Jump to content

Büyük Patlama Kuramı, Evrenin Başlangıcı ve Hudus Delili Üzerine


Recommended Posts

Evet, süreklilik ve süreksizliği sizin kullandığınız manadan ters olan manada anlamışım. Bu açıklamanızdan sonra zaman'ın süreksiz olduğu konusunda haklı olduğuzu, aynı şeyi savunduğumuzu söyleyebiliriz. Zaten bazı durumlarda anlaşmazlıklar kavramlara yüklenen farklı anlamlardan kaynaklanır. Zaman konusunda tek mantıklı açıklama da budur. Sürekli zaman mantıksal olanaklılık dahilinde değil.Zenon amcamız sayesinde..

Peki bu durumda sonsuzdan şimdiye kadar gelinebilir mi? Evet gelinebilir. Sonsuz zamanda sonsuzdan bugüne gelinir. Bunu yasaklayan bir mantık yasası yoktur. (Var diyen tanıtlasın.) Tıpkı sonsuz sayıda odası olan ve hepsi de dolu bir otele -sayılabilir- sonsuz sayıda müşteri geldiğinde yine onlara oda bulunabileceği gibi.

Evet, otel örneği ünlü bir örnek. Otelin sahibi sonsuz sayıdaki odasına sonsuz sayıda müşterisini yerleştirmiş olsa bile yeni gelmiş olan sonsuz sayıdaki müşterisini oteline yerleştirebilir. Ve bunu ilk yerleştirdiği sonsuz sayıda ki müşterilerini çift sayılı odalara yeni gelen sonsuz sayıda ki müşterilerini de tek sayılı odalara yerleştirirek yapabilir. Ancak burada otel sahibinin tek tek her müşterisini sonsuz adet odaya yerleştirebileceğini söyleyebilirmiyiz? Yani zamanın süreksiz olduğu ön kabulümüzden sonra otel sahibin her bir müşterisini bir zaman akışı içerisinde adım adım sonsuz odayı doldurabileceğini iddia edebilir miyiz? Bence bütün oteli bu ön kabulümüzden sonra doldurabileceğimizi kabul etmek imkansız. Eğer her odada bir hoporlör olsaydı ve eski müşterilerin hepsine birden danışmamızda ki mikrofondan bir uyarı yapmış olsaydık ve çift numaralı odalara kaymalarını isteseydik ve aynı şekilde kapıda bekleyen sonsuz sayıda ki müşterimize tek numaralı odalara yerleşmelerini söyleseydik bu işlem çok çok kısa bir zaman dilimi içerisinde biterdi.Ancak eğer müşterileri yerleştirme işlemi otelin sahibi tarafından tek tek yani zamanın akışındaki gibi yapmaya kalksaydı otel sahibi sonsuza kadar yeni müşterileri yerleştirmek ile meşgul olurdu. Aradaki fark tüm odalara aynı anda hakim olmak ile teker teker ve sırayla hakim olmak arasında ki farktan kaynaklanıyor. Siz otelin doldurulacağını, zamanın süreksiz olduğunu kabul ederek vazgeçmiş oluyorsunuz.Yani 1'den başlayarak teker teker sonsuz'a kadar sayılabileceğini öngörüyorsunuz ki bu mümkün değil, otel sahibi sonsuza değin zaman'ın süreksizliği bağlamında ve akışı yönünde sonsuz sayıda ki müşterilerini yerleştirmek ile uğraşıyor olacaktır. Bu sebeple bu satır başlansa bile bitirilemeyecektir.Ve bir üst satıra geçilemeyecektir. Yani otel sahibi ikinci sonsuz odalı oteline başka müşteri yerleştirmeye hiç bir zaman başlayamayacaktır.Yani sorun, belli bir sayıya(şimdi gibi) ulaşmak değil sonsuzluğu tamamlama sorunudur.

Gerçekleşmiş,aktüel ve potansiyel olarak zamanı bölümlere ayırmışsınız. Bunu ilk başta belirtmemiştiniz.Ve benim itirazım tüm zamanın varlığı üzerine idi. Düzlemsel zaman dediğinizde tümünü kapsaması gerektiğini öngördüğünüzü düşünmüştüm. (Yani ben otelin odalarının hep varolması gerektiğini söylemiştim) İşin rengini değiştiren bir sınıflandırma bu.Bu sınıflandırmaya gore potansiyel zaman henüz oluşmamış durumda. Yani Tanrı için bile henüz içinde olmadığı ve bilmediği bir zaman dilimi sözkonusu.Hatta bizim zaman doğrumuzu bile çizerken bir adım sonrasını bilmiyor. Gelecek Tanrı için bilinemez. Çünkü henüz yok. Bu Teist Tanrı tanımları arasında yok. Yani onlara gore Tanrı herşeyi bilir.Tekrar edeyim, bir sonsuzluğun içindeki sonsuzluğun sürekli orada olması gerektiği iddiam ile karşı çıkmıştım. Bu durum ise farklı.

