Jump to content

Evrimcim nerdesin


Recommended Posts

Şimdide evrimcilerin, hücrenin 2,5-3 milyar yıl önce nasıl kendiliğinden oluştuğu konusunda görüşlerini alalım. Tabi cesaretleri varsa. Ama tabiki bu boş bir beklenti. Kim bir farenin, koskoca kutup ayısını yiyebileceğini iddia edebilirki ? hehehe

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 422
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Lokman hekimi örnek veren biri var karşımızda.. Aynı zamanda bu arkadaş evrimsel tıbbı reddediyor.. Lokman hekim yaşamış mı yaşamamış mı belli bile değil. Masal kahramanı gibi birşey..

Sen o zaman Asklepios' u hiç ni duymadın.. Asklepios'un yılanlı asası hekimliğin simgesidir ve tıp sembolüdür. Hele onın kızı olan Hygieia dan haberinde yoktur senin şimdi..

Sentetik hücre üretildi. Sen Lokman hekim hikayesini anlatmaya devam et hala. İhtiyacın olduğundada binlerce dolara sana satarlar merak etme. Zaten amaçta bu.. Sen inanma evrime git Lokman hekime inan..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilgisayar programları ile sentetik hücrede üretirsiniz, koyunda klonlarsınız. hehehe dedim ya ah şu bilgisayar oyunları . Bill Gates'cimde milyonlarca dolar veriyor bu sentetikcilere. İnanmış garibim. Eeee birileri, birilerinin sırtından para kazanacak bu evrim dünyasında

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen hala he he yap bakalım.. Yaakında ısmarlama organ üretecekler. Sen lokman hekim hikayesini ortaya at. Hem o lokman suresinin en can alıcı yeri ne biliyor musun. İnsanlığa Allah acayip bir bilgi vermiş. Hayvanlar arasında ki en kötü ses eşek sesidir.. Bak görüyorsun değil mi allah ını ne güzel diyor.. Çok lazım insanlığa bu bilgi...

Neyse Dindar20 gibi hurafecileri bilime inanmayanları bir taarafa koyalım. İlgisi olan arkadaşlar için tıp ve evrim konusunda bazı kaynaklar veriyorum.

http://evolution.berkeley.edu/evolibrary/a.../_0/medicine_01

http://www.evolutionandmedicine.org/

http://www.hstalks.com/evomed/

http://www.answersingenesis.org/docs2005/1122medicine.asp

“Evolution is the cornerstone of modern biology.” In a New York Times online article last month was the quote: “Evolution is the basis of biology, biology is the basis of medicine … You’re messing with something important when you mess with evolution.”

Bu arada gerçeklere inanmayaanlar için haberler..

Suni insan derisi üretildi

İngiltere'de Intercytex adlı şirket, dokulara uyumlu suni deri üretti. Suni deri, derin yara izlerinin ve yanıkların tedavisinde kullanılabilecek.

http://www.milliyet.com.tr/2007/06/27/yasam/yas02.html

Farede gen klonlama yöntemiyle insan kulağı gelişimi sağlandı 1995

http://www.bilgipasaji.com/forum/ilginc-hi...insan-fare.html

Monoküler Genetik ve Rekombinant DNA Hakkında Türkçe Bilgiler..

http://tip.cumhuriyet.edu.tr/cutf/Donem1/D...teknolojisi.ppt

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim Anlamadigim.

Niye? Müslümanlarin Evrime Düsman olduklari.??

Kuranin neresinde yazar,biz herseyi böyle yarattik diye.Allah gerek,gördügünde,herseyi Evrimlestirir,Mükemelestirir: veyahutta yok eder....

Deseler ne var Bunda.

Vallaha Günaha giriyorsunuz.Allahin isine karismayin.En iyisini Allah billir.Amma siz degil!!!

Saygilar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu ateistler kendini uyanıkmı sanıyor yoksa çokmu saflar?

Hücre konusunda hiç birinden tık yok. Konuyu unutturmaya çalışıyorlar. Bir yandandan evrimsel tıp konusuna girmişler. Alo alo sabah oldu uyanın artık Samuraylarım benim . Ölü toprağını üzerinizden atın.

Fransızlar, önce i'lerin noktalarını doğru koyalım derler..

