Jump to content

Recommended Posts

Böyle bir şey demiyorum, gözlem ve deney diyorum. Hayal gücü istemiyorum, o bende fazlasıyla var. Kafamda evrimin nasıl olacağını simüle etmeye çalışırım, bu kadar ihtimal dışı olguların bir araya gelerek organize olmasını hayal etmesi bile çok zor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 99
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Böyle bir şey demiyorum, gözlem ve deney diyorum. Hayal gücü istemiyorum, o bende fazlasıyla var. Kafamda evrimin nasıl olacağını simüle etmeye çalışırım, bu kadar ihtimal dışı olguların bir araya gelerek organize olmasını hayal etmesi bile çok zor.

O zaman siz ne dediğinizi ve bu konuda ne düşündüğünüzü bilmiyorsunuz..

Böylesine boş laflarla ortalığı bulandırmaya çalışıyrsunuz..

Bir kuram direkt olarak olmaz diyerek reddedilmez..

Ama sizden yeni bir kuramla gelmenizi beklemiyorum.

Çünkü sizden değerli bir düşüncenin çıkacağını sanmıyorum..

Çıkacak gibi olsaydı, şimdiye dek haberimiz olurdu.

Sayısız gözlem ve deney var..

Evrim bugün laboratuvarda ve doğada izleniyor..

Bu konuda çok sayıda makale var..

İngilizce biliyorsanız, google araştırması yapın..

Bütün yapacağınız evolution kelimesini aramanızdır..

Karşınıza milyonlarca yazı çıkacaktır..

Batı evrimle aklını bozmuş diye düşünebilirsiniz..

Siz ise aklınızı bozmuyorsunuz..

Çünkü sizde bozulacak bir akıl yok malesef..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayısız gözlem ve deney var..

Evrim bugün laboratuvarda ve doğada izleniyor..

Bu konuda çok sayıda makale var..

Sayısız gözlem ve deney var derken, şu deney ve gözlemlerden bir kaç tane örnek verir misin?

Ben şimdiye kadar yürüyen bir canlının uçmaya başladığının gözlemlendiğini duymadım? Siz duydunuz mu?

Gözlem dediğiniz şey olsa olsa canlıların ortama adaptasyonudur... Sıcak iklimlerde yaşayanların esmer olması soguk iklimlerde yaşayanların açık tenli olması gibi... Biz zaten evrimin bu kısmına itiraz etmiyoruzki...

Biz burada yürüyen bir canlının uçmasından ya da solungaçlı solunum yapan canlının akciğerli solunum yapmasından bahsediyoruz... Böyle bir gözlem nerede yapılmış?

Yok öyle bir gözlem filan... Sallamayalım...

Sizin yaptıgınız tek gözlem yukarıda bahsettiğim adaptasyonlar ile ilgili gözlemlerdir... Onlardan yola çıkarak bir Amip'in evrimleşe evrimleşe insan olabileceğini iddia etmektesiniz... Bizimde itiraz ettiğimiz bu!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sayısız gözlem ve deney var derken, şu deney ve gözlemlerden bir kaç tane örnek verir misin?

Ben şimdiye kadar yürüyen bir canlının uçmaya başladığının gözlemlendiğini duymadım? Siz duydunuz mu?

Gözlem dediğiniz şey olsa olsa canlıların ortama adaptasyonudur... Sıcak iklimlerde yaşayanların esmer olması soguk iklimlerde yaşayanların açık tenli olması gibi... Biz zaten evrimin bu kısmına itiraz etmiyoruzki...

Biz burada yürüyen bir canlının uçmasından ya da solungaçlı solunum yapan canlının akciğerli solunum yapmasından bahsediyoruz... Böyle bir gözlem nerede yapılmış?

Yok öyle bir gözlem filan... Sallamayalım...

Sizin yaptıgınız tek gözlem yukarıda bahsettiğim adaptasyonlar ile ilgili gözlemlerdir... Onlardan yola çıkarak bir Amip'in evrimleşe evrimleşe insan olabileceğini iddia etmektesiniz... Bizimde itiraz ettiğimiz bu!

İngilizce biliyor musun?

