Jump to content

Recommended Posts

  • İleti 99
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

O zaman söyle hadi, zürafaların nereleri uzundur? Hayvanat bahçesine geziye gitmiş ilkokul bebeleri bile bunu bilir, yoks sen ilkokul da mı okumadın?

Ha, üstteki mesajın, bölüm kuralları nedeniyle silinmiştir tarafımdan, ama o mesajdaki isteğini özelden yazabilirsin elbette..

Link to post
Sitelerde Paylaş
O zaman söyle hadi, zürafaların nereleri uzundur? Hayvanat bahçesine geziye gitmiş ilkokul bebeleri bile bunu bilir, yoks sen ilkokul da mı okumadın?

Ha, üstteki mesajın, bölüm kuralları nedeniyle silinmiştir tarafımdan, ama o mesajdaki isteğini özelden yazabilirsin elbette..

Takarım öyle kurala...

Beyzademiz canının istedigini söyleyecek, biz de mal mal bakacaz öyle mi?

Pek de kaale almıyorum aslında ama yinede insanların yüzüne karşı asla söyleyemeyecekleri şeyleri burada rahatca söylemesi kanıma dokunuyor...

Yüzyüze konuşuyor olsaydık muhtemelen bu konuşmaları yapacak yürek yoktur sende ama velevki yine de konuştun diyelim, takdir ederim ama takdir etmem bunları bana söyleyeni ikiye bölmeyeceğim anlamına gelmez... Gerçi belki sen beni ikiye bölersin ama en azından önünen gelenle böyle konuşamayacağını ögrenirsin...

Kuralmış...

Kıçımın kuralları....

Şimdi git kendine başka iş ara...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zürefalarda boyun uzun olmasının bu kadar anlaşılmaz olduğunu sanmıyorum.

Sanırım AteshBey onu anlaşılmaz yaptı..

Evrime inanmayanlar evrimle ilgili her konuyu içinden çıkılmaz bir bilmeceye çevirmeye çalışıyorlar.

Şu şöyle olursa böyle olmalı gibisine abes yorumlarla evrimi anlamaya çalışıyorlar..

Ağacın üst yapraklarına ulaşan ve taze filizlerle beslenmeye başlayan hayvanlar genlerini yeni nesillere geçirmede daha başarılı olmuşlardır.

Normalde hayvanlar arasında hemen her özellikte farklılıklar vardır.

Kiminin boynu biraz uzundur, kimisinin bacakları biraz uzundur.. .Vs...

Boynu uzun olanların avantajlı olduğu bir zaman diliminden geçilmiş ve doğa uzun boylu zürefayı seçmiştir. Bu doğal seçilimdir..

Ama bütün ceylanların boynu uzun değildir.

Kimisinin boynu orta uzunluktadır.. Onlar orta yaprakları yerler.

Kimisinin boynu kısadır. Onlar cüce ceylanlar olup, otlanırlar veya ağaçların alt yapraklarını yerler.

Bunu anlamak neden bir sorun oluyor... Anlamadım.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Zürefalarda boyun uzun olmasının bu kadar anlaşılmaz olduğunu sanmıyorum.

Sanırım AteshBey onu anlaşılmaz yaptı..

Evrime inanmayanlar evrimle ilgili her konuyu içinden çıkılmaz bir bilmeceye çevirmeye çalışıyorlar.

Şu şöyle olursa böyle olmalı gibisine abes yorumlarla evrimi anlamaya çalışıyorlar..

Ağacın üst yapraklarına ulaşan ve taze filizlerle beslenmeye başlayan hayvanlar genlerini yeni nesillere geçirmede daha başarılı olmuşlardır.

Normalde hayvanlar arasında hemen her özellikte farklılıklar vardır.

Kiminin boynu biraz uzundur, kimisinin bacakları biraz uzundur.. .Vs...

Boynu uzun olanların avantajlı olduğu bir zaman diliminden geçilmiş ve doğa uzun boylu zürefayı seçmiştir. Bu doğal seçilimdir..

Ama bütün ceylanların boynu uzun değildir.

Kimisinin boynu orta uzunluktadır.. Onlar orta yaprakları yerler.

Kimisinin boynu kısadır. Onlar cüce ceylanlar olup, otlanırlar veya ağaçların alt yapraklarını yerler.

Bunu anlamak neden bir sorun oluyor... Anlamadım.

HACI

Benim için hiç bir sorun yok...

Senin bu yazdıklarına adam sabahtır zırvalık diyor, etmedigi hakareti bırakmıyor... Hatta bak Seza bile desteklemiş...