Evrim, canlı türlerindeki gen alellerinin frekanslarının zaman içinde değişimi demektir. Evrimin tanımı bu.. Evrim kuramı, bu değişiklikleri, mutasyonların zamanla doğal ve cinsel seçilime uğraması ile açıklar. Dolayısıyla, ilk canlının oluşumu, evrim kuramının kapsamına girmez. Çünkü evrim kuramı, canlıyı temel alır ve canlıların zamanla türlere ayrılmasını açıklar. Doğal seçilimin olması, kalıtımı ve mutasyonları gerektirir. Kalıtım ise zaten canlı demektir.

Bir karacahilin bunları anlamasını beklemiyorum. Ama ilk canlının oluşumu ile canlıların evrimi apayrı konulardır. Biyolojinin birincisini inceleyen dalına abiyogenez, ikincisini inceleyen dalına ise, evrim kuramı denir.

Abiyogenez konusunda ise çeşitli kuramlar vardır. Ne var ki bu kuramların sorunu, evrim kuramınının tersine, kesin kanıtlardan yoksun olmalarıdır. Bu yüzden, biyologlar abiyogenez konusunda temkinli konuşurlar. Yaratılışçı sahtekarlar ise, bu temkinliliği, bilimin bir açığı ve zayıf noktası gibi sag-f kitlelere yutturmayı severler.

Yaşam, en temel ve yalın anlamıyla, çevresindeki malzemelerle kendini kopyalayabilen çevresinden aldığı enerjiyle de devamlılığını, kendini kopyalamaya yetecek süre sürdürebilen oluşum demektir. Bunun en ilkel formunu kristallerde görürüz. Kristaller metabolizma sürecine sahip değillerse bile, kendilerini uygun koşullarda kopyalarlar.

Bidiğimiz metabolizma sürecine sahip olup kendini kopyalayabilen en basit molekül, RNA'dır. RNA bileşenleri olan nükleik asitler ise, doğal koşullarda daha basit yapıda şeker zincirlerinden oluşur. Şeker zincirleri de, oranik olmayan malzemelerden yine kimyasal yollarda oluşur. Ayrıca yaşamın temel yapıtaşları olan aminoasitler de doğal kimyasal yollardan, anoranik olarak oluşabilir.

Bir kurama göre, yaşam tekil bir olgudur.. Dünyada yalnızca bir kere başlamış istisnai bir üründür. Bir kere başlayınca da kendi kopyalarını hızla kopyalaması ve bu kopyaların birbirinden farklı olmaları sonucu evrim süreci başlamıştır. Bunun için, dünyanın bir yerinde bir zamanda jendini kopyalayabilen tek bir yapının bir kez ortaya çıkmış olması yeterlidir.

Diğer bir kurama göre ise, yaşam olağan olarak sürekli ortaya çıkabilecek doğal bir sonuçtur ve bir kez değil, defalarca ortaya çıkmıştır. Ancak ilk ortaya çıkan form, diğerlerini daha sonradan elimine edebilmek üzere avantaja sahiptir. Dolayısıyla bugün gördüğümüz bütün yaşam formları tek bir ortak kökene sahiptir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birisi kapidan girip "Evrimcim nerdesin, Hesaplaşma vakti geldi!" diye nara atarken deicide'nin bu yazisi ile karsilasiyor. Cok talihsiz bir durum :lol:

Simdi bu gidip hocalarina bunlari anlatir. Bir kac gune kalmaz "kuran'da evrim mucizesini bulduk" diye gelirler. Biz onlardan once bulsak daha mi iyi olur diyorum?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tekrar selamun aleyküm, ateist kardeşlerimiz cevapları sıralamışlar. Bakalım neler demişler inceleyelim.

Anti kardeşimiz evrimsel tıp konusuyla çok ilgili görünüyor. Suni organlarla uğraşmaya devam et demekten başka bir şey diyemiyorum. Ama unutmayalımki, suni organlar, gerçeğiyle kıyaslanmaz bile isterseniz gidin sorun kulllananlara.

Dimension kardeşimize gelince, türlerin birbirine dönüştüğüne inanıyorsan, sen devam et inanmaya ama daha önce verdiğim Japon askeri olduğunu aklından çıkarma.