Sizinle tartışmanın çok zevkli olduğunu itiraf etmeliyim. Bir ateist ile teistik bir iddia’yı tartışmak, bir teist ile tartışmaktan kesinlikle daha zevkli.

tarihinde dragonemc2 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 204
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

Bir kişi kendi yazısına yanıt verebilir mi?! Evet verebilir, hatta vermesi gerekir, yanlışını anladığı zaman.

Uzmanı olmadığım bir konuda yeterince dikkatli davranmadığım ve sanılarımı gerçek zannedip kontrol etmediğim için vahim bir hata yaptım.

Efendim, Fûzuli'ye dün iki kümenin birebir eşlemesine örnek verdikten sonra şunu demiştim.

Bunu yapabilmen için, R kümesi ile RxR kartezyen çarpımının oluşturduğu kümenin aynı mertebede olduğunu (elemanları birebir eşlendiğinde her iki kümeden de hiçbir elemanın açıkta kalmayacağını) göstermen gerekiyor. Ya da eğer zaman sürekli değil ise, tamsayılar kümesi Z ile ZxZ için aynı şeyi yapmalısın.

Bu, düzlemsel zaman ile doğrusal zamanın büyüklüğünün eşit olduğunu gösterecek, benim düzlemsel zaman senaryomu yıkacaktır. Ama yine de düzlemsel zamandan başka düşünülecek herhangi bir zaman tasavvurunun doğrusal zamandan daha büyük bir sonsuzluk mertebesinin olmayacağını göstermez. Bu da olanaksız. Çünkü Cantor'a göre, her sonsuzun mertebesinden daha büyük sonsuzluk mertebesi vardır. Aleph sayıları sonsuza doğru gider. Bu da, bütün sonsuzları içeren tek bir sonsuzun olmadığını gösterir.

Sonra Dragonemc2 haklı ve doğru olarak şunu söyledi:

Cantor, bu söylediğinizi kanıtlamıştır. Yukarıda bir iletimde Matematikci1 arkadaşımıza önerdiğim makale'de bu anlatılıyor.

Matematiği çok iyi biliyorum ya.. Nereden aklımda kaldıysa, ZxZ kümesinin R'ye denk olduğu gibi tamamen yanlış bir zan kalmış. Dönüp kontrol etmezsen işte olacağı bu! -Neden ikinci çoğul kullandığını anlamadığım- Sevgili Dragonemc2'nin verdiği linkte bulunan Matematik Dünyası'ndaki makaleyi okuyunca yanlışımı anladım. ZxZ Z ile birebir eşlenir. RxR'de R ile. Dolayısıyla, ZxZ nin Z'den, RxR'nin de R'den daha sonsuz olduğu söylenemez. Bu da, Sevgili Fûzuli'nin dediği gibi, doğru ile düzlemin (her ikisi de sürekli olsun olmasın farketmez) aynı sonsuzluğun görünümü olduğu yolundaki sezgisinde haklı olduğunu gösterir.

Bir de büyük konuşmuşum.. Bunun gösterilmesi "benim düzlemsel zaman senaryomu yıkacaktır" demişim. Büyük yara aldığı kesin, yıkılıp yıkılmadığını daha doğrusu başka şekilde formüle edilip edilmeyeceğini sonra göreceğiz. Tabi yine ihtiyatı son anda elden bırakmayıp "yine de düzlemsel zamandan başka düşünülecek herhangi bir zaman tasavvurunun doğrusal zamandan daha büyük bir sonsuzluk mertebesinin olmayacağını göstermez" demişiz. Ama bunun nasıl olabileceğini gösteremeyeceğimden, düzlemnsel zaman senaryosunu tamir edip edemeyeceğimize bakacağız önce.

Şimdi adım adım gidelim: Önce bildiğimiz zamanı alalım. Zaman bizim algıladığımız gibi, geçmiş, şimdi ve geleceği içerir. Geçmişin sonsuz olduğunu, geleceğin ise aktüel değil potansiyel olduğunu varsayalım. Yani bizim zaman algımızın doğruya -gerçekliğe- tekabül ettiğini, geleceğin henüz oluşmadığını yerinde henüz olmadığını varsayalım.. Bu durumda zaman doğrusu şu anda çizilen bir doğru. Geçmişten geliyor, çizilen en uç nokta da şimdi.. Şimdi, şu an içinde bulunduğumuz anı temsil ediyor ve sürekli, ileri doğru gidiyor. Önce, demek, geçmiş söz knusu olduğunda şimdi noktasına daha uzak, sonra da daha yakın olan demek. Gelecek söz konusu olduğunda ise, tam tersi. Ama önemli bir farkla, şimdinin ötesinde bir gelecek gerçek yani aktüel olarak yok, sadece potansiyel olarak var. Bu tanıma göre, geçmişe gidince önceye geldiğimizde sonra ile karşılaşmayız. Çünkü o zaman sonra aktüel olarak yoktu.