Aşağıdaki kelimeleri googl'da ara..

observed evolution

Karşına 7 milyona yakın kaynak çıkacaktır..

Bütün ömür okuyabilirsin..

Hiç olmazsa ahkâm kesmekten vazgeçersin diye düşünüyorum.

Bilmediği konuda uzman olan herkese bu tümceyi aramalarını tavsiye ediyorum.

Tabii İngilizce bilmiyorum diyebilir ve karanlıkta kalmakta israr edebilirsiniz..

O sizin en doğal Müslüman hakkınız..

Diğer bazı Müslüman'ların yaptığı gibi göbeğinize bomba bağlayıp, patlatma hakkına da sahipsiniz.

Enjoy!

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ben şimdiye kadar yürüyen bir canlının uçmaya başladığının gözlemlendiğini duymadım? Siz duydunuz mu?

Niye ucmasin mirac var burak var,bunlari da mi duymadin.

ucmak icin sonusun dedigi gibi bir cok ozellik lazim,mesela ici bos kemikler hafiflik saglar,guclu gogus kaslari,aerodinamik vucut yapisi vs vs kanat veya tuy vs tek basina ucmaya yol acmaz.

Bu ozellikler den bazilari olan bir cok canli turu vardir ama ucmazlar,tavuk ta da kanat var,devekusunda da,kanat sadece ucmak icin kullanilmaz,savunma icin,sinek kovmak icin vs de kullanilir,

yuruyen canlinin ucmasini nasil gormedin kus ta yuruyor degil mi,once yuruyordu kanatlari vardi bir takim mutasyonlarla eklenen bir takim ozellikler bazilarina ucma yetenegi verdi,vermedikleri hala yuruyor,kimi de kanatiyla ucamiyor ama balik avliyor vs vs

balina ile inek te akraba,dinazor la da kus yani bunlar uydurulmus degil bilimsel temelleri var,magazin konusu degil

Link to post
Sitelerde Paylaş

Caner Taslaman bu konuda şöyle diyor:

KAMBRİYEN PATLAMASI VE EDIACARA FAUNASI

Darwinci Evrim Teorisi’nin en genel anlatımına göre başta tek hücreli bir canlı oluşmuş, canlılar önce türlere, sonra cinslere, sonra familyalara, sonra takımlara, sonra sınıflara, sonra filumlara ayrılmışlardır. Yüz milyonlarca yıl süren bu ayrışmadaki safhalar hep yavaş yavaş aşılmıştır. Fosil bulgulardan beklenen de bu yavaş yavaş ayrışmayı doğrulayan, ‘Darwinci soy ağacı’nı destekleyen delilleri sunması olmuştur. Oysa Kambriyen Patlaması ve Ediacara Faunası evrimci beklentilerle en zıt olguları oluşturmaktadır. Prekambriyen (Kambriyen öncesi dönem) dönemde 3 milyar yıl kadar sadece bakterilerin ve mavi-yeşil alglerin hüküm sürdüğünü fosil kayıtları söylemektedir. Oysa Kambriyen dönemine gelindiğinde (530 milyon yıl kadar öncesi), bir sürü birbirinden farklı çok hücreli canlı, aniden, fosil kayıtlarında kendini gösterir. Içinde sınıf, takım, familya, cins ve türü barındıran filumların yarısından fazlası bu dönemde ortaya çıkmıştır. Yirmi bin gözlü ‘trilobit’ de beş gözlü ‘opabinia’ da hep bu dönemde, aniden, fosil kayıtlarında gözükmüşlerdir. Darwincilerin fosillerden bekledikleri, fosillerin ‘aşağıdan-yukarıya’ bir evrimi göstermesiydi. Buna göre, türler ancak yüz milyonlarca yıl içerisinde sınıflara ve filumlara ayrılmalıydı. Oysa fosil bulgular, Kambriyen’de, bir anda, filumların ortaya çıktığını göstermiştir. Bu da ‘aşağısı’ olmadan ‘yukarı’nın ortaya çıkmış olmasıdır ki evrimci beklentilere tamamen zıttır.