Deicide kardeşimize gelince, aklı sıra ders veriyor. İlk oluşum ayrı konudur, evrim ayrı konudur diyor. Ama hakkını teslim etmek lazım, çuvaldızı kendinede batırıyor. İlk canlıyı açıklayamıyoruz diyor. (Sanırım üfürmeci bilimde kademeli oluyor) Bir yandan satır aralarına sıkıştırdığı bilimsel terimlerle makalesine renk katarken, bir yandandan e canım bir şekilde ilk hücre oluştu diyerek ince ince üfürüyor. Bir kere oluştumu gerisi kolay bölünü bölünüverir, ondan sonrada devreye evrim girer diyor. Vay vay vay vay. Evrimcimde pusuda bekliyormuş. İlk hücre oluşur oluşmaz hemen devreye girivermiş. Yapma be evrimcim biraz bekleseydin daha karpuz kesecektik. Ha bu arada yaratılışcı sahtekarlardan bahsediyor, sanırım evrimci sahtekarlık , herkesi kendi gibi sanıyor. Kişi kendinden bilirmiş işi derler aklıma o geldi.

Daha sonrada bilim kurgu hikayesi başlıyor. Yaşam tekil bir olguymuş. Bir kere başladımı kendi kopyalarını süratle çıkartırmış. Ne güzelde anlatıyor sanki uzay yolunu okur gibiyim.

Müslüman kardeşlerim , ben size demiyormuyum bunlar evrimin çoktan çöpe atıldığını farkedemeyen Japon askerleri diye.

Kardeşlerim sizden rica ediyorum. Şu internette hücreyi bir araştırıverin. Bakın bakalım, kendiliğinden ortaya çıkıveren hücre nasıl bir şeymiş. Bu konuda uzun uzun yazı yazmayayım. Önce hücreyi tanıyalım. Daha sonra kendi kendine oluşuveren hücreyi tartışırız. E nede olsa evrimcim pusuda bekliyor, tesadüfen oluşan hücreyi.

Redfinity kardeşime gelince, deicide’in yazısıyla karşılaşınca neden şaşırayımki. Çok güldürdün beni. Ya bu ateistler ve evrimcilerden bir tane okuduğunu anlayan biri çıkmayacak mı? Her gün birine ders vermek zorundamıyım ben. Bundan sonra bedava ders yok. Senin ol deyince olur soruna zamanı gelince cevap vereceğim ama baştan itibaren bi yazdıklarımı okuda ateistlerde okuduklarını anlarmış diyebilelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman kardeşlerim, bazen evrimcilere karşı biraz sert çıkıyorum ama sizin anlayışla karşılayacağınızı biliyorum. Konuları yavaş yavaş işlemekte fayda var. Eğer konuları toptan işlersek, evrimciler zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışırlar. O yüzden tane tane olaya ilk hücreden başladım. Sert üslubum ise, evrim ve ateist avcısı olmamdan kaynaklanabilir. Ama unutmayalımki yılanıon başına küçükken ezmek lazım ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dindar20,

İşi iyice yüzsüzlüğe vuruyorsun anlaşılan. Çarpıtıyorsun. İlk hücreyi açıklayamıyoruz demiyorum. Pekala da açıklanıyor ilk hücre. Henüz bu konuda kesin bir görüş birliğine varılamamıştır diyorum. Bu senin çarpıtmandan oldukça farklı. Bilim senin kelamcıların, fıkıhçıların gibi kafadan sallamaz, bilgi de gökten zembille inmez. Araştırma sürecinin sonucudur bilgi. Daha dün insan genomunda kaç gen var bilmiyorduk, bugün bütün genomu ortaya döktüler. Yarın da abiyotik yoldan sentezlenmiş bir hücreyi suratınıza şamar gibi çarpınca görürsünüz.. Hoş kendinizi avuttuğunuz önyargılarınız ve tabularınız o kadar keyif verici ki, her durumda bulacak sözleriniz olduğuna da eminim.. Al bak Kaliforniya Üniversitesinde okutulan evrimsel biyoloji dersinin ilgili konusunun ders notları:

http://www.csun.edu/~dgray/Evol322/Chapter16.pdf

Işıktan kaçan hamamböcekleri gibisiniz. Bilimin ışığı üzerinize geldikçe, henüz ışığın sızmadığı kuytulara sığınıyorsunuz. Bilinmeyenden medet umuyor, bilinmeyene sığınıyorsunuz. Ama yol bu yol değil. sığınacağınız kuytular her geçen gün daha azalıyor. Aranızdan akıllı olanların yaptığı gibi yeldeğirmenleriyle savaşmayı bırakıp, Kuran'da evrim mucizeleri aramaya başlarsanız belki hakkınızda daha hayırlısı olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konunun dağılmaması açısından şu ana kadarki kısma bir özet geçmek istiyorum.