Burada Dragonemc2'nin de farkettiği gibi zamanın aktığını ve bunun düzlemsel zaman için de geçerli olduğunu varsayıyoruz.. Dragonemc2'nin bunun teistlerin önemli bir bölümü tarafından kabul edilmeyeceği yolundaki öngörüsü doğru. Çünkü bu, geleceği ancak tahmin edilebilir yapıyor. Tanrı'yı da zaman içine koyuyor. Bu her ne kadar bizim zamanımız değil, bizim zamanımızı da içeren iki boyutlu bir zaman olsa da, zamanın bir yaratık olmaması, Tanrı'nın da bir geleceği olması demek. Öte yandan, geleceğin potansiyel değil, aktüel olarak varolduğu akmayan donmuş zamanın daha büyük sorunları var. Bu sefer de Tanrı'nın bir şeyleri sonradan yarattığını söylemek olanaksız hale geliyor. Teistler bu çelişkiye gözlerini yumuyorlar ama böyle bir varsayım, Tanrı'yı etkin olarak eylem yapan bir özne değil olup bitenle başberi birlikte varolan edilgen bir varlık yapıyor. Bunun kabulü diğerinden de zor. (Bunu aşmanın tek yolu, panteizm ama bu da zaten teizm değil).

2- Eğer zaman süreksiz (discrete) ise, iki an arasında sonlu sayıda an vardır ve bu anlar tüketilir. Dolayısıyla Zenon paradoksu paradoks olmaktan çıkar. Peki bu durumda sonsuzdan şimdiye kadar gelinebilir mi? Evet gelinebilir. Sonsuz zamanda sonsuzdan bugüne gelinir. Bunu yasaklayan bir mantık yasası yoktur. (Var diyen tanıtlasın.) Tıpkı sonsuz sayıda odası olan ve hepsi de dolu bir otele -sayılabilir- sonsuz sayıda müşteri geldiğinde yine onlara oda bulunabileceği gibi.

Burada duralım. İki boyutlu düzlemsel zamanın nasıl akabileceğini düşünmeye çalışalım. Önce iki boyutlu zamanın da bizim zamanımız gibi süreksiz (discrete) olduğunu, sürekli değil, noktacıklı yapıya sahip olduğunu varsayıyoruz. Bu durumda zaman, grid halinde.. Yani yanyana ve üstüste noktalardan oluşan bir yapıda..

Alt ve sol tarafa önce, üst ve sağ tarafa sonra diyelim.

Diyorum ki zaman, noktaların alttan başlanarak önce soldan sağa konması ve sonra bir üst satıra geçilmesi ile ilerler. Herhangi bir anda bakıldığında, ortada sınırlanmış yarı düzlem var. Aşağısı (öncesi) noktalarla dolmuş, yukarısı boşluk halinde. Yani yukarıdaki gelecek aktüel değil, potansiyel. Aşağısı aktüel hale gelmiş olan geçmiş yukarısı da henüz varolmayan gelecek. Noktalar soldan sağa boşluğu dolduruyor, satır bitince bir üst satıra geçiyor.

Buradaki zorluk, her satırın doldurulmasının sonsuz süre gerektireceği. Bir alt satırı bitirip bir üste geçmek için, sonsuz -ama sayılabilir- bir süre geçmeli. Çünkü düzlem, soldan ve sağdan sonsuz. Dolayısıyla bu süre tükenmez gibi geliyor sağduyuya göre.

Argümanın (ve modelin) zor kısmı, bu sonsuz sürenin bizim doğrusal zamanımıza göre sonsuz olduğunu ama düzlemsel zamana göre tükenebilir olduğunu anlamak. Tükenebilir, çünkü sayılabilir bir sonsuzluk bu. Eğer zaman sürekli (continuum) olsaydı bunun tükenmeyeceği öne sürülebilirdi belki.. (Ama Aleph 2 kardinalitesindeki -mertebesindeki bir zaman söz konusu ise bu bile tükenir -bu iyice soyut olacak, hiç girmeyelim).

Şimdi.. Bizim doğrusal zamanımız, düzlemin bir yerinde soldan sağa doğru (yeterince yakından bakıldığında noktacıklar şeklinde boşluklu olarak) uzanıyor. Önce bu yok.. Çünkü noktalar aşağıdan, onun olacağı yere gelmedi. Zaman noktalar aşağıdan soldan sağa ve yukarı satır satır konarak ilerliyor ve bu zamanın bulunduğu satıra sıra gelince, doğrusal zaman varoluyor ve bür üst satıra geçilince de bitip geçmişte kalıyor.