Darwin de Kambriyen dönemde birçok canlının aniden gözükmesiyle ilgili sorunun farkındaydı. O, teorisinin gerektirdiği gibi, bu dönemden önce binlerce çok hücreli canlı olduğuna inanmaktan vazgeçmedi ve bu olguyu fosil kayıtlarındaki ve araştırmalarındaki yetersizliklerle açıkladı. Darwin’in döneminde bugüne kadarki fosil araştırmalarının % 1’inden azının yapıldığını düşünürsek, bu mazaret, o dönem için yerinde gözükmektedir. Fakat günümüze kadar yapılan araştırmalar, ‘Kambriyen Patlaması’nı -yanlışlamak bir yana- desteklemiştir. 1909’da Charles Doolittle Walcott’un, Burgess Shale’de bulduğu fosiller, 1980’lerde Sirius Passet ve Chengjiang’da bulunan fosiller, Kambriyen dönemde, bir anda birçok canlı türünün ortaya çıktığını desteklemektedir. Artık, fosil araştırmalarının yetersizliği bir mazeret olarak ileri sürülemez. Kambriyen Patlaması yeni araştırmalarla destek kazanmıştır, fakat bu dönemden önce Darwinci yaklaşıma göre olması gereken ara formlar, bu kadar çok yapılan kazıya rağmen bulunamamıştır. Bu fosillerin bulunamaması, artık eksik araştırmaya bağlanamayacağı gibi, Kambriyen dönemden önceki fosillerin ‘tortu bırakmaması’ gibi Darwin tarafından ileri sürülen sebeplere de bağlanamaz. Nitekim Kambriyen Patlaması’ndan önceki üç milyar yıl boyunca Dünya’da hüküm sürmüş yegâne canlı olan tek hücreli bakterilerin ve mavi-yeşil alglerin fosilleri bulunmuştur. Birçok ünlü fosilbilimcinin de söylediği gibi elimizdeki fosil kayıtları önemli ölçüde güvenilirdir.176 Bu da göstermektedir ki Kambriyen Patlaması bir yanılsama değil, fosilbilimin ortaya koyduğu en enteresan olgulardan biridir.

Bir aralar Ediacara Faunası’ndaki canlıların, Kambriyen dönemde ortaya çıkan canlıların atası olabileceği düşünüldü. 1947’de, Avustralya’da, R. C. Sprigg tarafından Ediacara Faunası bulundu. Burada Kambriyen Patlaması’ndan 40 milyon yıl kadar önce (Prekambriyen dönemin sonlarında) çok hücreli canlılar bulundu. Fakat fosilbilimcilerin de dikkat çektiği gibi, Ediacara Faunası’nın canlıları Kambriyen canlılarından o kadar farklıdır ki,177 bu canlıların Kambriyen dönemindeki canlıların atası olduğu söylenemez. Ediacara Faunası’nda ve Kambriyen dönemde ortaya çıkan canlılar, ilk çok hücreli canlı türleridir ve büyük bir çeşitlilik göstermektedirler. Kambriyen Patlaması’nın on milyon yıl kadar sürdüğü tespit edilmiştir; bu on milyon yıllık zaman dilimi tüm Kambriyen çeşitliliğin oluşma tarihidir. Dünyamızın 4,5 milyarlık yaşını göz önüne alırsak, bu süre dünyanın yaşının 1/450’sine karşılık gelmektedir. Eğer bu on milyon yılı, Ediacara Faunası’ndaki canlıların 40 milyon yıl önce ortaya çıkışı ile birleştirirsek, 50 milyon yılda dünyamızın çok hücreli canlılarla dolduğunu söyleyebiliriz. Bu da dünyanın yaşının 1/90’ı gibi çok küçük bir dilime karşılık gelmektedir. Bu dönemden önce ne ‘kesintili denge’ kuramında ileri sürülen ‘coğrafi olarak izole olacak’ türler vardır, ne de bu dönemde ortaya çıkan çok hücreli canlılara az da olsa benzeyecek, herhangi bir ‘ata form’ vardır. Hem ‘kesintili denge’ kuramının izole olacak ‘hammaddesi’, hem Yeni-Darwinciliğin mutasyona uğrayarak yavaşça değişecek ‘hammaddesi’ önceki dönemde yoktur. Sonuçta ‘kesintili dengeciler’ de ‘yavaş aşamacılar’ da hammaddesi olmadan hayali bir mönü hazırlamışlardır; bu farklı mönülerin talibi çok olsa da, Prekambriyen dönemin boşluğu, adeta unsuz-peynirsiz-domatessiz pizza yapımına mönü hazırlayıcılarını mecbur etmektedir!