Öncelikle D proteini konusunu açarak evrimcilere bir soru yönelttik. Genel olarak, evrimin bu konuda çıkmazda olduğunu kabul etmekle birlikte, suçu, evrimi eksikleriyle, yanlışlarıyla kabul etmek gerektiğini belirttiler. Türden türe zıplayan evrimin, bir nesil sonrasına bazı bilgileri aktaramadığını gördük.

Daha sonra merak ettik, milyarlık milyonluk yaşların nasıl hesaplandığını irdeledik. Karşımıza çıkan sadece, bilimsel üfürükcülük çıktı. Bu konudada evrimcilerimizin sırtını yere getirdikten sonra konularımıza devam ettik.

Haydi anlatın bakalım başlasın şu evrim dedik. Tık çıkmayınca , bizde hücre konusundan işe girdik. Eh bu konudada zaman zaman klasik yöntemlerle başka konulara sapmaya çalıştılar ancak hemen konuyu toparlayıp, ilk hücrenin kendiliğinden oluştuğu tezini öğrendik. Neyse bu konuyu evrimcilerin bilim kurgu merakına bağlayalım.

Aslında ağır siklet boksörünün , ringde karşısına tüy sikletleri (evrim masalcıları) çıkarmamak lazım ama madem ringe çıktılar acımadan kroşeleri, aparkartları vurmak zorundayım. Ağlamak, sızlanmak yok.

Konulara devam edeceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dünya'nın güneşe uzeklığı sabit değildir. Eliptik bir yörünge izler. En yakın olduğu noktada güneşe uzaklığı 147.098.074 km , en uzak olduğu noktada 152.097.701 km dir. Aradaki fark yaklaşık 5 milyon km dir. Yani bırak 1 cm yi 5 milyon km lik fark bile dünyanın kavrulmasına veya donmasına neden olmaz. Demek ki neymiş o kadar da hassas değilmiş. Böyle bir yalanı buraya yazmadan önce keşke 1 dakikanı ayırıp google'a bir uğrasaydın böyle rezil olmazdın.

ben de zaten yörüngenin dışına çıkmasından bahsediyorum,sence bu dünya için nasıl bir sonuç doğururdu?(yörünge kayma ve sapma yapmaz bu ayrı bir mükemmellik)

rezil duruma düşen olduğu yerde yırtınıp kimin ne açığını bulsam da laf atsam diye düşünenlerdir(fazla zorlama...,aslında düşünen diyerek ayrı bir hata yapıyorum ya neyse...biraz düşünse idi Allah'ı bulmasıda zor olmazdı her halde)

Vermeyince Mabud neylesin Mahmut

Link to post
Sitelerde Paylaş
Siz niye vardır diyosunuz?

Niçin inanmalıyız?

İnsan; kâinatı, mahlûkatı ve onun temel taşı olan kendini ve bütün bunların Yaratanını tanımak, bilmek ve öğrenmek için yaratılışından itibaren araştırmalarda bulunmuş ve düşüncelere dalmıştır.

Cenab-ı Allah ise, kendi manevî cemal ve kemâlini, ilminin meyvelerini, kudretinin harikalarını, zenginliğinin genişliğini, ihsanının görüntülerini, şefkat ve merhametinin tecellîlerini, varlıklarda göstermek istemiştir.

Çünkü; “Her cemâl ve kemâl sahibi, kendi cemâl ve kemâlini görmek ve göstermek istemesi sırrınca, o Sultan-ı Zîşân (şanlı sultan) dahi istedi ki, bir meşher (sergi) açsın, içinde sergiler dizsin; tâ nâsın (insanların) enzârında (nazarlarında) saltanatının haşmetini, hem servetinin şâşaasını, hem kendi san’atının hârikalarını, hem kendi mârifetinin garîbelerini izhâr edip, göstersin.”1

Zaten, insandan tutun, en küçük varlık olan zerreden, en büyük gezegenlere kadar bütün varlıklar, sergide, akıl sahipleri için sergilenmektedir. Bütün bu sergileri ve sergilenenleri görüp de, onların bir Yaratıcı tarafından yaratıldığına inanmamak akıl dışı bir düşünce sisteminden başka birşey olamaz.