Öyle olmuyor işte!.. Aptallık şurada ki, açıklama zaten düzlemsel zamanı soldan sağa ve sonra üste çıkıp yine soldan sağa şeklinde ip gibi akıtıyor.. Yani düzlemsel zamanı doğrusal zamana kendisi indirgiyor! Oysa zaten bu indirgemenin yapılamaması gerekir eğerböyle bir indirgeme yapılıyorsa, düzlemsel zamanın doğrusal zamandan farkı kalmaz..

Üstelik düzlem ile doğru sonsuzluk mertebesi açısından eşit ise -ki öyle- Dragonemc2'nin dediği gibi bir satırın çizilmesi hiç bir zaman bitmez. Bir üst satıra da geçilmez. Çünkü düzlemsel zamandaki anlar, doğrusal zamandaki anları tüketmez.

Kurduğum model bu nedenle yıkılmış olur.

Bu modeli nasıl onarabileceğimizi, bir sonraki mesajda tartışacağım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Deicide,

Eğer Tanrı en ufak bir şekilde mantık kuralları içerisinde açıklanabilseydi, ben 1 salise bile beklemeden teist olurdum. Bu konuda o kadar samimiyim ki. Başka yazılarımda panteist görüşe saygı duyduğumu dile getirmiştim her ne kadar başka sorunları barındırıyor olsa bile. Einstein gibi Kuantum’a takılıp kalamazdım.

Siz gerçekten çok anlayışlı,seviyeli,kültürlü ve akıllı bir insansınız. Eğer bu tartışma’yı bir teist ile veya teist agnostik ile yapmış olsaydık hiç bir şekilde bir yerde buluşamayacağımızı biliyorum. Bu sebeple varlığınız benim için çok önemli bir şanstır.

Fakat üzülerek söylemek istiyorum ki, Tanrı modeli çelişkisiz bir şekilde oluşturulamaz. Bir model oluşturulsa bile bunun adına doğa demememiz için bir sebep olamaz. Yani Tanrı=Doğa. Ancak bunun da bir ek açıklama getirmeyeceğini veya yeni bir model olarak kabul edilme zorunluluğu olmadığını takdir edersiniz.

Henüz Gödel’den veya Cahon’dan bahsedemedik bile. Yukarıda bir yerde Matematikçiler Tanrı’dır demiştim şaka ile karışık. Matematik en sağlam şekilde mantık kuralları ile yapılabilir. Matematik olmasaydı insanlık olmazdı. Gerçekten bu böyledir efendim. Bilim’in B’sini yapamazdık eğer fonksiyonları ve kümeleri bilmeseydik.Bunları şundan dolayı söylüyorum. Cantor,Gödel ve Cahon’dan sonra bir Tanrı model’i oluşturmak imkansızdır.Bu benim şahsi düşüncem. Bir çıkış yolu olduğunu sanmıyorum.

Size sevgilerimi sunarım. Sizi takip ettiğimi lütfen biliniz. Zaten forumda sizin ve bazı arkadaşlarımızın iletilerini gördüğüm zaman tüm işimi bırakıp değerlendirmelerini okuyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir kişi kendi yazısına yanıt verebilir mi?! Evet verebilir, hatta vermesi gerekir, yanlışını anladığı zaman.

Uzmanı olmadığım bir konuda yeterince dikkatli davranmadığım ve sanılarımı gerçek zannedip kontrol etmediğim için vahim bir hata yaptım.

Efendim, Fûzuli'ye dün iki kümenin birebir eşlemesine örnek verdikten sonra şunu demiştim.

Sonra Dragonemc2 haklı ve doğru olarak şunu söyledi:

Matematiği çok iyi biliyorum ya.. Nereden aklımda kaldıysa, ZxZ kümesinin R'ye denk olduğu gibi tamamen yanlış bir zan kalmış. Dönüp kontrol etmezsen işte olacağı bu! -Neden ikinci çoğul kullandığını anlamadığım- Sevgili Dragonemc2'nin verdiği linkte bulunan Matematik Dünyası'ndaki makaleyi okuyunca yanlışımı anladım. ZxZ Z ile birebir eşlenir. RxR'de R ile. Dolayısıyla, ZxZ nin Z'den, RxR'nin de R'den daha sonsuz olduğu söylenemez. Bu da, Sevgili Fûzuli'nin dediği gibi, doğru ile düzlemin (her ikisi de sürekli olsun olmasın farketmez) aynı sonsuzluğun görünümü olduğu yolundaki sezgisinde haklı olduğunu gösterir.

