer koltuk sıcaksa, şehvet benzeri duyguları kışkırtacağından sakıncalı olabilirmiş.. sana bilimsel olarak en fazla bukadar katkım olabilir:)

Ama bak sen beni dinle, türban tak.. geçir kafana, çık dışarı:)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Anibal'ın merak ettiği, gamma ışınları olmadan enerji üretemeyen ve yaşayamayan bu canlının nasıl olupta, burada ortaya çıktığıymış.. 50 yıl evveline kadar dünyada gamma ışını olmadığına göre, bu canlıda yok olmalı. Eşeysiz üremede, "faydalı", neyse o faydalı, mutasyon olmadığına göre, bu canlı nasıl Cryptococcus neoformans'lardan yeni bir tür olarak ortaya çıkmış?

Bu soruyu dindarlar atlamasın lütfen. Çernobil'de bu canlı nasıl yaşıyor? Hadi bakalım kolay gelsin :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Evrimci samuraylara bende bir soru soruyorum. Ivırmak, kıvırmak yok. Bakın, dünya üzerinde her türlü olumsuz şartta Allah’ın yarattığı canlılar var. İster radyoaktif ortamlar olsun, ister Everest dağı, ister okyanuısların dibi olsun. Bu abiyogenez ve evrim denen zehirli sarmaşık, Mars’da yada Venüs’de döneklik yapıyor. Jüpiter’de, Uranüs’de oluştursun bakalım bir tane mantarda görelim. Dünyada kabadayılık yapmak kolay.

Simdi senin kadar scoobydoo olsam ,soyle bir soru sorardim : `Dumbelek o zaman butun evreni insanlar icin yaratan o allahin ,bir tek dunyada mi canli yaratmis.Gerisini koyvermis.Dunyada kabadayilik ,dingdongluk yapmak kolay.Jupiterde ,Uranuste allahin bir canlilik olustursun gorelim.`

Aglama scoobydoo aglama.Git sen takunyalarinla oyna.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...