Ediacara Faunası’nın ve Kambriyen çeşitliliğin ortaya çıkışı ‘fosil-olasılık ikilemi’ açısından en büyük soruna sebep olmaktadır. Her şeyden önce fosillerden gelen bilgiler, tevil edilemeyecek kadar açık bir şekilde çok hücrelilerin aniden ortaya çıkışını göstermektedir. Darwin’in, klasik, uzun dönemde yavaş gelişimi savunan çizgisini devam ettiren ve olasılık sorununun çözümüne ağırlık veren bilim insanları bile bu olguyu reddede-memektedirler.178 Bir sonraki bölümde göstereceğim gibi, tek bir proteinin ‘tesadüfi oluşumu’ için tüm evren-zamanı boyunca, tüm uzaydaki maddenin bileşimler yapması yetersiz kalır. Oysa Ediacara Faunası ve Kambriyen Patlaması ile ortaya çıkan canlıların vücutlarında; on binlerce yeni protein, yepyeni hücreler, yepyeni organlar, yepyeni beden tasarımları ve yepyeni genetik bilgiler dünya sahnesinde görülmüştür. Eğer en iyimser şekilde Ediacara Faunası’nın başlangıcından Kambriyen Patlaması’nın bitimine kadarki süreyi toplasak bile, ortaya çıkan 50 milyon yıllık süre; milyarlarca yıllık sürenin bile tek bir proteini açıklamakta yetersiz kaldığı düşünülünce, bu kadar büyük bir çeşitliliği açıklamakta çok yetersiz kalacaktır.

Kısa dönemde ortaya çıkan tüm bu canlılardaki proteinler hücre içinde yeni fonksiyonları gerçekleştirecek şekilde organize olmuşlardır, yeni hücreler ise yeni doku, organ ve beden bölümleri olarak organize olmuşlardır. Yeni bedenler, hiyerarşik olarak organize olmuş, her vücut bölümü kendi fonksiyonlarını üstlenerek bedenin bir parçası olmuştur. Sonuçta, Kambriyen Patlaması ve Ediacara Faunası ile birçok yeni vücut tasarımı ortaya çıkmıştır ve birçok ‘özelleşmiş kompleks’ beden bölümlerinden oluşan bu tasarımlar, ‘belirlenmiş kompleks bilgileri’ gerektirirler ki bunun da bir açıklamasının yapılması gerekir.179 Tesadüfi bir evrim süreci ne mikro seviyedeki protein moleküllerinin, ne de makro seviyedeki beden organizasyonlarının açıklaması olabilir. Bu konu 4. bölümde daha ayrıntılı bir şekilde incelenecektir.

Kambriyen Patlaması ve Ediacara Faunası’nın ‘küçük aşamalarla canlıların oluşumunu açıklayan Evrim Teorisi’ne açtığı sorunlar beş maddede özetlenebilir:

1- Çok hücreli canlılığın aniden ortaya çıkışı.

2- Çok büyük bir çeşitliliğin aniden ortaya çıkışı.

3- Evrimci ‘aşağıdan-yukarı’ beklentinin aksine birçok filumun aniden ortaya çıkışı.

4- Dünya tarihinin bu kadar dar bir aralığında, mikro düzeyde ortaya çıkan on binlerce protein gibi yapının tesadüfi oluşumunu açıklamanın olasılıksal imkânsızlığı.

5- Dünya tarihinin bu kadar dar bir aralığında, makro düzeyde ortaya çıkan özelleşmiş organlarıyla beden planlarını açıklamanın olasılıksal imkânsızlığı.