Demekki sen yanlış biliyorsun hacı...

Çünki sende zırvalıyorsun (anibal'e göre)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Benim için hiç bir sorun yok...

Senin bu yazdıklarına adam sabahtır zırvalık diyor, etmedigi hakareti bırakmıyor... Hatta bak Seza bile desteklemiş...

Demekki sen yanlış biliyorsun hacı...

Çünki sende zırvalıyorsun (anibal'e göre)

Sanmıyorum..

Bunun zırvalık olmadığını bilir onlar..

Ama sen anlamak istemiyorsun..

Belki de gerçekten anlamıyorsun..

Anlayışsızlık mazeretini kabul edebilirim..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sanmıyorum..

Bunun zırvalık olmadığını bilir onlar..

Ama sen anlamak istemiyorsun..

Belki de gerçekten anlamıyorsun..

Anlayışsızlık mazeretini kabul edebilirim..

HACI

O zaman bu verdigin cevap dogru cevap mıdır yani?

Zürafaların uzun boyunlarının sebebi yüksekteki ağaç yaprakları mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
O zaman bu verdigin cevap dogru cevap mıdır yani?

Zürafaların uzun boyunlarının sebebi yüksekteki ağaç yaprakları mı?

Bunu bu şekilde açıklayamazsın..

Bütün söyleyeceğin, uzun boylu zürefaların zamanında yaşama avantajına sahip olmalarıdır.

Bu neden ağaçların üst yapraklarına ulaşma olabilir ve mantıkldır.

Ama başka nedenlerin olup olmadığını bilmiyoruz.

Bilinen en makul açıklama budur.

Birden fazla neden olabilir. Ve mutlaka vardır da..

Evrim çoğu kere oldukça komplike bir süreçtir.

Burada önemli olan üst yapraklara ulaşmaya çalışmanın boynu uzatmayacağını bilmektir.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaten dikkat edilirse, bir eko sisteminde aynı gıdalarla beslenen hayvanlar arasında fark vardır.

Boy farkının yanı sıra bazı hayvanlar gıdalarında bazı özellikler isterler.

Örneğin Çitalar taze et yemeye özelleşmişlerdir.

Bazı et yiyiciler küçük, bazıları büyük baş hayvanlara özelleşmişlerdir.

Diğer farklılıklar da vardır.

Eko sisteminde çeşitlilik önemlidir.

Zürefalar bu eko sisteminin ürettiği bir canlıdırlar..

Orada kendilerine ait bir nich doldururlar..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Hacı, ağaçlar her zaman uzundu. Zürafanın 1/2 uzamış boynu, o ağaçlara erişmeye yetmezdi. Bu nedenle de evrimsel olarak bu açıklama yeterli değil. Elbette denebilir ki, o zamanlar ağaçlar da küçüktü. Ama ağaçlar hala küçük..

Hayatında Zürafa görmemiş bir moronun zürafanın evrimi üzerine sayıklamasıyla uğraşıyoruz burada. Zürafa'nın evrimini açıklamak istiyorsak, öncelikle zürafanın filojenik pozisyonuna bakmamız gerekir. Zürafagiller (diyelim) Eumeryx'ten sonra görülmeye başlar. İlk zürafamsı türler Miocene'nin başlarında görülen Climacoceras ve Canthumeryx türleridir. Onları Paleomeryx, Palaeotragus gibi kısa boyunlu zürafamsılar takip eder. Miocene'in sonlarında Samotherium'lar görülür ve okapia sülalesi ortaya çıkar. Zürafa ise Pliocen 'de görülür.

Paleomeryx ve takipçisi olan okapiler sık ormanlarda yaşarlar. Velakin Zürafalar savanlarda yaşarlar. Adama soruyoruz, zürafaların neresi, nereleri uzundur diyoruz, tık yok. Adam hayatında zürafa görmemiş ki, ne bilsin. Neyse, bu bilgi önemlidir. Zira zürafanın asıl uzun olan yeri boynundan ziyade ayaklarıdır. Tahminen, cinsel seleksiyon veya insanın ayakta durup avcıyı daha iyi görmesine benzer sebeplerle, zürafaların ayakları uzar. Böylece geniş düzlüklerde avcıları daha kolay görebilme, daha hızlı koşabilme gibi avantajlar sağlarlar. Velakin, uzun ayaklar başlı başına bir diğer sorunu oluşturur, başın yere ulaşması sorunu.. Su içmek, yerdeki otları yemek vs. için uzun boyunlu olmak gerekir ki, uzun bacaklarla yerden iyice ırak düşen baş, yere ulaşabilsin..