Çünkü; bütün bu sanatlı ve her birinin ayrı bir görevi, bu göreve göre aza ve cihazları olan, yaşamaları için gerekli her türlü savunma sistemine sahip varlıkların, ya sebepler zinciri tarafından, ya kendi kendine oluştuğuna ya da bazılarının dediği gibi tabiat tarafından yapıldığına inanmak gerekir.

O Allah ki; geniş ilminin özellik ve niteliklerini, bu kâinatta gördüğümüz varlıklarla sahneye sürüp, kudret ve irâdesinin cilvesini göstermek; en hârika sanat eserlerini, şuurlu varlıkların akıl ve dimağlarından geçirerek, onlara Kendini tanıttırmak ve bildirmek istemiştir. Bütün bunları görüp de, inanmamak akıl sahibinin kârı değildir.

İnsan, mahiyeti ve özü itibariyle kâinatın hem çekirdeği, hem de meyvesi hükmündedir. Allah onu madde itibariyle topraktan, manevî olarak da Kendi ruhundan üfleyerek yaratmıştır.

İşte insan; özüne, aslına dönmek için iman ve sevgi ile Yaratıcısını öğrenmek, tanımak ve ona inanmak durumundadır.

Nasıl ki, sevdiğimiz bir resim olduğunda ressamı, bir kitap olduğunda yazarını seviyorsak, bütün bu sanatlı ve her birinin yaratılış görevi farklı varlıkları görüp, sevip onların Yaratıcısını tanıyıp sevmemek olur mu? Olmaması gerektiğini aklımız fikrimize söylüyorsa, o halde kâinatın yüce Yaratıcısına da inanmak durumundayız.

İşte, insan, ne zaman ki, Allah’ı çağrıştıran bir iklime girse, kanının sevgiyle aktığını duymalı ve Onun isimlerinin tecellî ettiği atmosfere adımını atar atmaz, Onu tanımalı, fark etmeli ve böylece kendini Allah’a giden yolların ortasında bulmalıdır.

İnsanların marifete ulaşmalarının tek yolu Allah’ı bilmek, geri kalan tüm dünyevî işlerin bir oyundan ibaret olduğunu idrak edebilmektir.

Aynı anlamda Cenâb-ı Hak da; “Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları bir ‘oyun ve oyalanma konusu’ olsun diye yaratmadık. Biz onları yalnızca hak ile yarattık. Ancak onların çoğu bilmezler”3 demektedir.

Aslında, insanın ilk yapması gereken, kendine yönelmesi ve Allah’ı bilmek ve Ona inanmak için elinden gelenin en iyisini yapmasıdır. Bunun yolu ise, “Rabbimizi bize tarif eden üç büyük küllî muarrifi...” dinlemektir. Bunlardan; “..Birisi şu kitab-ı kâinattır, birisi şu kitab-ı kebîrin âyet-i kübrâsı olan Hâtemü’l-Enbiyâ Aleyhissalâtü Vesselâmdır. Birisi de Kur’ân-ı Azîmüşşandır.”4

Her üç tarif ediciden hakkıyla dersini almanın bu zamandaki en önemli yollarından biri, dost ve düşman herkesin hak verdiği Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin telif ettiği Risale-i Nur Külliyatıdır. Bu Külliyat içinde emin adımlarla yol alındığında, Allah’a imanın, Onu bilmenin şahikalarında dolaşmış olunur.

Ayrıca şu âyeti görüp, okuyup da niçin inanmamız gerektiğini derk etmeyen akıllara şaşarım; “Yemin olsun güneşe ve aydınlığına; ve onu takip eden aya; ve onu gösteren güne; ve onu örten geceye; ve gökyüzüne ve onu bina edene; ve yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene; ve insana ve onu intizamla yaratana.”5

O halde; “hayatın zevkini ve lezzetini isterseniz, hayatınızı iman ile hayatlandırınız ve ferâizle zinetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhafaza ediniz.”6 Aksi halde yaşantımızda; “iman olmazsa veyahut isyan ile o iman tesir etmezse; hayat, zahirî ve kısacık bir zevk ve lezzetle beraber, binler derece o zevk ve lezzetten ziyade elemler, hüzünler, kederler verir.”7

Link to post
Sitelerde Paylaş

galiba burasiydi,

neden RH antijeni sadece insanlar ve maymunlarda var dedik????

cevap gelmedi !!!