Türlerin bilinçli bir şekilde bağımsız yaratıldıkları veya evrimin bilinçli bir şekilde yaratılan bir süreç olduğu görüşü, Kambriyen Patlaması’nı ve Ediacara Faunası’nı açıklamakta zorluk çekmez. Çünkü bilinçle ve kudretle oluşturulmuş bir yaratılışı savunanlar için, türlerin aniden ortaya çıkışları -ister evrimle, ister bağımsız yaratılışla olsun- sorun değildir. Bilinçli, kudret sahibi, olaylara hâkim bir Güç’ün tasarladığı süreçlerde olasılık sorunu olmaz. Bir zarın milyon kere üst üste tesadüfen altı gelmesi olasılık olarak hemen hemen imkânsızdır; fakat bilinçle, zarları altı olarak koyabilen biri için olasılık sorunu olmaz. Bu yüzden, bahsedilen beş maddedeki sorun sadece dış bir Güç’ün müdahalesini kabul etmeden, tesadüfi bir evrimi savunanlar için geçerlidir. Asıl sorun evrimin olup-olmadığı değildir; asıl sorun, canlıların tesadüfen mi oluştukları, bilinçli bir şekilde mi yaratıldıklarıdır.

CANER TASLAMAN

http://www.evrim.gen.tr/

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Bu yüzden, bahsedilen beş maddedeki sorun sadece dış bir Güç’ün müdahalesini kabul etmeden, tesadüfi bir evrimi savunanlar için geçerlidir. Asıl sorun evrimin olup-olmadığı değildir; asıl sorun, canlıların tesadüfen mi oluştukları, bilinçli bir şekilde mi yaratıldıklarıdır.

Böyle bir sorun yoktur emre bilmem kaç.. Zira, böyle bir gücün varlığına dair hiç bir işaret ve emare yoktur. Bir canlının bu bahsedilenleri gerçekleştirme kabiliyeti var iken, çıkıpta bu kabiliyeti yok saymak abesle iştigaldir.

Evrim teorisinin şöyle sorunları da yoktur:

>>> 1- Çok hücreli canlılığın aniden ortaya çıkışı.

Çok hücreli canlılığın aniden ortaya çıktığı gibi bir laf, işkembeden ortaya atılmış bir laftan ibarettir. Zira bize çok hücreliliğin nasıl, aniden mi, yavaş yavaş mı, takla atarak mı, sekerek mi, amuda kalkarak mı vs. ortaya çıktığını gösteren bir "kanıt" yoktur. Ve elimizde tek hücrelilerin aşama aşama çok hücreli hayata dönebileceğini gösteren evrim teorisi vardır. Başka bir mantıklı ve olası açıklama olmadığına göre, kabul etmemiz gerekende budur.

>>> 2- Çok büyük bir çeşitliliğin aniden ortaya çıkışı.

Bu da tamamen sallamadır. Kambrien dönemi öncesi çeşitliliğin daha az olduğuna dari bir bilgide yoktur.

>>> 3- Evrimci ‘aşağıdan-yukarı’ beklentinin aksine birçok filumun aniden ortaya çıkışı.

Bu şekilde bir çok fillumun ortaya çıkışı, canlılığın yavaş yavaş ortaya çıktığını ve çeşitlendiğini gösteren en büyük delillerden biridir.

>>> 4- Dünya tarihinin bu kadar dar bir aralığında, mikro düzeyde ortaya çıkan on binlerce protein gibi yapının tesadüfi oluşumunu açıklamanın olasılıksal imkânsızlığı.

Böyle bir laf, söyleyenin salaklığını ortaya koyar sadece..

>>> 5- Dünya tarihinin bu kadar dar bir aralığında, makro düzeyde ortaya çıkan özelleşmiş organlarıyla beden planlarını açıklamanın olasılıksal imkânsızlığı.

Böyle bir imkansızlıkta yoktur ve hepsi evrim teorisi ile açıklanabilir haldedir.

Kısaca, gerzeğin bir yazmış, angutun biride almış buraya bunları aktarmış.. Hepsi bundan ibarettir.