Evet, açıklamalardan biri bu şekildedir. Ama "ağaçlardaki yaprakları yemek için boyları uzadı" gibi bir açıklama yoktur ortada. Darwin, "tVariation of Animals and Plants Under Domestication" ile bu izahata resmen muhalefet olurken, gidip evrim teorisinin böyle söylediğini söyleyen bu madrabazlara bir şey mi öğreteceğiz ki? Bunların derdi, soytarılık yapmak, bilim forumunu sirke çevirmek.. Başka dertleri yok..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Burada önemli olan üst yapraklara ulaşmaya çalışmanın boynu uzatmayacağını bilmektir

ve uzatsa bile bunun kalitimla gecirilemeyecegini bilmektir.

Zurafalarin boynunun veya boyunun uzun olmasi tesadufidir,hayatta kalabildigi icin de sorun yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir türün 30 milyon yıl önce neden ve nasıl ortaya çıktığını kesin olarak bilmeye olanak yok.

Seza'nın dediği gibi tesadüfen boynu uzun bir ceylan ortaya çıkmış ve dolay seçilim onu seçmiş olabilir.

Çok başka nedenleri de olabilir.

Burada o nedenleri bilmekten çok, hangi nedenlerin boyun uzamasından sorumlu olmadığını bilmek önemlidir.

Zürefa yaratıldığı için ortaya çıkmamıştır..

Ol denince olmamıştır yani..

Kendisinden önce evrildiği bir hayvan vardır.

Dallara uzandığı için de boyun uzanmamıştır.

AteshBey bunu böyle bilesin..

Miyosen çağında dünya ormanlıktı.

Zürefanın evrimleşmeye başladığı ortamda hayvanın yeğlediği ve kendisi için yararlı bir ağaç türü var olabilir.

O ağacın üst dallarındaki lezzetli filizlere ve taze yapraklara ulaşan zürefanın bir avantaj kazanması mümkün.

Ol denine olmaktan daha mantıklı bir açıklama..

Savanada uzakları görmenin avantaj olduğu kesin..

İnsanlar için de aynı argüman yapılıyor..

Cinsel çekicilik de ilginç bir açıklama..

Ama doğru cevap bir cümle ..

Kesin olarak bilinmiyor.

Olmalıdır.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimin ayrıntılarını anlamak sanıldığından çok daha zor..

Bazan garip hayvanlar ortaya çıkıyor..

http://en.wikipedia.org/wiki/Proboscis_monkey

Bu maymun türü çok çirkin..

Ama sanıldığına göre dişilerin burnu büyük ve diğerlerinden farklı erkek maymunlarla çiftleşmesinden ortaya çıktığına inanılıyor.

Biraz da AteshBey'e benziyor..Değil mi?

Panda aslında etobur bir hayvandır.

Nedense bir süre önce bamboo yaprakları yemeye özelleşmiştir.

Bulsa hala et yemeyi yeğler..

Bunlara benzer onbinlerce garip hayvan türleri ve garip evrimsel gelişmeler vardır.

Hemen hiç birinin nedeni kesin olarak bilinmemektedir.

Ama bu hiç bilinmiyor anlamına gelmemeli..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gezegenimiz, kutuplardan Amazonlara, yüksek dağlardan okyanus derinliklerine kadar çok çeşitli yaşam formlarıyla dolup taşmaktadır. Bakteriden solucana, karıncadan ağaca, martıdan yunusa kadar çok çeşitli organizmalar; olağanüstü hassaslıkta işleyen sistemler, muazzam kompleks yapılarla donatılmışlardır. Bu sistemler sayesinde çevreleriyle mükemmel bir uyum içinde yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Detayları biyologlarca keşfedilen bu sistemler, insanı hayrete düşüren özellikler içermektedir.

Kambriyen dönemi, günümüzde yaşamakta olan tüm çok hücreli grupların birdenbire ortaya çıktığı jeolojik dönemin adıdır. Bu ortaya çıkış öylesine ani ve geniş çaplı olmuştur ki, bilim adamları buna "Kambriyen patlaması" adını vermişlerdir

Evrim teorisi, tüm yaşam formlarının tek bir hücreden türediğini iddia eder. Buna göre milyonlarca canlı türü bu tek hücreden türemiş olmalı, bu ortak atadan kalıtımın izleri fosil kayıtlarında bulunmalıdır. Evrimciler bir balıktan primata, bir böcekten ahtapota kadar tüm canlı türlerinin bu hayali ilk hücreyle bağlantılı olduğunu iddia etmektedirler. Böyle bir varsayımın fosil kaydında aranacak izleri şunlar olmalıdır:

1. Çok sayıda ara form olmalıdır.