Bir de büyük konuşmuşum.. Bunun gösterilmesi "benim düzlemsel zaman senaryomu yıkacaktır" demişim. Büyük yara aldığı kesin, yıkılıp yıkılmadığını daha doğrusu başka şekilde formüle edilip edilmeyeceğini sonra göreceğiz. Tabi yine ihtiyatı son anda elden bırakmayıp "yine de düzlemsel zamandan başka düşünülecek herhangi bir zaman tasavvurunun doğrusal zamandan daha büyük bir sonsuzluk mertebesinin olmayacağını göstermez" demişiz. Ama bunun nasıl olabileceğini gösteremeyeceğimden, düzlemnsel zaman senaryosunu tamir edip edemeyeceğimize bakacağız önce.

Yakında bu forumda herkese bir meslek yakıştırıp bunu bir başlık altında asacağım.

Tıpkı kurduğum bandoda herkese bir enstruman yakıştırdığım gibi.

Seni başşovalye, belki bir kral ilan edeceğim Deicide.

İnsanın yanlışı karşısında böyle bir ututm alması pek nadir oluyor bugünün dünyasında.

Yanaklarından öperim.

Burada Dragonemc2'nin de farkettiği gibi zamanın aktığını ve bunun düzlemsel zaman için de geçerli olduğunu varsayıyoruz.. Dragonemc2'nin bunun teistlerin önemli bir bölümü tarafından kabul edilmeyeceği yolundaki öngörüsü doğru. Çünkü bu, geleceği ancak tahmin edilebilir yapıyor. Tanrı'yı da zaman içine koyuyor. Bu her ne kadar bizim zamanımız değil, bizim zamanımızı da içeren iki boyutlu bir zaman olsa da, zamanın bir yaratık olmaması, Tanrı'nın da bir geleceği olması demek. Öte yandan, geleceğin potansiyel değil, aktüel olarak varolduğu akmayan donmuş zamanın daha büyük sorunları var. Bu sefer de Tanrı'nın bir şeyleri sonradan yarattığını söylemek olanaksız hale geliyor. Teistler bu çelişkiye gözlerini yumuyorlar ama böyle bir varsayım, Tanrı'yı etkin olarak eylem yapan bir özne değil olup bitenle başberi birlikte varolan edilgen bir varlık yapıyor. Bunun kabulü diğerinden de zor. (Bunu aşmanın tek yolu, panteizm ama bu da zaten teizm değil).

paintte çizdiğim resimlerde düzlem-doğru ilişkisini göstermeye çalıştım.

Düzlem üzerinde bulunup doğru üzerine izdüşümü alınamayacak bir nokta yok.

Zaten doğru düzlemin bir cüz'ü. Ve bu haliyle ortada iki ayrı şey yok.

Bir düzlem var ve bir de düzlemin özel bir görünümü olan doğru var.

F=m.a ile P=m.v arasındaki ilişki gibi bir ilişki vardır. yani kuvvet ve momentum. Kuvvet momentum özel bir biçimidir. Bilmiyorum örnek isabetli oldu mu!

Tasavvuf demek olan panenteizm ise kanımca zaten tüm bu kader, yaratılış sorunlarını müdhiş bir biçimde çözüyor. Hem de hiç küllî, cüzî irade düalizmine bulaşmadan.

Panenteizm çoğunlukla panteizmle karıştırılır ama derin farklar mevcuttur aralarında.

Sevgilerimle.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tasavvuf demek olan panenteizm ise kanımca zaten tüm bu kader, yaratılış sorunlarını müdhiş bir biçimde çözüyor. Hem de hiç küllî, cüzî irade düalizmine bulaşmadan.

Sevgili Fuzili,

bir ricam olacak. Bu konu hakkında bir yazı hazırlayarak bir başlık açabilir misin? İncelenmesi gereken bir iddia'ya benziyor.

Bu arada,

F=m.a ile P=m.v arasındaki ilişki gibi bir ilişki vardır. yani kuvvet ve momentum. Kuvvet momentum özel bir biçimidir. Bilmiyorum örnek isabetli oldu mu!

Yüksek hızlarda görecelilik teorem'ine göre momentum şu formul ile hesaplanabilir.

P= mv / kok (1-v2/c2)

ayrıca,

F = d (mv/kok(1-v2/c2)) / dt

Işık hızı da bir sınırdır.Sonsuz kuvvet bile bir yere kadar.

Verdiğin benzeşim düşük hızlar için geçerli olabilir.

Ancak ne demek istediğini bildiğim için örnek kabul edilebilir elbette.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili dragonemc2

Tasavvuf da dahil olmak üzere hiç bir dini konuda yazı asmıyorum.

Kusura bakma.

Bunu, forumdaki bazı ağzı bozuk ve laftan anlamazlara karşı sinirlerimi koruyabilmek adına yapıyorum.

Momentum-kuvvet örneğinde ise zaten senin matematiksel olarak ifade ettiğini söylemek istemiştim.

Kuvvet momentumun zamana göre türevidir (dp/dt) ve bu haliyle momentumun özel bir biçimidir.