Eğer böyle gerzek laflar olmadan, kambriyen ve evveliyatına dair bilgiler öğrenmek niyetindeyseniz, mesela işe şunu okumakla başlayabilirsiniz:

http://www.ijdb.ehu.es/web/pdfdownload.php?doi=14756326

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Anibal;

Senin gibi kara yobaz angutların bilimi içine sindirmesi kolay değil biliyorum. Ama en azından çabalayabilirsin.

Sanıyorum sen kendinin ilkel halini insanlara sıkılmadan sunarak, evrim teorisine sahte delil sunma uğruna kendini aşağılatmayı bile göze alıyorsun. Gerçekten de dinin için her türlü çılgınlığı yapacak bir fanatik olduğunu gösteriyor bu.

Ama hiç ümitlenme, senin bu halini görenler hemen ara geçiş formu bulduk diye evrime yönelmezler. İnsanlar artık uyanıyor.

Artık zaman bilim ve bilgi zamanı.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
...

Artık zaman bilim ve bilgi zamanı.

Selam ve sevgiler.

Senin bilimini sevsinler:

emrenin bilimi: "ol dedi oldu".

Allah yaratırken Kambriyene kadar neden beklemiş?

Tek hücreli yaşamın başlangıncından çok hücrelilere kadar uzun bir zamanın geçmiş olması da evrimin kanıtlarından biridir.

Her yeni buluş evrim sürecini doğruluyor.

.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen eğer, evrimle oluşamayacak, evrim çizgisi dışında bir arageçiş (neyse o fosil türü?) bulup getiremiyorsan, senin lafların bir zırvalık olarak kalacaktır emrebilmemkaç..

Şu an Dünyanın tüm üniversitelerinde, biyoloji bölümlerinin ders müfredatları evrim teorisi üzerine kurulmuş olarak münasip yerlerine kaçmış haldeyken, senin çıkıp böyle boş boş gürültü üretmen, sadece angut, moron ve birde müslümanlara has bir aymazlık olmaktadır. Tavsiyem bu boş haykırışlarını kıbleye doğru malum vaziyeti alarak yap, münasip yerine kaçan müfredatların acısını anlarsa, ancak kıble istikametine dönmüş ve dünyanın gerisini görmeyen diğer tipler anlar ancak..

İnsanlar uyanıyor evet, ödnüp bakıyor, bu lafarınız bir yerinize kaçan evrimin size verdiği ızdrıbaın beklenen sonucu.. İşte buna uyananların sayısı her gün artıyor, merak etme.. Zira, her yıl biyoloji bölümlerinden yeni milyonlar mezun oluyor.. İstersen otur bir hesap et.

Ama biyolojinin b'sinden anlamayan sen gibilere, bu gerçek daha iyice köklendiği ve içerde kanırtıldığı içinde, sizlerin ses şiddetiniz böyle yükseliyor, hakkınızı vermek lazım doğrusu..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Goz nedir????

Goruntuyu alip beyne ileten organ, goruntuyu isleyen,depolayan,harekete donusturen beyindir,goz optik sinir ile direk beyne baglidir.

Evet Mr cokbilmis,Trilobit kac cm dir ki 20.000 gozu olsun ve bu gozler nasil islem yapar,beyin varmidir??

Optik sinir varmidir????

Bunlar evrimin kanitlaridir anlayana !!!

Goz eskiden nasilmis simdi nasil deel mi????

Link to post
Sitelerde Paylaş
Türlerin bilinçli bir şekilde bağımsız yaratıldıkları veya evrimin bilinçli bir şekilde yaratılan bir süreç olduğu görüşü, Kambriyen Patlaması’nı ve Ediacara Faunası’nı açıklamakta zorluk çekmez. Çünkü bilinçle ve kudretle oluşturulmuş bir yaratılışı savunanlar için, türlerin aniden ortaya çıkışları -ister evrimle, ister bağımsız yaratılışla olsun- sorun değildir. Bilinçli, kudret sahibi, olaylara hâkim bir Güç’ün tasarladığı süreçlerde olasılık sorunu olmaz. Bir zarın milyon kere üst üste tesadüfen altı gelmesi olasılık olarak hemen hemen imkânsızdır; fakat bilinçle, zarları altı olarak koyabilen biri için olasılık sorunu olmaz. Bu yüzden, bahsedilen beş maddedeki sorun sadece dış bir Güç’ün müdahalesini kabul etmeden, tesadüfi bir evrimi savunanlar için geçerlidir. Asıl sorun evrimin olup-olmadığı değildir; asıl sorun, canlıların tesadüfen mi oluştukları, bilinçli bir şekilde mi yaratıldıklarıdır.