2. Fosil kayıtlarındaki değişim yavaş ve kademeli olmalıdır.

3. En erken canlıların basit yapıda yaşama başlamış olmaları ve basitten komplekse doğru gelişim göstermiş olmaları gerekir.

4. Hayali ilk hücre zaman içinde geliştikçe, yeni türler ortaya çıkmalı, bu türler zamanla giderek birbirlerinden uzaklaşmalı; genişleyen canlılar aleminde aile, takım, sınıf gibi daha yüksek kategoriler ortaya çıkmalıdır.

Darwin'e göre, bütün canlılar birbirlerinden türemişti. Buna göre, bu hayali dönüşüm sürecinde, çeşitli ara türlerin yaşamış olmaları gerekiyordu. Ve bu canlılar, gelişimlerini tamamlamamış olduklarından, sakat, eksik ve kusurlu canlılar olmalıydılar. Ancak Darwin yanılmıştı. Çünkü fosil kayıtları, sürekli olarak kusursuz ve eksiksiz canlıların örneklerini vermekteydi. Bu gerçeğin en belirgin örneklerinin sergilendiği Kambriyen dönemi, tüm canlıları Allah'ın yarattığını en kusursuz şekli ile gösteriyordu.

eğer evrim teorisidoğruysa türleri birbirine bağlayan sayısız ara geçiş çeşitleri mutlaka yaşamış olmalıdır... Bunların yaşamış olduklarının kanıtları da sadece fosil kalıntıları arasında bulunabilir

Kambriyen öncesi ile ilgili şu anki bilgilerimiz, Darwin'in dönemindekinden kuşkusuz çok daha iyidir. O dönemden bu yana, Kambriyen öncesi döneme ait fosiller üzerine çok fazla araştırma yapıldı. Ortaya çıkan sonuç ise, evrimciler açısından sorunları daha da zorlaştırdı. Kanada, Grönland ve Çin'de Kambriyen dönemine ait yeni fosil yataklarına rastlandı. Kambriyen öncesi dönem ile ilgili olarak ise, elde sadece tek hücreli bazı organizmalar bulunuyordu. Kambriyen fosillerinin benzerlerinden veya bu canlıların atası sayılabilecek herhangi bir canlıdan eser yoktu.

Bilim ve teknolojideki ilerlemeler insanlara çok önemli bilgiler verdi. Biyokimya, biyofizik, genetik ve moleküler biyoloji konularındaki gelişmeler, yeryüzündeki canlılarda moleküler düzeyde bir mükemmelliğin hakim olduğunu ve dolayısıyla moleküler düzeyde bir evrimleşmenin mümkün olamayacağını gösterdi. Paleontoloji alanındaki bulgular ise, yer altında saklı olan fosillerin büyük bir bölümünü ortaya çıkarttı ve yeryüzünde var olduğu iddia edilen hayali evrimsel geçmişi haklı çıkaracak "tek bir ara geçiş canlısı bile olmadığını" gösterdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Darwin'e göre, bütün canlılar birbirlerinden türemişti. Buna göre, bu hayali dönüşüm sürecinde, çeşitli ara türlerin yaşamış olmaları gerekiyordu. Ve bu canlılar, gelişimlerini tamamlamamış olduklarından, sakat, eksik ve kusurlu canlılar olmalıydılar. Ancak Darwin yanılmıştı. Çünkü fosil kayıtları, sürekli olarak kusursuz ve eksiksiz canlıların örneklerini vermekteydi. Bu gerçeğin en belirgin örneklerinin sergilendiği Kambriyen dönemi, tüm canlıları Allah'ın yarattığını en kusursuz şekli ile gösteriyord

Bu parağraftan dolayı bu yazı çöplüğe gidebilir.

Ama ben yanıtlamayı ve yanlışlarını açıklamayı yeğliyorum.

Daha bir sürü yanlış ve yalan içeriyor..

Onlara da kısaca değineceğim..

Bu vesile ile bu yazıyı asan ve destekleyenlerin bir şeyler öğrenmesine çalışacağım.

Ara şekilleri vardır. Ama kaç ara şekli olursa olsun evrimi reddedenleri tatmin etmeyecektir.

Çünkü iki tür arasında birkaç ara şekilde olabilir., kuramsal olarak binlerce ara şekil de.

Sakat ve kusurlu hayvanların olduğunu biliyoruz..

Dinozor kemiklerinde osteosarkomlarla yani kemik kanserleri ile karşılaşılmıştır.