Örnekler artırılabilir.

Mesela konsantrik bir şekil olan çember ile egzantrik bir şekil olan elips arasında da aynı şey söz konusudur.

Çember aslında elips'in özel bir biçimidir.

Sayı kümeleri de tek bir sonsuzluğun özel görünümleridir.

tarihinde Fuzûlî tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Eğer Tanrı en ufak bir şekilde mantık kuralları içerisinde açıklanabilseydi, ben 1 salise bile beklemeden teist olurdum. Bu konuda o kadar samimiyim ki.

Sevgili Dragonemc2, çok iddialı olmuş.. Teist olmak için, mantıksal olanaklılık dışında gerekçeler olmalı bence. Bir şeye yalnızca mümkün diye inanılmaz diye düşünüyorum.

Siz gerçekten çok anlayışlı,seviyeli,kültürlü ve akıllı bir insansınız. Eğer bu tartışma’yı bir teist ile veya teist agnostik ile yapmış olsaydık hiç bir şekilde bir yerde buluşamayacağımızı biliyorum. Bu sebeple varlığınız benim için çok önemli bir şanstır.

Çok teşekkür ederim.. Aynı şeyleri ben de senin için düşünüyorum. (Yalnız şu 1. çoğul kullanma işini aramızda çözsek, rahat olamıyorum çünkü. 1. tekil en samimisi :)) Yalnız forumda kaliteli inananlar da var. Onların da hakkını yememek gerek.

Fakat üzülerek söylemek istiyorum ki, Tanrı modeli çelişkisiz bir şekilde oluşturulamaz.

Üzülünecek bir şey değil bu. Hala çelişkisiz bir teizmin olanaklı olduğunu ama bunun için bazı şeylerden ödün vermek gerektiğini düşünüyorum. Bu felsefi bir tartışma olarak algılanmalı. Dediğim gibi, mümkün olması inanması için yeter koşul değil.. (Hatta bazı teistleri için gerek koşul bile değil).

Henüz Gödel’den veya Cahon’dan bahsedemedik bile. Yukarıda bir yerde Matematikçiler Tanrı’dır demiştim şaka ile karışık. Matematik en sağlam şekilde mantık kuralları ile yapılabilir. Matematik olmasaydı insanlık olmazdı. Gerçekten bu böyledir efendim. Bilim’in B’sini yapamazdık eğer fonksiyonları ve kümeleri bilmeseydik.Bunları şundan dolayı söylüyorum. Cantor,Gödel ve Cahon’dan sonra bir Tanrı model’i oluşturmak imkansızdır.Bu benim şahsi düşüncem. Bir çıkış yolu olduğunu sanmıyorum.

Cantor'un konuyla ilgili önemli sınırlama getirdiğini düşünüyorum. Daha önce de ifade etmiştim zaten. Cantor'un mutlak sonsuzluğun olanaksız olduğu yolundaki sonucu, bir teisti en hafif deyimiyle sıkıntıya sokar. Önemli bir sıkıntı bu. Matematiğin reddine kadar götürür. Gödel ise başlıbaşına bir alem. Eksiklik teoremi öyle bir delik ki, o da mutlak mantığın olanaksızlığı sonucunu doğurur. Bunu da daha sonra açmak gerek kesinlikle. Cahon'u ise itiraf edeyim bilmiyorum. Açarsan sevinirim.

Size sevgilerimi sunarım. Sizi takip ettiğimi lütfen biliniz. Zaten forumda sizin ve bazı arkadaşlarımızın iletilerini gördüğüm zaman tüm işimi bırakıp değerlendirmelerini okuyorum.

Sevgiler karşılıklı.. Aynı şekilde Dragonemc2 imzalı iletileri zevkle izliyorum, çoğuna da katılarak.

Bu tartışmadan amaç, düşüncelerimizde ve kavrayışımızda çelişkiler varsa onları ayıklamak. Benim zamanla ilgili tasavvurumda bir çelişki olduğu ortaya çıktı örneğin. Bu kadar tartışmasaydık ortaya çıkmazdı. Dolayısıyla bir kazanç olarak görüyorum vardığımız noktayı.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yakında bu forumda herkese bir meslek yakıştırıp bunu bir başlık altında asacağım.

Tıpkı kurduğum bandoda herkese bir enstruman yakıştırdığım gibi.

Seni başşovalye, belki bir kral ilan edeceğim Deicide.

İnsanın yanlışı karşısında böyle bir ututm alması pek nadir oluyor bugünün dünyasında.

Yanaklarından öperim.

Teveccühün Fuzûlî.. O senin inceliğin. Başka türlü tavrım ne olabilirdi?! Yapmam gerekeni yapıyorum sadece. Yoksa amacımız ne?!

Panenteizm çoğunlukla panteizmle karıştırılır ama derin farklar mevcuttur aralarında.