Ilk hucre nasil olustu veya olusmus olabilir elli senedir anlatiliyor,calismalar da tam gaz devam

eh yani camuradan adam yogurup ruhundan uflemekten,ondan karisini varetmekten,sonra da bunlarin cocuklarinin birbiriyle ciftlesmesinden vs vs olustugumuzdan falan daha bilimsel ve mantiklidir

Link to post
Sitelerde Paylaş
Aynı anlamda Cenâb-ı Hak da; “Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları bir ‘oyun ve oyalanma konusu’ olsun diye yaratmadık. Biz onları yalnızca hak ile yarattık. Ancak onların çoğu bilmezler”3 demektedir.
Ayrıca şu âyeti görüp, okuyup da niçin inanmamız gerektiğini derk etmeyen akıllara şaşarım; “Yemin olsun güneşe ve aydınlığına; ve onu takip eden aya; ve onu gösteren güne; ve onu örten geceye; ve gökyüzüne ve onu bina edene; ve yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene; ve insana ve onu intizamla yaratana.”5

Zirvalari ayiklayip ayetlere bakalim

ne diyor

"YER GOK VE IKISI ARASINDAKILER"

Ne diyor

"yeryüzüne ve onu yayıp döşeyene"

buna kendi bacagina kursun sikmak diyebilirmiyiz????

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen hala he he yap bakalım.. Yaakında ısmarlama organ üretecekler.

“Evolution is the cornerstone of modern biology.” In a New York Times online article last month was the quote: “Evolution is the basis of biology, biology is the basis of medicine … You’re messing with something important when you mess with evolution.”

Bu arada gerçeklere inanmayaanlar için haberler..

Suni insan derisi üretildi

İngiltere'de Intercytex adlı şirket, dokulara uyumlu suni deri üretti. Suni deri, derin yara izlerinin ve yanıkların tedavisinde kullanılabilecek.

http://www.milliyet.com.tr/2007/06/27/yasam/yas02.html

haberde geçen deneme aşamasını okumadın galiba.üretsinler öyle gelsinler.

ısmarlama organmış, yavaşş üretsinler.ilk önce bi sütü , tırnağı üretsinler

Link to post
Sitelerde Paylaş

haberde geçen deneme aşamasını okumadın galiba.üretsinler öyle gelsinler.

ısmarlama organmış, yavaşş üretsinler.ilk önce bi sütü , tırnağı üretsinler

[/quot]

Herkes sizin gibi ''benim bilimle işim olmaz daha bir tırnak bile yaratamıyorum'' diye düşünseydi bugün hala ortaçağda olrduk.

Sizde muhammetin zamanındaki gibi birbirinizi sikerek yaşayıp gidediniz mutlu mutlu.Siz şu kafayla günümüz dünyasında hakettiğiniz değerden çok fazlasını alıyorsunuz.

Asıl sizi bebekken diri diri gömmek lazımmış.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Muhaf edin" dersen, hiç bir şey etmezler. "Muaf edin" diyeceksin.

Çocuğunu evrim bilgisinden mahrum etme bence. Çünkü zannettiğin gibi evrimin Allahın varlığı veya yokluğuyla bir ilgisi yok. Sadece siz öyle olduğunu zannediyorsunuz ve inat ediyorsunuz.

Hem evrim hem de Allah olabilir mesela.

Benim merak ettigim konulardan biriside budur...

Evrimin varlıgı yaratıcının varlıgını cürütmüyor, Peki evrimin cürütüldügünü varsaydıgımız zaman Ateizm neye dayanarak hala ayakta durabilir? Düşünsenize... Milyonlarca tür demek mülyonlarca tesadüf demek... Hatta bu tesadüf hücresel anlamda degil gelişmiz organizma anlamındadır... Bir insan hem dişi hem erkek olarak tesadüfen iki kez oluşmuş olmalıdır...

Kısaca, evrimi reddeden Ateist olabilir mi? Aranızda varsa evrimi redden kişi bu canlı çeşitliliğini ne ile açıklıyor?

Uzaylı yaratıklar felan geyiginine girmeyelim, çünki bu sorunun cevabı degildir yeri ve zamanı degiştirir o kadar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...