Şu saçmalığa bakın siz!

Bu bir açıklama mı şimdi?

Neyi açıklıyor?

Filumların aniden ortaya çıkış sürecini mi?

Bir Güç'den bahsediliyor.

Nedir o Güç?

Fizik yasaları mı?

Onların dışında bilmediğimiz bir takım yasalar mı?

Bu yazı bilimsel mi?

Bu tür bağnazlıklara burada yer vermiyoruz arkadaşlar..

Bu saçmalık ne bir spekülasyon, ne de bir fantazi..

Resmen bir delinin hezeyanları.. Bir sapığın yellenmesi..

Bilim forumunun da içine etmeye başladı bu zır deli Müslo'lar..

Sanırım bizim tahammülümüzü deniyorlar..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

trilobit gozleri ve evrim iliskisi

1.bazi trilobitler daha sonra gerekmedigi icin gozlerini kaybetmistir.

2,bazi trilobitler de goz kapagina benzer bir olusum ortaya cikmistir.

3.Agnostina trilobitleri henuz gozlu bulunamadi,bu gozlerin trilobit te sonradan ortaya ciktigi manasina gelmektedir

4.trilobitlerin yasama alanlarina ve kosullarina gore farkli gozlere sahip olmasi evrimin delillerindendir

Not:Trilobitler 300 milyon yil civarinda sahnede kalmistir 1 cm den 70 cm e kadar boylari olan cok cesitli canlilardir.Trilobit te 20.000 goz yoktur,2 goz vardir 3 tip gozden holochroal olanda bir gozde binlerce mercek bicimli calcit vardir(goz diye yutturmaya calistiklari),uyum yetenegi yoktur,tabi bu gozler bizim anladigimiz anlamda goz degildir,gozlerin ilkel evrimlesmemis iilksel cesitlerindendirler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Assagidaki adreste trilobitlerin binlerce farkli tur,boyut ve sekillerinden bazilarini gorebilirsiniz ve trilobitlerin oyle yaratilmis sabit ozelliklere sahip canlilar olmadigini kolayca anlayabilirsiniz,bu kadar cesitin ayri ayri yaratici tarafindan tek tek mi yaratilmis olabilecegi,yoksa bu cesitlenmenin evrim dolayisi ile mi oldugu tartisma bile kabul etmemeli!!!

http://hazen.gl.ciw.edu/trilobites

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kambriyen Patlaması ve Ediacara Faunası’nın ‘küçük aşamalarla canlıların oluşumunu açıklayan Evrim Teorisi’ne açtığı sorunlar beş maddede özetlenebilir:

1- Çok hücreli canlılığın aniden ortaya çıkışı.

2- Çok büyük bir çeşitliliğin aniden ortaya çıkışı.

3- Evrimci ‘aşağıdan-yukarı’ beklentinin aksine birçok filumun aniden ortaya çıkışı.

4- Dünya tarihinin bu kadar dar bir aralığında, mikro düzeyde ortaya çıkan on binlerce protein gibi yapının tesadüfi oluşumunu açıklamanın olasılıksal imkânsızlığı.

5- Dünya tarihinin bu kadar dar bir aralığında, makro düzeyde ortaya çıkan özelleşmiş organlarıyla beden planlarını açıklamanın olasılıksal imkânsızlığı.

Yukardaki soruları teker teker yanıtlayalım..

1- Çok hücreli canlılığın aniden ortaya çıkışı.

Çok hücreli canlıların nasıl ortaya çıktığı bilinmiyor. Ama aniden ortaya çıkmalarına şaşmamak gerek.

Çünkü en son teorilere göre, bir bakteri, tek hücreli bir canlının içine girip, onunla birlikte çoğalmaya ve yaşamaya başlıyor.