Kemiklerde kırıklara, osteomiyelit denen kemik iliği iltihabına ve deformasyonlara rastlanmıştır.

Ayrıca günümüzde yaşayan hayvanlarda da sakatlık, eksiklik ve kusurlar vardır.

Günümüz canlıları kusurlu olabiliyorsa, geçmişteki yaratıkların da kusurlu olma olasalığı çok yüksektir.

Yoksa bu canlılığın yozlaşması şeklinde yorumlanabilir.

Bütün bunlara dayanarak diyebiliriz ki: Kambriyen çağında tüm canlıları Allah'ın yarttığı iddiası çürütülmüştür..

Çünkü Allah'ın canlıları neden bir anda yarattığı iddiası çürüktür..

Aldatmacadır.

Yalandır. Dolandır.

Uydurmadır..

İnsanları yanlış düşünmeye ve yanıtlamaya sevkettiği için ahlaksızlıktır..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Güzel başlamış ama, yanlış bir sonuca ulaşmışsınız.

Mutasyon rastgele ise, bir dinozor türünde rastgele mutasyonlar sonunda kıl yerine tüyler gelişmiş olabilir.

Bu sizin düşüncenize göre....

Doğal seçilimi bu rastgele mutasyona ekleyelim..

Kıl yerine tüylerle donanan dinozor az da olsa bir avantaj kazanmıştır.

Sıçradığı zaman, kendisi gibi olmayan dinozorlardan birkaç metre öteye düşmektedir.

Bu demektir ki onlardan biraz daha uzun yaşayacak ve genlerinin yeni nesillere geçirebilecektir.

Kendisinden sonra gelen tüylü dinozorlar bunu daha da ileri götürecekler ve sonunda kuş olup uçacaklardır..

Bu sonuç sizin ilk önerinize göre doğrudur.

Doğru başlayıp, yanlış bitirmişsiniz..

HACI

İtalik kısma dikkat kesilin, kuş olup uçacaklardır diyor hacı. Uçma sadece tüylerden ibaret demektir bu. Oysa uçmak için bir sürü fonksiyon gereklidir. Dinozor isterse maymun kadar kıllansın, deve kuşu kadar tüylensin farketmez, tüyler hayvanı uçuramaz. Bir defada oluşacak rastgele mutasyonların uçmak için gerekli minimum kanat açıklığı ve kanat yüzeyi oranına sahip organları oluşturması gerekir. Hayvan koşarak kaçarak bunu sağlayamaz, çünkü bedensel kazanımlar ve (somatik) özellikler sonraki nesle geçemez. Bu nedenle çevre hayvana uçma özelliğini kazandıramaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İtalik kısma dikkat kesilin, kuş olup uçacaklardır diyor hacı. Uçma sadece tüylerden ibaret demektir bu. Oysa uçmak için bir sürü fonksiyon gereklidir. Dinozor isterse maymun kadar kıllansın, deve kuşu kadar tüylensin farketmez, tüyler hayvanı uçuramaz. Bir defada oluşacak rastgele mutasyonların uçmak için gerekli minimum kanat açıklığı ve kanat yüzeyi oranına sahip organları oluşturması gerekir. Hayvan koşarak kaçarak bunu sağlayamaz, çünkü bedensel kazanımlar ve (somatik) özellikler sonraki nesle geçemez. Bu nedenle çevre hayvana uçma özelliğini kazandıramaz.

Yine yazıyı kendi istediğiniz gibi yorumlamaya çalışıyorsunuz.

Şimdiki kuşlarda uçma sadece tüylerden ibaret değildir.

İlk kuşlarda ise tüyler hafif de olsa bir avantaj sağlayabilir.

Ancak evrime inanmayan ve anlamayan bu şekilde itiraz edebilir.

Bir mutasyonla çağdaş bir kuş ortaya çıkmaz.

Böyle bir iddiamız da yok..

Kuşlar var değil mi?

Onlar bir canlıdan evrildiler, değil mi?

Benim açıklamaya çalıştığım mekanizma doğru değilse, ki doğru olabilir de, olmayabilir de, benzer ve başka bir mekanizma kuşların evriminden sorumludur.

Tabii kuşlar gökten zembille inmdilerse..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hacı,

Evet sorun da bu zaten, evrime inandıktan sonra canlıları evriltmek zor değil, her olgu evrimin kanıtıdır.

Senin durumun çok kolay..

Hiç bir açıklamaya falan ihtiyacın yok..

OL de.. Olsun..

Ne güzel..

Sizin bilim anlayışıız iki harfle açıklanabilir. O ve L harfleri ile..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...