Her ne kadar Dragonemc2'ye verdiğin yanıtta bunun detayına girmek istemediğini belirtmişsin ama yine de bir ara duymak isterim..

Sevgiler..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Dragonemc2, çok iddialı olmuş.. Teist olmak için, mantıksal olanaklılık dışında gerekçeler olmalı bence. Bir şeye yalnızca mümkün diye inanılmaz diye düşünüyorum.

Sevgili Deicide,haklısın! Burada teistlere bir gönderme yapmaktı niyetim. Çünkü onlar bizim inanmama sebebimizin keyfi olduğunu sanıyorlar. Halbuki inanmamamızın çok geçerli sebepleri bulunuyor. Ve benim için ilk aşılması gereken engel Mantık ve realite engeli. Ben bunu aşamayacaklarına o kadar kani oldum ki. Bu sebeple onlardan ilk önce mümkünlük mertebesinde bir açıklama beklediğimi ifade etmek istedim. Hayat devam ediyor.

Çok teşekkür ederim.. Aynı şeyleri ben de senin için düşünüyorum. (Yalnız şu 1. çoğul kullanma işini aramızda çözsek, rahat olamıyorum çünkü. 1. tekil en samimisi ) Yalnız forumda kaliteli inananlar da var. Onların da hakkını yememek gerek.

Artık 1.tekil şahıs konusunda daha dikkatli olurum. Zaten yukarıda ilk cümlemde buna özen gösterdim. :)(haklısın!)

Üzülünecek bir şey değil bu. Hala çelişkisiz bir teizmin olanaklı olduğunu ama bunun için bazı şeylerden ödün vermek gerektiğini düşünüyorum. Bu felsefi bir tartışma olarak algılanmalı. Dediğim gibi, mümkün olması inanması için yeter koşul değil.. (Hatta bazı teistleri için gerek koşul bile değil).

Aslında ben çocukluğumdan beri arayış içinde olan bir insanım. Bir Tanrı’nın varolmasını isterdim. Bunu bir itiraf olarak kabul edebilirsin. Ancak insan’ın her istediği olmuyor. İşte ''maalesef''’i bu yüzden kullanıyorum. Daha önceki takıntım yüzünden. Mümkün olması bile yeterli değil elbette ama ödün verilmesi gereken o kadar çok şey var ki sonuçta en fazla bir üstün insan modeli imgeleyebileceğiz kanısındayım.

Cahon'u ise itiraf edeyim bilmiyorum. Açarsan sevinirim.

Affedersin. Burada acele ile ismini yanlış vermişim. Sanırım o sırada Johann Sebastian Bach’ı dinliyor olmam da etkili oldu. :)Paul Cohen idi doğrusu.

Sevgiler karşılıklı.. Aynı şekilde Dragonemc2 imzalı iletileri zevkle izliyorum, çoğuna da katılarak.

Bu tartışmadan amaç, düşüncelerimizde ve kavrayışımızda çelişkiler varsa onları ayıklamak. Benim zamanla ilgili tasavvurumda bir çelişki olduğu ortaya çıktı örneğin. Bu kadar tartışmasaydık ortaya çıkmazdı. Dolayısıyla bir kazanç olarak görüyorum vardığımız noktayı.

İşte bu yüzden senin varlığın benim için önemli bir şans.

Sevgili Seza’ya da bu anlamda hem teşekkür etmek hem de kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Eğer karşınızda ki insan kişilikli ve olgun bir beyine sahip ise onunla tartışabilir ve o tartışmanın meyvelerini toplayabilirsiniz.Burada benim ilerlediğim kanısı aslında Deicide gibi bir şahsiyet ile tartışıyor olmamdan kaynaklanıyor.

Sevgilerimle…

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mantık Bilginin yapısını inceleyen, doğru ile yanlış akıl yürütmenin ayrımını yapmaya çalışan disiplin

Bilgiinsanın varlığı tanıma ve anlama isteği sonucu ortaya çıkan, düşünen özne ile nesne arasındaki ilişkidir. Özne; bilgiye yönelen, bilen insandır. Nesne; bilgiye konu olan, bilinen somut veya soyut tüm varlıklardır.

Teist olmak için mantıksız olmak gerekmez. Ateist olmak içinde mantıklı olmak gerekmez. Sadece materyalist bilgi ile mantık yürütülseydi. Matematik var olmazdı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonsuz odaya sahip otel sahibi asla,odalarin sonsuz olup olmadigini bilemeyecegi gibi gelen musterilerin de sonsuz olup olmadigini bilemez,sozde sonsuz musteriler sonsuz odalara sonsuza kadar yerlesemez ki arkalarindan sozde sonsuz baska bir grup daha gelsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

God: The Failed Hypothesis

How Science Shows That God Does Not Exist

Victor J. Stenger

In my 2003 book Has Science Found God? I provided a critique of contemporary claims that science supports the existence of God and found them inadequate. In this book, I go much further and argue that science makes a strong case against the existence a God with the traditional attributes of the Judaic-Christian-Islamic God. My argument is not based simply on the gross absence of evidence for this God. Not only is there no evidence for God, I argue that the evidence we have can be used to conclude beyond a reasonable doubt that this God does not exist. Not only does the universe show no evidence for God, it looks exactly as it would be expected to look if there is no God. In a final chapter I show why it is preferable to live in a Godless universe.