Zamanla bu iki iç içe hücreler çoğalmalarını senkronize ediyorlar.. Daha sonra daha karmaşık hücreler ortaya çıkıyorlar..

2- Çok büyük bir çeşitliliğin aniden ortaya çıkışı.

Aniden çok büyük bir çeşitlilik ortaya çıkmıyor. Bu yanlış bir iddia.

İlk ortaya çıkan hayvanlar basit ve ilkel bir anatomiye sahipler. Daha çok filumlar şeklinde farklılaşıyorlar.

Türler henüz yok veya çok az sayıda.

3- Evrimci ‘aşağıdan-yukarı’ beklentinin aksine birçok filumun aniden ortaya çıkışı.

Filumların nasıl ortaya çıktığı bilinmiyor. Bazı genlerle ilgili bir olay bu..

4- Dünya tarihinin bu kadar dar bir aralığında, mikro düzeyde ortaya çıkan on binlerce protein gibi yapının tesadüfi oluşumunu açıklamanın olasılıksal imkânsızlığı.

Bu saçma bir iddia. Herşeyden önce bu zaman aralığı söylendiği gibi dar değil. 50 milyon yıla kadar uzanabilir.

50 milyon yıl çok uzun bir zamandır.. Yeni protein sentezi sanıldığı kadar uzun zaman almaz.. Her hücre her an binlerce protein sentez etmektedir.

Aksine bir delil göstemeyen bir iddia bilimsel değildir. Bu tür yorumları ciddiye almamak gerekir.

5- Dünya tarihinin bu kadar dar bir aralığında, makro düzeyde ortaya çıkan özelleşmiş organlarıyla beden planlarını açıklamanın olasılıksal imkânsızlığı.

Kime göre imkansız?

Bu imkansızlığın delili nedir?

OL demekle mi olmuştur bu organlar?

Demek ki imkansız değil..

Hem sonra neden bir anda değil de milyonlarca yıllık bir zaman diliminde yaratılıyor bu canlılar?

Daha da ötesi.. Şimdi nerede bu canlılar?

Nereye gittiler?

Nasıl yok oldular?

Genlerini nelere miras bıraktılar?

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
evrimdeki bu gibi sıçrlamlrın nedeni virüslerdir.ve laboratuar deneyleriyle kanıtlanmıştır.virüsler türden türe kalıtım materyallerini taşıdılar.ondan bütün canlıların genlerinin yüzde 70 i aynıdır

Hiç kuşkusuz virusların evrimsel sürece katkısı vardır ama, bu etkiyi abartmamak gerek.

Virusların evrimdeki rolünün iyi bilindiğini sanmıyorum.

Bu biyolojinin aktif olarak ilgilendiği yeni bir konu sayılır.

İnsan genomunda bile bakteri ve viruslara ait genetik materyelin olduğunu biliyoruz.

Ama bu genlein evrimsel bir sıçramaya neden olabilecekleri konusunda ben ihtiyatlı olmayı yeğlerim.

Hiç olmadığını ise iddia edemem..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
25 milyon yıl az bir zaman değil..

Çok hücreli canlılar Kambriyen öncesinde de vardılar.

Ama kambriyen çağında yeni filumlar ortaya çıktı.

Birşeyler oldu bu çağda..

Ama ne olduğu kesin bilinmiyor..

Belki de hiç bilinemeyecek..

Bilim herşeyi kesin olarak bilmek zorunda değildir.

Değil mi?

Bilinmeyenlere kapitalize olmak bize hiç bir şey kazandırmaz..

Geçmişte değil, gelecekte yaşamalıyız..

HACI

dinozorlar döneminde insan yaşamı varmıydı acaba? o zamanın insanına göre dinozor türünde birşeyde olabilir onlar kadar büyük yada çok sinek kadar küçük!

Link to post
Sitelerde Paylaş
dinozorlar döneminde insan yaşamı varmıydı acaba? o zamanın insanına göre dinozor türünde birşeyde olabilir onlar kadar büyük yada çok sinek kadar küçük!

Dinozorlar zamanında insan yoktu elbette.

Ama ilk memeli bir hayvan vardı..

Fare gibi bir yaratıktı..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...