Deicide,

Bu kitaptan haberin var mi??

tarihinde seza tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Sonsuz odaya sahip otel sahibi asla,odalarin sonsuz olup olmadigini bilemeyecegi gibi gelen musterilerin de sonsuz olup olmadigini bilemez,sozde sonsuz musteriler sonsuz odalara sonsuza kadar yerlesemez ki arkalarindan sozde sonsuz baska bir grup daha gelsin.

Sonsuzluk bir sayı değildir. Sonsuzluk bir limit’tir. Aslında bu örnek matematiksel ifadelerin daha iyi anlaşılması için uydurulmuş bir örnektir. Fiziki gerçeklikte bu mümkün değil. Aynen 0(sıfır) gibi.(özdeğin korunumu yasası)

Yani öyle bir otel asla inşa edilemez.Bu anlamda öyle bir otel sahibi olmadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. :)

Örnekte anlatılmak istenen bildiğiniz gibi şu;

Kapalı aralıklar(bu yüzden bilhassa otel örneği veriliyor.) arasında bile sonsuz adet sayı vardır. Bunun en basit örneği 0 ve 1 sayıları arasında ki sonsuzluktur.

Müşterileri de 0 ve 1 arasında ki sonsuz sayının eşlenelebildiği – ve + sonsuz sayı olarak tasavvur edebilirsiniz.

Yani siz 0 ve 1 arasında sonsuzluk olduğunu saymadan da bilebilirsiniz. Pratik olarak saymak ile teorik olarak bilmek arasında ki farktan dolayı.

Ayrıca fractal geometrisini bilirsiniz. Orada ki oluşturulan şekillerde iki boyutlu bir düzlem’e sığdırılabilmekte. Fakat hareket ve zaman boyutu eklendiğinde bu şeklin sonsuzluğa tekabül ettiğini anlıyorsunuz. Fiziki gerçeklikte 3 boyutlu olarak böyle bir yapı inşa edemezsiniz. Ancak bilgisayarda simülasyonunu yapabilirsiniz.Hiperküp gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Işık hızı,planck sabiti ,uzayın elektriksel geçirgenlik katsayısıyı,manyetik geçirgenlik sabiti vb. gibi sabitler bing-bang'den bu yana genişleyen evren içinde acaba hep sabit midir? <_<

Güzel bir soru

Cevabını net olarak bilmiyoruz. Bildiğimiz, bunlar değişiyorsa bile çok yavaş değişiyor

Birde değişiyorlarsa enerjinin korunumu geçerliliğini kaybediyor

Link to post
Sitelerde Paylaş
Işık hızı,planck sabiti ,uzayın elektriksel geçirgenlik katsayısıyı,manyetik geçirgenlik sabiti vb. gibi sabitler bing-bang'den bu yana genişleyen evren içinde acaba hep sabit midir? <_<

planck sabitinin kara deliklerde neredeyse sonsuz çekim gücünde deforme olduğunu düşünüyorum bu sebeblede kara deliğe giren madde enerji yok oluyo olabilir

pek bilmiyorum kara deliğin kütlesini hacmini artırıyormu kara deliğe eklenen maddeler galaxileri yutan kara delikler olduğunu biliyorum

kara delikde yokmu oluyorlar yoksa dediğim gibi bilinmeyen bir nedenle madde enerji yokmu oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
God: The Failed Hypothesis

How Science Shows That God Does Not Exist

Victor J. Stenger

In my 2003 book Has Science Found God? I provided a critique of contemporary claims that science supports the existence of God and found them inadequate. In this book, I go much further and argue that science makes a strong case against the existence a God with the traditional attributes of the Judaic-Christian-Islamic God. My argument is not based simply on the gross absence of evidence for this God. Not only is there no evidence for God, I argue that the evidence we have can be used to conclude beyond a reasonable doubt that this God does not exist. Not only does the universe show no evidence for God, it looks exactly as it would be expected to look if there is no God. In a final chapter I show why it is preferable to live in a Godless universe.

Deicide,

Bu kitaptan haberin var mi??

Var tabi olmaz mı hiç? Stenger'in entropi ile ilgili düşüncelerini o kitaptan okumuştum. Türkçesi de var: Bilim Tanrı'yı Buldu mu?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...